Print Friendly and PDF

Bir anlayın Bâyezîd...O'ndan Başkası Değil

Bunlarada Bakarsınız

 



Ebû Musa’dan nakledilir ki: Bir defasında Bâyezîd-i Bistâmî, müezzinin “Allâhu ekber, Allâhu ekber” nidasını işitmiş ve “Ene ekber (yani en büyük olan benim)” demiştir.[1]

“Her şeyin Levh-i mahfuzda mevcut olduğunu söylediklerinde “Levh-i Mahfûz’un tümü benim!” buyururlar.[2] Yine bu söze benzer içerikteki bir başka rivayette Bâyezîd-i Bistâmî, Arş, Kürsî ve Levh-i Mahfûz hakkında sorulan soruların tümüne “Benim!” diyerek cevap verir.[3]

“Yerde ve göklerde benim gibisi yok” veya bir başka sözünde “Benim gibisi görülmüş değil ucu bucağı olmayan okyanus gibiyim”[4]

Ebu Yezid ise, bu sözüyle kendini övme niyetinde değil niteliği reddetmiş ve ‘Benim niteliğim yoktur’ demiştir. 

Ebu Yezid’in buna benzeyen ‘Bir zaman güldüm, bir zaman ağladım, şimdi ne gülüyorum ne ağlıyorum’ da demiştir.[5]

“Ebû Yezid’in huzurunda ‘Rabbinin tutuşu pek şiddetlidir’ ayeti okunduğunda şöyle demiş: ‘Benim tutuşum daha güçlüdür.’”[6]

Bâyezîd-i Bistâmî’den nakledilen bir başka şathiye de şudur: “Benim daldığım deryanın, enbiyâ-i kirâm kenarında dururlar.”[7]

“İnsaf ve hakikat gözüyle baktım, tüm perestişler Hak’tandı, benden değildi. Halbuki önceleri, O’na ben tapıyorum, sanırdım. ‘Ya Rab! Bu ne hal, dedim. “O, hep benim, benden gayrisi değil” buyurdu. Yani fiilleri doğrudan icra eden sensin ama (onları) takdir edip sana nasip eden benim. Benim tevfikim yüz göstermezse, hem senden hem de taatinden hiçbir şey husule gelmez.”[8]

Hakk Teâlâ bir keresinde bana: “Ey Bâyezîd, sen benim bir mislim, benzerimsin ey benzerim” buyurdular. Bunun üzerine dehşete düşmüş bir vaziyette: Ancak sen, kendinin misli olabilirsin, senin, senden başka mislin yoktur, dedim. Bunun üzerine: Ey Bâyezîd, “Senin adınla (Allah’ın adıyla ol) de, olsun” buyurdular. Ben de “Senin adınla (Allah’ın adıyla ol), ol diyorum” dedim. ... Birden geniş bir alan gördüm. Onun rahmeti gibi bir sine ol, dedim. Birden gök çatı oldu. Sonra kalk dedim, kalktı ve kayboldu. Sonra bana dedi ki: “Ey habibim, sıfatları nasıl okursun?” Ben de: “Göklerin ve yerin mülkü Onundur. Hem diriltir, hem öldürür. O, her şey üzerinde mutlak kudret sahibidir.”(Hadîd 57/2) ayetini okudum ve heyecanım aniden yükseldi, öyle ki okuyamaz oldum. Bunun üzerine: “Onun hakkı için, muhakkak ki yerlerin ve göklerin mülkü ve hayat ve ölümün hakikati benimdir” buyurdular.[9]



[1]    Baklî, 95.

[2]    Baklî, 107; Es-Sehlegî, “Kitâbu’n-Nûr min kelimâti’t-Tayfûr”, 103.

[3]    Attar, Evliya Tezkireleri, 269.

[4]    Baklî, 105; Uludağ, Bayezid-i Bistami: Hayatı, Menkıbeleri, Fikirleri, 184.

[5]    İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye,7:225-26.

[6]    Baklî, Mantıku ’l-esrâr bi-beyâni’l-envâr, 104; İbn Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, 5: 331-332.

[7]     Müstakimzâde Süleyman Sadeddin b. Muhammed Emin, Bâyezîd-i Bistâmî Kelâmı ve Şerhi (İstanbul: Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi, İzmir, 00809-0011), 65b-67a.

[8]    Attar, Evliya Tezkireleri, 270.

[9]    Baklî, Mantıku ’l-esrâr bi-beyâni’l-envâr, 108.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar