Kâkül-i Leylâ
Canım Gözbebeğim Benim…
Bütün gece sana mektup yazdım. Rüyamda mı, yoksa yarı
uyku ve uyanıklık arasında mı bilemedim. Öyle güzel cümleler kurdum ki
zihnimde…ben dahi hayran kaldım. Taki kalkınca bunları yazayım dedim. Ancak
uyanınca hepsi sırlandılar. Hatırlamıyorum.
Üzülmedim…biliyorum…ileride hepsi kalbimden dile
gelir. Bir benim var benden içeri değil mi?
Merakta etmemek lazım…her şeyin bir vakti var.
Duymanın da söylemenin de.
En güzeli sevgimizi, kalbimizi paylaşmak değil mi?
Benim içinde bir ayrıcalık kakül-i Leyla var…koynumda
sakladığım, koklayıp öptüğüm.
Cennetim benim!
Can vermek çok zor. Umut ederim ki, ben bu zorluktan
eminim. Kendimi avuçlarında bildiğimden beri, canımı sen alacaksın.
Deme ki, bir kevkeb gibi hep aynı sözlerdeyiz.
Niye olmasın?
Bir fidanda güller ne kadar çoğalırsa çoğalsın, hepsi
aynı kökten…biz bizeyiz…ihtilafsız…soluk soluğa. Öyle olmalı.
Senin sevginin yüceliğine nasıl erişirim bilemesem
de…senden ölene dek kopmayacağımı biliyorum.. .
Sevmek işi aslında çok kolay. Sevilmek ise çok
zor…birde ilahiden.
Nefesim!
Her nefes bilinçli bir çabadır. Benim nefesim sana ait
olunca…ikimizin gülü…ilâhi yapının kapısında durmalı ve anımsatmalı her zaman gizliden
gizliye öpüş hatıramızı.
Ne mükemmel bir şey.
Aşk minel aşk
ve halâtihi…
Kim ki buldu aşkı …o zaman bütün dünyayı nergis yerine
koklar.
Gel sevdam tutunalım hiç bırakmayacak şekilde
eteklerine…sıkıca.
Yarınlar nasıl olsa bizim…
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar