Print Friendly and PDF

Salâmı verin


      A





182





Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün.





Essalâ her kim gelür bazâr-ı âşka Essalâ,
Essalâ her kim yanarsa nâr-ı âşka essalâ.
  





Essalâ dâr-ı Enel-Hak’da bugün Mansûr olup,
Can u bâşından geçen berdâr-ı âşka essalâ.  





İbn-i Edhem gibi tâc ü tahtını terk eyleyüp,
Soyunup abdâl olan hünkâr-ı âşka essalâ.  





Kendini odlara atan şol Halilu’llâh gibi,
Cân u dilden bülbül-i gülzâr-ı âşka essalâ. 





Varlığı dâğın delüp Şîrin iline yol eder,
Ey Niyâzî söyle ol mi’mâr-ı âşka essalâ.  





Essalâ[1] her kim gelür bazâr-ı âşka essalâ,
Essalâ her kim yanarsa nâr-ı âşka essalâ.  





Essalâ her kim gelir âşk pazârına essalâ,
Essalâ her kim yanarsa âşk ateşine essalâ.  





Niyâzî-i Mısrî kuddise sırruhu’l-aziz burada meydan okuyor.





Essalâ dâr-ı Enel-Hak’da bugün Mansûr olup,
Can u bâşından geçen berdâr-ı
[2] âşka essalâ.  





Essalâ “Enel-Hak” dârağacında bugün Mansûr olup,
Can ve bâşından geçen âşka asılmışa essalâ.  





Hallâc-ı Mansûr kaddese’llâhü sırrahu’l-aziz “Enel Hak”,  yani “Ben Hakk’ım” sözlerini söylemesi üzerine şer’an ve hakikaten katli lâzım geldiğine fetvâ verdi. Çünkü “Enel-Hakk” demesiyle Mansûr Hakk’ı kendi vücûdunda kaydetmiş oldu. Cenâb-ı Hakk gerek şeriat ve gerek hakikatte kayıddan münezzehtir.  Mansûr ise bu sözleri sarf etmesindeki iddiasından geri dönmedi ve tövbe etmediğinden sonunda katlolundu.  





İbn-i Edhem gibi tâc ü tahtını terk eyleyüp,
Soyunup abdâl
[3] olan hünkâr-ı âşka essalâ.  





İbn-i Edhem gibi tâc ve tahtını terk eyleyip,
Soyunup abdâl olan âşk sultanına essalâ.  





Kendini odlara atan şol Halilu’llâh gibi,
Cân u dilden bülbül-i gülzâr-ı âşka essalâ. 





Kendini ateşlere atan şu Halilu’llâh gibi,
Cânı dilden âşk gülbahçesi bülbülüne essalâ. 





Varlığı dâğın delüp Şîrin iline yol eder,
Ey Niyâzî söyle ol mi’mâr-ı âşka essalâ.  





Varlığı dâğın delip Şîrin iline yol eder,
Ey Niyâzî söyle ol âşk mimârına essalâ.  














[1] Esselâ: “Kendine güvenen ortaya çıksın” manasında meydan okuma sözüdür.





[2] Berdar: f. Asılmış, yukarı kaldırılmış.  Tutucu. İtaat edici ve ettirici.   Meyveli. Meyve verici olan





[3] Abdal: t. Safdil, ahmak, bön.   Afganistan’da yaşıyan bir Türk kavminin adı, bu kavimden olan kimse.   Anadoludaki bazı göçebelerin adı ve bunlardan olan kimse.   Derviş, ermiş, kalender. Kendini Allah’a adamış. Ona teslim olmuş, bu yolda çile çekmiş kimse.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar