Print Friendly and PDF

Çingeneler Zamanı (1988) Dom za vesanje

 
Not: Çingenelerin yakın zamanda adlarını Roman'a çevirmelerini anlamıyorum...Onlar bir kültür ve yaşamları doğal ortamlarında yadırganacak bir halleri yok. Her zaman dediğimiz gibi geçmişle bağlarını kopartmak bir toplumun yok olma nedenidir. Bir çingene çingene olduğundan gurur duymalı insanlık yönünden toplumlarında bir noksanlık varsa onu düzeltmeye çalışmalıdır.


142 dk

Yönetmen:Emir Kusturica

Senaryo:Emir Kusturica, Gordan Mihic

Ülke:İngiltere İtalya, Yugoslavya

Tür:Komedi, Suç, Dram, Fantastik

 Vizyon Tarihi:01 Mayıs 1990 (Türkiye)

Dil:Romany, Sırpça, İtalyanca, İngilizce

Müzik:Goran Bregovic

Oyuncular

Davor Dujmovic

Bora Todorovic

Ljubica Adzovic

Husnija Hasimovic

Sinolicka Trpkova

Özet

Perhan Romanya'da büyükannesiyle yaşayan yeniyetme bir çingenedir. Çingenelerin doğayla bütün ve kendilerine has atmosferinde, Perhan da biraz kendi iç dünyasında biraz da kızarkadaşının aşk ateşinin içinde yaşamaktadır. Genç çingene, duygu yoğunluğu yaşadığında nesneleri uzaktan hareket ettirebilmektedir de.

Mafyatik işler peşindeki Ahmed, ondan yararlanmak için Perhan'ı kendisiyle birlikte şehre gelmeye ve yaşadığı yeri terketmeye ikna eder. Perhan bu yeni hayata tek bir şey için katlanır: yeterince para biriktirmek ve sevdiklerine geri dönüp evlenebilmek. Bir yandan da bacağından ameliyat olmak için onlardan ayrılan kızkardeşini bulmayı ummaktadır.

Yönetmen Emir Kusturica'ya uluslararası alanda tanınma getiren ve Cannes'da coşkuyla taçlandırlan bu ilgi çekici yapım, aynı zamanda tamamı çingene dilinde çekilen ilk film özelliğini de taşıyor. Müzik, dram, hayal, bildiğiniz tüm Kusturica bileşenlerini barındıran bir yapım.

Altyazı

BİR AŞK FİLMİ

 Hayatımı mahvettin

Gençliğimi

 Bana yaptıklarına bak!

 Ayakkabımla kafanı yaracağım.

 Ben hayatıma devam etmeye çalışıyorum ama onlar beynimi yiyorlar.

 Ama kaçtım.

 Aptal değilim ben.

 Zehir iç o zaman!

 Ampuller!

 Tanrım Ampuller!

 Ruhumu zincirleyip beni zincirli bir dansöz gibi oynatmaya çalışıyorlar.

 Kanatlarımı kırpıyorsunuz!

 Kanatsız bir ruh neye yarar ki?

 Benim ruhum özgürdür!

 Kuş gibi özgürdür!

 Önce yukarı doğru uçar, sonra aşağı inerler.

 O bazen ağlar.

 Bazen de şarkı söyler ve güler.

 Tanrı da bizim yanımıza, yeryüzüne indi.

 Çünkü o da biz çingenelerin yanındaydı.

 Sonra yine yukarı gitmiş.

 Ben ne yapayım?

 Benim hatam değildi!

 Gel babana!

 Geçerim.

 Tanrım!

 Yardım et bana!

 Sadece bu seferlik!

 Eğer varsan bana yardım et Tanrım.

 Her şeyi kaybettim!

 Bari doğru düzgün bir adam alsaydı.

 Ama o domuz herif aldı!

 Çok pişmanım.

 Yüz Kazanır ve sırıtır.

 Sevgili Tanrım!

 Kazansın şu domuz!

 Ama seninle bir anlaşma yapalım.

 Sadece bugün bana kazandır ben de sana inanayım.

 Söz veriyorum!

 Yemin olsun!

 İnanacağım sana.

 Bu domuzu yenmek için hayatımı veririm.

 Şu çingene için yapıver!

 O domuza yardım edeceğine bana yardım edebilirsin!

 Yardım et bana!

 Sadece bu seferlik.

 Hadi bakalım bat çamura!

 Düğünümü mahvettin!

 Boğul!

 Pazarlığımızı unutma güzel Tanrım!

 Ev bittiğinde kar gibi bembeyaz olacak.

 Evden sonra da bacağımı doktora göstereceğim.

 İşte para Hatizda

 Ne haber tatlım?

 Kocama para verdiğin için

Tanrı senden razı olsun.

 Pazara çıktım ama hiçbir şey satamadım.

 Al bu hindiyi.

 Şükranlarımı sunmak için bir hediye.

 Hastaları iyileştirdiğim için bir şey almıyorum.

 Biraz daha Biraz daha Tanrı seni de çocuklarını da korusun.

 Şimdi şunu ye bakalım.

 Perhan!

 Artık ağlama Danira.

 Perhan!

 Bak sana ne getirdim.

 Bana mı?

 Sadece sana!

 Sen çok iyisin.

 Sen ninenin canısın.

 Her şeyimi veriririm ben sana.

 Bu benim mi şimdi?

 Küçük kardeşin Danira'ya çok iyi baktın.

 Çok çalışıyorsun sen.

 Canımı istesen veririm.

 Kuş kimin anne?

 Perhan'ın.

 Çapa yapıyor ve kardeşine bakıyor.

 Perhan mı?

 Ya ben?

 Neden her şeyi torununa veriyorsun?

 Cevabı çok basit: O benim sözümü dinliyor.

 Söz dinliyormuş!

 Ben senin oğlun değil miyim?

 Ben hiçbir şey alamıyorum!

 Savaş suçlusu değilim ben!

 Almanya'ya döneceğim.

 Saçmalamayı kes!

 Ben saçmalıyorum öyle mi?

 Saçmalayan kim acaba?

 Söylesene burada saçmalayan kimmiş?

 Delireceğim!

 Perhan, Perhan!

 Almanya'ya gideceğim ben!

 Almanya'ya gideceğim!

 Orası benim evim oldu her zaman.

 Anladın mı?

 Perhan'la sen de burada Yugoslavya'da kalacaksınız!

 Anladın mı?

 İster inan, ister inanma!

 Namusumu lekeledin!

 Utandırdın beni!

 Vurmasana!

 Parçalayacağım seni!

 Hey, küçük kazanovan nerde?

 Aşağı insene.

 İn aşağı, seninle konuşacaklarım var.

 Gel de oğlunun kızıma yaptıklarına bak!

 Gözlerini oyacağım onun!

 Geberteceğim o adi herifi!

 Ellerini çek bakalım!

 Nerede o?

 Hemen buraya getirin onu!

 Hemen göreceğim onu!

 Sakin ol!

 Hayır Çok uzun zaman önce Keri ile birlikte Yeşil ve Piao görecekler!

 Geberteceğim onu!

 Lime lime edeceğim!

 Kızımın namusunu kirletti!

 Karnını şişirdi!

 Daha 13'ünde bile değil bu kız May!

 Gözlerini oyacağım!

 Geberteceğim seni de onu da!

 Beni öldüreceksin ha?

 Nedenmiş o?

 - Seni şıllık seni!

 - Laflarına dikkat et!

 - Burası benim evim!

 - Getir onu buraya.

 Oğlunu getir!

 Kapa çeneni!

 Bu kadarı yeter!

 Hoşuna gitti mi ha?

 Onun altına yatarken hoşuna gitmişti, değil mi?

 Şimdi de gelmiş benden para sızdırmaya çalışıyorsun!

 Öyle değil mi?

 Kesin öyle!

 Senin oğlun bütün kasabayı beceriyor!

 Ağabeyim onun bir yerlerini kesecek!

 Oturun!

 Oturun.

 Oturun.

 Oğlunu da masaya getir de yüz yüze konuşalım.

 Kızı alırsa hiçbir şey yapamazsın.

 Oğlumu her gördüğünde gözleri yuvalarından fırlıyor bunun.

 Ampul gibi bakıyor ona!

 Ampul gibi!

 Küçük fahişe Ayıp sana!

 Aç kanatlarını Güneş kuşu.

 Aç kanatlarını Güneş kuşu.

 Ah Yine mi hasta?

 Hayır, değil.

 Annem evi dağıttı.

 Aziz George Günü için beyaza boyanmasını istiyor.

 Aç kanatlarını Güneş kuşu.

 Perhan!

 Etrafı bir ara bakalım.

 Azra'ya kireç bul!

 İyisinden koy.

 Hadi bakalım.

 Kireç almaya geldim.

 Kireç mi?

 Güzel.

 Kaybol!

 Otur.

 Torbayı kim taşıyacak?

 Sen yardım etmezsen ben taşıyacağım.

 Kirecin nasıl yapıldığını bilir misin?

 Dinle.

 En önemli şey sıcaklıktır.

 Ateş iyi yanmazsa kireç de düzgün yanmaz.

 Ateş bu işte en önemli şeydir.

 Odun yanar ve duman da bacadan çıkar.

 Metal levha kızarmaya başlar.

 Taş yanmaya başlar.

 Sonra da her şey bembeyaz olur.

 Bunu yapmak için ne kadar ısıya ihtiyacın olduğunu sadece Tanrı bilir.

 Öpüşmeyi biliyor musun?

 Kireç olmazsa ev de olmaz.

 Erik reçeli de acı olur.

 Seni öpebilir miyim dedim?

 Ninem kirecin Taş Ana'nın göğüsleri olduğunu söyler.

 Ama Taş Ana'yla Orman Ana kavga etmişler.

 Sonra da Orman Ana, Taş Ana'nın göğüslerini ısırıp koparmış.

 O yüzden kireç süt gibiymiş.

 Onu toprak doğurmuş.

 Su vaftiz etmiş.

 Ateş de beslemiş.

 Daha önce hiç öpüşme görmedin sen, değil mi?

 Gördüm.

 Sinemada Kes şunu!

 Nefes almadan ne kadar süre öpüşebilirsin söylesene?

 Yaklaşık 15-20 dakika.

 Kaybol!

 Tanrım!

 Dudakların mıknatıs gibi.

 Bak sana ne göstereceğim.

 Seyret.

 Tenekeleri görüyor musun?

 Hayal görüyorum galiba!

 Dur orada!

 Dur orada!

 Kim istiyormuş kızımı?

 Ben istiyorum.

 Sen mi?

 Onunla evlenecek misin?

 Duydun mu?

 Bu beyinsiz canımızı sıkmaya gelmiş.

 Bu avanak kızımla evlenmek istiyormuş!

 Gir bakayım içeri!

 Azra burada kalacak.

 Ne?

 İçeri gir dedim!

 Burada kalacaksın Azra!

 Hemen içeri gir diyorum!

 Sağır mısın sen?

 Yaktın, yıktın sen beni!

 Canımdan bezdirdin!

 Ömrümü çürüttün!

 Saçımı süpürge ettim sana.

 Böyle mi teşekkür ediyorsun!

 Ya sen!

 Seni şaşı, asker piçi seni!

 Ne soyun sopun belli, ne de paran var!

 Ne bekliyorsun ha?

 Çek git buradan, çabuk!

 Peki ya sen?

 Ya sen?

 Sağır mısın nesin!

 Dilini mi yuttun?

 Ölü toprağı mı serptiler üstüne ha?

 Hadi, konuş benimle!

 Senin derdin ne ha?

 Ah, Tanrım!

 Geçekten var mısın acaba?

 İmdat!

 Kimse yok mu?

 Yarım edin!

 Ah, yüce Tanrım!

 Yetişin komşular!

 Bekle sen!

 Gözlerini oyacağım senin!

 Kadın katili domuz seni!

 Katil!

 Yardım!

 Polis!

 Komşular!

 Adi herif!

 Ben bunları hak edecek ne yaptım Tanrım!

 Senden çorba yapacağım!

 Canım ninem 3 kez evlenmeyi denedim.

 Ama olmadı.

 Benim bu dünyada yerim yok.

 Bu mektubu bitirdiğimde yutacağım.

 Böylece kendimi bir kadın için öldürmenin utancını hissetmeyeceğim.

 Azra olmadan yapamam ben.

 O bir tanrıçadır ama anası yılanın teki!

 Perhan'ın

Ya gölgemden atlarım ya da hayatımı değiştiririm.

 Bir iki üç Ve zıpla!

 Defol, seni gölge!

 Mehtap, kayık ve göz yaşlarımız!

 Azra!

 Defolun!

 Salıncaklarda bir ağlama Sönen bir kahkaha!

 Yıldızlara doğru akıt göz yaşlarını.

 Ateşin etrafında gölgem dans eder.

 Bu saatte buralarda ne yapıyorsun?

 Azra!

 Azra!

 Aşığım sana!

 Geliyorum.

 Yalnıza siyasetçiler asmalı kendilerini!

 İn oradan aşağı!

 İn!

 Zavallı salak seni!

 Kilisede kendini asman hiç hoş değil!

 Açın kapıyı.

 Dışarı çıkın!

 Hatizda! [Hatice]

 Benim, Zabit!

 Gir içeri arkadaş.

 Tanrı seni korusun.

 - Aziz George Günün kutlu olsun.

 - Tanrı'nın yardımıyla seninki de kutlu olsun.

 Otur.

 Bu çocuğu eve getirdim.

 Onu nerede bulduğumu sorma ama.

 Ne yapıyorsun sen?

 Ağlıyorum.

 Kız da ağlıyor mu?

 Evet.

 Ne bedbahtlık

Ninene biraz bir şeyler çal hadi.

 Akordiyonumuz var.

 Benim oğlum olsaydın da kendini öldürmeye çalışsaydın gebertirdim seni.

 İşte güzel akordiyon.

 Ninenin en sevdiği şarkıyı çal.

 Bahçede Çok romantik bir şey çünkü.

 Gençken bahçeye çıkardık

Dışarıda, beraber dans ederdik.

 Böyle güzel bir erkekle niye dans etmeyeyim ki?

 Ne düşünüyorsun?

 Çok romantik!

 Beni yakıyorsun!

 Nine?

 Uyuyor musun?

 Evet.

 Rüya görüyorum.

 Seni de görüyorum.

 Nine!

 Gel otur şuraya.

 Annem çok mu güzeldi?

 Resimlerdeki bir peri kadar güzeldi.

 Danira'ya hamile kaldığında tostoparlak olmuştu.

 Falcılara gittim.

 Annene birinin büyü yaptığını söyledi.

 Bana bir muska verdi ama bir işe yaramadı.

 Ben de onu bir hocaya göstermeye karar verdim.

 Benim evim Almanya.

 Merdzan!

 Deli misin sen

Neden Almanya'ya dönüyorsun?

 Çok hastaydı.

 Ananın başında Kur'an okudu hoca.

 Ama fayda etmedi.

 Doktora da gittik.

 Fena bir hastalıkmış.

 Haplar, iğneler verdi ama nafile.

 Kollarımda öldü.

 Gençti, çok güzeldi

Tanrı verdi, Tanrı aldı.

 Elden ne gelir ki?

 Ben neden bir askerin piçiyim?

 Senin baban

 Bir Slav askeriydi.

 Askerliğini burada yaptı.

 Sonra da ortalıktan kayboldu.

 Bir asker piçi olduğum doğru.

 Ruza doğruyu söylüyormuş.

 Onu diyenler halt etmiş!

 Ninenin bir tanesisin sen.

 Hadi bakalım uyu şimdi.

 Rüyaya dal 5. 4. 3. 2. 1. 2. 3. 4. 5.

 Sen orada kalıyorsun.

 Bugün beraber gitmeyeceğiz.

 Danira'nın yanına git.

 Sağır mısın?

 Gelin bakın İtalya'dan kim gelmiş.

 Şeyh Ahmed gelmiş.

 Çingenelerin şeyhi.

 Gelin, bakın İtalya'dan kim gelmiş.

 Nasılsın zengin Şeyh Ahmed!

 Araban fiyakalıymış!

 Nasılsın Ahmed?

 Çok iyiyim.

 Beyaz elbisen ne güzelmiş!

 Oynayalım mı?

 İstiyorsan her zamanki gibi 12'ye doğru oynarız.

 Tamam.

 Ahmed, bana biraz para versene.

 Tımarhaneden geliyorum ben.

 Hayırlı bir iş için geldim.

 Senden kızını istiyorum.

 Kaybol!

 Çık dışarı.

 Ortalıkta dolaşma.

 Ninem de istiyor.

 Azra'yla evlenmek mi istiyorsun?

 İşin-gücün var mı?

 Ona ne verebilirsin?

 Teneke kutuları tekmelemekle olmaz.

 Bir iş bul da para kazan!

 Sakin ol Sakin ol Benim kızım pırlanta gibidir.

 Sen ona layık değilsin.

 Yüz kere söyledim.

 Cevabım hayır.

 Yavaş ol!

 Çık git şimdi buradan!

 Nine!

 Gel de bize yardım et.

 Diğerlerini de geri çevirdim!

 Çocuğumun başını mı yakacaksın?

 Ah, ninen geldi.

 Onu öldürecekmiş gibi konuşuyorsun.

 Ne içersin?

 Bir şey yiyip içmeyeceğim.

 Oğluma kızını istemeye geldim buraya.

 Ve para getirdim.

 Çok para.

 Ne kadar istersen Görüyor musun?

 Bak!

 Oğlun beni ilgilendirmiyor.

 Çatal-bıçağı ve tenekeleri tekmelemekten başka ne bilir?

 Neden kendi parasını kazanmıyor?

 O zaman getirirsin onu.

 Sen de bu işlerin nasıl olduğunu bilirsin.

 Bu ufak para şaka herhalde!

 Benim kızım milyonlar eder!

 Kimsede yok o para!

 Azra!

 Buraya gel.

 İyice bak.

 Azra çok güzeldir.

 Kızınla nasıl da böbürleniyorsun!

 Böbürlenebilirsin, evet.

 Şunlara bir bak!

 Evet, güzel.

 Baktım zaten.

 Ne olmuş?

 O çok güzel!

 Kör müsün?

 Oğlunu al ve kaybol.

 Çabuk gidin buradan!

 Geri döneceğim ve sen de kara, plastik bacaklarımı öpeceksin!

 Kızımı istiyormuş!

 Güldürmeyin beni!

 Unutma ki benim güçlerim var.

 Seni lanetleyebilirim.

 Kötülük edebilirim.

 Yine de kara, plastik bacaklarımı öptürürüm.

 Gücünü de al, defol git buradan.

 Beni dinle!

 Neşelen hadi

Neşelen

Bir köprüden atlamak ya da evlenmek için hiçbir zaman geç olmaz.

 Ninenin bir tanesisin sen.

 Kirecini sattın mı?

 Hayır.

 İşler kesat.

 Borçlarını ne zaman kapatacaksın?

 Sabaha.

 Yarın geri döneceğiz.

 Nereye?

 Nereye?

 Polisin olmadığı bir yerlere.

 Borçlarını kapatabilirsin.

 Güneş doğuyor.

 İki kart.

 Amca!

 Amca!

 Amca!

 Eve gel.

 Roberto boğuluyor!

 Ana, beni duyuyor musun?

 Bu haydutlar beni kovalayacaklar.

 Kurulan ve yatağına git.

 Hayır!

 Bunlar belalı adamlar.

 Borcum var onlara!

 Rahat bırak beni Ne güzel rüya görüyordum.

 Haydut bunlar!

 Acilen para lazım bana.

 Ben bulurum.

 Hadi, seni pislik!

 Lanet olası parayı hemen ver bana!

 Ver!

 Ver yoksa hepimizi öldürürüm.

 Ver!

 Duydun mu cadı?

 Para istiyorum.

 Bunu söylemek istemiyorum.

 Bu senin son şansın!

 Param yok.

 Neyim varsa senin zaten.

 Donuna sakladın değil mi?

 Düğün için saklıyorsun.

 Bırak beni!

 Bırak beni!

 O paraya ihtiyacım var!

 Getir o parayı!

 Yoksa hepinizi öldüreceğim.

 Kumar yüzünden yuvamızı dağıttın!

 Ah, tabi!

 Sen şimdi görürsün evin nasıl mahvolacağını!

 Ya cehenneme gidersin ya da hemen parayı verirsin.

 Beni dinle aptal şey!

 Fakirim ben.

 Param yok!

 Nereden bulayım sana para?

 Nasıl yağdığını görmüyor musun?

 Ocağımız batıyor!

 Bu sübyan da korkuyor.

 Git buradan!

 Ne yapacağımı görürsün şimdi.

 Para!

 Parayı bulmazsan evi başına yıkacağım!

 Hemen bul!

 Senin tımarhaneye gitmen lazım

 Uzun zaman önce

Yeryüzü ve gökyüzü karı-kocaymış.

 Beş çocukları varmış.

 Güneş Ay Ateş Bulutlar ve su.

 Yeryüzü ve gökyüzü, çocukları için yedi katmanlı güzel bir yer yaratmışlar.

 Kibirli Güneş

Dünya'yı gökten ayırmaya kalkışmış.

 Ama başaramamış.

 Diğer çocuklar da denemişler ama nafile.

 Bir gün

Rüzgar da denemiş ve bütün gücünü kullanıp başarmış bunu.

 Hatidza!

 Gel kurtar oğlumu.

 Çabuk ol yoksa ölecek!

 Kan büyük bir sırdır.

 Kan güçtür.

 Beni iyi dinle Ahmed, çocuk daha iyileşmedi.

 Merdzan!

 Her şeyim!

 Kim yaptı sana bunu?

 Ağabeyleri.

 Oğlunu iyileştirdim ben!

 Bu muydu karşılığı?

 Nasıl bir adamsın sen?

 Çık git buradan!

 Üzgünüm.

 Ne ayıp

Tek oğluma hem de

Böyle mi teşekkür edecektin?

 Hiçbir şey bilmiyordum, yemin ederim.

 Yalan söylüyorsam şu toprak yutsun beni!

 Hesabını soracağım onlara.

 Param var ama.

 Ne kadar istersen al.

 Senin paranı istemem ben.

 Ailenin yüz karası!

 Dikkat et!

 Minnet borcunu unutma seni işe yaramaz!

 Neyse ki oğlumu kurtardın.

 Anladım zaten.

 Hindimi öldürttün!

 Şimdi ben de seni öldüreceğim!

 Boş ver şimdi hindiyi.

 Ben yüz tane alırım sana.

 Kesin şunu!

 İkiniz de dinleyin şimdi.

 Kavgayı kesin, anladınız mı?

 Sen burada kal.

 - 300 tane daha alırım sana.

 - Hani sadece benimdi!

 Bu ne biçim bir davranış böyle?

 Ya sen canavar?

 Sen ne yaptın?

 Derdin ne senin?

 Utan!

 Öz dayına ha

Seni bir yakalarsam boynunu kıracağım.

 Keseceğim boğazını.

 Tatlı niyetine de bütün dişlerini sökeceğim.

 Çürümüş bir balkabağı gibi ezeceğim seni!

 Bir daha bana el kaldıramayacaksın!

 Söz veriyorum

 Ayaklarımı öpeceksin, piç seni!

 Nereye gidiyorsun?

 Otur şuraya.

 Konuşalım.

 Oğlun Roberto'yu iyi etmemin karşılığını ödemek ister misin?

 Hiçbir doktor iyi edememişti onu.

 Söyle.

 Şuradaki sübyanı görüyor musun?

 Bacağını görüyor musun?

 Ljubljana'da kemikleri düzelten bir hastane varmış.

 Çocuğu oraya götür, ödeşmiş olalım.

 İtalya'ya giderken Ljubljana'ya götürebilirim onları.

 Yalnız bırakamam.

 O nereye, ben oraya.

 Ailenin reisine bak!

 Güzel!

 Sizi götüreceğim Hepinizi.

 Ağlama Danira.

 Hastaneye gitmek istemiyorum.

 Gidemeden ölmekten korkuyorum.

 Korkma.

 Merdzan!

 Ne yaptın sen aptal!

 Ayıp!

 Rahat bırak onu.

 Delirdi.

 Şeytan girmiş içine.

 Evi görüyor musun?

 Şüpheli misin?

 Sorun çıkarmazlar.

 Onlarla bir sıkıntın olmaz.

 Irsi değil bu, değil mi?

 Bacak mı?

 Hayır, güçlerin.

 Onlarda da var mı?

 Hayır.

 Sadece Perhan'da biraz var.

 Biraz derken?

 Önemli bir şey değil.

 Perhan!

 Gel buraya da şeyh seni görsün.

 Neler yapabildiğini göster ona.

 Buraya gel.

 Şeyhi gör.

 Kardeşini hastaneye götürecek.

 Yapamam.

 Göster ona!

 Git!

 Yapamam!

 Kız kardeşini iyileşmesi için hastaneye götürecek!

 Elvis!

 Jashar!

 Rambo!

 Eve gidip enstrümanları alın!

 İyi bakın onlara.

 Çocuklarınız gibi

Onlar benim her şeyimdir.

 Merak etme.

 Şoförümüz iyi.

 Bosna'dan geldi.

 Yakında Marilyn Monroe'ninki gibi bacakları olacak.

 Hatidza!

 Hemen iyileşsin de geri dönsün komşu.

 Sen de gel.

 Arabada herkes için yer var.

 Nasıl geleyim?

 Hem yaşlıyım hem hastayım Ağlama.

 Bacağı düzelecek.

 Hiç iyi hissetmiyorum.

 Yemek torbasını unutmuşum.

 Ağlama Danira.

 Çok ani oldu, biliyorum.

 Gidersem beni sakın unutma.

 Yalvarırım bekle beni.

 Sadık kal.

 Mektup yazarım sana.

 Dönersem seni artist yapacağım.

 Kız kardeşim bizimle.

 Ninem de öyle.

 Anladım.

 Dayım Merdzan'ı görecek olursan yolunu değiştir.

 - Anladın mı?

 - Evet.

 Güzel.

 Ağlama nine.

 Müstakbel gelinine bakabilmen için sağlam durman gerekir.

 Ona çok iyi bak.

 Yüreğim dağlansa da ağlamayacağım.

 Kardeşine göz kulak ol.

 Peki.

 Irfan!

 Sonra da Rüzgar Kral tüm gücüyle saldırmış anasına ve yeri gökten ayırmış.

 Ağlama Dada.

 Büyük bir kız gibi davran.

 Beni onlara bırakmayacağını söyle.

 Tamam ama sen de ağlamayı kes.

 Korkuyorum.

 Cesur ol.

 An!

 Anamız!

 Görüyor musun?

 - Güzel mi?

 - Evet, çok.

 Nasıl?

 Saçı, gözü, burnu, ağzı her şeyi var.

 İşte geldik.

 İyi günler doktor.

 Telefon etmiştim.

 Evet, hatırlıyorum.

 Yalnız kalmasın lütfen.

 Korkuyor.

 İşimiz bittiğinde Marilyn Monroe'ninki gibi bacakları olacağını söyledim ona.

 Elimizden geleni yapacağız.

 Adı ne?

 Danira Feric.

 Danira Feric.

 Ne kadar tatlısın sen!

 Korkma.

 Yoldaş Tito da burada iyileşti.

 Şimdi bir muayene edelim.

 Doktor!

 Ben onunla kalacağım.

 Sağlıklı insanların işi yok burada.

 Dur, Ahmed!

 Bizi yalnız bırak.

 Üzgünüm.

 Masrafları siz mi karşılayacaksınız?

 İmza atmak için yarın ağabeyim gelecek.

 Bunu nasıl yaparsın?

 Kim yemek verir sana?

 Nerede yatarsın?

 Ne yapmayı düşünüyorsun?

 Bir hastanın yatağını almayı mı?

 Nineme söz verdim.

 Biz de ninene bacağının iyileşeceğine söz verdik.

 Öyle de olacak.

 Dinle.

 Benim İtalya'ya gel.

 Çalış ve ev için para kazan.

 Bay Ahmed, lütfen.

 İlik iltihabı Ameliyat etmemiz lazım.

 Şimdi ne olacak peki?

 Ameliyat ucuz değil, biliyorsun.

 Perhan!

 Beni yalnız bırakma.

 Bekle, böyle hızla nereye gidiyorsun?

 Perhan!

 Benimle kalacağına söz vermiştin.

 Bekle!

 Nereye gidiyorsun?

 Perhan!

 Söz vermiştin.

 Senin için zor olduğunu biliyorum.

 Ama seni zengin edersem bana dua edersin.

 Nereden buldun bunları?

 Aldım.

 Neden?

 Roberto yalnız kalmasın diye.

 Köpekler gibi meme emmekten hoşlanıyor.

 Ama erkek sadece kendinin olsun ister.

 Çocuklarını kim satar ki?

 Yeterince çocuğu olanlar!

 Zaten 11 tane çocuğu olanlar.

 Ama 12.'ye hamile.

 Adam gibi kadın da başkasıyla evli.

 Skandalı örtmek için indirim bile yapıyorlar bana.

 Bak!

 Bir gecelik çalışmanın meyveleri.

 Zef!

 Vahşi Batı başladı.

 Hangi cehennemdeydin sen?

 Çıkar üzerindekini!

 Kendini satmayı öğren biraz!

 Sıra sende.

 Sıra sende.

 Defol git.

 Belanı mı arıyorsun?

 Yaklaşan olursa 80'le başlarsın O da "elli" der, sen de kabul edersin.

 Hadi.

 Resmen soyuyorlar beni yahu!

 Şuna bak!

 6 yıllık vergi, iki ceza, üç kusur

Elimde avucumda olanı vermezsem sınır dışı ederler beni.

 Bunun benimle ne ilgisi var?

 Kız kardeşin için para ödemem gerek.

 Ama neyle ödeyeceğim?

 İşte, bak!

 Hiçbir şeyi kalmadı.

 Bu sefer tamamen iflas ettim.

 Bir de Robert'in Floransa'daki hastane masrafları var.

 Neredeyse unutuyordum.

 Beni sinirlendirdin ufaklık!

 Sana yardım edeceğim.

 Söz veriyorum.

 Ne iş yaparak yardım edeceksin ki bana?

 Her zaman sırayla.

 Merhaba canım.

 Çok güzel Çok teşekkürler.

 Zef!

 Sökül paraları!

 Bosnalılar!

 Geri gelin!

 Sıçra!

 Kim sana bunu yapmanı söyledi?

 - Hiç kimse!

 - Çöz!

 Çalışmak istemiyorsa çalışmak zorunda değil, anladın mı?

 Kız kardeşi iyileşemez Evlenebilmek için evi de olmaz.

 Biraz para ver de gözümün önünden defolsun.

 Kız kardeşine Ljubljana'ya gidebilirsin.

 Onlar için üzgünüm.

 Senin için de.

 Bir köpek gibi yaşayıp güneşte kemik tozu ararsın!

 Biraz para verip evine gönderin.

 Perhan!

 Bak!

 Perhan!

 Bak!

 Canım ninem Hayattayım ve sağlıklıyım.

 Beni merak etme.

 Milano'dayım.

 Burada krallar gibi yaşıyorum.

 Göz alabildiğince güzellik ve zenginlik var.

 Rüya gibi Hayal gibi Sen de burada olsaydın her şeyim tamam olurdu.

 Ahmed haklıymış.

 Burada çok para kazanabiliriz.

 Lütfen Azra'ya iyi bak.

 Plastik ayaklarının göğe değil de yere değdiğinden emin ol.

 Tanrı'nın hepimiz için bir planı olduğunu anladım artık.

 Ahmed bana babam gibi davranıyor.

 İtalyanca konuşuyor, nasıl davranması gerektiğini biliyor.

 Her tarafta adamları var.

 Avukatlar, hakimler, papazlar, polisler Ben çok kazandım Kendime Ahmed'inki gibi bir ev yapacağım.

 İtalyan stili.

 Bir kilisenin küçük hali gibi olacak tıpkı.

 Danira'yı merak etme.

 Doktoru gözlerimle gördüm.

 Ahmed'in adamı.

 Sana ne alayım?

 Merdzan için küçük bir TV aldım.

 Bütün uzaklar yakın olsun diye.

 Pahalı bir düğün yapacağım.

 Herkes Perhan'la Azra'nın düğününü hatırlayacak.

 Perhan'ın.



 İrfan nerede?

 Duymuyor musun?

 İrfan nerede?

 Bilmiyorum.

 İrfan nerede?

 Kaçtı.

 Salak seni!

 Neden dikkat etmedin, geri zekâlı!

 Şimdi böyle mi oldu ağabey?

 Yıkıl karşımdan!

 Git bul onu.

 Nereye bakayım?

 O senin problemin!

 Yıkıl hadi karşımdan!

 Bakayım Gözyaşları ha?

 Tanrım!

 İşe yaramayacak.

 Aradığın şey burada değil mi?

 Ne kaybettin söyle bana.

 Git bir kahve al.

 Biraz da ekmek ve peynir.

 Marmelat ya da yumurta da al.

 Canın ne istiyorsa al işte.

 Tatilleri sever misin?

 Hasta mısın biraz?

 Ah, böyle mi teşekkür ediyorsun?

 Teşekkür ederim.

 İnsanlara böyle güvendiğim için çok aptalım.

 Unutma.

 Emeksiz yemek olmaz.

 Lanet olsun size!

 Neler oluyor?

 Beni bitirecek misiniz siz?

 Patron kim?

 Buranın sorumlusu kim?

 Kanınız zehir dolsun sizin!

 Ahmed Ahmed!

 Neyin var?

 İlaçlarım Tansiyon ilaçlarım!

 Senin kocan ben miyim kardeşim mi ha?

 Seni fahişe çingene!

 Buraya gel.

 Buraya gel Buraya gel Ninenden haber getirdim.

 Hemen geri gelmezsen gümüş dişli bir kız mahvedecek seni.

 Gümüş dişli bu kız, kurdun kurbanıdır.

 Hadi, çabuk olun!

 Dokunma bana!

 Hadi, hadi!

 Çabuk!

 Geliyorum.

 Hadi, dışarı!

 Aferin!

 Hayat güzel, değil mi?

 Hepiniz karakola!

 Sen de onlarla karakola!

 Sadece hasta burada kalabilir.

 Duydunuz mu?

 Dediklerini yağın, karşı çıkmayın!

 Aferin oğlum.

 İyi iş çıkardın.

 Sen benim oğlumsun.

 Kardeşimsin.

 Kardeşim için Ljubljana'ya para gönderiyor musun?

 Her ay başında.

 Evin için de para gönderiyorum.

 Temeli attık bile.

 Bugün sen ve ve Roberto benim sahip olduğum tek şeysiniz.

 Damila Herkes buraya baksın!

 Bugünden sonra patron Perhan'dır.

 Kardeşlerime değil, ona itaat edeceksiniz.

 Anladınız mı?

 Anladık.

 Küçük bey!

 Birini mi arıyordunuz?

 Artık bana aitler.

 Gelin.

 Ahmed'e şunu da söyle ufaklık kardeşi Saddam deli değil.

 Onun için hapislerde çürüyecek değilim.

 Zef yapsın o işi.

 Hem en büyük kardeş o.

 Öyleyse bunu ödeyecek.

 Hoşça kal yakışıklı!

 Lanet olsun kardeşlerime!

 Bize çalışacak birkaç çocuk satın al.

 Hamile bir kadın bul.

 Sınırdan geçirmesi daha kolay olur.

 Delilik bu!

 Tamamen yeni bir insan!

 Bana sakat birilerini getir.

 Cüce de olabilir.

 Tanrı seni korusun.

 Benim için yaptırdığın ev nerede?

 Görebilir miyim?

 Benim evin hemen yanında.

 Kardeşiz, değil mi?

 Ama ziyaretçi giremiyor.

 Neden ki?

 Pasaportunu çıkaran avukat uyardı beni.

 Bir skandal patlak vermiş.

 Gazetelerde yazılmış, TV'de bile gösterilmiş.

 Çocukları yurtdışına satanlar hakkında bir film yapılmış.

 Oradan uzak dur.

 Bari'den Karadağ feribotuna, oradan da Bosna feribotuna bin.

 Ninemi, Azra'yı, Ljubljana'daki kız kardeşimi görmek istiyorum!

 Hayır.

 Risk çok büyük!

 Polis peşimizde.

 Burada birkaç adres var.

 Güney'e git.

 Saraybosna'ya, Tuzla'ya doğru.

 Bir de kadın bul bana.

 Dzamila'yı göndereceğim.

 Zevkine uygun olsun.

 Çok zayıf, ufak tefek olmasın.

 İyi yolculuklar!

 Buraya gel.

 Buraya gel.

 Öyle olsun istemedim.

 Beni affet.

 Geri döneceğimi söylemiştim.

 Tanrım!

 Milyonlar Plastik bacaklarımı öpmene bile gerek yok.

 Benim mi bunlar?

 Şuna bak!

 İşadamı olmuş.

 Ne güzel becermiş.

 Kızım için neler yapmış.

 Tanrım!

 Evlendi mi?

 Hayır, evlenmedi.

 Ne yapabilirdim ki?

 O bir kadın.

 Aklına eseni yaptı.

 Gezip eğlendi.

 Başa çıkamadım.

 Ne yapabilirdim?

 Böyle bir kıza ne yaparsın ki!

 Karnındaki çocuk?

 Belki de sendendir.

 Ya sen?

 Sen ne düşünüyorsun?

 Git dayına sor.

 Tanrım!

 Neler oluyor böyle!

 Çok içiyorsun.

 İyi değil bu.

 Eskiden brandye sarmıştım ama hiç hayırlı olmadı.

 Alkol insanı korkaklaştırır.

 Beni gördüğüne sevinmedin mi nine?

 Ninen seni çok severdi.

 Ama söyle bakalım oğul, kendine ne yapıyorsun böyle?

 Korkma, ben yanındayım.

 Neden telaşlanıyorsun nine?

 Şimdiye kadar iyiydim çok şükür.

 Ya sen?

 Kız kardeşin nerede?

 Ljubljan'da.

 İşi bitmek üzeredir artık.

 Bir brandy getir bana.

 Neden ağlıyorsun?

 Neden ağlıyor?

 Sanırım sürtük halinden memnun değil.

 Şimdi de ağlıyor.

 Çocuğun senden olduğuna neden inanmıyorsun?

 Yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum ben.

 İnancın yoksa Tanrı da sana sırt çevirir.

 Bu gömlek!

 Nereden buldun onu?

 Nereden buldun?

 Bu ellerle O binayı yaptım.

 Bir evim de var.

 Kim yaşayacak orada.

 Sen ve ben nine.

 Ben orada olmayacağım.

 Tanrı istemez orada oturmamı.

 Hayır!

 Böyle yapmamalısın!

 Eskiden dürüsttün sen!

 Utan kendinden şimdi.

 Çok değişmişsin!

 Nasıl değişmişim nine?

 Ninesinin canı olsaydın söylerdim!

 Ama artık öyle değilsin.

 Şımarığın tekisin!

 Sana bir şey söyleyeceğim oğlum.

 Hayat bir seraptır.

 Mesela ben Kader yarın beni toprağa koyabilir.

 Onun için bu parayı geri al.

 Neden yapıyorsun bunu?

 Kendine zarar veriyorsun.

 Tanrım!

 Tanrım!

 Mahvediyorsun kendini.

 Müziği kesin!

 İyice delirtiyor onu.

 Geri çekilin!

 Perhan!

 Beni bekle.

 Hey, komşu!

 Çok sarhoşsun.

 Ne bakıyorsunuz öyle?

 Toz olun hadi!

 Komşumun derdiyle kendi derdim gibi ilgilenirim.

 Bir lamba!

 Bir kantar!

 Bir çaydanlık!

 Bu hediye de dayıdan!

 Bakalım içinde ne var!

 Sessizlik lütfen.

 Bir somun ekmek.

 Ah!

 İçinde de altın var!

 İşte limuzin geliyor!

 Limuzin geldi.

 Şoför kapıyı açıyor.

 Damat çıktı ve gelini bekliyor.

 Kucağında getiriyor buraya.

 Alkış!

 Bu kadar gelin yeter.

 Kayın nineye geçelim.

 Ekmekler ve şeker Böylece hayatları çok tatlı geçecek.

 Şimdi de damat gelini öptü.

 Kayın nine gelini eve götürüyor.

 Damadın da sırtına vuruyorlar Bu ona kuvvet veriyor.

 Bunu yapabilir.

 Şimdi de nine torunuyla birlikte dans ediyor.

 Bakın!

 Ne kadar hoş ve yakışıklı görünüyor.

 Sen hala ninenin canısın.

 Kalksana.

 Hadi!

 Ruza ve sen bana acilen sakat çocuklar bulun.

 Bir de bebeği olan hamile bir kız Azra gibi.

 Bir taşla iki kuş.

 Kolay inanamıyorum.

 Ciddi misin sen?

 Kendi çocuğunu mu satacaksın?

 Bu yüzden lanetlenirsin!

 Çocuk benim değil.

 Piç büyütecek değilim.

 Sadece bu şartla evlendim.

 Anlıyor musun?

 Al bakalım.

 Şimdi git de kimse görmesin.

 Usta!

 Usta söylesene, buralarda başka bir ev daha var mı?

 Olsaydı görürdünüz değil mi?

 Tanrı böyle yazmışsa çocuklarımız İtalya'ya giderler.

 Orada çalışıp kazanırlar.

 Hem biz, hem onar için fırsat bu.

 Şimdi sıra sende.

 Ben Ben çalışamam.

 Tanrı'ya şükür ki onlar genç.

 Peki ya Merdzan ne olacak?

 Tembelin teki.

 Kadına ve kumara düşkün.

 Yanına gelebilir miyim?

 Olmaz.

 Anlıyor musun?

 Sabırsızlanıyorum.

 Sonra da eve dönerler.

 Ben de çocuğa bakarım.

 Sonra da artık huzur içinde ölebilirim.

 Neden bana böyle yapıyorsun?

 Neden?

 Nedenini gayet iyi biliyorsun sen.

 Kuzu fiyatına pirzola satmaya kalkma bana.

 Çocuk çok çalışıyor.

 Çok konuştum yine, bağışlayın beni.

 Ama konuşmak iyi geliyor.

 Her şeyim olsa ne olur ki.

 Oğlumun nerede olduğunu Tanrı bilir Eve döndüğünde beş karış surat.

 Sonra da fahişlere gider.

 Bunları söylemekten bile utanıyorum.

 Ama artık onunla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.

 Bilmiyorum Canım Perhan'ım!

 Tanrı korusun onu.

 Bir eşi daha yoktur.

 Şükür ki oğlum gibi değil.

 Oğlum budalanın teki.

 Kızımın ne kadar harika olduğunu bir bilseydiniz Ne kadar güzel olduğunu!

 Perhan da annesi gibi.

 Kızımım genç yaşta öldü.

 Ben de yaşama gücümü kaybettim.

 Daha ne söyleyebilirim ki?

 Bu çocuk benim sahip olduğum tek şey.

 Sahip olduğum her şey!

 Yaşıyor musun?

 Al ye o zaman.

 İnanmak zorundasın Perhan!

 Bu bizim çocuğumuz.

 Merdzan bana tecavüz ettiğinde üç aylık hamileydim zaten.

 Kapa çeneni!

 Yaşan söyleme bana!

 Yalan söylemiyorum.

 Bir piçi büyütemem ben.

 Onu satacağım ve kendi çocuğumuzu yapacağız.

 Anlaşıldı mı?

 Elini ver bana.



Bu çocuk bizim.

 Aziz George Günü'nde birlikte olmuştuk.

 Oldu işte.

 Tam olarak hesapladım.

 Piç olduğunu biliyorum.

 Dinle Kendi çocuğumuzu yapacağız.

 Kararımı verdim.

 Yemin ederim ki çocuk bizim!

 Bir dakika.

 Kafam karıştı.

 Rüyamda doğumu gördüm.

 Beyaz bir kuş doğuruyorduğunu hayal ederdim.

 Bekle burada.

 Ne istiyorsun?

 Her şeyi düzgün yapmışsın ama yeni karım nerede?

 Bulabildin mi?

 Evim nerede Ahmed?

 Neden bana yalan söyledin?

 Oraya mı gittim?

 Sana başka nereden karı bulabilirdim ki?

 Düşündüm ki

Ne düşündün ha?

 Ne düşündün?

 Bir şekilde yolunu bulursun dedim.

 Bilmiyorum Sen her şeyi bilirsin Ahmed.

 Her zaman bilirsin.

 Neden bana yalan söyledin?

 Sadam yaptı!

 O yaptı.

 Evin için gerekli parayı ona verdim.

 Ama ona verdiğim bütün parayı cebe indirmiş.

 Bilmiyordum.

 Özür dilerim.

 Benim hatam değildi.

 Gerçek bu.

 Yemin ederim.

 Bana inanmıyorsan sen bilirsin.

 Git, terk et beni.

 Evimin yarısını sana vereceğim.

 İşte bütün evraklar.

 Yarın avukata gider, her şeyi onaylatırız.

 Benim fazla zamanım kalmadı.

 Ya Roberto?

 Onun için canımı verirdim ama şimdi Bilmiyorum.

 Onu her gün gözlüyorum ve her şey çok şüpheli duruyor.

 Gözleri, burnu, elleri Bana hiç benzemiyor.

 Biz gerçekten kardeşiz.

 İkimiz de aldatıldık.

 Erkek oldu!

 Tebrikler!

 Sıkı örtün üstünü.

 Bana bak Perhan!

 Bir erkek!

 Tanrı onu korusun!

 Hayır

 Azra, hayır!

 Hayır, ölme!

 Tanrı aşkına Azra!

 Canım Ninem Bütün bu olanlardan sonra yaşamamın bir anlamı kalmadı.

 Tanrı beni cezalandırdı.

 Beni gördü ve servetimi sakladı.

 Ben zengin olana kadar bekledi.

 Sonra da birden ufkumu kararttı.

 Bir fırtına gönderdi bütün altınlarımı, gümüşlerimi ve tatlı şeyleri yıkayıp götürdü.

 Önce beni zenginlikle kutsadı sonunda da her şeyimi alarak cezalandırdı.

 Büyük bir ev yaptıracak kadar param vardı.

 Ama ben anlayamadığım bir kaderin kurbanı oldum.

 Ve düşündükçe kafam daha çok karışıyor.

 Canım ninem Sözlerinin hepsi bir bir çıktı.

 Ben kimseye güvenmediğimi söylemiştim.

 Sen de demiştin ki: "İnancın kalmazsa Tanrı da sana sırtını döner.

 "Ve ne Tanrı, ne de insanlar umursar seni.

" İşte benim kaderim de böyle oldu.

 Tüm kalbimle inandığım adam tarafından kandırıldım.

 Ahmed benim için hem Tanrı hem de babaydı.

 Sana Danira'nın Ljubljana'da hastanede olduğunu yazmıştım.

 Artık biliyorum ki kötü adamlar insanların kafalarını karıştırabiliyorlar ve olmayan şeyleri görmelerini sağlayabiliyorlar.

 Ahmed'in Danira'yı çalıştırmak için hastaneden kaçırttığını öğrendim.

 Dzamila!

 Nerede o?

 - Yola çıktı.

 - Nereye?

 Ne bileyim?

 Terk etti beni.

 Dzamila Söyle bana nerede o!

 Kardeşleriyle konuştu.

 Hepsi birlikte gittiler.

 Kardeşimi Ljubljana'dan sen aldın!

 Nerede?

 Konuş yoksa gebertirim seni!

 Rahat bırak onu!

 R Roma.

 Roma!

 İşsiz fakir kadına bir sadaka Şans şans ve bol paranız olsun.

 - Bu kızı tanıyor musun?

 - Yok.

 Küçük kızı mı?

 Tanımıyorum.

 Hiç görmedim.

 Fahişe çingene seni!

 Defol git be, çingene domuz!

 Danira olmadan eve dönmeme gerek olmadığını söylemiştin.

 Onu her yerde aradım.

 Ama bulamadım.

 4 yıldır Ahmed'i arıyorum.

 400 yıl da geçse onu bulmak için, arayacağım.

 Hayallerim yandı, kül oldu.

 Hayalleri olmayan bir çingene neye yarar ki?

 Çatısız bir kilise Sessiz bir çan gibi Perhan'ın.

 Danira!

 Perhan!

 Ağabey!

 Tanrım!

 Sonunda buldum seni.

 Peki ya bacağın?

 Hala acıyor mu?

 Her zamanki gibi.

 Hadi, ye yemeğini.

 Ne yaptıklarını biliyor musun?

 Ne?

 Ahmed'in kardeşi İtalya'daki hastaneyle ilgili yalan söylemiş.

 Beni sınırdan geçirdiler.

 Dilenmeye zorladılar.

 Kardeşler bir aradalar.

 Biri bugün evleniyor.

 Ahmed mi?

 Evet.

 Ya sen?

 Bir oğlun olmuş.

 4 yaşında.

 Tıpkı sana benziyor.

 Görebilirsin.

 Perhan!

 Ne?

 - Adın ne senin?

 - Perhan.

 Senin adın ne?

 Perhan.

 Yalancı.

 Doğru değil bu!

 Acele et!

 Ahmed göremez bizi.

 Sarıl ona.

 Baban o senin!

 Hemen geleceğim.

 Hayır, bizi yalnız bırakma.

 Sadece ninemize hediye alacağım.

 Hemen dönerim.

 Ona bir bulaşık süngeri al.

 Akordiyonumu unutma ha!

 Unutmam.

 Yetişemezsem en yakın istasyona gelirim.

 Al bunu.

 Ne oldu?

 Üzüldüm.

 Aptal olma.

 Baba!

 Perhan!

 Buraya gel.

 Ben sana epey kızgınım baba.

 Neden?

 Geri gelmeyeceksin.

 Akordiyonumu da almayacaksın.

 Gelmezsem iki olsun!

 Hadi şimdi gir içeri.

 Gir.

 Irfan!

 Irfan!

 Perhan!

 Sen misin?

 Yardıma ihtiyacım var.

 Önemli değil.

 Sigaran var mı?

 Güzel sigara!

 Hazırlıklı ol.

 Benden haber bekle.

 İkinizin de şansı bol olsun.

 Ahmed!

 Gel hadi, dans et.

 Ah, benim küçük prensim!

 Baksana Ahmed!

 Ah, Perhan!

 Tek oğlum benim!

 Mezara kadar hizmet ederim sana.

 Sen benim babamsın.

 Ya yanına al beni ya da öldür.

 Öldürmek mi?

 O niye?

 Cezalandır beni.

 Çok kötü şeyler düşündüm.

 Alın götürün, yemek verin.

 Çok solgun görünüyor.

 Kim bu?

 Hiç kimse!

 Aptalın teki.

 Pasta ye!

 Pasta ye!

 Kendi pisliğinde geber!

 Şuradaki köprü.

 Çabuk.

 Yemin ederim geberteceğim seni!

 Düğünümü mahvettin!

 Çekil.

 Çekil!

 Sen benim hayatımı mahvettin.

 Ben de seninkini mahvedeceğim.

 Geberteceğim seni.

 Şimdi uç bakalım bir kuş gibi uçabilirsen.

 Uç, seni küçük piç!


Çingeneler Zamanı Film Müzikleri


Not: Müzikler youtubede açılıyor...

Goran Bregović – Ederlezi avela

Goran Bregović – Ederlezi – Alternatif

Goran Bregović – Pjesma

Goran Bregović – Scena Perhanove pogibije

Goran Bregović – Svatovsko oro

Goran Bregović – Talijanska

Goran Bregović – Scena pojavljivanja majke

Goran Bregović – Kustino oro

Goran Bregović – Borino oro

Çingeneler Zamanı Soundtrack Listesi

1. Scena Đurđevdana Na Rijeci – 4:41
2. Pjesma – 2:25
3. Scena Perhanove Pogibije – 2:35
4. Ederlezi Avela – 4:35
5. Svatovsko Oro – 2:50
6. Talijanska – 3:40
7. Scena Pojavljivanja Majke – 2:10
8. Kustino Oro – 3:12
9. Borino Oro – 3:50
10. Ederlezi – 3:50

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar