Ya ben sizi, ya siz beni
189
Vezin: Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Yakın yalınlı külhanı, atın firengi temreni,
Çoktan arardım ben bunu ya ben sizi, ya siz beni.
Çün gördünüz kim tınmazam sağ ve soluma bakmazam,
Sanursunuz dayanmazam ya ben sizi, ya siz beni.
Geldik işin tâ ucuna eriştik âhir gücüne,
Bâtıl olur kim gocuna ya ben sizi, ya siz beni.
Şemsin yanında zerreler bahrın içinde katreler,
Zıldan şecer etmez hazer ya ben sizi, ya siz beni.
Hor hor uyurken basınız Mısrî’yi ol vakit asınız,
Bulun zebânın assınız ya ben sizi, ya siz beni.
Yakın yalınlı külhanı[1], atın firengi temreni,[2]
Çoktan arardım ben bunu ya ben sizi, ya siz beni.
Yakın alevli külhanı, atın Fransız okunu,
Çoktan arardım ben bunu ya ben sizi, ya siz beni.
Çün gördünüz kim tınmazam sağ ve soluma bakmazam,
Sanursunuz dayanmazam ya ben sizi, ya siz beni.
Çünkü gördünüz ki aldırmam sağ ve soluma bakmazım,
Sanırsınız dayanmazım ya ben sizi, ya siz beni.
Geldik işin tâ ucuna eriştik âhir gücüne,
Bâtıl olur kim gocuna ya ben sizi, ya siz beni.
Geldik işin tâ ucuna eriştik son gücüne,
Bâtıl olur kim ki alıngan ola ya ben sizi, ya siz beni.
Şemsin yanında zerreler bahrın içinde katreler,
Zıldan şecer etmez hazer ya ben sizi, ya siz beni.
Güneşin yanında zerreler denizin içinde katreler,
Gölgeden ağaç korkmaz kaçınmaz ya ben sizi, ya siz beni.
Hor hor uyurken basınız Mısrî’yi ol vakit asınız,
Bulun zebânın[3] assınız[4] ya ben sizi, ya siz beni.
Hor hor uyurken basınız Mısrî’yi ol vakit asınız,
Bulun susturun dilini ya ben sizi, ya siz beni.
Niyâzî-i Mısrî, sürgündeki hayatında zülmün son haddine vardığını, usandırmak isteyenlerin ise başarısız kalışlarının haberdâr ediyor.
[1] Külhan: f. Hamam ocağı. Hamamda su ısıtmak için ateş yakılan yer
[2] Temren: Okların ucuna demir veya sarıdan takılan parçaya verilen addır. Menzil oklarına maden yerine kemik takılır ve ona da “soya” adı verilirdi. Temren ile soyanın takılışında fark vardı. Temren oka; ok ise soyaya takılırdı
[3] Zeban: f. Dil, lisan, lügat, lehçe
Zeban aver: f. Düzgün konuşan, düzgün söz veya şiir söyleyen. Dile getiren.
Zeban Dıraz: f. Dil uzatan, atıp tutan.
[4] Ass: Her nesnenin aslı, her şeyin esası
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar