Print Friendly and PDF

TAŞ PLAK KAYITLARINDAKİ KANTO ÖRNEKLERİ



Hazırlayan : Özge ŞEN

ÖNSÖZ

Geleneksel kanto örneklerini dinleyebildiğimiz tek kaynak taş plaklardır. Taş plaklar sayesinde dinleme olanağı bulduğumuz kantolar, ilk Osmanlı-Türk popüler müziği olarak kabul edilmelerinden dolayı önem arz etmektedir. Kanto konusunda daha önce yapılan çalışmalar tarihsel ve sosyal bir çerçeveden incelenmiştir. Kantonun müzikal analizi konusundaki eksikliği giderme ve önceki çalışmalara katkıda bulunma amacı, bu çalışmayı hazırlamamda itici güç olmuştur.

ÖZET

Kantolar, ilk Osmanlı-Türk popüler müzik örnekleri olarak kabul edilmelerinden dolayı önem arz etmektedir. Bu çalışmada, geleneksel kanto örneklerini dinleyebildiğimiz tek kaynak olan taş plak kayıtları analiz edilmeye çalışılmıştır. Daha önce yapılan akademik çalışmalarda kanto, tarihsel ve sosyal yönden incelenmiştir. Kantonun müzikal analiz eksikliğini gidermek ve önceki çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla hazırlanan bu çalışmada tarihsel ve sistematik müzikolojinin çalışma alanlarına girilmiştir. Çalışma hazırlanırken literatür taraması, müzikal analiz, kişisel görüşme, arşiv taraması ve transkripsiyon yöntemlerinden faydalanılmıştır.

Bu çalışmada kantonun tanımı, özellikleri ve dönemleri ile ilgili açıklamalar yapıldıktan sonra taş plak kayıtlarındaki kanto örneklerinin müzikal analizine yer verilmiştir. Taş plak kayıtlarındaki örnekler notaya alınmış varsa farklı transkripsiyonlarıyla karşılaştırılmıştır. Yeni transkripsiyonlar ile önceden var olan transkripsiyonlar arasında melodi, güfte, eser ismi, notasyon, makam, usül, besteci, güfte yazarı, icra, icracı, versiyon ve karar perdesi bakımından farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir.

Eserler beste, güfte, icracı, tarih, makam, usül, melodi, metronom, karar sesi, akord, ifadeli anlatımlar ve çalgı kullanımı açılarından incelenmiştir. Eserlerin künyelerini gösteren çizelgeler oluşturulmuştur. Ayrıca makam, usül, akord, cinsiyet, besteci ve güfte yazarına göre yüzdelik dağılımı göstren grafikler hazırlanmıştır.

Kantonun, 19. yy’ ın sonlarında İstanbul’ un tiyatro ortamında ortaya çıkan, müzik, dans ve teatral öğeler bir arada kullanılarak sahne üzerinde sergilenen bir kültür ürünü olduğu tanımlaması yapılmıştır.

“Tuluat Tiyatroları Dönemi” (~1880—1920), “78’ lik ve 45’ lik Plaklar Dönemi (1900-1940/78’lik) (1965-1980/45’lik ve 33’lük), “Gazinolar Dönemi” (~1950- ~1980) ve “Ramazan Eğlenceleri Dönemi”(~1980-2005) önceki çalışmalarda ortaya konan kanto dönemleri olarak aynen kabul edilmiştir.

Bu dönem ayrımına ek olarak kantonun ortaya çıkışına dair yeni bilgilere ulaşılmıştır. Refik Ahmet Sevengil’ in torunu Nesteren Davutoğlu’ nun arşivinden Cemal Ünlü aracılığıyla edinilen “Osmanlı Tiyatrosu”, “Opera-yı Osmani” ve “Varyete Kumpanyası” na ait el ilanları çevirilerinin ve Metin And’ ın “Osmanlı Tiyatrosu” kitabında açıklamasını yaptığı bu tiyatroya ait el ilanının incelenmesi sonucu kantonun Tuluat Tiyatroları’ ndan önce de var olduğu ve sadece Tuluat Tiyatroları’ nda değil diğer tiyatrolarda da sergilendiği ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu el ilanları, o dönemde Türkçe, Arapça, alaturka ve alafranga olmak üzere farklı türlerde kantolar sergilendiğinin ve sahnede tek başına bir erkek tarafından icra edilen kantolar da olduğunun göstergesidir.

Analiz edilen eserler genel bir bölümlemeyle cumhuriyet öncesi kayıt edilenler ve cumhuriyet sonrası kayıt edilenler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Cumhuriyet öncesi kayıtlarında daha fazla hataya rastlandığı, transkripsiyonlarında sayfa sayısının daha uzun olduğu, karar seslerinin çoğunlukla ara seslerde olduğu; cumhuriyet sonrası kayıtlarının ise hem beste, hem de kayıt açısından daha sistemli ve kurallı gerçekleştirildiği, transkripsiyonlarında sayfa sayısının daha kısa olduğu, karar seslerinin ise çoğunlukla tam seslerde olduğu tespit edilmiştir.

Kantolarda icraya teatral bir yorum katmak için metronom ve usül değişimlerinden faydalanıldığı, kantoya has bir resitatif ve portamento söyleyiş özelliği kullanıldığı da yapılan analizler sonucu ortaya koyulmuştur. İncelenen eserlerdeki kanto icracılarının ses kullanım özellikleri üzerinden bir transkripsiyon hazırlanmasının gerektiği tespit edilmiştir.

1.           GİRİŞ

Bu çalışma, literatür taraması, müzikal analiz, kişisel görüşme, arşiv taraması ve transkripsiyon yöntemlerine dayanmaktadır. Öncelikle kanto ile ilgili yapılan çalışmalar incelenmiştir. Bu çalışmalardaki müzikal analiz eksikliği fark edilmiş, kanto konusu birinci planda bu yönüyle ele alınmaya çalışılırken, hem tarihsel hem sistematik müzikolojinin çalışma alanlarına girilmiştir.

4 bölümden oluşan tezin 2. bölümünde kantonun tanımı, özellikleri ve dönemleri ile ilgili genel bilgiler verilmiştir. Kantonun dönemleri anlatılırken Prof. Ş. Şehvar Beşiroğlu’ nun makalelerinden faydalanılmıştır.

3. bölümde kantonun taş plak kayıtlarındaki varlığı anlatıldıktan sonra örneklerin müzikal analizine geçilmiştir.

Müzikal analiz yapmak için gerekli olan işitsel kaynağı taş plaklar sağlamıştır. Taş plak koleksiyoncusu, araştırmacı Cemal Ünlü, 1998 yılında biri Kalan Müzik’ ten, diğeri İş Bankası Yayınları’ ndan çıkan iki kanto albümü yapılmasına ön ayak olmuştur. Taş plak kayıdı bulunan ve ulaşılabilen kanto örneklerinin neredeyse tamamı bu iki albümde toplanmıştır. Cemal Ünlü kendisiyle yaptığım kişisel görüşmede, bu albümlerde toplanan 39 eserin dışında birkaç tane daha eser bulunduğunu ancak seslerin duyulamayacak deredece bozuk olmasından dolayı bu eserlerin bu albümlere dahil edilmediğini ifade etmiştir.

Analizi yapılacak eserlerin seçiminde Cemal Ünlü’ yle birlikte çalışılmıştır. Farklı dönemlerden besteleniş şekilleri, çalgı kullanımı, icracı, konu içeriği gibi farklı özellikler içeren eserlerin yanında, aynı dönemden olan eserlerden de birden fazla örnek seçilmiştir. Analiz için seçilen eserlerin ses kayıtları bir CD’ de toplanmış ve İçindekiler bölümünde “CD Listesi” başlığı altında gösterilmiştir.

30 adet eser belirlendikten sonra öncelikle bu eserler tarafımdan notaya alınmıştır. Nota yazımında Arel-Ezgi-Uzdilek ses sistemi kullanılmıştır. Windows Media Player programında yavaşlatılarak dinlenen eserler önce el ile notaya alınmış daha sonra “Mus2 nota yazım programı” ile yeniden yazılıp bilgisayara aktarılmıştır.

Eserler notaya alınırken bir takım sorunlarla karşılaşılmıştır. Öncelikle eserler notaya alınırken icracının oluşturduğu melodi dikkate alınmıştır. Unison çalınan ve söylenen bölümlerde çalgılardan ve icracılardan aynı anda farklı melodiler duyulabilmektedir. Bu durum, eserlerin kanto formunun özelliği paralelinde sistemli ve kurallı bir şekilde icra edilmeyişinden kaynaklanmaktadır. Bazı kayıtlar belki de plak ziyan olmasın diye hatalı bölümleri ile birlikte piyasaya sürülmüştür.

Eser isimleri “Direklerarası’ ndan Pera’ ya” ve “Kantolar (1905-1945)” albümlerinde olduğu şekilleriyle tezde kullanılmıştır. Bazı eserlerde tanımlayıcı bir kelimenin yanında “kantosu” veya “kanto” ifadesi bulunmaktadır. Örnek: “Leblebici Kantosu”, “Horoz Kanto”. Bazı eserlerde ise bu ifadeler kullanılmadan sadece tanımlayıcı kelimeler kullanılmıştır. Örnek: “Kara Kız”, “Falcı Çingene”.

Bazı eserlerin metronomları aynı seviyede ilerlememektedir. Başladığı hızda bitmeyen veya eser içerisinde değişiklik gösteren metronomlara rastlanmaktadır. Kayıt hunisinin önünde nerede ne yapılacağı çoğu zaman o anki doğaçlamaya bırakılmış olduğu için ve dönemin kayıt teknolojisi eserin belli yerlerine müdahale etme imkanı vermediği için kayıtlarda metronom bozukluklarına rastlamak mümkündür. Metronom sorunu olan eserlerde, notanın sol üst köşesine metronom değeri yazılırken eser içerisinde en yoğun olarak duyulan metronom değeri kullanılmıştır.

Bazı eserlerde usül değişiklikleri bulunmaktadır, bu değişimler notada sol üst köşede belirtilmiştir.

Notada güfte melodi altına yazılmıştır. Güfte yazılırken icracıların telaffuz hataları düzeltilmeden olduğu gibi alınmıştır. Bu durumun tezde olduğu gibi aktarılması doğru bulunmuştur.

Eserlerde anlaşılmayan sözler bulunmaktadır, bu bölümler tekrar tekrar dinlenerek bulunmaya çalışılmıştır. Üzerinde çalışılan eserin başka bir edisyonu mevcutsa bu nota üzerindeki sözlerle dinlenen sesler karşılaştırılmış, anlaşılmayan bölümler bu şekilde tespit edilmeye çalışılmıştır. Bazı eserlerin CD kitapçığında bulunan güftesi ile eserin eski notalarında bulunan güftesi arasında farklılıklar bulunmaktadır. Bu gibi durumlarda eser dinlenmiş, hangi güfteye yakın bir duyum söz konusu ise o güfte kullanılmıştır.

Tamamen anlaşılmayan sözler ise nota üzerinde soru işareti ile gösterilmiştir.

Karşılıklı atışma veya kadın-erkek şeklinde olan söyleyişler notaların üst kısmında söyleyenin ismi parantez içine alınarak gösterilmiştir.

Nara atarak veya resitatif söyleyişler, ilgili sözlerin yanında parantez içinde belirtilmiştir.

Naralar, resitatif söyleyişler, kadın-erkek diyaloğu şeklinde olan söyleyişler, usül değişimleri, metronom değişimleri ölçü numarası verilerek tabloya dönüştürülmüş, metin içerisinde ilgili bölümlerde kullanılmıştır.

Notanın sol üst köşesinde alt alta makam, usül, metronom, sağ üst köşesinde alt alta güfte, beste, seslendiren, transkripsiyon bilgileri bulunmaktadır, eser ismi ise notanın en üst bölümüne ortalı şekilde yazılmıştır. Güfte ve bestenin kime ait olduğu konusunda kaynaklarda olası bilgiler buluan eserlerde güfte yazarı ve besteci isimlerinin yanına soru işareti koyulmuştur.

Çalgı soloları kaç ölçü uzunluğundaysa nota içerisinde birlik es üzerine rakam koyularak gösterilmiştir. Rakamın yanına ve eserin en sonuna yıldız işareti koyularak gerekli açıklama yapılmıştır.

“Mus2 nota yazım programı” nda yazılan notalar bu program üzerinden yeniden dinlenmiş eserlerin orjinalleri ile karşılaştırma yapılmış, yazılan notanın dinlenen kayıtla aynı olup olmadığı kontrol edilmiştir. Daha sonra notaların her sayfası ayrı ayrı resim dosyasına dönüştürülerek tez metni içerisinde kullanılmıştır.

Transkripsiyon aşamasından sonra, analiz için seçilen ve notaya alınan 30 eserin daha önceden yapılmış farklı transkripsiyonlarının olup olmadığı araştırılmıştır. Eserlerin 11 tanesi ilk defa notaya alınmıştır. Farklı transkripsiyonları bulunan notalar ile yeni yazılan notalar karşılaştırılmıştır.

Eserlere ait farklı transkripsiyonların bulunup bulunmadığı arşiv taraması yapılarak tespit edilmiştir. İlk olarak, TRT ses sanatçısı Aytaç Ergen’ in hazırlamış olduğu “Tsm/Thm Nota Arşivi programı” taranmıştır. Daha sonra T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğü’ nün resmi internet sitesi www.devletkorosu.com’ da da linki verilen “www.sanatmuziginotalari.com” tsm/thm nota arşiv sitesi taranmış, bu sitenin Aytaç Ergen nota arşiv programı’ ndaki kanto notalarının hepsini kapsadığı tespit edilmiştir. T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Müdürü Mehmet Güntekin ile yapılan telefon görüşmesi ve e-posta görüşmesi sonucu bu arşiv sitesinin ülkemizdeki bilinen resmi ve özel en büyük nota arşivleri olan TRT, Cüneyt Kosal ve Turhan Taşan arşivlerinin toplamından oluştuğu bilgisine ulaşılmıştır.

“www.sanatmuziginotalari.com” internet sitesinde tarama yapılırken bir takım zorluklarla karşılaşılmıştır. İlk olarak analizi yapılacak olan eserlerin isimleri “Direklerarası’ ndan Pera’ ya” ve “Kantolar (1905-1945)” albümlerinde olduğu şekilleriyle yazılarak arama yapılmıştır. Bu şekilde notaların bazılarına ulaşılmış, daha sonra eserin nakarat başlangıcındaki cümle veya kelimelerle ya da eser içerisinde geçen farklı ifadelerle arama yapıldığında daha önce ulaşılamayan farklı notalara da ulaşıldığı fark edilmiştir. Eser ismi, nakarat başı ve mısra başında geçen ifadelerle veya eser içinde yoğunlukla kullanılan bir ifadeyle tekrar arama yapılarak bu sitedeki tarama tamamlanmıştır.

Bunların dşında Berna Özbilen’ in yayınlanmamış yüksek lisans tezi “Kanto’nun Değişim Süreci ve Yakın Dönem İcralarının Değerlendirilmesi” nde içindekiler listesini verdiği, Şamlı İskender’ in yayınladığı “Nuhbe-i Elhan Kanto Defteri 1-2-3¬4-5” ve Cemal Ünlü’ den edinilen Şamlı Selim’ in yayınlamış olduğu “Kanto Mecmuası” da taranarak analiz edilecek olan eserlerin varsa farklı transkripsiyonları toplanmıştır.

Bu tarama sonucu elde edilen notalardan Osmanlıca metin içerenlerin çevirisi yapılmıştır.

Tez içerisinde eserlerin inceleme sıralaması yapılırken “Direklerarası’ ndan Pera’ ya” ve “Kantolar (1905-1945)” albümlerindeki sıralama dikkate alınmıştır. İstisna olarak birbirleri ile ilgili olan ve beraber analiz edilmesi gerekenler peşpeşe koyulmuştur. Seçilen 30 kanto örneği tek tek başlık atılarak transkripsiyon, makam, usül, metronom, melodi, karar sesi, akord, güfte içeriği, besteci, icracı, dönem, ifadeli anlatımlar ve çalgı kullanımı gibi çeşitli yönlerden incelenmiştir. Analizde görsel bütünlük sağladığından dolayı, yeni ve eski transkripsiyonlar ekte değil her örneğe ait başlığın altında sırayla verilmiştir.

2.        KANTO

2.1         Kantonun Tanımı ve Özellikleri

“Kanto” kelimesi İtalyanca “şarkı söylemek” anlamına gelen “cantare” fiilinden dilimize geçmiştir. 19. yy’ da Osmanlı’ da başlayan batılılaşma ve yenilenme hareketleri sonucunda özellikle İstanbul/Pera’da kendine seyirci bulan İtalyan tiyatro, operet ve opera topluluklarının etkisiyle, “cantare” kelimesi “kanto” kelimesine dönüşerek yerli tiyatro topluluklarında oyunlardan önce özellikle kadınların söylediği danslı şarkıları nitelemek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.

1870 yılında “Osmanlı Tiyatrosu” nun elde ettiği Türkçe oyun oynama ayrıcalığı, diğer toplulukları çıkış yolu aramaya yöneltmiştir. “Osmanlı Tiyatrosu” na verilen ayrıcalığın müzikli oyunları kapsamadığı ve yalnız yazılı metne dayalı oyunları kapsadığı gerekçeleriyle 1875 yılında Tuluat Tiyatrosu ortaya çıkmıştır (And, 2004: 86).

Bir tür olarak kantonun oluşumu Tuluat  Tiyatroları’ nda başlamakla beraber, “Osmanlı Tiyatrosu” ve diğer bazı tiyatrolara ait el ilanlarında “kanto” kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Refik Ahmet Sevengil’ in torunu Nesteren Davutoğlu’ nun özel arşivinde bulunan bu el ilanlarının Türkçe’ ye çevrilmiş halleri Cemal Ünlü’ nün kişisel arşivinde bulunmaktadır ve bunlar Ek A’ da gösterilmektedir.

Ayrıca Metin And’ ın “Osmanlı Tiyatrosu” kitabında, bu tiyatronun 1871 yılına ait ilanının içeriği sıralanmıştır. Burada “chansonette” olarak ifade edilen tür de gösterilerin arasındadır. Bu ilan Ek A’ da gösterilmektedir. And, bu konuda şu ifadeleri kullanmıştır: (And, 1976: 50, 199)

Kantolara gelince bunlar zaten Osmanlı Tiyatrosu’ nda rastlanan taklitli, danslı şarkılardır. İstanbul’ a gelen yabancı topluluklar da bunlara temsillerinde yer veriyordu. Osmanlı Tiyatrosu bunlar için İtalyancadan gelme “kanto” dediği gibi “chansonette” adını da kullanıyordu. XIX. yüzyıl başında Paris’ te bir takım tiyatrolarda, özellikle Varietes ve Palais-Royal’ de başlayan bu uygulamada oynculardan biri, perde aralarında sahneye tek başına çıkıyor, özellikle güldürücü bir sahneyi şarkı ve sözlerle canlandırıyordu.

Bu el ilanlarında, sergilenecek gösterinin programı yer almaktadır. Bu gösteriler bugün bildiğimiz anlamda tiyatro gösterilerinden farklı şekilde düzenlenmiştir. İçerisinde tiyatro, operet, kanto, dans, bale, ilüzyon gibi çeşitli gösteriler bulunan uzun programlardır. Bu tiyatrolarda sergilenen kantoların bildiğimiz anlamdaki kanto olduğunu tam olarak söyleyemesek de gösteri içerisinde icra edilecek eğlendirici şarkı anlamında kullanılmış olabileceğini ve “kanto” kelimesinin Tuluat Tiyatroları’ ndan önce yazılı metne dayalı oyun icra eden tiyatrolarda da kullanıldığını söyleyebiliriz. Tiyatro ve müzikte İtalyanca’ nın hakim olduğu ve İtalyan tiyatro topluluklarının revaçta olduğu bu dönemde “şarkı” anlamında “kanto” kelimesinin kullanılması ve Türk tiyatro topluluklarının diline geçmesi olağan bir durum olarak kabul edilebilir. Tuluat Tiyatroları’ nda ise “kanto” kelimesi belli bir icra şekliyle bütünleşmiş ve “kanto” yavaş yavaş bir tür haline gelmiştir.

Türk dil kurumunun güncel Türkçe sözlüğünde “kanto” kelimesi “1. Tuluat tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri. 2. Bu gösteri sırasında söylenen şarkı.” olarak tanımlanmaktadır (http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.521 d0d0d766885.54014083).

Sadi Yaver Ataman’ ın kanto tanımı şu şekildedir: (Ataman, 2006: 271)

1870 yılında İstanbul’ a gelen gezgin bir İtalyan tiyatrosunun verdiği temsillerde ilk kez kanto oynanmış, bundan sonra tuluat tiyatrolarımızda, asıl oyun başlamadan önce, bir çeşit uvertür [Ouverture] olarak yapılan, caz davulu, trompet, keman ve zil’den ibaret çalgı takımının çaldığı kırık havalarla oynanan şarkılı ve çiftetelli karışımı şarkılı oyunlara kanto adı verilmiştir.

Çeşitli dergi ve gazetelerde, İstanbul kent yaşayış ve folklörünü aktaran Sermet Muhtar Alus, kantoyu “Kanto önce aranağme, sonra güfte, keman soloyla omuz titretme, mihveri etrafında dönme, cafcaflı gerdan kırıp, göbek atma, en nihayette de harekete gelip tangonun birkaç sene evvelki figürü vari ayak dolayışlarla, ortada keklik gibi sekme ve yavaş yavaş kapanan perde arkasından kaybolmadır.” şeklinde tanımlamaktadır (Ünlü, 1998: 6).

Prof. Ş. Şehvar Beşiroğlu bir çok makalesinde kantoyu Türk müziğinin ilk popüler türü olarak ele almış ve şu tanımlamayı yapmıştır:

İtalyanca şarkı söylemek anlamına gelen “Cantere” den gelen bir kelime olarak, İstanbul’ a 1870 tarihinde gelen gezginci bir tiyatrodan alınmıştır. Bu tarihten itibaren, sahnede dans ederek şarkı söylemek ve bunun için yazılmış şarkılara, geleneksel şarkı türünden ayırmak amacı ile “Kanto” adı verilmiştir.

Berna Özbilen yayınlanmamış yüksek lisans tezinde kantoyu şu şekilde tanımlamıştır: (Özbilen, 2006: 6)

...kanto, özellikle bir kadın tarafından söylenen, dans ve şarkının aynı anda orkestra eşliği ile icra edildiği, genellikle hareketli, akılda kalıcı melodilere sahip, konuları açısından yaşadığı dönemin güncelliğini yansıtan şarkılardır. Kanto türünün benimsenmesini sağlayan kimlik kadın kimliğidir. Gerek dans, gerekse şarkı sözlerinin anlamları kantonun kadınlara özgü bir icra biçimi olduğunu desteklemektedir.

Ruhi Ayangil, kantoyu “batı tarzı tiyatro ile tuluat tiyatrosunun rekabet ortamında doğmuş, toplumun “asrileşme” özlemiyle değer ölçülerinin değişmeye başladığı bir dönemde toplumdaki cinsel kültürün değişmesine katkıda bulunmuş “alt kültür musıkisi örnekleri” olarak tanımlamaktadır (Ayangil, 1994: 420).

Murat Belge kantoyu tarif ederken şu ifadeleri kullanmıştır: (Belge, 2009: 419, 420)

Kanto, toplumda bir değişimin ürünü ve aynı zamanda ürünü olduğu değişim hakkında bir “commentaire” dir. Sırf bir “şarkı” olarak baktığımızda, ezgisi, temposu, sazları ve söyleniş biçimiyle, o zamana kadar bilinen bütün şarkılardan farklıdır.. Ama kanto yalnız bir “şarkı” değildir; aynı zamanda, kendisini izleyecek olan oyunun bazı “teatral” özelliklerini de içerir. Kantoyu söyleyen, jest ve mimikleriyle güfteyi pekiştirir. Ayrıca, sözlerin arasındaki müzikli bölümlerde küçük bir dans icra eder, düetin ortaya çıkmasıyla bu “teatral” özellik iyice ön plana çıkar.

Kantonun nasıl ortaya çıktığını ve ortaya çıkış dönemindeki özelliklerini içeren tanımlamaların dışında nasıl değişime uğradığına dair Cemal Ünlü’ nün yaptığı açıklamalar şu şekildedir:(Ünlü, 1998: 8)

1903 ’ ten sonra Pepron, Karakaş, Haim, Şamram, Peruz gibi sanatçıların yanısıra pek çok hafız da plaklara kanto okudu. Bir zaman geldi ki kanto bir müzik terimi olmaktan çok bir tanım, bir genelleme özelliği kazandı. Zamanın kural ve gelenek dışı, hafif, günün beğenisine yönelik ürünlerine genel bir tanımla “kanto” denildi. Değişik sazlarla ve alabildiğine özgür her kural dışı müzik “kanto” diye isimlendirildi. Sonunda yaygınlaştı, halk yığınlarınca benimsenip, sevildi. Kanto, bir orta sınıf kent kültürü, İstanbul ürünüydü artık.

1930’ lu yıllarda gramafon ve taş plak sanayisinin gelişmesi kantoya farklı bir boyut kazandırmıştır. Kantonun başlıca özelliği, o dönemin İstanbul hayatında ortaya çıkan herşeyi anında sahnede yansıtmasıdır (Belge, 2011: 308). Kantonun, bu güncel olanı yakalayıp hicvetme özeliğini fark eden plak şirketleri çeşitli bestecilere kantolar sipariş etmişlerdir. Kanto artık görselliğinden sıyrılmış, sadece işitsel işlevini sürdüren ticari bir plak malzemesi haline gelmiştir. Kanto; müzik, dans ve teatral öğelerin bir arada bulunduğu bir sahne gösterisi iken, bundan böyle yalnız müzik türü olarak plaklarda yerini almış, varlığını bir süre daha bu şekilde devam ettirebilmiştir.

Bütün bu tanımlamaların ışığında “Kanto nedir?” sorusunu şu şekilde yanıtlayabiliriz.

Kanto, 19. yy’ ın sonlarında İstanbul’ un tiyatro ortamında ortaya çıkan, müzik, dans ve teatral öğeler bir arada kullanılarak sahne üzerinde sergilenen bir kültür ürünüdür. Kanto icrasında kadın kimliğinden çok büyük ölçüde faydalanılmıştır. Bunun yanında erkek icracılar da yok değildir. Şekil A.1’ de gösterilen Osmanlı tiyartosu’ nun 1881 yılına ait el ilanından, tek başına bir erkek tarafından icra edilen bir kantoya programda yer verildiğini anlamaktayız. Şu şekilde ifade edilmiştir: “Düğme kantosu 1 perde Sancak Efendi marifetiyle”. Kadınlarla birlikte düettolara çıkan erkeklerin varlığı da kaynaklarda doğrulanmaktadır ancak kanto her zaman kadın kimliği ile bütünleşmiştir. Özellikle Tuluat Tiyatroları’ nın, içinde budunduğu şartlardan dolayı kadının cinsel kimliğini ön planda tutarak müşteri çekmeye çalıştığı, kimi zaman düettolarda da erkek rolünü kadının canlandırdığı veya kadının tek başına erkek taklidi yaparak sahneye çıktığı bilinmektedir.

Kanto icralarında içerik, çalgı kullanımı, güncellik, alay, komedi, dans, jest, mimik gibi öğelerin önemi elbette ki çok büyüktür. Bugün taş plak kayıtlarından dinleyebildiğimiz kadarıyla ortaya koyabildiğimiz önemli öğelerden biri de, özellikle kadın icracıların ses kullanım özellikleri ve tavırlarıdır. Daha çok atlamalı seslerde pestten tize geçiş esnasında göğüs sesinden kafa sesine doğru yapılan “portamento”  sadece kantoya özgü diyebileceğimiz bir tavır olarak karşımıza çıkmaktadır. Portamento gibi öne çıkan önemli yorum özelliklerinden bir diğeri de “resitatif’  söyleyişlerdir. Kimi zaman “tamamen resitatif’, kimi zaman “yarı melodik yarı resitatif’, kimi zaman da “haykırma veya nara ile karışık resitatif’ kullanımlar plansız ve doğaçlama olarak sık sık karşımıza çıkmaktadır.

Bugünün kanto algısı, taş plak kayıtlardan dinleyebildiğimiz, besteciler tarafından bestelenen (icracının kendisi tarafından bestelenmiş olanların ses kayıtları oldukça azdır), kadın veya erkek icracılar tarafından seslendirilmiş, görsel boyutunu yitirmiş, zamanında ticari bir plak malzemesi haline dönüşmüş ses kayıtlarını, tarihsel araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerle hayalimizde birleştirerek mümkün olabilmektedir.

2.2         Kantonun Dönemleri

San. Öğr. Gör. Süleyman Şenel’ in hazırladığı “Dümbüllü İsmail Efendi ve Dünden Geleceğe Geleneksel Türk Tiyatrosu Sempozyumu Bildirileri” içinde bulunan Prof. Ş. Şehvar Beşiroğlu’ na ait “Geleneksel Türk Tiyatrosu’ nda Kadın Müzisyenler” başlıklı bildiride kantonun gelişim süreci dört aşamada değerlendirilmiştir: (Şenel, 2008:184)

1)           “Tuluat Tiyatroları Dönemi” (~1880-~1920): Bu dönemde kanto teatral bir müzik türüdür ve en popüler yıllarım bu dönemde geçirmiştir.

2)           “78’ lik ve 45’ lik Plaklar Dönemi(1900-1940/78’lik) (1965-1980/45’lik ve 33’lük): Bu dönemde kantonun işitsel yönü görsel yönünden daha önemli hale gelmiştir.

3)           “Gazinolar Dönemi” (~1950—1980): Bu dönemde kanto gazino sahnelerinde icra edilmiştir.

4)           “Ramazan Eğlenceleri Dönemi” (~1980-2005)

Cemal Ünlü ise “Eski Kanto-Yeni Kanto” isimli yazısında kantoyu iki döneme ayırarak incelemiştir: (Ünlü, 1998: 4,6)

1)           “Erken Dönem Kanto”: 1880’ lerden 1920’ lere kadar kanto, Galata ve Direklerarası tuluat tiyatrolarında kadınlar tarafından icra edilmiştir. Kantolara eşlik eden antrakt  orkestrası keman, trompet, trombon, klarnet, trampet ve zil’ den oluşmaktadır. Basit ezgilerle örülü olan kantoların güfteleri güncel olayları ve kadın erkek çekişmesini yansıtmaktadır. Besteci icracının kendisidir ve bu kantoların bir kısmı plaklara geçmiştir.

2)           “Cumhuriyet Sonrası Kanto”: Bu dönemde batı tarzı yaşam eğlence mekanlarının değişmesine yol açmış, Galata ve Direklerarası tiyatroları kapanmış, kanto bir taş plak malzemesi haline gelmiştir. Türk kadın ve erkek sanatçılar da plaklara kanto okumuşlarıdır. Plak şirkertleri ünlü bestecilere kanto besteletmişlerdir. Bu kantolar alaturka sazlarla çalınmışlardır. 1950’ lerden sonra kanto varlık sürecini tamamlamış, gazino programlarında ve ramazan nostaljisi olarak radyolarda anılmaya başlanmıştır.

3.           TAŞ PLAK KAYITLARINDAKİ KANTO ÖRNEKLERİNİN MÜZİKAL ANALİZİ

3.1 Taş Plak Kayıtlarında Kanto

78 devirli gramofon plakları Türkiye’ de, başka bir dilde karşılığı olmayan “taş plak” sözcüğü ile ifade edilmektedir. Tanzimat’ tan sonra yaygınlaşan ve rağbet gören Batı müziğine karşı Türk müziği, kısa süreli şarkı formuyla direniş göstermiştir. Kantolar da şarkılar gibi kısadır. 1900 yılında İstanbul’ a gramofon plak kayıtları yapmak için gelen yabancı teknisyenlerin yaklaşık 3 dakikalık kayıt süresine sahip aygıtlarına kantolar da malzeme olmuştur. Sarayla bağlantısı olmayan piyasacı sanatçıların pek çoğu gayrimüslim olduğu için dini veya toplumsal baskı altında değillerdir. Bu kişiler ses kayıdına sıcak bakmaktadır. Bu sayede bir çok çalgı ve ses kaydı yapılmıştır. Ancak teknisyenler kaydetmek için kadın sesi bulmakta zorlanmaktadırlar. Müslüman Türk hanımları bu konuda çekimser davranmaktadırlar. 1905 yılından sonra plak şirketleri azınlık ve çingene asıllı kadın okuyucuları keşfetmiş, bu sayede bir takım kantolar da gramofon plaklarına doldurularak tarihe geçmiştir.

Cemal Ünlü’ nün “Git Zaman Gel Zaman” kitabındaki ifadeleri bu konunun ayrıntılarını göstermektedir: (Ünlü, 2004: 150, 151)

1906 kayıtlarının en önemli özelliği, hanım okuyucuların sayısındaki artıştır. Bu kayıtların dikkat çekici diğer yanı ise kanto ve kanto okuyucularıdır. Repertuardaki erkek sanatçı bolluğu büyük olasılıkla firma yöneticilerini çözüm bulmaya yöneltti. Kadın seslerindeki açığı kapatmanın akıllı bir yolu dönemin iki büyük kantocusunu kayıt hunisinin önüne getirmekten geçiyordu. Bu iki ünlü kantocu Peruz ve Şamram Hanımlardır.. .O yıldan sonra plaklara kanto okumak moda olup yaygınlaşacak, hemen her sanatçı birkaç kanto plağı yapacaktır ama Şamram ve Peruz’ un kantoları Direklerarası havasını olduğu gibi yansıtan, edası, raksa uygunluğu, eşlik orkestrası ve besteleriyle “özgün” icralar olarak farklılaşacaktır. Hafız Aşir başta olmak üzere, Karakaş vb. okuyucuların okudukları kantolar alaturka sazlar eşliğinde ve şarkı tarzındadır. Gelenek dışı pek çok “yeni beste”, kantonun o yıllarda gözde bir tür olması nedeniyle “kanto” yakıştırmasıyla pazarlanmıştır.

Cumhuriyet sonrası dönemde ise kanto, taş plaklar için yeniden düzenlenip alaturka nitelikler kazanmıştır. Kanto, erkek bestecilerin sipariş üzerine yazdıkları ve daha çok alaturka sazlar eşliğinde çalınıp okunan plak musikisine dönüşmüştür.

Ölsün Mü Dersin

 

Kavalımı çalarım biraz oynarım yeni bir aşka düştüm ona yanarım

Aman ne de güzeldir haspanın biri baygın bakışıyla öldürdü beni

Seni seven aşıkın ölsün mü dersin benim hırçın katırım niçin üzersin (2)

Dingala tık tık tık tık kabak çalarım (2)

Yeni bir aşka düştüm ona yanarım (2)

Gücendim artık sana öyle göz kırpma bana seni gidi insafsız hem de hayırsız (2)

Benim küçücük yarim tombuldur tombul yangın var yanıyorum gözleri mahmur (2)

Sana kabak çalayım biraz oynayım size kabak çalayım biraz oynayım

Artık bilmem nedeyim emret öleyim (2)

Gücendim artık sana öyle göz kırpma bana seni gidi insafsız hem de hayırsız (2)

Senin için Şamiram ölsün mü dersin madem yok yok diyorsun niçin üzersin (2)

Yeni yeni modalar şimdiki sevdalar ağlarlar bayılırlar çabuk unuturlar

O bakışların kabak çalayım (2)

Sizden bana fayda yok geri kaçayım (2)

Ben Kalender Meşrebim

Ben kalender  meşrebim  güzel çirkin aramam gönlüme bir eğlence isterim olsun

Saçları samur gözleri mahmur biraz da nazlı olsun (2)

Yan bakışı yaksın cilvesi de yıksın olur ise böylesi böylesi olsun (2)

Endamı  şanlı sohbeti tatlı biraz da şair olsun (2)

Kaşları da kare olur ise olsun yanağında bir beni mutlaka olsun (2)

Dideleri  şahbaz  gerdanı beyaz biraz da tombul olsun (2)

Güzellikte biricik edası da muhrik  birazıcık sevdalı sevdalı olsun (2)

Yanakları parlakça cilvesi de bolca biraz da çapkın olsun (2)

***.

 

1.          

Ben kalender meşrebinim güzel çirkin aramam

Gönlüme bir.eğleşce isterim olsun

Bideleri şehbaz gerdanı beyaz birazda nazlı olsun

Yan bakışı yaksın cilveside yıksın

Olur ise böylesi böylesi olsun     .

Endamı şanlı sohbeti tatlı birazda nazlı olsun.

2.

Kaşlarıda kâre olur ise olsun

Gerdanında bir beni mutlaka olsun

Yanakları parlakça cilvesi bolca birazda nazik olsun

Güzellikde biricik sadası da muhrik

Birazıcık sevdalı sevdalı olsun

Endamı şanlı sohbeti tatlı birazda nazlı olsun

**

Ben kalender meşrebim güzel çirkin aramam gönlüme bir eğlence isterim olsun (2)

Dideleri şahbaz gerdanı beyaz biraz da nazlı olsun (2)

Yan bakışı yaksın cilvesi yıksın olur ise böylesi böylesi olsun (2)

Endamı şanlı sohbeti tatlı biraz da nazlı olsun (2)

Kaşları da kare olur ise olsun gerdanında bir beni mutlaka olsun (2)

Yanakları parlakça cilvesi bolca biraz da nazik olsun (2)

Güzellikte biricik sadası muhrik birazcık sevdalı sevdalı olsun (2)

Endamı şanlı sohbeti tatlı biraz da nazlı olsun (2)

***

BEN KALENDERMEŞREBİM GÜZEL ÇİRKİN ARAMAM

GÖNLÜME BÎR EĞLENCE İSTERİM OLSUN

DIDELERİ ŞAHBAZ GERDANI BEYAZ BİRAZDA NAZLI OLSUN

YAN BAKIŞI YAKSIN ÇÎLVESİ YIKSIN

OLUR İSE BÖYLSSİ BÖYLESÎ OLSUN

ENDAMI ŞANLI SOHBETİ TATLI BİRAZDA NAZLI OLSUN

KAŞLARIDA KÂRE OLUR İSE OLSUN

GERDANINDA BİR BENİ MUTLAKA OLSUN

YANAKLARI PARLAKÇA CİLVESİ BOLCA BİRAZDA NÂZİK OLSUN GÜZELLİKTE BİRİCİK SADÂSI MUHRİK

BİRAZCIK SEVDÂLI SEVDÂLI OLSUN

ENDAMI ŞANLI SOHBETİ TATLI BİRAZDA NAZLI OLSUN

Leblebici Kantosu (Hafız Aşir Efendi)

 (Leblebici)

Köyden indim şehire şaşırdım birden bire

Vış gökteki melekler

Hepsi inmişler yere (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram

(Kadın)

Bici bici leblebici taze mi kavurdun  içi

Üzüm ile karışık

Tartsana yüz dirhemcik  (2)

Bici bici leblebici ah canım leblebici

(Leblebici)

Terazi kantarım yok bende leblebi pek çok

Eğil bir yol öpeyim

Parasız yedireyim (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram

(Kadın)

Haydi miskin haydi ahmak şunun yediği halta bak

Kızları görünce azdı

Ahlat armuduna  bak (2)

Bici bici leblebici ah canım leblebici

(Leblebici)

Kızlar gidelim bize neler yedirem size

Pekmezli hem cevizli sucuk yedirem size (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram

(Kadın)

Alışık değil midemiz cevizli sucuk yemeyiz

Haydi miskin haydi ahmak

Biz bişey istemeyiz (2)

Bici bici leblebici ah canım leblebici

(Birlikte)

Kızlar biz barışalım kol kola takışalım

Kaşıkla oynayarak

Köyümüze varalım (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram

Leblebici Kantosu (Bursalı Hamid)

 

Tam on sene oluyor memleketten çıkalı

Epeyce topladım

Kemere altınları (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram

Köyden indim şehire şaşırdım birden bire

Vış gökteki melekler

İnmişler hep bir yere (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram

Kızlar gözüm kararıyor bakın rengim sararyor

Kötü kelam etmeyin bana

Ayranım kabarıyor  (2)

Leblebiyi kavuram dumanını savuram 

Mavi Kordela

Mavi kurdelalarsız kanaryam (2)

Yarim var merhametsiz kanaryam yarim var merhametsiz

Bir an koynuna girsin kanaryam (2)

Nasıl kalırsın bensiz kanaryam nasıl olursun bensiz

Geliyor da geliyor kanaryam (2)

Kıvırcık saçlı yarim kanaryam elma yanaklı yarim

Al eline kalemi kanaryam (2)

Yaz başıma geleni kanaryam yaz başıma geleni

Seni sevdim seveli kanaryam (2)

Oldum hicran veremi kanaryam oldum gönül veremi

Geliyor da geliyor kanaryam (2)

Elma yanaklı yarim kanaryam kıvrcık saçlı yarim

Seni Sevdim Seveli

Seni sevdim seveli kanaryam

Oldum gönül veremi kanaryam oldum gönül veremi

Al eline kalemi kanaryam

Yaz başına geleni kalemi kanaryam yaz başına geleni

Bahçelerde mor meni kanaryam

Verem ettin sen beni kanaryam verem ettin sen beni

Nasıl verem olmayım kanaryam

Eller sarıyor seni kanaryam eller sarıyor seni

Sarı kurdelem ensiz kanaryam

Sarardım soldum sensiz kanaryam sarardım soldum sensiz

Seni dinsiz imansız kanaryam 

***

Seni sevdim seveli kanaryam

Oldum gönül veremi kanaryam oldum gönül veremi

Al eline kalemi kanaryam

Yaz başına geleni kanaryam yaz başına geleni

Sarı kurdelem ensiz kanaryam

Sarardım soldum sensiz kanaryam sarardım soldum sensiz

Seni dinsiz imansız kanaryam

Nasıl yaşarsın bensiz kanaryam nasıl yaşarsın bensiz

Mavi yelek mor düğme kanaryam

Nasıl girdin gönlüme kanaryam nasıl girdin gönlüme

Sen aklıma geldikçe kanaryam

Kan dağlar yüreğime kanaryam kan dağlar yüreğime

Lari Liralar

 (Erkek)

Matmazel inad itme ipek gibi delikanlıyım ben

Pek çok kızlar ve madamlar beni görünce bayılıyorlar

(Kadın)

Bakın bakın bakın bakın şu ham armuda

Gezme gelme demedim mi sen arkam sıra

Canım alın kırın boynum varmam maskara koş gel yanıma

(Erkek)

Bakın bakın ben de harab oldum

Yana yana bak ben kül oldum

Azıcık sevdim seni şu yanmış göynüme

(Kadın)

Fıçıya benzersin sen aşık zırzırısın sen

Bak biraz suratına durma burda doğru atına

Fıçıya benzersin sen aşık zırzırısın sen

Bak biraz suratına haydi doğru atına

(Erkek)

Ama zor bulursun bu kelepiri fenerle ararsın sen beni

Evde kalır pişman olursun bulamazsın benim gibi şişmam kocayı

(Kadın)

Maymun

(Erkek)

Ha ha ha ha ha ha ha ha ha

(Kadın)

Zevzek

(Erkek)

Ha ha ha ha ha ha ha ha

(Kadın)

Karga

(Erkek)

Ha ha ha ha ha ha ha ha ha

(Kadın)

Armut

(Erkek)

Ha ha ha ha ha ha ha ha

İnad itme mutlaka seni alacağım ben

Sana fistan hem de şapu yapacağım ben

(Kadın)

Nerden çıktın sen karşıma (2)

(Erkek)

Vay iki gözüm matmazemazel kıyma bana sen

? divaneyim ben

Haydi söyle dolaşıver mantar  yemem ben

Sarnıç gibi ötüyorsun ? ben

Parmağına elmas yüzük takacağım ben

Kulağına zümrüt küpe alacağım ben

(Kadın)

Haydi ordan bol kıtırcı  kıtipyozsun  sen

Ceplerinde beş para yok pek tırılsın sen

(Erkek)

Buna derler lari lira lari liralar

Buna derler tıkı tıkı tıkı tıkı lari liralar

(Kadın)

Hoşça moşça yuvarlakça saracağım ben

Hoşça moşça yuvarlakça varacağım ben

(Birlikte)

Buna derler lari lira lari liralar

Bun derler tıkı tıkı tıkı tıkı lari liralar

***

 (Kadın)

Otuzaltı modelim şen yaratılmış periyim

Bir kusurum var mı benim sevilmektir hep emelim

(Erkek)

Gel güzelim sen sev beni şaditmektir  fikrim seni

Bir gülüşte aklım aldın beni sevdalara saldın

(Kadın)

Yaşın altmış işin bitmiş ağzında hep dişin düşmüş

Başında saçlar dökülmüş göynüne bir emel düşmüş

(Erkek)

Yaşım geçmiş benim sanma parasızlara aldanma

Ceplerim doludur benim başka arzun var mı senin

(Kadın)

Paran varsa yanıma gel

(Erkek)

İşte bütün bunda emel

(Kadın)

İnkar etmem zaman böyle

(Erkek)

Yola gel sen doğru söyle

(Birlikte)

Gel seninle barışalım para ile yaşayalım

Pazarlık da oldu bitti göynümüzden keder gitti

Yeni Çoban Kantosu

 

(Çoban)

Bak senin için dağlara düştüm (2)

Kuzu gibi sevda çekip dağlara düştüm ben çoban oldum

Feda edip nezaketi dağlara düştüm ben çoban oldum

(Kadın)

Ne kadar parlak hem de yuvarlak (2)

Cana yakın hele bakın aman aman bu nasıl çoban (2)

(Çoban)

Yadın  ile yanar hicrin  ile ağlar

Ben aşık-ı biçareyim  uğruna ölürüm

(Kadın)

Şuracığım çırpınıyor nedir bu ah seni sevince öldüm

(Çoban)

Kalbindeki hırsız benim yüreğim ah aşk dedikleri haberdir

Gel aman beyim gel dayanamam ben

Hasretin kaldım canımı yaktın yanıyorum ben

(Kadın)

Bilmem nedeyim emret öleyim

Gel istersen koyunlarımı vereyim

(Çoban)

Yadın ile yanar hicrin ile ağlar

Ben aşık-ı biçareyim uğruna ölürüm

(Kadın)

Bilmem nedeyim emret öleyim

Gel istersen koyunlarımı vereyim

(Çoban)

Kuzularım gibi me me me me me me meleme

(Kadın)

Me me me me me me me me me me me me meleme

(Çoban)

Elmas diden  ahu  dudak meliyor haylidir

(Birlikte)

Me me me me me me me me me me me me meleme

 

Yeni Çoban Kantosu

Bak senin için dağlara düştüm (2)

Feda edip nezaketi dağlara düştüm ben çoban oldum

Ne kadar parlak hem de yuvarlak (2)

Cana yakın hele bakın aman aman bu nasıl çoban

Firakınla  yanar hicrinle yanar bir aşık biçareyim uğruna öleyim

Şuracığım çırpınıyor bak ne haldir bu seni görünce oldu

Kalbindeki hissettiğin aşk dedikleri haberdir o

Efendim gel dayanamam ben

Çok sevdi canım sensin hayatım yanıyorum ben

Bilmem nedeyim emret öleyim

Eğer istersen koyunlarımı vereyim

Firakınla yanar hicrinle ağlar bir aşık biçareyim

Koyunları nideyim bilmem nedeyim emret öleyim

Gel istersen bir kuzum var vereyim

Kuzularım gibi me me me me meeee melerim

Gelmez isen ağuşuma  melerim hem ölürüm

Gel götür beni çobanım me me me me me me me

Me me meme me me me me me me me me me me

Kavrulmuş Badem Şekeri

Koşa koşa yana yana geldim dostlar hey şu meydana (2)

Lütfedin dinleyin beni(2)

Ne olacak aman aman aman şu benim halim (2)

Hayatımsın üzme de beni

Kavrulmuş kıtır kıtır kıtır kıtır badem şekeri

Cananımsın severim seni

Kavrulmuş kıtır kıtır kıtır kıtır badem şekeri

Tostoparlak yusyuvarlak benim yarim hey meleğe benzer (2)

A benim fıkırdak yarim (2)

Ne olacak aman aman aman şu benim halim (2)

Koşa Koşa Yana Yana

Koşa koşa yana yana geldim dostlar hey hey aman aman ben şu meydana (2)

A benim fıkırdak yarim (2)

Ne olacak aman aman aman ah şu benim halim (2)

Kavrulmuştur çıtır çıtır çıtır ah badem şekeri (2)

Yusyuvarlak tostoparlak benim yarim hey hey aman aman vallahi çok parlak (2)

A benim fıkırdak yarim (2)

Ne olacak aman aman aman ah şu benim halim (2)

Kavrulmuştur çıtır çıtır çıtır ah badem şekeri (2)

Horoz Kanto

Çeribaşının  gelini (2)

Horoz ısırmış elini (2)

Yandım aman horoz senin elinden (2)

Gaganı da koparırım elinden (2)

Gıt gıt gıt gıt gıt gı dak (2)

Kör olası tavuklar çok fıkırdak (2)

Kabarıyor horozun kanatları (2)

Hapı yuttu yine foti kızları aman hapı yuttu yine foti kızları

Kukuriku kukuriku haykıracak (2)

Ne kadar da ? toplayacak aman ne kadar da ? toplayacak

Gıt gıt gıt gıt gıt gı dak (2)

Kör olası tavuklar çok fıkırdak (2)

Çapkın horoz damdan dama kaçıyor (2)

Güzelliğiylen herkesi çatlatıyor aman güzelliğiylen herkesi çatlatıyor

Horoz senin bu halin ne olacak aman horoz senin bu halin ne olacak

Foti kızı seni tutup yolacak aman foti kızı seni tutup yolacak

Gıt gıt gıt gıt gıt gı dak (2)

Kör olası tavuklar çok fıkırdak (2)

Ceviz İçi Badem

Bir fındıkçı yare

Gönül verdim (2)

Ağlatıyor (2)

Aldatıyor vermiyor (2)

Aman aman fıstık (2)

Ne güzel kırdık (2)

Ceviz içi badem de şam fıstık (2)

Kiraz gibi dudağın var

İnci gibi dişler (2)

Elma gibi yanak (2)

Kiraz gibi dudaktan öpmeli (2)

Aman aman fıstık (2)

Ne güzel kırdık (2)

Ceviz içi badem de şam fıstık (2)

Kalem gibi kaşların var

Kalem gibi kaşlar (2)

İnci gibi dişler (2)

Ölü gibi gerdandan öpmeli (2)

Aman aman fıstık (2)

Ne güzel kırdık (2)

Ceviz içi badem de şam fıstık (2)

Aman aman fıstık (2)

Ne güzel kırdık (2)

Ceviz içi badem de şam fıstık (2)

Bar Çiçeği

Barda gezerek gözler süzerek aldatırım ben diller dökerek (2)

Aşka inanma seviyor sanma sakın aldanma vallah yalandır (2)

Bu ne beyaz ten yaktın beni sen aç kollarını geliyorum ben (2)

Aşka inanma seviyor sanma sakın aldanma vallah yalandır (2)

Yakınsın cana dil dökme bana göster keseni gelirim sana (2)

Aşka inanma seviyor sanma sakın aldanma vallah yalandır

Bereli Kız

Küçük hanım bere giymiş başına yan yatırmış düşürmüş sol kaşına (2)

Ne çabuk sevda yoluna atılmış

Daha bu yıl basmış on dört yaşına yaşına yaşına (2)

Yüzüme bir baktın kalbime sen aktın sana kimler ders veriyor nasıl beni yaktın

Daha bu yıl bastın on dört yaşına yaşına yaşına (2)

Ne de çabuk kalbe girer ezersin yuva yapar heman çıkar gezersin

Tutulmazsın sesin gelir havadan

Annen seni tez uçurmuş yuvadan yuvadan yuvadan (2)

Yüzüme bir baktın kalbime sen aktın sana kimler ders veriyor nasıl beni yaktın

Daha bu yıl bastın on dört yaşına yaşına yaşına

***

Küçük hanım bere giymiş başına

Yan yatırmış düşürmüş sol kaşına

Ne çabuk sevda yoluna atılmış

Daha bu yıl girmiş on dört yaşına

Yüzüme bir baktın kalbime sen aktın

Sana kimler ders veriyor nasıl beni yaktın

Daha bu yıl bastın on dört yaşına

Ne de çabuk kalbe girer ezersin

Yuva yapmaz heman çıkar gezersin

Tutulmazsın sesin gelir havadan

Annen seni tez uçurmuş yuvadan

Yüzüme bir baktın kalbime sen aktın

Sana kimler ders veriyor nasıl beni yaktın

Daha bu yıl bastın on dört yaşına yaşına yaşına

Bakıyor Kadın

 

Bakıyor kadın yakıyor kadın sel gibi coşmuş akıyor kadın (2)

Kaçıyor kurnaz ediyor çok naz çekinme haydi yakınlaş biraz (2)

Gidip yanına takıl koluna fırsatı kolla sarıl boynuna (2)

Ne de güzel bak vücudü kıvrak durma yakala bak ne yumurcak (2)

Ben de bir gencim yanıyor içim bu güzel kadın vallah bir içim (2)

Bakıyor kadın yakıyor kadın ağzımın suyu akıyor kadın (2)

Bakıyor kadın yakıyor kadın ağzımın suyu akıyor kadın (2)

Karşıyakalı

İpek siyah mantolu beyaz beyaz yakalı (2)

Kalbim kalbim çarpıyor sana sana bakalı (2)

Hem cakalısın biraz da fiyakalı (2)

Ne güzel şeysin ne yaman şeysin Karşıyakalı (2)

Karşıyaka dilberi çok sevimli bir peri (2)

Düştü gönlüm aşkına terkitmem bu güzeli (2)

Hem cakalısın biraz da fiyakalı (2)

Ne güzel şeysin ne yaman şeysin Karşıyakalı (2)

Bir Balo Gecesi

Elbet gönül sevgisiz olur mu güzel baylar çirkin yar bulur mu

Güzel baylar etrafıma dolsun gönlüme bir eğlence isterim ki olsun

İşte böyle bayan baylar zevkle biz yaşarız

Nerde güzel bir kız görsek hep beraber koşarız

İşte böyle bayan baylar zevkle biz yaşarız

Nerde güzel bir kız görsek hep beraber koşarız

Baylar bugün baloya gidelim güzel cazbandla  biz dans edelim

İçki masamız kokteylle dolsun gönlümüz neşelensin kalbimiz şen olsun

İşte böyle bayan baylar zevkle biz yaşarız

Nerde güzel bir kız görsek hep beraber koşarız

İşte böyle bayan baylar zevkle biz yaşarız

Nerde güzel balo görsek hep beraber koşarız

Cazlar çalsın kalkıp dans edelim kokteyl biterse kolkola girelim

Haydi şimdi büfeye gidelim içelim içelim zevkle dans edelim

İşte böyle bayan baylar zevkle biz yaşarız

Nerde güzel bir kız görsek hep beraber koşarız

İşte böyle bayan baylar zevkle biz yaşarız

Nerde güzel balo görsek hep beraber koşarız 

 

Dilenci Kantosu

 (Erkek)

Hanımefendi lutfet ben fakire bir buse (2)

îstemeyorum senden altın dolu bir kese (2)

(Kadın)

Haydi git Allah versin sana birşey veremem

Sen daha gençsin dinçsin ben günaha giremem

Haydi git Allah versin sana birşey veremem

Sen daha gençsin dinçsin ben günaha giremem

(Erkek)

Çok fakirim ben hanım ne olur çekti canım (2)

Zannitme ki dolaptır kırma beni sevaptır (2)

(Kadın)

Sen ne sırnaşık şeysin efendisin hem beysin

Sana git dedim ayol al elimden de defol

Sen ne sırnaşık şeysin efendisin hem beysin

Sana git dedim ayol al elimden de defol

Kanamam Aldanamam

Bana yalan söyleme hiç aldanıp ta sözlerine kanamam (2)

Kanamam kanamam kanamam aldanamam (2)

Gülerek beni kandırma o sahte güleryüze aldanamam (2)

Kanamam kanamam kanamam aldanamam (2)

Dün gece beni beklettin hani ya yalancı gelecektin (2)

Yalancı gelmedin aşkımı hiç bilmedin (2)

Gülerek beni kandırma o sahte güleryüze aldanamam (2)

Kanamam kanamam kanamam aldanamam (2)

Senin bütün sözlerin yalan yazık ettin gençliğime ah inan (2)

Kanamam kanamam sana ben aldanamam (2)

Gülerek beni kandırma o sahte güleryüze aldanamam (2)

Kanamam kanamam kanamam aldanamam

Dilerim Sen Dahi Bir Zalime Meftun Olasın

Dilerim sen dahi bir zalime meftun olasın

Kara sevdaya düşüp ben gibi mecnun olasın

Hançer-i hicranınla  arzu-i dil hun  olasın

Bayan Bana Bak

 (Kadın)

Sakın bana yan yan bakma ruhuma hicran katma (2)

(Erkek)

Bayan seni alıp kaçarım benden uzak kaçma

(Kadın)

Bay seni alıp kaçarım benden uzak kaçma

(Erkek)

Bayan bana bak yanıma yakın gel

(Kadın)

Bay beni sev canıma yakın gel

(Erkek)

Gel gel gel gel kimse olmasın engel

(Erkek)

Bayan bana bak yanıma yakın gel

(Kadın)

Bay beni sev canıma yakın gel

(Erkek)

Gel gel gel gel kimse olamaz engel

(Kadın)

Güzel bakışlı esmerim

(Erkek)

Gözlerini severim

(Kadın)

Güzel bakışlı esmerim

(Erkek)

Gözlerini severim

(Kadın)

Gel bu gece eğlenelim

(Erkek)

Zevk edip gülelim

(Kadın)

Gel bu gece eğlenelim

(Birlikte)

Zevk edip gülelim

(Erkek)

Bayan bana bak yanıma yakın gel

(Kadın)

Bay beni sev canıma yakın gel

(Erkek)

Gel gel gel gel kimse olmasın engel

(Erkek)

Bayan bana bak yanıma yakın gel

(Kadın)

Bay beni sev canıma yakın gel

(Birlikte)

Gel gel gel gel kimse olamaz engel

Kara Kız

Kaşların ne güzel kara kız ara sıra gel de beni ara kız (2)

Sen gelmezsen cici meleğim kapanamaz kalbimeki yara kız (2)

Üzme beni canım şekerim senin için ben ah çekerim (2)

Gözlerin ne güzel bakıyor o bakışların beni çok yakıyor (2)

Sevdalıyım sana a canım ayrılamam senden inan civanım (2)

Üzme beni canım şekerim senin için ben ah çekerim (2)

Gitti Yarim Gitti Elden (Dondurmacı)

 (Kadın)

Gitti yarim gitti elden görünce şivekarı  (2)

O ne baygın o ne gözler yaradana kurban olayım (2)

Buz gibi dondurmam kaymak

(Sazendeler)

On paraya bi tabak

(Kadın)

Koş oğlum dadına bakma

(Sazendeler)

?

(Kadın)

Ölüyorum anneciğim

(Sazendeler)

?

(Kadın)

Çabuk benim çareme bak

Pek oynaksın ah meleğim söyle nasıl sabrideyim (2)

O ne baygın o ne gözler yaradana kurban olayım (2)

??? kaymak

(Sazendeler)

On paraya bi tabak

(Kadın)

Koş oğlum dadına bakma

(Sazendeler)

(Kadın)

Ölüyorum anneciğim

(Sazendeler)

(Kadın)

Çabuk benim çareme bak

Sarhoşum Ama Hiç Rakı İçmedim

Sarhoşum amma hiç rakı içmedim

Aşıkım amma hiç güzel sevmedim

İçmiş olsam küp dolusu rakıyı içerdim

Sevmiş olsam senin gibi bir dilber severdim

İçmiş olsam küp dolusu rakıyı içerdim

Sevmiş olsam senin gibi bir dilber severdim

Güzelsin gürbüzsün dün geceden yorgunsun

Gözünden bellidir bir şık beye vurgunsun

Darılma darılma cicim benden ayrılma

Darılma darılma başkasına sarılma

İnci gibi dişler ağzına yakışmış

Ya o beyaz göğsü neden böyle şişmiş

Hem olgunsun hem dolgunsun zevkime uygunsun

Şimşek çakar gözlerinden sevdalar okursun

Hem olgunsun hem dolgunsun zevkime uygunsun

Şimşek çakar gözlerinden sevdalar okursun

Güzelsin gürbüzsün dün geceden yorgunsun

Gözünden bellidir bir şık beye vurgunsun

Darılma darılma cicim benden ayrılma

Darılma darılma başkasına sarılma

Bana Yan Gözle Baktı

Bana yan gözle baktı bütün gönlümü yaktı

O kiraz dudaklara ağzımın suyu aktı (2)

Sevdim pek yaramaz seni sorup aramaz kollarım ondan başka güzelleri saramaz (2)

Ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha (2)

Yanakları alcadır saçları kumralcadır

Beni fazlaca üzmez huyu pek uysalcadır (2)

Sevdim pek yaramaz seni sorup aramaz kollarım ondan başka güzelleri saramaz (2)

Ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha ha (2)

Tavşan Köçek

Yandım aşkınla vuruldum sana (2)

? göğsünden taşan kokuna (2)

Kaçma benden gel sokul yanıma (2)

? göğsünden taşan kokuna (2)

? göğsünden taşan kokuna (2) 

Beyaz Gerdan

Bana yazık oldu amman (2) Onu sevdim bir derdi var (2)

Çok severdim sana yakınmayı (2) Garip hali anlatmayı (2)

??? şeker leblebi ah o beyaz gerdan derdime derman

Güvercine benzer yarim (2) Kalmadı kaptırdın zalim (2)

?? seni gidi ??? (2) Üzme beni ??? (2)

??? şeker leblebi ah o beyaz gerdan derdime derman

Kabahatim varsa ?? (2) ?????????????? (2)

Hiçbir derde üzülürüm amman (2) İnan olsun urgulamam (2)

??? şeker leblebi ah o beyaz gerdan derdime derman

Falcı Çingene (Düet)

Fal bakar niyet bakar bakla açar keriz atar geliniz bakınız kerize

Mangizi  bolca verince kıvırırım haylice

Fal bakar niyet bakar bakla açar keriz atar

Veriniz mangizi güzelim size böyle göbek atalım

Size böyle göbek ararım

İnan olsun çalgılarım dinle (2)

Taze değilse para verme (2)

Çok safalar sürersin (2)

Bir edalı güzel seversin sevdiğini görür yanarsın

Ayıcının karısısın sokaklarda bayılırsın

Eski yenim yüz tane benim gibi yüz tane

Atlas yorgan on tane konsol ayna kırk tane

Kocasının yoktur fesi mangiz nanay boş kesesi

Hırlama zırlama marizlerim  paralı da parasız da kocam diyo kocam

Ah Ölüyorum Efendim

Kapıldım bir yosmanın can yakan gözlerine (2)

Yaktı beni fitil fitil tatlı dilli sözler ile

Yaktı beni mahvitti tatlı dilli sözler ile

Alem üzgün derde düştüm insaf itmez bu hale (2)

??? ağlamaktan uyku girmez gözüme (2)

Bu ne eda bu ne naz rahmeyle  azcık biraz (2)

Ey cefakar  ey peri bir nigah eyle  bari (2)

Ölüyorum ah efendim kastin mi var canıma

Yanıyorum ah efendim kastin mi var canıma

??? ahu bakışlar girme meleğim kanıma

??? ahu bakışlar girme güzelim kanıma

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar