Print Friendly and PDF

Ben Neyim Sen Nesin…Ortada Her Şey

 


CCLXXI

Gâh gönüle girersin, gâh candan doğarsın; gâh ayrılıktan ağlarsın, ağıtlar yakarsın; ne devletsin, ne ihsansın sen.  

Gâh güzellerin güzelliğisin sen, gâh put kıranlardansın; gâh da olur ki ne bu olursun, ne o; ne devletsin, ne ihsansın sen.

insan, ayağıyla koşmuş, melek, kanadıyla uçmuş, gene de âcizlikten başka bir şey görememiş gitmiş; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Meleğin kanadı, insanın ayağı kalmadı, ikisinden de oldular mı, seni o yoklukla bilirler ancak; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Sarhoşluktaki tat gibi geldin de gözlerime kondun; fakat anlayış yolunu da bağladın, kapadın; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Seçtiğin gönülde hayal gibi koşarsın, söylersin, duyarsın; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Ne devletsin sen, ne kârsın sen. Ne ateşsin sen, ne dumansın sen. Ne buhurdanlıksın sen, ne ödağacısın sen; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Ne rahatsın sen, ne cansın sen. Ne gemisin sen, ne Nuh’sun sen. Ne nimetsin sen, ne umulmaz gelir; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Derdin, canın eteğini tuttu da bir madene, gizli bir hazineye doğru çekti; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Onu hâzineye doğru çekince de bütün halktan ayırdı gitti, artık onu kimsecikler göremez; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Sana dedim ki: Bu kimdir, söylememe, sözlerimi dinlemeye hevesi mi var? Fakat sus, sus, yeter artık bu söz; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Heves de ne oluyor ki a canım, bana gülme, incitme beni; yolumu göster; sığıştır bir yere beni; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Bütün dünyanın aşkı sana; fakat sen herkesten gizlisin; gizlisin, ortadasın, tıpkı cana benziyorsun; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Beni tencere gibi kaynatıp coşturursun da sonra tutar, sus dersin, ne diye coşup köpürüyorsun? Sabrın da yeri mi, susmanın da yeri mi? Ne devletsin, ne ihsansın sen.

Gönül tenceremi kaynat, coştur; suyumu, toprağımı yak; yazımı, künyemi yırt gitsin; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Yak da yetişip gelişeyim; yanışa ait sözler söyleyeyim, huyum ödağacına benzesin; ne devletsin, ne ihsansın sen.

Artık onun haberinden bahsetme, şarabını içme nöbeti geldi çattı; sözü şarapla bitir; ne devletsin, ne ihsansın sen.

 

Kaynak: Cilt 3

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar