Çıkış Yok (1987) No Way Out
114
dk
Yönetmen:Roger
Donaldson
Senaryo:Kenneth
Fearing, Robert Garland
Ülke:ABD
Tür:Aksiyon,
Suç, Dram
Vizyon
Tarihi:01 Şubat 1989 (Türkiye)
Dil:İngilizce,
Rusça
Müzik:Maurice
Jarre
Oyuncular
Kevin Costner
Gene Hackman
Sean Young
Will Patton
Howard Duff
Özet
Yarbay
Tom Farrel ( Costner ) Pentagon da savunma bakanı David Brice ın (
Hackman)emrinde çalışmaktadır. Resmi bir yemekte Tom Farrel ,Susan Atwell (
Young) ile tanışır ve aralarında ilişki başlar. Ne yazik ki Susan savunma
bakanı Brice ın metresidir. Brice metresinin ilişkisinden şüphelenir,
aralarındaki tartışmada kaza sonucu Susan ölür.
Brice
olayı örtbas etmek için Susanın gizli sevgilisi tarafından öldürüldüğünü, bu
kişininde Pentagonun içinde olduğu tahmin edilen ' Yuri ' kod adlı bir KGB
ajanı olduğunu iddia eder.
Olayın
araştırılması için Yrb. Tom Farrel görevlendirilir. Yrb. Farrel olayı açığa
çıkarmaya çalışırken bir yandan da kendisine karşı hazırlanan komplo dan
kurtulmak zorundadır.
Altyazı
Yeter.
- Bunun beni korkutması mı gerekiyor?
- Ukalalık etme.
Sakin ol.
Yarbay Farrell bize olanları anlatmaya
çalışıyor.
Şunu keser misiniz?
Savunma Bakanı'yla nasıl tanıştın?
Beni Pritchard tanıştırdı.
Onunla üniversitede tanışmıştım.
- Pritchard.
- Evet, Scott Pritchard.
Tanrım.
Savunma Bakanı'nın başdanışmanı.
Oldu mu?
Bunu zaten biliyordunuz.
Oradan ne zaman çıkacak.
Altı ay
önce - Evet efendim.
Anladım.
İyi akşamlar, efendim.
Merhaba.
Teşekkür ederim.
Neyse ki yalan detektörü değil, yoksa hiçbirimiz
içeri giremezdik.
- Nasılsın Scott?
- Merhaba Tom.
Sen nasılsın?
- İyiyim.
- Harika görünüyorsun.
Sağ ol.
Davetiye için de teşekkür ederim.
Böyle yerlerde bulunmaya pek alışık değilimdir.
- Ama bulunmak istediğini sanıyorum.
Anladığım kadarıyla bizim kadroya katılmak
istiyorsun.
Notunun amacı buydu, değil mi?
- O bir not değildi.
Noel kartıydı.
Ve hatırladığım kadarıyla mesaj da "Mutlu
Noeller"di.
- Evet.
Teşekkür ederim.
- David, Scott burada.
Gel, seni biriyle tanıştırmak istiyorum.
- Scott, seni görmek ne güzel.
- Seni de öyle.
Teşekkür ederim.
Scott.
Nasılsın?
Merhaba.
Bakan Brice Yarbay Farrell, size bahsettiğim
subay.
Hatırlarsınız, Genel Kurmay ve Donanma
İstihbarat'ta çalıştı.
Çok memnun oldum efendim.
Tanıdığım herkes sizin idarenizde bir dönem daha çalışmayı istiyor.
- Çevren pek geniş olmasa gerek.
- Tom ve ben üniversitede beraberdik.
- Güzel.
Çok sıcak biri.
Bir dahidir.
Normal kurallara göre yaşamaz.
Bazıları asıl beynin sen olduğunu düşünüyor.
Öyle mi?
Gurur duymam mı gerekiyor?
Hayatım boyunca tanıdığım en olağanüstü insandır.
Gerekirse onun için canımı bile veririm.
- Bu işin şartlarından biri mi?
Bayanlar ve baylar, bu akşam Başkan'ın burada
bulunması gerçekten çok güzeldi.
Eminim bizi çok güzel bir dört senenin daha beklediği konusunda
hemfikirizdir.
Teklifsiz ve heyecanlı seçim partimize müzikle
devam edelim.
Başlayalım mı?
Evet!
Affedersiniz, ateşiniz var mı?
Elbisemden içeri bakmak istiyorsan birkaç
santim uzaman gerekir.
- Dans etmek ister misin?
- Twist'le mi?
Hayır, sağ ol.
Twist yapmak zorunda değiliz.
- "Hayır"ın anlamı "hayırdı.
- "Hayır" lafın gelişi değil miydi?
Hayır.
- Benden çok etkilendin.
- Hayır.
Evet, etkilendin.
Stoli, sek olsun.
- Evet, etkilendin.
- Bir içki ister misin?
- Aynısından.
- İki tane olsun.
- Onlardan biri misin?
- Kimlerden?
Bizi dört yıl daha becermeye hazırlanan şişman
ve parlak iki yüzlülerden biri misin?
- Hayır.
Eminim onlardan binisin.
Çok şüphecisin.
Ortama uygun olarak.
Bu parti potansiyel bir mide bulantısı olmaya
başladı, Hadi gidelim buradan.
Kavalyem bundan pek hoşlanmayacak.
Ne fark eder?
Karısı çok memnun olacaktır.
Bu konuda konuşmamız gerekir mi?
Hayır.
- Nereye gitmek istersiniz?
- Bize anıtları gezdir.
- Adın ne senin?
- Bill.
Nasılsın Bill?
Pencereyi kapatır mısın?
- Tabi.
- Affedersin Bill.
Adım Tom.
Benimki de Susan.
Geldik.
- Burası senin dairen mi?
- Hayır.
Kendi evimin anahtarı var.
- Umarım iyi bir sebebin vardır.
- Yatağına ihtiyacımız var.
Nina, Tom.
Tom, Nina.
Aşağıda bir limuzin, evimde de içki var.
Buzdolabını yiyecek dolu.
- Neden kendi evine gitmiyorsun?
Çünkü öyle işte.
Bir dostluk yap.
Arayan olursa öldüğümü, gittiğimi veya uyuduğumu söyle.
Aramaz.
- Bir şeyler düşünürüm.
- İşte evimin anahtarları.
- Bekle, üzerimi değiştirmeliyim.
Arabanın arka koltuğunda ihtiyacın olan her
şey var.
- Çok şanslısın.
- Ben tutuklanmadan gitsen iyi olur.
Güle güle Nina.
- Hoşça kal.
Tanıştığımıza memnun oldum Tom.
Ben de öyle Nina.
İlerle.
Git buradan.
- Tamam, pislik.
Hadi çocuklar, ayrılın.
Hayatımı kazanmam gerekiyor.
Beyaz alan sadece yolcu indirmek ve bindirmek
içindir.
Park yapılmaz.
Kendine dikkat et.
Egzotik limanlardan kartpostal at.
Öyle diyorsunuz değil mi?
Egzotik limanlar.
- Liman limandır.
Egzotik olan sensin.
Hoşça kal.
Günaydın Tommy.
Nöbet değişimi için çok erken.
Hareket değişikliğimizi hissettim.
Pruvaya gözcü koydun mu?
- Evet, daimi emirlere göre.
Kaptana ön güvertenin dalga aldığını
bildirmelisin.
Tabi!
Onu sen uyandırmak ister misin?
Filo telsizle
Rus denizatlısı olduğunu bildirdi.
Ona yetişmemiz ve takip etmemiz gerekiyor.
Harika.
Sualtı bombalarını deneme şansını
yakalayacağız.
- Evet, çok beklersin.
- Kıyamete kadar.
Pruva gözcüsü düştü, efendim!
Okyanusa düşebilir, efendim!
- Projektörü gözcüye çevir.
- Baş üstüne.
- Nerede?
- İşte orada!
Orada!
Dayan!
Güvenlik halatı var mı?
Tommy!
Derhal kurtarma ekibi alarmı verin!
İmdat!
Özel kurtarma ekibini çağırın.
Pruva gözcüsü düştü.
Tommy geri gel!
Kurtarma ekibini bekle.
Özel kurtarma ekibini çağırın.
Pruva gözcüsü düştü.
Yardım edin!
Tommy, güvenlik halatın yok!
- Işığı onun üzerinde tut.
- Deniyorum efendim.
Tommy!
Işığı onun üzerinde tut.
- Hava çok rüzgarlı, efendim.
Sıkı tutun!
Sakın onu gözden kaybetme.
Tanrım.
Işığı tut.
Gözcüyü yakaladı!
Yakaladı!
Denizde Cesur Kurtarma Savunma Bütçe
Kesintileri Bütçe kesintileriyle ilgili sızan haberi gördün mü?
- Gazeteleri okudum.
Geç kaldın.
- Trafiğe yakalandım.
Trafiği de hesaba katmalısın.
Ben katıyorum.
İlgili bölümlerin altını kırmızıyla çizdim
Özeti de sonunda.
- Kahvaltı yap.
Günün en önemli öğünüdür.
Kendine daha iyi bakmalısın.
Beş yıl, iki milyar dolar ve Gulf Maritime
daha prototipi bile yüzdüremedi.
Hayalet Denizaltı bir para bataklığı.
Bu işe bir sent daha vermeyeceğim.
- Haklısın ama Silahlı Kuvvetler Komitesi ve Duvall ne olacak?
- Gelecek dört yılda yapmayı en çok istediğim şey Duvall sahtekarına
haddini bildirmek.
- Hemen arkada.
- Biliyorum.
Gidelim.
Bakan Brice, günaydın.
- Nasılsınız senatör?
Bay Marshall.
- Sayın Bakan.
- Biz de gazetedeki bütçe haberini tartışıyorduk.
Okudunuz mu?
- Hayır, gazeteleri okumadım.
Ama Scott bahsetti.
- Bay Pritchard.
Bunlar nereden bilgi alıyor?
Bir de Hayalet Denizaltı'da kesinti yapılacak diyorlar.
- Tamamen asılsız.
Aslında bu konudaki seçenekleri henüz gözden
geçiriyoruz.
Bay Marshall, Sovyetlerin denizaltılarla
dudaklarımızı uçuklatacak şeyler yaptığını
söylüyor.
Senatör, sizi temin ederim bu konuda size
danışmadan bir karar vermek niyetinde
değilim İyi günler.
İyi günler, Senatör.
- Sen buna inanıyor musun?
- Hayır.
Arabamı getirin lütfen.
Duvall'in Marshall'la ilgili sözleri onunla
mücadele edersek CIA'in Duvall'in
yanında olacağı anlamına geliyordu.
Elbette.
Marshall'ın başkanlığını o destekledi.
Affedersin Scott.
Bazen sana sert çıkıyorum.
Özür dilerim.
- Özür dilemene gerek yok.
- Birkaç ay önce bana bir arkadaşını tanıştırmıştın.
Bir subay.
- Yarbay Farrell.
- Evet.
Anladığım kadarıyla istihbarat deneyimi vardı.
- Donanma İstihbarat'ta iki sefer.
Bir kahraman işimize yarayabilir.
Onu buraya getirir misin?
- Gemisi Manila'da.
- Getir onu, lütfen.
- Hayır, hayır.
Lütfen.
- Buraya gelin.
Gerçek bir
kahraman ister misiniz?
- Hadi, sen de istiyorsun.
- Ne oldu?
İstiyor musun?
Hadi!
- Yapma!
Gates, bir subay olduğunu unutmamaya çalış
lütfen.
- İşimi zorlaştırıyorsun Tommy.
- Sen benim işimi zorlaştırıyorsun.
O kadınlar bütün gün burada zaten.
- Neden bahsettiğimi biliyorsun.
- Ne?
Ne var?
- O madalyayı sen kazandın.
- Ben taşımak ?
- Sen ne?
Benden önce terfi edersen seni öldürürüm.
- Ben taşımak ?
- Aileni öldürürüm.
Domuzunu da.
- Ben taşımak ?
- Beni mi?
Çantamı mı?
- Hayır, çanta.
- Ben Filipince konuşurum.
Toz ol ufaklık.
- Çocuk para kazanmak zorunda.
- Ben taşımak ?
- Ama sakın kaçma.
- Kaçmak yok.
- Kaçarsan senin canına okurum.
- Kaçacak.
- Hayır.
- Yakalayın!
- John.
John, boş ver.
Bırak gitsin.
Bırak.
Ne olacak?
Bir diş fırçasıyla birkaç parça iç çamaşırı
götürdü.
Boş versene.
Peki.
Şimdi ne yapıyoruz?
Bilmem.
Ben birkaç tane kül tablası almayı ve yerel halk danslarını izlemeyi düşünüyorum.
- Halk dansları.
- Evet, halk dansları.
Hayır.
İhbarlı konuşma.
Yani ancak aradığın kişiyle konuşursan ücret ödenen arama.
Kapa çeneni!
Hayır, siz değil!
Ödeyeceğim.
Ama önce onun orada olduğunu bilmem gerek.
Bir, iki, üç!
Merhaba!
Bakın bayım, bir milyon pezo sayacaksam onun
orada olup olmadığını bilmem gerek.
Evet.
O benim param.
- Biliyorum.
Benim param.
Git getir paramı.
Hayır, şaka yapmıyorum.
Ben bir Amerikalı'yım.
- Alo?
- Evet, bağlayın.
Kabul ediyorum.
Parayı şimdi atıyorum.
Susan.
Alo, Susan.
- Tommy.
- Ne oldu?
Kapa çeneni!
Bağlantı mı kesildi?
Neden?
Onlara bir Amerikalı yabancı topraklarda nasıl bayrak dikiyor göstereceğim!
Evet!
Amerika!
Bir bira alabilir miyim, lütfen?
Bir bira daha istiyorum.
Çok güzelsin.
- Teşekkürler.
- Üstü kalsın.
Sağ ol.
Merhaba Tom.
Hoş geldin.
Sana birkaç mektup var.
İçeri gel.
Filipinler romantik bir yer, değil mi?
Yeni bir tablo yaptım.
New England'da Noel.
- Çok güzel.
- Gerçekten beğendin mi?
- Daha bitmemiş.
- Bir süre kalacak mısın?
Evet, yine Pentagon'da çalışacağım.
Teşekkür ederim.
- Harika.
Senin aramızda olman daima bir zevk.
Aman Tanrım.
Merhaba.
Antik Denizci.
Ama hiç yaşlı değil.
Nefesim kesildi.
Görüyorum.
Seni gördüğüme çok sevindim.
Ne zaman döndün?
Neden beni aramadın?
- Seni aradım.
- Ben de sana yazdım.
- Yazdın mı?
Ama yarı cahil sayılırım o yüzden hepsi de çöp
kutusunu boyladı.
Belsoğukluğu kaptıysan seni öldürürüm.
Üzerimde çok fazla giysi var.
- Pek bir şey var gibi görünmüyor.
Burada giysilere itirazı olan bir şey daha var
gibi Utancından kızaracaksın.
- Sen çok kötü bir kızsın.
Sakın bozma.
Kızarmanı kastettim!
Tanrım, çok utandım.
Ne yapıyorsun?
- Bunun fotoğraflamak istiyorum.
- Hayır.
Fotoğraf istemem.
Donanma kahramanı kızarıyor.
Hadi Farrell, çok kibirlisin.
Hayır, kibirli değilim.
Ciddiyim.
Lütfen, fotoğrafımı çekme.
- Hadi, çek şu yastığı.
- Ver şunu bana.
- Makineyi salladın.
Seni sapık.
Galiba bunu çok erken açtım.
Gece yarısı dolabın birinde bir maymuna
benziyor.
Günaydın, Bay Pritchard.
İçeri geçin.
Şapkanızı alayım mı efendim?
- Teşekkür ederim.
Yarbay.
Aramıza katılmanıza sevindim.
- Ben de öyle, sağ olun efendim.
Scott sizi çok övüyor.
Yeni görevleriniz hakkında bilginiz var mı?
- Hayır efendim.
O halde bu toplantı biraz erken olmuş.
- Tom Washington'a daha dün geldi.
- Ama madem buradasın Asistanım olarak Scott'ın idaresi altında bu
ofisle istihbarat teşkilatları arasında
irtibat subayı olarak görev yapacaksın.
O piranha topluluğunu bir teşkilat olarak
adlandırmak hayatın çelişkilerinden
biri olsa da.
Teşkilatların
her birinden bir temsilciyle düzenli olarak görüşeceksin.
Ama şimdilik öncelikli ilgi alanım CIA.
- Efendim.
- Hayalet Denizaltı'yı biliyor musun?
- Evet efendim.
- Otur lütfen.
Teşekkür ederim.
Hayalet Denizaltı'nın radarda görünmez olması
gerekiyordu.
Mimarının ilk eğilimi, aslında ikinci
demeliyim, ilk eğilimi burnunu kamu
yemliğine mümkün olduğunca derin daldırmak oldu.
Her neyse, uçak gemisi büyüklüğünde bir denizaltı
inşa etmek istiyorlar.
Rusları radara ihtiyacı olmayacak.
Okyanustaki o koca kütleyi çıplak gözle görecekler zaten.
Benim planım bu programı sona erdirmek.
Meclis buna karşı çıkacaktır, özellikle de
Senatör Duvall.
Affedersin.
Scott.
- Asıl endişe verici olan Senatör Duvall'in CIA ile yakın ilişkisi.
Senatöre bu alandaki Sovyet araştırmalarına dair şişirilmiş tahminler
sağlayacaktır.
Karşı
koyabilmemiz için aynı bilgiye bizim de ulaşabilmemiz gerek.
ABD yanlısı raporlara değil, tahminlerini
dayandırdıkları ham veriye ulaşmalıyız.
Senin işin bu veriyi almak.
Evet efendim.
Ancak CIA'den ham veri almak deneyimlerime
göre Bize bu verileri verirler veya
vermezler.
Verirlerse haklılığım kanıtlanır.
Vermezlerse bunu Başkan nezdinde onlara karşı kullanırım.
Benim tam tarafsızlıkla konuştuğumun farkındasındır elbet.
- Evet efendim.
Senatör Duvall.
Senatör Duvall anlamsız bir hırsla Oturun.
Anlamsız bir güç hırsıyla hareket ediyor.
Bu komik olabilirdi eğer bu kadar tehlikeli olmasa.
CIA'deki Marshall Duvall'in kuklasıdır.
Sense bir subay olarak bu tür siyasi
tatsızlıklardan uzaksın.
Bu yüzden seni seçtim.
- Evet efendim.
Scott'la git ve gerekli ayrıntılar hakkında
bilgi al.
- Evet etendim.
- Yarbay, protokolü bırakalım.
İtiraz etmediğiniz sürece olumlu cevap
verdiğinizi kabul edeceğim.
Lorraine, bana karımı bağlar mısın, lütfen?
Bence senden hoşlandı.
Burası Operasyon Odası.
Ve bu tarafta da efendim, Bilgisayar Merkezi
var.
Emrinizde çalışmaktan çok memnun olduğumu
söylemiş miydim efendim?
Öyle mi?
Teşekkürler.
- Bu bir Sperry 90/80.
Bu odadaki
bütün uçbirimler ona bağlıdır.
Fort Meade'deki NSA Merkezi'nde bulunan IBM ile arabağlantısı var.
Çeşitli programları işletir.
İletişim Güvenliği.
Telsiz İstihbarat, Personel Yönetimi Alkol ve Yangın Bürosu.
- Anafikri anladım.
Bu sistem analistimiz Doktor Hesselman.
Sizi tanıştırayım?
Kim olduğunu biliyorum.
Sam Hesselman.
Tom, seni gördüğüme sevindim.
Neden şehre gelince beni aramadın?
- Bilmiyorum.
Neden aramadık?
- Efendim ?
Seni görmek güzel Tom.
Harika görünüyorsun.
Ofisime geçelim.
- Bay Fox, siz de mola verin.
- Evet efendim.
- Temelli mi döndün?
- Temelli mi bilmiyorum.
Ama yine burada atandım.
Sen nasılsın?
Bir şikayetim yok.
Helen ve çocuklar seni soruyor.
- Güzel.
- Çocuklar kül tablasına bayıldı.
O pozisyonu bir eşeğin de yapabileceğini
bilmiyorlardı.
- Buna bayıldım.
- Hadi.
Tom, CIA’den Kevin O'Brien.
Ona irtibatı senin devraldığını açıkladım.
- Merhaba.
- Kevin senin bağlantın olacak.
Memnun oldum Farrell.
Alışmana yardım etmek için yapabileceğim bir şey olursa söylemen yeter.
- Şimdilik uyum sağlamaya çalışıyorum.
Toplantıya kadar beklemek istemeyince
sanmıştım ki Yarbay Farrell'in bazı
soruları olduğuna eminim.
Hayır.
Herhangi bir şey sormaya hazır değilim.
Vaktinizi boşa harcamak istemem.
- O halde beyler izninizle.
- Belki bir şey olabilir Kevin.
Sayın Bakan NATO toplantısına hazırlanmasına
yardım etmemi istedi.
Rus istihbaratına dair tahminlere göz atmak
istiyorum.
- Her ayın birinde rapor veriyoruz.
- Şu an için elinizde olanı gönderebilirsen çok yardımı olur.
Tabi, senin için bir şey hazırlatırım.
- Çok teşekkür ederim.
- Lafı bile olmaz.
Ustaca bir manevraydı.
Bir an için sandım ki Fark edilmemeye çalışıyorum.
Görevim bu, değil mi?
- Hediye mi?
- Evet.
Onun hediyesi.
- Onun mu?
Pahalı bir zevki varmış.
Parayla almamış.
Ona da yabancı bir bakan vermiş.
Bir başka deyişle rakibim yabancı bakanların
hediye verdiği bir adam.
- Lütfen buna başlama.
- Ben bir şey söylemedim.
Bir şey söylemene gerek yok.
Zaten hiçbir zaman söylemiyorsun.
- Söylememem gerektiğini sanıyordum.
- Ne demek istediğimi biliyorsun.
Ama yüzünde o yaralı, onaylamaz ifade
beliriyor.
Bana ne sorarsan sor cevap verebilirim.
Savunma Bakanı David Brice.
Tatmin oldun mu?
Benim Brice için çalıştığımı biliyor musun?
Desene bir farkımız yok.
- Her şeyi hallettin mi?
- Evet.
Saat sekizde
Bayan Atwell'i alacağım.
Tabi eğer unutmamışsa.
- Susan'ı onaylamıyorsun, değil mi?
- Efendim.
Susan çok zeki ve heyecan verici bir kadın.
Bunu anlayamıyor musun?
- Tam olarak anlamıyorum, galiba.
Tamam, ben baş belasının tekiyim.
Ama bu kadın bana tanıdığım hiçbir, kadının
yapamadıklarını yapıyor.
Uğruna yaşanmaya değer iki şeyden biri de bu.
- Bu akşam neden bu kadar önemli?
- Beni toplum içinde görmeyi seviyor.
Görünce ne oluyor?
Gizli bir ereksiyon mu yaşıyor?
Anlamaya çalış.
Seni bu gece geç saatte ararım.
Telefonun başında bekliyor olacağım.
- Merhaba Scott.
- Bayan Atwell.
İki beyaz şarap lütfen.
Bay Brice.
Bay Marshall ve ben kamu hizmeti üzerine küçük bir tartışma yapıyorduk.
Ben diyorum ki atamayla göreve gelenler şu
veya bu idarenin keyfine göre gelir ve
gider.
Yani rüzgara tabidir.
Öte yandan seçimle gelenler doğrudan halka hizmet eder.
Ve daha sorumluluk sahibi olmalıdır.
Siz ne dereniz Bay Brice?
- Çok geç oldu derim Senatör Duvall.
Teşekkür ederim.
Duvall'e yağ çeken adam kim?
Tanıdık geliyor.
Tanımanı beklerdim.
Marshall, CIA'in başkanı.
Evet, sen beklerdin.
Hayır, teşekkür ederim.
Yarbay.
Gelebilmenize sevindim.
- Teşekkür ederim efendim Bayanlar ve baylar Egemenlik Günü kutlamamıza katıldığınız için
teşekkürler.
Ne de olsa biz küçük ve uzak bir ülkeyiz.
Bu akşam için size küçük bir gösteri
hazırladık.
Beğeneceğinizden eminim.
Hemen dönerim.
- Merhaba.
- Merhaba.
Gidiyor musun?
- Sadece hafta sonu için.
- Romantik bir kaçamak mı?
Olabilir.
Özel hayatınıza burnumu soktuysam özür
dilerim.
Bu bir iş değil.
Bir macera.
Ne yapıyorsun sen?
Böcek mi yiyorsun?
Bir tane daha yiyeceğim.
Alsana.
Hayır mı?
- Çok mide bulandırıcı Tom Farrell'ı
seviyorum.
Evet, seviyorum.
Seviyorum!
Sıkı tutun.
Teşekkür ederim.
- Çok teşekkür ederim efendim.
- Bizimle ilgilenmeni istiyorum.
İlgilenirim.
Yeni evli misiniz?
- Gidebilirsin.
- Teşekkür ederim.
Sen bir harikasın.
Bay ve Bayan Smith.
Romantik bir jest olur dedim.
- Ne kadar da değişik.
- Ama "Smyth" olarak yazdım.
Merhaba.
- Merhaba.
Tekne kiralamak istiyoruz.
- Saati 20 Dolar.
İstediğinizi seçin - Tamam ama plastik bir
oyuncak istemiyoruz.
Şunun gibi bir tane istiyoruz.
- Hayır, olmaz - Neden?
O patronumun teknesi.
Kiralık değil.
Biz onu istiyoruz.
Bunu yapma.
Çok kötüsün.
Ne yaptığını biliyor musun?
Çok şiddetli bir rüzgar var.
Bir tane daha.
Tanrım.
Keşke donanma hala böyle olsaydı.
Hazırlanalım.
Döneceğiz.
- Bir öpücük ver.
- Tamam.
Dümeni tut Burada döneceğiz.
Yelken ipini alayım.
- Hazır mısın?
- Hayır, henüz değilim.
Tamam, hazırsan dönebiliriz.
- Ben hazırım.
- Peki, "Dümen çevir," de.
- Dümen çevir!
Çok güzel.
Alo?
Merhaba Nina.
Tom ve ben de şimdi döndük.
Tamam.
Evet.
Seni sonra arayabilir miyim?
Tamam.
Hoşça kal.
Araması uzun sürmedi, değil mi?
Arayan Nina'ydı.
O yüzden yapma.
Neyi yapmayayım?
Olamaz.
Tom, David geldi.
Aman Tanrım.
Yalvarırım arka kapıdan çık.
Özür dilerim.
Ben
Çıkarsam ön kapıdan çıkarım.
Benim için, sadece bu seferlik.
Lütfen, lütfen git.
Söz veriyorum, her şeyi yoluna koyacağım.
Tamam mı?
Tom, lütfen.
Neden aşağı inip ona gelmemesi için
yalvarmıyorsun?
Söylememi mi istiyorsun?
Söyleyeceğim.
Tom.
Ondan ayrılacağım.
Söz veriyorum, ayrılacağım.
Seni seviyorum.
Şehir dışına çıkmışsın.
Ve yüzüne renk gelmiş.
- Güneşlendim.
- Ne güzel.
Kimle güneşlendin.
- Ne?
Ne mi?
Hafta sonu kimle beraberdin diye sordum.
Hiç kimseyle.
- Yalnız gittiğine inanmak zor.
- Yalnızdım demedim Hiç kimseyle değildim dedin.
Tanıdığın biriyle değildim.
Ben çok insan tanırım.
Tanımadığım biri olduğundan nasıl emin olabilirsin?
İçecek bir şey ister misin?
Tanıdığım bir adamdı.
Önemli biri değil.
Senin kimlerle yattığını önemsemediğini
biliyorum.
ama ben çok önemsiyorum.
- Endişen niye?
Daha çok var.
Defol git buradan, seni pislik!
Defol!
Polisi arıyorum.
Defol!
Kim olduğunu bilmek istiyorum.
Beni dinle Tanrı'nın cezası!
- Hayır.
- Kiranı ben ödüyorum.
- Defol!
Tamam.
Bir dakika.
Sana tokat attığım için özür dilerim, oldu mu?
Defol git!
Hayır.
- Dinle.
Bana kim olduğunu - Hayır.
- Kim olduğunu söyle.
- Senin gibi bir domuz değil.
Susan.
David.
Ne oldu?
Galiba Susan'ı öldürdüm.
- Ne oldu?
- Onu öldürdüm.
Polise gitmeden önce biriyle konuşmaya
ihtiyacım vardı.
Otur.
Bir kazaydı.
Öldürmek istemedim.
Başka bir adamla beraberdi, aklımı kaçırmış
olmalıyım.
Adam orada mıydı?
Seni gördü mü?
Eve girerken gördü, evet.
Kimdi?
Karanlıktı.
O zaman belki seni görmemiştir.
Arabamı park ettim.
Işığın altında durdum.
Beni gördü.
Gördü.
Merhaba, şu anda telefona cevap veremiyorum.
Ama sinyal sesinden sonra bana her şeyi
anlatabilirsin.
- Hiç fotoğrafını çekmiş miydi?
- Hayır.
Bu bir Polaroid'in negatifi.
Yatağın altında buldum.
Çekmediğinden emin misin?
- Eminim.
O kadar da aptal değilim.
O halde seni gören adamı bulmak zorundayız.
Diyelim ki bu adamın bulunması ulusal güvenlik
açısından önemli.
Bu bizim kontrol edeceğimiz gizli bir
operasyon olurdu.
- Denetimden geçiremeyiz.
- Biz de geçerli geçecek bir sebep buluruz.
Önemli olan Susan'ın ölümüyle ilgili bir
soruşturmayı sana ulaşmadan sona
erdirmek.
- Olmaz.
Bu iskambil kağıdından bir kule.
Yuri diye biri yok.
- Önemli değil.
Bütün istihbarat teşkilatları Savunma Bakanlığı'nda bir
köstebek olduğuna inanıyor.
Teoriyi biliyorsun.
Yuri buraya, KGB tarafından onlu
yaşlarında gönderildi ve her açıdan bir
Amerikalı gibi yetişti.
Bundan dört yıldır bahsediliyor.
Bu CIA’in mastürbasyon rüyası.
Ve en ufak bir delil bile yok.
- Ama artık var.
Yuri, Susan'la hafta sonunu geçiren adamdı.
Yuri, Susan'ı öldüren adamdı.
Lorraine.
Adli Soruşturma Dairesi'ni (CID) ara ve
Yuri'yle ilgili bütün bilgileri alıp en
kısa zamanda bakanın ofisine gelmelerini söyle.
Teşekkür ederim.
Bunu yapabileceğimizi sanmıyorum.
- Yapabilirsin.
Günaydın Binbaşı.
- Günaydın.
- Teşekkür ederim.
Askeri istihbarat bu KGB ajanını dış yardım
almadan yakalayabilirse CIA karşısında
gücümüzü olağanüstü arttıracaktır.
Teşekkür ederim.
Bu iş yıldırım hızıyla, kimse ne yaptığımızı
anlamadan sonuçlanmalı.
Soruşturmayı senin yönetmeni istiyorum.
Sorumluluk senin bölümünde olacak.
Bu işi gizli tutacağına güvenim tam.
Sadece bana veya Bakan Brice'a rapor
vereceksin.
Ben 24 saat burada olacağım.
- Washington polisi ne biliyor?
Onlara bilgi verilmedi.
CID cesedi Fort Meade'e götürdü.
FBI veya CIA’in bilgisi dışında bir Rus
casusunun peşine düşmemiz büyük sorun
yaratacaktır.
- Orası benim sorunum.
Peki, ölen kadın hakkında ne biliyoruz?
Yuri'yi bu kadınla olan bağlantısı sayesinde
bulacağız.
Şu an için kadın hakkında tüm bildiğimiz bu
kadar.
Görünüşe göre hafta sonunu beraber
geçirmişler.
Kadını eve getirmiş ve gece yarısı civarında
da öldürmüş.
Nereye gittiklerini bulmanın çok zor
olmayacağına inanıyorum.
Tom.
- Evet.
- Soruşturmayla daha çok delil toplanacağından eminim.
- İzin verir misiniz?
- Yarbay Farrell, sizi sıktık mı?
- Hayır efendim.
İzninizle.
Tanrı aşkına, daha kendi adamlarımızı
bile ikna edemiyoruz.
- Merak etme.
Donovan'ı içeri al.
Yarbay, çıkıyor musunuz?
Yarbay!
Adli Soruşturma Dairesi'nden Binbaşı Donovan.
Soruşturmayı senin emrin altında onun adamları
yürütecek.
- Binbaşı.
- Operasyon Odası'nda çalışmaya başladık Yarbay.
Ön planda olacak bir adamımız olmak zorunda.
- Şu anda cesede otopsi yapılıyor.
- Kadının evini görmek istiyorum.
- Buna gerek olacağını sanmam.
- Sanabilirsiniz ama istiyorum.
- Şu anda cesede otopsi yapılıyor.
- Güzel.
- Scott, evini görmek istiyorum.
- Bay Pritchard CID o işi daha iyi yapar.
Senin burada kalman gerek.
Yarım düzine adamım delil arıyor.
Parmak izi ekibi daha yeni döndü.
- Ne bulmuşlar?
- Bölük pörcük izler.
Ev temizmiş.
Sakıncası yoksa sorabilir miyim, neler oluyor?
- Son derece önemli bir şey.
Bu nedir?
- Atwell'in numarasını arayanları bulmak için geçen haftanın aramalarını
kontrol ediyoruz.
- Milyonlarca arama olmalı.
- Telefon şirketinin bilgisayar sistemiyle bağlantı kurduk.
80 kilometrelik yarıçap içinde yapılmış tüm aramalara bakıyoruz - Benzin
istasyonu, restoran ve otellerde
yapılan kredi kartı harcamalarını da kontrol ediyoruz.
Kim bu fıstık?
- O kadın öldü.
Bir cüzdan.
Bir bilezik.
- Bunlar evden toplanan deliller mi?
- Evet efendim.
Bir kutu naneli şeker.
Kahverengi bir saç fırçası.
Yarbay Farrell geliyor.
Çevre evlerdeki soruşturma raporunu da yakında alırız.
- Bu nedir?
Bir Polaroid negatifi efendim.
- Bir şey göremiyorum.
- Eğer
affedersiniz.
Emülsiyon üzerinde gümüş kalmışsa fotoğrafı
çıkarabiliriz.
İzninizle.
Çavuş, bunu derhal fotoğraf laboratuarına
götür.
Efendim.
Yarbay.
Bay O'Brien ofisinizde, sizi bekliyor.
CIA raporunu gözden geçirmek için
randevulaşmıştık.
İptal et.
İptal edersem bir şeyden şüphelenir.
Doğru.
Yarbay Farrell'ın ofisinde olacağım.
Beni beş dakika sonra arar mısın?
Bu kadar uzun sürdüğü için özür dilerim.
- Bu resmi rapor mu?
- Erken hazırlanmış bir kopyası.
İstediğiniz bu değil miydi?
Ben, Pritchard.
Evet, elbette.
Affedersiniz, bakanın ofisine çağırıldım.
Toplantıyı başka bir zamana ertelemeyi
öneriyorum.
Belki Yarbay Farrell ve ben devam edebiliriz.
- Yarbay Farrell.
- Bu yeterli olacaktır.
Sayın Bakan'ın toplantısına ikimizin de
katılması gerekiyor.
Korkarım bu toplantıyı bitirmek zorundayız.
Kevin.
Acaba bana karşı casusluk konusunda yardım
edebilir misin?
Tom, toplantıya gitsek iyi olur.
Yarbay.
Vaktiniz olduğunda beni arayın.
Bana 24 saat ulaşabilirsiniz.
Güzel.
- Bu da ne demek oluyordu?
- Ondan Yuri'yle ilgili bir şey öğrenebilirim diye düşündüm.
- Bildiğimiz kadarı yeterli olur.
Buradan yapılan tüm aramaların dinlenmesini
istiyorum.
- Tüm aramaların mı?
- Merak etme.
Brice'ın hatları güvenli.
- İlgilenirim.
- Hemen ilgilen.
- O nedir.
- Otopsi raporu.
Boynu kırılarak ölmüş.
Bu da midesinden çıkanların listesi.
- Peki o ne için?
- Besinlerde farklı kimyasal maddeler vardır.
Son gününde yemek yediği yeri tespit etme
şansımız olabilir.
Olayları yakından takip edeceksiniz.
Ama benden emir almadığınız sürece hiçbir şey yapmayacaksınız.
- Bunlar kim?
- Özel Birim'le ilişkili kişiler.
- Tam olarak anlayamadım.
"İlişkili" ne demek?
- Ne demekse o.
Eskiden Özel Birim'deydiler.
Şimdiyse ilişkililer.
- Honduras, El Salvador ?
Nereleri?
- Oralarda bir yerden.
Ölüm timlerinde miydiniz?
Bu adamlar ölüm timlerinde miydi?
- Bu mümkün.
- Bir başka deyişle, suikastçılar.
- Endişelenmene gerek yok.
Artık benim için çalışıyorlar.
Bizi yalnız bırakın, lütfen.
Bana her şeyi anlatmadın.
Atwell, Brice'ı tanıyordu.
Onun metresiydi.
Doğal olarak Brice'ın kadının Sovyet ajanıyla bağlantısından haberi yoktu.
Bunu ancak dün gece, cinayetten sonra
öğrendik.
O halde Brice çok zor durumda.
FBI'a haber vermeliyiz.
Aptallık etme.
Skandalın boyutunun farkında mısın?
Savunma Bakanı ve bir Sovyet ajanı öldürülen bir fahişenin hizmetlerini
paylaşıyormuş.
David cinayet şüphelisi bile olabilir.
Bu ihtimali de düşünmek gerek.
- Ortada bir ihtimal yok Tom.
Brice cinayet saatinde evimde, benimle
beraberdi.
O yapmış olamaz.
Bana güvenebilirsin.
Güzel.
O halde FBI'ı çağıralım.
Brice da riski göze alsın.
Bu kararı sen veremezsin.
Kimse ne olduğunu öğrenmeden Yuri'yi kendimiz yakalayacağız.
Ve sonra da gereğini yapacağız.
- Yani yan odadaki adamlar yapacak.
- Adam bir casus ve bir katil.
Kim adaletin yerini bulmadığını söyleyebilir?
- Ben söylerim.
- Bu konuyu daha uygun bir zamanda tartışırız.
Şimdilik senden emirlere uymanı ve hem
bakana hem de bana hak ettiğimiz
sadakati göstermeni bekliyorum.
- Çok şey bekliyorsun.
- Sana güveniyorum.
Biz arkadaşız.
Tom, David Brice'a zarar verecek bir şey
yapmaya kalkışırsan sana engel olmaktan
başka seçeneğim olmaz - Uyarın için teşekkür ederim.
- Gereksiz olduğundan eminim.
Sakinleştiğinde mümkün olan tek yolu
izlediğimizi göreceksin.
CIA Merkezi Langley, Virginia Onlara tahminleri
verdim.
Hiç umurlarında olmadı.
Bana Senatör Duvall'i bağlayın.
Pentagon'da olup biten şu çok gizli iş nedir?
Elimizdeki bilgiler bunlar.
CID telefonları kontrol ediyor.
Susan Atwell adında birine gelen tüm aramaları
inceliyorlar.
- O kim?
- Kadın Fort Meade'deki morgda.
Dün gece öldürülmüş.
- Bu konuda bir şey biliyor muyuz?
Şimdi sıkı durun.
Kadının David Brice veya Scott
Pritchard'ın metresi olduğunu
düşünüyoruz.
İkisiyle de görülmüş.
Öncelikli
görünmediği için adamlarım daha fazla araştırmamışlar.
Olan olmuş.
Ayrıca Pritchard'ı unut gitsin.
Homoseksüeldir.
Cehennemde yanacağım.
Pritchard da öyle, eğer Eski Ahit'e
inanıyorsan.
Kadını kim öldürmüş?
Bilmiyoruz.
CID'yi Yuri'yi aradıklarına inandırmışlar.
Kimsenin bunu yuttuğunu söyleme sakın.
Zavallı o
çocuğu Brice.
Ona neredeyse acıyacağım.
Pentagon'da bu operasyonu kim yürütüyor?
- Yeni adam, Farrell.
Demek bir sorun çıkarsa dibi o boylayacak.
Bu sabah dertleşmek isteyen bir adam gibi
görünüyordu.
Evet.
Senatör Duvall.
Billy, Hayalet Denizaltı'yla ilgili çok
rahatsız edici haberler alıyorum.
Başkan'la NATO hakkında konuşmaya çalıştım.
Tek konuşmak istediği konu Hayalet
Denizaltı'ydı.
O işin neden şu anda patladığını anlamam
mümkün değil.
- Onu da halletmemiz gerekecek.
- Sayende çok şey hallediyorum.
Evet.
Bekleyin.
Yarbay?
İkinci hat, diğer telefon.
Seni sonra ararım.
Evet.
Hemen aşağı geliyorum.
Bilgisayar Merkezi'ne çağırıyorlar.
- Ben de seninle geleyim.
Evet, elbette onunla git.
- Ne var Sam?
- Fotoğraf laboratuvarı bu Polaroid'den resim çıkarmak mümkün değil
diyor.
Kahretsin.
Umutlar boşa çıktı Onu unutmamız gerekecek.
Belki.
Size göstermek istediğim bir şey var.
Bu da sizin Polaroid'iniz kadar kötü durumda.
İzleyin.
Bu bir eğitim kaydı.
Şimdi hızlandırıyorum.
Orijinal fotoğraf piksellerden oluşur.
Piksel emülsiyondaki en küçük parçacıktır.
Fotoğrafın atomu denebilir.
İşin güzel yanı bilgisayar piksellerle oynasa ne
olabileceğini sorguluyor ve - Hepsi bu
kadar mı?
- Bilgisayarı takip etmemiz gerek.
Bilgisayarlar düşünemez.
Bunu maymun yerine araba oluşturmaya programlamış olsak kıllı bir Buick'e bakıyor
olurdunuz.
- Pekala, o halde hemen başlayın.
- Bir dakika.
Bu milyarlarca hesaplama gerektirir.
İşlem on iki saat veya bir hafta sürebilir.
Çok uzun.
Belki işlem sürerken ihtiyacınız olan
görüntüyü alabilirsiniz.
Süreci bu ekrandan izleyeceğiz.
- İlk telefon numaramızı bulduk.
Nina Beka adına kayıtlı cinayet saati
civarında aramış.
- Onu görsem iyi olur.
- Adamlarımı gönderecektim.
Siz Bayan Nina Beka mısınız?
- Evet.
- Ben Yarbay Ferrell, Bayan Beka.
Bu da Savunma Bakanı Başdanışmanı Scott
Pritchard.
Girebilir miyiz?
Girin lütfen.
Korkarım size kötü haberlerimiz var.
Susan Atwell adında bir kadın öldü.
Arkadaşınız mıydı?
- Evet.
- Nasıl bir arkadaşlığınız vardı?
Pavilion'daki Shalini's butikte çalışıyorum.
Ara sıra oraya gelirdi.
Bize hakkında mümkün olduğunca çok şey
anlatmanızı istiyoruz.
Görüştüğü bir adam tarafından öldürüldüğüne
inanıyoruz.
- Neden?
- Nedenini düşünmenize gerek yok.
Düşüp kalktığı adamların isimlerine
ihtiyacımız var.
- Düşüp kalktığı mı?
- Evet.
- Susan'ın özel hayatını bilmem.
- Size tekrar soracağım.
Görüştüğü adamlar kimlerdi?
Bin kez de sorsanız cevabım aynı olacak.
Bilmiyorum.
Güney Afrikalı'sınız.
- Doğru.
- Amerikan vizesi göremiyorum.
Siz kaçak bir yabancısınız.
Benim kim olduğumu biliyor musunuz?
Tek telefonla sizi Johannesburg'a giden ilk
uçağa bindirebilirim.
Tahmin ederim orada olmak istememenizin bir
nedeni vardır.
Doğru tahmin ettiniz.
Kim olduğunuzu biliyorum.
Brice'ın kim olduğunu da biliyorum.
David Brice.
Aradığınız isim bu muydu?
Onunla ilgilenmiyoruz.
Bizim istediğimiz diğer adam.
O halde
bir anlaşma yapalım.
Bunu konuşuruz.
Diğer adam kimdi?
Diğer adam kimdi?
Pentagon'dan biriydi.
- Bir ismi var mı?
- Vardır herhalde ama ben bilmiyorum.
Bakın tek bildiğim Susan'ın eskiden görüştüğü bir adamdı ve
yeniden ortaya çıktı.
- Ne zaman?
- Bilmiyorum.
- Üç ay önce mi?
İki ay mı?
- Bilmiyorum.
- Bir ay mı?
- Bir ay, üç hafta!
Kimin umurunda?
Bilmiyorum.
Böyle şeyleri benimle konuşmazdı.
Pekala şimdilik bu kadar.
Soruşturmanın sizinle ilgili kısmını kapatıyoruz.
Bu kadarı sizi tatmin eder mi?
Tom!
- Teşekkür ederiz Bayan Beka.
Çok yardımcı oldunuz.
Sam.
Pentagon'a geçen iki ay içinde atanan tüm
sivil ve askeri personelin isimlerini
istiyorum.
Bulabilir misin?
Hepsi bilgisayarda kayıtlı.
Bulacak bir program hazırlamam gerekir o kadar.
- Bay Pritchard!
Tom, bir önerim var.
Kredi kartı araştırması yapıyoruz.
Ama hafta sonunda çekilen bir makbuzun bu
kadar kısa sürede bildirilmesi zayıf
bir olasılık.
Çok daha iyi kullanılabilecek bir zamanı boşa harcıyoruz.
- Biliyorum.
Devam etmeni istiyorum.
- Burada neler oluyor.
Tom?
- Bunu sonra konuşuruz.
Buradaki nedir?
- Benim Bakan Brice'ı görmem gerek.
Siz yeni personelin listesi üzerinde çalışmaya
başlayın.
Evet.
Ölen kadının midesinden çıkanlarda üç kimyasal
bulduk.
Grafikteki kırmızı, yeşil ve mavi çizgiler.
Bu dağılımın eşini bulursak gittiği yeri de
bulabiliriz.
Şimdilik yukarı Chesapeake Bay civarında bir
yer gibi görünüyor.
Girin.
Affedersiniz efendim.
Binbaşı Donovan'ı gördünüz mü?
- Hayır.
- Bunu ona vermeliyim, çok önemli.
- Nedir o elindeki?
- İlk seferde gözden kaçırmışız.
Kadının arabasında koltuğun altına düşmüş
olmalı.
Bunu ben hallederim.
Peki efendim.
- Hediye mi?
- Evet.
Onun hediyesi.
- Pahalı bir zevki varmış.
Parayla almamış.
Ona da yabancı bir bakan vermiş.
Ben temkinli ve uyumlu bir adam olmakla
övünürüm.
Ama bu konuda bana kazık atarsanız sizi
çarmıha gerdiririm!
Ben sizin kuklanız değilim!
20 yıl bu büroda at koşturmuş olabilirsiniz
ama artık bitti.
Bayım seleflerinizi istediğiniz kadar
kötüleyebilirsiniz ama geçmişte Savunma
Bakanlığı'nın seferber olduğu ama CIA, FBI ve
Washington polisinin dışlandığı gizli bir soruşturma yapılmadı.
Senatör, hayalet Denizaltı konusunda kesin bir
karar vermiş değiliz.
- Ne diyorsun sen?
- Senatör Duvall'in kesin bir harekette bulunacağımız yönündeki endişesini
yatıştırmaya çalışıyorum.
Bu konuda benim verdiğim karar doğrultusunda
hareket edeceğiz.
Beyler, bu konuda çocuklar gibi tartışmamız
çok anlamsız.
Bay Pritchard, tavrınız beni yüreklendirdi.
Eminim, her ne içinse, soruşturmanız gayet
uygundur.
Yersiz öfkem için affınızı dilerim.
Bu fazlasıyla canımı sıkan bir konu.
Gayet iyi anlıyoruz Senatör.
Eminim bir uzlaşmaya varabiliriz.
Beyler, çok memnun oldum.
Umarım böyle yoğun bir günde sizi rahatsız etmiş olmamı mazur görürsünüz.
- Bizi fena kıstırdı.
- Delilik bu!
Bu iş kontrolden çıktı.
Hikayen soruşturmayı kurtarmayacak.
- Kurtaracak ama sen cesur olmalısın.
Nina Beka adında bir kadın tanıyor musun?
Hayır.
Ama o seni tanıyor.
CIA'ye seninle evinden bağlantıya geçmelerini
söyle.
Evde kal ve gelecek bilgiyi bekle.
Beni aramayacaksın.
Ben seni düzenli olarak ararım.
- Baş üstüne efendim.
- Mümkün olduğunca çabuk.
- Tamam.
Siz, ikiniz!
Scott, nereye gidiyorlar?
- Ne oldu?
- Laurel ve Hardy nereye gidiyor?
- Onlarda kim, Tom?
Kimi kastettiğimi biliyorsun.
Kuklaların.
Onları bir işe gönderdim.
- Bir arabaya ihtiyacım var.
Acil durum.
- Üzgünüm, hepsini CID aldı.
- Bu!
Bunu indirin.
- Onu alamazsınız.
Kriko bozuldu.
Tamir edilmesi gerek.
Olmaz.
- Boş ver.
Ayaklarınıza dikkat edin.
- Çabuk oradan çık!
Hemen!
- Acele et!
- Kahretsin!
- Merhaba Kahretsin!
Yakala şunu!
Hadi!
Çabuk ol!
Ne yapıyorsun?
Deli misin sen?
İyi misiniz?
Özür dilerim.
Dikkat et!
Adamı az daha öldürüyordun!
Seni yakalayacağım onun bunun çocuğu.
- Nina, benimle gel.
- Ne oldu?
Şu anda konuşamayız.
Arkadan çıkış var mı?
Susan'a ne oldu?
Bak, şu anda konuşamayız.
Tehlikedesin.
Anladın mı?
- Neler oluyor?
- Bunun bir
- Evime gidebilir miyim?
- Hayır, eve gitme.
Seni öldürürler.
Ortadan kaybolmalısın.
Kaybol.
Yardımın için teşekkür ederim.
Git.
- İşte orada.
Dikkat edin!
Silahı var!
Bence Pentagon'a dönmeliyiz, efendim.
Bu yaptığın çok, çok aptalca bir şeydi.
- Sen delisin.
- Brice'ı kurtaracağım.
Neye mal olursa olsun.
Bunu sana söylemiştim.
- Yuri diye biri olduğuna inanmıyorum.
- Yuri kesinlikle gerçek.
Ama kadımın öldürülmesiyle bir ilgisi yok,
değil mi?
- Bunu, onu yakalayınca öğreneceğiz.
- Eğer önce şu ikisi onu öldürmezse.
Kahretsin!
Zayıflıktan bıktım artık.
Elimde çok önemli bir sorun var ve ben bu sorunu süratli ve temiz bir şekilde
çözmek niyetindeyim.
- Sen cidden delisin.
Kaçırmışsın!
- Bana hakaret etmene göz yumamam.
Bu soruşturmaya bir daha engel olmayacaksın.
Yeterince açık mı?
- İstifa ediyorum.
- İstifan kabul edilmedi.
- Öyle mi?
- Tom, mantıklı ol.
Senden bilerek bilgi sakladım.
Sen sadece emirleri uygula.
Her şey yolunda gidecek.
Bırakın gitsin.
İzin verir misiniz lütfen?
Umarım kız arkadaşınızı aramıyorsunuzdur.
Unutmayın.
Büyük Birader dinliyor.
- Tabi.
Umurumda bile değil.
- Alo?
- Fox.
- Merhaba efendim.
Kutunun üzerindeki yazı Arapça ama Mağribi
diyalektiğiymiş.
Fas'ta konuşulurmuş.
Biraz ağdalı bir dili var ama özetle şöyle
diyor.
"Gerçek bir dosta bir armağan.
"
- Aferin sana.
Artık gelebilirsin.
Çaymış.
Polaroid şimdi ekrana geldi.
Pek bir şeye benzemiyor.
Hayır, benzemiyor.
Yabancı hükümetlerden gelen hediyeler Protokol
Dairesi'ne beyan edilmelidir, değil mi?
- Bize söylenen bu.
Protokolün bütün dosyaları bilgisayarda mıdır?
Evet.
Devlet Bakanlığı bilgisayarında olmaları
gerekir.
O dosyalara girebilir miyiz?
Kapalılar.
Onlara yarın bağlantı kurman gerek.
Onlarla bağlantı kuramam.
- Arabağlantı yapabiliriz.
- Bunu şimdi yapabilir misin?
Bir sürü soruna yol açacaktır.
Tom, senin için bu kadar önemli mi?
Peki.
Sağ ol.
Beş dakika içinde dönerim.
Girin.
Yine ne var?
- Tekrar düşündüm.
Haklı olabilirsin.
- Öyle mi?
Hadi şu işi bitirelim.
Sana patladığım için özür dilerim.
Hepimiz çok yorgunuz.
Tom.
Bu iş bittiğinde burada harika şeyler
yapabiliriz.
Önce şunu bitirelim.
Ne durumdayız, Sam?
- Devlet Bakanlığının bilgisayarına girdim.
Kolay oldu.
- Çıkışını alır mısın?
- Tamamdır.
Çok uzun olacak.
Kredi kartı makbuzları konusunda haklı çıktın.
Annapolis'te bir benzin istasyonunda bir tane
bulduk.
Harika.
Bu Pentagon'daki yeni personelin listesi mi?
- Evet.
- 4.
700
olasılık var.
Ama şans yüzümüze güldü.
CID adamın kan grubunu tespit etti.
- Nasıl bulmuşlar?
- Otopsi örneğinden.
Cesette meni kalıntısı varmış.
Kan grubu A pozitif.
Çok yaygın bir gruplama listeyi kısaltacaktır.
Sen bir dahisin, Sam.
Öyleyim.
Evet.
Protokol Dairesi Hediye Listesi Biraz
uyumalısın.
Çok yorgun olmalısın.
Yorgun olup olmadığımı ben bilirim.
Nasıl istersen.
Sense yeni doğmuş bebek gibi görünüyorsun.
Bu işten keyif alıyorsun, değil mi?
- Sadece işimi yapmaya çalışıyorum.
Ve bana saldırmayı bırakırsan işim çok daha
kolay olacak.
Özür dilerim.
Çok yorgunum.
Kafam o kadar dolu ki.
Anlamlı bir görüntü oluşturma yönünde
ilerlemiyorsa programı yeniden
ayarlıyoruz.
Yani durdurup farklı bir yönde ilerletebiliyor
musunuz?
Başından beri bunu yapıyoruz.
Şimdilik iyi gidiyor gibi.
Ben bundan emin değilim.
Bence konuşmamızın vakti geldi.
O fotoğraftaki benim, Sam.
Sen misin?
Susan Atwell beraber olduğum kadındı.
Ölümüyle hiçbir ilgim yok.
Ben ona aşıktım.
Tanrım.
Kendini berbat hissediyor olmalısın.
Bunu söyleyebileceğim tek kişi sensin.
Bu casus avı bir dolap.
- Yuri'nin cinayetle ilgisi yok mu?
- Hem de hiç yok.
Bu
Bunlar.
Hepsi bir paravan.
Ancak bu kadarını söyleyebilirim.
- Yapma!
- Kahretsin Sam, bu senin güvenliğin için.
Bilen birini öldürmeye çalıştılar zaten.
- Ne yapmamı istiyorsun?
- Resmin çözülmesini yavaşlat.
Zamana ihtiyacım var, Sam.
Bu işi çözmek için zamana ihtiyacım var.
İhtiyacım olan zaman.
Çözümlemenin gidişatından hoşlanmadım.
Öz değeri az.
- Bana iyi görünüyor.
- Kaynak bilgiden uzaklaşıyoruz.
Fourier değişimi programlasınlar.
- Bilemiyorum.
Bu zaman kaybı olur gibi efendim.
- Ne diyorsam onu yap!
Sakin ol, Sam.
Hepimiz çok çalışıyoruz.
Özür dilerim David.
Söylediğimi yap lütfen.
Ne arıyorsun?
Defol.
Glenn B. Bordinay Çelik Yelek Nereye
gidiyorsun?
Yalnız yapmayı tercih ederim.
Ama istersen dinleyebilirsin.
Bu kartı tak.
Merhaba Ben.
- Buraya mı?
- Evet.
- Nereye gidiyoruz?
- Binbaşı Donovan'ın ofisine.
Adamın tam eşkalini ona vereceksin.
- Kim bu Donovan?
- Bizim komuta subayımız.
Alo?
Kim olduğumu biliyor musunuz?
Sizinle konuşmam lazım ama şu anda buradan
ayrılamıyorum.
Telefon kulübesinden konuşuyorum!
Ve muhtemelen bu bile güvenli değil.
Pekala.
Çıkmayı başarır başarmaz oraya geleceğim.
Şu işe bak!
Bu o!
Tekneyi kiralayan herif.
- Nerede?
- İşte orada!
Şu köşeden döndü.
Onu görüyor musun?
Yok.
Sizi geri arayacağım.
Neredeydin?
Yuri burada.
- Başdanışmana haber ver.
- Bir görgü tanığı buraya getirilirken onu görmüş.
- Biliyorum!
- İçeri gönder.
- Girebilir miyim?
- Buyurun.
- Emirleriniz nedir efendim?
Tüm çıkışları kapatın.
Biz ne yapacağımıza karar verene dek tanığı da bırakmayın.
- Baş üstüne efendim.
- Yuri binada mı?
- Öyle görünüyor.
- Müthiş bir iş çıkardın Tom.
- Bütün çıkışları kapattırdım.
O halde binayı boşaltıp herkesi bu adamın
önünden geçirelim.
Beş dakika içinde her yer televizyon
kameralarıyla dolar.
Tanığı oda oda dolaştırmak zorundayız.
- Dünyanın en büyük binasındayız!
- Ama gizliliği ancak böyle sağlarız.
Hemen ilgilenirim.
- Binbaşı Donovan.
- Efendim.
Bütün subayların silah taşımasını öneriyorum.
Peşinde olduğumuz adam bir kişiyi öldürdü
bile.
Merak etme Tom.
Senin silah taşımanı beklemiyorum.
Uzun mu, kısa mı?
Zayıf mı, şişman mı?
Açık tenli mi, koyu tenli mi?
- Aynen öyle.
- Sen bu işi şaka mı sanıyorsun?
Size o herifin ortalama bir tip olduğunu
söylemeye çalışıyorum.
Pekala.
Hadi şu ortalama p ç kurusunu bulalım.
Evet, hatırladığımdan eminim.
İyi bahşiş verenleri daima hatırlarım.
CID bir tanık daha getirmiş.
Annapolis'teki bir otelden bir oda hizmetlisi.
Artık iki arama grubu oluşturabilirsiniz.
Harika bir haber.
İki kat hızlı hareket edebileceğiz.
Hemen ilgilenirim.
Görüyor musun, David?
Her şey yerli yerine oturuyor.
Ulu Tanrım.
Umarım sen haklısındır.
Pekala, bu koridor.
Çabuk olun.
Özel Deri Ayakkabı Elmas Taşlı Altın Broş
Hayır, bu o değil.
Adama bir yelkenli kiraladım.
- Pekala, bu taraftan.
- Bu işten sıkılmaya başladım.
- Daha ne kadar sürer?
- Scott!
Bu binanın tamamını aramak imkansız.
Bütün gece sürebilir.
Saat 5 ve 6'da biten vardiyalar var.
Onları ne yapacağız?
Çarşı kapısından çıkmalarına izin verelim.
İki tanığı da
oraya yerleştiririz.
- Ne düşünüyorsun?
Televizyon.
İçeri alınmadık Mark.
Ama evlerine gitmek isteyen yüzler belki de binlerce insanın
bekletildiği söyleniyor.
Gitmelerine izin verilenler önce CID, Askeri
İstihbarat'ın Adli Soruşturma
Dairesi'nin onayını aldıklarını söylüyor.
Anlaşılan casus olması olası biri aranıyor ve
bu kişi Pentagon'da.
Durumu takibe ve gelişmeleri size aktarmaya
devam edeceğiz.
Melissa Donaldson, WCDM, Pentagon'dan
bildiriyor.
- Bizi atlatıp çıkmış olmalı.
- İmkansız.
Binada bir yerde.
Oda oda aramaya dönüyoruz.
Bodrum kata inip Operasyon Odasını ve Bilgisayar Merkezi'ni arayacağız.
En alttan başlayıp yukarı çıkacağız.
Gidelim.
Tanrım.
- Bunu imzalamanız gerekiyor.
- Ne?
- Bunu imzalamanız gerekiyor.
- Nedir bu?
Atwell'in cesedinin gömülmek üzere teslim
edilmesi için izin belgesi.
Listeden kan grubu A pozitif olan elli kişi
buldum.
- Kaç tanesi erkek?
- Yapma ama!
Kimse cinsiyete göre ayıracağımı söylemedi.
Benim biraz ara vermem gerek.
Sam, seninle konuşmalıyım.
Yardımına ihtiyacım var.
- Elimden geldiği kadar yavaşlattım.
Biliyorum.
Ama çok yakında resimdekini tanıyabilecekler.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Beni öldürecekler Sam.
- Tom, iki gündür uyumadın.
- Sana doğruyu söylüyorum.
Hiç şansım yok.
- Tanrı aşkına, neden?
Kızın öldürülmesiyle ilgin yoksa neden seni öldürmek
istesinler?
Kızı Brice öldürdü.
- Brice mı?
- Onun metresiydi.
- Seninle sanıyordum.
- Şuna bak.
Bunu görüyor musun?
- Antika altın kutu, 10 santimetre - Fas hükümetinin Brice'a hediyesi.
Bunu Susan'a vermiş.
Brice'ın onu tanıdığını ispatlamamın tek yolu.
O zaman bu aramayı durdurur.
Durduracağından eminim.
Anlıyorum.
Bana inanıyor musun?
Peki o halde bunu Devlet Bakanlığı'nın bilgisayarına girebilir
misin?
- Yapabilirim.
- Yapabileceğini biliyorum, Sam ama yapacak mısın?
Sana yardım etmek için ne yapmam gerekirse
yaparım.
O halde yapalım.
İsim: David Brice Hediye: Altın Mücevher
Kutusu Tanım: Fas Oyma İşi Değeri: 5400 Kimden: Fas Büyükelçisi Verildiği yer:
Bakanlık Ziyafeti 12 Kutu Küba Purosu Kırmızı Kimono/Gümüş İşlemeli - Hâlâ
bekliyorum, bir şey çıkmadı.
- Bir parça kağıt istiyorsan kendin de yazabilirsin.
- Hemen çıkarabiliriz sanmıştım.
Bilgisayar önce koyacak bir yer bulacak, sonra
da yazdıracaktır.
- Tamam.
Ne kadar sürer?
- Yakında çıkar.
Pekala, ilk iki sağa, sonraki iki sola,
sonuncu da kapıya geçsin.
Kimse girip çıkmayacak.
- Burada neler oluyor?
- CID burada arama yapacak.
- Bunu görebiliyorum.
Onları buraya getirmenizi kim söyledi?
Hiç kimse.
Aranmayan tek ver burası kaldı.
Pekala, bayanlar ve baylar.
Burada bir arama yapacağız.
Sizden istediğim lütfen - Efendim, durun.
- Hay aksi!
- Tamam, yok bir şey.
Üstümü değiştirmeliyim.
- Pekala, başlayalım.
- Kimsenin geçmesine izin vermeyin.
Ben Sam Hesselman.
Bakın, sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim
ama bu iş beni aştı.
Konu Yarbay Farrell hakkında.
Ben onun
ne yaptığını bildiğinden emin değilim.
Tamam, sizinle buluşurum.
Lütfen bundan başka kimseye bahsetmeyin.
Sizi aradım çünkü onun arkadaşı olduğunuzu
biliyorum.
Doğru şeyi yaptın.
- Bu kapı kilitli.
- Anahtarı olan var mı?
- Yarbay Farrell'in ofisi değil mi?
- Yine de bir baksak iyi olur.
Tamam, oldu galiba.
Belki bu açar.
Burada kimse yok.
Koridordan devam edelim beyler, bakalım ne
bulacağız.
Merhaba.
Mesele nedir, Doktor Hesselman?
Anlatacaklarımın aramızda kalacağına söz
verin.
Kendimi yeterince hain hissediyorum zaten.
Elbette.
Biliyorsunuz, Tom çok büyük bir baskı altında.
Evet.
Öldürülen kızı tanıyormuş.
Onlar
çok yakınmış.
Tom, kızı Bakan Brice'ın öldürdüğünü
düşünüyor.
Bakın, Tom'u tanırım.
Göründüğünden çok daha kırılgan biridir.
Ve bu kız
Sanırım Tom ona aşıkmış.
Her neyse birinin kendisini öldürmek
istediğini sanıyor.
Benden bilgisayarı yeniden programlamamı
istedi.
Ben de yaptım.
Ama şimdi Bilemiyorum.
Hiç bilmiyorum.
Anlıyorum.
Yarbay Farrell şu anda nerede?
Herhalde ofisinde veya bilgisayar odasındadır.
Teşekkür ederim.
David Brice Altın Mücevher Kutusu Kahretsin.
- Durun!
Geri gelin!
- Buraya dönün!
Olduğun yerde kal!
Kıpırdama!
- Çavuş, bu adamı tutuklayın!
- Bu subay buraya giremez!
Ben senin üstünüm ve sana bu adamı tutuklamanı
emrediyorum!
- Ben Bay Pritchard'dan emir aldım!
- Tutukla!
- Ben Bay Pritchard'dan.
- Kapa çeneni!
- Direnirse vurun.
- Baş üstüne!
Nereye gidiyorsunuz?
Oraya giremezsiniz.
Size giremezsiniz dedim!
- Yarbay buraya ne hakla girersiniz?
- Hemen aramaya son verin.
- Teşekkür ederim, Lorraine.
- Siz bir Rus casusunu değil Susan Atwell'in metresiniz olduğunu bilen
birini arıyorsunuz.
- Neden bahsediyorsun sen?
- Ona, Faslı bir bakanın size verdiği altın bir kutuyu verdiniz.
- Neden bahsettiğini bilmiyorum.
Kutuyu Protokol Dairesi'ne beyan etmişsiniz!
- Ben bir şey beyan etmedim.
- Bunu bakanlık bilgisayarına anlatın.
- Ne?
- Bunu Devlet Bakanlığı'ndaki bilgisayara anlatırsınız.
Şimdi telefonu alın ve bu aramayı sona erdirin.
Hemen!
- Bir saniye
yapın yoksa yemin ederim sizi ihbar ederim.
Sakin ol.
Scott'ı çağıracağım.
Tanrı aşkına, gir!
Özür dilerim Sayın Bakan.
Kontrol etmeye mecburdum.
Yuri çok yakında olmalı.
Bir cinayet işlendi.
Doktor Hesselman'ı vurmuş.
- Tanrı'nın cezası.
- Ne oldu Binbaşı?
- Yuri'yi köşeye sıkıştırdık.
Burası, iletişim bölümü ve subay spor
salonu arasında bir yerde.
- Çok iyi, Binbaşı.
Aramaya devam edin.
- Ben.
Sam'i o maymunlara öldürttün, değil mi?
- Hayır.
- Seni yalancı pislik!
Susan'ın evinde seni gören Tom'du.
Seni başından beri biliyordu.
Bu doğru, değil mi?
Bu ne anlama geliyor biliyorsun David.
Eğer Bayan Atwell'le beraber olan Yarbay
Farrell'sa o halde Bayan Atwell'i
öldüren de Yarbay Farrell'dır.
Ve biz Bayan Atwell'i öldüren kişinin Yuri
olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla Yarbay Farrell, ispat ettiğimiz
üzere Yuri'dir.
Sam'i sen öldürdün, değil mi?
Seni aşağılık p ç kurusu!
Güçlü insanların neler yapabileceğini
bilmiyorsun.
- Seni pislik!
- Bir saniye.
Scott sadık ve değerli bir dostumdu.
Bu dostluğun düşüncelerimi bulandırmasına izin
verdim.
Yaptıklarım bağışlanamaz.
Scott.
Scott.
Silahı bana ver.
Bu hayatım boyunca yapmak zorunda kaldığım en
zor şey.
Ama yemin ederim sana yardım etmek için
elimden gelen her şeyi yapacağım.
Sana en iyi avukatları tutacağım.
David, elinde hiçbir delil yok.
Bekle.
Susan'ı deli gibi kıskanıyordu.
O tür adamlardan, anlıyor musun?
Diyelim ki pazar gecesi geç saatte çalışmayı
planlamıştık.
Ama ben gelmedim.
Susan'la beraber olduğumu düşündü.
- David.
- Dokunma bana.
Beni aramaya gitti.
Tartıştılar.
Gerisini sen de tahmin edebilirsin.
- Nefesini boşa harcama.
- Yardım et bana.
Bu işten kurtulmama yardım et.
İstediğin her şeyi veririm.
Yemin ederim.
İstediğin her şeyi veririm.
Dinle beni.
Yardım et.
İstediğin her şeyi veririm.
Yeter ki yardım et.
İstediğin her şeye sahip olabilirsin.
Bana karşı tanıklık edersen senin sözüne
karşılık benimki olur ve ben kazanırım.
- David.
- Scott!
- Hayır!
İçeride neler oluyor?
Sayın Bakan!
- Aman Tanrım!
Ne korkunç.
- Felson!
Arama sona erdi, Binbaşı.
- Yani ?
- İntihar etti.
Anderson.
Yarbay, cevabınız olumlu mu?
- Yarbay, efendim.
İyi misiniz?
- Kalemini ver Teğmen.
- Efendim.
- Kalemin var mı?
- Evet efendim.
- O halde ver!
Bunu teslim etmeni istiyorum.
Gerekirse uykusundan uyandır ve teslim et.
Baş üstüne efendim.
Git.
Charlie, gel ve şuna bak.
- Hemen Donovan'ı çağırın.
- Bu Yarbay Farrell.
Bir sürü insan seni arıyor.
Desene en akıllıları sizsiniz.
Oradan ne zaman çıkacak?
- Sen bazı şeylere açıklık getirdikten sonra olabilir.
- O halde konuya gelelim.
- Bunları neden yeni öğreniyoruz?
- Buna zaten cevap verdim!
Daha önce öğrenemezdiniz!
Telefon ettiğimde Pentagon'dan çıkamadığımı
söyledim.
Pekala.
Ama en azından kadınla olan ilişkini
beceriksizce yürüttüğünü kabul et.
- Ben bana söyleneni yaptım.
Onun sevgilisi olmamı istediniz, ben de oldum.
Bence bu sorguya devam etmenin bir anlamı yok.
Evet, bence de yok!
Seni bir daha göremeyeceğimizi sandık.
Ben de öyle sandım.
Bu görevi daha iyi idare edemez miydin?
O kadar hızlı konuşmayın.
Rusça'yı takip etmekte zorlanıyorum.
Çok uzun zaman oldu.
Anadilini duymaya hasret olmalısın.
Evgeni Alekseevich, Rusça'yı yeniden duymak
istemez misin?
Bir düşün.
Pushkin, Lermontov, Tolstoy.
Solzhenitsyn, Aksenov.
Onları bile.
Mizah duygun daima yerinde.
Filipinler'de gönderdiğin iç çamaşırı dolu
çanta Moskova'ya pek komik gelmedi.
O zaman bir şey yapmalıydım.
Her halükarda ABD'de kalman mümkün değil.
Bu tuhaf olay onlara bir Yuri verdi.
Evgeni, düşün.
Düşün!
Sovyetler Birliği'nde sen bir kahramansın.
- Ben bir kahraman değilim.
- Yine de dönmek zorundasın.
Buraya geldim çünkü bunu size borçlu olduğumu
düşündüm.
Ama beni dönmeye zorlayamazsınız.
Hayır.
Bırakın gitsin.
Dönecektir.
Gidecek başka neresi var ki?
Bu film John Alcott anısına ithaf edilmiştir.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar