PARILTILAR 1 Aşk Bahislerine Giriş
RAHMAN VE RAHİM ALLAH’IN ADIYLA BAŞLIYORUM
Güzellik ve iyilikleriyle övünmek
Allah’a yaraşır. O Allah ki, güzelliklerinin görüş ve gösterişleriyle sevgilisi
Hazreti Muhammed’in yüzünü nurlandırdı ve o nurlu yüzde yetkinliğin varılacak
son amacını görmekle sevinç duydu. Onu saf sevgiyle inayet elleri üzerinde en
ileriye geçirirken ne insanların ilk babaları Âdem peygamber yaratılmış, ne
Kalem-i âlâ yazmaya başlamış, ne de
Levh-i mahfuz üzerine bir satır yazı
yazılmıştır. Allah’ın o sevgili kulu, varlık bağışları hâzinelerinin anahtarı,
Vâcid ve mevcud’un yüzlerini yöneltecekleri kıbledir. Liva-ül-hamd ve Makam-ı Mahmud’un sahibidir. Yüksek
mertebesi dilinden söylenen sözler şunlardır:
وانى وان كنت ابن آدم
صورة
فلى
فيه معناً شاهد بأبوتى
Görünüşte ben Âdem’in oğlu isem de
beride öyle bir mâna vardır ki, onun babası olduğumun şahididir.
كفتا بصورت ارچه اولاد آدم
از روى مرتبه بهمه حال برترم
Dedi ki: ben görünüşte gerçi Âdem’in
evlâdındanım, mertebe yönünden herhalde daha üstünüm.
چون بنكرم در آينه عكس
جمال خويش
كر ددهمه جهان بحقيت
مصورم
Aynaya akseden kendi cemalime bakınca
karşımda bütün cihan bana musavver olur.
خورشيد اسمان ظهورم
عجب مدار
ذرات كائنات اكر كشت
مظهرم
Zuhur asümanımın güneşiyim kâinatın
zerreleri mazharım olursa taaccübetme!
ارواح قدس جيست ؟
نمودار معنبم
اشباح انس جيست ؟
نكهدار پيكرم
Kutsal canlar nedir? Benim mânamın
göstericileri; insanların karaltıları nedir? Benim suretimin bekçileri !
بحر محيط رشحهٔ ازفيض
فائضم
نور بسيط لمعه از نور از هرم
Karaları kaplıyan derya: benim coşkun
feyzimin bir damlası, yeryüzüne yayılan aydınlık benim berrak nurumdan bir
parıltıdır.
از عرش تابفرش همه
ذرهٔ بود
در نور افتاب ضمير
منورم
Benim parlak gönül güneşimin ışığında:
arştan ferşe kadar ne varsa hepsi bir zerredir.
روشن شودزروشنى ذات من
جهان
كر پردهٔ صفات خود
ازهم فرودرم
Kendi sıfatlarının perdesini aşağı
alacak olursam, zâtımın aydınlığı cihanı kaplar.
آبى كه زنده كشت از
وخضر جاودان
آن آب چيست ؟ قطرهٔ
ازحوض كوثرم
Hızın ebedî yaşatan şu nedir? Benim
kevser havuzumun bir katresi.
واندم كز ومسيح همه
مرده زنده كرد
يك نفخه بوداز نفس روح
پرورم
Mesih’in ölüleri dirilten nefesi: benim
can besliyen nefesimden bir üfürüktür.
فی الجمله مظهر همه
اساست ذات من
بل اسم اعظم بحقيقت چو
بنكرم
Hülâsa benim zatım bütün isimlerin
mazharıdır. Hakikate bakarsam belki ism-i âzamim
Sevânih
risalesinde [Sevanih risalesi imam Muhammed Gazalinin kardeşi tasavvufun
yüksek bilginlerinden Ahmet Gazalinin Farsça yazdığı eserleridir. Sevanih
sanih’in cemidir. Sanih, «gönüle » manasınadır.] aşkın mertebeleri hakkında
izahlar verilmiş, her âşıka mâşukunu gösterecek bir ayna olmak üzere vaktin
uslûbiyle birkaç söz kaleme alınmıştır. Bununla beraber aşkın yüceliği, onun
huzuruna anlayış ve ifade kuvvetiyle akim erebilmesinden çok üstün veya “keşif”
ve “iyan” kuvvetiyle onun hakiki cemalini seyredebilmek imkânsızdır.
تعالى العشق عن فهم
الرجال
و عن وصف التفرق والوصال
متى ماحل شي عن خيال
يجل عن الاحاطة والمثال
Aşk, insanların idrakinden ve firak ve
visal gibi ikiliği andıracak hallerden çok üstündür. Tahayyülden bile münezzeh
bir şey nasıl ihata edilir? Ve ona nasıl bir misal gösterilebilir? İzzet
perdesiyle örtünmüş ve istiğnasının kemaliyle tek bir yarlıktır. Mukaddes zatın
perdeleri kendi sıfatlarıdır, sıfatları da zatının aynıdır. Cemalinin âşıkı
kendi celâlidir. Celâli cemalinde gizlenmiştir. Daima ezelden ebede doğru kendi
kendine aşk oyunlariyle meşguldür. Başkasiyle anlaşamaz. Her lâhzada mâşukluk
yüzünden bir perde kaldırır, her nefes âşıklık yüzünden bir destana başlar.
Aşk perdede saz çalıyor. Bu ahengi
işitecek âşık nerede?
عشق در پرده مينواز
دساز
عاشق كوكه بشنود آو از
Her zaman başka bir nağme çalar. Her
nefes bir mızrap ile taganni eder.
هرزمان نغمهٔ ذكر سازد
هر نفس زخمه كند آغاز
Bütün âlem nağmesinin sadasıdır. Sonsuz
olarak ardı arası kesilmeyen bir sadayı kim işitmiştir?
همه عالم صداى نغمهٔ
اوست
كه شيند ين چنين صداى در از
Onun sırrı cihanda açığa düştü. Sadanm
kendisi sırrı nasıl muhafaza edebilir?
سر او از زبان هرذره
خود توبشنو كه من نه یم غماز
Onun sırrını, her zerrenin dilinden sen
kendin işit anla! ben gammaz değilim..Her zaman her dil ile kendi sırrını kendi
kulağına söyler. Her an her kulak kendi sözünü kendi kulağiyle işitir.' Her
lâhzada her göz ile kendi güzelliğini kendi görüşünde cilvelendirir. Her
lemhada her çehre ile kendi varlığını kendi şuhuduria arz eder. Onun vasfını
olduğu gibi benden işit de dinle:
Söyliyenler de söylemiyenler de kaş göz
işaretleriyle benimle konuşmakta, kulağıma n.e dediğini biliyor musun? Diyor
ki:
Ben aşkım, iki âlemde yerim belli
değildir; mağribin anka kuşuyum, nişanım belli değildir. Kaşla gözle her iki
cihanı avlamışım. Av aletlerinden ok ve kemanımın belli olmadığına bakma! Güneş
gibi her zerrenin yüzünde aşikârim. Zuhurumun şiddetinden görünüşüm belli
değildir.
Her dil ile söyler ve her kulak ile
işitirim. Tuhafı burası ki, kulağım dilim belli değildir.
Âlemde her ne varsa hep ben olduğum için
her iki âlemde benzerim yoktur.
PARILTILARA BAŞLAMADAN ÖNCE ÖNSÖZ
Orada vahdetin galebesiyle birlikte
bitmiş ve tükenmiş olmalarında ayrılık birleşmiş ve yarık kapanmış; nurun
içinde nur örtülmüş ve zuhur içinde zuhur gizlenmiş oluyor. İzzetin perdeleri
arkasından
الا كل شى ماخلآ الله باطل nidaları geliyor.
Âşıkın özü maşukun üzerinde ve maşukun
özü mutlak varlıkta kayboluyor. Ne bir isim ne de bir eser kalıyor. Tek ve
eşsiz Tanrının katinda beliriyorlar.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar