Print Friendly and PDF

Mavim...


image


Nasılsın? 
Mavi sonsuzluğun rengi… yanımda olsan desem çok değil, benden ayrı kalmıyorsun ki, seninle gözlerin ağladığı yerde beraber olmuşuz. İnsanların çoğu burayı arıyor.
Seninle el ele olmak.
Hayatım gözyaşıyla dolu. Fakat heyecandan titriyorum… senin ile beraber oldum diye, sevinç mi yoksa geç kalmışlığın tedirginliği mi?
Soruyorum sen mi beni, ben mi seni hak ettim…cevabı yok.
Bir şey var bir sonraki hayatımız eskisi gibi olmasın olur mu?
Rüyaların doğduğu yer diyorlarmış aradım sonunda buldum…neresi?
Meğer ki, senin yanınmış.
Şimdi, ben hep üzülüyorum, geç kaldım diye.
İşte bu yüzden bu rüyanın sonunu görmek ve gerçeğe uçmak istiyorum. Ve yardım etmeni istiyorum. Çünkü ben ve sen karlı yolun açılmış tünellerinde donmadan kurtulmalıyız.
İkimizi bağlayan engeller yanında ve kırmaya çalışan engellerimiz de var. Karlı yol erimeden bu yol bitirmeli. Yoksa kayboluruz derinliklerde
Diriltilenlerin yeni hayatı sadece bir gün sürmeyecek ki, gazaba uğramışların uydurmaları, gelecek sonsuzluk ve bitmeyen bir yol.
Biz sadece mutluluğu istiyoruz ama buna kavuşmanın bedelini ödemek zorundayız…galiba.
Ayrılıklar aslında aynıdır… Biz acıların bizdeki tesirlerine bakmalıyız. Ya kaybolacağız, ya kötü olacağız ya da biz olacağız… Bu seçimi yapmamız gerek… Biz kötü olamayız. Bu nedenle kalpten kalbe giden yolumuz daima açık olacak… Biz olacağız ve kimse bunu bilemeyecek…
Sevgilim!
Kalbim seni dünyanın sonuna dek takip etmeye kararlı. Geçmişin gizemine takılmadan düze çıkmalıyız. zaman aleyhimize değil ama, çürüyecek çok şeyimiz var susuz çölümüzde hayatımız bize çukur olmadan bir şeyler olmalı. 
Hayat bir kara komedi gibi. İnsanı hayata bağlayacak ne çok şey var aslında. Bozuk vidalar gibi zaman döngüsüne takılırsak ilerimiz gerimiz kaybolur… Bir U dönüşü yapalım. 
Acılarına son verebilecek gücümüz var değil mi?
Tek şey yalnız olmadığımızı bilmek. Bütün bu olanlar hayatımızı beraber yaşamaktan vazgeçirmemeli.
Bakarsan hayatımızda ne değişecek demeden yardım elimizi birlikte tutmalı…baktık ki olmuyor, burunlarımız aynı kokuya değmeli elimizi değdiremeskte …
Baktık ki değişen bir şey yok, sonsuza dek bizi kuşatan kaderimiz kutuptaki kış gecesi kadar soğuk iken bunu ikimiz yanarak çözelim…
Ne yapalım… geçte olsa yakaladık kaçmış olan ipimizi… tekrar örelim baştan örer gibi…

İsmail Hakkı Altuntaş

Not:
Gizli bir sinyal: Bu antik bir sinyal terimi. Kuzey kutbundaki kabileler kullanırmış. Erkekler buz çölünde ava giderken eşleri burunlarına dokunurmuş. Bu ölüm anlamına gelirmiş. Manası: Kalbim seni dünyanın sonuna dek takip edecek.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar