Ey Sevgilim! Sana Hayret Etmez miyim?
- "رب زدني فيك تحيرا" “Rabbim sana olan hayretimi daha da
arttır.” (bk. el-Futuhatu’l-Mekkiye,
1/270-271)[1]
Hayret, Allah’ı tanıyan, fakat bunu ifade edemeyen
arifin yaşadığı hal anlamında bir tasavvuf terimidir.
Sözlükte “şaşırmak, yolunu kaybetmek” anlamına gelen
hayret kelimesini sûfîler, bir tasavvuf terimi olarak çeşitli tasavvufî
makamlara göre özellikle mârifet ve yakīn kavramlarıyla birlikte
kullanmışlardır.
Allah’ın varlığı ve onun keyfiyeti hakkında olmak üzere
iki hayret türünden söz edilmiştir. (Hücvîrî, Keşfü’l-maḥcûb, s. 488)
Hayreti iki yönden yorumlamak mümkündür:
a) Hayret, bir kimsenin, isim ve sıfatlarını ve onların tecellilerini
yakından bilip tanıdığı halde, Zat-ı akdesin mahiyeti karşısında hiçbir bilgiye
sahip olmadığından şaşırıp kalmak, hayret içinde olmak manasına gelir. Bu
hususta peygamberler ve sıddıklar da dahildir.
Hz. Peygamber
(salla’llâhu aleyhi ve sellem)’in “Allah’ım! Ben
seni hakkıyla medh-u sena edemem. Sen kendini sena ettiğin gibisin.” (Futuhat,
a.g.y)
Hz. Ebu Bekir
Sıddık’ın şu “İdraki derk etmekte âciz olmak (aciz olduğunu
idrak etmek) bir idraktir.” (Futuhat, a.g.y) şeklindeki
meşhur sözünde de hayreti görebiliriz
Allah’ın varlığı konusunda hayret şirk ve küfür, O’nun
keyfiyetiyle ilgili hayret marifettir. Çünkü O’nun varlığından ârifin şüphesi
yoktur; keyfiyeti konusunda ise insan aklı hiçbir bilgiye sahip değildir.
Buna göre Hakk’ın keyfiyetini anlama çabası içinde
hayrete düşmek yakīn alâmetidir. Bu anlamdaki hayret de bir tür mârifettir.
Zünnûn el-Mısrî, “Allah’ı
en iyi tanıyan O’nun hakkında en fazla hayret edendir”; Cüneyd-i
Bağdâdî, “Düşüncenin ulaşabildiği son nokta
hayrettir”; Sehl et-Tüsterî, “Mârifetin
nihaî noktası hayrettir.” derken bu hususa işaret
etmişlerdir. (Kuşeyrî, er-Risâle, s. 605)
Diğer taraftan
Allah’ın zâtını kavramaktan âciz olduğunu idrak eden akıl hayrete düşer. Gerçek
mârifet, Allah karşısında aklın aczini ve yetersizliğini kavramasıdır.
Bazan sûfî,
ilâhî tecellileri temaşa ederek hayrete düşer ve bu durumda hayretinin daha da
artmasını diler. Ebû Bekir eş-Şiblî bu hal içindeyken şu sözü söylemişti: “Ey
hayrete düşenlerin rehberi, hayretimi arttır!” (Hücvîrî,
s. 353)
Aynı anlayışa
sahip olan İbnü’l-Fârız da, “Eğer hayret etmesem hayret
bana!” demişti. Şiblî bu sözü ile Allah’ın varlığı ve
sıfatlarının kemali konusundaki mârifeti kabul etmiş, bütün varlıkların
maksadının Allah olduğunu, dualarının O’nun tarafından kabul edildiğini, O’ndan
başka hayret edilecek bir şey bulunmadığını bilmiş, o zaman hayretinin
arttırılmasını dilemişti.
b) Meşhur bir söz var: “Kişi alim olduğu nispette
cahil olduğunu anlar.”
Öte yandan bu söz şu şekilde de yorumlanabilir: Hakk’ın
varlığı konusundaki mârifet bizzat O’nun varlığı hakkında hayret içinde kalmayı
icap ettirir. Çünkü kul Allah’ı tanıyınca bütünüyle kendini O’nun hâkimiyeti
altında görür. Kulun varlığı ve yokluğu O’nunla, sükûnu ve hareketi O’ndan
olunca O’nun kudreti karşısında hayrette kalır ve bütün varlığının bekāsı O’nunla
olunca, “Ben
de kim oluyorum?” der.
Muhammed b. Vâsî de Allah’ı
tanıyan kişinin sözünün az, hayretinin dâimî olduğunu söyler. Allah’ı tanıyan
fakat ifadeye sığmadığı için O’nu tanıtamayan ve anlatamayan ârif suskun ve
şaşkın bir şekilde hayrete düşer.
Muhyiddin İbnü’l-Arabî hayretle
vuslat arasında bir ilgi kurmuştur. Ona göre Hakk’a vâsıl olan hayret eder. Bu
durumda hayret “ilim, irfan, yakīn ve hidayet” anlamına gelir. Celâl
tecellileriyle cemâl tecellilerinin bir noktada birleşmesi ve özdeşleşmesi sûfîde
hayret halinin doğmasına yol açar. Sûfî, nasıl olur da birden çok çıkıyor veya
çok bir oluyor diye de hayret eder. (Fuṣûṣ, s. 72; bk. Diyanet İslam
Ansiklopedisi, Hayret md.)
[1]
- İbn Teymiye ise, bu konuda şöyle der: “Öyle bir hadis ne hadis kaynaklarında,
ne de hadis ilmini bilen alimlerin kitaplarında bulunmaz. Bu tamamen
uydurmadır.” (bk. İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetavi, 2/26; 2/202).
- Sahih bir senedi olmayan bu sözün anlamı konusunda,
zikredilen kaynaklarda değişik yorumlara yer verilmiştir. Geniş bilgi almak
isteyen özellikle İbn Arabi ve İbn
Teymiye’nin mezkur eserlerine bakabilir.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar