Print Friendly and PDF

Ama bana kim inanır?...M-1931






 Burada oturan herkes hukuk uzmanı!

M - Bir Şehir Katilini Arıyor (1931) M

117 dk

Yönetmen:Fritz Lang

Senaryo:Thea von Harbou, Fritz Lang, Egon Jacobson

Ülke:Almanya 

Tür:Suç, Gizem, Gerilim

Vizyon Tarihi:11 Mayıs 1931 (Almanya)

Dil:Almanca

Çekim Yeri:Spandau, Berlin, Almanya

 Nam-ı Diğer:M

 Oyuncular

Peter LorrePeter Lorre

Ellen Widmann

Inge   Landgut

Otto  Wernicke

Theodor  Loos

Özet

Usta yönetmen Fritz Lang’ın kült suç filminde Berlin sokaklarında amansız bir mücadeleye sebep olan bir seri katil hikayesi konu edilir. Sadece çocukları öldüren bu psikopat seri katili durdurmak için çalışmaya başlayan şehrin polis teşkilatı, sokakları sıkı bir denetim altına alır. Katilin yakalanmamasından fazlasıyla tedirgin olan halkın yanısıra, bu baskıdan şikayetçi olan başka bir grup daha vardır. Polisin sıkı denetimi yüzünden yakalanmaktan korkan diğer sokak suçluları ve dilenceler de kendi aralarında organize olarak bu operasyonun bir an önce sona ermesi için katilin peşine düşer. Artık polislerin yanısıra suçlunun peşinde olan yasadışı bir oluşum

Altyazı

Bekle, biraz bekle,  az sonra öcü bıçağıyla gelecek. Küçük parçalar kesecek, SENDEN!

 Sen çıktın!

 Bekle, biraz bekle,  az sonra öcü. .bıçağıyla gelecek. Küçük parçalar kesecek  Size şu iğrenç tekerlemeyi söylemeyin demiştim!

 Sağır mısınız,  anlayamıyor musunuz?

 Hep aynı lanet tekerleme!

 Bekle, biraz bekle,  az sonra öcü 

Off Allahım!

 Kabus gibi merdivenler  Sorun nedir?

 Bu hainlere o korkunç tekerlemeyi söylememelerini her gün öğütle yine de devam eder sinirlerini tepene çıkarırlar!

 Onca katil söylentisi duyduğumuz yetmezmiş gibi!

 Aman, bırak söylesinler. Sesleri çıksın da bari nerede olduklarını bilelim  Evet, sen de haklısın.

10, 000 MARK ÖDÜL!

 KATİL KİM?

 "Bu çocuklar, 11 Haziran Pazartesi'den beri kayıptır:Kurt Klawitzkin   ve kız kardeşi Klara. Müllerstrasse 470'de oturuyorlardı." "Bazı deliller gösteriyor ki bu çocuklar geçen sonbahar Doering kardeşlerin başına gelene benzer  bir cinayetin kurbanı olmuş olabilirler." Ne güzel topun varmış senin!

 Adın ne senin?

 Elsie Beckmann.

Elsie sizinle gelmedi mi?

 Hayır, bizimle gelmedi. Çok güzel!

 Çok teşekkür ederim!

 Reader's Digest'in son sayısı,  bayan Beckmann.

-İlginç, büyüleyici, duygusal 

-Evet, tabi  Bir saniye, bay Gehrke.

-Bu arada, bay Gehrke 

-Buyurun?

 Küçük Elsie'yi görmediniz mi?

 Hayır Benden az önce merdivenlerden çıkan o değil miydi?

 Hayır.Hala eve gelmedi. Birazdan gelir öyleyse. İyi günler, bayan Beckmann!

 Güle güle, bay Gehrke. Elsie!

 Eski elbiseler,  kağıtlar, hurda demirler,  şarap ve bira şişeleri!

 Yazıyor!

 Özel Baskı!

 Yazıyor!

 Özel Baskı!

 Özel Baskı!

 Yazıyor!

 Yazıyor!

 Yazıyor!

 Özel  Bozuğum olmadığını görmüyor musun?

 Yazıyor!

 Yazıyor!

 Artık çocuklarımızı okula bile gönderemiyoruz.

Özel!

 Tüm ayrıntılarıyla!

 Yazıyor!

-Katil kim?

-Katil kim?

 "Polis ilk mektubumu halktan gizlediği için,   doğrudan gazetelere yazmaya karar verdim. Sorgulamalara devam edin, yakında delil ve ispatlara ulaşacaksınız." Her şey olabilir söylediğim gibi  Ama ben daha bitmedim!

 "10, 000 MARK ÖDÜL" Katil Kim?

 Allahım!

  Yeniden başlıyoruz. Bu korkunç!

 "10, 000 Marks " Harfler çok küçük, kimse okuyamıyor. Biri şunu okusun!

-Yüksek sesle okuyun!

-Evet, hadi!

-''Kimliği belirsiz katil ''.

-Sessizlik!

 Bırakın okusun!

 ''Şehirdeki Terör Yine Can Aldı '' Yüksek sesle!

 Hiçbir şey duyamıyoruz!

 "Kesin deliller gösteriyor ki bu son cinayet daha önce şehrimizden sekiz çocuğu öldüren aynı şeytani canavar tarafından gerçekleştirildi." "Sürekli hatırlatılmalıdır ki,  sürmekte olan bu tehlike konusunda çocuklarımızı eskisinden de fazla uyarmak ve onları korumak her anne babanın asli görevidir." "Özellikle tehlikenin onlara en dostça kılıkta geldiği bu ortamda  Bir parça şeker, oyuncak hatta bir elmanın cazibesi, çocukları ölüme götürebilir." Tanrım Berbat!

 Hadi!

 Devam et!

 "Toplumdaki anlaşılır rahatsızlık polisin yoğun zanlı yakalama çabalarının maalesef henüz meyve vermemiş olmasından dolayı artıyor. "Diğer taraftan polis arkasında hiç iz bırakmayan bir suçluyu tutuklamak gibi neredeyse imkansız bir görevle karşı karşıya.'' "Katil kim?

Neye benziyor?

 Nerede saklanıyor?

" "Hiç kimse bilmiyor ve o aramızda dolaşıyor." "Yanı başınızda oturan kişi bile katil olabilir!

 " Evet!

 Çok doğru!

 Neden bunu söylerken bana bakıyorsun?

-Sen daha iyi bilirsin.

-Neyi bilecek mişim?

-Bir düşün.Aklına gelir.

-Ne demek o?

 4.kattaki kız merdivenlerden çıkarken arkasından gidiyordun. Sen delisin, pis domuz!

 Kim domuz?

 Ben mi?

Yoksa küçük kızların arkasından giden mi?

 Piç!

Seni seni alçak herif!

 KATİL!

 Ama beyler, beyler, lütfen!

 Sen var ya Seninle mahkemede görüşeceğiz!

-Demir parmaklıkların arkasına attıracağım seni!

-Beyler sakin olun!

 Seni lanet iftiracı!

 İtibarımı zedeliyor!

 Kişilik haklarımı ihlaldir bu!

 İftiracı!

 Lanet herif!

 Polis de bunlara güveniyor!

 Arama emriyle evime geliyorlar!

 Ne utanç verici bir durum!

 Kimin yazdığı belli olmayan bir mektup yüzünden evin altını üstüne getirdiler. Sakin olun bay Jaeger. Sadece görevimizi yapıyoruz. Çocuklarımız için endişelenmeden bir an bile geçiremememiz yetmiyormuş gibi  Gördünüz mü?

İşte bu yüzden polis her ipucunu değerlendirmek zorunda. Sokaktaki herkes katil olabilir!

 Saatin kaç olduğunu söyleyebilir misiniz?

 Tabi ki, evladım. Hadi şimdi doğru eve. Nerede oturuyorsun, evladım?

 Küçük kızın nerede oturduğundan sana ne?

 Affedersiniz, anlayamadım?

 Ne istiyorsun ufaklıktan?

 Ne isteyecekmişim!

 Hiçbir şey!

 Asıl sen benden ne istiyorsun?

 Şimdi görürsün ne istediğimi!

 Bırakın beni!

 Bu insafsızlıktır!

-Neler oluyor burada?

-Bu bir gaddarlık!

-Yaşlı sis borusuyla derdin ne?

-Bırakın yok yere olay çıkarmayı. Çocukcağızla uğraşırken iyiydi.

-Vur bir tane çenesine!

-Ne dedi o?

 Ufacık çocukla uğraşıyor!

 Lütfen, bırakın beni!

 Onu kaçıracaktın dimi?

 Ve aynı diğerlerine yaptığın gibi öldürecektin!

-İşte katil bu!

-Tutun şunu!

-Polisi çağırın!

 Her zamanki gibi aradığın zaman ortaya yoklar!

Memur bey!

Memur bey!

 Yolu açın lütfen, yolu tıkamayın. Merdivenleri boşaltın. Siz ancak ufak tefek yankesicileri yakalarsınız.

Gidin de katili yakalayın!

-Ne?

 Çocuk katili bu mu?

-Katil mi?

Bu çocuk katili?

 Devam edin!

Oyalanmayın!

Dağılın!

- Bakın!

Katil!

- Canavar!

 İndirin onu buraya!

Tutun!

 Katil!

Yakalayın!

 Zaptedin!

Neden hakkından gelmiyorsunuz?

 Dağılın millet!

 Bırakın geçelim!

 “Katil Gazetelere Yazıyor.” "Polis ilk mektubumu halktan gizlediği için,   doğrudan gazetelere yazmaya karar verdim. Sorgulamalara devam edin, yakında delil ve ispatlara ulaşacaksınız." Ama ben daha bitmedim!

 Bu çok büyük boyutta bir skandal!

 Böyle bir notun kamuoyunda nasıl karşılanabileceğini tahmin edebiliyor musunuz, vekil?

 Bu tam bir sorumsuzluk örneği!

 Ama efendim, katilin istediğine yazmasını engelleyemeyiz ki!

 Belki de bu ileri derecede hasta ruhlu adam gazetelerde baş sayfaya çıkmaktan büyük bir haz duyuyordur. Gazetenin editörleriyle görüştük. Ve bize notun orijinalini gönderdiler. Şu anda adli tıp bölümümüz tarafından inceleniyor. Tabi ki onca elden geçmiş bir kartpostaldan parmak izi almak neredeyse imkansızdır. Yine de bulduklarımızı kayıtlarla karşılaştırarak davayı kapamamızı sağlayacak bir şeyler bulmayı ümit ediyoruz. Daha sonra not, bir el yazısı uzmanı tarafından incelenecek. Önceden bahsedilen elmas şekilli ve şişkin harfler aç parantez

-özellikle “yakında” kelimesinde alttan 3.paragrafta

-kapa parantez 

-Yazabildin mi kızım?

-Evet. bu tacizcinin cinsel açıdan hasta olduğunu açıkça göstermektedir. Nokta. Düzensiz kesikli harflerle yazıyor olması ise tembel ve hatta uyuşuk bir karaktere sahip olduğu şeklinde yorumlanabilir. El yazısına genel olarak bakınca,  ispatı zor ama fark edilir ve yoğun bir delilik atmosferinin ipuçlarına ulaşıyoruz. Evet sayın komisyon üyesi, kesinlikle. Siz ve adamlarınızın işinizi en iyi şekilde yaptığınızdan bir an bile şüphe duymadım. Ama sonuç ne, bize bunu söyleyin!

 Yargılara ihtiyacımız var!

 Kesin yargılar!

 Sayın katip, adamlarım bir haftadır 12 saat bile uyumadılar!

 Olay yerindeki SWAT ekipleri bir dakika huzur bulamıyor. Vardiya başlarken bile sanki nöbetleri bitiyormuş gibi yorgunlar!

 İşimiz yıldırıcı, bir o kadar da zahmetli ve teferruatlıdır genellikle ihbarların %80 ila %90'ı asılsız çıkar. Cinayet timindekiler çoğu zaman kıyafet değiştirecek zaman bulamaz. Her zaman uyanık ve tetiktedirler. Tereddüt etmeden her ihbarı değerlendirirler. Davayı çözebilecek her ihbarı 

Sayın katip, olay yerinde arama yapın!

 Örnek vermek gerekirse, tahta çitlerin arkasında, çalılarda  buruşturulmuş, küçük bir kağıt parçası bulundu. Ucuz bonbon şekerleri sarmak için kullanıldığı açık. Kağıdın kenarında meyve izi ve toz şeker parçalarına rastlandı. İki kilometre çaplık alandaki kahve dükkanı ve marketlerde araştırma yaparak nereden alındığını anlamaya çalıştık. Ama bir şey bulamadık. Her geçen gün tarama alanını genişletiyoruz ama tabi ki, uzun zaman geçtiği için kimse delillere ulaşılmasını sağlayacak bir şeyler hatırlamıyor. Yinede, davayı bir adım öteye taşımak için her ufak şansı, onca belirsizlik içinde değerlendirip,   tüm caddeleri inceleyip deliller aramaya devam etmek zorundayız.Adamlarımız her tür  Tüm bunlar neye yarıyor?

 Çalışıyorsunuz, farkındayım. Fakat bu bilinmeyen bir katilin bu şehirde 4, 5 milyon insana korku saldığı ve polislerin kifayetsiz kaldığı gerçeğini değiştirmiyor!

 Zatı alinizin, güçlerimizin şuanda ne büyük zorluklarla uğraştığının bilincinde olmadığı aşikar. Örneğin çocuğun eve gitmek için takip ettiği yolda yapılan araştırmalarla birbirinden farklı, çelişen 15 görgü şahidi ifadesi alındığından haberiniz var mıydı acaba?

 Rasgele bir örnek: ''Sorgu dosyası 1478:Beckmann cinayet davası ''

-Elinizde ipucu yok!

-Sizden fazla var, bayım!

 Beyler, beyler!

Öğlen katil zanlısının yanında gördüğünüz küçük kızın şapkasının rengini hatırlıyorsunuz değil mi?

 Tabi ki müfettiş!

 Kırmızıydı.

-Müfettiş, yeşildi.

-Kırmızıydı!

 Yeşildi!

-Kırmızı!

-Yeşil!

-Kırmızı!

-Yeşil!

-Kırmızı!

-Yeşil!

 Yeter!

 Yeter!

 Bu işin sonu gelmez.

-Geldiğiniz için teşekkürler, beyler.

-Rica ederim.

-Sıradaki.

-Renk körlerinden medet umuyorsanız işiniz gerçekten zor, müfettiş!

 Polis 1, 500 tane ayrıntılı ipucunu inceledi. Şimdiden 60 dosyalık doküman oldu. Şehrin çevresini de sistematik olarak tarayabilmek için elimizdeki bütün güçleri oraya yönlendirdik. Her ağaçlık ve çalılık, fidanlıktaki her ağaç dikkatle inceleniyor. Çünkü her çalıda veya yaprağın altında bizi doğru raya geçirecek potansiyel bir ipucu bulunabilir. En iyi takipçileri, en ufak izleri takip eden polis köpekleriyle görevlendirdik.Ama takip ettikleri kokuyu kaybettiler ve tüm çabalara rağmen tekrar alamadılar.İlk cinayetlerden beri polis evsizlerin sığınaklarını defalarca aradı  ve buralardaki her serserinin kimliği dikkatle incelendi. Tabi bu,  ne polisin popülerliğini arttırdı,  ne de toplumdaki gerilimi azalttı. Tren istasyonları sürekli gözetim altında. Yine de ne teftişlerden,  ne de yeraltı dünyasına yapılan gece baskınlarından henüz sonuç çıkmadı.

-Aynasızlar!

 Sessiz olun!

 Geri çekilin!

 Polis!

 Geri gidin!

 Lanet olsun!

 Bırak beni, orospu çocuğu!

 Lanet orospu çocuğu!

 Sana bırak diyorum, bırak beni!

 Orospu çocuğu!

 Bıraksana!

 Ellerini onun üzerinden çek,  seni lanet aynasız!

 Sessizlik!

 Sessizlik!

 Geri gidin!

 Bak!

 Baş aynasız!

-Sessizlik!

-Hoşunuza gitti değil mi?

 Polis emriyle kimse bu alanı terk etmeyecek!

 Kimliklerinizi çıkarın!

 Bırakın beni!

 Lütfen!

 Çocuklar, yapmayın!

 Velveleyi bırakın. Ah!

 Koca şişko Lohmann!

 Loh

-mann, Loh

-mann, Loh

-mann!

 Loh

-mann!

  Loh

-mann!

 Sessizlik!

 Sessizlik!

 İşe yaramayacak. Neden gidip katili yakalamıyorsunuz?

-Kesinlikle!

-Bravo!

 Bravo!

 Kendinize gelin!

 Açılın!

 Yolu açın!

 Geliyoruz!

 Kimliklerinizi çıkarın!

 Kimliklerinizi çıkarın!

-Kimliğim yok.

-Kimliğini göster, hadi. Memur bey, beni bırakamaz mısınız?

 Efendim, kaçmaya çalışan iki kuş,  Krangasse'de yakalandı.

-Onları sıraya sokun!

-Kapa çeneni!

 Kimliklerinizi hazırlayın!

-Daha önce karşılaşmamış mıydık?

-Evet, ne olmuş?

 Çocuklar yine Alex Merkez'e gidiyoruz. Onca kargaşa, yine sonuç yok!

 Kimliği olmayan herkes Alexanderplatz'daki polis merkezine!

 Kimin umurunda!

 Ben hiçbir şey yapmadım!

 Gevezeliği bırakın!

 Yabanarıları!

 Yabanarıları!

-Sessizlik!

 Kimliklerinizi çıkarın!

-Mavi Mina nerede?

 Birer birer!

 Sakin olun, herkese sıra gelecek. Sessizlik!

 Sessizlik!

 Sakinleşin, çocuklar!

Kimlikleri çıkarın!

-Nerede kimliğin?

-Sayın memur,  doğum belgemi sürekli  yanımda taşımamı mı bekliyorsunuz?

-Tatavayı kes.

-Yo, gerçekten, çok şey istiyor  Alex Merkez!

 Şuraya bak!

 Burası bir çöplük!

 Yeterince usta değilsin evlat. Daha iyilerini de gördüm. Alex Merkez!

 Hoşça kal Willie!

 Ho ho ho!

 Beni rahat bırakın!

 Sıradaki!

 Tutkulu hırsız!

 Sorun nedir?

 Lohmann baba onu yakaladı!

 "Kürkçü Dükkanındaki Çözülmemiş Soygun." Sanırım seni de Alex'e götürmemiz gerekiyor. Ama neden?

Kimliğim tamam!

 Sıradaki!

 Sıradaki!

 Bu da tongaya düştü!

 Sıradaki!

 Kimliğin?

 Yok. Alex Merkez!

 Eşek şansı. Tamam, sıradaki!

 "Bayan" İşimi alt üst ediyorsunuz, çavuş. Her gece de baskın olmaz ki!

 Bir rahat huzur verin, onlar da insan!

 Sanki biz bayılıyor muyuz her gece baskın yapmaya?

 Öyle ama müşterilerimi kaçırıyorsunuz,  hem aradığınızı burada bulamazsınız!

 Onları her gece bu hale sokan domuza ne kadar kızgın olduklarını bir bilseniz!

 Hele ki kızlar,  fahişelik de yapsalar iş iştir, inanın her birinde anne kalbi var. En sert görüneni bile, oynayan bir çocuk görse gözyaşına boğulur. O canavarı bir yerde görseler,  ellerinden zor alırsınız,  o kadar söylüyorum. Gidebiliriz, çavuş. Görüşmek üzere  Bu gece "Küçük Timsah" gecesi. İki kamyon gelecek!

 Schränker'in nerede olduğunu merak ediyorum. Saat üç oldu mu?

 Öğreneceğim.

-Bayan, saat tam olarak kaç acaba?

-2:58?

 Teşekkürler!

 İki  elli  sekiz. Polisler yine karınca gibiler. Nereye tükürsen yeşil üniforma. Kızlarla hoşça vakit geçirmemize bile izin yok. Manyaklaştılar.Tek düşündükleri katil. Bende de altı yaşında bir ufaklık var. Her gece üç kere yatağın altına bakıyorum, katil orada mı diye. İş bile yapamıyoruz.Her tarafta polisler. Özel hayat da kalmadı. Bu kadarı da fazla, yetti artık!

 Bilmediğimiz bir şey söyle!

 Schränker nerelerde?

 Belki de onu yakalamışlardır?

 Onu mu?

Hayatta!

 Londra'da banka soymuştu bir keresinde.Scotland Yard onu tuzağa düşürdü. Elleri havada, duvara dayanmış,  çevresinde onca polis iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!

 Berlin ve San Francisco arasındaki en iyi adam. Altı yıldır arıyorlar onu ama yakalayamıyorlar.

-Ama tilkinin peşine yeterince köpek takarsan  Kapa çeneni!

 Allah kahretsin!

 Meraktan öleceğim!

 Hep zamanında gelirdi. Allaha şükür!

 Nihayet!

 Günaydın!

 Deli misiniz siz?

 Perdeleri çekin!

 Beyler, toplantıyı açıyorum. Protokole uygun olarak,  organizasyondaki tüm bölümlerin temsilcilerinin burada olduğunu bildiririm. Hepinizin, bölümleriniz adına bağlayıcı kararlar verecek yetkide olduğunuzu kabul ediyorum. Güzel. Gereksiz teferruatları geçip sadede gelelim. Hepimiz neden burada olduğumuzu biliyoruz. Dışarıdan birileri işimizi alt üst etti. Polislerin şu çocuk hırsızını yakalamak için düzenlediği gece baskınları  kabul edilemeyecek şekilde önümüze taş koyuyor.Oteller, kafeler,  barlarda, hatta evimizde polis baskısı altında yaşadığımız artık yeter!

-Çok doğru.

-Bravo!

 Artık bu kuşatma sona ermeli. İşleri kontrol altına almalıyız yoksa bir yerlerden patlak verecek. Kaynaklarımız neredeyse tükendi. Eğer şuan eşleri eyalet cezaevi sisteminin lütufu ile karnını doyuran üyelerimizi destekleyecek kaynak bulamıyorsak,   aktivitelerimizi nasıl finanse edeceğiz?

 Bu durum itibarımızı da lekeliyor. Polis katili bizim cemaatimizde arıyor. Beyler, ekipten bir polisle yüz yüze geldiğimde, potansiyel tehlikeyi benim kadar o da biliyor.Birimiz işini yaparken ölürse tamam iş kazasıdır.Ama polisin katil zanlılarıyla aramıza bir çizgi çekilmeli!

-Çok doğru!

-Kesinlikle!

 Biz yaşamımızı sürdürebilmek için çalışıyoruz,  ama bu canavarın yaşamaya hakkı yok. Yakalanmalı,  acımasızca, azap içinde öldürülmeli,  yok edilmeli!

 Beyler, üyelerimiz polis tarafından sürekli rahatsız edilmeden işlerini yapabilmeli. Düşüncelerinizi bekliyorum, beyler. Sistematik aramalar, kimlik kontrolleri arttırılsın,  ve daha sert, acımazsız baskınlar yapılsın!

 Ajanlara ihtiyacımız var!

 Polisler harekete geçmeden ne yapacaklarını bilmeliyiz. Kızları polisin dikkatini dağıtmak için kullanmalıyız!

 Kız polise şarkı söyledi diye tutuklayamazlar ya!

 Kızlar polisleri bize gammazlayabilirler!

 Bütün mal, mülk, mesken sahipleri,  delil için yapılacak aramalara razı olmaya zorlanmalı. Bağlantılarımız var, gazeteye saygıdeğer organizasyonumuzun bu canavarla aynı sınıfta tutulmasını istemediğimize,  polislerin bu domuzu başka yerde araması gerektiğine dair haber yaptırabiliriz. Bence bu adam gerçek bir kabadayı bile değildir!

 Bence öldürme dürtüsü dışında karıncayı bile incitmeyen normal görünüşlü bir vatandaştır. Belki delirmediği zamanlar çocuklarla bilye veya arkadaşlarıyla kart falan oynuyordur. Eğer öyle olmasaydı, Grossman veya Haarmann gibi katillerin gerçek karakterleriyle ilgili en ufak ipucu bırakmadan yıllarca insanların arasında yaşaması pek mümkün olmazdı. Toplumun dikkatini buna çekmeliyiz.İşbirliği yapmalılar. Toplumla işbirliğiymiş!

 Düşüncesi bile iğrenç!

 Müsaadenizle vekil, özür dilerim!

 Toplumla işbirliği ne zaman bir işe yaramış?

 İnanılmaz iftiralarla dolu yığınla mektup dışında!

 O da doğru.

-Baca temizleyicisi görünce bile cinayet polisini ararlar!

-Doğru. Ama gerçekten bilgi almak istediğinde hiçbir şey hatırlamazlar!

 İşte toplum işbirliği!

 Biraz abartmıyor musun, Lohmann?

 O kadar mı kötü?

 Maalesef öyle, vekil!

 Çoğu 'Bana dokunmayan yılan bir yaşasın' der. En fakir ve kimsesiz çocuğun başına gelenin bile herkesin problemi olduğunu idrak edemezler. Başka bir fikrim var!

Bir sihirbaz vardı, neydi adı ?

 Neyse, insanların cebinden para çıkarabiliyordu. Başına konan para çok az demek istiyorum. Vekil, bizi katile götüren kişi servetle ödüllendirilmeli!

 Yeni bir şey değil.

-İşe yaramaz.Sonuç vermez. Polis katili yakalayana kadar bekleyecek miyiz?

 Böyle suçları çözmek inanılmaz zordur. Çünkü katille kurban arasında suç dışında bir bağlantı yoktur. O anki dürtüleri katilin hareketlerini belirler. Kurban bulunur, kimliği tespit edilir, son ikametgahı bulunur ve koca bir soru işaretiyle baş başa kalınır. Çocuk iz bırakmadan yok olur. Ve bulunduğunda nasıl bulunduğunu biliyorsunuz. Ve katil İyi bilinen bir gerçektir ki  tür katiller arkalarında çok ender delil bırakırlar. Bu yüzden işimiz zor,  başarılarımız azdır. Polis sekiz aydır katili arıyor. Onu ancak tesadüf eseri bulabilirler.

-Bunu bekleyemeyiz.

-Bulunana kadar meteliksiz kalırız. Öyleyse ne yapacağız?

 Onu kendimiz yakalayacağız!

 Evet!

 Yapmamız gereken bu!

 Belki bir yol daha vardır!

 Suçlunun sabıkası olmalı. Böyle hasta birinin izi olmaması mümkün değil. Bakımevleri, klinikler ve deli hastaneleri şüphesiz bizi desteklemeli. Özellikle tehlike arz etmediği düşünülerek serbest bırakılan ama doğası gereği tehdit oluşturanların kayıtları bulunmalı.Haberciler salmalı her yeri sürekli kontrol altında tutmalıyız. Artık hiçbir çocuk bizden habersiz adım bile atmayacak. İyi de nasıl olacak bu?

Kim yapacak?

 Dikkat çekmeden takip yapabilecek,  çocukları güvensizlik yaratmadan evlerine kadar götürecek,  kısacası katili uyandırmayacak sıradan insanlar 

-Ama kim?

Kim?

Öyle biri yok.

-Kim yapabilir?

-Kim?

 Dilenciler!

 Dilenciler Birliği yapabilir!

 "Aziz Meslektaşımız Veresiye Vefat Etmiştir.

-Kurul"

-Sosis çok yağlı.

-Bu peynir çok iyi!

 Sizi donunuza kadar soyacağım, kızlar!

 Horlamayı kes adamım. Bitleri uyandıracaksın. 2, 4, 6, 8, 10, 12, 14, 16, 18  "Dilenciler ve Seyyar Satıcılar Giremez." "Sandviç stokları.16'sı Akşamına." Tereyağlı sandviç

- Ilık bir karşılama. Biftek için kara Cuma  Tamam.Şimdi evlerin arka bahçelerine. Evet, 1'den 88'e kadar. Sıradaki!

 1'den 88'e kadar bütün avluları tarayın. Tamam.

-Peki şimdi?

-High Caddesi, 89'dan 196'ya. 89'dan 196'ya.High Caddesi. Kayıt numarası kaç?

 3

-7

-95.Emil Dustermann. 3

-7

-95.Du

-ster

-mann, Emil. Pekala, Emil. Belki de 15 bini sen kazanacaksın. Bana uyar!

Tak tak!

 Aman tahtaya vur!

 Bayanlar ve baylar, en içten takdirlerimle  Teşekkürler!

 <i>Katilin 'Städtische Kurier' isimli yerel gazeteye yolladığı mektupla ilgili gözden kaçmış olabilecek her şeyin araştırılmasını tavsiye eden polis notu. Mektubu yazmak için kullanılmış olabilecek eski tahta bir masa, kırmızı kalem veya kağıt gibi.('Kullanılmış' yanlış yazılmış) Geri zekalı!

 Girin!

 Müfettiş, son beş yılda tedavi edildiğinden ya da zararsız olduğundan salınanların tıbbi raporları. Hem resmi hem özel akıl hastaneleri ile şehir hastane ve tedavi merkezlerinden toplandı. Bunlar da hastaların şuanki adresleri  İyi günler!

 Burada Bay Beckert diye biri yaşıyor mu?

 Pardon?

 Bay Beck

-ert burada mı yaşıyor?

 Anlamıyorum!

 Ben biraz ağır işitirim!

 Diyorum ki, BAY BECKERT BURADA MI YAŞIYOR?

 Bay Beckert mi?

Evet, burada yaşıyor. Ama maalesef az önce çıktı. Demek öyle?

Hmm.Onunla konuşmak istiyordum. Gelir Vergisi Bürosu'ndan geliyorum. Gelir Vergisi?

Belki oturup beklemek istersiniz?

 Evet, teşekkürler.

-Kendinizi evinizde hissedin.

-Sağ olun. Bir şeyler okumak ister misiniz?

-Teşekkürler, çok kibarsınız.

-Zevkle.

-Bu arada bayan Winkler

-Evet?

-Bay Beckert gazeteye abone mi?

 Bay Beckert mi?

Hayır,  hep benimkini ödünç alır. Demek öyle?

Peki.Tekrar teşekkürler. Annecim!

 Seni yolda karşılamak için  Ama yavrum, bunu yapmamalısın!

 Nedenini biliyorsun!

 İyi akşamlar!

 Ne alırdınız?

-Kahve.

-Tabi ki. Hayır!

 Vermut.Yok yok, konyak!

 Konyak. Buyurun. Tekrar doldur!

 Hesap, lütfen!

 İki konyak. 1.65, lütfen. Teşekkürler. 24 Numara: Beckert. 'Städtische Kurier' aboneliği yok. Masası maundan, üstünde örtü var. Ne kırmızı kalem,  ne de izi var. Aslında hiç yazım aleti yok. Çöp kutusunda sigara reklamı,  çiçekli, üzerinde "İçten sevgilerimle

-Paul" yazan kartpostal,  gönderenin adresi yok. Ariston marka boş sigara kutusu,  yarı dolu küçük bir şeker çanta  Hey hey!

 Dur orada!

 Dur bir dakika  Ariston mu?

 Ar

-is

-ton?

 Bir yerdeydi, nerede?

A

-ris

-ton?

 Bana Marga Perl cinayetinin dava dosyasını getirin. Teşekkürler!

 Tuhaf.Bu nağmeyi daha önce duymuştum. Bu  Bu !

 Hey!

Heinrich!

 Hey, ne var?

 Sorun nedir?

 Dinle!

 Biri ıslık çalıyor. Duymuyor musun?

 Orada!

 Durdu şimdi.Islık çalanı gördün mü?

-Evet, hala görüyorum.

-Heinrich?

 Evet. Bir çocuğa yaklaştı,  caddede küçük kızla birlikte yürüyor.

-Takip et onu lanet olası,  sakın kaybetme!

-Niye?

 Elsie Beckmann'ın öldürüldüğü gün,   bir adam balon almıştı yanında küçük bir kız vardı ve adam aynı bu şekilde ıslık çalıyordu!

 Lanet olsun, deli misin, portakal kabuklarını yere atıyorsun!

 Boynunu kırmak lazım!

 İnanılmaz!

 Seni polise bildirmek lazım. Çok çirkin bir davranış!

 Amca!

 Hmm.Aha!

 İşte:Cinayetin işlendiği 50 metre çapındaki alanda, 3 adet Ariston marka sigara paketi bulundu!

 Budur!

 Evet aynı marka ama, eski tahta masa yok. Başka bir yerde yazmış olabilir.Ama  Camın eşiği!

 Doğru. Dur. Kırmızı kalem!

 Allahım!

 Nihayet!

 Sonunda izini bulduk. Tamam, tamam.Ne?

 Takip mi etmişler?

-Evet.

-Onu dilenciler bulmuş!

-Küçük bir kıza yaklaşırken.

-Islık çalıp duruyormuş. Sessiz olun?

 Ne dedin sen?

 Onu işaretlediler.Takipteler. Görüş alanından çıkarmıyorlar. Her hareketi izleniyor.

-Amca.

-Efendim?

 Ceketin batmış. Hani?

 İşte!

 Omzunda. Dur da sileyim.

-Ama Neler oluyor?

-Hadi!

 Gidiyoruz!

 Bu taraftan gelmiş olsa görürdük!

 Buralarda bir yerde olmalı. Geri dönmedi. Lanet olsun!

 Bir yerlerde olmalı!

 Belki de içeride saklanıyordur. Vardiya vakti!

 Kalabalıktan faydalanıp kaçmasına izin vermeyin!

-Aralarından sıvışırsa 

-Geliyorlar bile!

 Acele et!

 Yola dönelim!

 Dikkatli bakın!

 Pardon, bir soru sorabilir miyim?

 İlk naklim yarın gerçekleşecek. Königsberg'de başlayacağım. Hayır, öyle bir şeyi midem kaldırmaz. Bil bakalım n'oldu?

Patron bugün odama geldi. Işığı kapatsan daha iyi,  dönüp aydınlığı fark ederse şüphelenir. Bu arada, saat kaç?

 Neredeyse altı buçuk.

-Hala orada olmalı!

 İnsanlarla çıkmış olamaz. Öyle mi?

Evet.Tabi.Hayır.Bekleyin. Dilenciler destek çağırmış ve binanın etrafını sarmışlar. Adamın hala binada olduğunu hesap ediyorlar. Nasıl bir bina bu?

 Nasıl bir bina acaba bu?

 İş merkezi.Bodrum katında ne var bilmiyorum. Zemin katta yerel tasarruf bankasının şubesi var. Beşinci kata kadar hep ofisler var. Onun üstünde de çatı arası. Bu nasıl olur!

 Orada kimse var mı?

 Aloo?

 Aloo!

 Alooo!

 Kimse var mı?

 Neler oluyor?

Kimse var mı burada?

 Onca tantana kahrolasıca bir kapı için ha!

 Evet.A

-ha. Demek ki köşeye sıkıştı!

 En iyisi şimdi polisleri çağırmak.

-Katılıyorum.

-Ama

-Ver şunu!

 Alo?

 Birkaç dakika sonra tekrar ara. Tamam mı?

 Siz delirdiniz mi?

 Polis mi?

Asla!

 Onu biz yakalayacağız!

 Bakın.Şuan saat kaç?

 Saat sekiz. Tamam. Öyleyse dokuz, on, onbir!

 İyi akşamlar.Kapı açık farkında mısın?

 Nasıl?

Ama bu olamaz!

 Kendi ellerimle kilit !

 Çabuk aç, ses çıkarma!

 Hadi!

 Acele et!

 Hadi!

 Aç şunu!

 Çabuk ol!

 Senden başka kaç gözcü var?

 Demek cevap vermek istemiyorsun?

 Sen bilirsin. İki gözcü daha var. Lanet kanlı bok!

 Kanlı bok parçası!

 Lanet bok!

 Işıklara dikkat. Ve kimse manda gibi yürümesin.

-Ne?

-O, bodrumda değil.

-Her yere baktık.

-Öyle mi?

 Friedemann ve August kazan odasını araştırıyorlar. Bekle!

 Bu sonuncu!

 Yukarı çık, Emil'in yardıma ihtiyacı var.

-Tamam!

-Hadi!

 Hadi!

 Beni Schränker gönderdi. Güzel.Dikkatle dinle. Bu yeni model bir alarm saati,  bu da kullanma kılavuzu.Çalarsa en yakın polis istasyonunda alarm otomatik olarak devreye girer.

-Tamam mı?

-Tamam!

 Bu kadar.Anladın mı her şeyi?

 Hey, sen ne sandın beni?

-Ne kazan odasında ne de kömürlükte.

-Demek öyle  Bütün kömür parçalarının altına baktık. Çıldırdın mı sen?

 Ya kapılar güvenlik sistemine bağlıysa?

Polisler 5 dakikada gelsin mi istiyorsun?

 Ama her yeri sistematik olarak arayabilmek için buraya girmeliyiz. Kapıdan değil, geri zekalı!

 Birinci kattan ofise gir,  sonra da aşağı in. Yok. Tamam, gidiyoruz. Hey!

 Ne oldu?

 Hey Paul, n'oldu?

Cevap ver lanet olası!

 Neler oluyor?

 Birinin vurduğunu duydum.

-Nereye gidiyorsun?

-Neden koşuyorsun?

Acelen ne?

 Bekle lanet olasıca!

 Schränker nerede?

 Çatı arasında!

 Çatı arasında o!

 Birinin vurduğunu net olarak duydum. Şşş!

 Sessiz ol!

 Tamam Yürü!

 Burada olmalı!

 Işık düğmesi burada. Bütün depo kapılarını açın!

 Hadi!

 Acele edin!

 Buldum!

 Onu buldum!

 Çatı arasında saklanıyor!

-Öyle mi?

-Bir vurma sesi duydum!

 Schränker'e söyledim, yakalamak üzereler!

 Sana bildirmeye geldim. Bu kadar dikkatli olmasam daha saatlerce arardık!

 Gözcü!

 3

-1

-4!

 314!

 Üç

-yüz

-on

-dört. Herkes dışarı!

-Neden , ne oldu?

 Polisler beş dakikaya burada olur!

-Lanet!

-Çıldırdın mı?

-Nasıl?

-Gözcü alarm vermiş!

 Hemen gidelim buradan!

 Dur, bekle!

 Beş dakikamız ve bakacak altı depomuz daha var.Hadi, acele edin, devam edin!

 O öyle olmaz, çekil bakalım!

 Burada yok. Devam!

 Diğer kapı!

 Hadi!

 Daha hızlı!

 Burada da yok. Tamam, tamam!

  Diğer kapı!

 Hadi!

 Diğerlerine!

 Sadece üç dakika kaldı!

 Devam!

 Çabuk!

 Bunda kilit yok!

 Hadi aç lanet olası!

-Açamıyorum, içerinden bir şey dayanmış!

-Bana bırak!

 Acele et, bir dakikamız kaldı!

 İşte burada!

 Sonunda bulduk köpeği!

 Hadi bakalım!

 Acele edin!

-Devam edin lanet olasıcalar!

 Hadi!

 Allah aşkına, acele edin!

-Diğerleri nerede?

-Bir kaç kişi kaldı, geliyorlardır!

 Beklemeyin, onla veya onsuz gidecekler. Fark etmiyor.Hangi cehennemde kaldı bunlar?

 Nihayet!

 Allaha şükür!

-Hadi, daha çabuk!

 Hey!

 Burada yok. Willy!

 İp merdiveni neden çektin?

 Hey Willy!

 Neden çektin merdiveni?

 Geri zekalılar. Neler oluyor?

 Eller yukarı!

 Nasıl kaldırayım, merdivene tutunuyorum!

 Çık oradan!

 Bakın bu sefer gerçekten masumum yeni doğmuş bir çocuk gibi!

-Şaşıracaksın Franz, ama bu sefer sana inanıyorum.

-Ne?

 Öyleyse her şey yolunda ha,  müfettiş?

Yani gidebilirim?

 Bir dakika!

 Sigara?

 Oh, adamım  Bana doğruyu söyle, Franz. Bulmak için binayı alt üst ettiğiniz ve sonunda bulduğunuz adam kim?

 Anlamıyorum, müfettiş?

Ne adamı?

 Hiç bir şey bilmiyorum müfettiş,  bir yanlışlık olmalı. En ufak bir fikrim yok. Tabi tabi.Benim de senin orada seni terk edip kaçanları neden koruduğun hakkında bir fikrim yok!

 Zora gelince arkadaşlarını bırakıp sıvışanlar!

 Adice!

 Bu laflar bana sökmez, müfettiş. Beni ne ile suçlayacaksın?

 Haneye tecavüz?

 Zarar gören bir şey bile yok. Bir şeyler çalınmış olabilir,  bu suçtur tabi. Ne çalındı?

Ne kadar?

 Sen konuş ki ben de konuşayım. Söylediğim gibi, hiçbir şey bilmiyorum. Sen bilirsin.Kafanı kullan,  Franz.İnsan şöyle iki üç saat yalnız kalınca,  hafızası yerine gelir değil mi?

 Götürün!

 Gözcüyü çağırın. Gözcü Damowatz. Oturun, lütfen. İfadenizde demişsiniz ki

-dikkatle dinleyin yemin ederek tekrarlamanız gerekebilir

-  adamlardan birinin diğerine  "Onu bulduk, yakaladım onu,  çatı arasında!

" dediğini duyduğunuzu belirtmişsiniz.Bu doğru mu?

 Doğru müfett , of of!

 Bu doğru, şerefim üzerine yemin ederim!

 Pekala!

 O zaman eve gidip biraz dinlenin, ama uzaklaşmayın,  

- size ihtiyacımız olabilir.

-Tabi müfettiş, efendim. İyi günler müfettiş!

 İyi günler. Müfettiş Lohmann orada mı acaba?

 Demek diğer hatta.Yok, yok,  gerekmez.Teşekkürler.Ben gelirim. Demek öyle?

Hala gelmedi?

 Bayan Winkler'i de izliyorsunuz değil mi?

 Girin!

 GİRİN!

 Meşgul müydünüz?

 Hayır, gir. Pekala, dinle. Binanın etrafı sarıldı. Eve dönmek isterse avucumuza düşecek. Yani Hedefte kalın. Bir gelişme olursa ben merkezdeyim. Lanet!

 Ne istiyorsun?

 Sizden bir şey rica edecektim. Uf!

 Ne iğrenç kahve!

 Sizden ricam önce şunu okumaya ne dersiniz?

-Raporları mı?

-Evet. İş merkezinde soygun. Benno Caddesi mi?

 Şehrin çok nezih bir bölgesidir. Demek o kadar nezih bir yer değilmiş. Bunlar fazla ileri gitmişler!

 Ne alaka?

Bütün bölgeyi boşaltmaya mı çalışmışlar?

 Kömürlerin arasında ne arıyorlarmış?

 İnanılmaz!

 Mümkün değil!

 Tuhaf  Şuna bak!

 Haa, demek tasarruf bankasını soyacaklarmış. Evet ama bu da ne demek oluyor?

 Kafam karıştı?

 Bankaya dokunmamışlar bile, aptal mı bunlar?

 Anladıysam ne olayım!

 Ne demek bu?

Hiçbir şey çalınmamış ama bir adam götürülmüş. Kim bilir nereye!

 Mükemmel!

 Ve Franz Ağzından laf alamadık. Korkmuş tabi.Onu iyi tanırım. Onun gibi biri cinayet olayına karışacağına beşinci kattan atlamayı tercih eder. Ona bu açıdan yaklaşsak. Lohmann, eğer yardım edersen  Haa!

 Ne istediğini anladım!

 Sevgili Franz'ı bir ziyaret edelim. Sorgulama için bekleniyorsunuz. Ne?

Dört kişiyle mi?

Neler oluyor?

 Gel bakalım. "Görev Kütüğü, Cinayet Timi"?

 <i>"Ekip lideri Müfettiş Karl Lohmann"?

 Benim ne işim olur Cinayet Timi'yle?

 Evet, evladım.Davan artık benim elimde. Ama neden?

Neden?

 Hepiniz işinizi çok iyi yaptınız. Ama gözcülerden biri  Öldü mü?

 Cinayetin suç ortağı. Bu pis bir iş, Franz. Müfettiş, oyun bitti!

 Bu işlerle alakam olsun istemiyorum!

 Size bildiğim her şeyi anlatacağım. Oldukça makul, ama maalesef artık çok geç. Geç olamaz müfettiş!

 Geç kalmış olamam!

 Dinleyin,  size her şeyi anlatacağım!

 O lanet binada ne aradığımızı bile  Ne?

 Çocuk katili!

 Ne Nasıl?

Kim?

 Çocuk katili, müfettiş. Bir saniye. O kadar insan varken hep benim mi başıma gelir?

 Gel, şöyle otur evladım. Şimdi birbirimize karşı dürüst olalım, anladın mı?

 Evet, müfettiş!

 Ve yalan söylersen seni Allah affetsin. Pekala, sizin katille ne ilginiz vardı, ve adamı nereye götürdüler?

 Müfettiş, eski Kuntz & Levy damıtma tesisini biliyor musunuz?

-Krizde batan tesis mi?

-Evet, o zamandan beri çalışmıyor. Kimsenin oraya baktığı bile yok. Getirin!

 Hadi!

 Bırakın beni, ne yaptım ben size?

 Sizi domuzlar!

 Bırakın beni!

 Piç kuruları!

 Domuzlar!

 Benden ne istiyorsunuz?

Ne istiyo ?

 İmdat!

 İmdat!

 Çıkarın beni!

 Çıkarın!

 Çıkmak istiyorum!

 Çıkarın beni buradan!

 Buradan asla çıkamayacaksın!

 Benden ne istediğinizi bile bilmiyorum. Yalvarırım, bırakın gideyim. Bir yanlışlık olmalı!

 Yanlış  Hayır, yanlış falan yok!

 Söz konusu bile değil!

 Hayır, hayır!

 Yanlış bir şey yok!

 Bunu hatırladın mı?

Küçük Elsie Beckmann için aldığın balonun aynısı  Aynı o balon!

 EI  Elsie!

 EI  Elsie!

 Hayır!

 Hayır!

  HAYIR!

 Zavallı Marga Perl'i nereye gömdün, köpek?

 Ama ben onu tanımıyorum bile!

 Ooo, demek tanımıyorsun?

 Bunu da mı tanımıyorsun?

 Bunu da mı?

 Kesin bunu da tanımıyorsundur?

 Durdurun, tutun onu!

 Kaçmasına izin verme!

 Kapıyı tutun!

 Kapıyı!

-Bırakın beni!

-Tutun onu!

 Takın kancayı çenesine!

 Bırakın beni!

 BIRAKIN!

 Çıkarın beni buradan!

 OOO!

 Atın!

 Atın onu aşağıya!

 Atın!

 Atın!

 Bana böyle davranmaya hakkınız yok!

 Var, var, olduğunu göreceksin!

 Beni burada tutmaya hakkınız yok!

 Hak mı?

Senin tek hakkın ölüm!

 Öldürün onu!

 Evet, öldürün!

 Öldürün korkak köpeği!

 Ezin onu!

-Sessiz olun!

-Öldürün!

-Öldürün!

 Demek hakkını istiyorsun. Hakkını vereceğiz. Burada oturan herkes hukuk uzmanı!

 Tegel hapishanesinde altı haftadan Brandenburg'da onbeş yıla kadar. Hakkını almanı sağlayacaklar,  sana avukat bile vereceğiz. Her şey kanun ve nizama uygun olacak. Avukat mı?

Avukat mı?

 Avukata ihtiyacım yok!

 Bana dava açan kim?

 Sen mi?

Yoksa sen mi?

 Hey sen, yerinde olsam büyük laflar etmem!

 Farkında mısın bilmiyorum ama burada kellen söz konusu  Sen de kimsin be?

 Avukatın olmaktan kuşkulu bir onur duyuyorum. Ama korkarım bunun sana pek faydası olmayacak. Ama Beni öldürmek mi istiyorsunuz?

 Beni yok etmek mi niyetiniz?

 Seni zararsız hale getirmek istiyoruz, ama bundan sadece sen ölürsen emin olabiliriz. Ama beni öylece öldüremezsiniz!

 Beni polise teslim etmenizi talep ediyorum. Gerçek bir mahkemede yargılanmak istiyorum!

-Vaay, o da güzel!

-Oldukça iyisin!

-Çok isterdin dimi?

-Konuşana bak!

-Böylece 51.maddeye tabi olup ölene kadar devletin sana bakmasını sağlayabilirsin. Ve sonra kaçıp veya genel aftan yararlanıp gayet mutlu bir şekilde deliliğinin avantajını kullanarak küçük kızları kovalayıp cinayet işlemeye devam edersin!

 Asla!

 Yok öyle yağma!

 Zararsız hale getirilmelisin!

 Yok  edilmelisin!

-Bravo, yok edin köpeği!

 Ama elimde değil!

 Gerçekten, engel olamıyorum!

 Geçeceksin bunları, hakimin karşısında hepimiz öyle deriz!

 Ne biliyorsun?

Neden bahsediyorsun?

 Hem kimsiniz siz?

 Kimsiniz?

Suçlular?

 Bundan gurur mu duyuyorsunuz?

 Kasaları açabilmek, hırsızlık ve kağıt oyunlarında hile yapabilmekten?

 Tüm bunlar, bence, iyi biri işiniz olsa veya doğru bir şeyler yapabilseniz veya tembel ukalalar olmasanız yapmayacağınız şeyler!

 Ya ben?

Bu benim isteğim dışında!

 Bu lanet içime işlemiş.

Ateş?

 O sesler?

İşkence?

 Yani diyorsun ki cinayet işlemek zorundasın?

 O hep orada, beni, sokağa çıkmaya zorluyor,  sürekli beni takip ediyor. O benim, kendimi takip ediyorum. Sessizlikte bile onu duyuyorum!

 Evet, kendimi avlıyorum, kendimden kaçmaya çalışıyorum ama yapamıyorum, kendimden kaçamıyorum. Beni yönelttiği yola dönmek ve kaçmak zorundayım. Dipsiz sokaklar Bitsin, bitsin istiyorum!

 Peşimden ölü çocukların ve annelerinin hayaletleri geliyor  Hiç bırakmıyorlar!

 Hep oradalar!

 Hep ama hep!

 Sadece  ben bunu yaparken yoklar. ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum. İlanların karşısında dikilip neler yaptığımı okuyup duruyorum. Ne yapmışım?

Hiçbir şey hatırlamıyorum!

 Ama bana kim inanır?

İçimde ne olduğunu, neler yaşadığımı kim anlar?

 Bunu yapmak zorunda kaldığımda onun içimde nasıl çığlıklar attığını  Yapmalısın!

 İstemiyorum!

 YAPMALISIN!

 Ve sonra bir çığlık. Duymaya dayanamadığım!

 YARDIM EDİN!

 ENGEL OLAMIYORUM!

 YAPAMIYORUM!

 Suçlu kendine engel olamadığını söylüyor. Demek oluyor ki bu suçları işlemiş.Böylece ölüm cezasına çarptırılması gerektiğini ortaya koyuyor.

-Bravo!

-Çok doğru!

 Can almaya zorlandığını söyleyen bir insan. bir şenlik ateşinin söndürülüşü gibi yok edilmeli!

-Bravo!

 Bu adam yok edilmeli!

-Evet!

-Aynen öyle!

-Kesinlikle!

-Bravo!

 Mahkemeye hitap edebilir miyim?

 Söz savunmanın. Yanılmıyorsam şuan üç ayrı cinayet davası için aranmakta olan saygıdeğer konuşmacı,

- Bunun konuyla alakası yok!

  müvekkilimin kesinlikle ölüm cezasını hak ettiğini söylüyor.

-Bu doğru!

-Kesinlikle!

 Ama yanılıyor, çünkü bu zorlayıcı etken beraat etmesini gerektirir. Hadi oradan!

 Sen ya delirmişsin yada sarhoşsun !

 Bu zorlama, onu bu suçların sorumluluğundan azat etmektedir. Ve kimse istem dışı yaptığı bir şey sebebiyle cezalandırılamaz.

-Çok komik!

-Yani bu canavarın salıverilmesi gerektiğini mi söylüyorsun?

 Yaşamalı mı diyorsun?

 Bu adam hasta diyorum. Ve hasta biri hakime değil,  bir doktora teslim edilmelidir. İyileşeceğini temin edebilir misin?

 Akıl hastaneleri ne için kurulmuş?

 Ya hastaneden kaçarsa?

 Ya iyileşti diyip de salıverirlerse?

 Ve çıkıp cinayetlere devam ederse?

 Aylarca sürecek av yeniden başlarsa!

 Yine 51.madde!

 Yine akıl hastanesi!

 Yine kaçış ve af!

 Ve yine "mecburi cinayetler"!

 Hep aynı şey!

 Suçlarından sorumlu tutulamayacak bir adamı öldürmeye kimsenin hakkı yok!

 Devlet bile yapamaz, sizler kim oluyorsunuz!

 Devlet bu adamın topluma zarar vermeyeceğinden emin olmalı. Senin çocuğun var mı?

Senin çocuğun öldürülmedi ki!

 Çocuğunun senden alınmasının nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsan, git o ailelere sor!

 Ne olduğunu bilmeden geçirdikleri gece ve gündüzleri sor. ve sonra öğrendiklerinde 

-Neden annelerine sormuyoruz?

-Annelere sormalıyız Sizce ona merhamet ederler mi?

-Kadın haklı!

-Tabi ki haklı!

-Katile merhamet yok!

-Cezasını bulsun!

 Öldürün o canavarı!

-Öldürün hayvanı!

-Katledin!

 Harcayın!

-Kurtulalım ondan!

-Bu canavarı yok edin!

 Beni böyle susturamazsınız!

 Benim varlığımda bu cinayeti işleyemezsiniz!

 Talebim bu insanın  O bir insan değil!

-Bu insanın genel hukuka göre yargılanması!

-Oldu!

 Polise teslim edilmesini talep ediyorum.

-Polise ha!

-Aptal !

 Kanun adına  

Halk adına 

Bu çocuklarımızı geri getirmeyecek. Biz de,  çocuklarımıza göz kulak olmalıyız!

 

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar