Print Friendly and PDF

Yahudilerde Faiz

 


 Talmud, müzmin fakirden ziyade fakir düşen zengine yardım edilmesini salık verir. Son olarak tsedaka, uygunsuz bir anda mallarını satmalarını engellemek için, özellikle geçici olarak yardıma muhtaç olanların imdadına yetişmelidir. İşte tam bu hususta tsedaka en mükemmel şeklini alır: faizsiz borç.

Adaleti yerine getirmenin en iyi yolu, maddi imkânı olmayan veya zor bir dönemden geçen kişiye para veya mal ödünç vermektir. Bu tip borçlara faiz uygulanmamalıdır:

“Borcun dilim dilim ödenmesi kabul edilebilir; ancak bunların toplamı, peşin ödenmesi halinde tahsil edilecek miktardan fazla olmamalıdır.” (Bava Metsia 70 b) Hatta Rabbi Gamaliel, en fakirlere zararına borç verilmesini salık verir.

Genel olarak, cemaatten birine faizle borç vermek öteden beri yasaktır. Bu yasak mutlaktır ve devamlı tekrar edilir: “Kardeşinden ne ‘ısırık’ (nechekh) ne de ‘katma değer’ (ribbit) kabul etme; Tanrı’ndan kork, ki kardeşin de seninle birlikte yaşasın.” (Tesniye 23, 20’nin Bava Metsia’daki yorumu 61 a) “Isırık” borçlunun ödediği faizi, “katma değer” ise borç verenin elde ettiği faizi gösterir.

Bazı âlimler için söz konusu faiz yasağı, sadece zengini fakir düşürme riskinden dolayı değil, insanın zamanın sahibi olmamasından dolayı da hakçadır. Nitekim faiz, borç alanın zamanını (iki vade arasında geçen zaman onun için çok kısadır) borç verene (söz konusu zaman onun için çok uzundur) devreder. Bu yüzden faiz, Yunan ve Hıristiyan doktrinlerinde iddia edildiği gibi, borç verenin borç alana zaman satması değil, aksine borç alanın zamanının borç veren tarafından çalınmasıdır. Borç verenin aldığı faiz de cabası.

Bununla birlikte, kimi durumlarda cemaatten birine faizle borç verilebilir. Mesela kişinin başka herhangi bir geliri yoksa, o zaman faiz ödeyerek borç para alan yardımseverlik yapar. Ancak borç para veren, kendini bilerek faiz gelirine bağımlı duruma düşürmemelidir. Talmud, borç vermeyi meslek edinenleri kınar. (Makot 24 a; Nedarim 49 b)

Bazı âlimlere göre bu yasaklar sadece Yahudiler arasında alınıp verilen borçları kapsar; zira Yahudiler daha mühim yükümlülükler yerine getirmelidir. Başkalarına göreyse bunun nedeni, Yahudi olmayanların daha sağlam bir durumda olması veya fakir düşme risklerinin daha düşük olmasıdır. Yahudiler arasında borç para alıp vermede yardımseverlik ve dayanışma duygusu adına faiz uygulanmazken, başka yerlerde para canlıdır ve çalışmalıdır. Yakup’un sürüleri gibi para da doğurgandır, zenginlik sağlıklıdır. Para diğer mallardan farklı değildir, diğer mallar kadar canlıdır. Bazı hâkimlere göre, sadece ve sadece âlimler faizle borç verebilir ve ancak Yahudi olmayanlara borç verebilirler; zira bu insanlarla nasıl hareket edilmesi gerektiğini en iyi onlar bilir. Başka hâkimlere göre ise, Yahudi olmayanlara faizle borç vermek, bütün Yahudiler için bir zorunluluk, ahlaki bir görevdir.

 

Yabancılara put veya silah satılabilir mi? Yabancılara faizle borç para verilebilir mi?

Faiz (İbranicede nechekh veya “ısırık”) cemaat mensupları arasında yasaktır; zira borç para vermek, ticaret değil kardeşler arasında bir çeşit dayanışma olarak görülür. Borç para alanın hali vakti yerinde olsa dahi, borç veren faiz uygulamaz; zira borcun vadesi geldiğinde borç alanın mali durumunun hâlâ yerinde olup olmayacağı kesin değildir. Bu nedenle borç alana potansiyel fakir gibi davranılmalıdır. Faizle borç isteyen kişi, faizle borç veren kadar suçludur. Ancak kimileri, bir işe yatırım yaparken risk ve geliri girişimciyle paylaşarak söz konusu yasağın etrafından dolanır.

Faizle borç vermek hâlâ yasaktır; zira borç alan kişi, her an fakir düşüp borcunu ödeyemeyecek hale gelebilir: Faiz, yalan söylemek ve zimmete para geçirmekle eş tutulur. “Hemşerine, seninle yaşayan bir yoksula borç para vereceksen, ona tefeci gibi davranmayacaksın, ondan faiz almayacaksın” (Çıkış 22, 24; Levililer 25, 37). Faizle borç almak, bu tip borç senetleri düzenlemek ve bunları şahit sıfatıyla parafe etmek de aynı şekilde yasaktır. Alacaklının, borç verdiği paradan dolaylı yoldan dahi olsa kazanç elde etmesi (avaq ribbit, tam çevirisi “faizin tozu”) kesinlikle yasaktır. Gerçekteyse, kanun metinlerini kurnazca yorumlayan mahkemeler, bütün bu yasaklara rağmen bazı uygulamaları hoş görür. Her şeyden önce söz konusu yasakları, fakirleri en çok ilgilendiren tüketim mallarına uygularlar. Belirli koşullarda, yatırım kredisi vermek mümkündür. Mesela faizsiz bir borca karşılık rehin verilen mallar, borç veren borcunu kapattığında, kâr sayılabilecek bir fiyat farkıyla satın alınabilir. Ancak prensipte rehin işlemleri çok sıkı bir kontrole tabidir: “Herkes sahip olduğu mala kavuşacak ve herkes ailesine geri dönecek” (Levililer 25, 23-31). Gayrimenkul dışında her mal, süresiz olarak rehin bırakılabilir. İpotek edilen gayrimenkul, borç para verenin ailesiyle birlikte söz konusu eve yerleşebilmesi için, sahibi tarafından ancak bir yıl geçtikten sonra geri alınabilir.

Dayanışma ve yardımseverlik ilkelerinin geçerli olduğu cemaat dışında kalanlara faiz uygulamak caizdir; zira bu ahlaksızlık sayılmaz: “Yabancıya faizle borç verebilir, ondan faizle borç para alabilirsin” (Tesniye 23, 20). Kimse yabancıyı potansiyel fakir olarak görmek zorunda değildir. Üstelik Yahudi olmayanların sınırdışı edilme riskleri de yoktur.

Sonuçta -hükmetmesi son derece nazik olan aforoz dışında- hiçbir ceza öngörülmediğinden, mahkemeler içtihatları devamlı tekrar etmek zorunda kalır. İÖ V. yüzyılda Mısır’da Avsan şehrinin karşısında bulunan Avsan Adası’nda yaşayan Yahudi cemaatinin kaleme aldığı papirüslere bakılırsa, Yahudiler arasında faizle borç alıp verme çok yaygındır.399

Doğal olarak Yahudiler arasında alınıp verilen borçlara faiz uygulanmaz. Ancak tüccarlar, riskleri ve kârı paylaşarak bu yasağı delmek için durmadan yeni yöntemler geliştirirler.

Henüz Yahudiler dışında kimsenin borç verme hakkı yoktur. Çoğu zaman Yahudiler, başka mesleklere sahipken yanı sıra ikrazatçılık da yapmaktadır. Her yerde “Borç para veren ancak Yahudi’dir” denmektedir.134 Zamanın birçok dilinde “Yahudileşmek”, “faiz almak” anlamına gelir.231 Bu tabir hiç de iyi niyetli değildir. Bu durumdan endişe duyan Yahudiler, bu işten kurtulmaya çalışırlarsa da çabaları boşa gider. Artık mal alım satımından elde edilen ticari kazançlara değil, sadece ve sadece borç para vermeye “riba” denmeye başlanır. Tefeci Yahudi’dir, Yahudi tefecidir...

Sonuç olarak, bir sürü tartışmadan ve çelişkiden sonra Talmud, her şıkta Yahudi olmayanlara faizle borç verilmesine izin verir. Yahudiler arasında faizle borç alıp vermeye ise, borç verenin borç alanın ortağı yapılması kaydıyla izin verir.

 

Kaynak: Jacques Attali, Les Juifs, le Monde et l’Argent - Histoire economique du peuple juif, Yahudiler, Dünya ve Para - Yahudi Halkının Ekonomik Tarihi

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar