Print Friendly and PDF

Her ne ki vâr o oldu

Bunlarada Bakarsınız


195





7+7=14





Can yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu,
Göz kulak oldu hep bir her ne ki vâr ol oldu.
 





Uyandı çün nâr-ı âşk kaynadı ebhâr-ı âşk,
Her yanaya çağlayup aktı gözüm sel oldu. 





Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı,
Girdim anın zikrine azâlarım dil oldu. 





Ferhad bugün ben oldum varlık dağını deldim,
Şirin’ime varmaya her cânibim yol oldu. 





Geç ak ile karadan halkı bırak aradan,
Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu. 





Can yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu,
Göz kulak oldu hep bir her ne ki vâr ol oldu. 





Can yine bülbül oldu diken açılıp gül oldu,
Göz kulak oldu hep bir her ne ki vâr ol oldu. 





Uyandı çün nâr-ı âşk kaynadı ebhâr-ı âşk,
Her yanaya çağlayup aktı gözüm sel oldu. 





Uyandığı için âşk ateşi aşkın deryası kaynadı,
Her yanaya çağlayıp aktı gözüm sel oldu. 





Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı,
Girdim anın zikrine azâlarım dil oldu. 





Gönül o deryaya daldı dilim tutuldu kaldı,
Girdim anın zikrine azâlarım dil oldu. 





Ferhad bugün ben oldum varlık dağını deldim,
Şirin’ime varmaya her cânibim yol oldu. 





Ferhad bugün ben oldum varlık dağını deldim,
Şirin’ime varmaya her tarafım yol oldu. 





Bu beyit üç ahkâmı içermektedir. “Ferhad bugün ben oldum” demeleri, âşk-ı hakikide bir tane oldukları; “Varlık dağını deldim” buyurmaları, mahv-i vucud ettikleri, nefs ile mücahedede galebelerine; “Şirin'ime varmaga” demeleri, canan-i hakiki ile vuslat neş'elerinin zuhuruna;”Her canım yol oldu” buyurmaları, “Ne tarafa yönelirseniz, Allah Teâlâ'nın vechi oradadır.”   (Bakara,115) sırrının zuhuruna işarettir.[1]





 





Ferhad ile Şirin





Konusunu İran kaynaklı Hüsrev ü Şirin öyküsünden alan halk öyküsü. Anadolu, Balkanlar, İran, Erme­nistan ve Azerbaycan'dan Türkistan'a ka­dar yayılmıştır.





Öykünün konusu Horasan diyarındaki Erzen kentinin kadın hükümdarı Mehmene Bânu'nun kardeşi Şirin ile nakkaş Behzad' ın oğlu Ferhad'ın aşkıdır. Anadolu'da, 19. yüzyıl ortalarından başlayarak taş baskı örnekleri de görülen bir çeşidine göre, Mehmene Bânu kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmıştır. Bu köşkü süslemeye gelen Ferhad Şirin'i görür. Birbirine âşık olan gençleri Mehmene Bânu engeller. Ferhad, Şirin'e kavuşmak için bir dağı delerek ardındaki suyu köşkün yakınlarına akıtırsa da, iki genç kavuşamaz. Ferhad zindana atılır. Ama Amasya kenti hükümdarı Hür­müz Şah onu kurtarır ve hizmetine alır. Sonra Şirin'i Ferhad için Mehmene Bânu' dan isterse de reddedilir, bunun üzerine iki hükümdar arasında savaş çıkar. Savaş sıra­sında Hürmüz Şah'ın oğlu Hüsrev de Şirin'e âşık olur. Sonunda Mehmene Bânu yenilip her şeyi bırakarak kaçar ve Şirin Hürmüz Şah'ın sarayına götürülür. Oğlunun Şirin'e âşık olduğunu öğrenen Hürmüz Şah, Fer-had'a güç bir iş buyurarak iki sevgilinin evlenmesini engellemek ister. Ferhad 40 gün içerisinde büyük bir dağı delerek suyu kente akıtacaktır. Ferhad'ın bu işi başaraca­ğını anlayan saray kadınları, ona Şirin'in öldüğü yalanını söylerler. Bunun üzerine Ferhad, kendini öldürür; onu bu durumda gören Şirin de koynunda sakladığı bir hançerle intihar eder. İki sevgili yan yana gömülür. Ferhad'ın üzerinde bir kırmızı gül, Şirin'in üzerinde bir beyaz gülfidanı biter.





Ferhad ile Şirin öyküsü Karagöz oyunu olarak da işlenmiştir. Ama bu oyunlarda iki sevgili, başlarından geçen birçok olaydan sonra birbirine kavuşur. Konusu divan ede­biyatından kaynaklandığı için, "hikayeci âşıklar" tarafından anlatılmayan, yazma ve basma kitaplardan okunan halk öyküleri arasına girer. Kitabın bazı bölümlerinde aruzla yazılmış şiirler bulunması da bunu ortaya koymaktadır.





Öykünün bilinen en eski Türkçe baskısı 1854 tarihli bir taş baskıdır. Yeni harflerle ilk basımını ise Süleyman Tevfik Özzorluoğlu yapmıştır (1930). Sonraki yıllarda pek çok baskısı yapılan öykü, Nazım Hikmet'in Ferhad ile Şirin (1965) adlı oyununa da konu olmuştur.[2]





Geç ak ile karadan halkı bırak aradan,
Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu. 





Geç ak ile karadan halkı bırak aradan,
Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu. 














[1] (ÇİMEN, 2002), s.42





[2] Anabiritannica


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar