Print Friendly and PDF

Yanıklar Pazarı


200





Vezin: Filâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün





Ey gönül gûş eyle gel âşıkların güftârını,
Nicedir gör dost ile yânıkların bazârını.
  





Dost belâsı sehmine üryân edüp sinelerin,
Sonra ol yârelerin istediler dermânını.  





Derdini, dermân verüptir yine ol yârelerin,
Anın içün arttırır âşıkların efgânını.  





Âşk odu şöyle yakuptur cism u cânın anların,
Kül edip savurdular cümle vücûd harmânını.  





Vasl-ı Hakk’ı isteyen cân u cihânı terk edip,
Âşk meydânında ol dikti anın dârını.  





Sâki-i bezm-i elest peymânesin içenleri,
Gör ki nice keşfederler sırr-ı Hakk astârını.  





Bi-nişânın menzilin Kâf-ı âdemden izleyip,
Ey Niyâzî böyle bulmuş bulan ol cânânını. 
 





Ey gönül gûş eyle gel âşıkların güftârını,
Nicedir gör dost ile yânıkların bazârını.  





Ey gönül kulak ver gel âşıkların sözlerine,
Nicedir gör dost ile yânıkların pazârını.  





Dost belâsı sehmine üryân edüp sinelerin,
Sonra ol yârelerin istediler dermânını.  





Dost belâsı dehşetine göğüslerini çıplak edip,
Sonra o yârelerin dermânını istediler.  





Derde rıza olmak ve kurtulmayı talep etmek vefalı olmaktır. Çünkü şifa talep etmekte sevgiliyi yüceltmektir.





Derdini, dermân verüptir yine ol yârelerin,
Anın içün arttırır âşıkların efgânını.  





Derdini, dermân veriptir yine o yârelerin,
Onun içün âşıkların feryatlarını arttırır.  





Derdin derman olması insanın yaratılışında bulunan hüzün cüzündendendir. Çünkü sürekli sevinen insanda huzur bir zaman sıkıntı verir. Dert ve gamın insana sağladığı kuvvet sevinçten çok fazladır ve gereklidir. Terbiyede esas olan gâmın var oluşundaki esrardır. Her dert aslında yenilenmeden başka bir şeyde değildir.





Âşk odu şöyle yakuptur cism u cânın anların,
Kül edip savurdular cümle vücûd harmânını.
[1]  





Âşk ateşi şöyle yakıptır cism ve cânın onların,
Kül edip savurdular bütün vücut harmânını.  





Vasl-ı Hakk’ı isteyen cân u cihânı terk edip,
Âşk meydânında ol dikti anın dârını.  





Vasl-ı Hakk’ı isteyen cân ve cihânı terk edip,
Âşk meydânında Hakk onun dâr ağacını o dikti.  





Sâki-i [2]bezm-i elest peymânesin içenleri,
Gör ki nice keşfederler sırr-ı Hakk astârını.  





Elest meclisinin Sâki’sinin büyük kadehini içenler,
Gör ki nice keşfederler Hakk sırrının yazılarını.





Sâki, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemdir. Elest meclisinde insanlar ona yakınlıkları ile Allah Teâlâ’yı bilmede derecelere kavuştular. 





Bi-nişânın menzilin Kâf-ı âdemden izleyip,
Ey Niyâzî böyle bulmuş bulan ol cânânını. 
 





Nişânsızın menzilini âdem Kâf-ından izleyip,
Ey Niyâzî böyle bulmuş bulan ol cânânını.  














[1] Harm: Muhkem etmek, sağlamlaştırmak.   Davara yük vurmak.   İşinde çabuk çabuk olmak.   Udul etmek.   Kat’etmek.





[2] Saki: (Saky. dan) Sulayan, içecek su veren, sucu.   Kadeh sunan. İçki sunan. SAKİ’ : Kırağı, şebnem, çiğ.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar