Print Friendly and PDF

Semaya Sesleniş

 


Yazan: Seda KORKMAZ

 

Hasret çekmek o kadar zor ki, hasretini saçmasapan çizgilere bağlamak. Her üstünü çizdiğim gün için binlerce gözyaşı döktüğün takvim hiç seni anlamadı. Gün a de giden geri dönmedi çünkü. Kıyametin takvimi hiç yapılmadı ve hiç kutlanmadı ahiretin yılbaşısı. Gece sevdiklerinin isimlerini kazıdığın yıldızlar sabah ne hale geleceğini düşünmediler ki.

Hasretini toprağa akıtmak. Dolu dolu, içli içli toprağa akıtmak içinde onlar için beslediğin çocuğu. Sonra yavaş yavaş yeni bir çocuk yeşertmek nasıl bir şey bilmediler mezarlığa sadece bayram sabahı gidenler.

Geceleri gözyaşıyla ıslattığı yastıkta öylesine bomboş uyumayı, sabah kalktığında binlerce kalp atışının yokluğunu hissetmeyi bilmediler. Bilmediler bir çocuğun boş bakışlarında kimlerin gizlendiğini, yaşlı bir annenin sürekli kimler için ve ne için dua ettiğini bilmediler.

Hasretin adı anıldığında yavaşça bükülen boyunları ve gözlerin doluşunu anlamadılar.

Radyoda çıkan öylesine bir melodiye ağlamayı ya da şarkının sözlerini kendine uyarlamayı, ölüm dendiği an renklerin en koyusu, cehennemin korunu ve cennetin zorunu anlamadı yalnızca canı yandığında ağlayanlar. Aslında ölüm de can yakmıyor muydu ? “Karbeyazdır ölüm” diyenler gidenlere ağlamıyor muydu ?

“Senin için canımı bile veririm” diyen yalancı aşıklar yaşamın ne kadar boş ve ölümün ne kadar acı olduğunu anlayamadılar. Aslında ölümün de güzeli vardı. Bir karanfil koklamak ve gül bahçesinin içinde en güzelini aramak kadar güzeli de vardı.

Yine de her şeyin başı yaşamaktı. Ölümün güzeli yaşamanın zoruna bağlıydı. Ve bunun ilk şartı inanmaktı.

Kaynak: Âhenk…Fikir Kültür Edebiyat Dergisi… Âhenk 9 Nisan 2003

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar