Print Friendly and PDF

Kader Bu


Hazret-i
Mûsâ bir gün münâcatta:






Rabbî, bana gizli hikmetlerinden göster ki bu sûretle saltanatını seyredeyim,
demiş. Cevap olarak:
Filân yerdeki çeşme başına git ve ibâdetle meşgul olarak bekle, buyrulmuş.





Hazret-i
Mûsâ, emir olunan yere gidip de oturduğu sırada bir süvâri gelerek atından
inmiş, cepkenini çıkarmış, kesesiyle berâber bir taş üzerine bırakmış ve
çeşmeden su içip def-i hâcet ettikten sonra cepkenini giymiş ve atma binerek
çekip gitmiş.





Arkadan
bir çoban gelmiş. O da su içmiş ve süvârinin unuttuğu keseyi görerek, alıp
gitmiş.





Çobandan sonra bir âmâ gelmiş. Dünya çeşmesi değil mi bu? O da suyunu içmiş; fakat tam gideceği zaman, kesesini unutan süvâri geri dönerek çeşme başına gelip de, keseyi bıraktığı yerde göremeyince âmânın almış olduğuna hükmederek, sakladığı yerden çıkarması için zorlamaya başlamış. Âmâ her ne kadar böyle bir şeyden haberi olmadığını, gözlerinin görmemesi yüzünden, esâsen keseden haberdar olamayacağını söylemiş ise de adamı iknâ edememiş ve paralarını kaybet-mekle deliye dönen süvâri âmâyı öldürmüş. İşte üç meçhullü bir mesele!





Hazret-i
Mûsâ yine münâcâtta: Yâ Rabbî, işler böyle oldu. Ama ben bir şey anlayamadım.
Bu babda hikmetin nedir? demiş. Gelen cevap şöyle olmuş: Bu süvârinin babası, o
parayı, gördüğün çobanın babasından çalmıştı. O âmâ ki gördün, o da vaktiyle
süvârinin babasını öldürmüştü.





Dünyâda hiçbir şey tesâdüfe bırakılmamıştır. Hiçbir şey sebepsiz olmaz. İnsan ne yaparsa kendine yapar, ne ekerse onu biçer. Meselâ insanın, kötülük gördüğü bir kimseye bedduâ etmesine lüzum yoktur. Şu kimseden şu fenâlığı gördüm, eziyet çektim, Allah kahretsin, demek ayıptır. Sıhhatte iken hasta oldum veyâhut, ferahta iken sıkıntı içinde kaldım, huzûrum varken gaflete düştüm. Varlığım dirliğim varken fakre ve zarurete düştüm deme! Çünkü bütün başına gelenler, senin kötü amel ve niyetlerinin önüne hâdiseler şeklinde gelmesi ve bu sûretle seni yaralaması ve ıztırap vermesidir.





Demek
ki gördüğün ve bulduğun, hep kendi amellerinin akisleri ve neticeleridir. Onun
için başkalarına atıp tutmaya lüzum yoktur, hüküm Hakk'ın hükmüdür.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar