Print Friendly and PDF

Yahudi Değil mi


Dini Ona, Hizmeti Banadır

Müslüman geleneğinde halife I. Ömer zamanında geçtiği iddia edilen ilginç bir hikaye yer almaktadır .
Halife camideyken Kufa valisi Ebu Musa'dan Suriye'den kendisine gelen mektupları okuması için hizmetkârını camiye yollamasını ister. Ebu Musa hizmetkarının camiiye giremeyeceğini söyler. Hz. Ömer "niye abdestsiz mi?" diye sorar. "Hayır" der Ebu Musa, "bir Hıristiyan". Halife çok şaşırır, öfkeli bir şekilde Ebu Musa'nın bacağına vurarak: "Derdin ne senin? Allah seni çarpacak! Gücü her şeye kadir Allah'ın "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin" (V,51) diyen sözlerini bilmez misin? Neden yanına dini bütün bir Müslüman almadın?" Ebu Musa'nın karşılığı şöyle olur: "Dini ona, hizmeti banadır". Ebu Musa'nın söylemek istediği şey açıktır: Bir adamın dini kendi meselesidir; işverenini ilgilendiren sadece mesleki becerileridir . Ancak bu hikâyeyi aktaran kişi halifenin son sözlerine de yer verir : "Allah'ın aşağı tuttuğunu ben yüce saymam. Allah 'ın düşkün saydığını ben yüceltmem; Allah'ın uzak tuttuğunu ben yakın saymam.”
[ibn Qutayba, Uyun al-Akhbar, I (Kahire, 1962), s.43; A.L. Udovitch bundan kısmen şu yazısında söz etmektedir: "The Jevvs and islam in the High Middle Ages: A Case of Müslim View of Differences", Settimane di Stııdio del Centro italiano di stııdi sü'alto medioez'o (Spoleto, 1980), s.665-666. Zımmilerin yönetimde çalıştırılmasıyla ilgili yasal sorun için bakın: Khoury, Toleranz, s.91-92,166 ve devamında. ]

Mesih İle İlgili

Yahudi topluluklarının Müslüman egemenliği altında yaşadığı yüzyıllar boyunca, hatırı sayılır miktarda Yahudi şu ya da bu nedenle İslâmi kabul etmiştir. Bu tür din değiştirmeler konusunda bilgimiz çok kıttır. Müslüman yazarlar bu konuyu pek anılmaya değer bulmazken, Yahudi yazarlar böylesi acılı bir konuyu deşmemeyi yeğlemişlerdir. Hıristiyanlardan farklı olarak, Müslümanlar için, Yahudilerin kendi dinlerini kabul etmesinin özel bir teolojik anlamı yoktur. Bu durum olsa olsa kendi  imanlarının insanlık arasında yayılmasının kaçınılmaz -ve nispeten küçük- bir parçasıdır. Elimizdeki bilgilerin büyük bölümü şu üç duruma ayrılmaktadır: Tarih ve biyografi yazımında belli bir yankı uyandırmış unlu ve tanınmış kişilerin dönmesi; kişisel statüde yasal çatışmalara yolaçmış, dolayısıyla kayıt tutulmasını gerektirmiş olan din değiştirmeler, ve son olarak, zorla ya da cezbederek çok sayıda Yahudinin topluca içtenlikli olarak ya da olmayarak egemen imanı kabul ettiği nispeten nadir durumlar. İlk kez böyle bir din değiştirme dalgasının İslâmm erken yıllarında yaşandığı anlaşılıyor. Peygamberin Arabistan'da ortaya çıkması ve gerek Romanın gerekse İran'ın gücünü yerlebir eden, Kudüs'ü ve kutsal toprakları Bizans'ın pençesinden kurtaran yeni bir dünya gücünün yaratılması o devirde bazı Yahudilere kendi kerametlerinin gerçekleşmesi ve Mesihçi çağm gelişi gibi görünmüştü. İlk Arap zaferlerinin Yahudilerde uyandırdığı coşku ve beklentileri, dönemin apokaliptik parçalarında ve diğer yazılarında görmek mümkündür. Muhtemeleri Arapların Filistin'deki ilk zaferlerinin ardından ama hem Kudüs'ün hem de Roma'nm eyalet başkenti Caesarea'nın ele geçirilmesinden once yazılmış bir ilahi (piyut) buna örnektir:

Mesih'in, Davud'un oğlunun ezilen bir halka geldiği o gün
dünyada şu emareler görülecek ve vaki olacak ki;
Yer ve gök zail olacak,
Ve güneşle ay gölgelenecek,
Ve [vaadedilmiş] Topraklardakiler sessizliğe gark olacak.
Batı nın kralı ve Doğu'mm kralı birbirlerine yürüyecek
ve Batı'nın kralının askerleri [vaadedilmiş] ülkeye
dayanacak.
Ve sonra Yoktan ülkesinden bir kral çıkacak
ve askerleri ele geçirecek [vaadedilmiş] Toprakları,
Dünyada yaşayanlar yargılanacak gökten yere toz yağacak
rüzgarlar savuracak Ülkeyi
Ye'cuc ile Me'cuc kışkırtacak birbirini
ve putperestlerin kalplerine korku salacak
Ve İsrail günahlarından kurtulacak
ve dua evinden artık uzak kalmayacak
Bol bol teselli ve lütuf yağacak üzerlerine r
Hayat Kitabı na hakk edilecekler
Artık Edom ülkesinden kral çıkmayacak
Antakyalılar isyan edecek ve barış getirecekler
Ma'uziya ve Samiriye teselli bulacak
Akka ve Galile şefkat görecek.
Atları kan ve ter içinde kalana dek
Edomlular ve İsmaililer Akka Vadisi'nde savaşacak
Gazze ve kızları taş olacak
Ve Askalon ile Aşdod korkudan titreyecek.

Yahudi Olmayanların Kanlarını Ekmeklerine Katıp Yerler

Aşağıdaki sözler, çok satan bir Mısır resimli dergisiyle yaptığı ve 4 Ağustos 1972'de yayınlanan bir söyleşisinde merhum Kral Faysal Yahudilerin tarihteki rolünü anlama tarzına örnek teşkil etmektedir:  

Eski zamanlardan beri İsrail hep kötü emeller beslemiştir. Hedefi diğer bütün dinleri ortadan kaldırmaktır. Selahaddin Eyyübi zamanında çıkacak bir savaşın hem Müslümanların hem de Hıristiyanların zayıflamasına yol açması için Haçlıları kışkırtanların Yahudiler olduğunu tarihten biliyoruz. Yahudiler diğer dinleri ve halkları kendilerinden aşağı görürler. İntikam konusuna gelince, belirli bir günde Yahudi olmayanların kanlarını ekmeklerine katıp yerler. İki yıl kadar önce, ben Paris'i ziyaret ederken böyle bir olay cereyan etmiş, polis öldürülen beş çocuğun cesedini bulmuştu. Çocukların kanları alınmış. Sonradan bu çocukların, kanlarını alarak o gün ekmeklerine katmak amacıyla Yahudiler tarafından öldürüldükleri anlaşılmıştır. Bu olay bize Yahudilerin Yahudi olmayanlara karşı besledikleri kin ve garazın boyutları hakkında bir fikir vermektedir.

 


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar