Aspozi
206
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Bârekellâh gülistân-ı bülbülândır Aspozi,
Cenneti tezkir eder âli mekândır Aspozi.
Mu’tedil âb u hevâ hem müctemi’ envâ-i zevk,
Mecma-i bezm -i saâ -i ârifândır Aspozi.
Âb-ı hayvânı beğenmez hasletindendir Mesih,
Aktığınca sanki bir rûh-i revândır Aspozi.
Câme-i hadrâsın eyyâm-ı rebi’de kim giyer,
Şüphesiz menzilgehi Hızr-ı zamândır Aspozi.
Her taraf pür mive-i şirin leb-i dilber misâl,
Yeşil atlasla donanmış nev-civândır Aspozi.
Bî-midâd elması üzre nakş olur ebyât-ı sürh,
Lâ cerem sun-ı Hüdâ’yâ bir beyândır Aspozi.
Ol sebebden ehli pür akl u zekâ vü ma’rifet,
Mahzen-i ehl-i ulûm-u kâmilândır Aspozi.
“Cennat-in min tahti-hel enhâr-u tecrî” dense hûb,
“Hâzihi cennât-i adn-in” den nişândır Aspozi.
Ey Niyâzî ger dokunmasaydı hiç bâd-ı fenâ,
Kim demezdi ana firdevs-i cinândır Aspozi.
Bârekellâh[1] gülistân-ı bülbülândır Aspozi,
Cenneti tezkir eder âli mekândır Aspozi.
Bârekellâh bülbülbüller gülistânıdır Aspozi,
Cenneti hatırlatan âli mekândır Aspozi.
Niyâzî-i Mısrî kuddise sırruhu’l-azizin doğum yeri olan eski ismiyle Aspozi diye bilinen bu yer, Eski Malatya'nın güney-batı tarafında yer alan, geniş bir ovanın kenarında bulunan, Tohma nehrine dökülen bir çayın üzerinde olup, yeri gayet güzel ve ferahlık verici, sokakları muntazam ve temiz bir yer idi. Önceleri Eski Malatya'nın sayfiyesi hükmünde olup, halkın orada yazlık köşkleri vardı. Fakat 1255/1839 tarihinde vuku bulan Nizip Muharebesi esnasında, Hafız Paşa kumandasında pek çok asker Eski Malatya'ya gelmiş olduğundan, halk, o yıl Aspozi'den şehre dönemeyip orada kışlamaya mecbur kalmış ve o zamandan beri orada kalmaya alışmışlardır. Ayrıca ertesi yıl şehri terk eden askerler giderlerken, evleri barkları yıkıp gitmişlerdi ki; o tarihten sonra halk, Eski Malatya'ya dönmeyip Aspozi'de kalmaya başlamışlar, böylece de Malatya adı, zamanla Aspozi'ye intikal etmiş oldu.
Aspozi hakkındaki başka rivayetlerde şunlardır.
-Eski Malatya'nın yazlığı
-Soğanlı Köyü
-Malatya'nın Soğancık nahiyesi
-Şimdiki Malatya'nın güney-batısında yer alan Yeşilyurt ilçesi
-Bugünkü Konak (Yukarıbanazı) kasabası [2]
Mu’tedil âb u hevâ hem müctemi’ envâ-i zevk,
Mecma-i bezm -i safâ -i ârifândır Aspozi.
Ölçülüdür suyu havası hem toplanmış çeşitli zevkler,
Safâ meclisi ârifân toplantısıdır Aspozi.
Âb-ı hayvânı beğenmez hasletindendir Mesih,
Aktığınca sanki bir rûh-i revândır [3]Aspozi.
Hayat suyunu beğenmez hasletindendir Mesih,
Aktığınca sanki bir akıcı rûhdur Aspozi.
Câme-i[4] hadrâsın eyyâm-ı rebi’de kim giyer,
Şüphesiz menzilgehi Hızr-ı zamândır[5] Aspozi.
Yeşil elbisesini rebîulevvel günlerinde ki giyer,
Şüphesiz konak yeri Hızırın kefilidir Aspozi.
Her taraf pür[6] mive-i şirin leb-i dilber misâl,
Yeşil atlasla donanmış nev-civândır Aspozi.
Her taraf dolu meyve şirin dudaklı dilber misâli,
Yeşil atlasla donanmış delikanlıdır Aspozi.
Bî-midâd elması üzre nakş olur ebyât-ı sürh[7]
Lâ cerem sun-ı Hüdâ’yâ bir beyândır Aspozi.
Mürekkepsiz elması üzre nakış olur kızıl beyitler,
Şübhesiz eseri Hüdâ’yâ bir beyândır Aspozi.
Kızıl renk Ehl-i Beyt muhibbânının[8] işaretidir.
Ol sebebden ehli pür akl u zekâ vü ma’rifet,
Mahzen-i ehl-i ulûm-u kâmilândır Aspozi.
O sebebden çok ehli akıl, zekâ ve ma’rifet,
İlim ehli hazinesi kâmilleridir Aspozi.
“Cennat-in min tahti-hel enhâr-ı tecrî” dense hûb,
“Hâzihi cennât-i adn-in” den nişândır Aspozi.
“تجْرى جنّاتٍ منْ تحْتها الانْهار” dense sevimlidir,
“جنّاتُ عدْنٍ هٰذه” den nişândır Aspozi.
جزاؤُهُمْ عنْد ربّهمْ جنّاتُ عدْنٍ تجْرى منْ تحْتها الانْهارُ خالدين فيها ابدًا رضى اللهُ عنْهُمْ ورضُوا عنْهُ ذلك لمنْ خشى ربّهُ
“Onların Rableri katındaki mükâfatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah'tan razıdır. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.” [9]
جنّاتُ عدْنٍ يدْخُلُونها تجْرى منْ تحْتها الانْهارُ لهُمْ فيها ما يشاؤُن كذلك يجْزى اللهُ الْمُتّقين
“İçlerinden ırmaklar akan Adn cennetlerine girerler. Orada, diledikleri kendilerine verilir. Allah sakınanları böylece mükâfatlandırır.”[10]
Ey Niyâzî ger dokunmasaydı hiç bâd-ı fenâ,
Kim demezdi ana firdevs-i cinândır Aspozi.
Ey Niyâzî şayet hiç dokunmasaydı fenâ rüzgârı
Kim ona demezdi firdevs cennetidir Aspozi.
Niyâzî-i Mısrî Aspozi ile aslında kendini anlatmaktadır. “Şeref-ül mekân bî mekin” Mekânın şerefi oturanları iledir, sadedince bu methiyeler kendi içindir. Tabidir ki herkes bunu anlamadığındandır ki bu ilâhi tevlid[11] etmiştir.
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem'e Allah Teâlâ’nın velileri kimdir? Diye sorulduğunda, şu cevabı vermiştir, “Görüldüklerinde Allah Teâlâ’yı hatırlatan kimselerdir” [12] “Sizin en hayırlılarınız, görüldüklerinde Allah Teâlâ'yı hatırlatan kimselerdir.” [13]
[1] Barekallah: Allah mübarek etti. Allah mübarek etsin. Hayırlı ve bereketli olsun
[2] (AŞKAR, 1997), s.44 (Tahlili için bkz)
[3] Revan:f. Giden, akıcı. Derhal. Ruh, can. Nefs-i nâtıka. Edb: Su gibi akıp giden güzel söz.
[4] Came: f. Evde giyilen bol elbise. Elbise, çamaşır. Sevb, libas
[5] Zaman: Zaman;Kefil olma, kefillik. Bir şeyin mislini veya değerini vermek üzere zarara karşı kefil olma, garanti.
[6] Pür: f. Çok, dolu, çok fazla, memlu, tekrar (mânâlarına gelir, birleşik kelimeler yapılır) Sâhib, mâlik
[7] Sürh:Kırmızı, kızıl, ahmer. Kırmızı mürekkeb
[8] Muhibban: f. (Muhibbin) Dostlar. Muhabbet edenler. Sevilenler. Sevgi besleyenler. Bir kimsenin taraflıları
[9] Beyyine, 8
[10] Nahl, 31
[11] Tevlid: doğurma, netice verme.
[12] İbn. Mâce. Zühd, 37; Heysemi hadisin isnadında problem olduğunu söyler.
[13]Ebu Nuaym, Hilye. 1/6: Beyhâkî. Şuabul İman. VII/494; Heysemi bu hadisinde senedinde sika olmayan ravi bulunduğunu söyler; bkz. Heysemi. VII1/93
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar