Print Friendly and PDF

BİZLER ÖMER LÜTFÎ BARKAN'IN VÂRİSLERİYİZ

*

Beni mutlu eden bu bildiriler dolayısıyla kıymetli meslektaşlarıma can­dan teşekkür ederim.

Sabahleyin çok kıymetli arkadaşım Mehmet Genç, kendisi ve mesaisi hakkında yapılan açıklamaların, asıl maksatlarını ve araştırma hedeflerini aksettirmediklerini, çünkü kendinin de bu hedefleri açıklayamadığını ve bu­lamadığını söyledi. Mehmet Genç, 30-40 senedir tanıdığım, nüktedan, iyi bir araştırmacı ve araştırmacılara cömertçe yardım eden bir bilim adamıdır. Bana da bilmediğim bazı vesika koleksiyonlarını tanıtmıştır. Halil Sahillioğlu'na gelince, o bizim arşivimizin şeyhidir. İmkân olsa belki geceleri de orada kal­mayı düşünen arşiv âşıklarındandır. Gerçek tarihçiler belgesiz bir şey yaz­mak, bir beyanda bulunmak istemezler. Mehmet Genç'i çok severim, mizahı ve nükteyi çok seven, şakacı bir zattır. Bir gün kendisiyle konuşuyorduk, o yaz tatil için Enez'e gideceklermiş. Enez, Meriç Nehri'nin ağzındadır diye duymuştum. Enez'de güzel manzara var, deniz var, fakat sivrisinek belası da vardır. Onu da hatırlayarak Mehmet Genç'e dedim ki, "Gidiyorsunuz ama orada sivrisinekler var." "Bak bak!", dedi, "Ne büyük ilim; Enez'deki sinek­leri bile biliyor."

Kıymetli arkadaşım Genç şikâyet etti, kendisinin gerçekten bulmak istediği şeyleri bulamadığını söyledi, fakat kendisi hakkında konuşan dört kıymetli arkadaş birtakım önemli keşifler yaptığını belirttiler. Ben şunu söy­leyeceğim: Konuşan kıymetli arkadaşlarım, öğrencilerim beni iyi tarif ettiler, hakikaten kendilerine minnettarım. Cemal Kafadar, Rhoads Murphey, Özel Ergenç, Sayın Profesör Radushev ve Bülent An. Rhoads Murphey, Chica­go'dan talebemdir. özer Genç ve Bülent An da öğrencilerimdir. Beni iyi takip etmişler, iyi ifade ettiler; kendilerine minnettarım. Benim görüşlerimi ve bu­luşlarımı belki biraz da mübalağayla size aktardılar, kendilerine müteşekkirim.

Halil Sahillioğlu ve Mehmet Genç bir büyük araştırmacının, bizim tarihçiliği­mizi doğru yollara sevk eden büyük bir âlimin öğrencileridir. Halil İnalcık'ın da o büyük araştırmacıyla çok yakın ilişkisi vardır. Bu büyük araştırmacıyı ar­kadaşlarımız andılar. Fakat o, hepimizin hareket noktası, ilham kaynağı oldu­ğu için onun hakkında biraz konuşmak istiyorum. O büyük araştırmacı tari­himizi, devletin, padişahların tarihinden alıp toplumun, halkın tarihi yapmak için savaşan; nüfus hareketleri, para hareketleri, imaretler, medeniyet, toplum tarihini gündeme taşıyan yani modem tarihçiliği bize, memleketimize geti­ren, Ömer Lütfi Barkan'dır. Sırf onun için hepimizin ayrı bir toplantı yapması gerekir. Ben ondan çok ilham aldım. 1930-35'lerde Strasbourg'da felsefe tahsil etmiş ve Türkiye'ye gelmiştim. O zaman Türkiye'de ekonomik kalkınmanın temel problemi olarak toprak meselesi, Atatürk başta olmak üzere bütün si­yasileri ilgilendiren bir meseleydi. Toprak reformu kanunu mecliste görüşü­lüyordu. Büyük toprak sahiplerinin elinden topraklan alıp devletleştirmek ve onları çiftçi ailelerine devretmek projesi gündemdeydi. O zaman memlekette büyük arazi sahipleriyle köylü, kaynaşma halindeydi. Ömer Lütfi Barkan, "Balkanlarda Toprak Reformlan" diye bir dizi makale neşretti. Arkasından bu toprak meselesi için -kendisine herhalde söyledilerarşivde tahrir defter­lerini araştırmaya yöneldi. Orada kanunnâmeleri gördü, kendisinin Osmanlı Türkçesi hayli kuvvetlidir. Çok az hata yapmıştır neşriyatında. O zamanki standartlara göre, okumaları fevkaladedir. Bazı ufak tefek hataları vardır, ben onları kendisine bir liste halinde belirttim. Mesela, Batı Anadolu'da deveci Araplar var tuz taşıyan; onları "azep" diye okudu. Böyle ufak tefek şeyler ola­caktır. Fuzûlî, "Bir nokta hatasıyla gözü kör eyler kâtip," demiş. Ömer Lütfi Barkan tahrir defterlerini bulduktan sonra büyülendi. Bu defterlerden mu­azzam malzeme topladı. Bir kere imparatorluğun nüfus meselesini ele aldı. Kanunnâmeler neşretti. Bir hazinedir bu sancak kanunnâmeleri. Ondan sonra Braudel ile tanıştı. 1950'den sonra -1954-55 yıllarında zannederimo zaman öğrencisi olan Halil Sahillioğlu asistandı. Braudel ile başlayan bu dostluğun bir neticesi olarak Braudel bir genci Paris'e davet etmek ve yetiştirmek ar­zusunu izhar etti. O zaman Ömer Lütfi Bey, Halil Sahillioğlu'nu tavsiye etti. Halil Sahillioğlu Paris'e gitti ve doktorasını orada yaptı. Dün kendisinin kıy­metli araştırmalarını burada öğrencileri güzel bir şekilde anlattılar. Barkan'ın dostu Braudel ile kendisinin verimli işbirliği bu suretle başlamıştır. Braudel, "Biz Batı Akdeniz'i biliyoruz (kendisinin eseri Batı Akdeniz, İtalya, İspanya, Fransa üzerinedir) fakat Doğu Akdeniz'i bilmiyoruz," demiştir. İşte Barkan'ı bu boşluğu dolduracak bir araştırmacı olarak görmüştü.

Ömer Lütfi Bey o sıralarda Fiyat Hareketleri, "Price Revolution" makale­sini Braudel'in tesiriyle yazdı. Aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin demogra­fisi üzerine makalelerini neşretmeye başladı. Biliyorsunuz, Braudel kitabının ikinci baskısında Ömer Lütfi Barkan’ın nüfus hareketleri üzerindeki tetkikle­rini grafiklerle beraber aynen koymuştur. Bizim tarihçiliğimizde bir Braudel devrimi vardır. Böylece araştırmacılarda Annales Mektebi örnek alınmaya başlamıştır. Ben Annales Ekolü'yle 1950'de tanıştım. Londra'daydım. O tarih­te Paris'te Tarihi Bilimler Kongresi toplanıyordu. Londra'dan Paris'e geldim. O sırada bir sene önce Braudel meşhur kitabım neşretmişti ve 1950 kongre­sinde başlıca tartışma konusu Braudel'in eseriydi. O zaman o eseri, La Mediterranee et le rnonde mediterraneen d l'epoque de Philippe Il'yi aldım ve 1951'de Belleten'de bir makale yazdım. Annales Okulu'nun tarihçiliğimize gelmesi bizde hakiki modem tarihçiliğin başlangıcı sayılabilir. Üstadımız Ömer Lütfi Barkan benim için şöyle dermiş, "Ankara'da bir çocuk var, çok iyi çalışıyor." Dostluğumuz vardı. Bir ara bana geldi, "Halil! Ben artık makale yazmaktan vazgeçtim; yan mamul hammadde, yani arşiv vesikalanm neşredeceğim," dedi. Ondan sonra muhasebe defterleri, Süleymaniye Camii kitabı, Hüdâvendigar Livası gibi kaynaklan gayet dikkatli ve titiz bir şekilde neşretmeye başladı.

Biz Ömer Lütfi Barkan'a çok şey borçluyuz. Tarihçiliğimiz onunla bir toplum tarihi, sosyal ekonomi tarihi, demografi tarihi haline geldi. 1950'lerde tarihçiliğimizin devlet tarihi olmaktan çıkıp memleketimizin geniş anlamda gerçekleri üzerinde araştırma yoluna girmesi böyle başladı. Ömer Lütfi Bar­kan’ın konuşmalarda adı telaffuz edildi. En başta onun tarihçiliğe getirdiği büyük devrimi belirtmek gerekir diye düşünüyorum, ama memnunuz: Halil İnalcık, Halil Sahillioğlu, Mehmet Genç, Ömer Lütfi Barkan'dan sonra ikinci nesli temsil ediyor. Şimdi önümüzde üçüncü nesil var. Dün ve bugün konuş­malar yapan genç arkadaşlarımız tarihçiliğimizde üçüncü nesli temsil ediyor­lar. Ben inanıyorum ki onlar Osmanlı tarihini bizden daha ileri götürecekler. Onların araştırmaları bizim araştırmalarımızı tamamlıyor, böyle de olması lazım. Ben kendilerine teşekkür ediyorum. İlmî faaliyetlerinde çok verimli bir gelecek temenni ediyorum.

 

Kaynak: Halil İnalcık, Tarihe Düşülen Notlar…Konuşmalar…1947-2014…Cilt I

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar