İyot Eksikliği
İyot
yetersizliğinin olduğu bölgelerde alınacak başlıca önlem, kişilerin günlük iyot
alımlarını arttırmaktır. Özellikle bu önlem, guatr bulgularının henüz var
olmadığı çocuklarda ve erişkinlerde daha etkilidir. İyot alımındaki artış var
olan guatrı tedavi etmekten çok, guatrın görülme sıklığının azalmasında etkili
olmaktadır. Bunu sağlamak için yapılan uygulamaların temeli, sık yenen
besinlerin iyotla zenginleştirilmesine dayanmakta ve pek çok ülkede aşağıdaki
yöntemler kullanılmaktadır:
•
Tuzun iyotlanması
•
Ekmeğe iyot katılması
•
İyot tabletleri kullanılması
•
İyotlu yağ enjeksiyonu ya da iyotlu
yağ kapsülleri kullanılması
•
İçme suyunun iyotlanması
Dünyada
en sık kullanılan yöntem tuzun iyotlanmasıdır. Tuzun iyotlanmasının
seçilmesinin nedenleri tablo 2.9’da gösterilmiştir .
•
Yaygın kullanımlı bir tüketim ürünü
olması ve pek çok faktörden etkilenmemesi
•
Tuzun iyotlanmasının teknik olarak
basit olması
•
Komplike araç-gereç gerektirmemesi
•
Tuzun iyotlanmasına yönelik global
stratejilerin geliştirilmesi, uygulanması ve izleminin kolay olması
•
Tuzun iyotlanması ile tuzda; renk,
koku, tad değişikliği olmaması
•
Düşük giderli ve yıllık olarak kişi
başına tüketim fiyatının ucuz olması
1917
yılından beri iyotlu tuz, dünyada iyot eksikliği profilaksisinin en ucuz ve
etkin yolu olarak kullanılmaktadır. İlk olarak ABD ve İsviçre’de bu yöntem
kullanılmıştır
1980
yılında bu yöntemin ABD de başarılı sonuçları yayınlanmıştır Hindistan,
Meksika, Guatemala, Yunanistan, Finlandiya ve Norveç gibi ülkelerde geçen on
yıllar içersinde tuzların iyotlanması ile guatr prevalansı çok anlamlı olarak
azalmış ve artık endemik kretenizme rastlanmaz olmuştur. Bu yöntemle günlük
kullanılan sofra tuzunun iyotla zenginleştirilmesi ve iyot desteğinin bu yolla
yapılması hedeflenmektedir.
Bu
yöntemin kullanılmasında toplumun tuz tüketiminin göz önüne alınması gerekir.
İyot ısıdan, nemden ve diğer iklim koşullarından etkilenen bir maddedir. Bu
nedenle iyotlu tuzun saklama koşulları da çok önemlidir. İyot, güneş ışığı, ısı
ve nem gibi çevresel faktörlerden korunması bakımından koyu renkli ve ağzı
kapalı kaplarda saklanmalıdır. İyotlu tuz pişirilmekle içindeki iyot
içeriğinin yaklaşık %50’sini kaybettiğinden dolayı iyotlu tuz yemeğe
pişirildikten sonra eklenmelidir
Tuz
sanayisinde iyot sofra tuzuna potasyum iyodür veya potasyum iyodat şeklinde
eklenmektedir. Ancak özellikle nemli bölgelerde tercih edilen form, iyotun daha
stabil formu olan potasyum iyodattır
Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Amerika gibi
bölgelerde tuzlar potasyum iyodür ile zenginleştirilirken, Asya, Afrika ve
Latin Amerika gibi bölgelerde ise potasyum iyodat tercih edilmektedir Ülkemizde ise sofra tuzları büyük oranda
potasyum iyodür ile zenginleştirilmektedir
İyot
eksikliği olan bir bölgede satılan tuzların %90 veya daha fazlasının
iyotlanması ile etkili ve sürekli bir profilaksi elde edilebilir. ABD’de 10.000
partikül tuza 1 partikül iyodür eklenirken , WHO tarafından önerilen ve diğer
ülkelerde kullanılan oran 1: 100.000’dir. Günde 5 g tuz tüketildiği varsayılır
ise, bu yöntem ile 50 ile 500 mg/gün arasında ilave iyot alımı
sağlanabilmektedir (3).
Tuz
dışında da birçok gıda iyotun günlük diyete katılması için kullanılmıştır. Bu
bağlamda Hollanda’da, Avustralya’nın Canberra ve Tasmania bölgelerinde ekmek
iyotlanmıştır. Ancak tüketim bireyden bireye çok farklı olduğu için çokta
başarılı sonuçlar alınamamıştır (44).
Tuzun
iyotlanmasının diğer maddelerin iyotlanmasına önemli bir üstünlüğü vardır. Tuz
sosyoekonomik düzey ne olursa olsun her topluluk tarafından sık ve düzenli
kullanılan bir gıda maddesidir. Seçilecek gıda maddesinin kontrolünün kolay
olması da önemlidir.
Örneğin
ekmek birçok yerde üretilmekteyken, tuz sadece belli başlı kurumlar tarafından
üretilmektedir. Bu da kontrolünü kolaylaştırmaktadır. Üretimin kolay ve
maliyetin düşük olması da bir diğer önemli faktördür (1,45).
Suların iyotlanması da kullanılmış ancak sadece içme suyunun iyotlanması
yeterli olmamıştır. Çin’de içme suyu dışındaki su kaynakları da iyotlanmış ve
başarılı sonuçlar alınmıştır (46,47,48).
Ticari
bölgelere uzak, izole, geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde, sofra tuzu
kullanmayan veya daha sonra değinilecek çeşitli sebeplerle tuzların
iyotlanamadığı yörelerde, iyot
yetersizliğinin ağır düzeyde olduğu durumlarda büyük miktarlarda oral veya
parenteral iyotlu yağ verilmesi de etkili bir profilaksi yöntemidir. Bu yöntem ile iyodun bölgedeki 45
yaş altındaki tüm kadınlara (fertil çağ) ve 20 yaş altındaki tüm erkeklere
öncelikli olarak verilmesi gerekir. İyotlanmış yağ preperatları 480 mg iyot
içeren 10 ml’lik ampuller halindedir. En sık kullanılan formları lipiodol ve
brassiodol içeren preperatlarıdır. Bunlar oral veya parenteral yolla
verilebilir ve maliyeti ucuzdur
Lügol
solüsyonu eskiden sık kullanılan diğer bir iyot destek yoluydu. Ancak günümüzde
artık pek kullanılmamaktadır (1 ).
İngiltere
ve İtalya’da dondurulmuş gıdalara ve süte iyot katılması denenmiş ancak
maliyetin yüksekliği ve teknik zorluklar nedeniyle pek yaygınlık kazanmamıştır.
Bunlar dışında bireysel korumayı hedefleyen bir işlem olarak bazı
multivitamin tabletlere de iyot katılmakta ve bu preperatlar gebelere
önerilmektedir
Profilaksiyi
engelleyen sebepler
İyot
eksikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmış ve tüm dünyada önemli
ilerlemeler sağlanmıştır. Ancak toplum sağlığının yanısıra toplumun
sosyoekonomik düzeyini bu kadar olumsuz etkileyen iyot eksikliği
hastalıklarının, üstelik profilaksisinin belli olmasına karşın, halen devam
ediyor olması bu konuda halen birtakım engelleyici faktörlerin olmasından ileri
gelmektedir. Bu engelleyici faktörler teknik, politik, ekonomik nedenler ve
bunların birbirleriyle etkileşimi sonucunda ortaya çıkmaktadır. David Marine
yıllar önce iyot eksikliği ile mücadelede toplumsal mücadelenin önemini
belirtmek amacıyla “Endemik guatr, toplum
karar verdiğinde, insan hastalıkları arasında engellemesi en kolay olanıdır”
demiştir. Ancak iyot eksikliği hastalıklarının proflaksisinde zaman içerisinde
ciddi zorluklarla da karşılaşılmaktadır.
Dunn tarafından yeterli profilaksiye engel olduğu belirtilen
ve “Öldüren Günah” ismi verilen 7 faktör şunlardır
1)
İyot eksikliği hastalıklarının ve
organizmanın iyot durumunun yetersiz olarak değerlendirilmesi.
2)
Endemiye göre profilaksi yönteminin
yanlış seçilmesi veya seçilen yöntem ile profilaksinin yetersiz uygulanması.
3)
Profilakside çok önemli olan tuz
üreticileri, tüccar, tüketici, sağlık personelinin konu dışı bırakılması. Bu
kesimler bilgilendirilmeden veya onların görüş ve önerileri alınmadan
profilaksi programlarının uygulanmaya çalışılması.
4)
Konuyla ilgili yetersiz eğitim ve
bilgilendirme. İyot Profilaksisi toplumlara büyük tıbbi ve ekonomik yararlar
sağlayacaktır. Toplum bu konuda bilinçlendirilmelidir.
5)
Yetersiz monitörizasyon. Profilaksi
sürecinde uygun indikatörler ile belli zaman aralıklarında profilaksi
monitörize edilmeli ve yönlendirilmelidir.
6)
Maliyete önem vermemek. Artan tuz
maliyetini genellikle tüketici karşılar ancak bunu devlet subvanse edebilir
veya yavaş yavaş fiyatlara yansıtabilir. Markette rekabete giren alternatif,
ucuz iyotsuz tuz olmamalıdır.
7)
Profilakside devamlılığın
sağlanamaması. Unutulmamalıdır ki dünyanın iyot eksikliği olan yörelerinde
doğada iyot azdır ve dünyanın bu bölgelerinde yaşandığı sürece eksik olan iyot
yerine konmalıdır
Aşırı
iyot alımının etkileri
İyot
profilaksisinin en önemli yan etkisi geçici ve hafif tirotoksikozdur ve çok sık
görülmeyen bir durumdur. Bu yan etki profilaksi için kontrendikasyon teşkil
etmez. Genelde iyot kullanımının ilk günlerinde ortaya çıkar. Ortaya çıkan
tirotoksikoz iyi seyirlidir ve kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Bu
durumun iyot alımının bir sonucu mu olduğu, yoksa vücudun iyot düzeyinin
normale dönmesine sekonder gelişen bir durum mu olduğu tartışmalıdır.
İyotun aşırı alımının tiroid bezine otonomi kazandırdığı düşünülmektedir. Bu
durum özellikle yaşlılarda daha belirgindir. Yaşa bağlı olarak artabilen tiroid
nodülleri fazla iyot alımının etkisiyle otonomi kazanabilir. Deney hayvanlarında
yapılan çalışmalarda aşırı dozda iyot verilmesinin tiroid bezi otoimmünitesi
ile papiller ve folliküler tiroid kanseri gelişme hızını arttırdığı
gösterilmiştir. Her ne
kadar çok nadir olarak iyot etkisi nedeniyle hipertiroidi oluşabilse de şunu unutmamak
gerekir ki etkili bir profilaksi ile uzun vadede hipertiroidi de azalacaktır.
Sonuç olarak iyot eksikliğinin
sonuçlarının ne kadar ciddi hastalıklara yol açtığı bilinmektedir ve bu nedenle
aşırı iyot alımının bazı problemlere yol açabilmesi iyot profilaksisi açısından
kontrendikasyon oluşturmaz
İyot Eksikliğine Yönelik Türkiye’de
Yapılan Çalışmalar
Dünyanın bir çok ülkesinde
insanların günlük iyot alımlarını arttırmak amacı ile iyotlu tuz
kullanımlarının sağlanması çabaları başarılı sonuç vermiş ve son yıllarda
birçok ülkede bu yönde özel çalışmalar başlatılmıştır. Ülkemizde 1593 sayılı
Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 199. maddesine dayanarak çıkarılan 18.10.1952 Tarih
ve 8236 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Gıda Maddeleri Tüzüğü'nün 30.4.1968
tarih ve 6/9942 sayılı Kararname ile değişiklik yapılan 624. maddesinin B
bendinin 3. fıkrasına uygun olarak iyotlu tuz üretilmeye başlanmıştır. Ancak bu
uygulamanın zorunlu olmaması nedeniyle bu yasa tuzun tamamının iyotlanması
konusunda yeterli olmamıştır
Dünyanın pek çok
ülkesinde, iyot eksikliği hastalıklarının önlenmesi için en önemli
basamaklardan birisi olan tuzun iyotlanmasının yasal olarak zorunlu hale
gelmesi çok eski yıllara dayanırken, ülkemizde Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk
Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve UNICEF' in işbirliğinde 1994
yılında, "İyot Yetersizliği Hastalıklarının Önlenmesi ve Tuzun İyotlanması
Programı” başlatılmıştır. Projenin hedefleri; 2005 yılına kadar iyot yetersizliği
hastalıklarının çocuklarda yok edilmesi, yetişkinlerde 1/3 oranında
azaltılması, yemeklik tuzun %100’ünün iyotlu üretilmesinin sağlanması, bunu
için tuz üreticileri ile işbirliği yapılması, iyotlu tuzun üretiminden
tüketimine kadar iyot içeriğinin korunması, toplumunun korunması, toplumun konu
hakkında bilgilendirilmesi ve eğitimi, programın etkin izleme sisteminin
oluşturulması şeklinde belirlenmiştir. Programın başarıya ulaşmasında gerekli
olan yasal desteğin sağlanmasında politik kararlılık gösterilmiştir
İlk olarak, Türkiye'de bu
konuda yapılan çalışmalar toplanmış, risk altındaki nüfus ve iyot yetersizliği
hastalıkları prevelansı ile var olan durum saptanmaya çalışılmıştır. Ülkede
yapılacak çalışmalarda sektörler arası işbirliğinin sağlanması amacı ile teknik
danışma komitesi kurulmuş ve aktiviteler başlatılmıştır. 1994 yılında programın başlaması
ile bu yöndeki çalışmalara ağırlık verilmiş, 9 Temmuz 1998 tarih ve 23397
sayılı Resmi Gazete ile Türk Gıda Kodeksi Yemeklik Tuz tebliğine göre sofra
tuzlarının iyotlanması zorunlu olmuştur (bkz. EK 1). Buna göre sofra
tuzlarına 50-70 mg/kg potasyum iyodür ya da 25-40 mg/kg potasyum iyodat
katılması zorunlu hale getirilmiştir.
Sofra tuzu, doğrudan
tüketiciye sunulan, ince toz haline getirilmiş, iyotla zenginleştirilmiş,
rafine edilmiş ya da edilmemiş tuzlardır. Kanun hükümlerine göre üretim
aşamasında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın, üretimden tüketiciye ulaşıncaya
dek ise Sağlık Bakanlığı'nın yasal işlem yapması karara bağlanmıştır. Programın
başarısı ve kontrolünün sağlanması için bir izleme ve değerlendirme sistemi
oluşturulmuştur. Sistemin 2 bileşeni vardır.
Kişi Bazında İzleme Aktiviteleri
a. İyot yetersizliği prevalansının belirlenmesi
b. İdrarda iyot ölçümü
Tuzda iyot miktarının izlenmesi ve kalitesi
ile ilgili izleme aktiviteleri (üretim ve tüketimde iyot kayıplarının
saptanması ile fazla iyot alımının yan etkilerine karşı kontrol)
a. Üretim aşamasında tuzdaki iyot miktarının kantitatif ölçümü
b. Tüketim aşamasında tuzdaki iyot miktarının kantitatif ölçümü
Gerek iyot yetersizliğinin
önlenmesinin izlenmesi, gerekse özellikle iyot yetersizliğinin büyük boyutlarda
olduğu yerlerde, iyoda bağlı indüklenmiş hipertroidizm görülme durumunun
değerlendirilmesi için kişi bazında etkin bir izlem sisteminin oluşturulmasına
gerek duyulmuştur. Tuzda iyot miktarının izlenmesi ve kalitesi ile ilgili
izleme etkinlikleriyle ilgili bir takım çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar,
gelişmekte olan ülkelerde üretilen tuzun pek çok şekilde iyotlanmasına karşın
tuzdan alınan iyodun yetersiz olması, bu durumun iyotlama tekniklerinin uygun
şekilde kullanılmaması ya da tuzun nem, ışık, ısı ve diğer etkenlere maruz
kalması ve bunun sonucu olarak, üretim aşamasından tüketime kadar iyot
kayıpları %50 düzeyinde olabilmesi olasılığı göz önüne alınarak yapılmıştır. İl
Sağlık Müdürlükleri, Tarım İl Müdürlükleri’ne ve belediyelere tuzda iyot olup
olmadığının kalitatif olarak ölçmek için titrasyon kitleri dağıtılmış bu
yöntemle iyot miktarının uygun olmadığı saptanan tuzların ileri analiz için
laboratuvarlara gönderilmesine karar verilmiştir. Sağlık Bakanlığı tarafından
bu konuya paralel olarak çeşitli dönemlerde kalite kontrol için, Refik Saydam
Hıfzısıhha Enstitüsü'nün bir Merkez, Bölge Hıfzısıhha Enstitüsü Müdürlüğü (Adana,
Antalya, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir, Samsun) ve Enstitüye bağlı
olmayıp teknik açıdan işbirliği yapılan 10 il halk sağlığı laboratuvarı (Bursa,
Edirne, Kayseri, Kütahya, Van, Zonguldak, Denizli, Trabzon) ve tüm illerdeki
halk sağlığı laboratuvarlarında ilgili personelin bilgilendirilme ve malzeme
desteği çalışmaları yapılmıştır.
Fazla iyot kullanımının
Graves Hastalığı, Hashimoto Tiroiditi ve sıcak nodülü olan hastalarda sakıncalı
olması nedeniyle 15.08.2000 Tarih ve 24141 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan
"Türk Gıda Kodeksi Yemekli Tuz Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Tebliğ" ile bu tür hastaların kullanımı için 250 gramlık ambalajlarda
iyotsuz sofra tuzu üretilmesine ve satılmasına yönelik düzenleme getirilmiştir.
Ülkemizde iyotun önemini
topluma daha çarpıcı ve etkili yöntemlerle aktarmak, ülkemizde iyotlu tuz
kullanımını tüm topluma yaygınlaştırmak, toplum bilinci oluşturmak ve tüm iller
bazında konuyu gündeme getirmek amacı ile Haziran ayının ilk haftası İyot
Yetersizliği Hastalıkları Haftası olarak belirlenmiştir
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar