Print Friendly and PDF

Sinemi Külhan Eden


143





Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün





Ey bu gönlüm şehrini bin kahr ile vîrân eden,
Bî-dühân odlar yakup bu sînemi külhân eden.
 





Ehl-i âlem derdinin mislin görür rahat bulur,
Cins u misli olmayan derde beni dükkân eden. 





Bir bahirdir sâhili yok mevci olmaz münkesir,
Leylinin fecrin getürmez gökteki devrân eden. 





Akl-ı fikrim zevrâkı yollarda kaldı ser-nigün,
Belki cümle akl-u fikri bende sergerdân eden. 





Kimine meydân eden bu âlemin her köşesi,
Mısrî’ye uçtan uca her köşeyi zindân eden





Ey bu gönlüm şehrini bin kahr ile vîrân eden,
Bî-dühân
[1] odlar yakup bu sînemi külhân[2] eden. 





Ey bu gönlüm şehrini bin kahr ile harab eden,
Dumansız ateşler yakıp bu göğsümü külhân eden. 





Ehl-i âlem derdinin mislin görür rahat bulur,
Cins u misli olmayan derde beni dükkân
[3] eden. 





Dünya ehli derdinin benzerini görür rahatlar,
Cins ve benzeri olmayan derde beni dükkân eden.





Allah Teâlâ dostlarında tecelli kıldığı sıkıntılar ile diğer kulların gönüllerine ferahlık verir. Bu şekilde kıyaslama imkânı bulunca kendindeki az bir derdin olduğu düşüncesi ile şükür makamına çıkar. Şükür ise sabır makanın diğer yüzüdür. Esmâ-i ilâhiyyedeki son esmanın sabur olmasıda kulların üzerindeki tecellilerin son kılındığı makama işaret edişidir. 





Bir bahirdir sâhili yok mevci olmaz münkesir,
Leylinin fecrin getürmez gökteki devrân eden. 





Bir deryadır sâhili yok dalgası kırılmış olmaz,
Gökteki devrânda gece gün doğumunu getirmez.





Güneşin hakikati dünya ile açığa çıkmıştır. Yoksa uzayda binlerce güneş olup ve zaman da ayrı ayrı yaşanmaktadır. 





Akl-ı fikrim zevrâkı yollarda kaldı ser-nigün,[4]
Belki cümle akl-u fikri bende sergerdân
[5] eden. 





Yollarda akl ve fikir kayığım batmış kaldı,
Belki cümle akıl ve fikri bende başı dönmüş eden. 





Kimine meydân eden bu âlemin her köşesi,
Mısrî’ye uçtan uca her köşeyi zindân eden





Kimine bu âlemin her köşesini meydân eden,
Mısrî’ye ise uçtan uca her köşeyi zindân eden





Niyâzî-i Mısrî’nin çileli hayatı burada teberrüken hatırlatılarak, halinize şükür edin, demektedir. Yoksa Allah Teâlâ dostları râzı makamına varmadan veli olmazlar.














[1] Duhan: Duman. Tütün.   Kur'an-ı Kerim'in 44. suresinin adı.   Mc: Gaflet ve dalâlet dumanı ki, hakikatların görünmesine mâni olur. Arap lisanında galib olan şerre, duhan tesmiye ederler.   Kıtlık ve kuraklık





[2] Külhan: f. Hamam ocağı. Hamamda su ısıtmak için ateş yakılan yer.





[3] Alışveriş merkezi, kumarhâne





[4]  Ser-nigün: f. Baş aşağı olmuş.   Tersine dönmüş.   Bahtsız.





[5] Sergerdan: f. Başı dönmüş, şaşkın. Hayran


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar