Aşk, Her Şeyden Daha Çok Acı Çekti
İki dünya güzeli!
Ezelden beri, bana aşkınla neler çektirdiğini bir bilsen.
Göz bebeklerinle büyülenmiş çarpan kalbimi tutsak ettin, kimsenin vermediğini verdin ama, avlayıp yaralı bıraktın beni. Kınanacak kadar perişan oldum.
Küs değilim, üzülmedim. Her şeye rağmen ben sana baktım.
Bende bir aşkın var, kendimden daha güçlü. Daha nasıl ellere baksın ki, kimseyi göremez ettin.
Aşk, merhamet ülkesi değil...bende günden güne büyüyor.
Sevişmemiz rakiplerin bakışlarından gizli ama, ciğerim yanmış, gözüme baksalar aslında bilirlerdi.
Sonra diyorum, çılgın deli olmuş bir âşıkı kim ne yapar?
Bana aşk bile ağlıyor…sakinleş diye?
Olsun...seni seven biri hayatta, ne kazanır ya da ne kaybeder?
Bunu düşünemem ki.
Güneşe benzeyen yüzün canıma nur, içimin derdine ilaç. Ancak gündüzlerde zaten yoksun, gecelerde uykular olamasa bu hayat beni ne çabuk bitirecek.
Sevgi bahçemde her gün bir rüya ağacı dikiyorum…meyve ne zaman verecek bir bilsem. Ya da sen biliyorsan, söyler misin?
Önceleri neler dikip suladım, suladım da onlar bitti, ancak aşkımızın ağacındaki kuruluk neden gitmiyor. Yeşermeliydi, ama hala kurumaya yüz tutmuş, gibi.
Yediğim ekmeğim, içtiğim suyum!
Uyandır hayatımızın şu cılızlaşmış kandilini, kaderimiz aydınlansın,artık sevinelim.
Aşk karanlık, yalnızlık ister, diyorsun, anlıyorum.
Usandım bittim …sensizlik dünyası böylesine sonsuz ve büyük olması sadece benim için mi?
Ne zaman, gelecek...kumruların öpüşmesi gibi kuytularda buluşup sevişmek.
Ne zaman gelecek?
Kıskanıyorum onların korkusuzca orta yerde sevişmelerini.
Hayatı sensiz yaşıyor olmaktan memnun değilim, Her sabah uyandığımda bu aşk esirine, kimse acımıyor, bari bir sen acı. Sende pişman gibisin, ne olacak bunun hali, diyorsun?
Olsun be...
Ağlamaktan gözlerime aklar düşecek olsun…yine de Yusuf’unu bekleyen Yakub gibi rüzgarın gelgitlerini kollarım. Umudum, bir fırtına çıksa, bilmediğim olsun, beni istediğin yere götürse. Oralarda beni yalnız bıraksa. Seninle alakam olsun, bu teselli yeterli.
Beni seviyorsun, bende seni.
Ayrılıktan bıktım.
Düşüncelerim umutsuzluk vadisine düşüyor. Derin çukurlara kayıp gidiyorum.
Mutlu aşk diyorlar. Bu yalan olmalı, tatlı rüyam, seni anınca bir o kadar mutluyum. Ancak bu bahtsız kaderden bıktım.
Benim hayatım, benim gülüşümsün!
Senden başka bir yolum var mı?
İçimde huzur namına çiçekler açtıran yine senden başkası değil. Bahçemde gözyaşlarımı kurumaya yüz tutmuş ağacımın dibine akıtıyorum ki, belki yaprakları uçarda gelir avucuna.
Benim derinim, güzelim!
Kalbim ağlıyor, ellerim, ayaklarım, gözlerim de.
Böyle bir aşk daha önce var mıydı? desinler.
Aşk herkese bir ulaşılmaz değil ancak onun sevgi tohumu, bende özel olarak senin için büyümeli. Kalan ömrünü seninle harcatmalı, sonuna kadar beraber olmalı.
Düşünmeden edemiyor insan...zamanı nasıl olacak…hep böyle hasretle mi?
Neden, niçin, nasıla bir cevap bulalım.
Bizdeki şans bu kadar deme... başkası olamaz mıydı?
Olmuyor…olmuyor.
Olmazda.
Aşk, her şeyden daha çok acı çekti…
İlk kezimde, son kezim de...benimle
...
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar