Print Friendly and PDF

Seni Nerde Arıyayım, Nerde Bulayım?

 


15

Gökyüzünden cana, hadi, geri gel diye bir sestir, geldi. Can da a göze! dâvetçi, merhaba, geliyorum diye seslendi.

*        Duydum dedi, başüstüne, her an sana yüzlerce can feda olsun; bir kere daha çağır da «Hel etâ» makamına dek uçayım.

Ey eşsiz konuğumuz, canımızın sabrını da aldın, kararım da; seni nerde arıyayım, nerde bulayım? Seslenen, candan da dışarı, mekândan da üstün bir yerde dedi.

210. Şu zindandakilerin ayaklarındaki ağır zincirleri çözeyim, gökyüzüne bir merdiven kurayım da can, yücelere ağsın.

Sen cana canlar katan güzelsin, nihayet bizim şehrimizdensin, öyle olduğu halde tutuyor, garipliğe gönül veriyorsun, bu, vefaya sığar mı'?      

*        Avareliği bir şerbet gibi içmişsin; evin yolunu unutmuşsun; Kâbilli büyücü karı, kötülüğünden sana çok büyüler yapmış olacak.

Şu birbiri ardınca konup göçen kervanlar, hep oraya koşup gidiyor da senin başın nasıl dönmüyor, yüreğin nasıl kabarmıyor, neden bu ?

Kervanbaşım çanların  önden, arttan gelen seslerini duymuyor musun? Nice yoldaşlarınız var da, nice hemdemleriniz, hep bizi bekliyorlar.

Bir bölük halk orda bizi beklemede, hepsi de bizim sarhoşumuz, bize dalıp kendilerinden geçmişler; a yoksul, padişahın yanına ge! diye kulağımıza naralar atıyorlar.

....[1]



[1] Cilt 1, Gazel, 15

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul — 1957

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar