Print Friendly and PDF

Ses Çalışmaları İçin Tekerlemeler



        Elâlem ala dana aldı, ala danalandı da, biz bir ala dana alıp, aladanalanamadık.
        Harikulade ve asil olsa da haşmetli endamı, kandıramaz elâlemi ve ama Hasan’ın kardeşi Lâleli’li Safinazı.
        Akan taşlara kara kara bakan adam, arada ağlayan arkadaşına, kapanan kalaslara baksana diyordu.
■ Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı “takatukaları takatukalamam” derse, takatukaları takatukacıdan takatukalatmadan al da gel.
        Eğer Eleşkirtli eleştirmen Eşref ile Edremitli Bedri’yi Ege’nin en iyi eğercisi bellemişlerse, ben de Ermenekli Erdem, Ergene’nin en iyi elektrikçisidir derim.
        Geçen gece Gemerek’ten Gediz’e gelen Gebze’li gezgin gizemcilerden General Genzel, gençlere gerçekdışılıkla gerçeklik dışı ilişkiler arasında ne gibi bir geçerlilik gerçekliği olduğunu sordu.
        Gece, penceredeki benekli tekir kedi, kendi tenceresindeki eti yedi.
        Ilgazlı Itri, ıslıkla ılıcalarda ısına ısına ılık ıhlamur ısıttı.
        İğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın kaplıdır.
        Bıyıklı bıkkın pısırık, ılık ırmağın akışını, ırlayan ırlayıcı ırgatlara mırıl mırıl anlattı.
        Kırmızı ışıklı tırmıklılar, fırıl fırıl fırlayarak, dırdırcı Itır hanımın gırgırcı bıldırcınını ıslattılar.
        El eli, tel teli, sel seli sevse, el ele dervişe hepsi el verse.
        İstinyeli sinirli simitçi İsmail, Dimitri’nin ismini Silifke’de itibar için isteksizce bildirdi.
        İzmaritçi İzzet izbe istasyonlarda işportasına işkilli işkilli izinsiz ikibin ikiyüz iki istavrit istiflerken inekçi İhsan, inatçı İrfan’ın ispirto imbiğini ilaçladı.
        Şu işliği iyi işlemeli, bu işliği iyi işlemeli, işi bilmeyene işi bildirmeli, işi iyi işlemeyeni işliğindeki işinden etmeli.
        İbibiklerin ibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş’in istif istiridyeleri mi, yoksa, İskilipli ispinoz işportacı İshak’ın işliğindeki ibrişimler mi daha iyi, bilemiyorum.
        Ovanın ortasındaki ormanda obaları olan ormancılar, oradaki odunları omuzlarıyla okulun odunluğuna taşıyorlar.
        Lokantada nohut yiyip lokma lokmalayan lokumcular, lobutları lokomotife taşıyacaklar.
        Lodos olunca rotasını bulamayan Oruç’un olgun oğlu Ongun, romunu yudumlarken bol bol romantik hayallere dalıp kendini loş bir lokantanın locasında rostosunu yerken düşledi.
        Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al; Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a orostopolluk öğret; sonra da Osmancıklı Osman’a otoyoldu, totoydu, fotoydu, say dök!
        Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.
        Oğlum oldu oydu beni, kızım oldu soydu beni.
        Ötedenberi öreke ile öküzü örten, örtü örterek öğünen Ödemişli ödlek Ömer, öksürüklü Özdemir’in örtüsünü ödünç aldı.
        Özbezön’ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Özgüraslan ile Özgüluslan, özellikle özerk ön öğretimde öylesine özverili, övünç verici ve övgüye değer kişiler ki, hani tüm öğretim örgütleri içinde en özgün örnek onlardır diyebilirim.
        Öbür yörenin ötesinde, ölgün gölde öten gövel ördek gören Ömer, önündeki ördeğin öttüğünü Ökkeş’e göstermiş.
        Guya Hulya ruyasında Lutfi’ye numaralı lugatı nutuk söyleterek lutfetmiş.
        Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi, uğraşa uğraşa Urfa’daki urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.
        Uluorta utanmazlıklarla umumu usandıranlar uslandılar.
        Uzun burunlu umutsuz kulun mumunu mumsuz kutudan ateşlediler.
        Ülkerle Ülfet, üslupsuz üstadla ünsiyet ümidi ile üstübaç üstüvanesinden ücret almadılar.
        Ürdünlü ünlü üfürükçü Üryani, Ünye, Üsküdar, Ürgüp üzerinden ülküdeşlerine üstüplü, üstübeç, üvez, üzüm, üzengitaşı ve üzünç götürürken, üveyikten ürüyerek, üvendirelerini sürüyerek yürüyen üçkağıtçı ülkücülerin ürküntü üreten ünü batasıca ünlemleriyle ürküverdi.
        Üzüntüden üşüdüğünün ürediğini ürpererek ünlü ünlemesiyle ünledi.
        Ülker üzüntüden üzüm üzüm üzüldü.
 Be birader, buraya bak! Başi bereli, burma bıyıklı, beti benzi bembeyaz Beberuhi boylu Bilal’in burnuna biber kaçırıp, bir bebek gibi bar bar bağırması bir bakıma hoş, bir bakıma boş ve berbat bir hal değil midir?
        Bir berber bir berbere, “Bre berber! Gel beraber Berberistan’da bir berber dükkanı açalım.” demiş.
        Barakada bıraktığı bardaklara böceklerin bulaştığını bildiren barbutçu barmen büyük barın bitişiğinde büyük bardakla biraya başladı.
        Babaeskili babacan Bahri, Beberuhi Bedri ile bıyıksız bıçkıcı bıngıldak Bigalı bikes Bahir’in Bigadiç’deki bonbon bonmarşesine varmışlar, oradakilerin yüzlerine bön bön bakarak, büyülü büyük buhurdanlığı buğulu buğulu boşaltıp bomboş bırakmışlar, sonra da bodrumda gözden kaybolmuşlar.
        Buruşuk Bulgar bulgur bularak bunak budalayı buram buram bunalttı.
Cikcikleyen civciv cıvık camcının cebinden Cemil’in ucuz gocuğuna cüretli cikciklemesiyle cuppadak uçuverdi.
Cemil, Cemile, Cemal cumaları cilacı cüce Canip’in cicili bicili cumbalı ciltevinde cümbür cemaat cacıklı civcivle cücüklü cacık yerler, sonra da Cebecili cingöz coğrafyacının cinci ciciannesinin cırcırböceğini dinlerlerdi.
Cüce çinici celalli Hoca Cabi, geceleri içki içince gizlice marpuççular içindeki züccaciyecilere gidip, içi Çince yazılı cevizcikleri, ciro için, içiçe geçmiş cicili bicili üç çeşit biçimsiz civalı cam çubuğu cepceğizine indirdi.
Cambaz Cevat, cılız cimri Coşkun’la cömertliğe cumbada cüret ettiler.
Çolak çobanın çorapsız çopul çocuğu, çomardan korkup çoluk çocuğunu çorak yere kaçırdı.
Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Nesi için Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar? Karı için Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar.
Çapakçurlu çapaçul çarkçıbaşı çaylak Çağrı, Çatalcalı çakmakçı çivit Cahit’e, “Behey çaçabalığı, çepiç, çerçi, çakaloz, çayırhorozu, çöpçatan, çurçur, çirişotu!” demiş.
Çankırılı çıkrıkçı çardakta çalgı çalınırken çapulcularla çan çan etti.
Çekirgede çeliksiz Çetin çelik çekiççinin çekçek arabasını çekti.
Çımasının çıplak çırağı, çıktıktaki çıkınını bir çırpıda çınara çıkardı.

        Dadaylı dadımın Doduragalı düdük delisi dedesi, diline doladığı debdebeli dedim dedisiyle, dırdırını dilinden düşürüp de bir kez olsun doya doya düden diyemeden, düdenin dallara doldurduğu doyumluk yemişlerden doyasıya yiyemeden darıdünyadan göçüp gitti.
        Düdüklü düğmeci dünden beri düşüne düşüne düğme düzmelerini düzgünce düzeltemedi.
        Dizini dişine değdirerek dışardaki dırdırları dinlemeden düşünceye dalan döşü dövmeli Davut, düş düşlemiş.
        Dombaylı dümbül düdük dümbelekçi düdükçünün debdebe delisi Dadaylı dedikoducu didaktik dedesi, Diyarbakırlı didikçi dudu dadısı ile dudaksıllaşamadıkları için durup dinlenmeden dadadididödödududüdüdododıdı dedi durdu.
 Fingir fingirdeyen fıkırdak fare, Füreya’nın fokurdayan kafasına kafesinden ufak ufak fındıkları fırlattı.
        Farfaracı fikriye ile favorili fasa fiso Fahri, Fatsalı Fatma’yı görünce, fesleğenci feylesoy Feyyaz’ı, fındıkçı Ferhunde’yi anımsayarak feveran ettiler, Felemenkte Felemenklerin Felemenkçe mi konuştuklarını düşüne düşüne fertiği çektiler.
        Fındıklı’da fıçıları fırçalayan fıçıcı, fırçaları fırıl fırıl fırlattı.
        Fitneci Fikret, firketeli Filiz ile fidanlıktan fiskoslaşarak firar etti.
        Flütçü Füsun fünvarı füzenle karalarken, fondancı fondoları fokur fokur fokurdattı.
■ Güneyli girgin gammaz Galip, Gavurdağı’nda güpegündüz galeyana gelmiş de, Gülgiloğlu Gaziantepli gazup gazinocuyu Gölköylü gitaristle birlikte Gümüşhane’ye göndermiş.
Gıdasızlıktan gıcır gıcır gıcırdayanlara gıdaklamaktan gına gelen, gözleri görmeyen Gölcüklü Gönül, gölgesinden gönülsüz gönülsüz gövdesini gözlerken, gulyabaniler gurbette gurlanarak gururlandılar.
Güzel günlere güvenen gürbüz gürcü, gürül gürül gürledi ve “Gizlice gizlenen Giritli gibi giyinmekten gına geldi!” dedi.
Habeş hemşire, hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
Havzalı Hadi, hancı Haydar’a hasetinden hastahanedeki hassas halkı haykırarak havalandırırken, bir yandan da hasmı hilebaz Hilmi, Hindistan’dan hizmetçi Hintli Hikmet’i hile ile himayesine alıyordu.
Heceye hevesli heykeltraş Heybet, heybesini hemşiresi Hendekli Hesna’ya hediye edecekken, hurmacı Hulki huysuzluktan hurmaları heybeye huniyle tıktı.
Hamamhanede hahambaşı, hahamı homur homur homurdanır görünce, hemencecik heyecanlandı, hızlandı, hoşnutsuz, hırçın hırçın giderken birden bire karşısında beliriveren Hollandalı Helga’ya, “Hah, tamam! Haydi, hohla, hemen hoh de bakayım!” dedi.

        Jurnalci Jale ile jeneratör Müjgan, Japonya’dan jilet, jant, jet, jambon, jelatin, jartiyer, jeton, jarse, japongülü getirdiler.
        Jimnastikçi Japon jeolog jübiledeki jüriye jurnal satarken jandarmalar tarafından yakalanmış.
        Jarseli jeolog jübilesinde jüriyle jüpitere yalvarırken, Jale japon jandarmaları jimnastikçilere gösteriyordu.

        Kilimleri kilere kirli kirli kilitleyen Kilisli kibar kimyacı, kibirli kibritçinin kitaplarını kiraladı
        Konservatuar konserlerindeki kocaman kontrbasını kolay kolay koyamayan kahraman kont, koridorda kornosu koltuğunda koşan kornocunun kornosunu kolayca kırdı.
        Kara kahküllü ketenli kız, kibar komşusuna köprülü kuyuda küstü.
        Kınıklı kılıbık kırpıntı Kıyasettin, Kırımlı kılkuyuk Kadir’i kıkır kıkır kıkırdatarak küskütük küçümen küfeci külhaniyle külüstür Kürşat’ın külünklü küngür üstüne küttedek devirdi
        Karaburunlu kabadayı Kadir, kafakağıdını Kadirlili kadirbilmez kapkaççı Kasım’la, Kahire’deki Kalecikliler kahvehanesinde kalamarla lafuru satan kaparozcu Kuzguncuklu kozmonot Kasım’a kaptırmış.
        Kilisli kikirik kilimci Kilizmanda, kilitli kilisede kimliğini kimseye sezdirmeden kucak kucak kuskuslu kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan kirli kirpiye de Kuşadası’nın kuşhanesindeki kuşbaşlı kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünü, sonra da Kumla’nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.
        Losyoncu lord lokomotifin loş lokantasında lokumunun lokmalarını lokma lokma yuttu.
        Limoncu Lemi, Lami’nin lüks lokantasından lüzumlu malzemeyi limonluğunda lıngır lıngır lıngırdayan dolu çaydanlığın yanına soluksuz nakletti.
        Lehistanlı langur lungur likorinoz lafebesi Lostromo, Lüleburgazlı Leyla ile Lalelili Lale’ye leblebi ile likör ikram etmiş.
        Liseli lirik lokantacı, limanda litrelik limonlu likörler alırken, Lülebürgazlı lüzumsuz lüleci Latif, lüzumlu lüks lüle taşlarını lüpletti.
        Latifeci lafebesi lahmacuncu Lokman, lüzumsuz lakırdılarla lokantasında lokomotifçilerin lam balarını söndürdü.
        Maskeli madenci, mardinli mahçup Macid’i, malum manifaturamanlarla mahkemede mahkum etti.
        Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı.
        Müessese müdürü Muhsin, mühim mücadelelerle mübadil Mükerrem’i, mükemmel müdafaa etti.
        Mehtapla melekleri mest eden meczup Mecdi, mezarlıktaki mezarcıları mevlevinin mevludunda methetti.
        Minik merakını maharetli Müjgan’a mır mır mırıldanarak anlatan Mediha, mosmor morarıp monolog söyledi.
Niğdeli Nihat’la nişanlı Nigar nispetsiz Nilüfer’le nihayetsiz nikah ninnisini söyledi.
        Narin Nadide narinlikten bonelerini Nallıhanlı nakkaş Nazif’e, nankör Naci ile nakletti.
        Nobran Nadir’in Nallıhan’da, naneruhu, nalın, narenciye, nergis alıp sattığı, namlı Nesrin’e de nazikane nazım, nesir, nesep, nesiç, nemelazımcılık, nezaket, nikelaj, nüans, nümayiş, nukut, noel, nöbetşekeri üzerine nutuk attığı söyleniyor.
        Nöbetçi nöbetinde nöbetini beklerken, nüfuzlu nükteden nümayişçinin numunelik nükteleri nüksetti.
        Polatlı poturlu pokerci polis, pokerde Portekiz’li posbıyık politikacıyı pohpohlayarak portföyünü boşalttı.
        Peltek pehlivan peçeli perişan Perihan’ın pervazını perdahsız peykede pestenkerani pembe pedagogla pençeledi.
        Pınarbaşı’nın pinpirik pompacısı Pötürgeli pazvantoğlu pusatçı, paskalyadan palaskasız pisbıyık paskal Pasin, Pülümürlülere püskürteç satmış.
        Pireli peyniri perhizli pireler teperse, pireli peynirler de pırpır pervaz ederler.
        Pervasız palavracı, parasız pısırık pişmaniyecinin pötükare paltosuna pompayı püskürttü.
        Pürüzsüz püsküllü pülverizatörü püskürte püskürte püfleyerek püreyi yedi.

        Rüyasında Romen rakamlarını reçineli raflara rengarenk resmeden ressam Recai, rekabetten rakibinin rublelerini reddetmesine ramak kaldığını refikasına rapor etti.
        Romanyalı romantik romancı Roza, Roma’da romanest rol oynamasına karşın, ressamlar resmi redingotlarıyla Roza’nın resmi reveransını redde rey verdiler.
        Ramazanda Rizeli Remzi, rüküş Rümeysa’ya rastlamış da, “Römorkör, riziko, rokoko, Ruhülkudüs, rüzgargülü, rıh, zırh, rehabilitasyon, rızk, rot, rop, rint, ring, ray, radyoaktivite, ve Rab nedir?” diye sormuş.
        Resimli romanlarda rikkatle romans ruhları gören Raziye, arabesk mikrobundan rahatsızlık kaparak vereme ram oldu.

        Suskun sabahın ışıksız, solgun serinliğinde, sardunya saksılarının arasından süzülen sarı Musticik, keskin kokulu sümbüllerin saklanığı eski hasır sepet sandığın içinde sır oldu.
        Issız Sivrihisar’ın sarsıntısız şosesi üstünde, zırıltısız sızıltısız bir yaz köşesi seçip, sazsız, cazsız ve susuz içkisir, sırf sosisonla işsiz bir yaz sürmek isteyişimizi sezişinize serzenişsizce sustum.
        Selimiye’de sekizbin sekizyüz seksen sekiz sedefçi semerci, seçkin semerlerini sedefçi Sefer’e senetsiz sepetsiz verdi.
        Sokaklarda soluyan solucan soytarı, sopalı, somurtkan sobacıya, sonsuz sorularını sordu.
        Safranbolulu Safinaz’la Salihlili Salih, Sivrihisar’da soğuklamışlar, sinüzit olmuşlar, sonra sımsıkı sarınarak söylenmesiz Seyitgazi’ye varıp sarmısaklı suteresini susarmısağı ile karıştırarak suyunu süzmüşler
        Şaklaban şamdancı Şadan, şatafatlı şatosunda şaşmaz şakrak şairleri şanlı şafak şarapçısının şarabıyla şaşırttı.
        Şavşatlı Şaban, Şarkışlalı şipşakçı Şekip, bir de şıpsevdi Şehime, Şişhane’den şeytankuşu mu, şömine maşası mı, masa şemsiyesi mi, şason mu, şezlong mu ne bir şeyler almaya gittiler.
        Şom ağızlı şoför şosede şoförlük yapıyor ama şemsiyeli şerbetçi Şefik de, şekercinin şebboylarını şezlongun şeritlerine asıyor.
        Şadan şimdi şekilsiz şık şaşkın şapşal şurupçuyu ve şosenin yokuşundaki şişko şıracıyı şıra şölenine çağırıp şaşırtacak.
        Şaşkın şempanze Şeref, şaşırıp şaşırıp, şampanyaları şemsiyelerle karıştırıp karıştırıp bizi de şapşallaştırıyor.

        Tahrilli ve talihli tentürdiyotçu tetik Tahir’le tahterevallici tekinsiz Tevfik’in talimhanede ters türs konuşarak terter tepinip tir tir titremeleri, Turhallı tombul Turgut’u tıpış tıpış Tosbağa Sokak’daki tömbekiciye doğru yürüttü.
        Tokatlı tombalacı, tombala torbasını toplarken, tombalak torununun topacını torbasına koydu.
        Tekinsiz tilki Tekin, tekir tavşan Tevfik’i, taşlı topraklı tünelin turuncu tuğlalarla tıkanmış ucunda tuttu.
        Tembel tefeci teyze, terliklerini teker teker tekkenin tepesinden temiz tekire fırlattı.
        Tuzsuz tulumbacı Tuluğ, turnaları tutarak tulumbasına tutkalladı.
        Venedik’de vebadan vefat eden Vedat’ın veraset vekili, vasilerini velveleye verdi.
        Vırvırcı Vediha ile vıdı vıdıcı Veli, vatman Vahir’e vilayette veda edip Vefa’ya doğru vaveylasız, velevasız velespitle volta vururlarken, voleybolcu Vatran, virtüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever viyolonselist Vecibe ile karşılaşırlar.
        Viranede vıcık vıcık vişne
        suyunu vurur vurmaz dövünen Vedat, avuçlarını ova ova vücuduna vururken, vicdansız Vildan villasının viraneliğinde vicdansızca vikontesi öldürdü.
        Varlıklı Veli, vırvırcı vikontla voyvoda vuruşunda vücutlandılar.
        Yalancıoğlu yalıncık yayladığının yahnisini yağsız yiyebilirse de, yayladığının yağlı yoğurdundan, Yüksekova’nın yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarından, bir de yörük ayranıyla yufkasından asla vazgeçemez.
        Yitik yerleri yollarda yorgunluktan, uykusuzluktan, yıkıla yıkıla yürüyerek yangın yörelerinden sonra yakalandılar.
        Yakası yağlı Yaşar, yalının yanındaki yangında yalnız yaldızlı yaz yazısını çıkardı.
        Yeni yelpazeli Yekta, yerli yelpaze yeleğine       yedi yeni yeşil yemeni yerleştirdi.
        Yüce yürekli yüzbaşı, yüzüklüğe yürüyüşte yün yüklü yörüğe yüz vermedi.
        Zihni   zihnini Zeki’nin zikzak çizen zevzek       züğürt sözleriyle uzun uzun
zorladı.
        Zonguldaklı Zaloğlu Zöhre’nin kızı Zuhal, zibidi Zeki’yi ziyafette zilzurna görünce zıvanadan çıkmış, “Beri bak zibidi Zeki!” demiş, “Sen zevç değil, zahiren zahireci, zalim, zevzek, zikzaklı, züğürt, züppe, zırtapozun ve de zerzavatın, zirzopun tekisin!".
        Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe, “Siz de bizim gibi beş boz başlı beş boz ördek misiniz?” demiş.
        Zamkçı zevzek zırzop, zilli zorba zurnacıya seslendi.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar