FÜTUHÂT-I MEKKİYYE'NİN ALTINCI KISMI...Harfler
Rahman ve
Rahîm Olan Allah Teâlâ’nın Adıyla
Zat
Elifi! Münezzeh oldun, acaba .
.
(Var) Olanlarda bir hakikatin ve yerin
var mı?
Dedi ki: Yok, iltifatımdan gayri, ben
ise
Ebed
harfiyim, ezelî içeririm
işte ben seçilmiş zay ıf kulum
Ve ben sultanım, aziz ve yüce olan .
Hakikatlerden bir koku duymuş kişiye
göre, Elif harf değildir. Fakat sıradan insanlar, onu harf diye isimlendirdi.
Bir muhakkik Elifin harf olduğunu söylemişse ibarede sayılabildiği için bunu
söylemiştir
Elifin makamı, cem’ (birlik,
toplayıcılık) makamıdır. Ona ait isim, Allah Teâlâ ismidir. Ona ait sıfat ise
(her şeyi var etmek ve ayakta tutmak anlamındaki) kayyumluktur.
Fiil isimlerinden ona ait isimler,
el-Mubdi (yaratan), el-Bâis (dirilten), el-Vâsi‘ (genişleten), el-Hâfiz
(koruyan), el-Hâlık (yaratan), elBâri, el-Musavvir (suret veren), el-Rezzâk
(rızık veren), el-Bâsit, elFettâh (açan), el-Muîz (azîz kılan), el-Muîd (geriye
döndüren), er-Râfı (yükselten), el-Vâli (yöneten), el-Câmi (toplayan), el-Muğnî
(zengin eden) ve en-Nâfî (fayda veren) isimleridir. Zat isimlerinden ise Allah
Teâlâ, er-Rab (terbiye eden), ez-Zâhir (görünen, zuhur eden), el-Vâhid (Bir),
el-Evvel (İlk), el-Ahir (Son), es-Samed (Denksiz), el-Ğanî (Zengin), er-Rakîb
(Gözeten), el-Mubîn (Açıklayan) ve Hakk isimleridir.
Lafız harflerinden ona ait olanlar,
Hemze, Lâm ve Fe’dir. Ona ait yalınlar Ze, Mim, He, Fe, Lâm ve Hemze’dir.
Ona ait mertebeler, bütün
mertebelerdir. Elif altıncı mertebede ortaya çıkar. Onun otoritesi bitkilerde
görünür. Bu mertebedeki kardeşleri He ve Lâm’dır. Harfler âleminin ve
mertebelerinin toplamı ona aittir. Elif ne onlardan ne de onların dışındadır.
O, dairenin noktası ve çevresi, âlemlerin yalını ve bileşiğidir.
Bir hemze ki bir
vakit keser, bir vakit birleştirir (vasi ve kat’)
Ona komşu olan her ayrık İşte o dehr’dir,
kadri büyüktür Örneklerin anlatamayacağı kadar yüce
Hemze, şahadet ve melekût âleminden
olan harflerdendir. Çıkış yeri, boğazın bitimidir. Hemzenin sayıda bir
mertebesi yoktur. Hemze’nin yalınları, Fe, Mim, Ze ve Ya’dır. Alemi, melekût,
feleği dördüncü felek, feleğinin dönüş süresi, dokuz bin senedir. Mertebesi,
dördüncü, altıncı ve yedinci mertebelerdir. Otoritesi, cinlerde, bitkilerde ve
cansız varlıklarda ortaya çıkar.
Ona ait harfler, He, Mim, Ze, vakfede
He, vasılda Te, kesmede tenvindir. Ona ait isimler, Elif, Vav ve Ya’dır.
Bunları tekrarlamaya gerek duymuyoruz. Sıfat isimlerinden ise el-Kahhâr,
el-Kâhir, elMuktedir, el-Kavı ve el-Kâdir isimlerine tahsis edilmiştir. Doğası,
sıcaklık ve kuruluk, unsuru ateştir.
(Bilginler) ‘Hemze bir harf midir
yoksa rakamlı harflerde harfin yarısı mıdır?’ diye görüş ayrılığına düşmüştür.
Telaffuz edilişinde ise harf olduğunda bütün bilginler görüş birliğindedir.
Hüviyet He’si nicesine işaret eder Görünüşte
gizli bir hüviyete sahip herkese
Resminin (freşerî kalıntı) varlığını
silmedin mi? ilk için sonun gözleri hakikatleri ortaya çıktığında
Bilinmelidir ki, He gayb harflerinden
biridir. Çıkış yeri, hançerenin sonudur. Sayısal değeri beştir. Onu ait yalın
harfler, Elif, Hemze, Lâm, Fe, Mim ve Zı’dır. Onun âlemi, melekût, feleği
dördüncü felektir. Feleğinin hareket süresi, dokuz bin senedir.
Ona ait tabakalar seçkinler ve
seçkinlerin seçkinleridir. Mertebesi, altıncı mertebedir. Otoritesi bitkilerde
ortaya çıkar. Sonuyla birlikte kendisinden sıcak ve yaş şeyler meydana gelir.
Sonra, onu soğukluk ve kuruluğa çevirir.
Ona ait hareket, doğrusal ve eğri
harekettir. Araf harflerindendir. Karışım sahibidir ve yetkin harflerdendir.
Teklik âlemindendir.
He’nin doğası, tıpkı Utarit gibi,
soğukluk, kuruluk, sıcaklık ve yaşlıktır. Büyük unsuru toprak, küçüğü havadır.
Ona ait harfler, Elif ve Hemze’dir.
Ona ait zat isimleri: Allah Teâlâ, el-Evvel, el-Âhir, el-Mâcid, el-Mümin, el-Müheymin, el-Mütekebbir, el-Ahad ve el-Melik’tir. Ona ait sıfat isimleri, el-Muktedir ve el-Muhsî, fiil isimleri ise el-Latîf, el-Fettah, elMucîb, el-Mukît, el-Musavvir, el-Müzîl, el-Muiz, el-Muîd, el-Muhyî, elMümît, el-Muntakim, el-Muksit, el-Muğnî ve el-Mâni’dir. Yolun sonu, He’ye aittir.
Aynların aynı (hakikatlerin hakikati)
yaratmanın hakikati Tanıklık menzilinde ona bakınız!
Zatını var edene
bakarken onu görürsün
Hastanın
ziyaretçisinin iyiliğine baktığı gibi '
Kendi ilâhından başkasına asla iltifat
etmez Ondan umar ve kullardan ummaktan sakınır
Bilinmelidir ki: Ayn, şahadet ve
melekût âleminden bir harftir. Çıkış yeri, hançerenin ortasıdır. Cümlelerin
sayısından ona ait (büyük cümle, küçük cümle) olanlar, yetmişin katlarıdır.
Yalınları, Ye, Nun,
Elif, Hemze ve Yay’dır. Feleği, ikinci
felek, feleğinin hareket süresi on bir bin senedir.
Aleminin tabakası, seçkinler ve
seçkinlerin seçkinleridir. Mertebesi, beşinci mertebedir, otoritesi hayvanlarda
ortaya çıkar. Bütün sıcak ve yaş şeyler ondan meydana gelir. Ona ait hareket
yatay harekettir. Bu hareket eğri harekettir.
Ayn, araf harflerinden birisidir,
halistir (karışık değil), yetkindir. İkinci üns âlemindendir. Doğası sıcaklık
ve yaşlık, ona ait harfler, Ya ve Nun’dur.
Ayn’a ait zatî isimleri el-Ganî,
el-Evvel ve el-Âhir; sıfat isimleri, elKavî, el-Muhsî ve el-Hayy; fiil isimleri
ise en-Nasîr, en-Nâfi, el-Vâsi, elVehhab ve el-Vâli’dir.
(Sure başındaki) Ha-Mim’lerin Ha’sı Allah
Teâlâ’nın surelerdeki sırrıdır Onun hakikatini beşer fikrinden gizlemiş Şayet
oluştan ve gölgeden ayrılmışsan Artık ruhlar ve suretler âlemine yolculuk et
Arş’ı taşıyanlara bak, kuşkusuz bakmış olursun: .
Hakikatlerinin bir
ölçüde gelmiş olduğunu
Senin Ha’na ait bir
otorite bulursun; izzeti ise
Kendisine
yaklaşılmaması, başkalardan da korkmamaktır
Ey dost, bilmelisin ki: Ha, gayb
âlemindendir. Çıkış yeri, hançerenin ortası, sayısal değeri sekizdir. Ona ait
yalın harfler, Elif, Hemze, Lâm, He, Fe, Mim ve Ze’dir. Alemi melekût, feleği
ikinci felek, feleğinin hareket süresi on bir bin senedir.
Ha, seçkinlerden ve seçkinlerin
seçkinlerindendir. Mertebesi yedinci mertebedir. Otoritesi cansızlarda ortaya
çıkar. Soğuk ve yaş her şey, ondan meydana gelir. Unsuru, sudur.
Ha’ya ait hareket, eğri harekettir.
Araf harflerindendir, karışık değil-halis harftir, yetkindir, kendisine
bitişeni yükseltir. Ha, üçüncü üns âlemindendir. Doğası, soğukluk ve yaşlık,
ona ait harfler, Elif ve Hemze’dir.
Zat isimlerinden kendisine ait
olanlar, Allah Teâlâ, el-Evvel, el-Ahir, elMümin, el-Mütekebbir, el-Mecîd,
el-Müteal, el-Azîz’dir. Ona ait sıfat isimleri ise el-Muktedir ve el-Muhsî’dir.
Ona ait fiil isimleri, el-Latîf, elFettah, el-Mubdî, el-Mucîb, el-Mukît,
el-Musavvir, el-Müzîl, el-Muîz, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mumît, el-Muntakim,
el-Muksit, el-Muğnî ve elMâni isimleridir. Yolun başlangıcı ona aittir.
Ğayn hallerinde Ayn gibidir
Şu var ki tecellisi daha güçlü ve
tehlikelidir
Ğayn’de en kahredici tecelli sırları
bulunur
Feyzinin hakikatini bil ve gizle
Oluşunun perdesinden ona bak
En hakir, zayıf resmim hakkında,
sakınarak
Allah Teâlâ seni kendisinden bir ruh
ile desteklesin, bilmelisin ki: Ğayn şahadet ve melekût âlemindendir. Çıkış
yeri, hançerenin ağza en yakın kısmıdır. Sayısal değeri, bize ve sır ehline
göre, dokuz yüz, nur ehline göre bin’dir. Bütün bunlar, büyük hüküm ile yapılan
hesaplamadır.
Ğayn harfinin yalınları, Ye, Nun,
Elif, Hemze ve Vav’dır. Feleği ikinci felek, feleğinin hareket süresi on bir
bin senedir. Ğayn, avam tabakasında belirginleşir ve ortaya çıkar, mertebesi
bqinci mertebedir. Otoritesi hayvanlarda ortaya çıkar.
Doğası soğukluk ve yaşlık, unsuru
sudur. Soğuk-yaş her şey, ondan meydana gelir. Hareketi eğridir. Huylar,
haller ve kerameder ona aittir. Halistir (karışık değil), yetkindir, çifttir ve
ünsiyet verir. Zata özgü teklik, ona aittir. Harfleri, Ya ve Nun’dur. Ğayn’a
ait zatî isimler, elĞanî, el-Evvel, el-Âlî, el-Âhir ve el-Vahid’dir. Ona ait
sıfat isimleri, elHay, el-Muhsî ve el-Kavî’dir. Ona ait fiil isimleri,
en-Nasîr, el-Vâki, elVâsi, el-Vâli ve el-Vekîl’dir. Ğayn, melekût âlemine mensuptur.
Hı harfi ne zaman ki yönelir veya geri
döner .
Sana sırlarından verir ve gecikir
Onun yüksekliği varlıkları ister; aşağısı
ise Yaratan’ı izhar edilmiş bir hikmet gereği ister Kendi hakikatini izhar
eder, zatının çizicisi olarak Bir vakit kirlenir, sonra temizlenir
‘Yaklaştırılmış cennet’ten onun adma şaşılır Aşağı yönünde ise kızgın ateş ve
alevden şaşılır
Allah Teâlâ seni desteklesin,
bilmelisin ki: Hı gayb ve melekût âlemindendir. Çıkış yeri, hançerenin ağızdan
sonra gelen kısmı, sayısal değeri altı yüzdür. Basitleri, Elif, Hemze, Lâm, Fe,
He, Mim ve Ze’dir. Feleği ikinci felek, feleğinin dönüş süresi on bir bin
senedir.
Hı, avamda belirginleşir ve ortaya
çıkar. Mertebesi yedinci mertebedir. Otoritesi cansızlarda ortaya çıkar.
Başının doğası, soğukluk ve kuruluk, bedeninin diğer kısmının doğası sıcaklık
ve yaşlıktır. Büyük unsuru hava, küçük unsuru topraktır. Dört doğanın
toplandığı her şey, ondan meydana gelir. Hareketi, eğridir. Haller, huylar ve
kerametler ona aittir. Karışıktır, yetkindir. Ona bitişen herkesi kendisine
yükseltir. Üçlüdür, ünsiyet verir ve tek alâmeti vardır. Ona ait harfler, Hemze
ve Eliftir.
Hı’ya ait zat, sıfat ve fiil
isimleri, başında Ze ve Mim harfleri bulunan bütün isimlerdir. Misal olarak
el-Melik, el-Muktedir, el-Muiz isimlerini verebiliriz. Ya da el-Hâdi gibi
başında He veya el-Fettâh gibi başında Fe veya el-Latîf gibi Lâm veya el-Evvel
gibi başında Hemze bulunan isimler Hı’ya ait isimlerdir.
Kaf harfinin
yetkinlik sırrı başındadır ,
Arapların ilimleri onun çapının başlangıç
yeridir
Özlem, onu över ve görünmezliğini
Yarısına, görünen yönünü ise diğer yarısına
koyar
Onun hilal gibi olan eğrisine
bakınız
Dolunay gibi olan başının şekline bakınız
ilke olan başka bir yaratılışa şaşılır
Onun ilkesinin ilkesi ve asrının ilkesine
Allah Teâlâ bizi ve seni başarıya
erdirsin, bilmelisin ki: Kaf, şahadet ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri,
dilin sonundan genzin üzerine doğrudur. Sayısal değeri, yüzdür. Yalınları
Elif, Fe, Hemze ve Lâm’dır. Feleği ikinci felek, feleğinin hareket süresi, on
bir bin senedir. Seçkinlerde ve seçkinlerin seçkinlerinde belirginleşir ve
ortaya çıkar. Mertebesi dördüncü mertebedir. Otoritesi cinlerde ortaya çıkar.
Doğası ilk analardır. Sonu sıcak-kuru, diğer kısımları soğuk ve yaştır.
Unsuru su ve ateştir. İnsan ve Anka
ondan var olur. Haller, ona aittir. Hareketi karışıktır. Ünsiyet verir,
çifttir. Alâmeti, ortaktır. Kendisine ait harfler, Elif ve Fe’dir.
Farklı mertebelerine göre (zat, sıfat
ve fiil isimleri) Kaf harfine ait isimler ise başında yalın harflerinden
birisinin bulunduğu isimlerdir. Sırlar ehline göre zat, nurlar ehline göre ise
zat ve sıfadar Kaf harfine aittir.
Ümit Kef i celâli müşahede eder İhsam
müşahede eden korku Kef inden Kabz ve bast’a bak!
: Birisi sana ayrılmayı, öteki kavuşmayı verir Allah Teâlâ birine
celâlini göstermiş
Diğerine ise ufkundan cemâlini gösterir .
Allah Teâlâ bizi ve seni desteklesin,
bilmelisin ki: Kef, gayb ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri, daha önce
zikredilmiş Kafin mahreciyle aynı, fakat ondan daha aşağıdadır. Sayısal değeri
yirmidir. Yalınları, Elif, Fe, Hemze ve Lâm’dır. Feleği, ikinci felek,
feleğinin hareket süresi ise on bir bin senedir. Seçkinlerde ve seçkinlerin
seçkinlerinde ortaya çıkar. Mertebesi dördüncü mertebedir. Otoritesi cinlerde
gözükür. Sıcak ve kuru her şey, ondan meydana gelmiştir. Unsuru su, doğası
sıcaklık ve kuruluktur. Makamı başlangıç, hareketi karışıktır.
Kef, Araf (harflerinden) birisidir.
Saftır, yetkindir. Kendisine bitişen nur ehline göre yükselirken, sır ehline
göre yükselmez. Tekildir, korkutucudur (ünsiyet özelliğinden yoksundur). Ona
ait harfler, Kaf harfine ait harflerdir. Ona ait isimler ise başında Kefin
yalın harflerinden (Elif, Fe, Hemze ve Lâm) birisinin bulunduğu her isimdir.
Dat’ta bir sır var
ki, söylenmesi mubah olsaydı Allah Teâlâ’nın ceberutundaki sırrını öğrenirdin
Ona bir olarak bak ve onun yetkinliği Rahmetinin mertebesinde başkasındandır
İmamı ise öyle bir lafız ki, varlığıyla _
Rahman onu melekûtundan geceleyin yürütür
Allah Teâlâ bizi ve seni desteklesin,
bilmelisin ki: Dat şahadet ve ceberut harflerinden birisidir. Çıkış yeri, dilin
ön ucu ile azı dişlerinin arşındadır. Sayısal değeri, bize göre doksan, nur
ehline göre sekiz yüzdür. Yalınları, Elif, Dal, Hemze, Lâm ve Fe’dir. Feleği
ikinci felek, feleğinin hareketi, on bir bin senedir. Avamda belirginleşir ve
ortaya çıkar. Yolun ortası, ona aittir. Mertebesi beşinci mertebedir. Otoritesi
hayvanlarda ortaya çıkar.
Doğası soğukluk ve yaşlık, unsuru
sudur. Soğuk ve yaş her şey ondan var olur. Hareketi karışıktır. Huylar,
haller ve kerametler ona aittir. Saftır, yetkindir, çifttir ve ünsiyet verir.
Birlik alâmetidir. Ona ait harfler, Elif ve Dal’dır. Ona ait isimler,
özetlemek istediğimiz için, kendisinden önceki harfte bildirdiklerimizdir.
Allah Teâlâ yardımcı ve yol
göstericidir.
Cim ona kavuşmak isteyeni yükseltir , İyilerin ve
hayırlıların müşahede mertebelerine Şu halde o bir köle-kulcağızdır; ne var ki
Başkasını tercih etmenin hakikatiyle tahakkuk etmiş Bitim yeriyle taptığına
yönelir
Başıyla eserler
üzerinde yürür .
O bilinen üç
hakikattendir
Mizacı ise soğuk ve
ateşin alevidir
Allah Teâlâ bizi ve seni desteklesin,
bilmelisin ki: Cim, şahadet ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri, damakla dilin
ortasıdır. Sayısal değeri üçtür. Yalınları, Ye, Mim, Elif ve Hemze’dir. Feleği
ikinci felek, feleğinin dönme süresi on bir bin senedir. Avamda belirginleşir
ve ortaya çıkar. Yolun ortası, Cim’e aittir. Mertebesi dördüncü mertebedir.
Otoritesi cinlerde ortaya çıkar. Bedeni soğuk ve kuru, başı sıcak ve kurudur.
Doğası soğukluk, sıcaklık ve kuruluk, büyük unsuru toprak, küçüğü ise ateştir.
Doğasına benzeyen her şey ondan meydana gelmiştir. Hareketi eğridir.
, Hakikatler, makamlar ve münazeleler (karşılıklı inişler) Cim’e aittir. Karışıktır ve yetkindir. Kendisine ulaşan kişiyi yükseltir, Nur ehli ve sır ehli bu görüştedir. Kûfeliler ise böyle düşünmez. Üçlüdür, ünsiyet verir. Alâmeti, tekliktir. Ona ait harfler, Ya ve Mim’dir. İsimlerden Cim’e ait olanlar ise daha önce belirttiklerimizdir (yani, başında Cim’in basitleri olan Ye, Mim, Elif ve Hemze harflerinin bulunduğu isimlerdir). •
Düşünen kimse için
Şırida.üç sır var
Bir gün ona ulaşan
herkes kuşkusuz ermiştir
Sana zatını ve
cisimleri durağan olarak verir
Emin bir kalbe
onunla indiği vakit
İnsanlar onun
içerdiği sırrı görseydi
Dolunayın
silinmesiyle hilâlin tamamlandığım görürdü
Allah Teâlâ bizi ve seni düşünce ve
anlayış bakımından desteklesin, bilmelisin ki: Şın, gayb ve ceberutun orta
âlemindendir. Çıkış yeri, Cim harfiyle aynıdır. Sayısal değeri, bize göre bin,
nur ehline göre üç yüz dür. Yalınları, Ye, Nun, Elif, Hemze ve Vav’dır. Feleği
ikinci felek, dönüş süresi daha önce belirtilmişti. Bu harf, avamda
belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun ortası ona aittir. Mertebesi beşinci
mertebe, otoritesi hayvanlarda ortaya çıkar.
Şın harfinin doğası kuru ve yaş,
unsuru sudur. Doğasına benzeyen her şey, kendisinden meydana gelmiştir.
Hareketi karmadır, yetkindir saftır, çifttir ve ünsiyet verir. Zat, sıfadar ve
fiiller ona aittir. Ona ait harfler Ya ve Nun, isimler ise daha önce
belirttiğimiz şekildedir (başında basideri olan Ye, Nun, Elif, Hemze ve Vav
harfleri bulunan isimler). Huylar, haller ve kerameder bu harfe aittir.
Risalet Ya’sı yerde zuhur etmiş bir harftir
: Ulvî âlemde barınan Vav gibi
O gölgeleri olmayan
cisimlere yardımcıdır O suretlere sarılmış yardımcıdır .
Hikmetiyle sizi
çağırmak isterse
Okur ve surelerin
harflerinin sırrım dinler
Allah Teâlâ bizi ve seni kendinden
bir ruh ile desteklesin, bilmelisin ki: Ya şahadet ve ceberut âlemindendir.
Çıkış yeri, Şın harfinin mahreciyle aynıdır. Sayısal değeri on iki felek
karşısında (büyük cümleye göre) on, yedi felek karşısında (küçük cümle) ise
birdir. Yalınları, Elif, Hemze, Lâm, Fe, He, Mim, Ze’dir. Feleği ikinci
felektir ki, bu feleğin hareket süresi de daha önce zikredilmişti.
Ye, seçkinlerde ve seçkinlerin
seçkinlerinde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ve yedinci mertebe ona
aittir. Otoritesi cansızlarda ortaya çıkar. Doğası ille analardır. Büyük unsuru
ateş, küçüğü sudur. Canlılar ondan meydana gelir. Hareketi karışıktır.
Hakikatler, makamlar ve münâzeleler ona aittir.
Ye, karışıktır, yetkindir, dördüdür,
ünsiyet verir. Ona ait harfler, Elif ve Hemze, ona ait isimler ise daha önce
zikredildiği tarzdaki isimlerdir.
Lâm yüce ve mukaddes ezele aittir .
Makamı yüce,
heybetli ve nefistir
Ne zaman kalksa zatı
var edeni izhar eder '
Ne zaman otursa oluş âlemini izhar eder Sana ruh olarak üç hakikati verir
İpek elbiseler içinde yürür ve caka satar
Allah Teâlâ bizi ve seni Ruhu’l-Kuds
ile desteklesin, bilmelisin ki: Lâm, şahadet ve ceberut âlemindendir. Çıkış
yeri, dilin ucundan bitimine kadar olan yerdir. Sayısal değeri on iki feleğe
göre otuz, yedi feleğe göre ise üçtür. Yalınları Elif, Mim, Hemze, Fe ve
Ya’dır. Feleği ikinci felek, feleğinin hareket süresi ise daha önce
zikredilmişti.
Lam, seçkinlerde ve seçkinlerin
seçkinlerinde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi
seçkinlerdir, otoritesi hayvanlarda ortaya çıkar. Doğası sıcaklık, kuruluk ve
soğukluktur. Büyük unsuru ateş, küçüğü ise topraktır. Doğasına benzeyen her
şey, kendisinden meydana gelir. Hareketi doğrusal ve karışıktır.
Lam, Araf harfidir. Karışıktır,
yetkindir, tekildir ve ürkütücüdür. Ona ait harfler, Elif ve Mim, isimlerden
kendisine ait olanlar ise daha önce belirttiğimiz şekildeki isimlerdir.
Muhabbet Ra’sı vuslat makamında
Hiçbir zaman nimet verenin evinde mahrum
olmayacak
Bir vakit der ki: Ben tekim, görmem
Başkasını; bir vakit der ki: Ey
bilinmeyen‘ben’
Senin kalbin de Rabbinin katında böyle
olsaydı Sen de en yetkin sevgili ve yakın kişi olurdun
Allah Teâlâ bizi ve seni kendisinden
bir ruh ile desteklesin, bilmelisin ki: Ra, şahadet ve ceberut âlemindendir.
Çıkış yeri, dilin yüzeyinden ve ön dişlerin üzerindendir.
Sayısal değeri on iki felekte İki
yüz, yedi felekte ise ikidir. Yalınları Elif, Hemze, Lâm, Fe, He, Mim, Ze’dir.
Feleği ikinci felek, feleğinin hareket süresi ise malumdur. Yolun sonu ona
aittir. Doğası, sıcaklık ve kuruluk, unsuru ise ateştir. Doğasına benzeyen her
şey ondan meydana gelir. Hareketi karışıktır. Araf harfidir. Saftır (karışık
değil, halis), eksiktir, mukaddestir, çifttir, ünsiyet verir.
Ona ait harfler, Elif ve Hemze’dir.
Ona ait isimler ise daha önce belirttiğimiz tarzdaki isimlerdir (başında Elif,
Hemze, Lâm, Fe, He, Me, Ze harflerinden birisi olan zat, sıfat ve fiil
isimleri.)
Varlık Nurı’unun
noktası delâlet eder Bir hakikat olarak mabuduna
Onun varlığı mabudun cömertliğinden ve
bereketindendir Bütün yüceler o noktanın cömertliğindendir Gözünle onun varlık
hakikatinin yarısına bak Bulunmayan yönünü (diğer yarısına) öğrenirsin
Allah Teâlâ kalpleri ruhlarla
desteklesin, bilmelisin ki: Nun, mülk ve ceberut temindendir. Çıkış yeri,
dilin ucundan ve ön dişlerin üzerindendir. Sayısal değeri, elli beştir.
Yalınları Vav ve Elif, feleği ikinci felek, hareket süresi ise daha önce
belirtilmişti. Seçkinlerde ve seçkinlerin seçkinlerinde belirginleşir ve
ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir.
Nun’un mertebesi, münezzeh ikinci
mertebedir. Otoritesi ilâhî mertebede ortaya çıkar. Doğası soğukluk ve kuruluk,
unsuru topraktır. Doğasına benzeyen her şey, ondan meydana gelir. Hareketi
karışıktır. Huylar, haller ve kerameder ona aittir. Saftır, eksiktir ve ürkütücüdür.
Zat ona aittir. Harflerden kendisine ait olan, Vav harfidir. İsimlerden ise
daha önce belirtildiği tarzdaki (başında Elif ve Vav harflerinden birisi
bulunan zat, sıfat ve fiil) isimlerdir.
Tı’da beş saklı sır
var Birisi: Hükümdarda mülkün hakikati Ve yaratılmıştaki Hakk; sırlar naiptir Nur
narda (ateş), insan melektedir işte bunlar beştir; bunlarla ilgilenirsen
Geminin felekte bulunduğunu anlarsın
Allah Teâlâ bizi kendisiyle
desteklesin, bilmelisin ki: Tı, mülk ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri, dilin
ucundan ve ön dişlerin kökündendir. Sayısal değeri dokuzdur. Yalınları Elif,
Hemze, Lâm, Fe, Mim, Ze ve He’dir. Feleği ikinci felek, feleğinin süresi, daha
önce zikredilmişti.
;
Seçkinlerde ve seçkinlerin seçkinlerinde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun
sonu ona aittir. Mertebesi yedinci mertebe, otoritesi işe cansız varlıklarda
ortaya çıkar. Doğası, soğukluk ve yaşlık, unsuru sudur. Doğasına benzer her
şey, ondan meydana gelir. .
Tı’nın hareketi, nurlar ehline göre,
doğrusal, sır ehline göre eğik, bize ve tahkik ehline göre ise doğrusal ve
eğiktir. Araf ona aittir. Saftır, yetkindir, çifttir, ünsiyet verir. Ona ait
harfler Elif ve Hemze, oha ait isimler ise daha Önce belirtildiği gibi (başında
Elif, Hemze, Lâm, Fe, Mim, Ze ve He harflerinden birisi bulunan zat, sıfat ve
fiil) isimleridir.
Dal
oluş âlemindendir ki, oluş âlemi
Oluştan intikal etmiştir; he hakikâti ne eseri vardır
Hakikatleri her göz sahibinin göremeyeceği kadar yücedir '
Beşerin
ulaşmasından onu tenzih ederim ,
. Onda
devam yardır; Hakkın cömertliği ise onun menzilidir Çiftler ondadır, ayetler ve
sureler ondadır
Allah Teâlâ bizi isimleriyle
desteklesin, bilmelisin ki: Dal mülk ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri, Tı
harfinin çıkış yeriyle aynıdır. Sayısal değeri dörttür. Yalınları Elif, Lâm,
Hemze, Fe ve Mim’dir. Feleği birinci felek, feleğinin hareket süresi ise on iki
bin senedir. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi beşinci mertebe, otoritesi ise
hayvanlarda ortaya çıkar. Doğası soğukluk ve kuruluk, unsuru topraktır. Doğasına
benzer şeyler ondan var olur. Dal’ın hareketi, nur ve sır ehline göre
karışıktır. Araf ona aittir, saftır, eksiktir, mukaddestir, çifttir, ünsiyet
verir. Ona ait harf, Lâm’dır. Ona ait isimler, daha Önce belirtildiği tarzda
(başında Dal harfinin basideri olan Elif, Lâm, Hemze, Fe ve Mim’den birisi
bulunan zat, sıfat ve fiil) isimlerdir.
Te, bazen görünür, bazen
gizlenir .
Onun kavmin
varlığından payı renkten renge girmedir
Mertebesi zat ve
sıfatları kuşatır
Onun fiil
mertebesinde temkini yoktur
Ortaya çıkar,
böylece sırlarından gariplikler izhar eder
Mülkü ise Levh,
Kalemler ve Nun’dur (Nun suresi)
Gece (Leyi suresi),
güneş (Şems suresi), daha yüce (A’la suresi), zatındaki yıldız (Târik suresi)
ise .
Kuşluk vakti, açılma
(inşirah suresi) ve incirdir (Tın suresi)
Ey samimi dost, bilmelisin ki: Te,
gayb ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri, Dal ve Tı’nın mahrecidir. Sayısal
değeri dört yüz dörttür. Yalınları Elif, Hemze, Lâm, Fe, He, Mim, Ze’dir.
Feleği birinci felek, dönme süresi ise daha önce belirtildiği kadardır.
Te, seçkinlerin seçkinlerinde
belirginleşir ye ortaya çıkar. Mertebesi yedinci mertebedir, otoritesi ise
cansızlarda ortaya çıkar. Doğası soğuklıik ve kuruluk, unsuru ise topraktır.
Doğasına benzer her şey ondan var olmuştur. Huylar, haller ve kerametler
kendisine aittir. Saftır, yetkindir, dörtlüdür, ünsiyet verir. Zat ve sıfadar
ona ait olduğu gibi kendisine ait harfler, Elif ve Hemze, isimler ise
belirtilen tarzdaki isimlerdir.
Sad harfinde uyuyan
kalbe ait bir nur vardır, onu gözler Uyurken; uykusuzluk perdesi o sırrı gizler
Uyu, çünkü secdesinin nurunu algılayacaksın Gönlünü aydınlatır, sırlar ise onu
gözetler .
işte bu nur, şükür nurudur, artık gözle
Şükredileni; o, adetler üzere onu takip eder
Ey samimi dost bilmelisin ki, Sad
harfi, gayb ve ceberut âlemindendir. Çıkış yeri, dilin iki ucu ile alt ön
dişlerin biraz üstünün arasındadır. Sayısal değeri bize göre altmış, nur
ehli’ne göre, doksandır. Yalınları Elif, Dal, Hemze, Lâm, Fe’dir. Feleği
birinci felek, dönme süresi, daha önce belirtildiği gibidir.
Bu harf, seçkinlerde ve seçkinlerin
seçkinlerinde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun başı ona aittir. Mertebesi
beşinci mertebedir, otoritesi hayvanlarda ortaya çıkar. Doğası, sıcaklık ve
yaşlık, unsuru havadır. Doğasına benzer her şey, ondan var olmuştur. Sad
harfinin hareketi karışık, bilinmezdir. Araf ona aittir, saftır, yetkindir,
çifttir, ünsiyet verir.
Ona ait
harfler Elif ve Dal, isimlerden ise daha önce belirtilen tarzdaki isimlerdir
(başında Elif, Dal, Hemze, Lâm, Fe harflerinden birisi bulunan zat, sıfat ve
fiil isimleri) . :
. . ' . ' *** . ,
„
Sonra, bilinmelidir ki: Sad harfinin
sırrına ancak uykuda ulaşılabileceğini belirttim. Çünkü ben o sırra uykuda
ulaştığım gibi Hakk da, onun sırrının (bilgisini) bana uykuda verdi. Bu nedenle
onun hakkında böyle hüküm verdim. Yoksa onun hakikati öyle değildir. Allah
Teâlâ onun sırrını uyku ve uyanıklıkta verebilir.
Bu harfin
sırrını yazdım ve hızlı yazmam nedeniyle yazıda ortaya çıkan sorunları
düzeltmem ve tashih etmem için bir arkadaşıma harflerin sırları bölümünü
kendime okuttumOkuma Sad harfine geldiğinde, dostlarıma bu harf hakkında
yaşadığım tecrübeyi anlattım, uykunun o harfin sırrına ulaşmak için şart
olmadığını, fakat benim onu uykuda öğrendiğimi belirttim. Böylece kendi halimi
niteledim. Ardından cemaat dağıldı. ' '' '
Ertesi gün cumartesi olunca, adet
üzere Mekcid-i Haram’da Kâbe-i Muazzama’nın Rükn-i Yemanı tarafında mecliste
oturduk. Şeyh-fakıh, komşu Ebû Yahya Bebker b. Ebû Abdullah el-Haşimî et-Tüveytinî
etTrablusî (r.a) de bizimle beraberdi. O da kendi âdetince Mescid-i Haram’a
gelmişti. Okumayı tamamladığımızda bana şöyle dedi:
-Dün gece bir rüya gördüm. Ben ayağa
kalkmış, sen işe sırt, üstü uzanmış, Sad harfini anlatıyormuşsun. Ben de sana
irticalen şu mısraı okudum:
Sad şerefli bir harftir
Sad, sad içinde daha
doğrudur/güçlüdür
Bunun üzerine sen de bana uykuda
şöyle dedin:
-Delilin nedir?
Şöyle
yanıt verdim: ,
. Çünkü Sad dönmenin şeklidir.
Dönüşten daha önce
bir şey yoktur.
Ardından uyandım.’
Bu rüyada verdiği yanıda sevinmiş
olduğumu anlattı. Rüyasını tamamlayınca, hakkımda görmüş olduğu bu rüya ve
(rüyada benim) uzanış tarzım nedeniyle sevindim. Çünkü o, Peygamberlerin uzanma
tarzıdır. Söz konusu uzanış, işini bitirip istirahat eden ve karşılıklılık halinde
göğün haberlerinden gelecek şeylere hazırlanmış kimsenin dinlenme tarzıdır.
Bilinmelidir ki: Sad harfi, doğruluk,
sakınma ve suret harflerinden birisidir. Şekli yuvarlaktır ve bütün şekilleri
kabul edicidir. Onda garip sırlar vardır. Arkadaşımın -gözü aydın
olsunrüyasında bir önceki gün mecliste dostlara anlattığım halimi keşf etmesine
şaşırdım. ‘Biz bunu onun adına örttük, bizim
katımızda yakınlık ve güzel varış vardır.’252
Sad harfi, değerli yüce bir harftir. Allah
Teâlâ cevâmiu’l-kelim-ki o en yüksek şeref mertebesinde Muhammedi
makamdırmakamını zikrederken övgü maksadıyla bu harfe yemin etmiştir. Söz
konusu sure (Sad suresi) peygamberlerin niteliklerini, âlemlerin bütün gizli
sırlarını, ayetlerini ve garipliklerini içerir.
Bü surede bir takım sırlar bulunduğu
gibi arkadaşımın gördüğü rüyada da bir takım sırlar vardır. Binaenaleyh söz
konusu sırlar pek çok hayra delâlet eder ki, rüya gören veya gösterilen ve
rüyada Allah Teâlâ katından bir şeyler müşahede ettirilen herkes onlara ulaşır.
Her iki kişi için de bu surede zikredilen peygamberlerin berekederi meydana
gelir. İnkâra düşmanlara bu surede bulunan -müminlere değilkötülükler ulaşır.
Allah Teâlâ’dan dünya ve ahirette bizim adımıza ve müminler adına afiyet
dileriz.
Arkadaşımın gördüğü, gerçek bir rüya
ve Allah Teâlâ’nın bize rüyayı görenin vasıtasıyla ulaştırdığı sırlardı.
Rüyayı gören dostumuz Ebû Yahya uyandığında rüyada bana okuduğu iki mısraı
tamamladığını söyledi. Ben de rüyanın ardından ve bu harfte yazayım diye o
şiiri göndermesini istirham ettim. Çünkü o şiir, arkadaşımın uykusunda görmüş
olduğu ruhanî hakikatin yardımındandır. Ben de o ikisini ayırmak istemedim. Bu
nedenle arkadaşımız Ebû Abdullah Muhammed b. Halid etTilimsanî’yi kendisiyle
birlikte gönderdim. O da şiiri bana getirdi:
Sad kıymetli bir harftir, .
Sad içinde Sad ise daha doğrudur (ya da
sağlam).
Dersen ki: Delilin nedir? Onu bulurum
Kalbin içinde asili olarak Çünkü o dönüşün şeklidir.
Dönüşten daha önce olan ise yok
Bu gösterir ki: kuşkusuz
ben ‘
Yolda muvaffak olmuşum
Allah Teâlâ uğrundaki kastımı
gerçekleştirmişim
Hakk, Hakk ile amaçlanır
Deryada derinlik varsa
Kalbin sahili daha derindir '
Senin kalbin benden daralmışsa,
Başkasının kalbi daha
dardır Karunluğu bırak, kabul et :
Tasadduk eden
arkadaştan
Muhalif olma, bedbaht
olursun
Benim katımda kalp
asılıdır
Onu aç, onu yar et ve de
Tam öğrendiğin fiili yap Ey kalbi katılaşmış kişi
Kalbinin kapısı ne zamana kadar kapalı
kalacak?
Senden başkasının fiili saftır Senin
fiilinin yüzü ise mavidir Biz öyle yumuşak davrandık ki Yumuşaklıkta yumuşaklık
daha iyidir
Şayet gelirsen, sana giydiririz
Azat edilmiş lütuf elbisesini
Cerîr gibi olmayasın
Çünkü hala Ferezdek’i hicvediyor
Sen benim övgümü söyle
Çünkü benim övgüm
Güneşin doğduğu yerden daha parlaktır
Ben zatı gereği varlığım
Gerçek varlık
benimdir ,
Bir kayıt ve koşul
olmaksızın; tıpkı ilmim gibi Hakikatte o da mutlaktır Görmez misin, (satrançta)
şaha Bir piyon tuzak kurar ,
Benim hakkımda bir
görüş söyleyen Bu görüş söyleyen kişi ahmaktır Bir vehim nedeniyle sayıklar,
Onun yapmacık konuştuğunu görürsün
Herhangi bir insan bir söz söylese
Zikir o sözden daha doğrudur
Ben Arş sahibi
muktedir olanım ,
Yok olmam ve yaratırım
Yaratıklara elçilerimi gönderdim
Ahmed de doğruyu getirdi
Doğrulukla benim adıma mücadele etti.
Bazen korkuttu ve ürküttü -
Uğrumda düşmanlarla savaşarak ‘
Bölünmelere karşı nasihat ederek
Kulumla onlara yardım etmeseydim.
Boğulmayacak olanı boğmuş olurdun ^
Kuşkusuz gökler ve yer
Azabımdan parçalanır ve ayrışır.
Siz itaat ederseniz, kuşkusuz ben ’
. . Ayrışan şeyi
kaynaştırırım :
Hepsini ebedîlik
cennetinde topla Hoş kokan bahçeler içinde •
Bütün kalpler bu haldedir
Ben Allah Teâlâ,
harekete geçiririm '
(Rüyamda Sad harfinin
özelliklerini görünce) uykudan kalktım. Dinlenmeyi bıraktım. .
, Ze’de bir sır var ki anlamını iyice araştırdığında İşin ruhunun
hakikati onu söyler Hakk gelir Hikmetiyle bir kalbe tecelli ettiğinde Tenzih
halinden fena halinde, onu müstağni kılar O halde münezzeh zatın harflerinde
yoktur O’ndan başka, bilgiyi tahkik eden ya da onu bilebilen
Allah Teâlâ seni ezel ruhu ile
desteklesin, bilmelisin ki: Ze şehadet, ceberut ve kahır âlemindendir. Çıkış
yeri, Sad ve Sin ile aynıdır. Sayısal değeri, yedidir. Yalınları Elif, Ye,
Hemze, Lâm ve Fe’dir. Feleği, birinci felek, feleğinin hareketi süresi ise daha
önce zikredilmişti. Z harfi, seçkinlerin seçkinlerinin özünde belirginleşir ve
ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi beşinci mertebedir. Otoritesi hayvanlarda
ortaya çıkar. Doğası, sıcaklık ve kuruluk, unsuru ateştir. Doğasma benzer her
şey, ondan meydana gelir. Hareketi karışıktır. Ahlâk, hal ve kerameder ona
aittir. Saftır, eksiktir, mukaddestir, çifttir, ünsiyet verir. Kendisine ait
harfler Elif ve Ye, ona ait isimler ise daha önce belirtilen tarzda (baş
harfinde Ze’nin basideri olan Elif, Ye, Hemze, Lâm ve Fe harflerinden birisinin
bulunduğu zat, sıfat ve fiil) isimlerdir.
Sin’de varlığın dört sırrı bulunur Tahakkuk
ve en yüce makam ona aittir Kendisinle ortaya çıkar, gayb
âleminden
Güneşlerini örten
oluşun eserleri
Bilinmelidir ki: Sin, gayb, ceberut
ve lütuf âlemindendir. Çıkış yeri, Sad ve Ze’nin mahreciyle aynıdır. Sayısal
değeri, nur ehline göre altmış, bize göre ise üç yüz üçtür. Yalınları Ye, Nun,
Elif, Hemze ve Vav’dır. Feleği birinci felek, feleğinin devri daha önce
zikredilmişti.
Sin, seçkinlerde, seçkinlerin
seçkinlerinde, seçkinlerin seçkinlerinin özünde, seçkinlerin seçkinlerinin
özünün özünde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi
beşinci mertebedir. Otoritesi hayvanlarda ortaya çıkar. Doğası sıcaklık ve
kuruluk, unsuru ise ateştir. Doğasına benzer her şey ondan meydana gelir.
Hareketi karışıktır. Araf, ona aittir. Saftır, yetkindir, çifttir, ünsiyet verir.
Sin harfine ait harfler Ya ve Nun, ilâhı isimler ise daha önce belirtildiği
tarzdaki isimlerdir.
Zı’da altı saklı sır
vardır ki
Gizlidirler; onlar
yaratıklarca bilinmez
Mecazen bilinebilir;
ihsanıyla cömertlik yaptığında ;
Hakikatin zuhurunda
onun güzelliği görünür .
İlâh’tan umar ve adaletinden korkar
Oluşundan gizlenirse Hiçbir varlık ortaya çıkmaz !
Ey akıllı kişi bilmelisin ki: Zı,
şehadet, ceberut ve kahır âlemindendir. Çıkış yeri, dilin iki ucu ile dişlerin
uçları arasındadır. Sayısal değeri bize göre sekiz yüz sekiz, nur ehline göre
ise dokuz yüzdür. Yalınları Elif, Lâm, Hemze, Fe, He, Mim ve Ze’dir. Feleği
birinci felek, dönüş süresi daha önce zikredilmiştir.
Zı harfi, seçkinlerin seçkinlerinin
özünde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi yedinci
mertebedir. Otoritesi cansızlarda ortaya çıkar. Dairesinin doğası, soğuk ve
yaş, boyunun doğası ise sıcak ve yaştır. Sıcaklık ve soğukluk ve yaşlık ona
aittir.
Zı harfinin büyük unsuru su, küçük
unsuru havadır. Doğasına benzer her şey ondan meydana gelir. Hareketi
karışıktır. Huylar, haller ve kerameder ona aittir, karışıktır, yetkindir,
çifttir, ünsiyet verir. Zat ona aittir.
Kendisine ait harfler Elif, Hemze,
ona ait isimler ise daha önce belirtildiği tarzdaki (başında Elif, Lâm, Hemze,
Fe, He, Mim ve Ze harfleri bulunan) isimlerdir.
Zel bazen bedenime iner İstemeden; bazen
ise nefsime iner.
İsteyerek; bundan ve
ondan kaybolur ,
Artık kimse üzerinde değerli bir eseri
görünmez O benzeri gibinin olmadığı önderdir
İsimleri el-Vâhid ve es-Samed diye onu çağırır .
Ey imam, bilmelisin ki: Zel harfi,
şehadet, ceberut ve kahır âlemindendir. Çıkış yeri, Zı harfinin çıkış yeriyle
aynıdır. Sayısal değeri yedi yüz yedidir. Yalınları Elif, Lâm, Hemze, Fe ve
Mim’dir. Feleği birinci felek, hareket süresi ise daha önce zikredilmişti.
Avamda belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun ortası ona aittir, mertebesi
beşinci mertebe, otoritesi hayvanlarda ortaya çıkar. Doğası sıcaklık ve yaşlık,
unsuru havadır. Doğasına benzer her şey, ondan meydana gelir. Hareketi eğri,
karışıktır. Huylar, haller ve kerameder ona aittir. Saftır, yetkindir, mukaddestir,
çifttir, ünsiyet verir. Zat ona aittir. Kendisine ait harfler Elif ve Lâm,
isimler ise daha önce belirtilen tarzdaki isimlerdir.
Se’nin zatî özellikleri yücedir Nitelikte
ve fiilde; kalemler onları yazar.
' Tek başına zat sırrıyla tecelli ederse
Birinci günde (Pazar); halk ona ibadet eder
Nitelik sırrıyla sabit olarak tecelli ederse
İkinci gün, niteliği
kendisini över.
Fiil sırrıyla
tecelli ederse .
Üçüncü gününde,
aleni onu mutlu eder
Ey efendi bilmelisin ki: Se gayb,
ceberut ve lütuf âlemindendir. Çıkış yeri, Zı ve Zel harfinin mahreciyle
aynıdır. Sayısal değeri beş yüz beştir: Yalınları Elif, Hemze, Lâm, Fe, He, Mim
ve Ze’dir: Feleği birinci felek, dönüş süresi ise daha önce zikredilmişti.
Se seçkinlerin seçkinlerinin özünde
belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi yedinci
mertebe, otoritesi ise cansız varlıklarda ortaya çıkar. Doğası soğukluk ve
kuruluk, unsuru topraktır. Doğasına benzer her şey, ondan meydana gelir.
Hareketi karışıktır, huylar, haller ve kerameder kendisine aittir. Saftır,
yetkindir, dörtgendir, ünsiyet verir. Zat, sıfat ve fiiller ona aittir.
Kendisine ait harfler Elif ve Hemze, ona ait isimler ise daha önce zikredildiği
tarzdaki isimlerdir
Fe tahkik
âlemindendir, hatırla
Ondan başkasına bak,
bir ölçüye göre gelir .
. . . Onun Ya ile varlıkta bir karışımı vardır .
Karışım ile Haktan
ve beşerden çözülmez Ya’nın kavuşmasını kesersen, ona yaklaşır Çeşitli
bakımlardan ruhlar ve suretler âlemi
Allah Teâlâ ilâhî kalbi desteklesin,
bilmelisin ki: Fe harfi şehadet, ceberut, gayb ve lütuf âlemindendir. Çıkış
yeri, alt dudağın içinden ve ön dişlerin uçlarındandır. Sayısal değeri, seksen
sekizdir. Yalınları Elif, Hemze, Lâm, Fe, Mim, Ze’dir. Feleği birinci felek,
dönüş süresi ise daha önce zikredilmişti.
Fe, seçkinlerde belirginleşir ve
ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi yedinci mertebedir. Otoritesi,
cansız varlıklarda ortaya çıkar. Başının doğası sıcaklık ve yaşlık, bedeninin
diğer kısmının doğası ise soğuk ve yaşlıktır.
Binaenaleyh
onun doğası, sıcaklık, soğukluk ve yaşlıktır. Büyük unsuru su, küçüğü havadır.
Doğasına benzer her şey, ondan meydana gelir. Hareketi karışıktır. Sır ehline
göre, hakikatler, makamlar ve münazeleler ona aittir. Nur ehline göre ise
haller, huylar ve kerameder ona aittir. Karışıktır, yetkindir, tekildir,
çifttir, ünsiyet verirürkütücüdür. Zat ona aittir. Harfleri Elif ve Hemze, ona
ait isimler ise daha önce belirtildiği tarzdaki (başmda Elif, Hemze, Lâm, F,
Mim, Z harflerinden birisi bulunan zat, sıfat ve fiil) isimlerdir. ,
Arif Şiblî için Ba
muteberdir
Noktasında ise kalp
için bir hatırlatıcı vardır
Yüksek ubudiyet
sırrı, ona karışmıştır ,
Bu nedenle Hakkın
naibi oldu, dikkat ediniz!
‘Adı ile (bi-ismi)’
ifadesinden hakikati düşünülmez mi?
Çünkü Ba onun yerini
alır, işte bu ölçüdür
Ey yüce dost, bilmelisin ki: Ba
harfi, mülk, şehadet ve kahır âlemindendir. Çıkış yeri, iki dudaktandır.
Sayısal değeri ikidir. Yalınları Elif, Hemze, Lâm, Fe, He, Mim, Ze’dir. Feleği
birinci felek, dönüş süresi ise daha Önce zikredilmişti. Seçkinlerin özünde ve
seçkinlerin seçkinlerinde belirginleşir. Yolun başı ve sonu ona aittir.
Mertebesi yedinci mertebedir. Otoritesi cansızlarda ortaya çıkar. Doğası,
sıcaklık ve kuruluk, unsuru ateştir. Doğasına benzer her şey, ondan var olur.
Hareketi karışıktır. Haller, makamlar ve münazeleler ona aittir. Saftır,
yetkindir, dörtgendir, ünsiyet verir. Zat kendisine aittir, harflerden ise Elif
ve Hemze ona aittir. Ona ait isimler, daha önce zikredildiği tarzdaki isimler
Ba’ya aittir.
M im Nun gibidir,
sırlarını incelersen
Oluşun gayesinde,
hakikat olarak ve başlangıçlarda .
O halde Nun Hakk
için, kerim Mim ise benim içindir ,
Başlangıç için
başlangıç, gayeler için gayeler
Şu halde Nun’un berzahı
bilgilerindeki ruhtur Mim’in berzahı ise yaratıklarda Rab’tir
el-Mümin, Allah Teâlâ yardım etsin,
bilmelisin ki: Mim, mülk, şehadet ve kahır âlemindendir. Çıkış yeri Ba’nın
mahreciyle aynıdır. Sayısal değeri dörttür, (büyük cümle’ye göre ise) kırktır.
Yalınları Ya, Elif ve Hemze’dir. Feleği birinci felek, hareket süresi ise daha
önce zikredilmişti. Seçkinlerde ve seçkinlerin özünde ve seçkinlerin
safhasında belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi
ikinci mertebedir. Otoritesi insanda ortaya çıkar. Doğası soğukluk ve kuruluk,
unsuru topraktır. Doğasına benzer her şey ondan meydana gelir. Araf onundur.
Saftır, yetkindir, mukaddestir, tekildir, ünsiyet verir, harflerden ona ait
olan, Ya’dır. İsimlerden ise daha önce belirtilen isimlerdir (başında basit
harflerinin bulunduğu zat, sıfat ve fiil isimleri).
‘îyyake’nin Vav’ı daha mukaddestir Benim
varlığımdan ve daha nefistir O mükemmel bir ruhtur O altılı bir sırdır Nerede
hakikati parıldarsa Denilir ki: Mukaddes arz Onun evi Yüce Sidre:
Bizde tesis edilmiş olan Sidre
Vav mülk, şehadet ve kahır
âlemindendir. Çıkış yeri, iki dudak arasından, sayısal değeri ise altıdır.
Yalınları Elif, Hemze, Lâm, Fe’dir. Feleği birinci felek, hareketinin süresi
ise daha önce zikredildiği kadardır.
Vav, seçkinlerin seçkinlerinde ve
seçkinlerde belirginleşir ve ortaya çıkar. Yolun sonu ona aittir. Mertebesi
dördüncü mertebedir. Otoritesi ise cinlerde ortaya çıkar. Doğası sıcaklık ve
yaşlık, unsuru havadır. Doğasına benzer her şey, kendisinden meydana gelir.
Hareketi karışıktır, Araf ona aittir, saftır, eksiktir, mukaddestir, tekildir,
korkutucudur. Ona ait harf Elif, isimlerden ise daha önce zikredilen tarzdaki
(başında Elif, Hemze, Lâm, Fe harflerinden birisi bulunan) isimlerdir.
Keşif-halvet ehli ve varlıkların
sırlarına ulaşanlara yönelik olarak, bize tanımlanmış işaret ve uyarıları
zikretmekle, mu’cem harfler tamamlandı. Harflerin kaynaklarının yazımının
kolaylaşmasını istersen, yalınların feleklerindeki ortaklıklarını bilmelisin.
Bu durumda onlara yardım eden isimlerin hakikâtlerini öğrenirsin.
Bu meyanda, Elif hakkında daha önce
açıklama yapılmıştı. Hemze de Elif ve illet harfleri Vav ve Ya ile aynı kapsama
girer ye bü yönüyle harflerin hükmünün dışına çıkar. Cim, Ze, Lâm, Mim, Nun
harflerinin yalınları farklıdır. Dal, Zel harflerinin yalınları benzerdir. Sad
ve Dat’inkiler de: benzerdir. Ayn, Ğayn, Sin, Şın’ınkiler benzerdir. Vav, Kef,
Kafınkiler benzerdir. Ba, H, Ha, Tı, Ya, Fe, Ra, Te, Se Hı, Zı harfleri de
yalınları benzer olan harflerdir. Yalınları benzer bütün harf1er, isimleri de benzer olan
harflerdir. Bunu biliniz!
Harflerden sonra Lâm-Elifi
zikretmemiz hatırlatıldı. O menzillerde cevherin benzeridir. Şimdi onu rakamda
harflerden ayrı zikredeceğiz. Çünkü o Elif ve Lâm, Hemze ve Lâm’dan bileşik
zait bir harftir.
Lâm’m Elif i ve Elif iti Lâm’ı .
Talut’un nehridir,
avuçlama
Nehri
sonuna kadar iç '
Arzulu
olmaktan ise ayrılma ' .
İçici olduğun sürece,
ayağa kalk
Nefsini
doyurursan, kalk ve ayrıl ,
Bil ki: Allah Teâlâ onu
göndermiştir .
Ulaşanın kalbi için bir
sınanma nehri olarak.
Allah Teâlâ’ya sığın ve
ondan sakın, kuşkusuz
Sınırda
durmadığında kulu hüsrana uğratır .
Lâmelif'in Lâm'ını Bilmek
Her
şeyi bilen Elif ve Lâm kucaklaştı .
İki sevgili gibi; avam ise uyumakta Yüce
olan ayaklar birbirine dolandı
Bana bileşen o iki harften bir bildirim
geldi Kuşkusuz kalbi manası kucakladığında .
' Onda var etme ve yok
etme ortaya çıkar
Bilmelisin ki: Elif ve Lâm bir araya
gelince, her birisine bir meyil eşlik etmiştir. O meyil, arzu ve hevâdır.
Meyil, ancak arzu kaynaklı bir hareketten olabilir. Lâm’ın hareketi, zatî bir
hareket, Elifin hareketi ise yatay bir harekettir. Böylelikle Elif in otoritesi
kendisinde hareket meydana getirmek üzere Lâm’da zuhur etmiş, Lâm bu meyanda
Eliften daha güçlü olmuştur. Çünkü o daha açıktır. Dolayısıyla onun himmeti, varlık
itibarıyla daha yetkin ve daha etkindir. Elifin aşkı ise daha az, dolayısıyla
himmeti Lâm’a daha az ilişmiş, sevgisini yerleştirmeye gücü yetmemiştir.
Muhakkiklere göre, himmet sahibi
zorunlu olarak fiil sahibidir. Bu, sûfînin payı ve makamıdır. Sûfî onu aşıp bir
başkasına geçmeye güç yetiremez. Sûfî, kesin bilgiyi elde etmiş insanların
makamına intikal ederse muhakkikin bilgisi ondan daha üstündür. Çünkü Elifin
meyli Lâm’ın himmetiyle kendisinde etkin olmasına bağlı değildir. Aksine
lütufla Lâm’ın mertebesine inmekle ona meyleder. Bunun nedeni Lâm’ın aşkının
kendisinde yerleşmiş olmasıdır. Kaçırmak endişesiyle, Lâm’ın topuğunun Elife
eğilmiş ve ona yönelmiş olduğunu görmüyor musun? Elifin ona yönelmesi ise âdeta
Hakkın dünya göğüne-ki onlar gece ehlidirgecenin son üçte birlik vaktinde
inmesi gibidir. Lâm’ın yönelmesi ise muhakkik ve sûfîye göre malpm, nedenli ve
zorunludur. Bu konuda aramızda görüş ayrılığı yoktur. Aramızdaki yegâne görüş
ayrılığı, özellikle bu konudaki âmil bakımından olan görüş ayrılığıdır.
Bu bağlamda sûfî, aşk, âşık olmaya
çalışmak ve onun halini tam olarak öğrendiği için, Lâm’ın (Elife) yönelişini
vecd ve tevâcüd (kendini vecde getirmeye çalışmak) sahibinin meyli gibi sayar.
Elifin meylini ise kavuşmaya çalışma ve bir olma meyli sayar. Bu nedenle Elif
ve Lâm biçimde benzeşmiştir: Lâm-Elif. Hangisini Elif ya da Lâm yapsan, bu
geçerli olabilir. Bu nedenle dilciler, Lâm veya Elifin üzerindeki Hemze’nin
harekesini nereye koyacakları konusunda görüş ayrılığına düşmüştür. Bir grup lafzı
dikkate almış ve öncekine ait olduğunu iddia etmiş, Elifin ise sonra olduğunu
söylemiş, bir grup ise yazıyı dikkate
almıştır. Buna göre hattat, hangi
dirsekle başlarsa o Lâm, İkincisi ise Eliftir.
Bütün bunları aşk haline verirsin:
Aşkta doğruluk maşuku aramaya yöneltir. Yönelişin doğruluğu, maşukun âşık’a
kavuşmasını sağlar. Muhakkik şöyle der: Meylin dürtüsü, her ikisine göre de
bilgidir. Her birisi (sûfî ve muhakkik) kendi hakikatine göre değerlendirme
yapar.
Biz ve üzerinde mertebenin
bulunmadığı tahkik derecelerinde yükselen bizimle beraber olan kimseler ise
her iki grubun görüşünü de benimsemeyiz. Fakat bizim bu meselede ayrıntılı
görüşümüz vardır. Bizim görüşümüz, o ikisinin hangi mertebede birleştiğini
dikkate almana bağlıdır. Çünkü aşk, bütün mertebeler içinden tikel bir
mertebedir.
Binaenaleyh, sûfînin düşüncesi
doğrudur. Bilgi de bir mertebedir. O halde muhakkikin yargısı da doğrudur.
Fakat onlardan her birisi, bu meselede gerçeğe göre, eksiktir ve konuya tek
gözle bakmaktadır.
Biz şöyle diyoruz; Elif ve Lâm’ın
birleştiği ilk mertebe, var etme mertebesidir. Bu mertebe, La ilahe illAllah Teâlâ’dır
....), Allah Teâlâ’dan başka ilâh yoktur). İşte bu yaratılmış ve
Yaratan mertebesidir. La kelimesi olumsuzlukta iki kez, ispatta da iki kez
ortaya çıkmıştır: La, La, La. Ve illah, lillah (<ü) a*yij V V M). Mutlak
Varlık -ki o Eliftirbu mertebede yaratmaya, sınırlı varlık ise -ki o Lâm’dırvar
olmaya yönelir. Bu nedenle Lâm, Elifin suretine göre var oldu. Buna göre o
ikisinden her birisinin hakikati, kendi menzilinde mutlaktır.
Anlayabilirsen, bunu anla. Aksi halde
halvete gir ve öğreninceye kadar himmetini Rahman Allah Teâlâ’ya bağla!
Varlığı taayyün ettikten
sonra sınırlandığında ve kendisi nedeniyle hakikati ortaya çıktığında, bu
durumda o: . ; vı ; ;
>
Hakk
için Hakk, insan için insandır . .
,
Varlıkta;
Kur’an için de Kur’an’dır : ; , ;
. .
Gözler için
müşahedede gözdür . , \ : , v • Yakarışta
kulaklar için kulaktır : ; ,.
. Bize birleştirme,
gözüyle bak, bize ulaşırsın 4 ;
• • Fark içinde; Ona sahi, Çünkü
Kur’an furkandır (ayırandır):
Her yaratılmış, kendisiyle var olan
bir niteliğe sahip olmalıdır. O varlık, o nitelik sayesinde İlâhî mertebeden
kendi benzeri ve zıddımn karşısında bulunur. Burada, zıt deyip de sadece benzer
demedik. Bunun nedeni, sûfînin ve tahkikin253 ilk derecelerine ulaşan insanın
kalbini ıslah etme arzumuzdur. Çünkü onların meşrepleri budur. Allah Teâlâ
ellerinden tutup bize gösterdiğini onlara gösterinceye kadar, üzerlerinde olan
şeyi bilemez ve ima ettiğimiz meseleyi anlayamazlar. Elinizdeki Ki tabın üçüncü
bölümünde bu konuya kısmen değineceğiz. Orada bu meseleyi -Allah Teâlâ’nın
izniylearaştırırsın.
Nefesin kuvvetli ise Yüce Kur’an
deryasına dal! Aksi halde, onun zahirini yorumlayan tefsir kitaplarını okumakla
yetin. Deryaya dalma, yoksa helak olursun. Çünkü Kur’an deryası derindir. O
deryaya dalan kişinin elde etmek istediği şey, sahile yakın yerler olmasaydı
bir daha denizden dışarı çıkamazdı. Peygamberler ve korunmuş varisleri ise âleme
merhamet maksadıyla, o derin yerlere yönelen kimselerdir. Erenler ve tutulup
geri dönmeyen ve ulaştıkları yerde duranlar ise kimsenin kendileriyle
yararlanmadığı, onlarm da kimseye fayda vermediği kimselerdir. Onlar, deryanın
derinliklerine yönelmiş, hatta oraya çekilmiştir. Sonsuza kadar oraya dalmış,
bir daha da oradan çıkmayacaklardır.
Allah Teâlâ Sehl b. Abdullah
et-Tüsterî’nin şeyhi Abadanî’ye rahmet etsin! Sehl ‘Kalp secde eder mi?’ diye
sorduğunda, şeyh şöyle cevap vermiş: ‘Ebede secde eder.’ Allah Teâlâ,
peygamberimize de merhamet etsin ve esenlik versin. Umrenin hacca dâhil olması
hakkında kendisine ‘Her sene mi hac edeceğiz?’ diye soran birisine şöyle cevap
vermiş: ‘Sonsuza kadar.’ Kast edilen, ezelilik diyarında kalan ruhanîliktir.
Cennet ehli, her sene takdir edilmiş olarak onu bulur ye şöyle derler: ‘Bu
nedir?’ Onlara yanıt verilir: ‘Hacda umre bir rahatlık, nimet, nezih ve değerli
bir konukluktur. Onunla yüzler aydınlanır, onun sayesinde güzellik ve
iyilikleri artar.’
Kur’an deryasına daldığında, -Allah
Teâlâ sana yardım etsinorada bu iki yakutun, yani Elif ve Lâm’ın sedeflerini
araştır ve bulmaya çalış. Onların sedefi, kendilerini taşıyan kelime ve
ayederdir. Söz konusu olan fiil anlamındaki bir kelime ise onun tabakasına göre
o makamdan Elif ve Lâm’ı nispet edersin; bir isim ise onun tabakasına göre o
makamdan nispet edersin; zatî bir kelime ise bu makamdan onları nispet edersin.
Elif ve Lâm harfte bulunmasa bile, Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve sellem buna şöyle işaret etmiştir: ‘Senin gazabından
rızana sığınırım.’ ‘Senin rızan (bi-rızâke)’ Elifin, ‘senin azabından’ ise
Lâm’ın yönelmesidir. Burada sedef, bir isim kelimesidir. ‘Ceizalandırmandan
bağışlamana sığınırım.’ ‘Bağışlamana (bi-muafetike)’ Elifin,
‘cezalandırmandan’ ise Lâm’ın yönelmesidir. Burada sedef, fiil kelimesidir.
‘Sana (bike)’ Elifin, ‘minke (senden)’ Lâm’ın yönelmesidir. Burada sedef, zatî
kelimedir. Peygamberlik sırrının ne garip, ne yüce olduğuna bakınız! Onun
sözünün hedefinin ne kadar yakın ve uzak olduğuna bakınız!
Bulunduğu mertebeye dikkat etmeden
Lâm ve Elif harflerinden söz eden, yetkin değildir. Heyhat! ‘Onlara korku
yoktur (la havfiın)’ ayetindeki La ile ‘onlar üzülmeyecektir (la yahzenün)’
ayetindeki La asla eşit değildir. Aynı şekilde, olumsuzluk bildiren La ile
gereklilik bildiren illa’nın La’sı asla denk değildir. Aynı şekilde,
olumsuzluk bildiren Lâm-Elif ile olumsuzluk ve tenzih veya yasaklama bildiren
Lâm-Elif aynı değildir. Kelime olumsuzluk bildirirken merfu (ötreli), tenzih
bildirirken mansup (fetha), yasaklama bildirirken ise meczum (cezimli) okunur.
Belirlilik takısındaki Lâm-Elif ile el-Araf, el-Edbar, el-Ebsar ve el-Aklam
gibi örneklerde kelimenin aslı olan Elif denk değildir. Pekiştirme bildiren
Lâm’ın Lâm-Elif i ile ‘le-evdau’ ve ‘le-entum’ gibi kelimelerde geçen asıl
elif denk değildir.
Artık, zikrettiğimiz meseleleri iyice
incele ve kendi Elifini eğikliğinden doğrult. Lâm’ını düğümünden kurtar.
Lâm’ın Elif e bağlanışında ortaya çıkartılamayan bir sır vardır. Dinleyici,
kitabın indirildiği kimseyi (Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem) dinlediği
gibi beni dinlemedikçe, Kur’an’da yer aldığı şekliyle, Lâm-Elif in makamlarını
tam olarak açıklamaya güç yetiremem. Yine de kitaptaki maksat, özetlemedir.
Mertebelerin ve harflerin çokluğu
nedeniyle bölüm ve özetimiz uzamıştır.
Bu kitapta harfler arasında bulunan
ve onların birbirlerine bitişmesini sağlayan ilişkileri zikretmedik. Ayrıca,
belirli bir yönden LâmElifin dışında, iki harfin bir araya gelişini
zikretmedik. Bu bölüm, belirli bir şekilde bitişmelerin sayısına göre, üç bin
mesele ya da beş yüz mesele ve kırk mesele içerir. Her bitişmenin kendisine
özgü bilgisi vardır; Bu meselelerin altındaki her meselede de pek çok mesele
bulunur.
Çünkü her harf, merfu, mansup, kesre,
sükûn olması ve zatı ve üç illet harfi yönünden bütün harflere eşlik eder. Bu
mesele hakkında bir şeyler öğrenmek isteyen kimse el-Cem ve’t-Tafsîl adını verdiğimiz Kur’an tefsirini
incelemelidir.
Maksadımızı Allah Teâlâ izin verirse el-Mebâdl ve’l-gâyât adlı kitabımızda da ortaya
koyacağız. O kitap henüz yazılmaktadır. Şimdilik, Elif ve Lâm hakkında bu kadar
açıklama yeterlidir.
İhsan eden Allah Teâlâ’ya hamd olsun.
Lâm’ın Elifi zatları
bilmek içindir
Ayrıca kurumuş kemikleri diriltmek için .
Zuhur ettiğinde,
hepsini düzenler '
Mahyasıyla; artık dağınıklık kalmaz Ahdi
dürüstçe yerine getirir ve önündür Mertebelerin varlığını yüceltme hali
Bilmelisin ki: Lâm-Elif, ayrıştırılıp
şekli bozulduktan ve sırları ortaya çıkartılıp ismi ve resmi yok olduktan sonra,
cins, kuşatıcılık, bildirme ve saygınlık mertebesinde ortaya çıkar.
Şöyle ki: Elif Hakkın, Lâm insanın
payı olduğuna göre, Elif ve Lâm cinse aittir. Buna göre Elifi ve Lâm’ı
zikrettiğinde, bütün oluşu ve Yaratan’ı zikretmiş olursun. Yaratıklar nedeniyle
Haktan fâni olup Elif ve Lâm’ı zikrettiğinde ise Elif, Lâm Hakk ve
yaratılmışlar olur ki bize göre cins bu demektir!
Lâm’ın boyu
Hakk içindir. Duyulur-Lâm’ın dairesinin yarısı ise -ki ö Elif boyunu aldıktan
sonra geriye kalıryaratılmış Niın’un şeklidir. Ruhanî görünmeyen dairenin
yarısı ise melekûta aittir. Dairenin çapını izhâr eden Elif ise emre aittir.
Söz konusu emir öl emridir. .
Bütün bunlar, üzerinde cinsin
bulunmadığı en genel cinsin fasıl ve türleridir. En genel cins hakikatler
hâkikati’dir. O, kadîmde kadîmdir ama kendi zatında değil-, yaratılmışta
yaratılmıştır. Hakikatler hakikati, kendisine nispetle ne mevcuttur ne de
yoktur. Mevcut olmazsa kadimlik veya hâdislik ile nitelenemez. Nitekim bunlar,
kitabın altıncı bölümünde zikredilecektir. Onun suretleri kabul etmesi
bakımından benzerleri vardır, yoksa hâdislik ve kadimliği kabul edişi açısından
benzeri yoktur. Çünkü ona benzer her şey, mevcut olmalıdır. Mevcut ise ya
sonradan yaratılmış olandır -ki o halktırveya var edendir ki o da Yaratan’dır.
Hakikatler hakikati kadimlik ve
hâdisliği kabul ettiğine göre, Hakk kullarına dilediği niteliklerine göre
tecelli eder. Bu nedenle bir grup, ahiret hayatında O’nu inkâr eder. Çünkü Allah
Teâlâ, kendilerine onların O’na dair bildikleri suret ve niteliğin dışında
tecelli etmiştir. Bu kitabın birinci bölümünde bu meseleye kısmen değinmiştik.
Ariflere ise onların kalplerine ve ahirette de genel anlamda zatlarına göre
tecelli eder. İşte bu, benzerlik yönlerinden birisidir. Bizce hiçbir kapalılık
bulunmayan gerçeğe göre ise ilâhı niteliklerin hakikatleri her iki sınıfa iki
diyarda tecelli eder ve dünyada kalplerle, ahirette ise gözlerle görülür. Allah
Teâlâ’dan anlayan veya öğrenen kimse bunu bilir. Bununla birlikte Hakk,
kullarına kendi künhünü algılamadaki acizliklerini bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:
‘Gözler onu idrak edemez, o gözleri idrak eder, o her
şeyden haberdar ve latiftir.’254
Binaenaleyh Allah Teâlâ, güçleri ölçüsünde kullarına tecelli etmekle,
kullarına karşı ‘lütufkâr’ olduğu gibi Ulûhiyetin gerektirdiği tarzda en
mukaddes tecellisini taşımadaki acizliklerini de çok iyi ‘bilendir.’ Çünkü
nehirlerin denizleri taşımaya gücü yetmediği gibi yaratılmışın da Kadîm’in
güzelliğini taşımaya takati yetmez. Çünkü ister deniz ona ister nehir denize
katılsın, denizler nehirlerin varlıklarını siler. Başka bir anlatımla deniz,
nehirlerin varlıklarından geride görülen ve ayırt edilen bir kalıntı bırakmaz.
Artık, zikrettiğimiz şeyi iyice öğren
ve incele!
Sonradan var olanlar içinden
hakikatler hakikati’ne en çok benzeyen yüce varhk, hebâ’dır. Hebâ, Allah
Teâlâ’nın âlemin suretlerini içinde açtığı şeydir. Sonra, nuru ona benzer
yapmıştır. Çünkü hebâ hakikatler hakikati içindeki bir suret olduğu gibi nur
da hebâ’daki bir surettir. Nur’a en çok benzeyen şey hava, havaya eri benzeyen
su, suya en çok benzeyen maden, madene en çok benzeyen ahşap ve benzeri
şeylerdir. Böylece -şayet bulabilirsentek bir suret kabul eden şeyi buluncaya
kadar benzer aramayı sürdürürsün. Kitapta ilgili bölüm gelinceye kadar, Allah
Teâlâ’nın izni ile bu meseleyi şimdilik anlayınız!
Bu hayrete düşüren hakikat -ki o
bütün şaşırtıcı hakikatleri içeriren genel cinstir. Elif ve Lâm özü gereği ona
verilmeyi Hakk eder. Aynı şekilde o ikisinin bütün ahit ifade etmesi, iki
mevcut arasmda ahdin gerçekleştiği bir bilgiye göre hakikatlerini icra eder.
Üçüncü bir duruma kıyasla iki şey arasında o. iki şeyin her birisi yönünden
bulunan bir durum nedeniyle iki varlığa dâhil olurlarsa bildikleri o üçüncü
durum için bilgi ifade ederler. Her durumda Elif ahdi almak, Lâm ise ahit alınan
içindir.
Aynı durum, onların tanım ve
özelleşmelerinde söz konusudur. Elif ve Lâm, kendi cinsinden bir şeyi tam
olarak sınırlar. Böylece, haber verenin kendisini bilgilendirmek istediği
kimseye o şey hakkında bilgi verirler. Sınırlayan ve bu iki hakikatin
kendisinden dolayı ortaya çıktığı şey hangi halde bulunursa bulunsun, Elif ve
Lâm bir surete dönüşür. İşte, zatî ortaklık budur. Ortaklık nitelikte ise ve o
ikisinden daha büyük olanı muhataba belirginleştirmek istiyorsak, o zaman Elif
ve Lâm, kendisine dâhil oldukları nitelikteki büyültmeye ait olurlar.
Elif ve Lâm, bütün suretleri gerçek
anlamda kabul eder. Çünkü onlar, mevcuttur ve bütün hakikatleri kendilerinde
toplar. Hangi şey ortaya çıkarsa kendilerinde o şeyden bulunan hakikati izhar
ederler. Böylelikle izhar ettikleri o hakikat ile söz konusu şeye mukabil
olurlar. Binaenaleyh Elif-Lâm’ın o şeye delâlet etmesi, kendisine dâhil
oldukları o şeyden değil, bizzat kendilerinden kaynaklanır. Buna şöyle örnek
verebiliriz: ‘Ehleke en(l)-nâse el-dinaru
ve’d-dirhem (İnsanları dinar ve dirhem helâk etti), Raeytü el-racüle ems (dün bir adam gördüm), Ehabtü’r-ricâle dûne’n-nisâe (Kadınları değil, erkekleri
severim), Hevîtü’s-Simân (Simân’ı
severim).
Bu örnekler yeterlidir, bu bölüm
uzamıştır.
Altıncı kısım sona ermiştir,
hamdolsun.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar