Ben Efsaneyim...Arkaplanı
Hollywood’un Tanrı Yaratma Çabası ve Put Kırıcı Müslümanın Seyirciye
Dönüşümü
30.MAYIS.2020
Hollywood sinemasının ne olduğuna
dair bir soruya karşılık rahatlıkla ‘’propagandacı’’ bir sinema cevabını
verebilirim. Evet, Hollywood sineması propagandacı bir sinemadır. Aslında bu,
tek başına çok da ayırt edici bir özellik olmayacaktır. Çünkü Sovyet ve İran
sinemaları veya diğer sinemalar için de aynı şeyi söylemek mümkün. Ancak hiç
bir sinema, propagandacı kimliğini, Hollywood gibi dışarıya karşı dayatmacı bir
biçimde kullanmamıştır. Çünkü Hollywood sinemasında Amerika daima ‘’kurtarıcı’’
bir roldedir, insanlığı kurtarıcı: hastalıktan, zulümden ve hatta ölümden. Bir
nevi Tanrı, yani her şeyin gücüne sahip, yani yenilmez.
Sinemanın felsefesini inşa eden
şey izleyiciyi nasıl konumlandırdığınızdır. Popüler sinemada izleyici ana
karakter ile psikolojik olarak özdeşleştirilir ve böylece filmin içine dâhil
edilir. İzleyici, pasifize edilerek filmin nesnesi haline getirilir. Filmin bir
parçasıdır, oyuncunun kendisidir. Düşünme melekelerini kaybeder, aktif değildir
artık izleyici. Düşünemez, sorgulayamaz, kıramaz, dökemez. Sahte tanrıları da
tanıyamaz, çünkü kendisini tanımıyordur, kendisi tanımlanandır artık. Baltayı
elinden düşürmüştür yani, putları da kıramaz artık. Bu tam da kameraya biçilen
her şeyi tanımlayıcı rol ile ilgilidir zaten. Seyircinin kamera karşısında
tanımlanan hale dönüşümü: ne kadar da aciz.
Çoklarının kurgusunu, senaryosunu
ve hatta müthiş öngörülülüğünü överek bitiremediği ‘’Ben Efsaneyim’’ filmi,
yeni salgın ile tekrar gündeme geldi. Ben de izledim. Ve çok net söyleyebilirim
ki bütün film son sahne için çekilmişti. Amerika’nın insanlığı kurtarıcı
rolünün vurgusu için, Amerika’nın yenilmezliğinin vurgusu için. Tabi çokları
gibi filmi değerlendirirken sadece oyunculuğa, kurguya, montaja, çekim
tekniklerine bakacak olursak, evet film gayet başarılı, gayet izlenebilir.
Ancak bundan ötesini düşünmeli, düşünebilmeli. Salgın bir hastalık ile yok
oluşun eşiğine gelmiş insanlığın yeniden hayata dönmesinde Amerika’nın tek umut
olması, Amerika(veya Amerikancı) dışı bir dünya için ne anlam ifade ediyor veya
etmeli? Burada 25. Kare veya subliminal mesaj gibi gereksiz muhabbetlere
girmeye hiç gerek yok. Çünkü verilmek istenen mesaj hiç de örtülmeden,
gizlenmeden verilmekte, en hafif yiyecekten daha rahat hazmedilebilir biçimde
ve de lezzet alarak. Ve bizler, Amerika’nın kurtarıcı rolünü çoktan kabullenmiş
olan bizler, bunu fark edemedik ve edemeyiz de zaten. Ne de olsa bizi
kurtarmaya gelmişlerdi. Evet, filmde salgına karşı tüm dünyayı kurtaran Amerika
bugün kendisini kurtarmanın derdine düşmüş durumda. Hayat filmlerden ibaret
değilmiş demek!
Filmin adı: Ben Efsaneyim
Süre: 101 dk
Yönetmen: Francis Lawrence
Yapım: 2007 ABD
Senaryo: Richard Matheson-Akiva
Goldsman-Mark Protosevich-John William Corrington-Joyce Hooper Corrington
Söz&Kalem - Feyzullah Çiftçi
https://www.sozvekalem.com/hollywoodun-tanri-yaratma-Cabasi-ve-put-kirici-muslumanin-seyirciye-donusumu
Ben Efsaneyim (2007)I Am Legend
101 dk
8.0/10 puan 2342 kullanıcı oyladı
Yönetmen:Francis Lawrence
Senaryo:Mark Protosevich, Akiva Goldsman, Richard Matheson
Ülke:ABD
Tür:Dram, Korku, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:25 Ocak 2008 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:James Newton Howard
Web Sitesi:Warner Bros. [us]
Bütçe:$150,000,000 / Hasılat: $585,349,010
Çekim Yeri:New York City, New York, ABD
Kelimeler:hayatta kalan, tedavi, veba, devamı...
Nam-ı Diğer:I Am Legend: The IMAX Experience
Oyuncular: Will Smith,Alice Braga,Charlie Tahan,
Salli Richardson-Whitfield,Willow Smith
Devam Filmleri
2007 - Ben Efsaneyim(654,215)7.2
0 - Untitled I Am Legend Reboot(?)?
Özet
Benim adım Robert Neville. New York şehrinde hayatta kalan
biriyim. Sesimi duyan biri varsa'herhangi biri. Lütfen. Yalnız değilsin?.
Robert Neville çok başarılı bir bilim adamıdır, ama o bile
tedavi edilemeyen, insan yapımı o korkunç virüsü kontrol altına alamamıştır.
Her nasılsa virüse bağışıklık gösteren Neville, New York şehrinden, hatta belki
dünyadan arta kalan yerde, hayatta kalmış tek insandır. Neville üç yıl boyunca
inancını yitirmeden her gün telsiz mesajı göndererek, umutsuz bir şekilde,
hayatta kalmış başka insanlar bulmaya çalışır. Ama yalnız değildir.
Belki de insanoğlunun son ve en iyi umudu olan Neville'i
ayakta tutan tek şey kendine düşen görevi yerine getirme arzusudur: Kendi
kanını kullanarak virüsün etkilerini tersine çevirecek bir tedavi bulmak. Ama
karşısındakilere karşı sayıca az olduğunu bilmektedir? ve zamanı da hızla
tükenmektedi
Alt Yazı
ilkbahar kampı ve olup bitenlerden haberdar.
Yaralanmalarla ilgili sorunlar olduğunu bildirdiler.
Öyle mi?
Serbest anlaşmalara başvurma ihtimali var mı?
Olabilir ama güçlü bir gruba da aitler.
Birkaç uzman oyuncuları ekleyebilirler.
Peter bize bunu daha iyi açıklayabilir.
Sen kimden yanasın?
Şimdiye kadar New York'ta gördüklerimden memnunum.
Her zamanki gibi çok güçlü bir takıma sahipler.
Amerikan liginde.
Uluslararası için de hala Chicago'yu desteklerim.
Los Angeles takımı da biraz gözüme girdi.
Tamam, o zaman New York-Chicago dünya şampiyonluğuna
bakıyoruz belki de Los Angeles.
- Hala olabilir.
Sezonun sonuna kadar seyredin.
Spor haberlerinden şimdilik bu kadar.
- Stüdyoya dönüyoruz.
Sağ ol, Dave.
- Bir şey değil,
Eddie.
Teşekkürler.
İzlediğimiz tek bu değil.
Sağlık Masası'ndan
Karen'ı dinliyoruz.
Tıp dünyası şimdiye
dek çocuk felci aşısından kalp nakline
kadar birçok mucizevi tedavi gördü.
Geçmişteki bu
başarılar Dr. Alice Krippin'in yaptığı
çalışmaların gölgesinde kalabilir.
Bu sabah bize
katıldığınız için çok teşekkürler.
- Elbette.
- Doktor Krippin,
kısaca anlatır mısınız?
Dr. ALICE KRIPPIN KANSER TEDAVİSİ Yaptığımız
buluşun temeli çok basit.
Doğa tarafından
tasarlanmış bir şeyi alıp yeniden programlayarak vücuda karşı çalışmak yerine vücut için
çalışmasını sağladık.
Virüsten mi söz
ediyorsunuz?
Evet.
Bu çalışmada kızamık virüsü genetik düzeyde işlenerek, zararlı değil yararlı
olması sağlandı.
Bunu tanımlamanın çok
güzel bir yolu var.
Vücudunuzun bir
otoyol olduğunu virüsün de çok kötü bir adamın kullandığı çok hızlı bir otomobil olduğunu varsayarsak bu aracın sebep olabileceği hasarı düşünün.
Fakat bu adamın
yerine bir polis koyarsanız bütün tablo
değişir.
Bizim yaptığımız da
böyle bir şey.
Şimdiye kadar kaç
kişiyi tedavi ettiniz?
Su ana kadar on bin
dokuz insanda klinik deneme yaptık.
Kaçı kanserden
kurtuldu?
On bin dokuzu.
Yani kanserin
tedavisini buldunuz.
Evet, bulduk.
ÜÇ YIL SONRA TANRI
BİZİ HALA SEVİYOR.
Ne gördün, ne gördün?
Kahretsin.
Gidelim Sam.
Hadi.
BEN EFSANEYİM
“İnan bana her yer harika görünüyor.
Bu, New York tarihindeki sadece en büyük kar fırtınası değil
aynı zamanda da en güzeli.
Sabah uyandığınızda New York sokaklarında 70 santimetre kar olduğunu düşünün.
Al bakalım, tam
istediğin gibi.
İğrenç.
Affedersin,
affedersin.
Tamam, sakin ol.
uçaklar, trenler ve otomobiller şehirde mahsur
kaldı.
TIME KURTARICI?
JFK'de Türk Havayollarına ait bir uçağın kayarak pistten
çıktığını haber aldık.
Neyse ki herhangi bir yaralanma olayı yok.
Al bakalım.
Şimdi size Bob Hager'ın temel kuralını söyleyeceğim.
Cetvelimi sokuyorum.
New York'da bulunduğumuz yerde 41 santimetre kar bulunuyor.
Tekrar sizdeyiz Matt ve Katie.
Gerçekten harika görünüyor.
En azından bir iki gün bu güzel görüntü devam edecek.
Sonra her yer kahverengi olacak.
Keşke.
Neyse, teşekkürler
Ann.
Hayır, hayır.
Sebzelerini ye.
İttirip durma.
Ye.
Oyun oynamıyorum.
Günaydın.
Bu sabah doğu kıyısında Sebzelerini yiyeceksin.
Bütün geçe burada
otururuz.
En büyük sorun işe gitmek olacak.
Ne diye şikayet
ediyorsun?
Sebzelerini neden
yemedin?
Tamam, anlaşma
yapalım.
Bak.
Yarın akşam iki katı
sebze yiyeceksin, tamam mı?
Anlaştık mı?
Anlaştık mı?
Sakın dert etme Hiçbir şeyi
“Çünkü girecek yoluna Bütün hepsi Çok güzel değil mi?
Yükselen güneşle birlikte Gülümseyen üç minik kuş Sam.
Cıvıldıyorlar neşeyle
İyiyim.
Tamam.
Robert neler oluyor?
Cebini aradım ama sürekli telesekreter çıktı.
- Cep telefonları
çalışmıyor.
- Baba nereye
gidiyoruz?
Yeni kurallara
alışamadım.
Sarah teyzene
gidiyorsunuz, tatlım.
- Hayır.
Neden?
- Bebeğim, kemerini
tak, çabuk.
- Otuz dakika kaldı
yarbay.
- Anlaşıldı.
Neye otuz dakika
kaldı?
Adayı tecrit
ediyorlar.
tecrit mi ediyorlar?
Bu adayı mı?
Ben Sarah teyzeme gitmek
istemiyorum.
Bütün parayı aldın
mı?
Ne kadar?
Altı yüz dolar.
Neden
"gidiyorsunuz" dedin?
Yeterli değil.
Robert,
"gidiyorsunuz" dedin "gidiyoruz" değil.
Karşıya geçince bir
para çekme makinesi bul, alabildiğin kadar nakit al.
Yaz tatilinde
değiliz.
Sarah'nın arabasıyla
gidin.
Çiftlikte buluşuruz.
İki haftalık yiyecek
al.
Tanrım.
Robert, virüs yayıldı mı?
Havadan mı?
Sarah teyzeme sadece
yazın gideriz.
- Olabilir.
- Aman Tanrım.
Yılbaşı geliyor.
Hediyelerim ne
olacak?
Açıklıyor.
Doğrusu sevgili vatandaşlarım, bu virüs - Noel hediyelerim dolapta kaldı.
- Sus artık Mar.
sadece bizi değil, gezegendeki tüm ülkeleri
tehdit ediyor.
- Anne bak, bir
kelebek.
- Marley, yeter!
Bu yüzden büyük bir üzüntüyle, ama daha da büyük bir
kararlılıkla New York şehrinin askeri karantina
altına alınmasına dair başkanlık emrini
bu akşam imzalamış bulunuyorum.
Tanrı yardımcımız olsun.
Başkanın yaptığı özel
Hala sansımız var.
Bir, iki hafta
içinde bir şey bulabilirsek yayılmasını
engelleyebiliriz.
Bunu hala
düzeltebilirim.
Lütfen.
Aynı işi şehir dışında da yapabilirsin.
Burası sıfır noktası.
Burada çalışmalıyım,
bunu konuşmuştuk.
Ne yapıyorsun?
Ne mi yapıyorum?
Buna izin vermeyeceğim.
İzin mi?
Bu sana bağlı değil, bunu kontrol edemez Baba, bu bir canavar!
İyi uyudun mu?
Dikkat et!
Bilmen gerekir.
Döneceğim.
Doktor Robert
Neville, 5 Eylül 2012, GA serisi serum 391 Hayvan deneyleri.
Görüntülü belge.
GA serisi sonuçları
aynı.
Bileşim 1, 3, 4, 6,
8, 9, 10 11, 14, 16, 18, virüsü
öldürmedi.
Bileşim 2, 5, 7 12, 13, 15, 17 taşıyıcıyı öldürmüş.
Bir dakika.
Bileşim 6 düşük
saldırganlık özellikleri gösteriyor.
Deri rengi kısmen
normal.
Hafif göz bebeği
hareketi var.
GA serisi serum 391,
bileşim 6 insan deneyi için yeni aday.
Sıkı dur altı numara.
İstediğin bu değil
mi?
Günaydın Marge.
Günaydın Fred.
Niye bu kadar erken
geldiniz?
Kazağın çok güzelmiş
Fred.
Sakın kimseye verme.
İçeride görüşürüz.
Nasılsın dostum?
Günaydın Hank.
Bu sıranın ortasına
geldim.
Su kız kim?
Neyse boş ver.
Yarın sabah
görüşürüz.
Ne söyleseydim ki?
"Merhaba.
Hasta farelerimi
görmek ister misin?
" Tamam, yarın.
Yarın merhaba
diyeceğim.
Aferin sana.
İyi iş çıkardın.
ENFEKSİYONLU
KÖPEKLERDEN KORUNUN.
AYDINLIKTA DURUN.
Suna bak.
Gördün mü?
Kızıl somon.
Gerçek konserve.
Daha sonra veririm.
Gidelim.
Bekle.
Lucy'ye.
Noel'den önce açma.
Sevgiler, Teddy.
Adım Robert Neville.
Hayatta kaldım ve New York'ta yaşıyorum.
Bütün frekanslardan yayın yapıyorum.
Her gün öğle saatlerinde Güney Caddesi Limanı'nda olacağım.
Güneşin en tepede olduğu zaman.
Oradaysanız orada
herhangi biri varsa yiyecek
sağlayabilirim.
Barınak sağlayabilirim.
Güvenlik sağlayabilirim.
Beni duyan varsa kim
olursaLütfen.
Yalnız değilsiniz.
Sayı.
Bundan gözünü ayırma.
İyiye gidiyorum.
Sam, hayır, hayır.
Hayır, hayır.
Sam.
Sam.
Sam.
Hadi.
Sam.
Gitmeliyim Sam.
Gitmeliyim.
Sam?
Sam.
Sam.
Sam, gitmeliyiz.
Ne yapıyorsun?
Sam, gitmeliyiz.
Sam koş, koş.
Sam çık dışarı.
Dikkatli olmalısın
tamam mı?
Dikkat etmelisin.
Dinle.
Bu sefer burada
kalmanı istiyorum, tamam mı?
Çünkü sana
bulaşabilir.
Bana bulaşmaz.
Hava kararana kadar
dönmezsem gidersin.
Denek dişi.
18-20 yaşlarında
görünüyor.
Dilaudid normal
insan dozunun altı katında etki gösterdi.
vücut ısısı 41
derece.
Nabız dakikada 200
civarı.
Solunumu hızlı.
PA 02, normalin
yüzde 300 üzerinde.
Göz bebekleri
tamamen açık.
Işığa tepki vermiyor.
Morötesi ışığa aşırı
tepkili.
Belirtiler ve doku
örnekleri deneğe KV virüsünün bulaşmış olduğunu gösteriyor.
Aşı testi.
GA serisi serum 391,
bileşim 6.
İnsan testi başlıyor.
Solunum yavaşlıyor.
Nabız 190.
vücut ısısı
kırk buçuk derece.
Kırk derece ve
düşüyor.
Başarmış olabiliriz.
GA serisi serum 391,
bileşim 6, insanlarda etkisiz.
Bu deneyle ilgili
test sonuçları altı ayrı sabit diske kaydedildi.
Hala tedavi
bulunamadı.
Bin birinci gün.
Bugün
yuvalardan biriyle yakın temasa geçtik.
Yaptığım
kan testleri virüsün temasla ya da havadan bulaşan türlerine hala bağışık olduğumu gösteriyor.
Köpekler hala sadece havadan bulaşan türe
karşı bağışık.
Karanlık yerlere
öyle dalamazsın aptal şey.
Aşı deneyleri devam
ediyor.
Bağışıklığımı hala
hastalara aktarabilmiş değilim.
Krippin virüsü çok
karmaşık.
Karanlıkta yürüyoruz
evlat.
Davranışsal not: Bugün
virüs bulaşmış bir erkek gün ışığına çıkmaya yeltendi.
Beyin
fonksiyonlarının azalması ya da
yiyeceğin giderek azalması en temel
hayatta kalma dürtülerini göz ardı etmelerine yol açmış olabilir.
Sosyal ters evrim
tamamlanmış görünüyor.
Tipik insan
davranışları tümüyle yok oldu.
Neden durduk?
Yol kapalı millet,
yürüyeceğiz.
On dakikadan az kaldı.
Tatlım, köpeği bana
ver.
- Hadi bebeğim,
gidelim.
Hadi, hadi.
- Baba.
Hadi, bir şey yok,
haydi gel.
Yarbayla ailesini
aramızda tutacağız.
Hiçbir şey için
durmayın.
Anne, silahları var.
Merak etme, onlar da
baban gibi asker.
İzniniz yoksa kontrol noktasından geçemezsiniz.
Lütfen evlerinize dönün.
Yol açın, yol açın.
Geliyoruz.
İzniniz yoksa kontrol noktasından geçemezsiniz.
Lütfen evlerinize dönün.
Temizsiniz, geçin.
Temiz.
Evet, yaklaşın.
Temiz.
Sıradaki.
Virüs bulaşmış.
Askeri karantina başlamak üzere.
Lütfen kıyıdan uzak
durun.
- Askeri karantina başlamak üzere.
- Bak, bak.
- Temiz.
Devam edin.
- Ben hasta değilim.
Ne olur, ne olur?
Ne olur bebeğimi de
alın.
- Virüs bulaşmış.
- Beni takip edin,
bayan.
Ne?
Hayır.
Robert!
Robert.
Karıma dokunma.
- Anne!
- Karşı koymayın.
Ben Yarbay Robert
Neville.
- Anne.
- Tekrar tara.
Ona dokunma!
Ellerini karımdan
çek.
- Sakin olun.
- Tekrar tarama yap.
İndir silahını.
İndir silahını asker.
İndir silahını.
Ben Yarbay Robert
Neville.
Sana tekrar tarama
yapmanı emrediyorum.
Tekrar tarama yap.
Tamam, tekrar yap.
Temiz.
Temiz,
geçebilirsiniz.
Ne olur bebeğimi de
alın.
Bebeğimi de alın.
- Anne.
- Ne olur bebeğimi
de alın.
Baba, neden o küçük
kız da gelmiyor?
Lütfen kıyıdan uzak durun.
Ne kadar kaldı?
Beş dakika.
Başaracağız.
Ben Korucu 621.
Biniş alanındayız.
Askeri karantina başlamak üzere.
Onlara göz kulak
olacağım, yarbay.
Söz veriyorum.
Öpücük ver.
Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Ulu Tanrım, lütfen
Robert'a göz kulak ol.
Önündeki mücadelede
ona güç ver.
Tanrım, ne olur,
onun sağ salim eve dönmesini sağla.
Amin.
Baban canavarları
temizleyecek bebeğim, tamam mı?
Sam, sen babamı koru.
Hayır çanım, alamam.
Peki, tamam.
Komutanım,
gitmeliyiz.
Baba bak, kelebek.
Kelebek.
Hadi gidelim.
İyi uyudun mu?
Dr. Neville, Dr. Krippin'in daha önceden kanserin mucizevi
tedavisi olarak ortaya çıkardığı virüsün
geçirdiği sürekli değişimi yakından inceleyecek.
Şu ana
kadar Krippin'in yeniden kurgulanmış virüsüyle tedavi altına alınan 5000 kişi kuduz hastalığının başlangıç bulgularını
göstermeye başladı.
25
hasta hayatını kaybetti.
Dr. Neville yerel hastanelere anti virüs ilaçları
depolamalarını karantina protokolünü hazırlamaya
başlamalarını emretti.
Bugün doğum günüm.
Vali, "Dr. Neville'in bizi kurtaracağına dair inancımız
tam.
" dedi.
Şarkı söyleyecek
misin?
Adım Robert Neville.
Hayatta kaldım ve New York'ta yaşıyorum.
Bütün frekanslardan yayın yapıyorum.
Her gün öğle saatlerinde Güney Caddesi Limanı'nda olacağım.
Güneş en tepede olduğu zaman.
Oradaysanız, eğer orada biri varsa yiyecek sağlayabilirim.
Barınak
sağlayabilirim.
Güvenlik sağlayabilirim.
Beni duyan varsa, kim olursa lütfen yalnız değilsiniz.
Bak parti falan planlıyorsan, şimdi söyle.
Tamam mı?
Çünkü sürprizlerden
hoşlanmam.
Şaşırmış gibi
davranacağıma yemin ederim, tamam mı?
Ne arıyorsun burada,
Fred?
Ne demek oluyor bu?
Hayır.
Hayır, hayır!
Hayır.
Ne arıyorsun burada,
Fred?
Buraya nasıl geldin?
Fred, eğer gerçeksen
hemen söylesen iyi olur.
Gerçeksen hemen
söylesen iyi olur.
Lanet olsun, Fred.
Lanet olsun.
İyiyim, iyiyim.
İyiyim, iyiyim,
iyiyim.
İyiyim, bebeğim.
İyiyim, iyiyim.
Gidelim.
Hadi.
Sam, hadi.
Gidelim Sam.
Hayır, gidelim.
Eve gitmeliyiz, Sam.
Gidelim.
Hayır.
Sam?
Sam?
Bir şeyin yok.
Bir şeyin yok.
Bir şeyin yok.
Bir şeyin yok.
Samantha, bak bana,
kızım.
Bir şeyin yok.
Samantha.
Eve gitmeliyiz.
Seni eve
götürmeliyim.
Eve gidelim.
Tamam, hadi.
Gel buraya, gel.
Gidiyoruz.
Gidiyoruz.
Bir şey yok.
Tamam.
Sakın dert etme
“Hiçbir şeyi
“Çünkü girecek yoluna Bütün hepsi
“Sakın dert etme Hiçbir şeyi
“Yükselen güneşle birlikte
“Üç minik kuş
Arkadaşıma bugün sana merhaba diyeceğime söz vermiştim.
Merhaba.
Merhaba.
Lütfen bana merhaba
de.
Lütfen bana merhaba
de.
Geberin!
Geberin!
Hadi, sakın ölme.
Nerede oturuyorsun?
Sakın ölme.
Nerede oturuyorsun?
Nerede oturuyorsun?
11, Washington
Meydanı.
Nerede oturduğumu
bilmiyorlar.
Bizi izlemesinler.
Gün doğana kadar
dışarıda kalmalısın.
Hayır.
Eşek?
Ne yapıyorsun?
Bunu görüp de bir duvar olduğunu anlamayacağını sanmıyorum.
Ama duvarın bataklığımın etrafından geçmesi gerekir, içinden
değil.
Senin tarafının etrafından geçiyor zaten.
Orası senin, burası
benim alanım.
- Senin tarafın mı?
- Evet.
Benim tarafım.
Prensesi kurtarmana yardım ettim.
İşin yarısını yaptım.
Ganimetin yarısı benim.
Şimdi şu kafana benzeyen büyük taşı ver bana.
- Geri çekil.
- Hayır, sen geri
çekil.
- Burası benim bataklığım.
- Bizim bataklığımız.
Bırak şunu, eşek.
İnatçı sersem.
Pis kokan canavar.
Öyle olsun.
Gel buraya.
Seninle işim bitmedi.
Benim seninle işim bitti.
Her zaman "ben, ben, ben".
Şimdi sıra bende.
Kes sesini ve beni
dinle.
Bana kötü davranıyorsun.
Hakaret ediyorsun.
Yaptığım hiçbir şeyi beğenmiyorsun.
Beni itip kakıyorsun, uzaklaştırıyorsun.
Öyle mi?
Madem o kadar kötüyüm, neden buraya geldin?
Çünkü arkadaşlar böyle yapar.
Birbirlerini
affederler.
Haklısın Eşek.
Seni affediyorum.
Beni arkamdan
bıçakladığın için.
O kadar çok katmanın var ki soğan çocuk, kendi hislerinden
korkuyorsun.
Git başımdan.
Yumurtalar biraz bozulmuş.
Tabii sen bunu zaten
biliyorsun.
Onlar senin.
Ama biraz pastırma
buldum.
Bence bu, tarihteki
en güzel yiyecek.
Banyondan da biraz
antibiyotik aldım.
Tabağının yanına
koydum.
Bacağın şimdilik iyi ama ilaç içmeye başlamazsan, yakında kötüleşir.
Siz kimsiniz?
Ben Anna.
Bu da Ethan.
Yemeğini soğutma.
Endişelenme.
Ye hadi.
Maryland'den geldik.
Radyo mesajını
duyduk.
Öğleyin limandaydık.
Bütün gün bekledik.
Vermont'a gidiyoruz.
Kurtulanların
kolonisine.
Ne?
Bethel'da.
Güvenli bölge.
Kurtulanların
kolonisi yok.
Güvenli bölge de yok.
Hiçbir şey olması
gerektiği gibi olmadı.
Yaptığımız hiçbir
şey işe yaramadı.
Dağlarda
hastalanmayan insanların kolonisi var.
Virüs soğuğa
dayanamadı.
Orada büyük bir koloni
var.
Kes sesini.
Herkes öldü.
Herkes öldü.
Benim biraz zamana
ihtiyacım var, tamam mı?
O pastırmayı
saklıyordum.
Saklıyordum.
Yukarı çıkacağım,
tamam mı?
Bırakın beni.
Ethan, bırak bıçağı.
Orada mısın?
Dev!
Lord Farquaad'ın emriyle ikinizi de tutuklamak için geldim.
Sizi belirlenen yerleşim bölgesine götüreceğim.
Sahi mi?
Sen ve hangi ordu?
Bir şey diyebilir
miyim?
Yaptığın gerçekten
harika bir şeydi.
İnanılmazdı.
Sen benimle mi konuşuyorsun?
Evet seninle
konuşuyordum.
Orada yaptığın
gerçekten harikaydı.
Askerler seni
yakalayacaklarını sandı ama sen geldin sonra "güm" oldu.
Hepsi de arkalarına
bile bakmadan kaçtı.
Bunu görmek
gerçekten iyi geldi.
Harika.
Gerçekten.
Özgür olmak harika.
O zaman özgürlüğünü kendi
arkadaşlarınla kutlasana.
Ama benim arkadaşım
yok.
Oraya yalnız başıma
gitmeyeceğim.
Dur biraz.
Harika bir fikrim var.
Seninle kalacağım.
Büyük, yeşil bir dövüş makinesisin.
İkimiz beraber herkesi korkutabiliriz.
Şrek'i çok severim.
Bu gerçekten çok korkunçtu.
Yanlış anlama ama kükremen işe yaramazsa nefesin kesin işi
bitirir.
Naneli sakız falan çiğnemelisin.
Nefesin çok kötü
kokuyor.
Burnumun direği kırıldı neredeyse.
Böyle bir şey
eskiden Artık insanlarla aran pek iyi
değil galiba.
Bacağım için
teşekkür ederim.
Bir şey değil.
Neredeydin?
Sao Paulo'dan kalkan
Kızıl Haç kurtarma gemisindeydim.
O gemiler kalıcı
olmayacaktı.
Doğru, olmayacaktı.
Deniz kuvvetleri
dağılınca erzak için onlar kullanıldı.
Biri sahile kadar çekmiş.
Beşimizde bağışıklık
vardı.
Beş mi dedin?
Karanlık düşmanlar
yakaladı.
Sen o Robert
Neville'sın değil mi?
Bugün geç oldu.
Yarın erken yola
çıkarsak Vermont'a zamanında varabiliriz.
- Eğer buradan - Bir yere gitmiyorum.
Burası sıfır noktası.
Burası benim alanım.
Buna izin
vermeyeceğim.
Hala bunu
düzeltebilirim.
Ayağına ne oldu ?
Bu tuzağı ben
kurmuştum.
Bunlar benim
malzemelerim.
Virüs kapanlar bunu
yapmış olamaz.
- Nerden biliyorsun ?
- Onların üst düzey
beyin işlevleri yoktur.
Plan yapmazlar ya da
nefret etmezler Aşık olmazlar.
Yapamazlar.
- Evrim geçiriyor
olabilirler mi ?
Ethan.
Hey, Ethan.
Çok soğuk.
Gitmeliyiz.
Üstünde çalıştığım
yeni bir ilaç var.
Ne ?
Buz Buz bulmalıyız.
- Beni korkuttun.
- Affedersin.
İki kere seslendim.
Teşekkür ederim.
Ağır uyuşturucu
altında.
Merak etme,
güvendeyiz.
Hiç böyle hareketsiz
görmemiştim.
Her zaman
saldırganlar.
Sence bu onu
iyileştirecek mi?
Hayır, onu
öldüreceği kesin ama vücut ısısını çok
düşürerek bileşimin etkisini arttırabilirim
diye düşünüyorum.
Hepsi öldü mü?
Evet.
Tanrım.
Bunu Tanrı yapmadı
Anna.
Biz yaptık.
Ethan nerede
yatabilir?
Ağırmış.
Şu kapıyı açar mısın?
Çok güzelmiş.
Adı ne?
Marley.
Adı Marley'di.
Güzel bir isim.
Evet, Bob Marley'nin
adını verdik.
Kim?
Şarkıcı.
Damian mı?
Babası.
Babası.
Tanımıyorum.
Şerifi vurdum
“Ama yardımcısını vurmadım - Bu kabul edilemez.
- Ne?
Yapılmış en iyi
albüm.
Bunu bilmiyor musun?
Vay çanına.
Onun bir düşüncesi
vardı.
Virologların fikirlerine benzeyen bir düşünce.
İnsanların hayatına müzik
ve sevgi aşılayarak ırkçılığı ve
nefreti tedavi edebileceğine inanıyordu.
Bir gün, bir barış
konserine çıkmaya hazırlanırken silahlı
bir adam evine gelip onu vurmuştu.
İki gün sonra konsere çıkıp şarkı söyledi.
Biri ona
"neden" diye sordu.
"Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışan insanlar bir gün bile
tatil yapmıyor.
Ben nasıl yapayım?
" dedi.
Karanlığa ışık tutun.
Bizimle gel, Neville.
Koloniye.
Koloni falan yok,
Anna.
Her şey paramparça
oldu.
- Kurtarma planı yok - Yanılıyorsun.
Bir koloni var.
Biliyorum.
Nereden biliyorsun
Anna?
Biliyorum işte.
Nasıl?
Nereden bilebilirsin?
Tanrı söyledi.
Bir planı var.
- Tanrı mı söyledi?
- Evet.
- Bildiğimiz Tanrı
mı?
- Evet.
- Kulağa nasıl
geldiğini biliyorum.
- Çılgınca geliyor.
Ama bir şey radyoyu
açmamı söyledi.
Buraya gelmemi
söyledi.
Sana buraya gelmeni
radyodaki sesim söyledi, Anna.
Dün geçe intihara
kalkışmıştın, değil mi?
Hayatını kurtarmak
için tam zamanında geldim.
Sence bu tesadüf mü?
- Kes sunu.
Kes.
- Beni buraya bir
sebeple göndermiş olmalı.
Dünya artık çok
sessiz.
sadece dinlemeliyiz.
Dinlersek Tanrı'nın planını duyabiliriz.
- Tanrı'nın planı mı?
- Evet.
Sana Tanrı'nın
planını anlatayım.
Virüs ortaya
çıktığında dünyada altı milyar insan vardı.
Virüsün öldürme
oranı yüzde 90'dı.
Yani 5. 4 milyar insan öldü.
vücut işlevsizliğinden öldüler.
Yüzde birden az bağışıklığı olan vardı.
Yani geriye sen, ben ve Ethan gibi 12 milyon
insan kaldı.
Kalan 588 milyon insan senin karanlık düşman dediğin şeye dönüştü.
Sonra açıktılar.
Karşılarına çıkan
herkesi öldürüp yediler.
Herkesi.
Senin ya da benim şimdiye
kadar tanımış olduğumuz herkes öldü.
Öldü.
Tanrı yok.
Tanrı yok.
Neydi o?
Dün eve geldiğimizde
hala karanlık mıydı?
Kan kaybediyordun.
Ufukta ışık vardı.
Işığı kapat.
Kapat hadi.
- Bizi takip
etmişler.
- Ethan.
Kahretsin.
Anna.
Hadi.
Hadi.
İyi misin?
- İyi misin?
- Tanrım, kanaman
var.
Laboratuara gidin.
Aşağıya, hadi.
Laboratuara.
Laboratuara.
Camın arkasına geçin.
Aman Tanrım.
Hadi.
Hadi, korkma, korkma.
Tanrım.
İşe yaramış.
Neville.
İşe yaramış.
Durun.
Durun.
Durun, sizi
kurtarabilirim.
Size yardım
edebilirim.
Hastasınız, yardım
edebilirim.
Bunu düzeltebilirim.
Herkesi
kurtarabilirim.
Her şeyi
düzeltebilirim.
Tedaviyi buldum.
Dur.
Dur.
Sizi kurtarabilirim.
Hayır.
Hayır.
Baba bak, bu bir kelebek.
Robert.
Ne yapıyorsun?
Kapıyı açar mısın,
lütfen?
Ne yapıyorsun?
Tanrıyı dinliyorum.
Enjektör almam
gerekiyor.
Üzgünüm.
Adım, Anna Montez.
Hayatta kalanlarımız
var.
Dr. Robert Neville ve Ethan ismindeki bir çocukla
yolculuk ediyorum.
17. Yol'u takip ederek kuzeydeki Bethel Vermont'a
gidiyoruz.
Radyonuzu açık
tutun.
Yaptığımız
yayınları dinleyin.
Yalnız
değilsiniz.
Ümitvar olun.
Dinlemeye devam
edin.
Yalnız
değilsiniz.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar