Aklım Divânesi
212
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Nûr-ı vâhid cümle âlem yok durur bigânesi
Nûrı zulmet gösteren hep bu cihet viranesi[1]
Lâm-ı halkı mahv edip hakbîn olup Hakk’ı görüp
Kayd-ı zulmetden çıkıp olma akıl dîvânesi
Akim aslın sorar isen bir resendir bağlısın
Seyr-i lâhûta koymaz kahır diye viranesi
Ey Niyazi nârı nurdan fark iden bilmez bizi
Anlamaz illâ kelâmım şeş cihet viranesi
Nûr-ı vâhid[2] cümle âlem yok durur bigânesi
Nûrı zulmet gösteren hep bu cihet viranesi
Tek Nûr bütün âlemi kaplar, bilmiyorsun
Nûru karanlık gösteren hep bu cihet harabesi
Maneviyatta ön arka yani yönler yoktur. Cihet hususu beşerî âlemdedir. Nurun karanlık görünmesi yani siyah görünmesi ışıktaki özelliklerdir.
Cisimlerin Işığı Yansıtması
Saydam olmayan bir cismin üzerine güneş ışığı(beyaz ışık) düşürülür ise:
a-Cisim renklerin tamamını yansıtıyorsa beyaz görünür. Beyaz cisim üzerine düşen tüm renkleri yansıtır.
b-Cisim renklerin tümünü soğuruyorsa yada hiç birini yansıtmıyorsa görünmez. Siyah cisimler üzerine düşen ışığın hiçbir rengini yansıtmadığı için siyah görünür.
c-Cisim renklerden hangisini yansıtıyorsa o renkte algılanır. Yansıtılan birden fazla renk varsa cisim o renklerin karışımında görünür.
Lâm-ı halkı mahv edip hakbîn[3] olup Hakk’ı görüp
Kayd-ı zulmetden çıkıp olma akıl dîvânesi
“halk”taki “Lâm” harfini silip “hak” gören olup Hakk’ı görüp
Zulmet kaydından çıkıp akıl delisi olma
حلق(halk) kelimesinden ل (lam) ı sil حق kalır. Demekte ki mana tevhid ilminden haberdâr olunmaktır.
Akim aslın sorar isen bir resendir[4] bağlısın
Seyr-i lâhûta koymaz kahır diye viranesi
Neticesi yok, aslını sorar isen bir halattır bağlısın
İlahî âleme seyri koymaz kahır diye viranesi
Allah Teâlâ’yı aramaya kalkma sonsuzdur. Fakat ona büyük bir iple bağlısın. Yani hiçbir şekilde ayrılık yok demektir.
Sana da bunu bilmek fırsatını kahır sıfatı yüzünden vermez.
Ey Niyazi nârı nurdan fark iden bilmez bizi
Anlamaz illâ kelâmım şeş cihet viranesi
Ey Niyazi ateşi nurdan ayrı gören bilmez bizi
Anlamaz illâ kelâmımı altı cihet viranesi
Söyleyen ve söyletinin Allah Teâlâ olduğu bilinmelidir. Lakin bilenler bilmeleriyle, bilmeyenler bilmemeleriyle haraptır. Çünkü yokluğa erişen içinde bilmek derdi kalmaz. Mana söze sığmadığı için virane olmak kaçınılmaz olduğu ve bu halde gören için bulmakta zorluk gösterir.
Niyâzî-i Mısrî, benim sözlerimi herkes anlamaz altı cihetim yıkılmış, yok olmuşum kimse bilmez demektedir.
[1] Kenan Erdoğan, Niyâzî-i Mısrî Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Dîvânı’nın Tenkitli Metni, Ankara, 1998, s. 244
[2] Vahîd:Yalnız, tek. Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin bir ismidir. Benzeri bulunmayan, hiçbir mahlukla müsavi olmayan ve tek olan (meâlindedir).
[3] Hak-bîn: f. Hakkı gören. Hak veren. Hakka imân eden. Hakka inanan
[4] Resen:(C.: Ersân) Atı veya davarı ip ile bağlamak. İp, halat, urgan
Re’sen Kendi başına, bizzat. Kimseye danışmadan. Müstakil olarak. Doğrudan doğruya.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar