Ai Weiwei’nin Hayatı
Hazırlayan:
Menekşe USLU
1957’de
Beijing’de doğan Ai Weiwei, babası sürgüne gönderildiğinde henüz bir yaşındaydı
ve 9-10 yaşlarında okula gitmek yerine işçi kampında zaman zaman ayakkabı
atölyesinde çalışmıştır. Çocukluğunu işçi kampında geçiren Ai, yaşadığı
çocukluk dönemini normal bir süreç olarak algılamıştır. Bu süreçte babası,
gözlerinin bozulacağı bahanesini öne sürerek Ai Weiwei’ye kitap okumayı
yasaklamıştır. Çünkü Komünist Parti döneminde aydınlar vatan haini olarak
görülmüştür. Sadece babasından Viladimir Mayakovski, Nazım Hikmet, Pablo Neruda
gibi dönemin ünlü şairlerin şiirlerini dinlemiştir. Sürgün dönemlerini
babasından şiir dinleyerek geçiren Ai sanatçı kimliğinin oluşmasında bu
dinlemelerin etkili oluğunu öne sürmektedir (Weiwei, Rosenthal ve Norman,
2017). Ai Weiwei, Çin Komünist Partisi başkanı Mao Zedong’un ölümünden sonra
Pekin’e ailesiyle birlikte geri döndüğünde, okumaya ve sanata büyük merakı
vardır. Bu dönemde sanat kitapları okumuş ve Çin’in sanatsal topluluklarına
katılmıştır.
Kültür
Devrimi süresince üniversiteler ve sanat okulları on yıl boyunca kapalı kalmış,
entellektüel uğraşlar vatana ihanet gözüyle bakılmıştır. Kültür Devriminin
sonlanmasıyla, 1976 sonbaharında eğitim kurumları tekrar açılmıştır (Durdular,
2006: 511). Açılan ilk sınıflardan biri olan Pekin Film Akademisi’nde öğrenim
görmeye başlayan Ai Weiwei, siyasi açıdan muhalif saflara geçmekte geç kalmamış
ve modern Çin tarihindeki kültürel olayların en önemlilerinden biri olan
Yıldızlar Grubu’nun kurucuları arasında yer almıştır (Holt, 2012:15).
Ai
Weiwei’nin Yıldızlar Grubuna katılmadan önce, erken dönem işlerine
verebileceğimiz ilk örneklerden biri ‘Kuş Motifli Tabak’tır (Bkz: Fotoğraf 3).
Naif, elle boyanmış, Song Hanedanı Cizhou yao Üslubu’ndaki bu tabak, tomurcuklu
dalların ortasına oturmuş küçük bir kuş motifi porselen bir tabak üzerine
işlenmiştir. Ai Weiwei bu erken dönem çalışmasında, onun porselen sanatına olan
duyarlılığını göstermiştir. Sır, biçim ve rengin kalitesi, bezemenin önemi,
seramik ve porseleni bir yontu, resim aracı olarak kullanabilmesini
sağlamıştır.
Yıldızlar
Grubu ve Demokrasi Duvarı
1979’da
Ma Desheng ve Huang Rui adlı iki fabrika işçisi tarafından kurulan Yıldızlar
Grubu, Çin sanatının tarihinde büyük önem taşımaktadır. Başlangıçta garip
fikirlerin tartışıldığı ve Devrimci Gerçeklik’ten daha iyi yollar arayan küçük
bir arkadaş grubu olarak varlık göstermiştir (Bkz: Fotoğraf 4). Amaçları ego,
ben-lik, kendilik gibi kavramları sanata geri kazandırmak olmuştur. İnsanların
sanat yaparken kendilerini istedikleri gibi ifade etmeleri gerektiğini
savunmuşlardır. Ma Desheng Yıldızlar grubunu şöyle ifade etmiştir: ‘‘Her
sanatçı bir yıldızdır… Bireyselliğimizi vurgulamak amacıyla Yıldızlar dedik
grubumuza. Kültür Devrimi’nin yavan tekdüzeliğine karşı bir harekettir bu
(Martin, 2015: 46-49).’’
Mao’nun
ölümünden sonra Deng Xiaoping’in başa geçmesiyle Kültür Devrimi’nin gölgesi
kaybolmuş, sanat ortamında devrimci gerçekçiliğin etkisi kısmen azalmıştır.
(Martin , 2015: 46-49) Bu gevşeme döneminde, yabancı idealler Çin kültüründe,
özellikle sanat yoluyla yer almıştır. Ai Weiwei'nin erken çalışmaları,
Demokrasi Duvarı2 çevresinde yoğunlaşan Yıldızlar Grubu’nun genel ahlaki
değerlerine uyum göstermiştir (Holt, 2012: 16). Deng’in Mao ile kendi arasına
mesafe koymak amacıyla desteklediği hakikat ve uzlaşma ortamından cesaret alan
Çin halkı, Kültür Devrimi süresince olan mağduriyetlerini dile getirmek üzere
ülkenin her yerinden Pekin’e gelerek duvarın önünü toplanma alanı olarak
kullanmışlardır. Demokrasi Duvarı, ölenlerin arkasından yazılmış anma yazıları,
anıları, duaları ve özgürlük ağıtlarını içeren tek sayfalık dergi, poster ve
şiirlerle kaplanmıştır. Diğer taraftan da insanların yeni fikirleri
tartıştıkları ve birbirlerinin eserlerini okumak için gittikleri bir kürsü
haline gelmiştir (Martin, 2015: 49). Aktivist Wei Jingsheng, Çin'in tarım,
sanayi, bilim-teknoloji ve ulusal savunma gibi dört alanda modernleşmesi
gerektiğini söyleyen lider Deng Xiaoping ile çelişmeye cesaret etmiş ve beşinci
2
Demokrasi duvarı, 1978 Beijing Baharı’ında Chang’an Bulvarı üzerindeki Xidan
kavşağında yer alan, Beijing halkı için duyuru paneli olarak kullanılan, yüz
metre uzunluğunda gri tuğla bir duvardır. (Martin, 2015:49)
modernleşme
olarak Demokrasi nin bu dört maddeden daha önemli olduğunu savunan bir yayın
yapmıştır (Bkz: Fotoğraf 5). Bunun sonucunda Wei Jingsheng 15 yıl hapis
cezasına çarptırılmış ve Demokrasi Duvarı sona ermiştir (Schiller, 2013: 18).
Ai
Weiwei, babasının sürgün edilmesinden dolayı politik olarak suçlanan bir
durumda büyümüştür. Yetkililer, babasının yurtdışı gezilerinde Paris ve diğer
Avrupa şehirlerinden topladığı sanat kitapları ve edebiyat gibi tüm yabancı
metaryelleri yakmıştır. Kültür Devrimi'nin bitiminde, Çin kitaptan yoksun
kalmıştır. Ai, Alman eşi olan bir çevirmen arkadaşından bazı yazılı eserler
alabilmiştir. Ai'ye Van Gogh, Manet ve Jasper Johns gibi sanatçılar hakkındaki
son derece değerli kitaplar verilmiştir. Kaynak olabilecek her kitap sanatçı
grubunda paylaşılmış ve değerlendirilmiştir.
Yıldızlar
grubu, 27 Eylül 1979’da tamamen devrimci bir eylem olarak, tuvalleri Pekin’deki
Çin Sanat Galerisi’nin dışındaki parkın demir çitlerine asmıştır. Kendi
eserlerinden oluşan, doğaçlama bir sergi düzenlemişlerdir (Bkz: Fotoğraf 6).
Devrimci gerçekçilik dışında resimlerin yer aldığı bu sergi, coşkulu
açılışından bir gün sonra, polis serginin kapatılmasını emretmiş, sergi
yasadışı ilan edilerek kapatılmıştır (Martin, 2015: 51).
1
Ekim 1979’da Çin Komünist Parti’nin iktidara gelişinin 30. yılı olması üzerine
yapılan kutlamalarda Yıldızlar Grubu Demokrasi ve Sanatta Özgürlük İstiyoruz
yazan bir pankart açarak Xidan Demokrasi Duvar’ından Pekin Parti Yerel Komitesi
binasına kadar yürüyüş düzenlemiştir. Bu yürüyüşün sonucunda gruba, Beihei
Parkı’ndaki Huafeng Stüdyosu’nda küçük bir sergi açma izni verilmiştir. Sergi
Kasım ayı sonunda sadece 10 gün sürmesine rağmen sanat özgürlüğü açısından
büyük bir zafer niteliği taşımaktadır (Martin, 2015: 52). 1980'de Üçüncü Yıldız
Sanat Sergisi, Pekin Ulusal Sanat Galerisi'nde yapılan ilk deneysel sanat
sergisi olmuştur. Sergiye iki haftada 80.000'den fazla ziyaretçi katılmıştır.
Sergi resmi bir sanat kurumu olarak kolonileştirilmiştir. Bu sergi, zamanın
sosyal durumu ile yakından ilgili olarak bir çekim noktası oluşturan performans
yanında, bir dizi radikal çalışma ile gerçekleştirilmiştir (Bingham, 2010: 19).
Ai Weiwei, Yıldızlar Grubu sürecinde ürettiği Cezanne benzeri suluboya
çalışmaları ile Cezanne'nin çağdaş sanatın babası rolüne ve Çin modern
sanatında, bunun önemine değinmenin gereğine dikkat çekmiştir (Bkz: Fotoğraf
7-8). Bu eserlerde Ai Weiwei'nin Çin halkını sanat üzerindeki dış etkiler
açısından eğitme konusundaki ilgisi görülmektedir. Yurtdışı sanat hareketleri
ve devrim sonrası fikirler hakkında çok az bilgi olmasına rağmen, yetmişli
yılların sonlarında Pekin'de ve Demokrasi Duvarı’nın etrafında odaklanan,
seksenlerin başlarında hala canlı bir avandgart sanat hareketi varlığını
sürdürmüştür (Holt, 2012: 16-17).
Yıldızlar
grubunun açtığı sergilere binlerce kişinin katılması üzerine hükümet, sanattaki
muhalif söylemlerin toplumda da muhalif söylemlere yol açacağı düşüncesiyle
grubun bir daha sergi açmaması üzerine karar almış ve Yıldızlar Grubu 1983’te
dağılmıştır (Çil, 2017).
New
York’a Göç
Ai
Weiwei, Mao sonrası sanatçıların ilk kuşağında olup ABD’ye giden ve Batı
sanatının geleneklerine yönelen bir Çinli sanatçıdır. Ülkesinden ayrıldığı yıl
olan 1981’de Çin’de Batı sanatına ilişkin kitaplara ulaşmak hala çok zor
olmuştur ve her yerde, her kamu binasında, her banknotun üzerinde insanın
karşısına çıkan tek resim, Mao’nun portresidir.
Yıldızlar
grubu ise, giderek artan eleştiriler ve yetkililerin bireyci bakış açısını öne
çıkaran estetiğin tehlikesini sezmesiyle dağıtılmış olan üyeleri zamanla ya
sanatı tamamen bırakmış ya da yurt dışına sürgün gitmiştir. Ai Weiwei yaşadığı
hayal kırıklığı üzerine sanat yaşamında özgürlüğü yurtdışında bulacağı
inancıyla 1981’de Jasper Jhons ve Warhol’un ünlerinin doruğunda oldukları
ABD’ye, New York’a göçmüştür (Martin, 2015: 34-53)
Ai’nin
New York’a göçü, Kültür Devrimi sırasında ailesi tasfiye edilmiş, annesi
ingilizce öğretmeni olduğu için öldürülmüş olan Philadelphia'da okuyan bir kız
arkadaşı aracılığı ile gerçekleşmiştir (Weiwei, Rosenthal ve Norman , 2017).
İlk olarak şehrin aşağı doğu yakasındaki yedinci caddesinde ve sonra da ikinci
caddenin bodrum katında yer alan, az mobilya ile döşenmiş apartmanda yaşamını
sürdürmüştür. Takip eden süreçte bu daire New York’taki Çinli sanatçıların
uğrak yeri olmuştur (Schiller, 2013: 19). Ai, Parsons Tasarım Okulu'na girmiş
ve yerel sanat dünyasıyla meşgul olmuştur. New York'ta sanatsal uygulamalarını
şekillendirdiği bu zamanda, özellikle Andy Warhol ve Marcel Duchamp gibi
sanatçılara ilgisi artmıştır. Ai'nin ilk eserlerinden bazıları bu ilgiyi
yansıtmaktadır (Arnett, 2016: 17).
Ai
Weiwei bir Çinli olarak batı sanat eğitimi almamıştır. Amerika’ya gittiğinde
Batı sanat tarihi ile karşı karşıya gelmiş ve kendisine yabancı olan bu kültür
ortamında yenilikçi olmak için çok çaba sarf etmiştir. 20. yy’ın başı batı
sanatı tarihi için verimli bir dönem olmuştur. O dönemde, bir yandan formların değişimi,
diğer yandan da Rönesans’tan beri süregelen resim anlayışının dışına çıkan
fikirler gelişmiştir. Özellikle Fransız akademisinin öğretmiş olduğu eğitimin
dışında yeni ürünler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan bazılarının özelliği
üç boyutlu resmin ötesine geçmek veya duvar resminin ötesine geçmek olmuştur.
Ai’yi yeniliğe iten Andy Warhol, Marcel Duchamp ve Joseph Beuys olmuştur (Akay,
2018).
New
York’ta yaşadığı süre boyunca geçimini sağlamak için bebek bakıcılığından
fabrika işçiliğine kadar birçok alanda çalışan Ai, boş zamanlarında şehrin
bütün müzelerini gezmiştir. Ara sıra Atlantic City'deki kumarhanelerde
blackjack (kart oyunu) oyununda ustalaşarak ek gelir sağlamıştır (Bkz: Fotoğraf
10). Kız arkadaşı Berkeley'de Kaliforniya
Üniversitesi'ne
girdiğinde, Ai’de şehir değiştirmiş ve orada altı aylık bir ingilizce
programına kayıt olmuştur. Sonrasında Greenwich Village'deki Parsons Tasarım
Okulu'na geri dönmüştür ama yine de akademinin katılığı ve özellikle de sanat
tarihi eğitiminin gerekliliği onu eğitimden uzaklaştırmıştır (Schiller, 2013:
20).
Ai
Weiwei İstanbul’da düzenlenen Ai Weiwei Porselene Dair başlıklı sergisinin
konferansında, Newyork’ta bulunduğu ilk dönemindeki sanat ortamını şu sözlerle
anlatmıştır;
‘’New
York’ta o dönemde Neo-Ekspresyonistler vardı ve onlarla hiç alakam yoktu. Ben
eski türden bir Ekspresyonist bile değildim. Benim için çok fazlaydı. Benimle
ilgili kısa bir makale yazmışlardı; Ai Weiwei’nin kalbi Dada’ya ve
Gerçeküstücülere ait demişlerdi. O kısa makaleden çok memnun kalmıştım. Sonra
sanatı bıraktım, bir daha hiç sanat yapamayacağımı düşündüm (Weiwei, Rosenthal
ve Norman, 2017) .
Ai,
ustam diye bahsettiği sanatçının Andy Warhol’un Felsefesi adlı kitabını ilk kez
New York’ta okuması üzerine bir aydınlanma yaşamıştır. Sonrasında Çin’de
kitaplarda gördüğü fakat o zamanlar anlamlandıramadığı Jasper Johns ile de
ilgilenmeye başlamıştır. Ai Weiwei, Batı’nın avandgard geleneğini tekrarlamanın
ötesine geçmeyi amaçlamıştır. (Martin, 2015: 90) Ai, Beat kuşağı şairi Allen
Ginsberg ile arkadaş olmuş ve New York sanat ortamına girmiştir. 1985’te son
olarak yaptığı Mao resimlerinin ardından resim yapmayı bırakmış ve Resim
sanatını terk edişini şu sözleri ile dile getirmiştir: “Ressam olarak başladım.
Erken dönem resimlerim genellikle manzaraydı, Munch veya hatta Cezanne
stilinde. Mao serisi yaptığım son resimlerdi. Mao serisini yapmam eski
zamanlara elveda demek gibiydi. Bir süre grup olarak yaptım ve sonra ressamlığı
tamamen bıraktım (Sigg, 2016: 42) (Bkz: Fotoğraf 11).’’
Sanatçı
bundan böyle her türlü teknik malzeme ve aracı kullanabileceğini fark ettiği
bir döneme girmiştir. Ai, New York’taki Çin’li sanatçı diasporası ile tanışarak
politik ortamlarda bulunmuştur. İlk enstalasyonlarını bu dönemde (1985 sonrası)
yapmaya başlamıştır (Özbilge, 2012: 5).
Ai
bu dönemde ilk fotoğraf serisini üretmeye ve kavramsal sanat formlarında
deneysel üretimler yapmaya başlamıştır. New York'ta iken, Ai büyüyen punk
hareketini gözlemlemiş, kavramsal sanat formları üretimini denemeye başlamak
için el sanatlarından uzaklaşmıştır. Ai'nin ilk büyük çalışması Ai Weiwei: New
York Fotoğrafları başlıklı bir dizi fotoğraftır; içinde binlerce kentin günlük
hayali görüntüsünü içeren imgelerden oluşmaktadır (Sikes, 2013: 6-18) (Bkz:
Fotoğraf 12-18).
Ai,
her şeyi kendini ciddiye alan, günlük fotoğraflar çeken biri gibi değil de daha
çok alay eder gibi, zarif bir biçimde fotoğraflar çekmiştir (Sigg, 2016: 174).
Fotoğraf çekmek hakkındaki düşüncelerini şu cümleleri ile açıklamaktadır:
“Bütün
hayatımı New York’ta yaşayacağımdan emindim. Orda olan şeylerden çok
etkilenmiştim. Oradaki sanat galerilerine ve Doğu Köyü’ne gitmelisiniz. Ve
orada büyük bir karışıklık ve mücadele vardı. Kendine nasıl bir sanatçı olmak
istiyorsun diye sormaya başlıyorsun. Çokça fotoğraf çekmeye başladım, binlerce
fotoğraf, çoğunlukla siyah-beyaz. Onları hiç geliştirmedim. Fotoğraf çekmek
değişik bir şekilde çizim yapmak gibi. Elini değil de aklını kullanarak
gördüğün şeyi kaydetme çalışması. Fotoğraf çekmek nefes almak gibi. Senin bir
parçan oluyor. (Sigg, 2016: 30).’’
Fotoğraf
çekimleri Ai’nin yaşına bağlı olarak, Çin sistemi ile yaşadığı acı deneyime ve
yabancı bir yerde çevreyi tanımaya, hatta yalnızlıktan kaynaklanan bir nihilizm
ile gerçekleşmiştir. Arşivindeki fotoğrafların ana kısmı3 hem Doğu Köyündeki
kentsel günlük yaşamın egzotik yönlerini hem de Reaganomics tarafından
desteklenen galeriler ve müzelerdeki gösterişli teşhirlerin bir ansiklopedik
görüntüsünü yansıtmıştır. Ai, AIDS mitinglerini ve Tompkins Square Park'ın
işgali sırasında göstericilerle polis arasındaki kanlı çatışmaları belgelerken,
aynı zamanda şair Allen Ginsberg gibi Çin diasporası üyeleri olan yeni
arkadaşları ve kendisini de fotoğraflamıştır. Kendi portrelerinde, sanatçıyı
bazen can sıkıntısını gidermek için uğraşan genç bir adam olarak, bazen
bisiklet lastiğiyle kendi yüzünü çerçevelemek için farklı yollar denerken, Andy
Warhol'un seri oto portrelerinden birinin yanında MoMA'da poz verirken ya da
muzipçe el pozisyonunu taklit ederken gözükmektedir (Sigg, 2016: 174).
Fotoğraflar
aynı zamanda stüdyodaki tuhaf, neredeyse gayri resmi sanatsal deneyleri,
örneğin Ai'nin bir çift pense ile Marcel Duchamp'ın kendine özgü profilini
büktüğü bir tel elbise askısını göstermektedir. Çinlilerin New York'taki
Self-servis çamaşırhaneler üzerinde bir tekel kurdukları düşünülürse, bu elbise
askısı Ai'nin ilk trans-kültürel simgesi olarak yorumlanabilir. Ve düz bir
şekilde döşenen ve aynı zamanda Çin'de popüler bir atıştırmalık olan ayçiçeği
tohumu ile doldurulmuş bir elbise askısı fotoğrafı bunu desteklemektedir (Sigg,
2016: 174).
Ai
Weiwei, malzeme alacak parası olmadığından sıkışık apartman dairesindeki
gündelik eşyalara el atmıştır. 1983’te yapmış olduğu Asılı Adam, bir askıyı
bükerek Marcel Duchamp’ın profilinin şeklini vermiş ve bu çalışmasını Aşağı
Doğu Yakası’ndaki bodrum katı dairesinin banyo aynasına asmıştır. Asılı adam
ismi tarot kartlarına kasıtlı bir gönderme yapmaktadır (Bkz: Fotoğraf 19-20).
Asılı Adam ve topuklarından birbirine dikilmiş bağcıklı bir çift (brogue)
ayakkabıdan oluşan İki Ayağa Bir Pabuç adlı çalışmalar Ai’nin erken dönem
Dadaist yaratıları arasında yer almıştır (Bkz: Fotoğraf 23). Ai Weiwei’nin bu
eserlerinde, onun sanatında tekrar tekrar karşımıza çıkacak olan, simyasal bir tema
haline gelen; temel maddenin, hiçbir şey vadetmeyen koşulların, sanata
dönüştürülmesi görülmektedir (Martin, 2015: 34).
Ai
Weiwei’nin birinci dönemi olarak adlandırılabilecek New York yıllarında,
aralarında zamansal bir hiyerarşi bulunmayan üç faktörden söz edilebilir. İlk
olarak, Duchamp’ın ready-madeleri karşısında duyduğu heyecan, onun hazır
nesnelerle sanat yapmasında belirleyici unsur olmuştur. İkincisi unsur ise
popüler olma arzusu duymasıdır. Pop-art içinde kavramsal olarak Duchamp’a
yakınken, sanatsal gösteri, sunum olarak Pop-art’ın popülerleşme arzusuna yaslanmaktadır.
Ai Weiwei, readymade, pop-art ve eylem sanatını içeren üç çizgide sanatını
geliştirmiştir (Akay, 2018). Ai Weiwei’nin çalışmalarında belirleyici üçüncü
unsur Sanatçı Beuys’un etkisidir. Joseph Beuys, savaş sonrasında Avrupa
koşullarında siyasi bir sanatçının nasıl olması gerektiğini en iyi biçimde
tanımlayan bir sanatçıdır. Ai ve Beuys arasında belirgin farklılıklar olmasına
rağmen ikisi de edebiyattan, eski ve modern görsel kültür tarihinden, drama
duygusundan ve en derin metaforların kaynağı doğanın basit olaylarından
etkilenmişlerdir (Rosenthal, vd., 2018: 17).
1985’te
ürettiği Keman ve Asılı Adam özellikle Duchamp'a olan ilgisini yansıtmaktadır.
Örneğin, Keman, keman gibi görünen fakat işlevsiz bir cisimdir. Bir keman
gövdesinden yapılır, ancak boyun yerine bir kürek tutacağı saplanır (Bkz:
Fotoğraf 21). Bu, Duchamp'ın hazır nesnelerinden birine, bir kar kürek olan
Broken Arm'ı referans alır (Arnett, 2016: 17) (Bkz: Fotoğraf 22). 1910’da
Avrupalı bir sanatçı tarafından yapılan ready-made Kültür Devrimi döneminden
yeni çıkmış bir Çinli sanatçının yaptığı ready-made arasında farklılıklar
vardır. Ai’nin Keman adlı eseri Çin’in baskı altındaki aydın kesimine
göndermede bulunmaktadır. 1968 yılında Çin’de keman sahibi olan kişiler burjuva
damgası yemiş ve bunun sonuncunda bu kişiler ya öldüresiye dövülmüş ya da başka
bir işle uğraşması için zorlanmıştır. Barnaby Martin, Ai Weiwei ve Marcel
Duchamp karşılaştırmasında; ‘’Marcel Duchamp insanların Sanat nedir? diye
sormasına yol açmıştır. Ai Weiwei ise insanların Gerçeklik nedir diye sormasına
yol açmıştır (Martin, 2015: 92).’’ cümleleri ile açıklamıştır.
Ai
Weiwei, New York’ta ki ilk kişisel sergisini 1988’de Ethan Cohen'in galerisinde
Art Waves için ‘‘eski ayakkabı-güvenli seks’’ adlı eserleriyle
gerçekleştirmiştir (Arnett, 2016: 17). 1985 yılında Amerika’daki sanatçılar
AIDS hastalığıyla mücadele etmişlerdir. Neo-liberal politikanın sosyal
sigortayı yıkmasıyla, ilaçların pahalı olmasından dolayı ilaç ihtiyacı
giderilememiştir. Ai Weiwei, itfaiyeci kıyafetlerini askılarda sergilemiştir.
Joseph Beuys’un meşhur keçeden yapılmış kıyafetlerinin duvara asılmış hali gibi
Ai de itfaiyeci kıyafetlerini kullanmıştır. Entelektüellerin, sanatçıların,
filozofların, aktörlerin hastalıktan perişan olmalarını bir nevi yangın var der
gibi itfaiyeci kıyafetleri ile ele almıştır. Ai Weiwei burada artık Amerikan
toplumunun içine girmiş ve Amerikalı bir tavır ile AIDS mücadelesi vermiştir
(Akay, 2018)
Ai,
daha çok Dada ve Duchamp etkisindeki bu çalışmalarından şöyle bahsetmektedir;
“Askeri
yağmurluğuma kondomlar taktım. Güvenli seks ile alakalıydı çünkü o zamanlar
herkes AIDS’ten korkuyordu. Gündelik nesnelerle gerçekten çalışmak istiyordum,
bu konuda beni Dada ve Duchamp etkiledi, ama pek bir şey yapmadım. Çok az nesne
kaldı çünkü her taşındığımda ve New York’ta on yılda on kez taşındım, bütün
çalışmaları atmak zorunda kaldım (Sigg, 2016: 50).’’
90’lı
yılların başında New York’a gelen Çinli Sanatçı Xu Bing ile Ai Weiwei o
yıllarda marjinallerin yaşadığı mahallede bir atölyeyi paylaşmışlardır. İkisi
arasında işbirliği Doğu Köyü, Wu Caddesi, Beşinci (Wu) Sokak'ta başlamıştır.
Resim yaparak başladıkları üretimlerine daha sonra Beuys’un yaptığı, yürüyüş
bildirilerini toplama gibi onlarda sokaktaki çöplerden soyut resimler,
dergilerden fotokopiler, yazılar, almışlar ve onları önemli sanat eserleri
olarak Wu Street adı altında sergilemişlerdir. Bu esnada ironi kavramı bu
sanatın içine girmeye başlamıştır. İlk yaptıkları iş, o sırada bir sergisi
bulunan Amerikalı sanatçı Jonathan Lasker’a ait serginin kataloğundaki Melissa
E. Feldman’a ait olan yazıyı alıp müdahale etmişlerdir. Sergiledikleri çöplerle
birlikte bu metin onların kendi metni haline gelmiştir (Bkz: Fotoğraf 28).
Duchamp’ında yapmayı sevdiği gibi isimde bir ses benzerliği
oyunu
yaparak ismi Jeason Jhons olarak değiştirmişlerdir. Ai, çöplerle bir yandan
Çin’in dünyasıyla Batı tarihinin sanatını nasıl birleştiririm sorusuna yanıt
ararken, ready-made objelere müdahaleler ile de tarihi nesneyi çağdaşlaştırma
yoluna gitmiştir (Akay, 2018). Wu Street sergisindeki eserler, batı teorisinin
ve eleştirisinin otoritesi ile mücadele etmektedir. Bunun yanında yeni oluşan
küresel sanat dünyası içinde çeviri, yorumlama ve tüketim arasındaki boşluklara
maruz kalmaktadır (Museum, 2018). Wu Street, Ai Weiwei’nin Amerika’daki son
sergisi olmuştur (Bkz: Fotoğraf 29).
Çin’e
Dönüş
1993’te
Ai Weiwei babasının rahatsızlığı sebebiyle Çin’e geri dönme kararı almıştır. Ai
Weiwei, ABD’de geçirdiği 12 yılın ardından, ona uzak kalmış olan Çin sanat
ortamıyla tekrar yüzleşmiştir. Ai Çin’e döndüğünde Çin hala kapalı bir çağ
yaşamaktaydı. Bütün sanat olayları yeraltında gerçekleşmiş, sanatçılar takip
edilerek suçlu gibi muamele görmüş ve tutuklanma, hapse atılma riski ile karşı
karşıya kalmışlardır. Pekin’in Doğu Köyü’nde gerçekleşen sanat olayları Çin’in
çağdaş sanatında varoluş temasını acı bir tavırla yansıtan ilk çalışmalar
olmuş, sanat ve varoluşsal gerçekler arasındaki bağlantıya ve sanatçıların
kendi manevi ve fiziksel tecrübelerine odaklanmıştır. Ai’nin yaşadığı Doğu
Pekin’in 13 numaralı sokağında sanatçılar, sanatsal tartışmalar yapmak için sık
sık toplanmışlardır (Sigg, 2016: 58).
Ai
Çin’e döndüğünde devlet kontrolünün artmasından dolayı Çin’de ne sanat galerisi
ne de sanat hakkında bir dergi vardır. Dönemin Çinli sanatçıları Ai Weiwei’ye
New York’ta nasıl başarılı olabileceklerini sorduklarında Ai onlara yardımcı
olamamıştır. Çünkü New York’ta geçirdiği yıllardan sonra Ai’nin onlara
gösterecek ne bir diploması ne de saygın bir sanat kariyeri vardır. Fakat Ai,
Çin’de deneysel ve kavramsal sanatın hala tam olarak varlık göstermemiş
olmasından yola çıkarak, Batı ve deneysel Çin sanatı ile ilgili, New York’ta
edindiği görgü ve birikimi yansıtan üç kitap yayınlamıştır (Sigg, 2016: 8). Ai
Weiwei ve Feng Boyi tarafından düzenlenen Black Cover Book, Pekin'deki Red Flag
Book tarafından 1994’te yayınlanmıştır. Bu kitabı takiben 1995’te Ai tarafından
yazılan White Cover Book ve 1997’de Ai Weiwei ve Zhuang Hui tarafından yazılan
Grey Cover Book yayınlanmıştır (Bkz: Fotoğraf 30).
Bu
kitaplarda Ai ve birkaç Çinli sanatçı yeni kavramlar ve gerçekleştirilmemiş
sanatsal projeler sunmuş, Marcel Duchamp, Jenny Holzer, Jeff Koons ve Andy
Warhol gibi etkileyici Batı sanatçılarının çalışmalarına yer vermişlerdir
(Marlow, 2010: 33) (Bkz: Fotoğraf 31). Ai, Duchamp ve Warhol’un yazdıkları
metinleri, bu üç kitap için Çinceye çevirmiş ve bu sanatçıların yanı sıra kendi
sözleri ve imgeleriyle sunmuştur. Studio başlıklı bir bölümde ise çağdaş Çin
sahnesi konusunda monografi makaleler yer almıştır. Pekin’de kitap basmak o
dönemde çok tehlikelidir, sadece fotokopi çekmek için bile kimlik gerekmekte
ayrıca bütün fotokopicilerin duvarlarında kopyalanan bütün materyallerin polise
teslim edileceğine dair bir yazı vardır. Kitaplar Shenzen’de gizlice
hazırlanmış ve Hong Kong’da basılmıştır (Sigg, 2016: 84-175). Bu üç kitapta,
sanat hakkında yeni ve değişik düşünme biçimlerini araştırmayı ve Çin Mao’nun
yönetimi altındayken Batı’da gerçekleşen estetik devrimleri Çinli sanatçılara
tanıtmıştır. Çin’de o dönem, Batı geleneğinden Ai kadar ders almış başka bir
sanatçı olmadığından bu Ai’ye bir misyoner şevki vermiş ve Ai Çin’in sanat
hakkındaki görüşlerini değiştirmek istemiştir.
Bu
üç kitap, 90’ların sonlarında Çin’de büyük önem kazanmış ve dönemin sanatı
üzerinde etkili olmuştur. (Martin, 2015: 93) Ai aynı zamanda o dönem bir
yeraltı sanat hareketi olan, Çin’de ki ilk sanat mekânı Chian Art Archives and
Wharehouse’u (CAAW) açmıştır. 1990’larda halen Çin’de çağdaş sanat, Batı
kaynaklı bir manevi kirlenme olarak algılanmış, çağdaş ya da modern sanatın
gelişimi Batı’nın bir komplosu olarak kabul görmüştür (Weiwei, Rosenthal ve
Norman, 2017).
1998’de
kurulan Çin Sanat Arşivi ve Deposu, Çin’de Galeri veya müzelerin olmadığı bir
dönemde çoğu çağdaş sanat eserleri otel lobilerinde ya da yabancıların özel
apartmanlarında gösterilmiştir. Çağdaş aktiviteleri göstermeye meraklı olan
Hans Van Dijk yeri olmadığından, Ai ile birlikte bir yer oluşturmaya karar
vermişlerdir. Finansal desteklerini Frank Uytterhaegen’den almışlardır.
CAAW’nin ilk mekânı, Pekin’in güneyinde Longzhaoshu bölgesinde eski bir fabrika
olmuştur. İlk olarak sade, duvarlarda keten bezlerinin asılı olduğu bir sergi
düzenlenmiştir. Sergiyi gezen insanlar içeri girip baktıktan sonra, dışarı
çıkıp sanat eserlerinin nerede olduğunu sormuşlardır. Kimse duvardaki keçeleri
sanat eseri olarak görmemiştir. Depo daha sonra Longzhaoshu’dan taşınmıştır.
Çünkü deponun bulunduğu araziye varmak için bir çöplükten geçmek gerektiğinden,
Caochangdi’de daha uygun koşulların olduğu bir araziye inşa edilmiştir. (Sigg,
2016: 128)
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar