İbnü’l-Fârız’de Aşk
İbnü’l-Fârız
(v. 632/1235), şiirlerinde genellikle ilâhî aşkı beşerî aşk şeklinde tasvir
etmiştir. O, şiirlerinde mecazlara, kinayelere ve diğer edebî sanatlara geniş
yer vermiş, “Hamriyye” diye bilinen kasidesinde şarabı, ilâhî aşkın simgesi
olarak kullanmıştır.
İbnü’l-Fârız,
kullandığı bu yöntemlerle Arap şiirinde sembolizmin önemli bir temsilcisi sayılmıştır.
Şiirlerinde mecazî ve hakikî aşkı
mezceden İbnü’l-Fârız, ilk bakışta mecazî aşka ağırlık vermiş gibi görünse de
aslında nihaî olarak hakikî aşkı yani muhabbetullahı kastetmiştir.
Dîvân’ı
incelendiğinde, şiirlerindeki derin ve uçsuz bucaksız anlam yoğunluğu hemen
fark edilmektedir. Nitekim kasideleri yüzlerce sayfa şerhe ihtiyaç duymuştur.
İbnü’l-Fârız
için gidilecek tek yol aşk yoludur. O, bu konuda şöyle demektedir: “Benim
için, sevgi yolundan başka yol yoktur. Eğer bir gün bu yoldan dönersem o zaman
dinimden dönmüş olurum.”
Şeriata
göre dinden dönenin canı, malı ve ırzı mubah olur. Âşıklar nezdinde de Allah
sevgisinden dönenin durumu daha kötü ve daha büyük bir günahtır. Bu konuda
İbnü’l-Fârız’ın diğer bir beyti de şöyledir:
“Eğer benim hatırıma sehven senden başka bir
istek doğsa, âşıklar dininden çıktığıma hükmederim.”
Çünkü
âşıkların mezhebinde mâsivâya nazar etmek gizli şirk sayılır. Âşıklara göre günahların
ve ayıpların en büyüğü hakikî mahbûbdan başkasını istemektir. İbnü’l-Fârız, aşk
belâsının aslında büyük bir nimet olduğunu düşünmektedir. Ona göre sevgiliden
gelen her türlü eza ve belâya teşekkür edilmelidir. Çünkü mahbûbdan her ne
gelirse sevimlidir. O,
“Eğer aşk ateşinin şiddeti, şevk ve muhabbet
hararetinin zorlukları benim üzerime yüklenip beni zorlarsa bu dahi benim için
en büyük nimetlerden ve ihsanlardan biri sayılır.” demiştir.
İbnü’l-Fârız’ın
Kaside-i tâiyye’sine şerh yazan İsmâil Rusûhî Ankaravî, bu beyti şöyle
yorumlamıştır:
“Senin
vuslatından benim mahrum olmam, aşk ve muhabbette benim belâm belki de benim
için büyük bir nimettir. Zira benim muradım sana kavuşmaktır. Senin muradın
benim hicran ve mahrumiyetim ise, senin muradın üzere olmak bana büyük bir
nimettir. (Ben ona kavuşmayı istiyorum, o benim ayrılığımı istiyor, ben kendi
isteğimi onun isteği uğruna terk ediyorum.) Senin sevginde meşakkat ve fakr elbisesi, nimetin en büyüğüdür. Zira o belâ
yakınlık sebebi ve uzaklık sebeplerinin zevalidir. O hâlde hakikî vuslata sebep
olan bir şey, zâhiren sıkıntı ise de nimetin en yücesidir… Bazı belâ ve
sıkıntılar vardır ki nimetin ta kendisidir, âşıkların ve dervişlerin Hak
yolunda çektikleri belâ ve sıkıntılar gibi.”
İbnü’l-Fârız’a
göre âşık için sevgilinin aşkına engel olacak bağlardan kurtulmak farzdır.
Âşık, diğer insanların örf ve âdetlerinden soyutlanmalı, zâhid ve âbidlerin alışılmış
şekillerinden uzaklaşıp kanunları yıkmalıdır. Yine o, ilmî ıstılahları çözmeye çalışan
âlimlerin ve fakîhlerin gösterişli amellerinden uzak durmalıdır. Bu hâllerinden
dolayı kavmi veya ailesi tarafından kınansa bile o, buna aldırış etmemelidir.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar