Print Friendly and PDF

Çin Sendromu


 

Amerikalı nükleer enerji uzmanları arasında 60'lı yılların ortalarında özellikle bir jargon olarak ortaya çıkan ifade , nükleer yakıtın erimesiyle, reaktör kabını ve temelini yakabilecek kadar ciddi bir kazayı ironik bir şekilde belirttiler . Böyle bir olayın olma olasılığının son derece düşük olduğu, bir nükleer santralde ciddi bir kaza olması durumunda nükleer yakıtın tüm Dünya'yı yakıp Çin'e ulaşabileceğine dair bir şakadan gelen isim ile vurgulandı .

70'lerin başında, ifade istikrarlı hale geldi, bazen ciddi teknik literatürde ve ünlü bilim adamlarının makalelerinde kullanıldı, ancak hala aynı anlama geliyordu - yakıtın erimesiyle ciddi bir kaza olasılığı ve bu kütlenin aşağı doğru akışı ile ilgili varsayımsal olasılık. daha da toprağın üst katmanlarına düşüyor. Bu tür bir olayın ciddi düzeyde tartışılmasında, nükleer gücün özgüllüğü bir rol oynadı - nükleer santrallerin tasarımındaki muhafazakar yaklaşım o kadar belirgindi ki, örneğin güç üniteleri gibi daha az olası olaylar da dikkate alındı.   

  1979, filmin "Çin Sendromu" ABD'de yayınlandı (Film ayrıca SSCB gösterildi) büyük başarı vardı. Teknik olarak saf film, "Çin Sendromu" fikrini farklı bir anlamda - bir kazanın gelişmesinin gerçekçi bir olasılığı olarak sundu. Genel halk, nükleer yakıtın soğumadan yüksek sıcaklıklara kadar kendi kendine ısınabildiğini ilk kez duydu. İronik olarak, film gösterime girdikten iki hafta sonra , Three Mile Island nükleer santralinde çekirdeğin kısmen erimesiyle gerçek bir ciddi kaza oldu .

  Three Mile Island Nükleer Yaratma İstasyonu ( İng.  Üç Mil Adası Kazası ) - Ticari nükleer güç tarihinin en büyük kazası ABD'de gerçekleşti. 28 Mart tarihinde yıllık 1.979 saniye üzerinde güç ünitesinin istasyonunun çünkü reaktör tesisinin birincil devresinin soğutucu sızıntısını ve buna bağlı olarak nükleer yakıt soğutma kayıplarını zamanında tespit etmemek . Kaza sırasında, yaklaşık% 50   reaktör çekirdeği erimiş güç birimi yeniden değildi, bundan sonra. NPP tesisleri önemli radyoaktif kirlenmeye maruz kaldılar, ancak nüfus ve çevre için radyasyon sonuçlarının önemsiz olduğu ortaya çıktı. Alarm, INES ölçeğinde   seviye 5'e atanmıştır .

 Kaza, ABD nükleer enerji endüstrisinde zaten var olan krizi daha da kötüleştirdi ve toplumda nükleer karşıtı duyarlılıkta bir artışa yol açtı. Bütün bunlar ABD nükleer enerji endüstrisinin büyümesini hemen durdurmasa da, tarihsel gelişimi durduruldu. 1979'dan 2012'ye kadar, nükleer santrallerin inşası için tek bir yeni lisans verilmedi ve önceden planlanan 71 istasyonun işletmeye alınması iptal edildi.

Kaza soruşturmasının sonuçları, NPP güvenlik standartlarının ve insan faktörünün bu konudaki rolünün yeniden düşünülmesine yol açtı. ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu yeniden düzenlendi ve nükleer santrallerin denetimi güçlendirildi.

 

Dünyanın Kaderi (1979) The China Syndrome

122 dk

Yönetmen:James Bridges

Senaryo:Mike Gray, T.S. Cook, James Bridges

Ülke:ABD 

Tür:Dram, Gerilim

Vizyon Tarihi:15 Mart 1979 (ABD)

Dil:İngilizce

Oyuncular

Jane   Fonda

Jack   Lemmon

Michael   Douglas

Scott   Brady

James   Hampton

Özet

Jack Lemmon, Jane Fonda ve Michael Douglas, nükleer enerji kullanımının tehlikelerine ve televizyon haberlerinin gücüne dikkat çeken bu gerilim filminin başrollerinde.Alternatif enerji kaynakları hakkında raporlar hazırlayan gazeteci Kimberly Wells (Jane Fonda), nükleer santralde bir kazaya tanık oluyor. Kazayı halka bildirmek isteyen Wells, kendini komploların içinde bulunca, kazayı istemeyerek de olsa gizli tutmak zorunda kalıyor.1979 yılının en çok tartışılan filmlerinden biri olan The China Syndrome, ününü bir ölçüde filmin gösterime girmesinden tam on iki gün sonra gerçekleşen Three Mile Island nükleer felaketine borçlu.

Altyazı

Görüntü bindirelim lütfen.

- 5, 4, 3, 2, 1.

- Kamera iki, sinyali kaldıralım.

- Herkes hazır olsun.

  Kamera ikinin sinyali kalktı.

- Kızıl saç iyi fikirdi.

- Saçlarını kısaltacağız.

- O ne diyor?

- Bizim istediğimizi yapmak zorunda.

- 40 saniye.

- B Stüdyosu, deneme.

  Bu akşam söyleyeceğim.

  B Stüdyosu, ben Kimberly.

  Ne zaman yayına giriyoruz?

  Hey, hey, çocuklar!

  Beni duyuyor musunuz?

- Mac orada mı?

- Ben Mac.

  Ne var?

  Burada beş dakikaya ihtiyacımız var.

  Bir reklam koyabilir misiniz?

  Mümkün değil Kimberly.

  40 saniye sonra yayındayız.

- Olamaz!

  Kameramanımız yok.

- George nerede?

  Tuvalete gitti.

  Kamerayı da sabitledi.

  2,5 dakikalık yayını sabit kamerayla mı vereceksiniz?

  Mac, istersen yakın plan girelim, sonra geniş açıya geçebiliriz.

  Sen George'u bul.

  George?

  Bir dakikadan az kaldı.

  Yayına girmek üzereyiz  Teşekkürler.

  Hazır mısınız?

  Herkes hazır mı?

  Başlıyoruz!

  İyi görünüyor muyum?

  Şimdi de Kimberly Wells'e bağlanıp canlı bir mini haber alıyoruz.

  Birinin doğumgününde ne yaparsınız?

  Kart ya da çiçek mi gönderirsiniz?

  Çok sıradan, değil mi?

- İşte size farklı bir fikir.

- Nice mutlu yıllara 

- Bu da ne böyle?

- Doğum gününüz kutlu olsun!

  Nice sağlıklı ve mutlu yıllara  Yeni kurulan bu grup Los Angeles'i sarsacak gibi görünüyor.”

Canlı Mesajlar", şarkılı kutlama yapan bir grup.

  Çeşitleri bol.

  Kadurskin'ler ve Manakowski'ler size sevgilerini ilettiler.

- Size mutluluk dilekleri getirdik.

- Sağlık dilekleri.

  Size başarı dilekleri getirdik.

  Nice mutlu yıldönümlerine!

  Büyüklerinize ait bir yıldönümü kutluyorsanız "operagraf"lar hazır.

  Sözcüklerle ifade edilemeyecek mesajlar bile düşünülmüş.

- İşte bunu sevdim.

- Şuna bakın!

  Göbeği yakından alalım.

  Aman Allahım!

  Bu da bir "göbekgraf".

- Bunlar sözcüklerle ifade edilmez.

- İşte bunu sevdim.

- Rating'lerimiz yükseliyor.

- İşe yaradığını söylemeliyim.

  Harika bir gösteriydi Kimberly.

  Ben Mac.

  Beni duyabiliyor musun?

- Programda bir değişiklik oldu.

- Yine mi?

- Ventana'ya gidiyoruz.

- Harika!

- 1:30'da orada ol.

- Richard'la Hector ne olacak?

- Onlar seni alacaklar.

- Tamam, pekala.

  Alabilir miyim?

  Sağol  Aslında içmem.

  ÇİN SENDROMU Geldiler bay Gibson.

  Merhaba bayan Wells.

  Bill Gibson, Halkla İlişkiler.

- Ventana Özel, birinci çekim.

- Pekala Kimberly, girebilirsin.

  Ben, Kimberly Wells, şu anda Ventana nükleer santralındayım.

  Gördüğünüz kubbeye "depo" deniyor ve nükleer enerji burada korunuyor.”

California'nın Enerjisi"nde bugün nükleer gücü işleyeceğiz,   yani maddenin enerjiye dönüşünü.

  Uzmanlar, bunun enerji üretiminde   en verimli ve sağlıklı yöntem olduğunu söz ediyorlar 

- Ne oldu?

- "Olduğunu söz ediyorlar" dedi.

- "Olduğunu söylüyorlar.”

- Devam edelim.

  Bu gördüğünüz uranyum maketi yakıt biriminde kullanılanın aynı.

  İçinde barındırdığı enerji altı kamyon kömürden daha fazla.

  Reaktörün içinde bundan 20 milyon adet var.

  Buraya "merkez" deriz.

  Merkezin çevresinde soğutma görevi yapan su bulunmaktadır.

  Yakıt biriminin içinde "kontrol çubukları" denen bir sistem vardır.

  Nükleer reaksiyonu kontrol ederler.

  Olay şöyle gelişir: Merkez harekete geçtiğinde, kontrol çubukları yukarı çıkarlar.

  Nükleer yakıt, zincirleme bir reaksiyonla ısı üretmeye başlar.

  Böylece su kaynar, bu da türbinleri döndürür,   jeneratör devreye girer ve elektrik üretimi sağlanır.

- Bu kadar.

- Harikaydı.

  Şimdi de Kimberly'e yakın plan gireceğiz.

- Çok basitmiş gibi anlattınız.

- Öyledir.

  Baretlerinizi getireyim.

- İçeri girecek miyiz?

- Az sonra.

- Hazır mısın Kimbo?

- Aman Tanrım 

Şu halkaları yok et Richard.

- Elimden geleni yaparım.

- Saçıma dokunma!

  William Gibson'a tepki veriyorsun.

  Çekim iyi oldu mu?

- Fazla abartılı olmuyor mu?

- Hayır, çok uygun bir açı bu.

  Gibson konuşuyor  Çok ilgini çekiyor.

  Buhar türbini çeviriyor  ve pislik yayılmaya başlıyor.

  Hadi Kimbo, topla kendini.

  Çok güzel.

  Uranyum'dan bomba da yapıyorlar.

  Bundan hiç bahsetmediler.

  Bakalım bedenine radyasyon temas edince ne yapacaksın.

- Belki de tahrik olursun.

- Bay Gibson?

- Baret mi getirdiniz?

- Bunlar standarttır.

- Atık bölgesini çekebilir miyiz?

- Sistem çalışırken olmaz.

- Ceketim burada durabilir mi?

- Elbette.

  Adam işini iyi yapıyor.

  Beni doldurma Richard.

  Gözlem yapıyoruz, eleştiri değil.

  Dostça yaklaşsak?

  Burası türbin odası.

  Ses kaydı.

  Ventana Santralı, birinci plan.

  Şu anda bir nükleer santralın içinde bulunuyoruz.

  Burada gücü hissedebiliyorsunuz.

  Zaten amaç da güç üretmek.

  800 megawat gücündeki santral 750,000 kişilik bir yerleşime   yetecek kadar elektrik üretiyor.

  Şu anda bir vinçle türbin odasının 20 metre üzerine çıkmış durumdayız.

  Bu vinç ne amaçla kullanılıyor?

  Yüzlerce tonluk ağır iş makinalarını taşıyor.

- Herhalde bizi de taşır.

- Umarım.

- Burada kaç kişi çalışıyor?

- Şu anda 150 kişi.

- Bu gürültüde nasıl çalışıyorlar?

- Ne gürültüsü?

  Ben duymuyorum.

- Ne?

- Zeminden 50 metre aşağıdayız.

- Richard?

  Çekebiliyor musun?

- Mümkün değil.

  Teknik Müdürümüz Herman De Young.

  Kimberly Wells.

- Sizi tanıyorum.

- Richard Adams, Hector Salas.

  İstediğiniz bir şey olursa bana haber verin.

- Burası çekim için çok karanlık.

- Aklıma daha iyi bir yer geldi.

  Seveceğinizi sanıyorum.

- Atık bölgesi şurası mı?

- Evet.

  Tanrım, kulaklarım!

  Santral kaç yaşında?

- Devreye dört yıl önce girdik.

- Bir tane daha açacak mısınız?

  Evet, güvenlik raporu çıkar çıkmaz girişimlere başlayacağız.

  Hoover Barajı ve Grand Coulee'den daha çok elektrik üreteceğiz.

  Çok ilginç.

  Dilin kararmış Richard.

  Zehirlenmiş olmalısın.

- Burası da kontrol odası.

- Canavarın beyni!

  Önünüzdeki cam ses ve kurşun geçirmezdir.

- Ne kadar da gençler.

- Genç bir sanayi kolu.

- Yaşlı birini görebiliyorum.

- İçini rahatlattı mı?

  Hayır ama işin uzmanı o olmalı.

  Ted Spindler uzun yıllardır bizimle çalışır.

  Üzgünüm, güvenlik gerekçesiyle burada çekim yapamayacaksınız.

- Birkaç kare çeksek?

- Olmaz.

  Soğuk birşey içer misiniz?

- Hayır, teşekkürler.

- Ben içerim.

- Hep birlikte mi çalışırsınız?

- Evet.

  Hayır, sadece bu işte beraberiz.

  Birlikte birkaç reklam çekmiştik.

  Kimberly kanalın elemanı ama Hector ve ben serbest çalışıyoruz.

  Son derece serbest.

- Neydi bu?

- Deprem gibi birşeydi.

- Ne oluyor?

  Türbin sarsıntısı mı?

- Evet.

- "Jeneratör ve türbin sarsıntısı.”

- Reaktör verileri oynadı.

  Pekala, devreden çıktık.

  Ted, reaktörü sabitle.

- Atık bölgesinde radyasyon!

- Hangi bölümde?

- Sekizinci bölüm, Jack.

- Tamam.

  Borden, sakin ol.

- Emniyet vanasından olmalı.

- Holt, pompaları durdur.

  Barney?

  Gözünü su seviyesinden ayırma.

  Değiştikçe bana oku.

  Biri şu alarmı sustursun!

  Bu gürültüde nasıl talimat verilir?

  Limitler içinde misin Ted?

- Sistem durumu?

- Basınç normal.

- Jack?

  Telefon sana.

- Hala radyasyon var.

- Bu normal.

- Su seviyesi düşüyor.

- Godell.

- Bill Gibson.

  Şu an yanımda televizyon çekimi yapan bir ekip var.

- Neler oluyor orada?

- Sıradan bir türbin sarsıntısı.

- Endişelenecek birşey yok.

- Reaktörde su seviyesi yükseliyor!

  Pekala, sakin olun.

  Sakin olun.

  Suyu boşaltın.

  Sıradan bir türbin sarsıntısı bu.

  Suyun nereden geldiğini bul bakalım.

  Suyu mutlaka boşaltmalıyız.

  Şuna baksana Ted.

- Barney.

  14 ve 15'i aç.

- Bunu yapamazsın Jack.

- Kurallara göre bunu yapamazsın.

- Yapmak zorundayız.

  Yanıp sönenler "ikaz lambaları.”

 Çalışanları uyarmak içindir.

- Godell önemli olmadığını söyledi.

- Çekiyor musun?

  Godell nükleer denizaltı uzmanıdır.

  Türbin sarsıntısı arada bir olur.

  Türbin hemen devreden çıkarılır.

  Bu bir su kaçağı olmalı ama hangi vanadan olduğunu bilemiyoruz.

- İzolasyon vanalarını kapat.

- Ama  Gidip kendim mi kapatayım?

  Kapat hadi!

- İzolasyon vanalarını kapatıyorum.

- Lütfen herkes yerine dönsün.

  Jack!

  Su seviyesi göstergesine bak.

  Çok düşmüş.

  Buna bakılırsa yüksek.

  Ama bu  Aman Allahım!

  Barney, bana su bulmalısın.

  Ted, merkez susuz kalabilir.

  Ben,Jack Godell.

  Acil durum.

  Herkes güvenli bölgelere geçsin.

  Tüm personel güvenlik bölgelerine.

  Dikkat!

  Bu bir tatbikat değildir.

  Burası güvenlik bölgesidir.

  Tanrım!

  Acele et Frank.

  Kımıldayın hadi!

  Sıradan mı demişti?

- Konuş benimle Barney.

- Sadece bir sistem çalışıyor.

- 30 santimetrenin altında.

- Kaybediyoruz.

  Tanrım.

  Soğutma enjeksiyonuna ne oluyor?

- Bakıma alınmıştı.

- Olur şey değil.

  REAKTÖR SU SEVİYESİ

- Basıncı düşürmek zorundayız.

- Bunu göze alamazsın.

  Borden, LPCl'nin devreye girdiği an beni uyar.

- Su 

- 24 santimetre.

  Hala düşüyor.

  Tanrım, lütfen.

  Okuyun!

- Okuyun dedim!

- LPCl devrede!

  Yükseliyor.

  Yükseliyor.

  ETKİNLİK SÜRESİ 02: 45

- Söyleşilerle hiç uğraşma.

- Kazayı verin yeter.

- Normal çekim mi yaptın?

- Normal ASA.

  40 dakika kadar.

- Mort!

  Acelemiz var.

- Ama makinada film var 

- Bu çok önemli.

  Sen bekler misin?

- Hadi, haberi patlat!

- Nedir bu?

- Dinamit.

  Nükleer bir dinamit.

  Tam zamanında.

  George senin maraton parçanı yazdı bile.

- Nasıl gitti?

- Birinci haberi getirdim.

  Güzel.

  İlk reklamdan sonra yayına girersin.

  Duymadın mı?

  Birinci haber diyorum.

  Metnini hemen yazarım.

  Ventana'da bir kaza.

  Tamamını çektik.

- Neden haber vermediniz?

- Telefon kullanamazdık.

- Şu rehine hikayesi hazır.

- Frank, şuna bir bakar mısın?

- Bitince seni arayayım mı?

- Ara  Ya da daha sonra bakalım.

  Kimberly, ortada senin bahsettiğin kazayla ilgili hiç birşey yok.

  Kaza olduğunda ziyaretçi bölümünde bulunuyorduk.

  Her ne olduysa içeridekiler çok korktular.

- Richard hepsini çekti.

- Jacovich'e haber vereyim.

  Bu da olayla ilgili metnimiz.

  Alo?

  Evet.

  Bay Jacovich?

  Sizi arıyorlar.

  Evet.

  Kim?

  Tamam, hemen geliyorum.

- Bu filmden haberleri var mı?

- Hayır.

  Neler döndüğünü anlamadan filmi yayına veremem.

- Ama bu özel bir haber!

- Aylardır yaptığımız en iyi iş.

  Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz.

  Önce bir araştırma yapmalıyız.

- Ama böyle birşey oldu 

- Arşive kaldırın.

  Stüdyoya inin!

  Kimberly, acele etmelisin.

- Konuşmalıyız Richard.

- Tamam, konuşuruz.

  Lütfen herkes yerine!

  Acele et Kimberly.

  Bernie, makyaja ihtiyaç var mı?

  Biraz renk verelim.

  Hazır, stüdyodayız.

  Hadi Kimberly.

  On saniye.

  Beş, dört, üç, iki  3.

  Kanal Haber, California'nın en kapsamlı haber bülteni.

  Karşınızda ödüllü sunucumuz Pete Martin,   360 ve California Röportajlarıyla Kimberly Wells.

  İyi akşamlar.

  Bir uçak kazasında altı kişi hayatını kaybetti,   sosyal destek fonu meclisten geçecek gibi görünüyor,   ve Sağlık Bakanlığı gıda boyalarına kısıtlama getiriyor.

  Point Conception lisansı gecikirse nakit akışımız sıkıntıya girer.

  Rocky dağlarının batısındaki tüm santrallara borcumuz var.

  Günde $ 492,000 kaybetmemiz sözkonusu olabilir.

  Bundan sonra senden iyi haberler duymak istiyorum Herman.

  Hasar yok, sistem iyi durumda.

  Sadece bir soruşturma yapılacak.

  NRC çalışma yapıyor.

  Yarın ifadelerimizi alacaklar.

- Santral bu hafta devreye girmeli.

- Bir aksilik çıkmazsa girer.

  Herman, soruşturmayı takip etmeni istiyorum.

  Çok dikkatli ol, hiçbir aksaklık çıkmamalı.

  Zaman kaybına tahammülümüz yok.

- Bu olayı kapatalım.

- Peki efendim.

  Doğrusunu isterseniz  Bu sene yeterince bunaldık.

  Alo. ?

  Gibson arıyor.

  Merhaba Bill.

  Evet?

  Ne tür bir film?

  Neredeydiler dedin?

- Günaydın Kimberly.

- Merhaba David.

  Neden bahsediyorsun sen?

  Ben o kazayı çektim!

- Hem de bir nükleer santralda.

- "Kaza" doğru sözcük mü?

  Nihayet gelebildin.

- Kanal olarak korkuyorsunuz.

- Anlaşılan kararınızı vermişsiniz.

- Lütfen başlama.

- Sadece gözlem yapıyorum.

  Dinleyin.”

Nükleer santrallar birinci derecede güvenlik

-

- bölgeleridir ve özel yasalarla koruma altındadırlar.”

 "Bu gibi bölgelerde izinsiz çekim yapılması yasaktır.”

 O filmi elimizde bulundurmamız bile büyük bir suç.

  Çok saçma!

  Boşuna vurma, susmayacağım.

  Resmi açıklamayı gördün mü?

  "Zararsız bir titreşim" demişler.

  Nedir bu saçmalık?

  Orada ölebilirdik.

- Biraz abartmıyor musun?

- Böyle mi düşünüyorsun?

  Tehlike olmadığını söylüyorlar.

  Orada olsaydın buna inanmakta biraz zorlanırdın.

  Filmi bir uzmana göstersek 

- Film arşive kalkacak.

- Olayı örtbas ediyorsunuz.

  Kimberly bana santral görevlisi Gibson'la görüştüğünü söyledi.

  Ona filmi arşive kaldıracağımızı söyledim.

- Bu bir tür anlaşma mı?

- Olayı örtbas etmiyoruz.

- Gelip bize açıklama yaptılar.

- Biz orada olduğumuz için.

  Yapmaları gerekeni yapmışlar.

  Soruşturma başlatılmış.

  Sırada yeni bir santral beklerken soruşturmayı çabuk kapatırlar.

  Sakin ol.

  Soruşturmayı kim yürütüyor?

  Nükleer Araştırmalar Komisyonu.

  Bize kapsamlı bir rapor verecekler.

  Raporu görünce filme ne yapacağımıza karar vereceğiz.

  İnanılır gibi değil.

  Bence bu 

- Orada öyle oturacak mısın?

- O bir haberci değil, sunucu.

  Ama bir profesyonel, değil mi?

  Bu, çok hassas bir konu.

  Büyük bir tazminatı göze alamayız.

- Baskı altındasın.

- Histerik davranıyorsun Richard.

  Sen de korkak davranıyorsun serseri.

  Onunla konuşurum.

- Neden böyle yaptın?

- Sen ikna oldun mu yani?

  Filmi yayınlamalarını umuyorduk ama bunu yapmadılar.

  Olası bir tazminattan çekiniyorlar.

  İyi bir işim olduğu için mutluyum ve işimden olmak istemiyorum.

  Bu, beni ikna ettikleri anlamına geliyorsa, bunu kabul ederim.

  Beni arayıp burada iş ayarlamamı isteyen de sendin.

- Çok teşekkür ederim.

- Her zaman yaparım.

  Daha sonra konuşursunuz Kimberly.

  Araba dışarıda seni canlı öğle yayınına götürmek için bekliyor.

  Hayvanat bahçesine gidiyorum.

  Bir kaplanın doğumgünüymüş.

  FİLM ARŞİVİ

Arızalı bir röle jeneratör kapağını devreye soktu.

  Ani su yüklemesi ve basıncı da türbin sarsıntısına yol açtı.

  8 Numaralı boşaltma vanası otomatik olarak açıldı.

  Böylece reaktör devre dışı kaldı.

  Bu bir "aksaklık".

- Ama ikinci şok dalgası 

- İzninizle.

  Bu bir şok dalgası değildi efendim.

  Daha çok bir sarsıntıydı.

  Bir titreşim.

  Bu noktaya kadar bir tedirginlik duymadınız, öyle mi?

  Evet efendim.

- Su seviyesi düşmeye başladığında?

- Seviyeyi yüksek görüyorduk.

  Göstergede bir arıza vardı.

  Seviyeyi yüksek gördüğünüz için mi boşaltmaya karar verdiniz?

- Su seviyesi çok düşürülmemiş mi?

- Evet, düşürüldü.

  Neden diğer göstergeleri de dikkate almadınız?

  Bilmiyorum.

  Onlara ben de bakmadım.

- Jack, nasıl gitti?

- İyiydi.

- Onlara ne söyledin?

- Bunu açıklamam yasak.

- Bay Spindler.

- Tamam, geliyorum.

- Bundan yemek ister misin?

- Onu sen ye Pete.

  Ne alıyor, biliyor musun?

  250,000.

- Bunu biliyor muydun?

- Önceleri hava raporu sunuyordu.

  Mükemmel görüntü veriyor.

  Kızıl saç ona çok yakışıyor.

  Orada oturuyoruz.

- Puerto ne?

- Puerto Vallarta.

- Nasıl para yetiştiriyorsunuz?

- Amerikan Planı.

  $369.

- İzin verir misiniz?

- Bay Jacovich.

- İzninizle 

- Eğleniyor musun?

  Hayvanat bahçesi programını izledim, çok güzeldi.

  Kanala çok telefon geldi.

  Enerji Belgeseli işi nasıl gidiyor?

  Sadece giriş ve final kaldı.

  Kurgu masasındayız.

  Beğeneceğini sanıyorum.

  Richard adına özür dilerim.

  Bazen çekilmez olur.

  Ama tanıdığım en iyi kameramandır.

- Fazla kameramanla çalışmadın.

- Evet, aslında bu da doğru.

  Kadrolu elemanım olsaydı onu kovardım.

  Ondan hoşlanmıyorum.

  Harici çekimler için elimizde hiç eleman yoktu.

  Ayrıca Richard'ın ödülleri var.

  Dik Kafalılık Ödülü, Gevezelik Ödülü, Kabalık Ödülü 

Yanlış şeyler söylediği doğru.

- O filmi ne yapacaksın?

- Bu iş daha yeni başlıyor.

  Sen hiç endişelenme, bu işi biz hallederiz.

- Kahve?

- Hayır, teşekkürler.

  Sen işini yapmaya devam et.

  İzlenme oranımız seninle birlikte arttı.

  Don, o halde 

Daha ciddi haberler hazırlasam  Bu türde daha başarılı olursun.

  Sen bir araştırmacı değilsin.

  Başka şeyleri zorlma.

- Yaptığın işten çok memnunum.

- İyi haberler hazırlayabilirim.

  Bakarız.

  Önce elimizdekileri bitirelim.

  Bakarız.

  Saçın böyle çok hoş olmuş.

  Fazla geç kalma.

  Yalnız mı kaldın?

  İçeri gelmek ister misin?

  Gel de biraz sohbet edelim.

  Kız kıza şömine başına geçelim  Ne istersin?

  Bayat salataya ne dersin?

  Aç olmalısın.

  Bir bakalım 

Sadece sen ve ben tatlım.

  Banyo yapalım mı?

  Merhaba, ben annen.

  Bu makinaları sevmiyorum.

  Beni ara.

  Hoşçakal.

  Ben Corrine.

  Partiye birlikte gidelim mi diye soracaktım.

  Orada görüşürüz, hoşçakal.

  İzlenme oranın yükseliyor!

  Merhaba Kimberly, ben Buck Brewer, hani şu American Airlines pilotu.

  Birkaç gün buralardayım ve seninle görüşmek istiyorum.

  Onbirden önce gelirsen beni ara.

  Lanet olsun.

  Yine benim, annen.

  Babanın doğumgününü unutma.

  Hediye falan istemem diyor ama onu bilirsin.

  Yarın görüşelim.

  Ben Richard.

  Sen gerçek bir sürtüksün.

  Ted?

  Biraz bakar mısın?

  Şu kayıtla ilgili fikrini almak istiyorum  işte burada.

  Türbin sarsıntısından hemen sonra bir titreşim hissettin mi?

- Buhar akışının kesildiği an.

- Hayır, daha sonrasını soruyorum.

- Şoktan daha çok bir titreşimdi.

- Burası.

  14.  Vananın kapandığı an.

  Sana katılmıyorum.

  Bu konuda birşey sordular mı?

- Bu konuları görüşmemiz yasak.

- Sadece soruşturma süresince.

- Soruşturmayla mı ilgili bu?

- Neyin var senin?

  O odada herkesten daha fazla kalmışımdır.

  Siz Donanmadan gelmiş olabilirsiniz ama ben de 25 yıldır bu firmadayım.

  Eskiden nükleer çalışmalar yoktu.

  Sen söyle  "İnsan hatası" maskesi ne zaman düşer?

  Bir Günah Keçisi aradıklarını mı düşünüyorsun?

  Bu adettir.

  Gidip bir kahve içeceğim.

  Yukarı çıkan aşağı iner, bugün Cudahy'de de aynı şey oldu.

  Sıcak hava balonları havadan daha hafiftir,   ama yer çekimine dayanamazlar.

  Ve bazen uçmayı beceremezler.

  William Levin'in balonu, Cudahy civarında uçarken yere indi.

  Bir ağacın tepesine değil.

  Bir çatıya da değil.

  Bir kamyonetin üzerine.

  William'ın gururundan başka yaralı yok.

  Polis onunla ilgilendi ve onu evine kadar bıraktı.

  Pete?

- Sıcak haberin bu muydu?

- Bu işin uzmanı sensin.

  Pek emin değilim.

  Saat altıda yeniden birlikte olacağız.

  Kimberly Wells ve ekibimiz adına ben Pete Martin, hoşçakalın.

  Söylediğin şeye inanamadım!

  İtibarım ne olacak benim?

  Kimberly.

  Richard'ı gördün mü?

  Dünden beri görüşmedik ama bugün görüşürüz.

  Neden?

  O serseri filmi çalmış.

  Şimdi arşivden geliyorum.

  Onu sen getirdin ve başı belada olan da sensin.

  Jacovich yarına kadar yok.

  Filmi yarına kadar istiyorum.

  Pekala Mac.

  Sağol.

  Merhaba beyler!

- Şuna baksanıza.

- Nereden aldın onu?

- Ted, neler dönüyor?

- Önsoruşturma raporu Jack.

  Çok sürmemiş.

  Dinleyin: "Personelin yaklaşımı sakin ve profesyonelcedir.”

 "Bazı hatalar yapılmış ve kurallar ihlal edilmiştir, ancak

-

- maliyeti yüksek olabilecek bir hasarın önüne zararsız geçilmiştir.”

 Santral yarın devreye giriyor.”

California'nın Enerjisi"nin bu bölümünü güneş enerjisine ayırdık.

  Çevreye ve ülke ekonomisine neler getireceğini inceleyeceğiz?

  Bay Thurston, yeni bir araştırmaya göre  Richard!

  Hector?

  Richard nerede?

  Bilmiyorum.

  Bana birkaç iş verdi ve çıktı.

  Kanaldan o filmi çalmış.

  Başımızı derde sokacak.

- Nerede olduğunu söyle Hector?

- Bilmiyorum.

  İyi bir gözlemcisin.

  Mutlaka bir fikrin vardır.

  O filmi ve projektörü alıp çıktı.

  Belki de bir açıklama istemek için santrala gitmiştir.

  Bana sürtük demişti!

- Görürsen söyle beni de arasın.

- Ben senin uşağın değilim.

- Görüşürüz çocuklar.

- İyi akşamlar!

- Kanal 3'teki kız mı bu?

- Evet.

- Birini mi arıyorsunuz?

- Evet, bir arkadaşımı.

  İçki?

  Arkadaşınız mutlaka gelir.

  Bu bölgenin en temiz barı burası.

- Bana da öyle söylediler.

- Hadi, bir içki için.

- Tamam, iyi olur.

- Güzel.

  Harry?

  Arkadaşınız santraldan biri mi?

  Ne içersiniz?

- Buzlu bir Scotch.

- Sizi altıda izledim.

  Harikaydı.

- Siz santraldan mısınız?

- Evet, Jack Godell.

  Bunlar da Alma ve Ted Spindler.

  Kimberly Wells.

- Neyi kutluyorsunuz?

- Bugün temiz raporu aldık.

- Soruşturma bitti mi?

- Neden şaşırdınız?

- Oradaydım.

  Kazaya tanık oldum.

- Ortada bir kaza yoktu.

- Peki sorun neydi?

- Jeneratörde arızalı bir röle.

- Bir ne?

- Arızalı bir röle 

- Hepsi bu mu?

- Bir de sıkışmış vana var.

  Bizden.

- Çok rahatsız olmuştunuz.

- Kesinlikle bir kaza değildi.

  Ne zaman devreye giriyorsunuz?

  Santral mı?

  Şey, galiba yarın olmalı.

  Soruşturmanın kısa sürmesi diğer santralle ilgili olabilir mi?

  Ne de olsa aynı firma yeni bir santral izni peşinde, değil mi?

  Arkadaşınızı mı bekliyorsunuz, haber mi çıkarmaya çalışıyorsunuz?

  Keşke öyle olsaydı.

  Ben araştırmacı gazeteci değilim.

  Gazetecileri sevmem.

  Hepsi iyi bir haberin felaket haberi olduğuna inanır.

  Ve doğrusu bizim sektörle de çok uğraşırlar.

  Afedersiniz.

  Jack, yarın sabah görüşürüz.

  Sizce gazeteciler kamu görevi yapmıyorlar mı?

  "Kamu görevi" olabilecek birşey sorun, cevap vereyim.

  Pekala.

  Olay anında herhangi bir tehlike

 Bayan Wells, bir imzanızı alabilir miyim?

  Aman Tanrım, gerçekten o!

  Dalga geçiyor sanmıştım.

- Aynı TV'deki gibisiniz.

- Kimin adına yazayım?

- Cindy, C

-l

-N

-D

-Y.

- Aramızda kim var biliyor musunuz?

  En güzel TV sunucusu, Bayan Kimberly Wells!

  Olamaz.

  Durun, ne diyorduk?

  Bana kamu görevi görecek bir soru soruyordunuz.

  Kaza sonucu herhangi bir tehlike sözkonusu muydu?

  Bilerek "kaza" diyorum çünkü iyi bir gazeteci de böyle yapardı.

  Dikkatli ol, TV'ye çıkabilirsin.

  İzninle  Şuraya oturalım.

  Kimsenin anlamadığı bir şeyi açıklamak istiyorum.

  Bu santraller kaza olasılığı hesaplanarak tasarlanmışlardır.

  Kötü gidebilecek her şey düşünülmüştür.

  Bizdeki kalite kontrol merkezi sadece NASA'da vardır.

  Tüm parçalar tekrar tekrar test edilir.

  Her kaynak röntgene girer.

  Her şey, her aşamada teker teker kontrol edilir.

  Soruma cevap vermediniz.

  Pekala.

  İnsan yapımı her şeyde bir risk vardır.

  Bu yüzden bizde "derin savunma" var.

  Yani iki güvenlik sistemi!

  Siz de gördünüz.

  Radyasyon kaçağı olmadı.

  Sistem çalışıyor.

  Arızalı bir röleye ve bozuk bir vanaya rağmen   bu sistem çalışıyor.

  Ortada bir kaza yoktu.

- Bir içki daha alır mısınız?

- Hayır, sağolun.

  Erken kalkacağım.

  Point Magoo'daki gri balinaların göç yollarını çekeceğiz.

  Burası yolun yarısı sayılır.

  Geceyi buralarda bir yerde    geçirebilirsiniz?

  Sabah olunca da dağdan aşağı inersiniz.

  Okumam gereken çok şey var 

- Ve arkadaşınızı bulmalısınız.

- Ve arkadaşımı bulmalıyım.

- Teşekkür ederim.

- Ben teşekkür ederim.

  İyi akşamlar.

  Elektrik düğmesine basınca yüzde on beni düşünün.

- Ne?

- O kadar enerjiyi biz üretiyoruz.

  İyi akşamlar bayan Wells.

  Harita var mı?

  Seni takip ediyorum.

  Kim 

- Richard'la konuştum.

- Neredeymiş?

  Filmi istiyorsa Point Conception'a gelsin dedi.

  Büyük bir gösteri varmış.

  Zamanlaman harika.

  Biraz bekleyin, programımız değişebilir.

  Bana Mac'i bulun.

  Marty, Jim.

  Bunu temizleyecek bir ekip kurun.

  Rusty, bu pompayı incele.

  Her bir kaynağı incele, her bir civatayı ve somunu.

  Her vardiya sonunda tam bir rapor istiyorum, anlaşıldı mı?

  Gidelim Jack.

  Konuşmalıyız.

- Çok ciddi şeyler olabilirmiş.

- Peki şimdi ne yapacağız?

- Pompayı indirip incelemeliyiz.

- Bunu yapamayız!

  Tam iki haftamızı alır.

- Kaçak pompanın ek yerinde olmalı.

- Bunu bilemezsin.

- Ekleri sağlamlaştırıp deneriz.

- Gerçeği nasıl anlayacağız  TV monitörleri bize herşeyi gösterecektir.

  Belki bir fikir edinebiliriz.

  Bu konuyu kapatalım Jack.

  En kısa zamanda test ederiz.

  Onları aramalıyım.

  Saat üçe doğru devreye gireceğimizi söylemiştim.

  Atomik Güvenlik Kuruluna: Bunlar çocuklarımızın resimleridir.

  Onların adına kararınızı tekrar gözden geçirmenizi istiyoruz.

  Vereceğiniz kararın sonuçlarıyla onlar baş başa kalacaklar.

  Ronald Borsak, beş yaşında.

  Tony Bulotti, yedi.

  Robert Grimble, 18 aylık.

  Douglas Brown, iki 

- Richard!

- Bu kadınla görüşmeliyim.

  Beni özledin mi?

  Olur şey değil!

  Nerelerdesin sen?

  Film nerede?

  Filmi iade etmezsen Jacovich polisi arayacak.

  Gelsene, sana bir şey göstereceğim.

- Ben çalışıyorum.

- E

-309 numaralı odadayım.

- O film bana lazım.

- Anlıyorum.

  E

-309, tamam mı?

  Beni bekle.

- Arkamda onlar mı olacak?

- Evet.

  Şöyle geç.

  Burası mı?

  Onlardan bana doğru mu geleceksin?

  Ne kadar zamanımız var?

  Güneş gözüme giriyor.

- Kiminle görüşeceğim?

- Bu adam bir profesyonel  Pekala, şimdi de kızıl saçlı kızın balina hikayesi var, değil mi?

  Ne yapıyor?

  Nükleer hikâye mi?

  O zor haberi mi?

  Ben hallederim.

  Şimdi de Kimberly Wells Point Conception'dan bildiriyor.

- Al Baietti ile görüşüyorum 

- Umarım Jacovich izlemiyordur.

  Stüdyo kontrol.

  Bir saniye lütfen.

  Bay Jacovich.

  Merhaba Don.

  Kameraları buraya, buraya ve buraya istiyorum.

  Stuart, biri jeneratör odasına gitmeli.

  1300'de bir pompa testi yapacağız.

  Nedir bu?

  Point Conception'daki göstericiler.

  İzle Jack.

  İnanılır gibi değil.

  Hazel Washburn.

  Ev kadınıyım.

  Altı torunum var ve ikisi şu an burada.

  Protestoya katılıyorum çünkü nükleer enerjiden korkuyorum.

  Torunlarını nasıl ısıtmayı düşünüyor acaba?

  Bir kaza halinde ne yapabiliriz?

  Radyasyonlu atıkların güvenli olduğundan nasıl emin olabiliriz?

- Saat üçte devreye girecek miyiz?

- De Young'a göre evet.

- Kim o?

- Kimberly.

  Size bahsettiğim kadın.

- Bunu gösteremezsiniz.

- Dur da onları bir dinle.

  Şuradaki Fizik Profesörü, diğeri de nükleer bilimler mühendisi.

  Durdurabilirsin.

  Sana göstermeyi uygun buldum.

  Ne düşünüyorsun?

  Hayatta olduğunuz için şanslı sayılırsınız.

  Aynı şeyi tüm Güney California için söylemek mümkün.

- Bir kaya kadar sağlam.

- Ted, 110'a çıkalım.

  Durun bakalım!

  Ölçekleri zorluyorsunuz.

  110'a kadar çıktığımız oluyor.

  Görmek istiyorum.

  Pekala, devam edelim.

  110'a alalım.

  Sıkıntı yok.

  Normal devrine alalım ve öğleden sonra devreye sokalım.

  Öyle kalsın.

  Reaktör arızasında, sistem otomatik olarak 10 dakika çalışır.

  Bir sorun olduğu ortada.

  Burada durabilir miyiz?

- Manuel kontrol yapıyorlar.

- Bir vana arızası.

- Nereden biliyorsun?

- Dün akşam oradaydım.

  Jack Godell ile konuştum.

  Vana arızasından bahsetti.

- Dün akşam onunla mı konuştun?

- Evet öyle.

  Bu vana arızası onları reaktörün su seviyesine yönlendiriyor.

  Ciddi bir durum olmalı.

  Kontrol odasında bu ışıklar merkez su seviyesiyle ilgilidir.

  Merkezin susuz kalması noktasına gelmiş olabilirler.

  Eğer bu doğruysa, Çin Sendromu atlattık demektir.

  Merkez susuz kalırsa, birkaç dakika içinde çok ısınır.

  Durdurulamaz.

  Eriyerek teorik olarak Çin'e kadar gidebilir.

  Suyla temas ettiği an patlamalar radyoaktif bulutlar oluşturur.

  Ölü sayısı rüzgarın şiddetine bağlı olur.

  Geniş bir bölge yaşanmaz hale gelir ve kanser vakaları başgösterir.

  ED8  D8  R6 Mükemmel.

  Mükemmel.

  Ve mükemmel.”

D. B.  Royce.”

 Herman, ciddi bir sorunumuz var.

- Pompayı kontrol ettik.

- Bu testler bir şeyi kanıtlamaz.

  Jack, yüzde 110'u bile zorladın!

  Tam kapasite çalışırken bir sarsıntı daha olursa ne olacak?

  Ani bir şok halinde 

Lanet olsun, bir de beni dinle!

  Afedersin.

  Kalite kontrol raporlarına baktım.

  Müteahhit dosyalarında bazı düzensizlikler vardı.

  Ben de kaynak röntgenlerini aldım.

  İşte sana bir örnek.

  Bunlar tıpatıp aynı.

  Adeta aynı resim üst üste.

  Jack, hiçbir müteahhit tüm belgelerini tamamlamaz.

  İşi sallamış olabilirler

Zaten bu röntgenler de altı yıllık.

- Kaynaklar da öyle.

- Tanrı aşkına Jack  Beni dinle.

- Yeni röntgenler çekilmeli.

- Ne?

  Bu çok saçma.

  Bu çok uzun zaman alır ve en az 15

-20 milyon dolara patlar.

  Bugün devreye girmek zorundayız.

  Şirket bir servet kaybediyor.

  Santralı devreye sok Jack.

  Borden, biraz su örneği al ve sağlık analizine gönder.

- Peki efendim.

- Barney, pompalara baktın mı?

  Evet.

  Akış ve sıcaklık uygun.

  47.  İstasyondaki vana temiz.

  Nasıl gidiyor Jack?

  Saat üçe geliyor.

  Reaktör devreye girmeye hazır.

  Türbin dönmeyi bekliyor.

  Pekala  Merkez, burası Ventana.

  Normal yöntemlerle güç yüklüyoruz.

  Jeneratör senkronizasyonu için sizinle temasa geçeceğim.

  Az sonra çarka gireceğiz.

  Göstergeler temiz Jack.

  Göstergeler temiz.

  Olağan açılış işlemlerine geçebilirsiniz.

  Birinci grup.

  Üçüncü grup.

  Beşinci grup.

  Yedinci grup.

  İkinci grup.

  Dördüncü grup 

- Bu filmler hemen banyoya gitsin.

- Bay Royce?

- Biraz konuşabilir miyiz?

- Elbette.

- Ventana'da vardiya sorumlusuyum.

- Nasıl yardımcı olabilirim?

- Santralde bir sorun yaşadık.

- Oysa herşey iyiydi.

- Yeniden devreye girmediniz mi?

- Evet.

- Röntgenlerdeki imzalar sizin mi?

- Evet.

  Ne var?

- Hep aynı röntgeni imzalamışsınız.

- Kaynaklar iyi durumda.

- Kaçını kontrol ettiniz?

- Hepsi iyi.

- Ama santral tehlikeli olabilir.

- Santral gayet güvenli.

  Bütün röntgenlere tek tek bakacak zamanım yok.

- Kaç tanesi?

  Hangileri?

- Hatırlamıyorum.

- Daha çok olmalı.

- Şartnameleri bilirsin.

  Bir sorun yok.

  Kaynaklar 6,000 yıl daha dayanır.

- NRC'ye gideceğim.

- Dur ve iyi düşün!

  Bir milyar dolarlık bir tazminattan bahsediyoruz.

  Dur.

  Sakin ol!

  Başın belaya girebilir.

  Karşında sıradan bir firma yok, burası Foster ve Sullivan.

  Kendi güvenlik teşkilatları var.

  Bilmem anlatabildim mi?

  Dur!

  Güvenlik teşkilatları var diyorum!

  Redman!

  Bir sorun çıktı.

- Balinaları yarın yayınlarız.

- Programa almıştık.

  Yayınlayacağımızı duyurmuştuk.

  İkinizle de görüşmek istiyorum.

  Kim o?

  Kimberly Wells.

  Konuşmalıyız.

  Bu, benim kameramanım.

- Bana yalan söylediniz.

- Gerçekten sıkışık bir vanaydı.

- Hayır, değildi.

- O kazayı görüntüledim.

  Bir nükleer bilimler uzmanı baktı.

  Az kalsın merkeze iniyormuşsunuz.

  Gerçekten neler olduğunu öğrenmeden buradan gitmeyeceğiz.

  Delinin teki size merkeze indiler demiş ama bu doğru değil.

  Sistem çalışıyor.

  Sorun bu değil.

  Sorun bu değilse, ne?

  O santrali seviyorum.

  O benim hayatım.

- Sorun nedir?

- O sallantı.

  Türbin sarsıntısı sırasında hissettiğim titreşim.

  Başka kimseyi rahatsız etmedi.

  Sonradan öğrendim ki birileri    kaynak röntgenleriyle oynamış.

  Nasıl olur da bir nükleer reaktörün kayıtlarıyla oynanabilir?

  Aman Tanrım.

  Bu titreşim bir uyarıydı.

  Santralı kapatıp yeni röntgenler çekilmeli.

  Milyonlarca dolara mal olacağı için bundan bahsetmek istemiyorlar.

  Ve kimse bana inanmıyor.

  O pompaya fazla basınç yüklenecek olursa 

- Borular açılacak olursa 

- Çin Sendromu mu olur?

  Mümkün.

  Televizyona çıkıp bunu halka açıklar mısınız?

  NRC'ye gideceğim dediğim zaman biri beni ölümle tehdit etti.

- Kim?

- Müteahhit firmada bir serseri.

  Point Conception'ı da aynı firma yapıyor.

  Röntgenleri size verirsem, bunları belge olarak gösterir misiniz?

- Lowell belge olarak sunar.

- Bunu yapar mı?

  Kanalı arayıp bunu yayına almaya çalışacağım.

  Richard geç kalıyorum.

  Röntgenler için bu akşam sizi arayacağım.

  Onları size veremem.

  Güvendiğiniz birini yollayın.

- Sakın dışarı çıkmayın.

- Beni arayın.

- Reklam filmi hazır.

- Akıtalım.

  5, 4, 3, 2, 1.

  Karartma.

- Tasha nerede?

- Tasha'yı görmek istiyoruz.

  Söyleyin biraz acele etsin.

  İşte bu harika!

  Alo?

  Hayır, bugün hiç görünmedi.

- Otuz saniye.

- Hazır.

  İkinci kamera, biraz daha açılmak mümkün mü?

  Tamam, sabitleyelim.

  Onbeş saniye, sessizlik lütfen.

- Genel plana bir çıkalım.

- V1, ikinci parçayı hazırlayalım.

- Geldi!

- Söyle ona acele etsin.

- Kimberly şu anda geldi.

- 5, 4, 3, 2  Kanal 3 Canlı Haberleri  Uğradığın için sevindik.

  Yine son dakikada Kimberly!

    ve Kimberly Wells.

  Şimdi karşınızda Pete Martin.

  İyi akşamlar.

  Ortadoğu'da yine bir bombalı saldırı 

- Ne zaman çıkıyorum?

- Neler olduğunu söyler misin?

- Jacovich'i bul, bir hikayem var.

- Richard, o filmi istiyorum.

- Rüyanda görürsün.

- Onu alacaksın.

  Jacovich'i bul.

    saatte 140 kilometreyi buldu.

  Fırtınada bir kişi öldü.

  Röntgenleri yarın öğleye kadar sana ulaştıracağız.

  Bunu yapmayacaksın.

  Bu senin işin değil.

  Sana göre değil.

  Ben hayvanların doğum günlerinden sıkıldım artık.

- Kendi hikayemi kendim yapacağım.

- Santraldaki adam kim?

- Adı bizde saklı kalacak.

- Delilleri Lowell sunacak.

  Elliot Lowell objektif olamaz.

  İstemiyorsanız isteyen biri çıkar.

  Bazı kanallar sıkı haber severler.

  Geçiyoruz, 3, 2, 1  Kamera iki, sendeyiz Pete.

  Şimdi de sıra Kimberly Wells'te.

  Bu akşam bize ne hazırladın?

  Burbank'te bir veteriner hasta balıkları evlerinde tedavi ediyor.

  Yoksa akvaryumlarda mı desek?

  Balık sahiplerinin balıklar gibi düşünmeleri gerektiğini söylüyor.

  Suyun değişme zamanını en iyi balıklar bilirler.

  Veteriner, yüzgeç incinmelerinden kuyruk ağrılarına kadar birçok

-  şikayete çözüm getiriyor.

  Balığı en çok rahatsız eden şeyler ise,   insan kaynaklı.

  Kirli eller ve sigara külleri suya girmemeli.

- Galiba hiçbir canlı sessiz değil.

- Verilen hizmet de çok güzel.

  Atom Güvenlik Kurulu ve halkın dikkatine: Konuşmamayı tercih eden dostlarımın adına konuşuyorum.

  Bu komisyonlarlar halkın duyarlılığına cevap vermiyor.

  NRC tam 60 komisyon kurdu ama bir tek lisans bile reddedilmedi.

  Nükleer santral inşaatlarına devam ediliyor,   oysa nükleer atıklara ilişkin bir program geliştirilmiş değil.

  Daha fazla konuşmanın anlamı yok.

- Ne dersin?

- Bilemiyorum.

  Şu film olabilir mi?

  Beş dakikanız doldu.

  Dr.  Elliot Lowell.

  Sayın başkan?

  Kısa bir süre sonra elimde bazı belgeler olacak.

- Bir süre izin istiyorum.

- İzin verildi.

  Ne yapıyorsun?

  Ne yapıyorsun böyle?

  Nükleer atıklar konusunda yanlış bilgilendirildiğimizi düşünüyorum.

  Bilindiği gibi bu atıklar radyasyon içermektedir ve,   bu atıklar bile başlı başına bir sorun teşkil etmektedir.

  Atıkların yüzyıllar sonra güvenli olabileceği söylenmektedir.

- Evet?

- Benim, Kimberly.

- Hector'la buluştunuz mu?

- Birkaç saat oldu.

- Gelmedi.

  Yardımınız gerekiyor.

- Ne?

  İfade vermelisiniz.

- Anlıyorum.

- Lütfen acele edin.

  Aman Tanrım 

- Hector'dan haber var mı?

- Hector gelmiş mi bir soralım.

  Bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz.

  Dr.  Lowell?

  Belgeler elinize ulaştı mı?

- Bir saat daha süre verir misiniz?

- Yoğun bir programımız var.

  Sizi başka bir güne alalım.

  Şimdi 20 dakika ara veriyoruz.

  Ben şehirde olacağım.

  Polis aradı.

  Hector 6.  Karayolunda bir kazaya karışmış.

- Ne?

- Hector kaza geçirmiş.

  Hector kaza geçirmiş.

  6.  Karayolunda.

  Godell'i mutlaka programa sok.

  VENTANA NÜKLEER SANTRALl

- Tanrım, bay Godell.

- Afedersiniz.

  Böyle araba kullanırsa yakında burada vurulur.

  Bu da ne böyle?

  Neler oluyor?

  Sakin ol.

  Tamam.

  Hazır mısınız?

  Yüzünü örtün.

  Hector!

- Yaşıyor mu?

- Evet, iyileşecek.

  Tamam, iyileşecekmiş.

- Herman?

- Duyamıyorum.

- Hangi seviyeye çıkacaksın?

- Sarhoş musun sen?

  Spindler?

  Merhaba Jack.

  Tamam, ben hallederim.

- Hangi seviyedeyiz?

- Geceyarısı tam kapasite olacak.

- Bir sarsıntı daha göze alamayız!

- Sen içtin mi?

  Ne?

  Pompada bir arıza olabilir.

- Talimat kesin.

- Bir titreşim olmuştu!

  Ted, ani bir tepki yeni bir sarsıntı yaratabilir.

  Evine git.

  Neden evine gitmiyorsun?

- Jack'in neyi var?

- Bilmiyorum.

- Hangi seviyedeyiz?

- Yüzde 75 seviyesinde.

- Yüzde 93'e çıkaralım.

- Pekala.

- Çek elini Jim.

- Aman Tanrım, Jack!

  Dışarı çıkın.

  Hadi.

  Dışarı!

- Bunu yapamazsın Jack.

- Çok ciddiyim Ted.

  Dışarı.

  Herkes dışarı.

  Sakin ol Hector.

  Dayan biraz.

  Yavaş.

- Onu öldürmeye mi geldin?

- Bizim bu işle bir ilgimiz yok.

  Kimberly ile konuşmalıyım.

  Godell kontrol odasını ele geçirdi.

  Seninle görüşmek istiyor.

  Birileri güvenlik devrelerini kurcalıyor.

  Eğer bunu hemen kesmezse atık sahasına su pompalarım.

- Anladın mı?

- Ted.

  Farketti.

- Başka bir yol bulmalıyız.

- Acele edin.

  Geldiğiniz için teşekkürler.

  Umarım onu ikna edebilirsiniz.

- Kimberly geldi.

- Aşağı gelsin.

  Yalnız.

  Aşağı inmeni istiyor.

  Bill, görebileceğim bir yerde dur.

  Kimberly, kapı açılınca tek başına içeri gel.

  Gir hadi.

  Arkadaşına ne oldu?

- Bir kaza geçirdi.

- Kaza değildi.

- Biliyorum.

  Röntgenler ortada yok.

- Allah kahretsin!

  Beni de izlediler ve buraya kaçtım.

  Tam kapasiteye çıkacaklardı.

  Sistem bunu kaldırmaz.

- Ne yapacaksın?

- Yapmam gerekeni.

  TV'ye röportaj vereceğim.

  Buradan.

  Şimdi.

  Kameramanımla görüşebilir miyim?

  Röportaj istiyor.

  Onu bundan vazgeçirmelisin.

  Bu durumu kimseye duyurmadık,

- eğer duyulursa, keskin nişancılar burayı basarlar.

  Dışarı çıkmasını sağlarsan anlatacaklarını dikkate alırız.

  Kimsenin canı yanmaz.

  Oyalanmayın.

  Hemen bir açıklama yapmak istiyor.

  Aksi takdirde,   atık bölgesine radyasyon yayacağını söyledi.

- Bunu yapabilir mi?

- Evet.

  Vanaları açması yeterli.

  Her istediğini yapabilir.

  Eğer atık alanına radyasyon   verirse, burası tarihe karışır.

  Kabul ediyoruz.

  Yayına çıkabilir.

- Bay McCormack 

- Kes sesini Gibson.

  Joe, gözünü ondan ayırma.

  Kabul ettiler.

  Ama sadece sizin kanalı aramayacağım.

- Bütün TV'lere haber vereceğim.

- Kabul etmişler.

  Ben bunun sorumluluğunu yüklenemem.

  Bir milyar dolarlık yatırımı mahvetmesine izin mi verelim?

  Gazetecilerin buraya gelmeleri bir saat sürer.

- Hiç belli olmaz.

- Onlarla sen ilgileneceksin.

- Herkes kendi işini yapsın.

- Peki efendim.

  Neden hala duruyorsunuz?

  Kontrol odasının güvenliği için bir servet harcadınız.

  Bana yapamayacaklarını anlatma.

  Ne yapabileceğini söyle.

  Santralı tehlikeye atamayız.

  Farkettirmeden devreleri bozup onu etkisiz hale getireceğiz.

- Farkettirmeden yapabilecek misin?

- Denemek zorundayız.

  Onu etkisiz hale getirin.

  Hayır Tom, işe yaramaz.

  Yukarıdaki adam kim?

  McCormack, yönetim kurulu başkanı.

- Tehlikede miyiz?

- Kapasiteyi yüzde 75'e düşürdüm.

- Neden tamamen kapatmıyorsun?

- O zaman gücümü kaybederim.

  Şu anda bir tehdit oluşturuyorum.

  Bak.

  Jeneratöre hakim olursak bir türbin sarsıntısı yaratabiliriz.

- Böylece reaktör sarsılır.

- Onu rahatsız eden zaten sarsıntı.

  Sen kimden yanasın?

  İstersen gidip ona yardım et.

- Ne kadar sürer?

- Bir düzine devreyle uğraşmalıyız.

  Hepsi burada birleşiyor.

  Yarım saat, bir saat kadar sürer.

  Tamam, hemen başla.

  Yerimizi anlatan bir açılış konuşması yapacağım.

  Sonra seni sunacağım.

  Kimliğini ve burada kaç yıldır çalıştığını açıklamalısın.

  Neler anlatacağını düşündün mü?

- Kahve ister misin?

- Evet.

  Süt ve şeker?

  Dördüncü birim, tamam.

  Altıncı birim, rapor verin.

  Herşey yoluna girecek.

  Ondördüncü birim, merkeze rapor verin.

  McCormack'e polis araçlarının geldiğini bildrin.

  Hey, buraya!

  Buraya.

  Kimberly içeride mi?

  Ekip içeri mi girecek?

  Daha önceleri yaptığımız gibi.

  Sesi hoparlörden alacağız.

- lşığa çok dikkat edin.

- Birkaç soru sorabilir miyim?

- Gidelim.

- Şu anda yayında mıyız?

  Şimdilik bir açıklama yapmayacağız.

  Biraz sabırlı olun.

- Bize adını verebilir misiniz?

- Godell.

  Gelen ekipler keskin nişancı mı?

  Keskin nişancıların burada ne işleri var?

- İçerideki şahıs silahlı mı?

- Duyduğumuza göre  Adamların benimle servis asansörüne gelsinler, tamam mı?

- GB3, 17.

- Hayır, bu ön paneldeki devre.

  B Stüdyosu, ses ve resim sinyali geçiyoruz.

  Alabiliyor musunuz?

  Ses ve resim geldi.

  Resim geldi.

  Bize bir an önce görüntü geçin.

- İkinci kamera görüntüsü var mı?

- Her an yayına girebiliriz.

- Bu büyük bir sorumsuzluk.

- Ne dediğini duymuyorum Gibson.

  Geldiler.

  Bobby, kamerayı şuraya kur.

  David, ışığı konsolun üzerine ver.

  Ron, sesi bu hoparlörden alacaksın.

  Pekala, başardık.

  Dışarısı haberci dolu.

  Ses işini halledince yayına gireceğiz.

  Tamam mı?

- Ne?

- Birkaç dakika işleri var.

  Monitöre yakalanmayın.

  İçeriden kilitli iki kapı var.

  De Young'ı bul.

- Hoparlörü nasıl açıyorsun?

- Buradan, bu düğmeyle.

- Aç hadi.

- Açık mı kalsın?

  Hazır mısınız?

  Bize ses verin.

  Ses denemesi, 1, 2, 3, 4.

- Biraz daha yaklaşmalısın.

- Ses denemesi, ben Kimberly Wells.

  Birbirinize yaklaşın.

- Sırada hangisi var?

- TB 46, toprak hattı.

  TB 39, bu da toprak hattı.

  Hazır sayılırız.

  Görüntü geldi.

  Pete, telefona lütfen.

  Bağlantıya az kaldı.

  Son kontroller.

  Renk denemesi için kameraya doğru beyaz birşey tut.

- Tamam mı?

- Renk dengesini ayarlıyor.

  Artık başlayalım.

  Beklemedeyiz.

  Kırmızı ışık yanınca yayındasın demektir.

  Lanet olsun, birşeyler yapın.

  Canlı yayına çıkmak üzere.

  Tamam mı David?

  Her an girebiliriz.

  Spindler?

  Hazır olunca seni arayacağım.

  Birşeyler yapın!

  Birinci kamera.

  İkinci kamera beklemede.

  Gir Pete.

  Birinci kamera.

  İkinci kamera beklemede.

  Gir Pete.

  Ben, Pete Martin.

  Normal yayın akışımızı    silahlı bir çalışan  Ben, Kimberly Wells.

  Şu anda Ventana Nükleer Santralının kontrol merkezindeyim.

  Yanımda, santralı ele geçiren ve bir açıklama yapmak isteyen

- Jack Godell var.

  Sizi dinliyoruz bay Godell.

  Vardiya sorumlusuyum, açıldığından beri bu santralda çalışıyorum.

  California'yı zehirlemek ya da kimseye zarar vermek istemiyorum.

  Şunu bilmenizi istiyorum  Geçen Pazartesi günü 3:36'da burada bir olay yaşandı  Bu bir kazaydı.

- Aman Allahım.

- Kimseye bir zarar gelmedi.

  Çok ciddi bir durumdu.

  Aslında bu bir insan hatasıydı.

  Bozulan bir röle, jeneratörün soğutma sistemini sarstı 

- Teknik ayrıntıya girme!

- Belki size saçma gelebilir  Bu, reaktördeki su seviyesidir.

  Göstergenin ibresi sıkışmıştı.

  Bu yüzden yanlış ölçümler yapıldı.

  Suyu boşaltmaya çalıştık.

  Ama su seviyesi tehlikeli boyutta düşmüştü.

  Merkeze su basan sadece bir tek pompa kalmıştı.

- Hadi.

- Niyetim bunları anlatmak değildi.

- Saçma mı konuşuyorum?

- Hayır, devam edin.

  Başka bir konu var.

  Bakın 

- Tamam.

- Devreyi kesmeye hazırız.

  Çok karmaşık, ama aslında çok basit  Santral bütün olarak karmaşıktır.

  Anlatmak  son derece zor.

  Ama anlatacağım şey  O titreşim normal değildi.

  Bir titreşim vardı.

  Eminim  Tanrı aşkına yeter artık.

  Oh, yo  Hayır!

- Kes gitsin.

- Görüntüyü kaybettik.

  Ne oldu?

  Aman Tanrım, neden?

  Sizi sersemler!

- Adam çıldırdı.

- Görüntüyü kaybettik.

  Lütfen, Tanrım, hayır!

  Durun!

  Kesin şunu!

  Su seviyesini kontrol edin.

- Doktor çağırın.

- Çabuk doktor çağırın!

  Hissediyorum.

- Ne dedi?

- "Hissediyorum.”

 Tanrım, o pompa işte.

- Su vanalarını kontrol edin!

- Reaktörü durdurun.

  Herkes görev yerine!

  Lanet olsun, kapat şunu!

  Tanrım.

  SÜREKLİ KESİNTİ EYLEM SONU

Bitti.

  Durdu.

  Televizyonlarını yeni açanlar için tekrar ediyorum: Saat dörtte Ventana'da silahlı bir görevli kontrolü ele geçirdi.

  Kendisiyle röportaj yapıyorduk ama bağlantımız kesildi.

- İkinci kameramız bölgede 

- Görüntü alabiliyoruz.

  Şimdi ikinci kameraya bağlanabileceğimiz söyleniyor.

  İşte, şimdi görebiliyorsunuz.

  Santralın önü çok kalabalık.

  Büyük bir hareketlilik var.

  Konuyu dağıtma.

  Hazırlanan metine sadık kal.

- Bay Gibson, neler oluyor?

- Lütfen buraya toplanın.

  Size bir açıklama yapacağım.

  Olay, birkaç dakika önce bastırıldı.

  Ventana nükleer santralı emniyette.

- Görüntü geçebildik mi?

- Deli izlenimi yaratmıştır.

  California halkı kesinlikle bir tehlike yaşamamıştır.

- Herhangi bir hasar var mı?

- Evet, ama herşey kontrol altında.

  Ruhsal dengesi bozulan bir çalışan santralı ele geçirmeye çalıştı.

- İçkili miydi?

- Evet, öyle sanıyoruz.

  Bay De Young tesis müdürümüzdür.

  Operasyonu bay Spindler'la yürüttü.

  Tekrar dönüyoruz.

  Kimberly geliyor.

  Bay De Young, birkaç dakika önce.

 .

  Bir soru sormak istiyorum.

- Görüntüyü kaçırmayalım.

- Bir soru sormama izin verin!

  Birkaç dakika önce Jack Godell vuruldu.

  Onu niçin öldürdüler?

  Bir dakika bayan Wells.

  Ruhsal dengesi bozulmuştu 

- Keskin nişancıları kim çağırdı?

- Kontrolden çıktı, tehlikeliydi.

  Bay Spindler, katılıyor musunuz?

  Ruhsal dengesi bozuk muydu?

- Bunun için bir sebep var mıydı?

- Bilmiyorum.

- İçki içer miydi?

- Bilmiyorum.

  Bunu neden yaptı?

  Size ne anlattı?

- Size ne söylemişti?

- Santral kapatılmalı demişti.

  Buna katılıyor musunuz?

- Ben fikir yürütemem.

- Peki kim yürütebilir?

- Ted, gitmemiz gerekiyor 

- Bay Gibson, bırakın konuşsun!

  Kim fikir yürütebilir?

  Jack Godell en iyi dostumdu.

  Deli olduğunu söylüyorlar.

  Deli falan değildi.

  Tanıdığım en akıllı adamdı.

- Santral için güvensiz mi diyordu?

- Evet.

  İnanmasaydı bunu yapmazdı.

  Böyle biri değildi.

  Bütün ayrıntıları bilmiyorum.

  Pek birşey anlatamadı.

  Eminim bu sefer bir soruşturma açılacaktır.

  O zaman Godell'in bir kahraman olduğunu herkes anlayacaktır.

  Jack Godell bir kahramandı.

  Gitmeliyim.

- Bunlar kişisel görüşlerdir.

- Hadi, canlı yayındayız.

  Godell yakın arkadaşı olduğundan üzüntüsünü anlayabiliyorum.

  Hadi.

  Biraz dayan.

  Kimberly'de kal.

  Canlı yayındayız.

- Spindler sadece bir işçidir 

- Hadi, canlı yayındayız.

  Pete, Jack'i tanıdım  Jack Godell'le iki gün önce tanıştık.

  Deli ya da ayyaş değildi.

  Elinde,santralın kapanmasını gereketirecek bazı deliller vardı.

  Üzgünüm ama tarafsız olamıyorum.

  Umarım bu iş burada bitmez.

  Ben, Kimberly Wells, Kanal 3 Canlı Yayını.

  Bir reklam girelim.

  Kısa bir aradan sonra Ventana nükleer santralı haberiyle yine   karşınızda olacağız.

- Müthişti.

- Harika bir iş çıkardı.

  Doğrusu hiç şaşırmadım.

 


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar