Print Friendly and PDF

Derviş ve Ölüm (1974) Dervis i smrt

 


105 dk

Yönetmen:Zdravko Velimirovic

Senaryo:Borislav Mihajlovic-Mihiz, Mesa Selimovic, Zdravko Velimirovic

Ülke:Yugoslavya 

Tür:Dram

 Vizyon Tarihi:12 Temmuz 1974 (Yugoslavya)

Dil:Serbian

Müzik:Zoran Hristic

 Nam-ı Diğer:The Dervish and Death

 Oyuncular

Voja   Miric

Velimir  'Bata' Zivojinovic

Boris   Dvornik

Olivera   Katarina

Spela   Rozin

 

Özet

Senaryosu, Boşnak yazar Meşa Selimoviç'in 1966'da yayınlanan ve yaklaşık otuz farklı dile çevrilmiş 'Derviş ve Ölüm' adlı romanından yola çıkılarak hazırlanan Derviş, Osmanlı döneminde küçük bir kasabadaki tekkede yaşayan Mevlevi şeyhi Ahmet Nurettin'in hayatını anlatıyor. Mutlak dinî doğrular üzerine kurulu dünyasında yaşayan Ahmet Nurettin, olaylar karşısında hep seyirci kalmış, gerçeklerden ve çelişkilerden kaçmıştır. Öte yandan, diğer insanlara yol gösterici olma iddiasındadır. Ancak yaşam, onu kaçtığı her şeyle yüzleşmeye zorlayacaktır. Erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesiyle Nurettin, bunun sorumlularına karşı müthiş bir öfkeye kapılır ve isyan eder. Bu öfke ve isyan sonucu 'kutsallık' ve 'sonsuzluk' katından iner, yıkıcı duygulara sürüklenerek, gittikçe daha kusurlu ve güvensiz bir kişiliğe bürünür. İntikam hisleri ile halkı tahrik eder ve çıkan isyanda öldürülen Kadı'nın yerine geçer. Artık iktidar sahibi, kendisidir; ancak iktidar, sandığı gibi yanlışları düzeltmeye yarayan bir mekanizma olmanın çok uzağındadır. Kader, Nurettin'i de iktidarı bir zamanlar isyan ettiği kimseler gibi kullanmaya zorlayacaktır, hem de en yakın dostuna karşı

Altyazı

Adım Ahmet Nureddin.

 İmanın ışığı.

 Bir Mevlevi tekkesinin şeyhiyim.

 Yirmi yıIdan beri dervişim.

 Bana söz dinlemeyi, tahammül etmeyi ve inanç uğruna yaşamayı öğrettiler.

 Orada benden iyileri vardır, ama benden sadık olanı azdır.

 Yaklaşık on gün önce   kardeşim Harun tutuklandı ve ben bunun neden, nasıI olduğunu bilmiyorum.

 Bu olay benim dünyamı derinden sarstı.

 Beni ele vermediğin için teşekkür ederim.

 Tekkede kalman mümkün değil.

 O halde zaptiyeleri çağır!

 Birini mi öldürdün?

 Hayır!

 Zaptiyeler seni aramayı bırakana kadar burada kal.

 - Yakalanırsan ne olur?

 - Yakalanmayacağım!

 Birbirimizi hiç görmedik.

 Git şimdi!

 - Yiyecek getireyim mi?

 - İstemez!

 Fazla tereddüt ediyorsun.

 Beni düşünmene gerek yok.

 Düşünecek olursan beni ele verirsin.

 Gölgelerde saklanmayı bırak!

 Burada ne arıyorsun Molla Yusuf?

 Bir kaçak mı?

 Gördün demek.

 Ne yapmayı düşünüyorsunuz?

 Kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu insanlar değil yalnız Allah bilir.

 Molla Yusuf   dergâhımızın kurallarını bilmiyor musun?

 Aramızda sır olmayacağını kabul etmiştin.

 Bu sabah neredeydin?

 Sinan'ın tekkesindeydim.

 Abdullah Efendi ilimden bahsetti.

 Neler söyledi?

 Bir şiiri yorumladı.

 Duymak istiyorum!

 Bir testiye sığar mı tüm denizlerin suyu?

 İbn-i Arabi'nin dizeleri!

 Anlamı ise; Denizin bütün suyunu bir testiye dolduramazsın   ama testiye doldurduğun da deniz suyudur.

 Kadı'nın zevcesinin size bir mesajı var.

 Sizi evine çağırıyor Şeyh Ahmet.

 Kim söyledi?

 Bizzat kendileri söyledi?

 Kadı'nın zevcesinin evine mi gittin?

 Camiden dönerken gördüm.

 Evi camiinin yolu üstünde değil.

 Kadı'nın kardeşim Harun'un tutuklama emrini imzaladığını biliyor musun?

 Harun ile arkadaş değil misin?

 Elbette arkadaşım.

 Bana mesaj gönderen kimdi?

 Oturun.

 Hoş geldiniz.

 Yardımınıza muhtacım.

 Bunu söylemek hiç kolay değil   zaten sizden başka kimseye de söyleyemem.

 Kardeşim Hasan ile ilgili bir konu.

 Çok değişti.

 Vazifesinden ayrıIdı ve etrafına ne idüğü belirsiz insanlar topladı.

 Sarhoş olup kasabada olay çıkarıyor.

 Babamız onun adını bile duymak istemiyor   öldü kabul ediyor.

 Onu mirasından mahrum etmeye karar verdi.

 Onu bir türlü vazgeçiremedik.

 Söylemeye çalıştığım şey   Hasan'ı kendi isteğiyle mirastan vazgeçmeye ikna etmelisiniz.

 Böylece hem baba bedduası almaktan kurtulur   hem de aile şerefimiz daha fazla lekelenmez.

 Beni dinliyor musunuz?

 Dinliyorum!

 Onunla konuşacak mısınız?

 Kabul etmeyecektir.

 Babam onu muhakkak mirasından mahrum bırakacak.

 Hasan kabul etmeyecektir.

 Bu bana yardım edeceğiniz anlamına mı geliyor?

 Mümkün değil.

 Hasan benim dostum.

 Benim de kardeşim.

 Sizin kardeşiniz var mı?

 Bakın Ahmet Nureddin.

 Bana yapacağınız bu iyiliği asla unutmam.

 İyiliğinizin karşıIığını ziyadesiyle ödeyeceğim.

 Beni anladınız mı Ahmet Nureddin?

 Nureddin!

 Nereden geliyorsun Hasan?

 - Eflak’dan geliyorum.

 - Gezmekten sıkıImadın mı artık?

 NasıI sıkılabilirim ki?

 Vahşi atları terbiye ettim   yolları arşınlar hanlarda kalırım.

 İyi ve kötü türlü türlü insanla tanışıyorum.

 Neden yüzün asık?

 Bazı endişelerim var.

 Gelirken bazı tüccarlardan duydum.

 Neden tutuklandı?

 Bilmiyorum.

 Ne kadar sakin olduğunu bilmez misin?

 - Nerede şimdi?

 - Kalede.

 Dubrovnikli de seninle gelmiş.

 Eğlenceli bir arkadaşIığım var.

 İşim biter bitmez yanına geleceğim.

 Ne var?

 Ne istiyorsun?

 Kardeşim burada hapis.

 Onu görebilir miyim?

 Seni de içeri atarlarsa görürsün.

 Ona bir şeyler getirebilir miyim?

 Getir.

 Tabii hâlâ hayattaysa.

 Kaymakam Bey sizden kardeşim için bir şey istemeye geldim.

 Kardeşim şu an kalede tutuklu.

 Kardeş mi?

 Herhangi bir kardeş mi?

 Neden tutuklandığını biliyor musun?

 Ben de bunu öğrenmeye geldim.

 Çok şaşkınım.

 Bunu gidip kadıya sor.

 Onun neden tutuklandığını bile bilmiyorsun, rica etmeye mi geldin?

 Neden tutuklandığını sormaya geldim.

 Suçluyu biliyor musun?

 Hayır!

 Elinizde onun lehine ya da aleyhine tanığınız var mı?

 Bana gösterebileceğin bir suçlu var mı?

 Hayır.

 Öyleyse ne istiyorsun?

 O atı ya eğitin ya da leşini serin!

 Vur!

 Daha hızlı vur!

 İşte böyle.

 İnsanın kardeşini sorması suç mu?

 Vur.

 Gerek Allah'ın gerekse insanların kurallarına göre bunu yapmak benim vazifem.

 Biz hayvan mıyız?

 Bunlar çok ağır sözler Derviş.

 Bu kardeşinle ilgili değil.

 Kanunlar katıdır ve ben onlara hizmet ederim.

 Kardeşinin tutuklanmasını   Kadı istedi, sebebini neden ona sormuyorsun?

 Allah'a ve mahşer gününe inananlar   Allah'a ve Peygambere inanmayanlarla dost olamazlar.

 Bunlar baba, kardeş ve akraba olsa bile.

 Ne yaptı ki o?

 Biri bunu bana söyleyebilir mi?

 Her şeyin açık açık söylenmesi için geldim buraya.

 Kendini beğenmiş insanlarla, entrikalarla örülü ilişkiler kurarlar.

 Allah bunu dinsizler için söylemiş, benim kardeşim dindardır.

 Gizli toplantılar şeytanın işidir   çünkü şeytan dindar insanları kederiyle yok etmek ister.

 Ben kardeşimi iyi tanırım   kötü bir şey yapamaz o.

 Kâfirlerin yardımcısı, destekleyicisi olmayın.

 O benim kardeşim.

 Eğer babalarınızı, oğullarınızı   kardeşlerinizi, Allah'tan   ve onun elçisinden   Hak yolundaki iyiliklerden daha çok seviyorsanız   Allah'tan Iütuf beklemeyin.

 Siz Kuran'ı benden daha iyi bilirsiniz Kadı Efendi.

Kuran'ın günahkârlar hakkında söyledikleri   masumlar için kullanıIınca Kur’an biz kullar için tehlikeli olur Kadı Efendi.

 Günahkârların ardından ne yeryüzü ne de gökyüzü ağlamaz.

 Allah'a sığınmak herkesin hakkıdır.

 İsteyen zayıftır   ama isteyenden istenen şey de zayıftır.

 Yine gelin.

 Pek sık görüşemiyoruz.

 Şeyh Nureddin'i takip et.

 - Kardeşin hakkında bir şey öğrendin mi?

 - Hiçbir şey öğrenemedim.

 Senden daha fazlasını biliyorum.

 Dinle   birkaç ay önce küçük birkaç mülk sahibi bir adam tutuklanmış.

 Adam, Kaymakam, Müftü ve Kadı hakkında   atıp tutuyormuş.

 Sorgulanırken de her şeyi itiraf etmiş.

 Din, devlet ve sultana karşı olduklarını isyana hazırlandıklarını söylemiş.

 Onu Travnik Veziri'ne götürürlerken   yolda kıIıçla öldürmüşler.

 Kaçmaya çalıştığını söylüyorlar.

 Kadı'nın kâtibi olan kardeşin Harun itirafnamenin   daha adam sorgulanmadan yazıIdığını fark etmiş.

 Anlatılanlara göre, kardeşin Harun   bu yüzden tutuklanmış.

 Bunu nereden öğrendin?

 Tesadüfen.

 Onu en kısa sürede kaleden kaçırıp güvenli bir yere götürmeliyiz.

 Bunu nasıI yapabiliriz?

 NasıI yaptığın önemli değil   rüşvetle veya başka bir şekilde, silahlı adamlar bul ve zor kullanarak onu çıkar.

 Gerçek bir dervişin cevabı.

 Sessizlik.

 Eğer bunu yaparsak, bütün suç kardeşimin üstüne kalacak.

 En azından yaşayacak ve önemli olan da bu.

 Biri onu kurtarmak zorunda.

 AsıI önemli olan adaletin sağlanması.

 İkiniz de adalet uğruna acı çekeceksiniz.

 Allah ne yazdıysa o olur.

 Nureddin.

 Senin insanları ve dünyayı daha iyi tanıdığını sanıyordum

Ne istiyorsun?

 Müftü ile görüşmek istiyorum.

 Burada değil.

 Nereye gitti?

 Bilmiyorum.

 Bilen biri yok mu?

 Bilmiyorum.

 Ne zaman dönecek?

 Bilmiyorum.

 Anladım.

 Bu da nesi?

 Çok değişmişsin.

 Aradan yirmi yıI geçti.

 Ama ben seni tanıdım işte.

 Kara Zaim.

 Ne büyük kahramandın sen Kara Zaim.

 Hatırlıyor musunuz?

 Gerçekten hatırlıyor musunuz?

 Elbette.

 O günleri düşündüğüm vakit, hep seni görüyorum.

 NasıI görüyorsunuz beni?

 Geniş bir ovada görüyorum Kara Zaim.

 Bir ışık içinde   tek başına   elinde keskin bir kıIıçla görüyorum.

 Çok güzel.

 Gerçekte olduğundan çok daha güzel.

 Bekleyin.

 Müftü burada, evinde.

 Eğer önemliyse, girin içeriye.

 Benim müsaade ettiğimi söyle.

 Ama beni çağırmadı.

 Biliyorum.

 Siz yinede "Beni çağırmışsınız" de.

 Nureddin.

 Beni sorarsa ya da fırsat bulursan o eski günleri anlat ona.

 Bunda bir hata var.

 Oyun boyunca senden daha iyi durumdaydım.

 Doğru.

 Oyun boyunca benden daha iyi durumdaydın.

 Öyleyse neden kaybediyorum?

 Muhakkak yanlış oynamışımdır.

 Şeyh burada.

 Muhakkak yanlış oynadığım bir yer var.

 Muhakkak yanlış oynamışsındır.

 Senin atının burada ne işi var?

 Bir hata olmalı.

 Özür dilerim.

 O halde, şah.

 Şeyh geldi Tamam işte, şah geldi.

 Hangi şeyh?

 Satranç oynamayı bilir misin?

 Çok az.

 Az mı?

 Ne istiyorsun?

 Beni çağırmışsınız?

 Çağırdım mı?

 Evet çağırdım.

 Ama kiminle.

 Dışarıda hava nasıI?

 Güneşli, sıcak.

 Kışında sıcak olur demişlerdi, ama olmadı.

 Korkunç bir memleket burası.

 İnsan alışıyor.

 Ayrıca sıkıcı bir memleket.

 Satranç oynar mısın?

 Oynamadığını söylemişti.

 O zaman ne istiyor?

 Kimsin sen?

 Bir ricada bulunmaya geldim.

 Kardeşim hapsedildi.

 Güç durumdayım ve onun için sizden adalet istemeye geldim.

 Adalet mi?

 Adalet.

 Hepimiz adaletin ne olduğunu bildiğimizi düşünürüz.

 Ama adaletten   daha belirsiz bir şey yoktur.

 Kim söylemişti bunu?

 Neden bahsediyorduk biz?

 Sizden bir ricada bulunacaktım.

 Rica mı?

 İnsanlar genelde aynı şeyleri isterler.

 Onu serbest bırakmaları için emir verin.

 - Kimi serbest bırakayım?

 - Kardeşimi.

 Kalede tutuklu.

 - Hangi kalede?

 - Şehrin üstündeki kalede.

 Şimdi git, yarın gel.

 İçeride çok kaldın.

 İnsanlar genelde çok çabuk çıkar ve şaşkın görünürler.

 Ben de mi öyle görünüyorum?

 Yarın gelmemi söyledi.

 Genellikle tekrar çağırmaz.

 Demek sizi sevmiş.

 Beni burada tanımıyorlar.

 Eskiden de böyle güçsüz olduğumu sanıyorlar.

 Bir şey mi oldu yoksa?

 Artık işe yaramaz biri olduğumu düşünüyorlar.

 Kovmak mı istiyorlar?

 Evet, işime son verecekler.

 Düşündüm ki, eğer Müftü'ye söylerseniz belki beni kovmaz.

 Artık askerlik yapamam, ama bekçilik yapabilirim.

 Asker olamazsın, ama tüfek taşıyabilirsin.

 Dinle Kara Zaim.

 Masum bir insanı kurtarmamızda bize yardım etmek için kaç para isterdin?

 Ne kadar?

 Cevap vermek kolay değildir.

 Eski Kara Zaim olsaydım, böyle bir şey için para almazdım.

 Yüz kuruş mu?

 İki yüz.

 İki yüz kuruş mu?

 Büyük Allah'ım.

 İki yüz kuruşla üç yıI rahatça yaşayabilirim.

 Masum biri mi?

 Peki nerede?

 Kalede.

 İki yüz kuruş   masum bir adam ve kalede.

 Yapamam.

 Eskiden olsa kurtarırdın.

 Kurtarırdım.

 Şimdi kurtaramaz mısın?

 O halde mesele yok.

 Bu gerçek miydi yoksa şaka mı?

 Şakaydı.

 Sadece senin ne kadar değiştiğini görmek istedim.

 Çok geç kaldınız.

 Beni dostlar gönderdi.

 Ne dostu?

 Dostlar işte.

 Tamam.

 Ne istediğinizi söyleyin ya da beni rahat bırakın.

 Size kısa bir mesaj var.

 Dostlar, yaptıklarınıza dikkat etmenizi söylüyorlar.

 Mesajı kimin gönderdiğini, ve ne istediğini söyle.

 Aceleci davranıyorsunuz, bu sizin için tehlikeli olabilir.

 Ne diye suçu kendi üstünüze alıyorsunuz ki?

 Dostlarınıza söyleyin   ben sadece vicdanıma ve Allah'a karşı sorumluyum.

 Anladınız mı beni?

 NasıI anlamam.

 Ama başkalarına karşı da sorumluluklarımız vardır diye düşünüyorum.

 Allah affedicidir.

 Ama kalede bunu yapmak kolay olmasa gerek.

 Benim hiçbir suçum yok.

 Öyle olduğunu pek sanmıyorum.

 İyi düşünün.

 Doğru söyleyin, bu dünyada suçsuz insan var mı?

 Hepsi bu kadar mı?

 Akıllı biri için bu kadarı bile fazla.

 Bu benim dükkânımdaki en güzel parça.

 Güzelmiş.

 Bunu alıyorum Hacı Sinaneddin.

 Gel seni evlendirelim de uslan artık Hasan.

 Bu değerli küpeler ve kolye o Dubrovnikli evli kadın için değil mi?

 Seni uslanmaz herif.

 Benim için daha erken Hacı Sinaneddin.

 Beni bekleyen yollar var daha.

 Görüyorsun Şeyh Nureddin.

 Benden hoşlanmıyorsun değil mi Hacı?

 Hayır, hoşlanmıyorum.

 Ama seni seviyorum, bu ikisi birbirinden farklı.

 Çünkü serserilikten hoşlanmıyorsun.

 Çünkü oğlun seninle bu şehirde yaşamıyor   İstanbul'da koskoca Vezir'in yanında.

 Dinle Ahmet Nureddin.

 Eğer mirastan vazgeçecek olursam   Kadı, kardeşinin serbest kalmasına yardım edecek mi?

 Bilmiyorum.

 Bu konuda hiç düşünmedim.

 Onlardan gelen mesaja güvenmekten başka çaremiz yok.

 Harp için vergi ödemeniz gerektiğini duymadınız mı?

 Bildiğiniz gibi Krayinalılar isyan başlattı.

 Bu bir tesadüf mü?

 En kısa sürede vergini öde.

 Tesadüf değil, ama ödeme yapmayacağım.

 Padişahın böyle bir ferman gönderdiğine inanmıyorum.

 İstanbul'a şikâyette bulunacağım.

 Sultan ödememizi emrederse   boynumuz kıIdan ince.

 Hacı Sinaneddin Ağa, Sultan'dan gelecek emre uymanın daha güvenli olduğunu söylüyor.

 Sana sormadım.

 NasıI istersen Hacı Sinaneddin  Bana sorarsan ödemek bazen daha kârlıdır.

 Benim için önemli olan kâr değil adalet.

 Adalet bazen pahalıya mâI olabilir.

 Adaletsizlik için de aynısı geçerli.

 Derviş de etrafta adalet arayıp duruyordu.

 Kardeşi için adalet arıyordu, ama artık kardeşi yok.

 Bu nasıI olur?

 Oldu işte.

 ÖIdürüldü.

 Ne zaman?

 Tutuklanır tutuklanmaz.

 Adem oğulları.

 Burada beklemeniz, benimle kalmanız   masum bir insanın katlinin   sizleri de üzdüğü ve huzursuz ettiğini gösterir.

 Bir masumu katleden   bütün insanlığı katletmiş gibi olur çünkü.

 Kardeşlerim, hepimizi pek çok kez acımadan öldürdüler.

 Kardeşim Harun artık yok.

 Ben sadece şunu diyebilirim.

 Rabbim   kardeşimin ölümüyle beni güçlendir.

 Onlardan nefret etmem gerekiyor belki, ama yapamıyorum.

 İki yüreğim yok ki benim   birinde sevgi diğerinde nefret olsun.

 Benim yüreğim acıyla dolu şimdi.

 Hayatım, ölümüm hepsi dünyayı yaradan Allah'a   kederim ise bana ait.

 Kardeşlerim, artık evlerinize gidebilirsiniz.

 Beni acımla baş başa bırakın.

 Acımı sizinle paylaştığım için kendimi hafiflemiş hissediyorum.

 Mümkün olan iki şey var   ya Kadı'nın Zevcesine aşıksın ya da Kadı'nın casususun.

 Elinizi öpebilir miyim Şeyh Nureddin?

 Ya da her ikisi.

 Beni yargılayın ya da affedin.

 Yapamam.

 Yüzüme tükürün Şeyh Nureddin.

 Git Molla Yusuf.

 Bir derviş.

 Kemik ağrılarına iyi gelen bir dua okumayı ya da muska yazmayı bilir misin?

 Bilmem.

 Çok yazık.

 Mahvettin beni.

 Sizler için çok kolay.

 Ya gidiyorsunuz ya da öldürüyorlar.

 Ama ben ebediyete kadar burada kalacağım.

 Sen dervişsin   o Vâkıa'yı bilir misin?

 Bilirim.

 Kuran-ı Kerim'in Vâkıa Suresi'dir.

 O Vak'a vuku bulunca   kimi alçalır kimi yükselir.

 Yeryüzü bir deprem ile sarsıIınca 

Bunu sana anlatan mahkuma ne oldu?

 ÖIdü.

 İyi bir adamdı.

 Benimle konuşurdu.

 NasıI öldü?

 Zorla.

 Ruh bedenden ayrıImak istemiyordu.

 Oradaydım, yardım ettim.

 Acımadın mı ona?

 Acıdım.

 Allah'ım hangi bilinmeyen günahım için cezalandırıyorsun beni?

 Lütfen dualarımı kabul et.

 Karanlığın içinde kardeşi Harun'u arayan   Ahmet Nureddin kulunu kurtar.

 Dünya ve cennettin sessizliğinde   kendini kaybetmiş kullarını kurtar Allah'ım Tekke'de saklanan adam değil misin sen?

 O ben değilim.

 Yaptığın hatalar yüzünden buradasın.

 Sen suçlu olmadığını düşünüyorsun, ben de tam aksini.

 İyice düşün.

 Allah'ın gücü var mı?

 Yoksa bizi yargılama hakkını nereden alıyor?

 Eğer varsa   nasıI hata yapabiliyor?

 Alay ediyorsun.

 Eğer seni serbest bırakmazlarsa ne olur?

 Eğer haydutlara katıIırsan   zorbalık yapacaksın.

 Yukarıdakilere kızgın değil misin?

 Eğer onlara karşı bir şey yapmazsan, nefretin seni zehirlemeye başlar.

 O zamanda intihar etmiş gibi olursun.

 Bu benim düşüncem.

 Bu daha kötü.

 İşleri yönetmek iktidar   iktidar ise güç demektir.

 Güç ise adaletsizliktir.

 Daha da kötüsü anarşi adaletsizlik ve zorbalıktır.

 Büyük korku.

 Hadi cevap ver.

 Yönetimi düzeltemeyiz mi demek istiyorsun?

 Mutluluk için karşımıza fırsatlar çıkmasını mı bekleyelim?

 Aslında mutluluğa bir keresinde çok yaklaşmıştın.

 Tahliye edildin.

 Hasan sayesinde kurtuldun.

 Artık başkaları için uğraşmaktan vazgeç.

 Şeş beş.

 Hep yek.

 Dubara.

 Yeter.

 Hasan.

 Affedersin.

 Tam zamanında geldin.

 Seni iyi görmek çok güzel.

 Sana olan borcumu ödeyeceğim.

 Biz dostuz.

 Hoş geldiniz Şeyh Nureddin.

 Size İstanbul'dan bir mektup var.

 İçindeki kötülüğü nasıI yok edeceğimi, seni adalete mi teslim edeyim   yoksa ellerimle mi boğayım diye düşündüm hep.

 Ne yapsanız haklısınız Şeyh Nureddin.

 Her şeyi sana ve Allah'a bıraktım.

 Allah şahidimdir ki pişmanım.

 Hayatımda ilk kez itaatkâr oluşum   başkalarının felaketine sebep oldu.

 O zaman benim için bir şey yapmanı isteseydim   bana ne cevap verirdin?

 Her şeyi yapardım.

 Her şeyi mi?

 - Gerçekten her şeyi yapar mısın?

 - Her şeyi.

 Cevap vermeden önce iyi düşün.

 Çok uzun zaman önce düşündüm.

 Senden pek çok şey isteyeceğim.

 Bunun dönüşü yok.

 Ne olursa olsun.

 Şimdi Kadı'ya git.

 Hayır Kadı'ya gitmiyorum.

 Tamam gideceğim.

 De ki; Krayinalıların kaleden kaçmasına Hacı Sinaneddin yardım etti.

 Anladın mı?

 Bundan kimseye bahsetme.

 Sorarlarsa hana gelen yabancılardan duyduğunu söyle.

 Hacı Sinaneddin'in başı belaya girecek.

 Git Molla Yusuf.

 Vakit geldi kardeşim Harun.

 - Durun!

 - Ne istiyorsun?

 - Nereye götürüyorsunuz onu?

 - Bundan sana ne?

 Bu iyi insanın dostuyum ben.

 Hepimiz ona kefil olur ve tanıklık ederiz ki şehrin en dürüst adamıdır o.

 Onu tutukladıktan sonra, bütün şehri de tutuklamanız gerekir.

 Dostça sözlerin için teşekkür ederim Hasan.

 Siz de dağıIın iyi yürekli hemşerilerim, yanlış anlaşıIma elbet düzelecektir.

 Al bu mektubu.

 Hacı Sinaneddin'in İstanbul'da ki oğlu Mustafa, Silahdar olmuş.

 Onun gibi dürüst birinden kim, ne ister?

 İstanbul'daki Mustafa'ya babası için mektup göndermeliyiz.

 Mektup ulaştığında iş işten geçmiş olur.

 Onu hemen kurtarmalıyız.

 Her ikisini de yapalım.

 Bir ulak bul, ben öderim.

 Yetmezse söyle.

 Yeter.

 İstediğini yapabilirsin.

 Kadı Efendi, ulak İstanbul'dan Sultanımızın mektubunu getirdi.

 Haşmetli Sultanımız şu ana kadar yaptığınız her şey için teşekkür eder.

 ÖIüm fermanı mı?

 Çok üzgünüm.

 ÖIüm fermanınız.

 Kararı sükûnetle karşılamalısınız.

 Kadı Efendi, son duanızı edin.

 Allah'ım.

 İmdat.

 ÖIdürecekler onu!

 Masum bir insanı katledecekler.

 Yardım edin.

 İmdat.

 Ey ahali bir masumu katledecekler.

 Bir masumu katledecekler.

 İmdat.

 Hacı Sinaneddin'i öldürecekler.

 Neler oluyor?

 Hacı Sinaneddin'in olduğu yerden silah sesi geldi.

 Huzur içinde uyu kardeşim.

 Sen de huzur bulabilirsin Derviş Ahmet Nureddin.

 Şeyh Ahmet.

 İyi bir haberim var.

 Padişah size KadıIık beratı göndermiş.

 Bu sınavlardan olduğum gibi çıkmama   yardım et Allah'ım.

 Vezir ve Vali'nin selamları var.

 Göreviniz süresince adaletli, yetkililere  karşı itaatkâr ve dürüst davranacağınıza emin olduklarını ilettiler.

 Allah yardımcınız, göreviniz hayırlı olsun.

 Molla Yusuf benim yanımda, katibim olarak kalacaksın.

 Yeni konumundan hiç hoşlanmadım.

 KadıIık istediğim ya da aklımda olan bir düşünce değildi.

 Pişman olmandan korkuyorum.

 Elimden geldiğince adaletli olmaya çalışacağım.

 Dinle, düşünen değil eyleme geçen kişi gerçek insandır.

 Saygıdeğer Vali'nin size selamı var Nureddin Efendi.

 Kaymakam, iyi ve dürüst biri olduğunu söylüyor.

 İncelemelerimiz, yanlış bir şey yapmadığını gösteriyor.

 Vali, geçmişi unutur ve   Kaymakam'ı yeniden hizmetinize kabul ederseniz sevineceğini söyledi.

 Yine de bunu sizin takdirinize bıraktığını iletti.

 Tüm samimiyetimle size yardımcı olacağım.

 Allah şahidimdir.

 Vali'ye selamlarımı iletin.

 Yardımları için teşekkür ederim.

 Allah onu tüm kötülüklerden korusun.

 Molla Yusuf dosyaları getir.

 Suçluluğuna dair güvenilir kanıtlar ya da en az iki tanığı olmayanları   derhal serbest bırakın.

 Biraz acele etmiyor musunuz?

 Adalet beklemez.

 Molla Yusuf, tutukluların serbest bırakıIma emrini yaz.

 Suçlulukları ispatlanmamış sekiz masum tutuklu var.

 Sayılarından kesin olarak emin değilim.

 Hemen dedim!

 Onlarla bizzat ilgileneceğim.

 Tutukluları size getireceğim.

 Affedersiniz Kadı Efendi.

 Aslında sizinle görüşmeyi uzun zamandır bekliyorum.

 Ne istiyorsun?

 Seni kim gönderdi?

 Kendim geldim.

 Ben onlardan daha iyi biriyim.

 Nesin sen?

 Bir Allah kuluyum.

 Sizin iyi biri olduğunuzu duydum.

 Ben her şeyi görür, her şeyi bilirim.

 İnsanlar beni size anlatacaklardır.

 Git buradan.

 Kasabadakiler tüm sırlarını bilirim.

 Pekâla.

 Eğer bir emriniz olursa   bana söyleyebilirsiniz.

 Kaymakam'a bundan söz etmeyin.

 Biraz zorlandım.

 Ama oltaya düşürdüm.

 Hasan konusunda da dikkatli ol.

 Suçluluğunu ispat etmemiz için kanıt bulmamız gerekiyor.

 Dervişin işini bitirdikten sonra   sen benim yerime geçeceksin.

 Tamam mı?

 Hapishanedeki beş mahkûmu serbest bırakın.

 Diğer üçü dün gece boğuldu.

 Kimler?

 Zengin olanlar.

 Kendine bir ev tut.

 Olan biteni de çarşıda yaymaya başla.

 Bahşişinin geri kalanını sonra alacaksın.

 Affedersiniz Ahmet Efendi.

 Ama çok acil.

 Vali'nin size bir emri var.

 İsyana katılanlar ve muhafızları öldürenlerin derhal idam edilmesini istiyor.

 Bu mahkeme görülmesi gereken bir davadır.

 Araştırma yapıImalı.

 Şahitler bulunmalı.

 Bu kolayca yapılabilecek bir şey değil.

 Söz konusu olan insan hayatı.

 Anlamıyorum.

 Vali bu fermanla gücünü pekiştirmek istiyor.

 İnsanlar olan biteni duydukları zaman korkup, ikinci kez düşünmeliler.

 Kim yargılanacak peki?

 Bütün şehir mi?

 Vali gerçek suçluları isterse bu daha da zor olacaktır.

 O akşam orada kimlerin olduğunu bilmiyor.

 Bugüne kadar bilmiyordu.

 Artık kimlerin isyanı kışkırttığını biliyor.

 Bu iş kötü ünüyle tanınan birinin eseri.

 Yetkililere kimin ateş açtığı iyi biliniyor.

 Yönetimdeki hükümet kötüydü.

 Allah bu dünyada gücünü Sultan’a vermiş.

 Bu şehirde adaleti Allah ve Sultan adına ben sağlarım.

 Benim vicdanım rahat.

 Vali ne istiyor?

 İkiye iki.

 Demek suçsuz insanları seçmem için beni zorluyor.

 Öyle bir şey yok.

 O akşam dört kişiyi yakaladık.

 Onlardan birini seçin.

 Önemli değil.

 Onların suçluluğuna dair bir kanıt var mı?

 Suçluluğu ispat edilenler   şu anda hapiste zaten.

 Beni ve diğer muhafızları vuranlar.

 Yabancılar.

 Arzu ederseniz gerçek suçlular için de   aynısını yapabiliriz.

 Böylece görevimizi yapmış oluruz.

 Kadı Efendi   hapiste olanların fermanını imzala.

 Sayın Kadı   verdiğiniz ilk emrin nasıI yerine getirildiğine bakın Iütfen.

 Sadece beş kişi salıverilmiş.

 Diğer üç kişiden bahsedilmiyor.

 Affetmek için geç kalındı.

 Ne kadar geç?

 Ben sadece sorumluların cezalandırıImasını söyledim.

 Molla Yusuf   derhal nöbetçilere emirlerime uymadığı için Kaymakam'ı tutuklamalarını söyle.

 Kadı Efendi ne yapıyorsunuz siz?

 Üç masum insanı katletmesi de davaya kanıt olarak sunulsun.

 Bunu yapamazsınız.

 Nöbetçiler.

 Bunun bedelini ödeyeceksiniz.

 Bedelini adalet karşısında sen ödeyeceksin.

 Durum hiç iyi değil.

 Üç mahkûmun asıIması emrini verdiğiniz haberi duyuldu.

 Çarşıdakiler konuşuyorlar.

 Duydum.

 Müftü'nün yanına geldiler.

 Senin eski Kadı'dan daha kötü olduğunu söylüyorlar.

 Tekke'de şeytanların dolandığını.

 Kendini Allah yerine koyup, masum insanları öldürttüğünü söylüyorlar.

 Müftüye mi?

 Diyorlar ki   eski Kadı'nın yerine geçebilmek için ona tuzak kurmuşsun.

 Dinle Kara Zaim.

 Biz dostuz, birlikte savaştık.

 Benim için bir şey yapar mısın?

 Elbette.

 Müftünün evinde konuşulan her kelimeyi dinle   ve bana anlat.

 Bunu almamalıyım aslında, ne de olsa dostuz biz.

 Ama ne yaparsın.

 Yoksulluk.

 Merak etmeyin.

.

 Kaymakam'ın çarşıdaki isyan yüzünden sizi suçladığını duydum.

 Sizi Vali'ye şikâyet etmiş.

 Ayrıca ölen Kadı'nın Zevcesi de   size karşı şikâyette bulunmuş.

 Neden aldınız bu mektubu?

 Okuyun, neden aldığımı anlarsınız.

 Yönetim tamamıyla kara cahil ve aptal insanların elinde.

 Bosna'da ki kanunsuzluk almış başını gidiyor.

 Bu zalim ve acımasız yönetim yüzünden   halk sesini çıkaramamakta.

 Terörizm ve baskıcı sistem Bosna'yı imparatorluğun ölü biz uzvu haline getirmiş.

 Kim yazmış bunu?

 Dubrovnikli.

 - Hasan'ın ortağı.

 - Bu mektubu nasıI ulaştı?

 Dünkü ticaret kervanıyla Dubrovnik senatosuna göndermiş.

 Atlarından biri kaçmış.

 Atı ben yakaladım ve heybelerden birinin içinden bu mektup çıktı.

 Hemen Dubrovnikliyi tutuklamaya gittim.

 Benim emrim olmadan mı?

 O adamın casusluk yaptığını sizde gördünüz.

 Ayrıca Vezir ve Sultan'a hakaret ediyor.

 Bekleyin.

 AsıI haberi daha duymadınız.

 Ortadan kayboldu.

 Kaçtı.

 - Ona yardım eden de  - Kim?

 Celebci Hasan.

 Adamın karısına âşıktı.

 Kaçmaları için atları veren o.

 Onu da tutukladılar.

 Hasan.

 Nerede o?

 Size onu getiririm.

 Onu buraya çağır.

 Arkadaşın kaçmış.

 Arkadaş mı?

 Dubrovnikli'yi diyorsun.

 Dubrovnikli annesinin   ölüm döşeğinde olduğu haberini aldığı için evine döndü.

 Buradan nasıI ayrıIdılar peki?

 Menzilhanede at kalmayınca   ben de onlara kendi adamlarımdan ve atlarımdan verdim.

 Onları nereye kadar takip ettin?

 Bütün dostlarımı olduğu gibi düzlüğe kadar takip ettim.

 Neler konuştunuz?

 Havadan sudan.

 Neler konuştuğumuzu hatırlamıyorum bile.

 Çok önemli ise hatırlamaya çalışırım.

 Hoş geldin.

 Otur Iütfen.

 Bunu oku.

 Sana akıI vermek haddim değil   ama gereği yokken ortalığı karıştırmamalı   bunun çok da önemli olduğunu düşünmüyorum.

 Bu mektuptan haberdar mıydın?

 Değildim.

 Sizi gereğinden fazla endişelendiren bu olaya adım karıştığı için özür dilerim.

 Artık gidebilirsin Hasan.

 Durdurun onu.

 Gitmesine neden izin verdiniz?

 Dubrovnikli suçlu mu?

 Evet.

 O halde Hasan'da suçlu.

 Kim söylüyor bunu?

 Kimin söylediği önemli değil.

 Önemli olan doğru olması.

 Bir yabancının bizim düşmanımız olması beklenebilir   ama kendi vatandaşımızın asla.

 Bu kabul edilemez.

 Hasan'ı sorguladım ve ben ona inanıyorum.

 Herkese karşı sert davrandığınız halde   Vali'nin düşmanlarına karşı anlayışIı davranmanız oldukça garip.

 Hasan kimseye zarar vermedi, tutuklayamayız onu.

 İstediğiniz gibi olsun.

 Ama Vali'nin size olan güvenini yok sayıyorsunuz.

 Vali sizi neden koruyor?

 Sizi korumasaydı çoktan ölmüştünüz.

 Eğer bunu anlamadıysanız, aptalsınız.

 Hasan benim yegâne dostum.

 Daha iyi.

 Akıllıca bir iş yapmış olursunuz.

 Ayrıca  Ayrıca  Ayrıca halk tarafından sevilmeyen bir kadı olduğunuz söyleniyor.

 Hakkınızda pek çok şikâyet var.

 Şimdiye kadar şikâyetleri önemsemedi.

 Sizin iki tür adalet anlayışınız mı var Kadı Efendi?

 İki tür adalet mi?

 Biri halk diğeri dostlar için.

 Hakimlik görevi yapan birinin, kimseyle dostluk kurmaması daha iyidir.

 İnsanlar dostlukları yüzünden hata yapabilir.

 Ya kurmuşsa?

 O zaman birini seçmek zorundasın.

 Ya dostluk ya da adalet.

 Dostluk konusunda da, adalet konusunda da yanıImam ben.

 Bunu görüyor musun?

 Ne yazdığını merak etmiyor musun?

 Şahsi kinin yüzünden çarşıdaki isyanı kışkırtıp   eski Kadı'nın ölümüne sebep olduğun yazıyor.

 Nureddin, durumu anlayabiliyor musun?

 Babamı ya da kardeşimi öldürmemi ister miydiniz benden?

 Hasan bana onlardan daha yakın.

 Benden her şeyi isteyebilirsiniz ama bunu asla.

 Güzel ama bu yaptığınız akıllıca değil.

 Bir dosta sahip olmak yeterince güzel ve akıllıca.

 Hasan'ın hapis kararını yazacak mısınız?

 Sessizliğiniz yazmayacağınız anlamına geliyor.

 Ne kadar da alçaksınız.

 Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

 Boğazıma bıçak dayamışlardı.

 Neden susuyorsun?

 Beni suçladığını göstermek mi istiyorsun?

 Buna hakkın yok.

 Bu kasabadan ayrıImanız sizin için en hayırlısı Şeyh Ahmet.

 İnsanların birine yüz çevirmesi korkunç bir şeydir.

 Bunu en iyi ben bilirim.

 Öç almak için yanlış zaman seçtin.

 Hayır, insanlar bana yüz çevirmeyecektir.

 Belki benden korkacaklar, ama asla yüz çevirmeyeceklerdir.

 Bunu sen de yapamayacaksın.

 Şimdi çık dışarı.

 Verdiğiniz kararların altına imzanızı atmanız gerekiyor.

 Nedir bu?

 Verdiğiniz emirlerin uygulanmasını isteyen bir mektup.

 Daha önce haber verseydiniz ne olurdu?

 Bu bir emir mi?

 Evet.

 Burada Vezir'in emri Kale Ağası'na ulaşır ulaşmaz   esirin şafak sökmeden kasaban çıkarıIması gerektiği yazıyor mu?

 Evet.

 Daha ne istiyorsun?

 Pekâlâ Getirin onu.

 Herkese iyi akşamlar.

 Beni tatlı uykumdan uyandırmanızın sebebi ne?

 Vezir'in emriyle seni Travnik'e götürmek için geldik.

 Gecenin bu saatinde mi?

 Neden bu kadar telaşIısınız?

 Gün ağardığında gitmek daha iyi olmaz mıydı?

 Seni götürmek için emir aldım.

 Molla Yusuf, sen hiç büyümeyecek misin?

 Emir almadan ne zaman kendi kafanla düşünmeye başlayacaksın?

 Bağlayın onu.

 Ağalar, efendiler beni iyi hatırlamanız için ne yapmam gerekiyor?

 Çok konuşuyorsun, sus.

 Arkama yaslanıp dinlenmeme izin verdiğin için teşekkür ederim Dizdar   umarım aynı şey senin de başına gelir.

 Dostum Kadı Efendi'ye selam söyleyin.

 Çözün ellerini.

 Sıkı bağlamışsın.

 İnandırıcı görünsün diye bağladım.

 Teşekkür ederim Molla Yusuf.

 Artık gidebiliriz.

 - Nereye gideceğiz şimdi?

 - Ben biliyorum.

 Dubrovnik'e.

 Neler oluyor derviş   yoksa bizimle alay etmeye mi başladınız?

 Ben hiçbir şey yapmadım.

 O mektup kâtibim tarafından yazıImış.

 Neden bahsediyorsunuz?

 Kâtibiniz neden böyle bir şey yapsın?

 Hasan ile bir akrabalığı var mıydı?

 Ya da onun dostu muydu?

 Bilmiyorum.

 Vali'nin emirlerine karşı geldiniz ve bizi aptal yerine koydunuz.

 Kuran'a el basarım ki doğruyu söylüyorum.

 Bundan hiç şüphem yok.

 İnandırıcı bir kanıt doğrusu.

 Hiç durmadan yola devam ederseniz tez vakitte Dubrovnik'e varırsınız.

 Seni arkamızda bırakamayız Molla Yusuf.

 Siz gidene kadar ben onları oyalayacağım.

 Size önemli bir haberim var.

 Tatar'ın bu sabah İstanbul'dan geldiğini biliyor musunuz?

 ÖIüm fermanım mı?

 Sizi kaleye götürecekler.

 Kaçamaz mısınız?

 Nereye?

 Bilmiyorum.

 Size yardım edecek kimseniz yok mu?

 Hasan gibi.

 Hasan'a yardım etmedim ben.

 Bırakın herkes öyle bilsin.

 Bana çok yardım ettiniz.

 Sayenizde yeniden hayat bulduk.

 Bil ki çok üzgünüm Ahmet Nureddin.

 Bir zamanlar aynı meydanlarda savaştık   o zamanlar ben yaralanırken, sen sapasağlam dönmüştün.

 Ama kader ebedi yolculuğa önce senin çıkmanı istiyor.

 Sizi kucaklamama izin verir misiniz Şeyh Ahmet?

 Gel kucaklaşalım Kara Zaim.

 İyi akşamlar.

 Devetaklıyım ben.

 Yanınıza gelmek istedim ama müsaade etmediler.

 Güldüğüm için kızmayın bana.

 Heyecanlandığım zaman gülmeye başIıyorum.

 Heyecanlı mısın?

 Evet.

 Saatlerdir size ne söyleyeceğimi düşünüyorum.

 Köyden mi geldin?

 Kimin oğlusun sen?

 Emin Boşnak'ın.

 Nerede kalıyorsun?

 Hiçbir yerde.

 Tekkeye kadar sizi takip edenler adamlarınız mı?

 Evet.

 Hadi içeri girelim.

 Sizi neden koruyorlar?

 Adet böyle.

 Kentin en önemli adamı siz misiniz?

 Hayır.

 Seni buraya kim gönderdi?

 Annem.

 Sana ne dedi peki?

 Eğer Ahmet Efendi sana yardım etmezse, başka kimse yardım edemez dedi.

 Hadi biraz yemek ye.

 Demek şehirde kalmak istiyorsun.

 Korkmuyor musun?

 Sizdeki şansın yarısı bana yeter.

 Umarım daha fazlasını bulursun.

 Allah razı olsun Emin nasıI?

 Allah'a şükür iyiler.

 Ekinlerimize   ya su ile bereket geliyor ya da güneş kavurup hepsini yakıyor.

 Annen, yaşlandı mı?

 Hayır.

 Çok güzeldi.

 Hâlâ çok güzel.

 Yanınıza gelmek istediğimde annem kabul etmişti   babamda "Onun kendi dertleri var" demişti.

 Yemeğini ye hadi.

 Babana "Oğlun olduğunda bana gönder" demiştim.

 Savaşa gitmeden önce annemle sözlüymüşsünüz.

 - Kaç yaşındasın sen?

 - Yirmi.

 Yirmi yaşında olamazsın.

 On dokuz.

 Ama yakında yirmi olacağım.

 Yemeğin bittiyse kalkalım artık.

 Yorgun olmalısın.

 Burada uyuyabilirsin.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar