99. Blok (2017) Brawl in Cell Block 99
132 dk
Yönetmen:S. Craig Zahler
Senaryo:S. Craig Zahler
Ülke:ABD
Tür:Suç, Dram
Vizyon Tarihi:01 Ekim 2017 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Jeff Herriott, S. Craig
Zahler
Nam-ı Diğer:Confronto no Pavilhão 99
Oyuncular
Jennifer Carpenter
Vince Vaughn
Marc Blucas
Rob Morgan
Tom Guiry
Özet
S. Craig Zahler, Bone Tomahawk'ta
(2015) yarattığı kendine has korku
-western bileşimini, Venedik'te
yarışan son filmi 99. Blok'la başka bir boyuta taşıyor. Eski bir boksör olan
Bradley, oto tamircisindeki işini kaybetmiş ve evliliğinin de sonuna gelmiştir.
Hayatının bu noktasında eski bir arkadaşı için uyuşturucu kuryesi olarak
çalışmaktan başka çaresi kalmamıştır. Her şey yolunda gibidir, ta ki bir gün
kendisini polisle olan bir çatışmanın ortasında bulana dek. Toz duman kalkıp,
kafasını kaldırdığında, kendisini yaralı ve hapse atılmış olarak bulur. Vince
Vaughn'ın muazzam ve aynı zamanda korkutuculuğuyla akıldan çıkması zor oyunuyla
99. Blok; insan ruhunun karanlık köşelerinde dolaşan, fizikselliğiyle büyüleyen
bir karakter çalışması. Vaughn'a eşlik eden Jennifer Carpenter, Udo Kier ve Don
Johnson'ın performansları da bir o kadar göz alıc
Altyazı
Merhaba.
Owner'ın da kusmuk rengi bir kanepesi var.
Motorun da bir sorun olduğunu düşünüyor.
"Komik
bir ses çıkarıyor" dedi.
Komik değildi.
- İletişim mi?
- İletişim.
Eğer bu sürpriz bir parti ise, birisi, ipucunu kaçırdı.
- Brad.
- Bradley.
Bradley.
Ofisime gel.
Buradan da söyleyebilirsin.
Ben ofiste iş yapmıyorum.
Kötü haberler duymak için bir yere sıkışmam gerekmiyor.
Şu anda işletmeler için zor zamanlar.
Ekonomiyle gerçekten ilgilenmiyorum.
İşten mi atıldım?
Üzgünüm.
Dolabımı boşaltayım.
Sanatsal çalışmalarımı elleme.
Ellemem!
- James!
- Evet?
Cıvata kesicilerinin nerede olduğunu biliyor musun?
Depoda Gömülü.
Onları dışarı çıkarırım.
Teşekkürler.
Bradley?
İyi misin?
Güney tarafı iyi de, kuzey kanser.
Burada işler toparlanınca, Dean'i arayacağım dan emin olabilirsin.
Pete' de aynı şeyi söylemiştim yüklerken çizme diye ama
Teşekkürler.
Ne oluyor?
Neden bu kadar erken geldin?
Kovuldum.
Kovuldun mu?
Cep telefonunu ver bana.
Hayır.
Ver!
Ben, birisiyle görüşüyorum.
Eve git.
Ben
Defol!
Eve git.
Üzgünüm
Gitmeli miyim?
Bunu
bitirmek istiyorum.
Hadi Konuşalım.
Bradley, bırak bir şey yapayım otur.
Ne zamandır?
Üç ay.
Ciddi mi?
Yok hayır.
Niye ya?
Ben tam olarak bilmiyorum aslında.
Üzgündüm.
Ve ondan beri yakın değiliz
Bilirsin.
Biliyorum.
Belki de hep aynı şeyi yapıyordun sanırım.
Her gece geç kaldın.
Yatağa ben uyuduktan geliyordun.
Yok hayır.
Ya işteydim yada dışarıda çalışıyordum.
Ve açıkca söyle.
Aramızdaki iletişim fazla
olmuyordu.
Vagon'dan atlamaya mı karar verdin?
Neredeyse.
ya sen?
Yok, hayır.
Böyle mi bitirmek istiyorsun?
Bilmiyorum.
Her şeyin başkalarından daha farklı olmasını istiyordum.
Evliliğimiz, biz, biz, uh
Sanki, birlikte markete gittiğimiz zamanlar gibi olsa, benzin
istasyonun da kahve alırdık.
Orada ki otomatta
üç çeşit kahve vardı.
Birisi kremalı,
birisi sütlü, ve diğeri gri görünümlü, içinde yağsız bir şeyler olan.
Ve her oraya
girdiğimde, bu etiketleri karıştırırdım, ve hangisinin kremalı olduğunu tahmin
etmek zorunda kalırdım.
Ama her seferinde,
otomattan yanlış kahveyi alırdım, sen de her zaman süt ve de yağsız şeyleri
sıyırırdın.
Asla istediğin
kişi olamadım.
Ortalamalar da üç
seferden birinin Ben kremalıyı almam gerekirdi ama beceremedim.
Belki binlerce
kez bile oraya gitsem, yine de olması gerektiği gibi kremalı almayı
beceremezdim, elli ya da yüz kez ardı ardına, ama, uh
Ben iyi düşünmeliydim.
Hiçbir şekilde
bunun adil olduğunu sanmıyorum.
Bize bak.
Bence yeniden
başlamalıyız.
Başka bir bebeğe sahip
olmayı deneyelim.
İşler bizim için
kötü ye gidiyor küçük bir ihtimal olsa, bir
vasıta.
Bunu ben de
düşündüm, ama
Ben sadece haftada bir veya iki kez oyuna giren yedek
oyuncu gibi hissediyorum.
Sen sadece işini
kaybettin.
Gil'i arayacağım.
Uyuşturucu satıcısı mı olacaksın?
Hayır.
Bir
arkadaşı için paket taşıyacağım.
Gil için asla çalışmayacağını söylemiştin.
Yani, ama artık sözümü bozuyorum.
Bizi bu bok çukurundan daha iyi bir eve götürmek istiyorum.
Çocuklarla ve de mutlu.
Lanet yağsız sütü
almaktan yoruldum.
Ve şansın krema
getirmesini umuyorum, çünkü böyle olmayacak, mümkün değil.
Bu sonsuza kadar,
böyle olmayacak.
Söz veriyorum.
Uyuyacak mısın Evet.
Yaklaşmadan önce bana biraz zaman ver.
Tamam.
- Hey, isyankar Johnny.
- Selam.
Bu
sefer bana bir numune verecek misin?
Patronunla konuş.
Hadi ama.
Onu
doğrudan versen.
Söz veriyorum büyük bir gülücük veririm.
Bu fındıkların her birine.
Hayır teşekkürler.
Kimsenin diş tellerini görmek istemiyorlar.
Hava nasıl?
Kar olasılığı.
Pencereye yaklaş.
Çekmeceye koy.
İşte, tartıya koyalım.
Domuz için.
Ne yapıyorsun?
Marketten ürün satın aldıktan sonra gerçekleşen bir rituel önce onları
sen yersin.
Şu anda, bir
bıçağı tutarken yiyemezsin.
Lütfen şunu masaya bırak.
Şu anda benim etki alanımdasın.
Kendini kesip kanamaya başlayayınca, bayılsan ne olacak?
Ya kaynar su falan dökülürse?
Nasıl olur da "tehlikelerin mutfağında" çalışmama izin
verirsin?
Daha önce de, hamileydim unuttun mu?
Çünkü güçlüsün.
Peki, sadece dört aylığına yemek yer miyiz?
Izgara hazırlayabilirim.
Koala nasıl.
O iyi.
Ya anne koala?
Iyiyim, ama ayaklarım acıyor.
Çünkü, şu anda sende uyumalısın.
- İş nasıldı?
- Evet, işti işte.
Günün
bu saatinde çok fazla güneş ışığı var.
Buraya daha iyi perdeler lazım.
Yeşil bir tane.
Nasıl?
Tamam, hemen geliyorum.
Adios.
Gil?
Hı.
Evenin.
Seni görmek güzel.
İçeri gel.
Kıyafetini baban mı seçti?
O seçti.
Beğendin mi?
Zesty.
O havuzlu odadadır.
Havuz olan mı ya da bilardo
masası olan mı?
Masa.
Oraya bilardo odası diyor, ama bilmiyorum.
Sadece orda oynadığı havuz.
Teşekkürler.
Que pasa?
- Hey.
- Buzdolabından bir şey al.
Jill sana, ibne maden suyundan hazırlamış.
H
-2
-O'un cinsel yöneliminin olduğunu
bilmiyordum.
Bu adam nerde kaldı.
Yolda.
Aktarım nasıl gitti?
Hiç bir bir sorun çıkmadı.
Evet, o zenciyi seviyorum.
Yada ona Siyah'i demem gerekiyor
du.
O zaman kibar oluyorsun değilmi?
Senin gibi birinin, bu kelimeyi her zaman nazikçe söyleyebileceğini
düşünme.
- Lauren nasıl?
- İyi.
Çocuğu, ne zaman doğuruyor?
98 gün kaldı.
Doğum odasına girmeyi düşünüyor musun?
Tabii ki.
Bundan hayatta vaz geçemem.
Burunluğunu ve güneş gözlüğünü tak.
Ve ne zaman gözlerini kapatacağını öğren.
Bebeğimin ilk nefesini alışını izlemek istiyorum.
- O anı yaşamak istiyorum.
- Oh, o anı demek, pekala.
O bir aziz olacak.
Yeni kaynak bu mu?
Bu anlaşma iyi giderse, onunla iş yapacağım.
Meksika'ya uzanan bağlantıları var.
Ve bu çok iyi, ucuz kristalin sürekli bir akışı.
Sadece meet'i getirmeden önce seninle tanıştırmak istedim.
Kulağıma amigos'ların sesleri geliyor.
Meksikalılar rahatça, kendiliğinden varlıklı olmadılar.
Nasıl büyüdüklerini biliyorsun.
Aynı yatakta beş kişi.
Her oda içinde 10 yatak.
İyi akşamlar, arkadaşım.
Nasılsın?
Bu Bradley.
O benim en iyi atlet'im.
Merhaba.
Tanıştığıma memnun oldum.
Bu Pedro, adamlarımdan biri
Size aracı devralırken eşlik
edecek.
Ve bu da Roman, diğer adamım.
O da araç olayına dahil mi?
Ne için sordun bunu?
Kullanıcı gibi görünüyor.
Roman iki yıldır temiz.
Çalışanlarımı test ediyorum.
O son derece güvenilir, ve olumsuz durumlarda ne yapacağını bilir.
Afedersiniz.
Bir yabancının sözleri içgüdülerimi değiştirmez.
Bradley.
Bize biraz izin verin.
Seninle konuşmama izin ver.
Senden gitmeni istiyorum, çıkarlarımı korumak için.
Bizim çıkarlarımızı.
Eleazar, adam yemin etti.
Bu sorunları daha önce aşmış olmalıydık
Tam 14 yıl oldu.
Bu iş, aynı şişeden içki içmeğe benzemez.
Saçmalamaktan vaz geç.
Kardeşime ve yaşlı adama bakıyorsun.
Boozin'ler, en kötü şartta 10. 000'en daha fazla getiriyor, ve sonra son
bir sevkiyat
Adamım juiced.
- Belkide önemli değil, ama
- Bradley.
Sana ültimatom vermeme izin verme.
Sanırım, bana bir tane verdin sanki.
Bunu işi Oscar'a, Tony'ye veya Randolph'a vereceğim.
Kimse böyle büyük bir sevkıyat yapanları sevmiyor.
Sana ihtiyacım var.
Bu ortaklığı kurmamda bana yardım et.
Küçük
bebeğiniz doğduğunda size iki ay vereceğim.
Üç.
Anlaştık.
Biz iyiyiz.
Oraya giderim.
Ama bir sıkıntı çıkarsa, dizginleri ele alırım.
Akıllı değiller mi?
Roman, bana bak.
"Paketi boşalt" dersem ne yaparsın?
Boşalt.
Amin.
Onu hissettim.
Seni hissettim Seni hissettim 97 gün kaldı.
Burada dur.
Ellerini arka ceplerine koy.
Lanet olsun!
Umurumda değil bana karşı
gelirseniz ikiniz de suyun dibini boylarsınız, ve pikap'ta.
Roman, dediğini yap.
Sakince arkanı dön.
Arkanı dön.
Haydi gidelim.
Şurada.
Ooh, bu senin, blanco'mu?
Gil'in.
Sandıktan kurtulun.
Hadi ahbap.
Amerika'ın güzelleşmesine yardım, hı?
Sakin ol blanco.
Sakin ol dostum.
Bu sadece korunman için.
Boşaltma bitti, Blanco.
Bir şey yapmaya çalışanın çenesini kırarım.
At oraya.
Onları
sonra alacağız.
Hayır, ben Sakin ol, rahatla.
Silahlarınızı bırakın ve ellerini kaldırın!
- Desteğe ihtiyacımız var!
- Üç kişi vuruldu.
Yardıma ihtiyacımız var!
- Koş!
- Şimdi!
Destek çağırın, hemen!
Seni aptal, aptal göt herif.
Eğil!
Memur vuruldu!
- Hemen çıkın!
- Pislik ye, domuz!
9 / 11'in ikinci yarısı için hazır mısınız?
El bombası!
çekil!
Hayır, Tanrım, hayır.
Koru beni!
İyi geceler.
Sekiz numara, köşe deliğe.
Silahlarınızı atın!
Domuz, atacağım şey bu!
Git git, git!
Çatışma var, birden fazla 10
-53.
Memurlar vuruldu!
Kal orada!
Ellerini başının üstüne koy!
Kıpırdama, pislik!
Kelepçeyi tak.
Onları yakmak ister misin?
Kıçını silmek ister misin?
Onları küçük parçalara ayırıp, putin'e göndermek ister misin?
Ön kapımın üstünde bir tane bayrağım var.
Sen vatansever misin?
Oturmamın sakıncası var mı?
Bunu tumtraklı bir evet varsayacağım.
Dışarı çıkmak istiyormusun?
Sana duymak istediğin hiçbir şeyi söylemeyeceğim.
Ve cezaevinde bana bolca zaman vereceksin, sevmediğim adamlara bakmak
için.
Duymak istediğimi düşündüğün şey nedir?
Hmm?
Suç ortaklarınının isimleri?
Tüm pis işlerinden kar sağlayan insanlar?
Kirli kıçlarını sildiklerin?
Duymuyormuş gibi yapabilirsin, ancak o videoyu izledim.
O serserileri nasıl indirdiğini gördüm.
Polisle çatıştıkların da, kaçıp kendini güvene alabilirdin.
Bana söylemeden önce de biliyordum, evinde bir Amerikan bayrağı olduğunu.
Muhtemelen birden fazla da var.
İki tane var.
Özverili eylemlerin sayesin de, Bu olayda hiçbir polis öldürülmedi.
Bana farkı biliyorsun gibi göründün, doğru ile yanlış arasında ki.
Ve ahlaki bir pusulan olduğu.
O halde bize yardım et.
Bize biraz isim ver.
Ya da bana önemli bir isim ver.
Kimin için çalışıyorsun?
Yalnız çalışıyorum.
Kristali, kim tedarik ediyor?
Bir
adam.
- O birinin adı var mı?
- Unuttum.
Sana bir isim listesi göstersem hatırlar
mısın?
Okumayı sevmem.
Altyazılıysa film bile seyretmem.
Onları yüksek sesle okusam olur mu?
Bir şey söylemek zorunda kalmazsın bile.
Başını öne ve aşağı doğru sallarsın.
Senin için listeyi daraltayım.
Adın ne?
Dedektif Lawrence Watkins.
Bu değildi.
Bunu komik mi buluyorsun?
Hileleriniz.
Her seferinde ayağa kalkan bir adam görüyorum, masanın bu tarafında
sakince oturan ilkeli bir adam, şansı kötüye gitti ve sadece yanlış yoldan
gitti.
Ben konuşmayacağım.
Bunun ilk suçun olduğunu biliyorum, ama dört yıl, belki de beş yıl
yiyeceksin.
Uyuşturucu kaçakçılarını biliyor musun, aslında bu insanlara hizmet
ediyorsun?
Sistem, uyuşturucu dağıtanlara karşı daha serttir.
Şiddet eylemi yapan erkeklerinkinden daha sert, kadınlara ve çocuklara
karşı.
Sence bu adil mi?
Hiç meth çekmiş olan bir adam gördün mü?
Hmm?
Bağımlı olan 14 yaşında bir kız gördün mü
Seninle tartışmayacağım, Larry.
Sana bir bilgi vermeyeceğim.
Ne yaptığımı biliyorum ve cezamın ne olacağını biliyorum.
Hepsi bu.
- Başka seçeneğin var.
- İstemiyorum.
Karın, bana bir bebek beklediğini söyledi.
İlk kelimesini söylediğinde hapishanede
olacaksın, ve sana garanti ederim ki o kelime "baba" olmayacak.
Ona, iyi bir tat bırakman gerekiyor.
Evet, tadı çok iyi geldi.
Otur.
Onlara temiz giysilerini verdim Teşekkürler.
Söylemek istediğim bazı şeyler var.
Tamam.
Duruşmada seni istemiyorum.
Nasıl olacağını biliyorum.
Ve senin gelmenin anlamı yok.
Mahkemenin tutumu zaten belli.
Suçlamalara itiraz etmiyorum.
Orada olmak istiyorum.
Destek olmak istiyorum.
Bu, hiç kimse için iyi olmaz.
Aslında, işleri daha da zorlaştıracaktır.
Koala ve senin gelmen için, herhangi bir sebeb yok.
Bu tecrübeyi yaşamanız, benim için bunu izlemek, yani
Lütfen.
Tamam.
Bu dört yıl, belki beş olacak.
Ve çoğunu yatmak zorundayım, günlerim bir lanete dönüşmezse.
Üzgünüm.
İzin verildiği kadar ziyaret edeceğim, ve ben kızımı da getireceğim.
Yok hayır.
Onun beni ilk burada görmesini istemiyorum hapishanede olmaz Ona
söyleyecek bir şey buluruz Bir şeylerin yanlış olduğunu anlayacağı kadar
olgunlaşınca, ve ona tüm gerçeği anlatacağım.
Anlayabilecek yaşa gelince.
Tamam.
Seni bekleyeceğim.
Ne kadar uzun olursa olsun.
Asla asla bu
hatayı tekrar yapmayacağım.
Sana söz veriyorum.
Biliyorum.
Öyleyse işte o zaman.
Seni seviyorum.
Davalı'nın savunmasını kontrol ettim.
Nolo contendre üyesi.
Ve suçlamalar çok ciddi.
Bradley darrel Thomas, seni cezaevinde yedi yıl hapse mahkum ediyorum.
Franklin r. James orta güvenlikli
gözaltı merkezi.
Bu duruşma kanun'en sona erdi.
Dışarıdan bile, orası kasvetli ve boktan bir yer.
Avusturya'da ki o hapishanenin resimlerini gördün mü?
Dostum, keşke oraya gitseydik.
Dileklerinin daha yüksek bir amacı olmalı.
Beyler, dinleyin.
Kapıya doğru kırmızı hatta durun.
Takip edin.
Orda dur.
Adını listeyi tutan adama söyle.
Bradley Thomas.
İlerle.
Enrique Gomez.
Buzdolabına hoş geldiniz.
Russell Harris.
Sonraki.
Sıranının sonuna dön.
Sıradayım.
Sadece biraz acele ettim.
Ya sıradaki yerini koru, ya da sonuçlarına katlan.
Şimdi sıranın sonuna git.
Bu adil değil.
Tuvalete gitmek zorundayım.
Bütün süreci geciktiriyorsun, herkesi bekletiyorsun.
Kıçını kaldır.
- Dmv'den daha kötü.
- Sonraki.
Sonraki.
Bradley Thomas.
Yüzük için evrağın var mı?
Evrak mı?
Yok
hayır.
Şuraya koy.
Niye?
Tutukluların mücevher sahibi olmalarına izin verilmiyor.
75 dolardan fazla değeri olanlara izin yok.
Peki, ama bu paslanmaz çelikten yapılmış.
- Değil mi?
- Ben ne bir metal uzmanıyım, ne
de bir kuyumcu.
Onun değerini bilemem.
Şimdi bırak onu.
- Afedersiniz.
Istemeden oldu
- eşyalarını geri al ve çizginin
sonundaki yerini al.
Sonraki.
Sonraki.
Bradley Thomas.
Hatırlıyorum.
İyi.
Bu daha
iyi.
Medeni kalman en iyisi, Bay Thomas.
Hapishanede bile.
Konaklamanın tadını çıkarın.
- Bradley Thomas?
- Evet.
Kutunun içinde dur.
Giysilerini çıkart.
Onları indirmeni söyleyene kadar iç çamaşırı kalsın.
Giysilerinizi bu kutuya yerleştirin.
Ben düşündüm ki.
Görünüşe göre başka bir deha daha içeri tıkılmış.
Ah.
Onu
bırakalım belki kanseri tedavi eder.
Bilimleri birleştirerek string teorilerini çözebilir mi?
Ayaklarını ayır Eller başının üstüne Ağzını aç Dilini kaldır Kapatabilirsin
Şimdi herkesin favori parçası.
Çamaşırını indir.
Ellerini başının üstüne koy.
A
-O Negatif.
Bradley Thomas siz misiniz?
- Benim.
- Ben lefty.
Seni odana götürmekle sorumluyum.
Nasırın mı var?
Sağ ayağım yaralı, ve bu ayakkabılar yaklaşık iki numara küçük.
Denise'ye söyleriz.
O burada hizmet çalışanıdır.
Şimdilik yürüyebilir misin?
Hapishanelere gelince, buzdolabından daha kötü soğuk olur.
Burası, Avusturya'da ki gibi olmadığı halde, özel bir hücre buluyorsun.
Küçük, ama nefes alamıyorsun başkasının aylarca ya da yıllarca bayat
havadan, nefret etmemek için çalışması.
Hapishane endüstrisinde bazı seçimler var.
İşçinin durumununa göre değerlendirme yapılır.
Mobilyalar, raflar, kot pantolon, ahşap otomat parçaları.
Burada bir sürü şey yapıyoruz.
Yemekler berbat, ama asıl cehennem bu hapishane.
Ne kadar zamandır buradasın?
28 yıldır.
Ve Jackson'dan önce buradaydım.
Onlar, uh, beni ahmak gibi aradılar.
Sorabilirsin.
Bu, beni ilgilendirmez.
Ne yaptığını bilmeyen insanlar, sorabilir yaptıklarından bahsetmek
istemeyenler.
Sen iyi bir adamsın.
Başın, belaya girebilirmiş gibi görünüyor ama sorarsan daha iyi ve söylersen
daha iyi olur.
İnsanların varsayımlar çıkarmasını istemezsin.
Senin boyutunun iki katı bir adam gördüm, dişlerini duş odasından
topladım, ve daha kötülerini de gördüm.
Ve kadınlara ya da çocuklara ya da onun gibi bir şeye zarar verdiysen, şu
anda bir yalan uydurmalısın ve sopa.
Ben, kristal çektim.
Biraz da kola.
İki adamı sopa ile öldürdüm.
Onlardan birisinin başına dört kez vurdum.
O zamanlar, ıskartaya çıkmamıştım.
Telefon hangi katta?
Teras katında.
Yedi yıl verdikleri adam bu mu?
Evet.
Bradley
Thomas.
Tabutuna girmeden önce, Uyacağın bazı kurallar var.
Haftada beş gün, bu katta sayım yapıyorum.
Sesli uyarıyı duyunca odanın dışına çık, sayılmak için bekle.
Bu düdüğü tekrar duyana kadar geri dönmezsin, ne olursa olsun.
Sayımı bekleyeceksin İçerde
uyuma, ne olursa olsun dışarı da kalan kısım da bekle, sayılman için.
Arkadaş edinmek için harika bir yer değil.
Teftişleri de ben yapıyorum.
Ben "Teftiş" dediğim zaman.
Odandan çıkarsın ve bitene kadar dışarıda beklersin.
- Boksör müsün?
- Yok, hayır.
Kaslar sadece gösteri için mi?
Krikoyu kaldırmama yardımcı olurdu
Burada iyi bir boks programı var.
- Ben antrenörlerdenım.
- İlgilenmiyorum.
Ne?
Otomatik satış makineleri için masal ve
parçaları mı tercih edersin?
Pembe ipliklerle
örülmüş bebekleri tercih ederim, sebepsiz yere vurmaktansa.
Hiç Boks'u denedin mi?
Gençken ringde biraz zaman geçirdim.
Evet.
Bunu
istemedin mi?
Hayır.
Ödeme yeterince iyi değildi?
Sen hiç birine zarar verdin mi.
Birini öldürdün mü?
Onu, başka zaman yapmıştım.
Kapılar kilitlenir, hapishane binasında çocuklar olduğunda avluda veya
sınıfta.
Burada bir okul var.
Bu iyi.
Bu senin.
Sizi kontrol ederken seni rahat bırakacağım.
Akşam yemeği saat 6'da.
Sanırım bugünü pas geçeceğim.
Birçok kişi, buraya ilk geldiğinde akşam yemeğini atlar.
Sabah 2:00 ya da 3:00, te isteyeceksin.
Yarın vize memurunu görmen için seni alacağım.
Teşekkürler.
Yedi lanet yıl.
Yüce İsa.
Sıraya gir!
Sırada biri eksik.
Bu yüzden bekleyeceksiniz!
Umarım aklınızı başınıza alırsınız.
Geri dönmem gereken bir rüyam var.
Bir kadın vardı.
Çok doluydu, ama istekli idi.
Bekliyoruz!
Küçük buluşmamıza katıldığınız için teşekkür ederim, Bay Thomas.
Lanet olsun.
Ne oldu?
Bir böceğe basmıştım.
Ne zırvalıyorsun.
Büyük bi taneydi.
Bu gerekli mi?
Tanrı ile konuştuğunuzu düşünün.
Cips gibi kokmuyor.
İyi bir başlangıç yapmıyorsun Bay Thomas.
Bütün kat burada bekliyor,.
Gecenin ortasında, yorgun, aç, sayımı bitirmemi bekliyorlar, ve şakalar
yapıyorsun.
Başka zekice sözlerin var mı?
Hmm?
Bu zil sesini duyduğunda, çıkıp sayılırsın.
Gecikme yok.
Boks maçının başlangıcındaki çan gibi.
Ding Ding.
Ona böcekten bahsetmeliydin.
Tanrı aşkına.
Oh, lütfen.
Oh, lütfen.
Defolun buradan!
Sabah!
8. gün.
Günaydın.
Bu kelimeyi söylemek zor olur.
Binlerce kez uyandıktan sonra.
Bahse girerim ki.
Şeker çubuğu için teşekkürler.
Sana söylemiştim.
Endüstri atamalarınız, ziyaretleriniz, Bütün bu şeyler Denise'den
geçiyor.
Onun senden hoşlanmasını istiyorsan, saygılı ol, ve boynunun altına
bakma, ve imalar yaratmaya çalışma.
Buradaki kadınlar gerçeklere karşı çok duyarlı.
İki kilo Güney'li çekiciliğimi, kaybettim.
Güzel bir takım giymiş.
İçeri gel.
Ben Denise Pawther'im.
Elimi sıkmak istediğin den emin değilim.
Bir dahaki sefere.
Bradley Thomas sen misin?
Keşke olmasaydım.
Lütfen oturun.
Sağolun hanımefendi.
Buzdolabında ilk gece nasıl geçti?
Bazı kısımlar da eksik var, ama buranın bir ödül olmadığını duymuştum.
Uyudunmu?
Bazen.
Yedin mi?
Lefty bana şeker çubuğu verdi.
Normalde dosyanıza bakardık, nereye atanacağınıza karar vermek için.
Ama 20 dakika önce bir telefon geldi.
Bu sizin için bir öncelik.
Kimden?
Dr. Pelman.
Doktor Pelman, karınızın doğum uzmanı.
Hamilelikte bazı komplikasyonları olduğunu söyledi.
Ve meseleyi sizinle birlikte bizzat görüşmek istedim.
Şey, uh
Ciddi mi?
Bana ayrıntıları anlatmadı.
Buraya mı gelecek?
Doğru.
Saat 10: 00 için randevu ayarladık.
Lauren nerede?
Hastane de mi?
Bilmiyorum.
Atamayı yarın bitiririz.
Biraz kahvaltı alın ve hücrenize geri dönün.
Bir görevli gelip seni alacak Dr. pelman dış kapıdan girer girmez.
Ne tür sıkıntılar oldu?
İlk girişte, ama şu anda değil.
Bana haber verdiğiniz için minnettarım.
Umarım herşey yolunda gidiyordur.
Oldukça popüler olmalısın.
İkinci günde ziyaretçinin olması.
Belki de seninle röportaj yapmaya geldiler.
Boks efsanesine bakar mısın?
Yavaş yürü.
Bradley Thomas'ı gönderiyorum.
Anlaşıldı.
Misafir 10 no'lu camda.
Keyfine bak.
Bu o, Bay Thomas.
Sen kimsin?
Oturun Bay Thomas.
Dr. Pelman nerede?
Otur.
Telefonu aç.
Sukunetini Koru.
Herhangi birinin dikkatini çekersen, ayrılırım.
Ve gidişime pişman olursun, Hayatının geri kalanın da.
Anladıysan başını salla.
İşverenim saygılarını iletiyor.
Eleazar için çalışıyorsun.
Neden buradasın?
İhanetiniz işverenime $ 3,2 milyon dolar zarar verdi.
Bu konuyu çözmek için buradayım.
Kore'li bir kürtajcı var.
O benim işverenim için çalışıyor.
Bir cenin'in uzuvlarını kesebileceğini iddia ediyor, ancak çocuğu böyle bir
durumda bırakırsak, doğduğun da sakat olacak.
Bu küçük operasyon gerçekleşecek, ama sadece borcunu benim işverenime
ödemessen.
Nasıl?
İşverenimin ölmesini istediği bir mahkum var.
Ömür boyu hapis yatıyor.
Redleaf gözaltı merkezinde.
Ben yedi yıl için buzdolabındayım.
Nasıl bir adamı bıçaklarım?
Redleaf üzerinde?
Redleaf maksimum güvenlidir.
Kendini, oraya transfer etmenin bir yolunu bul.
Bu çiviyi çakarsam Eleazar, karımı rahat bırakacak mı?
Evet.
Bana bunu nasıl garanti edeceksin?
Kesinlikle.
İşverenimizin yapmak istediğini yapmazsan, Bir paket alacağını garanti
edebilirim.
Doğmamış çocuğunuzun iki kolundan daha önemli bir şey yoktur.
Ne yazık ki, çocuğunuzun hayatta kalacağını da garanti edemem, ya da
karınızın kaderinin ne olacağını.
Halletmem gereken bu adam da kim?
Christopher köprüsü, ve 99 numaralı hücre bloğunda yatıyor.
6'4".
"Eh, 6'2" den fazla.
6'4".
6'5".
Belki.
İyi misin?
Konuşmak istediğin bir şey var mı?
Bak, seni daha önce sıkıştırdığım için özür dilerim.
Hiçbir şey demek istemedim.
Seni, hapishane boks programına sokmayı umuyordum.
Bilirsin?
Ne yapıyorsun?
Ayak ağrısı.
Tabutuna dönene kadar bekle, tamam mı?
Dostum, sana söylüyorum bunu
yapmak istemiyorsun.
Şimdi dursan iyi olur.
Bitti, şimdi sıçtın!
Bu orospu çocuğu delirmiş.
- Kahretsin.
- Eller başının üstüne.
Şimdi!
Andre, iyi misin?
Ulan, neden bu kadar uzağa götürdün?
Neden alarma basmadın ki?
Buna müdahale ettim, ama o oldukça iyi haykır dı.
Kapa çeneni.
Yüzünü kokteyl haline getirmek için bana bir neden ver.
Oh, beni böyle korkutma.
Arkadaşın gibi yerde kıvranabilirsin.
Bir fıkra biliyorum.
Delgi hattını duymak ister misin?
Kelepçele onu.
Bana bileklerini uzat.
Dre, biraz adalet istemeden önce onu indirelimmi?
Ona sağ kolunu kullanmamasını öneririm.
Onunla kal.
Ona kırbacı tattırmak için alt kata indirin.
Yürü.
Bunu neden yaptın
Ayakkabılarımdan pek hoşlanmadı.
Bekle!
Tut
şunu!
Lanet olsun!
Zemini incele.
- Nathan.
- Evet?
Ona adaleti tattıralım mı?
Hay hay!
Lanet olası kaçık.
Umarım, Redleaf'te bu yaptığın hoşuna gider.
- Uzun adam.
- Evet?
Redleaf kaç senelik?
Senden daha yaşlı.
Peki ya '60'lar da?
Büyük şamatayı ne zaman yapmıştınız?
Mahkumlar için, insanca muamele hakkındakini mi?
- 50'li yılların sonuydu.
- Hmm.
Redleaf adı o zamandan kalma.
Ayağa kalk.
- Adın ne?
- Sean Waterford.
Tutsağın adı?
Bradley Thomas.
Evrakları daha önce almış olmalısınız.
Bana işimi öğretme!
Yapmam gerekeni yapıyorum ve bir sistemim var.
Afedersiniz.
Görevlileri dövmeyi seven delikanlı bumu?
Evet.
Kaç kişiyi yaraladı?
İki kişi hastanede.
Üçüncü kişi de hafif yaralı ama izi kalacak.
Üçünüz den şantimi yaptı?
Denedik, ama Bay Thomas.
Bana bak.
Redleaf gözaltı merkezi maksimum güvenlikli bir mekan olarak
sınıflandırılmıştır.
Ama tercih ettiğim başka bir terim var
bence size daha net bir resim vermeliyim.
Minimum özgürlük.
Eğer sorun yaşarsanız, asgari özgürlüğünüz küçülecektir.
Çok küçük, mikroskopik bir hale gelir.
Anlıyor musun?
- Anlıyorum.
- Üzerine "efendim" yaz.
Anlıyorum, efendim.
Yere dök.
Buradaki adamlar, ordaki ibnelere benzemez.
Orada ki buzdolabında.
İstersen onları da test edebilirsin.
Mahkumlar çok masraflı ve biz sadece çok mutlu olmak için, devletin
bütçesini dengelemesine yardımcı olmak için, bazı ufak silahları dağıtırız.
Bay Thomas'ın kilidini aç böylece onun için deki neonlar değişebilir.
Kötü haber Bay Thomas.
Muayene odamız tadilat aşamasında.
Yani burada soyunmak zorunda kalacaksın.
Wilson.
Bay Thomas'a tam boşluk muayenesi yapın.
Eşyalarım ne durumda?
Yüzüğüm Yarın onlara baktırırım.
Zaman bulabilirsem.
Buzdolabından transfer oldu.
Bradley Thomas.
Hücre bloğu 12.
Hücre 44.
Yani 56'ya.
Benim de kastettiğim şey buydu.
Yanlış okuyorsun.
56.
Onu devral.
Sağ taraftaki.
Tuvalet çalışmıyor, ancak bu insanların kullanmasını engellemiyor gibi
görünüyor.
Burada bekle.
Yürü ya da içeri sürüklen.
Seçimini yap.
Ellerini uzat.
İki hafta boyunca tadını çıkar.
Sonra başka hücreye geçeceksin.
Buzdolabında yaptığın gibi saldırganlaşırsan, burada yıllarca kalırsın.
Öğle yemeği!
Burada yemek yiyemem.
Her yer bok dolu.
James, bir not al.
56'daki mahkum Thomas yemek yiyemiyormuş.
Thomas!
Evet?
Avluya çıkmak istersen gömleğini giy.
Dışarı çık ve kapıyı kapat.
60 dakikan var.
Tavırlarına dikat edersen daha fazlasını elde edersin.
Vahşiliğe git, günde 24 saat o hücrede yaşayacaksın.
Benim adım Derrick.
Bradley.
Biraz işim var.
Hey, hey, hey, hey, hey.
O çocukların yanına gitmek istemezsin.
Birkaç sorum var.
Sor.
Christopher köprüsü adında birisini tanıyor musun?
Mahkum burada mı kalıyor?
Onun adını duymadım.
Bu adamlardan hangisi 99' daki hücre bloğunda kalıyor?
Hiçbiri.
Onlar nerede?
Hapishanenin geri kalanından izole edildiler.
Kimleri orada tutuyorlar?
Çocuk tacizi, tecavüzcüler, Ölüm cümleleri olan çocuklar, psikopatlar.
Hey, vay canına.
Nereye gidiyorsun Brad, Brad, neyin var senin?
Ben Bradley, ve ben psikopatım.
Hey, hey, hey, hey, sadece sadece Şunu kullanacağım.
Şimdi meşgul, Gringo.
Bana böyle hitap etme.
Son kontrol ettiğimde bayrağımızın renkleri kırmızı, beyaz ve burrito
değildi.
Bir şeyler mi başlatmak istiyorsun, ha?
Ben daha çok bitiriciyim.
Loco en la cabeza.
Bu doğru.
Ben bir
yiyiciyim.
Şimdi gazabımı almadan defol git Elindekini yavaşca bırak!
Sonraki atış kafana geliyor!
Ellerinizi havaya kaldırın ve birbirinizden uzaklaşın.
Duvara doğru yürü.
Maurizio?
İyimisin?
Maurizio?
Hemen duvara yürü!
Maurizio'nun yardıma ihtiyacı var!
Ne yaptın sen.
Thomas.
Bize on parmağını da göster yoksa ateş edeceğiz.
Az önce son özgürlüğünü de kaybettin.
99'a gidiyorsun.
Geniş aç.
Arkamız dan kapatın.
Zincirlerine dolanmamaya dikkat et.
Daha dikkatli olmalısın.
Uluslararası Af Örgütü Bu odanın içeriğini bilse kaşlarını çatardı.
Hücre bloğu 99, mahkumlar için cezaevindeki hapishanedir.
Düzelinceye kadar burada kalacaksın.
Ya da bu yürütme uygulanacak.
.
Ayağa kalk.
Gelecek ay boyunca bunları giyeceksin.
Kilitle.
Her yanlış davranışınız da, beş ceza puanı alırsınız.
Her hata size bu puanlar dan birini verir.
Şu an 25 puanın var.
Bunların cezaları önümüzdeki hafta uygulanacak.
Yemek yediğin de, uyurken, işerken, ve ya sıçarken.
Bay Thomas.
Kırık cama dikkat etmek isteyebilirsin.
Orada kim var?
İşverenim birkaç resim daha çekmemi istedi.
Bu o mu?
Bu kürtajcı.
Bir ön inceleme yapmak için burada.
Hayır.
Yapamazsın.
Yapamazsın.
Bahsettiğimiz bebek bir kız.
Acınacak haldesin.
Ebeveyn'lerinin akıllı olmasını ister di.
Christopher köprüsü?
Christopher köprüsü?
Kim?
Christopher köprüsü.
Onu hiç duymamıştım.
Christopher köprüsü adında birini arıyorum.
Christopher köprüsü adında bir adam yok burada.
Hiç olmadı.
- Şimdi kapa çeneni!
- Emin misin İşte.
Bu işte.
Kalkın Bay Thomas.
Koridora doğru yaklaş.
Bana bak.
Sütun kemerini tercih ederim.
Bana bak.
Ben sana izin verene kadar göz kırpma.
Bu komikti.
Bu düğmeye basmak kolaydır.
Ve pil dolu bir dolapımız var.
Bana bak.
Göz kırpma iznini verene kadar gözünü kırpma.
Bu iyi.
Birkaç mahkûm seninle biraz yüz yüze görüşmek istedi.
Ve sosyalleşmeyi ne kadar sevdiğini biliyorum.
Kim?
Senin arkadaşların.
Koridor da yürü.
Yavaşça yürü.
Eğer bu sürpriz bir parti ise birisi ipucunu kaçırdı.
Onu bugün öldürme.
Müdür beni kıçımdan yapar.
Acele eden o değil.
Kahramanlığın bana 3.
2 milyon dolara maloldu.
Hem de süresi belli olmayan özgürlüğüme ve kız kardeşim senin yüzünden artık
bir dul.
Kocası sırtından vurduğun Pedro'ydu.
Karımı geride bıraktım.
Ancak sen ve ben bunu halledeceğiz.
Bana bak, Blanco.
Birkaç saat önce bu fotoğrafı aldım.
Hoşuna gidebilir.
Ben gözyaşı başın koptuğu için.
Şimdi beni çok dikkatle dinle.
Bana veya iş arkadaşlarımdan herhangi birine
zarar verirsen, kürtajcı küçük kızının uzuvlarını koparacak.
Uzun ve yavaş bir geri ödeme, Blanco.
Uykuya ihtiyacı var gibi görünüyor.
Kereste Lanet olası köylü.
Üzgünüm.
99'un gösteri vakti!
Hadi bakalım.
Bu taksi şöförü gibi, bok kokuyor!
İşte.
Ben daha kötüsünün de tadına bakmıştım.
Senin bu tavrından hoşlanıyorum.
Bir şeyler yemek ister misin?
Beğenmezsen, bok çukuruna at.
Tamam.
Ve yaptığınız karışıklık, yaşamak zorunda olduğunuz karışıklıktır.
Ben hizmetçi değilim.
Çatal yok mu?
Plastik veya başka türlü?
Hey, koca çocuk.
İyi hissediyor musun?
Güneyden biraz daha iyİ.
Bir süredir niye çılgınlık yapıyorsun?
Ateşin mi yükseldi?
Öldü.
Gardiyanlar neden senden çekiniyor?
Onlardan birini mi incittin?
Kolunu kırdım.
Buraya nasıl düştün?
Gurur duymadığım bazı şeyler yaptım.
Nerelisin?
Güney'de bir yerden mi?
Evet öyle.
Oralar, güzel mi?
Çoğu insan için öyle.
Benim içinse, pek harika anılarım yok.
Geri çekildikten sonrasından.
Onlar yardımcı olurlar.
Neye?
Anılara.
Böyle bir yerde aklına mukayet ol.
İyi kısımları hayal etmek için çok zaman
harcadım.
Ne zamandır buradasın?
- Sekiz yıl.
- Bu çok zor.
Ziyaretçileri görmene hala izin veriyorlar mı?
İnsanlar beni ziyaret etmek istemiyor.
- Sen ne durumdasın?
- Hangi durum?
Seni hala seven kimseler var mı dışarıda?
Birkaç kişi.
İkisi gerçekten önemli.
Karın var mı?
Evet.
Seni bekleyecek mi?
Bekleyeceğini söyledi.
Uyan, bay Thomas.
Arkadaşların sosyalleşmek istiyor.
Salona.
Kapat şunu.
Her yere yayılmasına izin vermek istiyorum.
Bok kokusu ve akşam yemeği.
Bu bir teklif değildi.
Bu alçıyı imzalamalıyım, Bay veya Bayan kaltak için.
Eminim ki, böbreklerin bu şakadan hoşlanmadı.
Silahı al!
Anahtarı bana ver.
Kaç!
Yardım
iste.
Seni ayak bileklerinde ki zincirlerle yakalayamaz.
Döndüğün zaman soğuktan donacak.
Ölümü, senin yüzünden olacak.
Anahtarları bana ver.
- Sakın ona verme
- sessiz.
Onu rahat bırak.
Kahretsin!
Anahtarları bana ver.
Redleaf'tan kurtulamassın.
Onlara gideceğim.
Seni aptal, salak herif.
Onu öldürdün!
Ne yaptığımı biliyorum.
İçeriye gir.
Ona yemek verme.
Böylece, arkadaşını yemek zorunda kalsın hayatta kalmak İstiyorsa.
Müdür Tuggs, bunun için seni öldürür.
O ya da başka biri.
Silahı al.
Bu kırık.
Şunu al.
Orada bitir onu.
Ben adamı oyalarım.
Alabilir miyim?
Ben Gerçekten bunu burada
kullanabilirim.
Teşekkürler.
İyi şanslar.
Johnny.
Wilson'ı kontrol et.
İstersen onunla gidebilirim.
Dediklerimi aynen yap, yoksa onu öldürürüm.
Kahretsin!
Bay Thomas'ı öldür ve ücretini iki katına çıkaracağım.
Onların cenaze törenine katılmasını sağlayacağım.
Siktir git, ufaklık.
Aaaah!
Blanco.
Ebeveynlerin bir çocuk kaybetmesi özellikle trajiktir.
Başın sağolsun.
10 dakika içinde benden haber almassanız, kürtajcıya başlamasını
söyleyin.
Bir saat içinde benden haber almassanız, bebeği anneden sökün ve
tuvalete atın.
Karının ve çocuğunun hayatta kalmasını istiyorsan, beni dinlesen iyi
olur.
Onları geri çek.
Hücrene geri dön, yoksa bebeğin ölür.
Başka şansın yok.
Bu konuda yanılıyorsun.
Seni dinlemeyecekler.
Bu iyi.
Ses çıkaracak olan sensin.
Adamlarını geri çek.
.
Hücrene geri dön.
Bunu başka bir yolla halledeceğiz.
Böyle bir telefon görüşmesi yapmayacağım.
Kodu söyle, ya da diğer bacak.
7
-7
-7.
Merhaba.
Buzdolabında beni ziyaret eden, o sürüngen misin?
Bir şey duymanı istiyorum.
Aaa!
Zaten eleazar'ı kötü incittim.
Şu anda onu bir sürü kötü çocuğa doğru sürüklüyorum, az sonra, o lanet
olasıcayı sikecekler.
Bunu yapmak istemiyorum, ama yapacağım.
Sanırım şimdiye kadar bunu yapabileceğimi öğrenmişsindir.
Brad.
- Bradley.
- Bradley.
Onlara karını serbest bırakmalarını söyleyeceğim.
Onu Gil'e teslim etmeleri gerekiyor.
Böylece onun iyi olduğundan emin olabilirim.
Ya doğru konuş, yada tecavüz Planlar
değişti.
Bu işten kurtulamayacaksın.
Rahat dur, yoksa boynunu kıracağım.
Müdür Tuggs?
Bay Thomas.
- Wilson nerede?
- Benim hücremde Ve iki kişiyi
daha rehin aldım Eleazar ve sizin
adamınız Jeremy.
O kapıyı açmaya çalışır, ya da gaz verirseniz, Ikisini de öldüreceğim.
Yapacak!
Gerçekçi ol.
Burada neyi başaracağını düşünüyorsun?
Bir telefon bekliyorum.
Kapandıktan bir dakika sonra kendim teslim olacağım.
Ve, yeminli İsa Mesih'e ve yukarıdaki cennete yemin ederim.
Wilson.
O sana cevap veremez.
Jeremy?
Evet?
İyi misin?
Ben, hayattayım.
Bu çağrı ne zaman gelecek?
Yakında.
Bir puro için vaktim var mı?
Yarım
bir tane.
Burada çok hızlı sigara içen bir cigarello var.
Onu bırakın.
Araca yaklaşmayın.
Lauren Lauren?
Ne karmaşa!
Tam bir hayal kırıklığı.
Silahı bana ver.
Her zaman Bradley'in kazanan olduğunu söylemişimdir.
Gil?
Onu aldım.
O nasıl?
O iyi.
Tanrıya şükür.
Her şeyi sen mi hallettin?
Evet, bitti.
İyi.
Onu ver.
- İşte.
Bay Thomas.
Bitirdin mi?
Az kaldı.
Bradley.
Merhaba.
Sen, uh ?
Ben iyiyim.
Neler oluyor orada?
Burada neler olup bittiğini merak etme.
Ben iyiyim.
Seni ve Koala'yı kontrol etmek için aradım.
Güvende olduğunuzdan emin olmak Sesini
duymak Hepsi sadece, çok gerçek dışı kaçırma ve yapmaya çalıştıkları her şey.
Bence bitti artık.
Koala'ya bir şey söylemek ister misin?
Elbette, çok isterim.
Ona bir şeyler söylemek isterim.
İşte burada.
Keşke senin ve annenin yanında olabilseydim ama, uh Iyi bir hayat yaşayacağını biliyorum.
Sağlıklı ve akıllı büyüyeceksin.
Galiba hareket ettiğini hissettim, ona ne söyledin bilmiyorum ama Teşekkür ederim onunla konuşmama izin verdiğin için.
Rica ederim.
Seni görmek istiyoruz.
Ne zaman görüşebiliriz?
Ne zaman buraya gelip gelemeyeceğini bilmiyorum, ama, uh, bunu öğrenmek
için çalışacağım.
Şimdi gitmeliyim.
Neden?
Gardiyanlar
kapatmanımı istiyor Evet.
Üzgünüm.
Ah.
Tamam.
Sana izin verdikleri zaman ara.
Seni seviyorum.
Ben de seni seviyorum.
Hoşçakal.
Hazır mısınız Bay Thomas?
Sana bahsetmiştim, hala bir dakikam var.
Yapma.
Karına, çok para veririm.
Yapamayacaksın.
Orada neler oluyor Eleazar'ı idam ediyorum.
Bay Thomas, içeri giriyoruz.
Hala zaman var 25 saniye.
Kafa, kısa bir süre daha hayatta kalır derler, kesildikten sonra.
Öyle umuyorum.
Ellerini başının üstüne koy ve arkanı dön.
78 gün.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar