Print Friendly and PDF

İyot eksikliği ve Guatr

 


Hazırlayan: Dr. Serçin GÖZKAYA

 

(Kısaltılmış Alıntı)

 İyot eksikliği (İE) ve endemik guatr, bugün oldukça iyi bilinen fakat Dünyanın birçok bölgesinde halen ortadan kaldırılamamış bir sağlık sorunudur. Bugün dünyada 1.6 milyar insan iyot yetersizliği hastalıklarına (İYH) yakalanma riski altındadır. İyot yetersizliği hastalıkları 118 ülkede bir halk sağlığı problemidir. Dünya genelinde yaklaşık 700 milyon kişi (dünya nüfusunun %13’ü) guatrdan etkilenmiştir. Guatr, iyot yetmezliği yanı sıra birçok çevresel ve nutrisyonel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmakla birlikte iyot eksikliği en önemli nedenidir ve diğer faktörlerin guatrojenik etkileri iyot eksikliği zemininde etkin olmaktadır (1,2).

Guatr, her ne sebeple olursa olsun tiroid bezinin büyümesi durumu için kullanılan bir terim olup, diffüz ya da nodüler şekilde olabilir. Guatr; hipotiroidi, hipertiroidi ya da normal tiroid fonksiyonu ile beraber olabilir (3). Bir bölgede yaşayan nüfusun %10’undan veya 5-12 yaş okul çağı çocuklarının %5’inden fazlasında guatr bulunmasına endemik guatr denir (3,4).

Genel olarak bir endemik guatr bölgesi olan ülkemizde iyot yetersizliğine bağlı guatr önemli bir halk sağlığı sorunudur. İyot eksikliği toplumdaki bireylerin yaşam kalitesini azaltmakta ve sağlık harcamalarını arttırarak ağır ekonomik yük getirmektedir. Bölgesel iyot durumunun belirlenmesi sorunun çözümlenmesinde önem taşımaktadır. İyot eksikliği sorunu Türkiye’de halen önemli boyutlardadır. Sağlık Bakanlığı’nın iyot eksikliği hastalıkları ve kontrol programı çerçevesinde iyotlu tuz kullanımı yaygınlaştırılmasına rağmen, ülkemizde halen endemik guatr, iyot eksikliği bölgeleri bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda gösterildiği gibi iyot eksikliği ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle bu hastalığa yönelik kontrol programının daha yaygın ve etkili uygulanması gereklidir. İyot yetersizliğinin tedavisinde temel yaklaşım kişilerin günlük iyot alımını arttırmaktır. Bunu sağlamak için yapılan uygulamaların temeli sık yenen besinlerin iyotla zenginleştirilmesine dayanmaktadır. Dünyada en sık kullanılan yöntem tuzun iyotlanmasıdır (3). Ancak bir ülkede sadece tuzların iyotlanması koruma açısından yeterli olmamaktadır. Konuyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması, dağıtım ve denetim kurumlarının da yeterince gelişmiş olması gerekmektedir. Ayrıca iyotlu tuzun risk altında bulunanlar tarafından devamlı kullanılmasını sağlamak amacıyla, etkili eğitim programlarının yapılması önlemler arasında düşünülebilir (3).

 

Tiroid Bezi

 

Tiroid Bezinin Anatomi ve Histolojisi

Başlıca fonksiyonu tiroid hormonlarını salgılamak olan tiroid bezi, insan vücudundaki endokrin organların en büyüğüdür. Birbirine isthmus ile bağlı olan iki lobdan oluşur. Larinks ve trakeanın kıkırdak dokularının ön ve yan kısımlarını örter. Tiroid bezinin ağırlığı yaşa, cinse ve coğrafi bölgelere bağlı olarak 10 ile 20 gr arasında değişmeler gösterir (9).

İYOT

İyot siyah, solit, ve aktif bir element olup Gay Lussac tarafından 1812 yılında tanımlanmıştır. Kaya, toprak, mineral, deniz suyu ve yer altı su kaynaklarında bulunmaktadır. En fazla koyu renkli yosunlarda bulunur. İyodun suda erirliği en azdır, organik eriticilerde çözülür. Atom ağırlığı 126.9 olan iyot Elementler Tablosunun VII grubundandır. 117’den 138’e kadar izotopu vardır. Stabil izotopu T27 ‘dir. En önemli inorganik iyot hidrojen iyodür olup renksizdir 

İyot Metabolizması

Tiroid hormonlarının normal miktarda üretimi, yeterli miktarda dış kaynaklı iyot gerektirir. Normal iyot dengesi, yiyecek ve su gibi kaynaklarla devam ettirilir. Ayrıca iyot vücuda ilaçlarla, tanısal ajanlarla ve yiyecek endüstrisinde iyot kullanılması yoluyla da girebilir (30).

Günlük iyot alımı dünyada bölgeler arasında büyük değişiklik gösterir. Hatta aynı bölgede farklı kişilerde ve aynı kişide bile günden güne farklılık gösterebilir. Bölgeler arası farklılığın başlıca nedeni, toprak ve suyun iyot içeriğinin değişik olması ve kültürel olarak da diyet içeriğinin farklı olmasıdır (31).

İyot Eksikliği Nedenleri :  

1) Diyette iyot eksikliği

2) İyodun barsaklardan yetersiz emilimi (protein enerji malnütrisyonu, malabsorbsiyon, iyodun emilemeyen birleşiklerle birleşmesi)

3) Fekal ve üriner iyot kaybının artması

4) İyodun renal klirensinde artma (tiazid ve furosemid iyodun geri emilimini azaltır)

5) Laktasyon ve gebelik

6) Vücudun iyoda ve tiroid hormonlarına ihtiyacının artması

7) Antitiroid ilaçlarla uzun süreli tedavi ve posthipertiroidik durum

İyot Kaynakları

İyot başlıca toprakta bulunur, yeryüzünde bulunan iyodun büyük bir bölümü buzul, kar ve yağmurlarla toprağın yüzeyinden alınarak rüzgar, ırmaklar ve sellerle okyanuslara taşınır. Deniz suyunda 50 mg/L, yağmur suyunda 1.8-8.5 mg/L, ırmak ve göl sularında yaklaşık 5 mg/L iyot bulunur. Toprakta ise bölgelere göre değişmekle birlikte 50-9000 mg/kg civarındadır (34).

Yöresel içme suyu iyot düzeyi de toprağın iyot içeriğinin bir başka göstergesidir. DSÖ içme suyu iyot düzeyi alt sınırını 5 ^g/L olarak kabul etmektedir (35, 36).

Yiyeceklerde bulunan guatrojenlerin fazla miktarda alımı iyot tutulumu ve metabolizmasını olumsuz yönde etkileyerek iyot yetersizliğinin oluşmasında rol alır. Guatrojenlerin en önemlileri; lahana, karnıbahar, brüksel lahanası, şalgam, turp vb. sebzelerde bulunur (34).

En çok bilinen ve ülkemizde Karadeniz Bölgesinde oldukça yaygın olarak tüketilen kara lahana, iyodun organifikasyonunu engeller. Soya fasulyesi ve soya yağı da guatrojen içerir ve barsağa geçerek TT4 kaybını artırır. Sigarada da guatrojen maddeler olduğu gösterilmiştir (37).

Doğal guatrojenler (organik ve bakteriyel) suda ve besinlerde bulunur.                                                   

Kirli içme sularındaki E.coli ve paralocobacterium genus gibi bakteriler tiroidin iyot tutulumunu azaltır. Kaynak sularına karışan alifatik hidrokarbon disülfitler iyot emilimini azaltır (37).

Çocuklarda İyot Eksikliği Sorunu Epidemiyoloji:

DSÖ’nün 1995 yılı raporuna göre dünyada en az iki milyar insan, iyot ve selenyum gibi elementlerin de dahil olduğu mikrobesin malnütrisyonu göstermektedir. İyot eksikliği hastalıklarının en yoğun görüldüğü yerler özellikle yılın uzun döneminde karlarla kaplı dağlık yöreler ile kıtaların denize uzak santral bölgeleridir. Himalayalar, And Dağları ve Afrika’nın iç kısımlarında ağır iyot eksikliği önemli toplumsal sorun oluşturmaktadır. Avrupa’da Avusturya, Finlandiya, İsveç, Norveç, ve İsviçre’de iyot eksikliği kontrol altına alınmış olmasına rağmen Romanya, İtalya, Almanya, İspanya, Yunanistan gibi birçok ülkede iyot eksikliği halen ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Türkiye de bu iyot eksikliği ülkeleri arasındadır. 50 yıl kadar önce yaygın olarak iyotlu tuz kullanılmasının başlatılmasından sonra bu sorunun çözüldüğü düşünülen Kuzey Amerika’da dahi halen iyot eksikliğine bağlı hipotiroidi vakaları bildirilmektedir (1).

İyodun tiroid açısından önemi 1896’da keşfedilmiş ve bu tarihten sonra giderek artan bilgilerin ışığında, iyodun tiroid hormonlarının sentezinde esansiyel element olduğu ortaya çıkmıştır. Yine ilk defa iyot proflaksisine bu tarihte değinilmiştir (37).

Dünya nüfusunun yaklaşık %15’i iyot eksikliği bölgelerinde yaşamakta olup %4-5’i iyot eksikliği hastalıklarından etkilenmiş durumdadır. Diğer bir deyişle dünyada yaklaşık 1 milyar insan iyot eksikliği riski altındadır. 300 milyon insanda guatr vardır ve yaklaşık 3 milyon insan kretendir. 20 milyon kişide bu önlenebilir sorun nedeni ile zeka geriliği bulunmaktadır (6).

Bir toplumda iyot eksikliğinin klinik bulgularına rastlanıyorsa ve iyot alımının göstergesi olan idrar iyot atılımı bununla uyumlu olarak düşükse iyot proflaksisi programlarının uygulanması gereklidir (38).

DSÖ verilerine göre, ortalama günlük ihtiyaç olan 150 ^g iyot yeterince alınmadığı için 740 milyon insanın guatrdan, dünya nüfusunun %54’nün ise iyot yetersizliği hastalıklarından etkilendiği belirlenmiştir. Yaklaşık olarak 1.5 milyar kişi ya da dünya nüfusunun %29’u iyot yetersizliğinin olduğu riskli bölgelerde yaşamaktadır (39).

Genel olarak bir endemik guatr bölgesi olan ülkemizde iyot yetersizliğine bağlı guatr önemli bir halk sağlığı sorunudur. Türkiye’deki endemik guatr ile ilgili çalışmalar Atay ve Onat’ın 1948’de guatrın 3 ilde endemik olduğunu bildirmeleri ile başlamıştır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Kliniği’nin 1960’ta yaptığı çalışmalarda, Koloğlu ve arkadaşları, Karadeniz Bölgesinin gıda ve suyunda iyot içeriğinin düşük olduğunu saptamışlar, günlük tüketilen miktarlarda kara lahananın önemli bir guatrojen olmadığı kanısına varmışlardır (40).

GUATR

Tiroit bezinin büyümesine guatr denir. Erişkinlerde tiroidin ağırlığı normalde 15-25 gramdır. Tiroid bezi büyük kişilerin tiroid fonksiyonları normal olabilir (ötiroidi), tiroid eksikliği bulunabilir (hipotiroidi) veya hormonların aşırı üretimi söz konusu olabilir (hipertiroidi). Guatr, doğumsal olabileceği gibi endemik veya sporadik de olabilir

Basit Guatra Neden Olan Faktörler (46)

İyot yetersizliğine bağlı guatr

Tiroidin iyot yakalama yetersizliğine bağlı guatr

Bazı guatrojenlerin (lahana vb.) içerdiği siyanit ve nitritlerle

Tiyosiyonat, potasyum perklorat, periyodat, hipoklorit, nitrat, fluor

Konjenital defektler

Hormonojenez yetersizliğine bağlı guatrlar

İnorganik iyodun okside edilememesi

Guatrojenler (lahana, turp, şalgam, soya fasülyesi, karnabahar..)

Aşırı miktarlarda kalsiyum ve iyot alımı, vitamin A yetersizliği

Resorsizol, kobalt, bazı sülfonamitler

Konjenital defektler

İyotlu tirozinlerin deiyodinasyona uğramaması

Anormal iyotlu proteinlerin oluşumu

İyotlu tirozinlerin tiroksini meydana getirememeleri

Basit guatr sporadik ve endemik olmak üzere iki tür patolojiyi içerir.

Sporadik Guatr :

Çeşitli nedenlerden dolayı gelişen guatrları kapsar, hastalar genellikle ötiroiddirler, ancak hipotiroid de olabilirler. Sporadik guatrın en sık nedeni lenfositik tiroidittir. Tiroid hormon sentezindeki intrinsik biyokimyasal defektler daima guatr ile birliktedir. Kardeşlerde hastalığın oluşumu, erken yaşlarda başlaması ve hipotiroidi ile ilişkili olabilmesi, tanı için önemli ipuçlarıdır (43).

Endemik Guatr

Bir yerleşim bölgesinde 6-12 yaş grubundaki çocuklarda %5’den daha fazla guatr vakası varsa bu yerleşim bölgesine endemik guatr bölgesi denir. Dünyada ve memleketimizde çok sayıda endemik guatr bölgesi mevcuttur (Alpler ve Karadeniz bölgesi vs). Bu bölgelerde guatr oluşumuna neden olan değişik etkenler mevcuttur. Bunlar içerisin de en sık görülen neden iyot eksikliğidir. İyot eksikliğinin ağır olduğu coğrafi bölgelerde dekompansasyon ve hipotiroidi gelişebilir (47,48).

Bugün dünyada 656 milyon civarında insanda guatr bulunmaktadır. Bazı coğrafi bölgelerde yeterli iyot alımına karşın endemik guatr gözlenir. İyot eksikliği her zaman endemik guatra yol açmaz. Ciddi iyot eksikliğine rağmen endemik guatrın coğrafi dağılımı dengeli olmayabilir. Bazı bölgelerde şiddeti daha belirgindir. Bu gözlem, endemik guatr etyoloji ve patogenezinde iyot eksikliğinden başka faktörlerin de olduğunu göstermektedir (48).

Türkiye’de Endemik Guatr :

İlk önceki, 1960 yılında DSÖ’nün yayınladığı bir raporda, Türkiye hakkında yeterli bilgi verilmemekteydi ancak Avrupa Tiroid Birliği kriterlerine göre, Türkiye’nin guatr sorunu olmayan hiçbir coğrafi bölgesi mevcut değildir (49).

Yapılan çalışmalarda DSÖ kriterlerine uyarak 73757 kişide yapılan kitle taramasında %30.5 sıklıkta guatr bulunmuştur. Guatr sorunu bakımından bölgelerin sıralamasında başta Karadeniz Bölgesi gelmektedir. Endemik guatr sorununu sayısal değerlendirebilmek için Cerrahpaşa Üniversitesi’nin hazırladığı Cerrahpaşa Endemik Guatr İndeksi (CEGİ) adı verilen bu indekse göre elde edilen sonuçlar Tablo-3’de gösterilmiştir (49).

Tablo-3: Bölgelerde Cerrahpaşa Endemik Guatr İndeksi’ne göre guatr dağılımı

Bölge

%

Karadeniz Bölgesi

5.32

Doğu Anadolu Bölgesi

4.98

Ege Bölgesi

4.63

Marmara Bölgesi

4.41

İç Anadolu Bölgesi

4.32

Akdeniz Bölgesi

3.78

Güney Doğu Anadolu Bölgesi

2.35

 

 

Sonuç ve Tartışma

Son zamanda yapılan tahminlere göre dünyada 1.6 milyar insan halen iyot eksikliği bölgelerinde yaşamakta ve onun sonuçları ile karşı karşıya bulunmaktadır

.   Gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 milyar kişinin iyot yetersizliği hastalıkları riski taşıdığı, 200 milyondan fazla kişide guatr görüldüğü ve 5.7 milyon kişinin aşikar kretenizm bulguları gösterdiği bildirilmektedir (70). Türkiye ile ilgili yeterli veri bulunmamakla birlikte ülkemizin konumu dikkate alındığında Avrupa’nın büyük kesimi gibi orta derecede iyot eksikliği ülkeleri arasında kabul edilmektedir (69,71).

Sıklığı ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte özellikle endemik iyot eksikliği olan bölgelerde guatr çok yüksek oranlarda görülmektedir (72). Amerika ve Japonya’da yapılan çalışmalarda okul çağı çocuklarında guatr sıklığının %6 olduğu bildirilmiştir (73). Türkiye’de iyot eksikliği üzerine ilk çalışmalar 1930’lu yıllarda başlamış ve bunu birçok saha çalışması izlemiştir. Eser ve arkadaşlarının 1950’li yıllarda 30000 kişilik toplu guatr taramasında Karadeniz bölgesi, İç Anadolu ve Batı Anadolu’nun iç bölgelerinde önemli ölçüde guatr bulunduğu ve ülkemizin endemik guatr kuşağında olduğu belirtilmiştir (74).

1980-1987 yılları arasında Urgancıoğlu ve Hatemi tarafından Türkiye’de 7 bölgeyi kapsayan 73.757 kişinin boyun palpasyonu ile taranması sonucu guatr prevalansı %30.5 olarak saptanmış, bu çalışmada prevalansın %2’nin altında olduğu hiçbir bölge bulunmamıştır. Karadeniz bölgesi guatrın en yüksek, Marmara bölgesi ise en düşük olduğu bölgelerimizdir (75). Guatr sıklığı, özellikle dağlık ve kırsal bölgelerde belirgin olarak artmaktadır (76).


EK OKUMA


Tiroid Bezi ve İyot İlişkisi

Tiroid bezi hastalıkları ülkemizde tüm bölgelerimizde sık görülmekle  birlikte en çok Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Göller Bölgelerimizde rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalarda ülkemizde böylesine yoğun görülen tiroid hastalıklarının en önemli nedeninin iyot ve selenyum eksikliği olduğu tespit edilmiştir.


Eskiden ülkemizde guatr sorumlusu olarak düşünülen kara lahana, turp, şalgam, kabak, karnabahar gibi sebzelerin tüketilmesinde guatr açısından sakınca olmadığı anlaşılmıştır. Guatr varsa sadece soya fasulyesi ve soyalı ürünlerin fazla tüketilmesi önerilmemektedir. Ülkemizde çoğu bölgede toprağımız ve suyumuzda iyotun  az oluşu guatrın ana nedenidir. Bunun da en önemli  sebebi, toprak erozyonudur. Erozyon ile mücadele edilmeli, ağaç dikimi artırılmalıdır. 


Günlük iyot ihtiyacı

İyot, tiroid hormonu üretimi için çok gereklidir ve insan vücudunda bulunmadığı, depolanmadığı için mutlaka dışarıdan gıda ile alınması gerekir. Bu element, anne karnındaki ceninin beyin - sinir gelişimi için de çok önemlidir.  Normal erişkin insanın günlük iyot ihtiyacı 100-150 µg’dır. Gebelik ve emzirme dönemlerinde ise ihtiyaç artmaktadır, 200-300  µg/gün iyot alımı olmalıdır. 


Guatr nedir?

İyot, su, gıda veya ilaç ile alındıktan sonra bağırsaklardan emilerek kana karışır, önce tekli -  ikili iyot  molekülü içeren öncül tiroid hormonları, sonra bunlardan 3 ve 4 iyot molekülü içeren T3 ve T4  hormonları yapılır.  Yeterince iyot  alamadığımız zaman T3 ve T4 hormonları yeterince yapılamaz ve   daha fazla hormon yapılabilmesi için  tiroid  bezinde  büyüme olur. Tiroid bezinin bu tür büyümelerine guatr denir.  


İyot eksikliği nelere yol açar?

Yeterli iyot alınmaması, özellikle okul çağındaki çocukların öğrenme yeteneğinde azalmaya ve algılama güçlüğüne neden olmaktadır. Eğer iyot eksikliği çocukluk döneminde çok belirgin ise, beyin gelişimi de iyi olmayacağından zeka geriliğine dahi neden olabilir. İyot eksikliği kadınlarda düşük yapmaya, gebe kalmada zorluğa neden olur. Veganlarda iyot eksikliği  etkin olabilir. Laktoz intoleransı olanlarda da iyot eksikliği görülebilir.


İyot kaynakları

Başlıca iyot kaynağı, deniz ürünleri, mandıra ürünleri ve iyotlu tuzdur. Deniz - okyanustaki iyot, atmosfere karışır ve tekrar yağmurlarla toprağa-suya geri döner. Deniz ürünleri çok iyi bir iyot  kaynağıdır.  Deniz yosunu ve bitkileri ile deniz hayvanları (balıklar-böcekler) deniz suyundaki iyotu iyi depolarlar. Deniz ürünleri iyotu en yoğun bulunduran ürünlerdir ama mandıra ürünlerine göre daha az tüketilirler.


Herhangi bir tiroid rahatsızlığı yoksa mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. İyotlu tuz alırken ve kullanırken,  iyotun buharlaşıp havaya karışmaması için şu hususlara dikkat edilmesi gerekir:

- Poşet ambalajdakilere göre ışık-güneş almayan, içini göstermeyen tuzluk şeklindekiler tercih edilmeli,

- Bu tuzlukların ağızları kapalı tutulmalı,

- Güneş, ateş, fırın yanı gibi sıcağa-ısıya ve ışığa maruz bırakılmamalı, karanlık-serin yerler tercih edilmelidir.

- Yemek pişirirken tuz başlangıçta-kaynamadan önce konulmamalı, tencereyi ocaktan indirmeden hemen önce ilave edilmelidir. Böylece iyotun buharlaşması önlenmiş olacaktır.


Ülkemizin suyu ve toprağında iyot az miktarda olduğu için Türkiye’nin hemen her yöresi iyot eksikliği bölgesidir. Bu nedenle yeni nesillerde iyot eksikliğine bağlı tiroid hastalıkları görülmesin diye anne karnından itibaren  iyotlu tuz, gereken ölçülerde alınmalıdır. Ülkemizde gıdayla ilgili tek iyot kaynağı tuzdur. Bazı yabancı ülkelerde tuzun yanı sıra  su, ekmek, yağ da iyotlandırılmaktadır.


İyot eksikliğinin yol açtığı guatrı önlemek için ülkemizde, 1998 yılı Temmuz ayından itibaren Türk Gıda Kodeksi Yemeklik Tuz Tebliğine göre sofra tuzlarının iyotlanması zorunlu olmuştur. Guatr yoksa mutlaka yukarıda bahsedilen kullanım özelliklerine dikkat edilerek iyotlu tuz kullanılmalı, özellikle gebelik ve emzirme dönemlerinde iyot alımına özel önem gösterilmeli, iyotlu tuzla yeterince iyot alımı yapılamıyorsa, doktor tavsiyesiyle yoğun iyot preparatları kullanılmalıdır. Bu dönemlerde iyodun mutlaka çok iyi alınması, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimi için çok önemlidir. Artık ülkemizde de sadece iyot içeren preparatlar bulunmaktadır. Buna karşılık mevcut tiroid hastalığı varsa, iyotlu tuz yemekten kaçınmak gerekir, iyot kullanımı hastalığı daha da şiddetlendirebilir. İyotsuz tuzlar marketlerde bulunabilmektedir, bu tuzların üzerinde “İyotsuz Tuz” diye yazmaktadır. İyotsuz tuzların en fazla 250 gramlık ambalajlarda üretimine izin bulunmaktadır. İyotsuz tuz bulunamıyorsa, kaya tuzu kullanılabilir. 


Ailede bir kişinin iyotsuz yemesi gerekiyorsa, yemekler tuzsuz pişirilmeli, sonrasında herkes kendi tuzunu kullanmalıdır. İyotsuz tuz kullanması gereken kişiler, yoğun iyot içerikleri nedeniyle  iyot içeren öksürük şuruplarını, kalpte ciddi ritim bozukluğu tedavisinde kullanılan “Amiodarone” etken maddeli ilaçları, yoğun iyot içeren multivitamin preparatlarını da kullanmamaya özen göstermelidirler. Ayrıca,  koroner anjiografi, tomografi ve bazı böbrek filmi çekimleri sırasında damardan verilen kontrast maddelerin yoğun iyot  içerdiği unutulmamalıdır ve bu gibi durumlarda gereken önlem alınmalıdır. 

 

Son 10-15 yıl içerisinde yeterli iyot  alımı programında ciddi yol alınmıştır. Gebe ve emziren kadınlar için verilerimiz yetersizdir. Ancak eldeki veriler ile bu risk grubunun, gebelik ve emzirme dönemlerinde artan iyot gereksinimi düşünüldüğünde sadece iyotlu tuz ile bunun karşılanamayacağını göstermektedir. O halde bu risk grubunun günde 100-150 micg iyot ilavesi alması gereklidir. Bu konuda taramalar da mutlak gereklidir.


Yeterli iyot alımında sürekliliğin sağlanması son derecede önemlidir. Unutulmamalıdır ki, bulunduğumuz coğrafyada doğada iyot eksikliği devam etmektedir ve düzenli kullanım bırakıldığı anda yıllar içerisinde başladığımız yere döneceğimiz açıktır.


İyot bakımından zengin besinler:

  • Peynir: Süzme peynir en iyi iyot kaynaklarından biridir. Bir parça süzme peynir 65 mcg sağlarken, bir parça kaşar peyniri yaklaşık 12 mcg sağlar.
  • İnek sütü: 1 bardak süt günlük ihtiyacın % 59-112’sini karşılayabilir.
  • Yumurta: Yumurtadaki iyotun büyük kısmı sarısında bulunur. Ortalama olarak, bir büyük yumurta günlük önerilen miktarın %16’sını sağlar.
  • Ton balığı: Üç parça ton balığı, günlük önerilen miktarın yaklaşık %11’ini sağlar.
  • Morina balığı: Yağ ve kalori değeri düşük ancak iyotla birlikte çok çeşitli mineraller ve besinler açısından çok zengin bir balıktır. Örneğin, 85 gram morina balığı yaklaşık 63-99 mcg veya günlük önerilen miktarın % 42-66’sına karşılık gelen iyot içerir.
  • Karides: Üç parça karides, günlük değerin yaklaşık % 23’ünü sağlar.
  • İyotlu tuz: İyotlu tuzdan günde 2 gr kullanmanız günlük ihtiyacınızı karşılayacaktır. Tuzu nemli olmayan serin ortamlarda, ışık, güneş ve hava görmeyen koyu renkli kapalı cam kaplarda saklamaya ve yemek piştikten sonra katmaya dikkat ediniz.
  • Yoğurt :Bir fincan sade yoğurt, günlük önerilen miktarın yaklaşık yarısını sağlar.
  • Deniz yosunları (deniz börülcesi): Deniz yosunu, en iyi doğal iyot kaynaklarından biridir. Bununla birlikte, içerdiği miktar, türüne, büyüdüğü bölgeye ve hazırlanmasına bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir.
  • Kuru erik: Kuru erik vejetaryen veya veganlar için iyi bir iyot kaynağıdır. Beş kuru erik, 13 mcg iyot ya da günlük ihtiyaç duyulan değerin yaklaşık % 9’unu sağlar.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar