Print Friendly and PDF

Kuleli Olmak

 


İnsanız, tamam deriz. Kendimizi yetiştirdiğimizi sanırız. Öyleki bir ilah olmadığımız kalmıştır. Onunda renkli elbiseleri vardır. Bazen giyer samurlaşırız. Sonra hayran hayran çıkılması zor kulemizde aşağılara bakarız. Fakat rahat durur muyuz, heyecanlarımız isteklerimiz vardır. İnmek için bir vesile ararız.

Firavunlaştığımız  kulemizden bir gün inince…

Bizi serhoş etmiş kule. her şeye değişik baktırmaktaymış. İnince güzelliklerimiz ve gerçeklerimiz birer birer soyulmaya başladı.

Ne oldu?

Doğrularımız vardı. hepsini kaybetmiş gibi. O kulede iken çok rahat ve mutlu değil mi idim? Neden indim ki?

Huzursuz edici durum.

Kule tanrıya yakın olan bir yerdi. Tanrı gibi yaşamaktı. Hava atması bile yetiyordu.

Yer, hayvan.

Kulede konuşmalar kalbi olurdu.

Yerde akıl, ancak bir bağ gibi.

Yer, kalbin kovulduğu .

Hayvanlıktan çıktığımız akıl. Yerde kalbin bir değeri yoktur.

Varsa yoksa akıl. Akılsızın tanrı katında bile değeri yoktur.

Kulede ve yerde olmak bambaşka.

Sırlar var diyorlar ya, kovulduğun zaman anlarsın. Yerde iken kuleyi, kulede iken yeri der gibi. İste istediğini kuleden ve yerden.

Yere bir indirdiler mi seni bırakmazlar. Daha önce kuleyi bulan olduğundan bahsetmek istemezler. Korkma kuleden gelen biri isen, her ne şekilde olursa olsun kovulacağını bir yerde bulunuyorsun. Ancak kurtuluş bulmak çok kolay değil.

Bütün mesele yerde.

İnsansın konuşursun. Kulelisin ya kovulacaksın. Kibar veya canın yanarak.

Kibar kovuluş, kendi aşağılık yönünüzü hatırlatırlar o şekilde kovarlar.  Anlayınca zaten kendini kovarsın. Can yakanı ise  gerçekten itici ve zor olanıdır. Öldürürler. Melekli meleksiz. Fark eden bir şey yok, her şekilde kovulursun. Çünkü kulelisin.

Doğrular başımızı ağrıtan doğrular.

Hangi doğru deme, seni eğri gösteren doğrular. Bir şey seni kovduruyorsa bir doğruluğun var demektir. Ancak ben hep kovuluyorum. Eğrilik bendeymiş gibi, yoksa  doğrular ötekilerde mi? Konuşuyorsan seni eğri gören biri muhakkak olacaktır. Susarsan da kimse yine anlamayacaklardır.

Durmazsın tercihin yine konuşmak olur.

Neden deme? Allah Teâlâ dahi durmamış konuşmuş. Birçok şeyle teçhiz ettiği akıl verdiği insana güvenemediği değil mi ki, önce saptıranı sonra doğrulatanları göndermiştir. Demek ki sapıtırkende doğrulma yolunda olacağız.

Hayatın herşeyinde ortağız. Aşık oluruz, düşman oluruz…. bir şeyi paylaşırız.

Konuşmak

Filozof köy kahvesinde konuşursa ne olur?

 -Filozof dediğimiz bir misal, daha doğrusu bir fazla bilen kuleli-

Konuşur, dayak yer.

Peki konuşmasın mı?

Filozof köy kahvesinde konuşacak ve dayağını da yiyecek. Kuleli. Her zaman dayak yiyen filozof çeker gider. Kaderidir. Fakat sözünü kahvede bırakmıştır.

Söz tırmalar köylü kafasını. Ne söyledi, neden söyledi…Neydi ki bu, neden dövdük ?

Köylü; Filozofu kovduk, tamam da kafamızı karıştıran bu mereti neden kovamıyoruz?

Sorun ve çözüm burada başlıyor. Atamazlar, kovamazlar. Çünkü o söz kulak rahmine düştü, mayalanacak, ta ki çocuk verene kadar. İşin kötü tarafı o zaman, köylü aranacak  duracak, filozofu da bulamayacaktır.

Filozofun derdi de bir başka.

Kuleden indi. Yerde ise kovuldu.

İnsanı bırakmayan kovulmalar. Birde kendi elinle olanlar. Rahatını kaçırdılar, dönüşünde  kalmamış.

Fazla bildin az bildin ne oldu?

Hepsi geçti gitti. 

İnsanız. Ölümlüyüz.  Bunu bilmenin büyük nimet oluşunu hissettiğimiz zamanlarımız olur. Çok şükür öleceğiz.

Güzelde arkaplanında tekrar bir ölümsüzlük suru var diyorlar, işte bu kötü…

Sonsuzluk

Sözü buraya getiren kuleden inişimizdi. Bence kuleden inmek iyi olmuyor. Yalnız kaldığınız kulede hapsolmuş olsanız da, yerdeki özgürlüğün sonu hep kovulmakla bitiyor.

İsmail Hakkı Altuntaş

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar