Print Friendly and PDF

Canın Hizmet Ettiği Sevgili

 


27

Şu yoksul, nasıl ağlayıp inlesin ki o sevgili merhamete gelsin. Şu gözler, nasıl kan ağlasın ki o gül bahçesini göreyim.

Güneş beni aydınlattı mı az yanıp yakılıyorum ayrılıktan; gönül, bir yol göstersin bana da yeni baştan işe koyulayım.

Ey hünerlere sahip olan tüm akıl, bir afsun bellet bana, bir çare öğret de o çareye baş vurayım, ö güzeller güzeli sevgilinin gönlünde bir merhamet peydahlansın.

360. * O Çigil mumunun ışığını gönül bulamıyor, o nura kavuşamıyor bir türlü; biri su, öbürü toprak; suyla toprak, o düzenbazın gönlünün ne istediğini nasıl bilebilir?

*        Cebrail anlayışlıdır, zîrektir amma semiz buzağı yavrusunu nasıl tadabilir? Şu tuzakla tane, gagası hoş, kendisi yüce zümrüdüankayı nasıl olur da avlar?

Birisinin tuzağına tutulan zümrüdüankanın önünde sinek bile zümrüdüanka sayılır. Ey örümceğe benziyen akıl, yeter artık, ne vaktedek bu ağı kurup duracaksın?

*        Nerde o nefesi kutlu İsâ ki Meryem'in vasıtası olmaksızın coşup taşsın da onun yüzünden Hiristiyanların gönülleri, zünnarları koparıp atsın.

*        Ateşe benziyen, ateş gibi yakıp kavuran gam Deccal'i ateşten bir yaygıdır, yaydı, nerde kötülükler yapan Deccâl'e hançer çekecek İsâ?

*        Bedene sağlıklar, esenlikler senden, cana kıyametler senden; kıyamete benziyen vuslatın gelip çattığına dair İsâ alâmetleri gene senden!

Taş atılınca kadeh, derdinden başüstü düşer. Tiken, gülü olmayınca ateşlere yakılır.

*        Azrâ'dan ayrılmış Vâmık'a döndüm, çünkü ona lâyık değildim beri; amma gene de sarhoşun gönlünde bir aşk sarhoşluğu, bir baş dönmesi var.

Devlet şatrancı şahın, yol azığı olarak yüzlerce can onun; bir samana yüzlerce dağ yüklenmede, bir gam yiyene yüzlerce gam, yüzlerce belâ verilmede.

Görüyorum; can padişaha ulaştı, kendinden geçti, kendiliğinden ayrıldı; canların kapıları da can padişahının lûtfuyla yapıldı, duvarları da.

370. Olabil ir ki şimdi o yüce padişah, hadde sayıya sığmaz lûtuflarla o suçların yarlığanmasım dilemek âdetini kaldırır aradan.

*        Ona yüz döndüren can, Bâyezîd'in huyuyla huylanır, yahut yüzünü Senâî'ye çevirir, yahutta Attâr'a kokular verir.

Tapısında canın hizmet ettiği sevgili, öylesine bir sevgilidir ki onun kadehile günler bile sarhoştur; onun adını andın mı tekrar tekrar anmak gerektir artık.

Yüce padişah Şem şeddin'd ir o, Tebriz onun yüzünden can ülkesi olmuştur, oturanı aklı arş gibi ışıklarla dopdoludur, nûrlar bile nûruna hased etmektedir onun.

*        O söze başlı yan Rûh-ul-Emin'in şu sırları açtığı ana yüzbinlerce aferin, olsun yüzbinlerce âferin o kutluların en kutlu saatine.

Sevgiden de, kinden de arı olarak onun aşk meclisinde otur da münkirin görmemesi için gerilmiş perdeye bak, o perde yüzlerce mıhla perçinlenmiştir de. [1]



[1] Cilt 1, Gazel, 27

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul — 1957

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar