Print Friendly and PDF

Ayna mı, Cam mı?

Bunlarada Bakarsınız

 


Hayatımızın bütün evrelerinde ahlak adamları, düşünürler…sürekli kalp temizliğinden ve aynası temiz olanlardan bahsederler. Gerçekten çok güzel bir düşünce değil mi, pırıl pırıl bir kalp sahibi olmak. Ancak “Aynalı Baba”yla görüştüğümde dedi ki,

Kalp aynası iki yüzlüdür. Birini parlattığın zaman arka yüzünü de parlatman gerekiyor. Yoksa bir yüzün parlaklığı seni mahveder” dedi.

Düşündüm. Parlatmak.

İki yüzü parlatmak.

Rivayete göre Niyazî-i Mısrî, sonradan şeyhi olan Ümmî Sinan kaddese’llâhü sırrahu’l-azizi görmek için Antalya’nın Elmalı kazasına giderken, rüyasında bir kalaycıya gider. Kalaycı müşterilerle dolup taşmaktadır. O da güğümünü (Tuhfe’de abdest ibriğini) kalaylatmak için verdiğinde kalaycı , “dışını herkes kalaylar, maharet içini kalaylamakta” diyerek güğümü (ibriği) kolayca ikiye böler, iç ve dışını kalaylar ve yapıştırarak geri verir. Daha sonra Uşak’ta Ümmî Sinan kaddese’llâhü sırrahu’l-azizi gördüğünde bu kalaycı ustanın o olduğunu anlar.  Şeyh “Mehmed derviş bu kalaycı şaşılacak biri değil mi?” diyerek rüyasını keşfedince de O’na biat eder. Aşağıdaki ilâhiyi bunun üzerine söyler.

(İbrahim RAKIM, 1750), v. 7 Yard. Doç. Dr.Kenan ERDOĞAN, “Şiir-Efsane-Menkıbe ilişkisi Ve Niyâzî-i Mısrî’nin Menkabelerine Göre Bazı şiirlerinin Hikâyesi” Sosyal Bilimler Yıl:2003 Cilt:1 Sayı: 1s.11-12.)

Neden iç ve dış. Aklıma her zaman İlk bakışta şu gelirdi. Maddî ve manevî cephesi. Meğer öyle değilmiş. Aynanın katranlı kısmını da parlatmak gerekli imiş.

Neden?

Eğer kul isen, -kul olduğumuz âşikar- iki yüzüde parlak olmalı. Bir kalp ki, billur cam gibi. Ne aksetse delmeli geçmeli. Tasarrufun yok, elinden bir şey gelmedikten sonra, sırları bilsen ne olur. Kaderi bildiği söylenen Nostradamus’un dediği gibi, “benim bilmem kaderi değiştirmez, olan olacaktır.” Peygamberlere gelecekten bilgi verildi derler. Peygamberlerin duası kabuldü, bazı şeylere engel olamaz mıydı?

..

Sorun bilmekte değil, kalbin ayna mı câm mı olmasında. bilinen akseden ayna olan kalpte kalır, ancak cam gibi billur olunca deler gider.

Köşesine oturmuş, şeyhin halini şimdi daha iyi anlıyorum. O biliyordu, ama aksedeni yoktu. Huzurda boyun kesmiş haliyle âlemin kalbini delip gidişinde,  göndereni biliyordu.

İsmail Hakkı Altuntaş

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar