A Güzel, Canımın Aydınlığı
16
Şu
güzelliğe bak, şu edayı seyret. Şu boya posa, şu yüze göze, şu ele ayağa bak
bir kere. Şu rengi seyret, şu temkine, vakara bak, şu elbiseleri giyinmiş
dolunayı seyret hele.
Selvîden
mi söz açayım, lâleyi mi söyliyeyim, yoksa yaseminden mi bahsedeyim? Mumu mu
söyliyeyim, leğeni mi, yoksa seheryeliyle oynaşan gülleri mi?
* Âteşgede gibi bir aşk, şekle bürünmüş,
surete girmiş ,gelip çattı da gönül kervanının yolunu vurdu; ey genç, bir
nefesçik aman ver.
Geceleri
tâ gündüzleredek ateşler içindeyim, yanıp yakılıyorum o kuşluk güneşinin yüzünden ne de kutluyum, ne de apaydın.
220.
Onun aya benzer yüzünün çevresinde dolanıp durmadayım, ona dilsiz dudaksız
selâmlar vermedeyim, o hadi gel demeden kendimi yerlere çalmadayım.
Dünyanın
gül bahçesisin, âlemin gözüsün, ışığısın,- fakat cefa» diyarına ayak bastın mı,
dünyadaki bütün elemler de sensin, dertler desen.
Canımı
feda etmek için tapına gelirim ,zahmet verme, git dersin. Hizmet etmek için
geri dönerim, a aptal dersin, gelsene.
Hayalin,
ateşti âşıklarla düşüp kalkmada; dilerim, yüzün, bir an. bile gözümden
kaybolmasın.
A
gönül, ne oldu sabrın, kararın, nerde işin gücün? Sabah akşam uykunu kim
kaçırdı böyle?
Gönül,
yüzünün güzelliğini anlatır, o büyücü nerkis gözlerini över, o sümbül
saçlarından, o güzel kaşlarından, o tatlı maceralar besliyen lâ'l dudaklarından
bahseder.
Ey
aşk, herkesin yanında bir çok adın sanın yar, fakat ben dün bir ad daha takdim
sana, bir adını daha söyledim: İlâcı olmıyan dert,
A
güzel, canımın aydınlığı senden, senin yüzünden gökler gibi dönmedeyim. Canım
güzelim, buğday yolla da değirmen şaşırıp kalmasın.
Artık
ondan bahsetmiyeceğim, şu beyti söyleyip susacağım, yeter bu: Canım, şu hevesle
yandı yakıldı, rabbimiz, sen hoş tut bizi. [1]
[1] Cilt 1, Gazel, 16
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul —
1957
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar