Bilmez Ola
184
Vezin: Müstef’ilün Müstef’ilün Müstef’ilün Müstef’ilün.
Devrân odur kim devrini devr-i felek bilmez ola,
İnsân odur kim sırrını ins ü melek bilmez ola.
Merkep izinde su görüp deryâyı gördüm sanma sen,
Deryâ odur kim ka’rını aslâ semek bilmez ola.
Âdem odur kim nârı ola hem mâ u hem zemân ola,
Hayvandan ol adal durur nân ü nemek bilmez ola.
Kâmil odur kim aç susuz çok çok emek çekmiş ola,
Nâkıs o çiğdür bunda kim hergiz emek bilmez ola.
Herbir Nebî, herbir velî zilletle erdi menzile,
Mısrî’ye söğsün şol ağız Allâh demek bilmez ola
Devrân odur kim devrini devr-i felek bilmez ola,
İnsân odur kim sırrını ins ü melek bilmez ola.
Devrân odur kim devrini devr-i felek bilmez ola,
İnsân odur kim sırrını insan ve melek bilmez ola.
Sırrını kötülerden gizlemen şaşılacak bir şey değil; şaşılacak şey kendinden de saklaman, kendinden de gizlemendir.[1]
Merkep izinde su görüp deryâyı gördüm sanma sen,
Deryâ odur kim ka’rını[2] aslâ semek bilmez ola.
Merkep izinde su görüp deryâyı gördüm sanma sen,
Deryâ odur ki dibini aslâ balık bilmez ola.
Âdem odur kim nârı ola hem mâ u hem zemân[3] ola,
Hayvandan ol adal durur nân ü nemek[4] bilmez ola.
Âdem odur ki ateş ola hem su ve hem zamân ola,
Hayvandan o aşağıdır ekmek ve tuz bilmez ola.
Kâmil odur kim aç susuz çok çok emek çekmiş ola,
Nâkıs o çiğdür bunda kim hergiz[5] emek bilmez ola.
Kâmil odur kim aç susuz çok çok emek çekmiş ola,
Noksan o kimsedir bunda kim asla emek bilmez ola.
Herbir Nebî, herbir velî zilletle erdi menzile,
Mısrî’ye söğsün şol ağız Allâh demek bilmez ola
Herbir Nebî, herbir velî zilletle erdi menzile,
Mısrî’ye söğsün şol ağız Allâh demek bilmez ola
[1] Mesnevi, c.II. b.1500.
[2] Ka’r: Derinlik. Dip. Her şeyin dibi. Nihâyet. Yemeği dipten yemek. Çalmak. koparmak
[3] Zeman: Zaman, devir, vakit, çağ, mevsim, mehil.(Levh-i Mahv-İsbat ise, sâbit ve dâim olan Levh-i Mahfuz-u Azam’ın daire-i mümkinatta, yâni mevt ve hayata, vücut ve fenâya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet herşey’in bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azimin hakikatı dahi Levh-i Mahv-İsbat’taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir. S.)
[4] Nemek: f. Tuz. Milh. Lezzet, tat. Bağlılık, hak.
[5] Hergiz: f. Aslâ, kat’iyyen. Hiçbir suretle.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar