Print Friendly and PDF

Risâlei Hasaneyn Niyâzîi Mısrî








RİSÂLE‐İ HASANEYN


NİYÂZÎ‐İ MISRÎ

Kaddese’llâhü Sırrahu’l âlî


    




Bu risalede Niyâzî-i Mısrî kuddise sırruhu’l-aziz Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'in nübüvvetlerini, gerek bazı âyetlere kendince verdiği anlamlarla gerekse cifr hesaplarıyla ispatlamaya çalışır. Aynı konu Mevâidül-İrfân'ın değişik bölümlerinde de ara ara ele alınır. Eser Hasan Rıza tarafından 1271 tarihinde bastırılmıştır. Kütüphanelerde rastlanılan yazma nüshaları şunlardır: 

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi Böl: 3346/10, Pertev Paşa Böl: 262/6; Millet Kütüphanesi (Ali Emirî-Şerîyye Bölümü) no. 963, s.3

Tercüme yapılan nüsha Osmanlıcadır. Bazı cümlelerde günümüz Türkçesi kullanılmıştır. Bazı yerdeki Ebced hesaplarını sehven noksanlık var ise tarafıma aittir.

Ayrıca, Süleyman ATEŞ, Niyâzî-i Mısrî’nin ebced hesaplarını uygulamada keyfi davrandığı gibi bir iddiası vardır. (İrfan Sofraları S. ATEŞ, 1971s. 145-149)  Bu konuda hocamızın ebced hesabı hakkında yeterli biri olmadığından olabilir. Bu harf ilmi kendine has vehbi olma özelliği yanı sıra gizliliğide bulunan ilimdir. Bunu en güzel açıklamak için Latin harflerindeki bu hesaba benzer bir uygulamanın nasıl yapıldığını aşağıda sunuyorum.

 

TARİHLEME SİSTEMİ NASIL KULLANILIR

Sistem iki önemli prensibe dayanır. Her harfin bir sayı değerine karşılık geldiği Nümerik Alfabe

  1. Yukarı çıkartılan artık harflerin ve onların yerini dolduran yeni harflerin nümerik değerlerinin incelenmesi yoluyla çıkarılan tarihlerle kehaneti destekleyen "Değiştirilen Harfler Düzeni"

  2. Bunlara ek olarak 'Zaman Göstergesi" sistemi

NÜMERİK ALFABE

24 harften oluşan eski Fransız Alfabesi'ni temel alıyoruz, bu arada günümüz Fransızcası'nda kullanılan, Yunanca'dan gelen "k" ve Almanca'dan gelen "w" harflerini sıralamamıza katmıyoruz. Her harfe ait bir numara var.

a   b  c  d  e  f  g  h   i    j      l      m    n     o    p    q     r     s       t     u    v     x     y      z

1  2  3  4  5  6 7  8   9  10   11   12   13   14  15  16  17   18    19  20   21  22  23    24

"k" harfi "c" ile, "w" ise "uu" ile yer bazı zaman yer değiştirir.

ROMA RAKAMLARI

Üç harf de Roma ya da Latin sayı sistemlerinde değerlere sahipler. I=bir, V=beş ve X=on. Bunun büyük önemi var, birçok yerde "I" rakamının iki değeri 1 ve 9 ile karşılaşacağız.

10 SAYISI

Tek başına 10 sayısı, 1, 1 ve 9 (toplamları 10 yaptığı için), hatta bazı durumlarda 19 (1 ve 9 toplamı 10) anlamına gelir.

SAYI AZALTIMI

Sonu 0'la biten sayılar 0 atılmak suretiyle azaltılabilirler.

10=1  20=2 gibi.

"L" harfine ait olan 11 rakamı aslında 2 sayısına da indirilebilir. Birçok durumda 11 ya hesaplarda kullanılmak üzere 1 haline getirilir ya da anlamlı bir bilgi meydana getirmediği anlaşıldığı durumlarda 2 sayısına dönüştürülür.

SAYI ANAGRAMLARI

Sayı Anagramları, gizli kehanetin satırlarındaki artık harf düzenleri sonucu ortaya çıkan ve sonradan kodlarının çözülmesi gereken karmaşık sayılardır.

ZAMAN GÖSTERGELERİ VE ZAMAN SÖZCÜKLERİ

Zaman kelimeleri metnin arasında kolay fark edilmeyecek şekilde sıkıştırılmış, normal, Fransızca kelimelerdir. Her birinin anlamı zaman gösteren bir olayla ilgilidir.

En tipik örnekler jour/gün, jeune/genç, encore/yeniden kelimeleridir.

Buna benzer kelimeler metnin içinde olayla bağlantısı olan bir tarihin ya da bir seri tarihlerin varlığını haber verirler. Sıralama ve unvanlarla ilgili diğer kelimeler de çoğu zaman içlerinde zaman öğesi taşırlar.

DİĞER BİLGİLER

Bir harf/sayı daha farklı bilgiler de içerebilir. Örneğin hanedandan birinin isminin yanında bulacağımız sıralamaları -İkinci Charles, Altıncı George. Sayılar ya oldukları gibi -11, 12, 13....- ya da birbirleriyle toplama yoluyla indirilerek kullanılırlar -18=9 16=7- (Peter LORIE - V. J. HEWITT, 2001)

 Tesvîd: Karartma. Yazı ile karalama. Yazmak, müsvedde yapmak.

 Pesend: f. Beğenmek, kabul eylemek. Beğenici. Muvâfık.

 Çağdaşı olan İsmail Hakkı Bursevi, Niyazi-î Mısrî kaddese’llâhü sırrahu’l-azizin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin aleyhisselâmın nebi olduklarını iddia etmesine şiddetle tepki göstermiş, Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin Hâtemü’l-Enbiyâ olduğunu söyleyerek onun görüşlerinin geçersiz olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca

“Zamanımızda Bursa’da Şeyh Mısrî namında bir müfsit zuhur edip Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’in nebi olduğunu söylemekle nice bir insanı sapıklığa, hatta küfür noktasına ulaştırmıştır” diyerek onu, insanları saptırmak ve halk içinde fitne çıkarmakla suçlamıştır.( KARA, Mustafa, Niyazi-î Mısrî, Ankara 1994, s. 50 )


بســـم الله الرحمن الرحيم


RİSÂLE-İ HASENEYN 

Mısrî’nin bu risâle-i tesvîdden muradı tarafı Sultandan dünyalık ricası değildir. Yahud eşraftan, meşayıhtan, ulemâdan ve sair ehl-i İslâmdan pesend ve aferin değildir. Kavm-i Vânî nin istihzâsından ve sıhrıyyesinden halas için değildir. Ancak bir emanettir. Taraf-ı vahy olunduğum hizmetimdir. Bilâ-garz  ashâbına teslim eyledim. 

Kabul eden etsin etmeyen kendi bilir.

لاَ ا كْرَاهَ فِى الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَىِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لاَ انْفِصَامَ لَهَا وَاللهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

“Dinde ikrah (zorlama) yoktur. Doğruluk, sapıklıktan iyice ayrılmıştır. Artık her kim şeytana küfreder, Allah Teâlâ'ya imânda bulunursa kopması bulunmayan bir kulpa yapışmış olur ve Allah Teâlâ semîdir, alîmdir.”

 بســـم الله الرحمن الرحيم

قُولُوا اَمَنَّا بِاللهِ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْنَا وَمَا اُنْزِلَ اِلَى اِبْرَهِيمَ وَاِسْمَعِيلَ وَاِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَاْلاَسْبَاطِ وَمَا اُوتِىَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا اُوتِىَ النَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ لانُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ

“ve deyin ki biz Allaha iman ettiğimiz gibi bize ne indirildiyse, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Yakuba ve Esbata ne indirildise, Mûsaya ve İsâya ne verildiyse ve bütün Pegyamberlere rablarından olarak ne verildiyse hepsine iman ettik, onun Resullerinden birinin arasını ayırmayız ve biz ancak onun için boyun eğen Müslimleriz”

وَاْلاَسْبَاطِ  (Esbat: Torunlar) ın enbiyaya şümulu vardır. Zira  -ال- (Marife edât-ı) ile geldi. ال  Hasan içindir.  Bundan maada adedi huruf  اْلاَسْبَاطِ  : 110 dur. Sekiz harfi vardır. Onunla 118 eder. Olur, Hasan (  حسـن )ismi 118 dir. Nokta-i hâfiye-i  اْلاَسْبَاطِ 10 dur. Üç elifler  (ا )ve üç sin( س )de iki ( ب ) ve (ط) da hepsi 10 dur. Bu 10 dadahi zam edince 128 olur. Hüseyin (  حسـيـن) adedi hasıl olur. Esmânın (isimlerin) vücûhu vardır. 

Allah Sübhânehû ve Teâlâ وَعَلَّمَ اَدَمَ اْلاَسْمَاءَ كُلَّهَا “Ve (Allah Teâlâ) bütün eşyanın isimlerini Âdem'e bildirdi.” dedi. Vücûhu esmaya delâlet eder. Yani Kur´ân-ı Kerim’in esma yüzünden cemî medlûlâtı sıdkına (doğruluğuna) şahittir. 

Kabul eden melek, etmeyen şeytandır. 

اْلاَسْبَاطِ Mana cihetinden maada esmâ cihetinden dahi Hasan (  حسـن ) ve Hüseyin (  حسـيـن) ismine delâlet olunca Kur´ân-ı Azîm “ اَسْبَاطِ  (torunlar) enbiyânın cümlesine dahi nüzül ettiğine iman getirin” der, iki Hasan (  حسـن ) ve Hüseyin (  حسـيـن)’i  اَسْبَاطِ  (torunlar) dan tefrik illeti nedir? Ne sebep ile bunları Sıbt-ı Enbiya iken sâir (diğer) enbiyanın torunlarına inanıp bunları onlardan     لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِهِ  “Biz Allah Teâlâ'nın peygamberlerinden hiçbirinin arasını ayırmayız" dediler.” Ayeti gelmiş iken tefrika(ayırma) sebebi nedir? 

Hâsılı Mısrî’nin itikadını suâl ederler ise 76 yaşıma dek   tashîh-i itikâda sa’ ettim. Ahir ömür bunu buldum. 

اشهد ان لا اله ا الله واشهد ان محمدًا رسول الله  و اشهد ان  الحسن  و الحسين  سبطاه  رسـولانِ  من رسول الله  صلوات الله  و سلامـه عليهـما افضـل الصلوات على جدهـمـا محمـد خاتم الـنبيـين  صلى الله تعلى عليه  و سلم و على  جمـيع  الانبيـاء و المـرسلـين

“Eşhedu en lailahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden rasûlullâh ve eşhedu enne'l-Hasene va'l-Huseyne sibtahu, resûlâni min resulillahi salavatullahi ve selamuhu aleyhima va afdalu's-Salavati ala ceddihima Muhammedin hatemi'n-nebiyyin, sallallâhü teâla aleyhi ve sellem ve ala cemî-il-enbiya'i ve'l-mürselin.”   

Eğer sual olunur ise Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem  لا نبي بعدى benden sonra nebi yoktur” yani, “BENDEN SONRA ŞERİAT SAHİBİ NEBİ GELMEZ” demektir. Bunlar şeriat getirmediler, cedlerinin şeriatı üzeredirler. Bunlar Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin cüzleridir ve ayrı değildir. 

“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah’ım! Hüseyini seveni sen de sev. Hüseyin torunlardan bir torundur.”     

Kur´ân-ı Kerim’de buna delil

 كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِى كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ “yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır.”  

Habbe (dane) birdir, ondan yedi sünbüle (başak)  bitince o habbenin birliğine yedi sünbül mani olmadı. Sünbül yedi olduğu, her biri yüz dane olduğu habbenin, birliğine mani olmayınca Hasan حسـن ) ve Hüseyin حسـيـن) iki sünbüledir. Cedlerinin hatemiyyetine nasıl mani olurlar. Bunlar rasüllerdir. Dedeleri Hâtemü’l-Enbiyâ’dır. Bunlardan teksir lazım gelmez. Nitekim Kur´ân-ı Kerim’de

وَمَثَلُهُمْ فِى اْلاِنْجِيلِ  كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْئهُ  فَازَٰرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ  onların İncil'deki meselleri (vasıfları) ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş (istikamet almış) ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için. فَازَٰرَهُ dedi, فَكَـثَر demedi. Onun hatmine bunlar dahi ziyade kuvvet olurlar. Müminler kuvvetlenince kâfirler öfkelenirler. Bunlara iman getirenlere va’di kerim vardır. Bütün günahlarına mağfiret ve ecri âzime ve va’di kerim budur. وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ اَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظِيمًا  “Allah Teâlâ, onlardan imân edip sâlih amellerde bulunmuşlar için bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfaat vaad buyurmuştur.” Bu sıbtînin (torunların) risaletlerine iman getirenlere va’di kerim (büyük ecir)  vardır. Bu ayetide kabul eden etsin, etmeyen kendi bilir. Hasan حسـن ) ve Hüseyin حسـيـن) radiyallahü anhüma hazretlerinin nübüvvetlerine iman getirmeyenlere vaîd olan ayeti kerime budur. 

 يَوْمَ يَاْتِى بَعْضُ اَيَاتِ رَبِّكَ لاَ يَنْفَعُ نَفْسًا اِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ اَمَنَتْ مِنْ قَبْلُ اَوْ كَسَبَتْ فِى اِيمَانِهَا خَيْرًا قُلِ انْتَظِرُوا اِنَّا مُنْتَظِرُونَ  “Rabbinin (azab) işaretlerinin (bazı alâmetleri geldiği gün) geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: «Bekleyin; biz de beklemekteyiz.”  

  بَعْضُ اَيَاتِ رَبِّكَ:1508 200 den fazlası 108’dir. ismü’l-mudgam ( ى) Hasan (  حسـن:118 ) dir. ismü’l- mudgameteyn (iki ى )  Hüseyin (   128 : حسـيـن) adedidir.  Şimdi  بَعْضُ اَيَاتِ رَبِّكَ bunların risaletleri oldu demek olur ki bunların risaletleri zuhur ettikten sonra bir nefse evvelki imanı fayda vermez. Bunlara iman getirmeyince demek olur. قُلِ انْتَظِرُوا: 1688 ayetinden kalan kısım 88 dir. انْتَظِرُوا nun 100 ünde, mu’cemenin 100 ü noktalı esmaları 10 dur. Üzerine eklenince Hüseyin (  حسـيـن) ismi hasıl olur.

Hâsılı benim kimseye hayrım yoktur. Hakk’ı size ücret karşılığı olmadan size beyan eyledim. 

Kabul eden etsin, etmeyen kendi bilir.

وَعَلَّمَ اَدَمَ اْلاَسْمَاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلَئِكَةِ فَقَالَ اَنْبِؤُنِى بِاَسْمَاءِ هَؤُلاَءِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ

“Ve (Allah Teâlâ) bütün eşyanın isimlerini Âdem'e bildirdi. Sonra bu eşyayı meleklere göstererek, "Bunların isimlerini Bana haber veriniz, eğer siz sâdık iseniz" diye buyurdu.” Şimdi, ilmi esmâ Huruf-u Kur´ân-ı size beyan eyledim. 1103 seneden beri kilitli kapıyı size açtım. İsteyen gelsin girsin, istemeyen sahrada ser-gerdân ve hayran gezsin.   وَاللهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِى السَّبِيلَ   “Allah gerçeği söylemektedir, doğru yola O eriştirir.”

 قُلْ بِفَضْلِ اللهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا  يَجْمَعُونَ  “De ki: Ancak Allah’ın lütfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır.”   قُلْ بِفَضْلِ الله ِayetinin kalan kısmının tekrar etmeyen harfleri 118 dir.  Hasan (  حسـن :118 ) sayısı hâsıl olur. وَبِرَحْمَتِهِ esmâ-i rahmet budur. ى ح م ى128  Hüseyin (   حسـيـن:128) adedi olur. Şimdi  فَضْلِ الله Hasan (  حسـن ), rahmet, Hüseyin حسـيـن) oldu. Bunları iman ile seversen, sevenin bunlara iman getirmesi topladığı maldan ve amellerden hayırlıdır. Şimdi Mısrî’nin bunlara  اَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ “ben inananların ilkiyim” olduğunu der, ferah ve sürûrunu الْحَمْدُ للهِ الَّذِى هَدَينَا لِهَذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْ لاَ اَنْ هَدَينَا اللهُ وَمـَا تَوفِقِى وَ اعْتِـصَّامِى اِلاَّ بِاللهِ  عَلَيْهِ تَـوَكَّـــلْتُ وَ اِلَـيْـهِ اُنِيبُ  : “Hamdolsun o Allah Teâlâ’ya ki hidayet ile bizi buna muvaffak kıldı, o bize hidayet etmese idi bizim kendiliğimizden bunun yolunu bulmamıza imkân yoktu, Başarımız ve sığınağımız Allah Teâlâ’dan başkası değildir. Ona tevekkül ederiz ve vekilimiz odur.” 

وَمَنْ اَحْسَنُ قَوْلاً مِمَّنْ دَعَا اِلَى اللهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ اِنَّنِى مِنَ الْمُسْلِمِينَ  “Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim” diyen, yararlı iş işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?”

حسـنا adedidir. قَوْلاً deki ق dan sonraki وْلاً kısmı 37 dir. ق ismi büyük ebcedde  181-100=81 dir. Üzerine 37 eklenirse Hasan (  حسـن :118 ) çıkar. En küçük ebcedde ق : 10 dur. Üzerine eklenirse Hüseyin (   حسـيـن:128) hâsıl olur. وَقَالَ  de bunun gibidir.  ق dan sonraki وْلاً kısmı 37 dir. ق  ismi büyük ebcedde  100+81=181 dir. Toplamı Hasan (  حسـن :118 )  olur. En küçük ebcedde ق : 10 ile Üzerine eklenirse Hüseyin (   حسـيـن:128) hâsıl olur. Mana demek oluyor ki Hasan ve Hüseyin’in risaletine davet edenin sözündeki kim’in  اَحْسَنُ (güzel) sözü vardır. Allah’a davet eden dahi ben bunlara  اَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ  “Müslümanların ilkiyim.” der. Benim övüncüm budur.  الْحَمْدُ للهِ .

بســـم الله الرحمن الرحيم

اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِى وَرَضِيتُ لَكُمُ الاِسْلاَمَ  دِينًا “Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim.”

دِينًا (Büyük Ebced ile) 264  ا ن  ي  د264 , حسـيـن (Büyük Ebced ile) نون يي سين حي264 

Besmele-i şerif bütün Kur´ân-ı Kerim surelerinde Rahman( رحمـان  ) sigasıyla Süleyman (سلـيمـان  ) oldu. الرحمن  ,   الرحيم (Rahman ve Rahim) Mücerred isimler,  (  حسـن ) (  حسـيـن)Hasan ve Hüseyin adedinde olduğu delâlet eder ki ehli İslam’ın ملك  ملك  tasaddür etmeleri bunlara iman ile evvelâ husûsan فَلاَ: (Büyük Ebced ile) 264   اليف لام فاء264 dır. Kelimesi حسـيـن (Büyük Ebced ile) نون يي سين حي264 dir. تَخْشَوْهُمْ  kelimesindeki isimler 200 sayısından küçükler (Büyük Ebced ile)    ميم هي واو118 Hasan (  حسـن :118 )dır. قُلْ بِفَضْلِ الله   (Küçük Ebced ile)  فاه ب ل118  وَبِرَحْمَتِهِ (Büyük Ebced ile) ى ميم ي ح ي128  Hüseyin (   حسـيـن:128) dir.  فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا  يَجْمَعُونَ   “işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır.”   Çok amelden çok maldan Hasan ve Hüseyn aleyhisselâma iman getirmeleri daha hayırlıdır. Cümle edyânı bununla mağlub eder.  

Yine, senin bu ayeti kerimeye cevabın nedir,  görelim.

  فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ  deki (Büyük Ebced ile) 200 den küçük isimler yine(Küçük Ebced ile) اء س اء س اء اء128  Hüseyin (   حسـيـن:128), ayetin sonunda ki  دِينًا (Büyük Ebced ile)  264  ا ن  ي  د264 , حسـيـن (Büyük Ebced ile) نون يي سين حي264 dir. 

Beyt:

Dedim Hasan iline kimdir Süleyman 

Çağırdı Hudhud’u, Can dedi Bu! Bu!  Süleyman dedikleri

اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ  “Gerçekten o; Süleyman'dandır ve gerçekten o; Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyladır.”

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

هُوَ الَّذِى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللهِ شَهِيدًا مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ

“O, o (Allah-ü Zî-şan) dır ki, rasüllerini hidâyet ile ve hak din ile gönderdi. Tâ ki, onu her din üzerine yükseltin. Ve şahid olmak için de Allah Teâlâ kâfidir.  Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem)  Allah Teâlâ'nın rasülüdür. O'nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler.

 حق108وَدِينِ118  بِالْهُدَى  حق108 ismü’l-mudgam ( ى) Hasan (  حسـن:118 ) dir. ismü’l- mudgameteyn (iki ى )  Hüseyin (   128 : حسـيـن) adedidir.  Hâsılı ikisinin adedi. ورَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ  Hüseyin (  حسـيـن), وَ مَنْ جَاء اْلحَـقُّ da  حق108    ismü’l-mudgam      ( ى) Hasan (  حسـن:118 ) dir. ismü’l- mudgameteyn (iki ى )  Hüseyin (   128 : حسـيـن) adedidir. Beyt:

اعتقد النـاس فى الحـسنين عقائدًا  و المصرى معتد بـما فيه رضـائاً لله

اللهم انطقتنا بما فيها و في حقهـما  الذى اعتقده بشهادة  صادقة

يقلبها العلماء العلام  و فضلاء   ذوى الاحترام

أنا شاهد بانهـما نبيان  و رسولان  و ختمان   صلوات الله  و سلامه  عليهم اجمعين

حبة  لا يزا جمان حميته جدهـما بل  يأيـد انـهما كما قال الله تعلى

وَمَثَلُهُمْ فِى اْلاِنْجِيلِ  كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْئهُ فَاَزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ اَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظِيمًا

İnsanları iki Hasan hakkında akide bakımından sağla ki, Mısrî Allah Teâlâ rıza için buna uzandı. 

Ey Allah Teâlâ’m onlar hakkında sadık şehâdetle bizi konuştur.

Bu şehadetimizi âlimler, allâme ve faziletli kişiler kabul etsinler.

Ben şahidim ki; her ikisi nebidirler, rasüldürlerve hâtemdirler. Allah Teâlâ’nın salât ve selâmı hepsinin üzerine olsun.

Onların ikisi bir habbedir ki cedlerinin hamiyet ve şerefine zarar vermezler. 

Belki onlar dedeleri Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemi te’yid için geldiler

“ve onların İncil'deki meselleri (vasıfları) ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş (istikamet almış) ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için. Allah Teâlâ, onlardan imân edip sâlih sâlih amellerde bulunmuşlar için bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfaat vaad buyurmuştur.”   

“Pek büyük bir mükâfat” Hasan (  حسـن ) ve Hüseyin (  حسـيـن) iman getirenler hakkında sabittir. Hâsılı gizlenmesi mümkün olmayan mana demek olur ki İmam Hasan ve Hüseyin aleyhisselâmın risâletlerini inkâr eylersen الرحمن  ,   الرحيم (Rahman ve Rahim)i besmele-i şerifinden silmiş olursun. Bunun üçü nasıl bir ise besmele-i şerife nicesi taaddüt teksir şirk getirmez ise İmam Hasan ve Hüseyin aleyhisselâm dahi Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin hatemiyyetine şirket ve taaddüt getirmezler.

قُلِ ادْعُوا اللهَ اَوِ ادْعُوا الرَّحْمَنَ اَيًّا مَاتَدْعُوا فَلَهُ  الاَسْمَاءُ “De ki: “İster Allah deyin, ister Rahman deyin, hangisini derseniz deyin, en güzel isimler O'nundur.”  

Yine اَيًّا مَاتَدْعُوا, (Muhammed) محمدHasan (  حسـن ) ve Hüseyin (  حسـيـن)

Yine اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ  اَلاَّ تَعْلُوا عَلَىَّ وَاْتُونِى مُسْلِمِينَ  “Gerçekten o; Süleyman'dandır ve gerçekten o; Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyladır.” “Şöyle ki: bana karşı baş kaldırmayın ve müslüman olarak gelin bana!”

Besmele-i şerifin mücerred isimleri (Muhammed) محمد Hasan (  حسـن ) ve Hüseyin (  حسـيـن) adedincedir demektir. 

 وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ  ذَلِكَ سَبِيلاً  “Namaz kılarken sesini yükseltme, gizli de okuma, ikisi ortasında bir yol tut.” Yani bunların herbirini istiklâl hatemdir diye iddiâ ve inkâr dahi etmeye. İstiklâli ve inkârı aradan kaldır. Bu ikinin arasında bir sünbül kabul et. الرحمن  ,   الرحيم (Rahman ve Rahim) besmele-i şerifin biricik ayet olmasına taadüt ve teksir getirmediği gibi Hasan ve Hüseyin, Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellemin hatmine mani ve mezahim olamadıkları bilginiz olsun. Ancak bu itikâtta olun. Bundan başka itikatta olmayın demek olur.  

Mısrî’nin ricâl-ı Vâniye’nin ve kibriyenin elinde yirmi sene uzun hapis çektiğini cümle ulemâ ve sulehâya ve meşâyiha tevarihi Kur'an-ı Kerim ile fahr olunur iken Allah Sübhânehu ve Teâlâ bu kez bir fahr verdiğine hepsi kâfidir. 

Hicri 1103 senedir bu an gelince devir devir müçtehidler geldi. Bunların birine İmam Hasan’ın ve İmam Hüseyin’in cem’i Kur'an-ı Kerim ayetlerine başlangıç olunan بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ   olduklarını bildirmedi ve bildirdiklerine dahi açıklamaya izin verilmedi.  Allah Teâlâ Ta ki Mısrî gelene kadar tevkıf eylediği için Fahr-i Mısrî’ye büyük övünçtür. Mısrî yirmi sene şiddetli hapis çektiğini unuttu. 1103 seneye gelince tevkif olunan kendinin hali olduğu övünç kaynağıdır. Devlet-i dünya ve izzet-i Baka (ahiret) onların olsun. Futuhatı Mekkiye’de vardır ki; 

انأ القـران و سبـع المسانى                                               و روح  الروح  الارواح الادانـى

 فاۤدى عـنده  معلوم  مقيـم                                                   يشاهده  و عندكم لسـاني

“Ben Kur'an-ı Kerim’im, ben Seb’ul Mesâni’yim

Şey ruhu değil, ruhun ta kendisiyim.

Kalbim Onun yanına bilinir ve mukîmdir.

Onu müşahede eden dilim sizin yanınızda görünür.”


 اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ  اَلاَّ تَعْلُوا عَلَىَّ وَاْتُونِى مُسْلِمِينَ 

 محمد حسن و حسيـن هو سليمان لا غير فافهموا

“Gerçekten o; Süleyman'dandır ve gerçekten o; Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyladır.” “Şöyle ki: bana karşı baş kaldırmayın ve müslüman olarak gelin bana!”

Muhammed, Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhimü’s-selâm Süleyman’dır. İyi anlayın başka da değildir.”

Beyt: 

Dedim Hasan iline kimdir Süleyman 

Çağırdı Hudhud’u, Can dedi Bu! Bu!  Yani Hasan ve Hüseyin 


كُلُّ اَمْرٍ ذِى بَالٍ  يُبْدَأُ بِبِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ فَهُوَ اَجْزَم اَوْ  اَبْتَرُ         "Bismillahirrahmânirrahîm ile başlamayan her hayırlı iş, güdüktür (hayrı kesiktir).

Bu kelam (Bismillahirrahmânirrahîm) Mısrî’nin ilk sözüdür. Son sözü ise

  وَاللهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِى السَّبِيلَ   “Allah gerçeği söylemektedir, doğru yola O eriştirir.”

   الاخر ربيع    24اثنيـن6340 بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ nin mücerred isimleri iki elifle 832 dir. Besmelenin isimleri 800 dür. ي  ما ما لف ن س ي  3221 323   بِسْمِ اللهِ  محمد الف   24 

حسيـن حسن508 بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ in mücerred isimleri    الف ن  ى ى ما لف لف ن ي ما508 dir. 

رحمان سين سليـمان نون الف ميم با لا323  محمد حسيـن حسن832 اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ    سليمان ن ا ى ا832 besmele-i şeriftir.


Beyt: 

Dedim Hasan iline kimdir Süleyman 

Çağırdı Hudhud’u, Can dedi Bu! Bu!  Yani Hasan ve Hüseyin 

اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ  اَلاَّ تَعْلُوا عَلَىَّ وَاْتُونِى مُسْلِمِينَ isimleri kendileri ile beraber5408 5429 noktalıları31 isimleri besmele ile beraberالا  ve ا  sız

Bursa’da gayreti sa’diye ile sevke çıkalı bugünlerin sayısı budur. 

Ey Milletim, Mısrî’nin sizden ümidi ve korkusu yoktur.  Ancak hakkı açıklamak istemektedir. Bu daveti kabul eden halâs bulur. Etmeyen tam’ai şemşir olur. İmam Hasan, Hüseyin ve babaları Ali Veliyyullah radiyallahü anh  aleyhimüsselâm hakkından gelir. 

İman ve tasdik ederim ki:  بِسْمِ اللهِ   Muhammed’dir. الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Hasan ve Hüseyindir. (salavâtüllâhi  aleyhim ecmeîn)

  سليمان ن ا ى ا832  = الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ  832 بِسْمِ اللهِحسين حسن محمد 832(salavâtüllâhi  aleyhim ecmeîn) 

Bu gece yarısında uyandım bemele-i şerifenin  حسين حسن محمد 832 olduğu vahiy oldu. Bunu yazıp kâim-makam’a göndermeye emir de oldu.  Bekri Muhammed Dede’ye de gönderdim. Geldiğinde İmam Hüseyin’e de gönderdim. Geldiler. Onları da Molla Ahmed’e gönderdim. Nice illere  yazdım (gönderdim). Biz size emânet-i irâde-i âcile ile teslim etmekte tevkıf ettim.  Emâneti size gönderdim siz bilirseniz, isterseniz kabul edin, isterseniz Vezir Ali Paşa gibi istihza ve sıhriyye edin.   وَاللهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِى السَّبِيلَ   “Allah gerçeği söylemektedir, doğru yola O eriştirir.”







بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ 

 الحمدلله  و صلى الله على سيدنا محمد و سيدنا حسن و حسـين  صلوات الله و سلامـه عليهم اجمـعـين

Ey Gulam Kaymakam Paşa’ya!

Hezar-ı özr ile ba’de’t- tahiyye ve’s -selâm bu emâneti tahtın padişahına teslimde sa’ etmeniz murad’ul-Allah’dır. Siz bilirsiniz. Ali (Paşa) gibi istihza eylemeyin.

وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى

 

Bu gece doğuşu olan الاخر ربيع    25اثنيـن6340 tarih budur. Mektup ile Kaymakam Paşa’ya Muhammed Dede ve İmam Hüseyin ile gönderdiler. Hayr ola.

  


بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

هُوَ الَّذِى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللهِ شَهِيدًا مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ تَرَيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا

“O, o (Allah-ü Zî-şan) dır ki, rasüllerini hidâyet ile ve hak din ile gönderdi. Tâ ki, onu her din üzerine yükseltin. Ve şahid olmak için de Allah Teâlâ kâfidir.  Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem)  Allah Teâlâ'nın rasülüdür. O'nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Onları rükû ediciler, secde ediciler olarak görürsün.”

   جيم كاف جيم كاف ا ر اتا ا ر ا ر فا فا   دال ذال شين كاف كاف را تا ا رار لام لام ا ر طا قاف قاف رار ذال  6261 79 6340

Yirmi sayısı eklenince. İkiyüzden aşağıları. Hapisane günlerimiz bundandır. 

يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِى وُجُوهِهِمْ  مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرَيةِ

“Allah Teâlâ'dan inâyet ve rıdvân dilerler, yüzlerindeki nişaneleri, secdelerinin eserindendir. Bu (na't) Onların Tevrattaki vasıflarıdır تي ى ر ثى ثى ذال ى ر تي ضاد رى ضاد عين تى    

المأتين حاء  616281  6341 Bu sayı yarın gece gelir. 

وَمَثَلُهُمْ فِى اْلاِنْجِيلِ  كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْئهُ فَاَزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ “ve onların İncil'deki meselleri (vasıfları) ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş (istikamet almış) ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için.”  

 Kırk sayısı eklenince. İki yirmi eklenince eder seferine 

ت د ر خ ر بوكون   ر ف ط غ ى ر ق ف ظ ع190040 694

وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ اَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظِيمًا    

“Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.” bundan olan büyük ecir        دِينِ حَقِّ   harflerin kendi isimleri4726 harflerin kendi isimleri4826 bir tane yüz141 ikiyüz isimleri الغني  kabul edip imâmının risâletlerine iman getirenlerdir. لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ  Bu manayı tahkik eder. Bütün dinlere bunlar galip olur. Bunlara inanmayan mağlup olur, demek olur.  وَدِينِ الْحَقِّdediği gibi حق  118  حق  128 Hasan (  حسـن ) ve Hüseyin (  حسـيـن) ق حى  118  10 ilave ile   ق حى  12 8     دِينِ الْحَقّbu iki imamların risaletlerini iman beyânıdır. الحق ودين وهدى  128 حسين  128  حق  128     دِينِ الْحَقِّ inananların dînidir. 



بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَاِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ   اِذْ اَبَقَ اِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ   فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَضِينَ   فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ   فَلَوْلاَ اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّحِينَ   لَلَبِثَ فِى بَطْنِهِ اِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ   فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ   وَاَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ  وَاَرْسَلْنَاهُ اِلَى مِائَةِ اَلْفٍ اَوْ يَزِيدُونَ فَاَمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلَى حِينٍ

“Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş rasüllerdendir. tâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı. Derken kur'a çekmiş de, mağlup olanlardan olmuştu. Artık o melâmet eder (nefsini kınar) bir halde iken O'nu balık yutuverdi. Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi. Elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı. Artık O'nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O'nun üzerine kabak nev'inden bir ağaç bitirdik. Ve O'nu yüzbin ve daha artar olana (böyle bir kavme rasül) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).”  

  Noktalı حسين  128 İki Noktalı 179 91 270   حِينٍ  نون يا حاء  128 حسين  128    واني  128  10 ق lı ceplerinde ve koyunlarında hamâil (muska) gibi bulundururlar. Bu hal ile kimsenin aklını beğenmezler. Hidâyet olmayınca çare yoktur.

Ey Vânî şayet Allah Teâlâ’ya (günde) beş defa şirk koşmadan tevhid eden veya zikredenlerden olursan! Vâni kelimesi Kübrâ Hasan-ı iken tam yerine koy. Bunları Mısrî bilmedi, necat bulmazdı demektir.

بســـم الله الرحمن الرحيم

اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِى وَرَضِيتُ لَكُمُ الاِسْلاَمَ  دِينًا “Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim.”

ء ا س ء ا س ء اءا  128    فَلا  اليف لام فاء264 دِينًا      نون ياء دال  اسماء  200den kalanıتَخْشَوْهُمْ 118 س ى ا ى ا82  ميم هي واو118   حسن118 حسيـن 242   حسن264  Hepsi 162  242 ikiyüzden kalan isimler yahudiyyedir 

Ali Paşa Mısrî’nin muhatabı bugün sensin başkası değildir. Bütün Esbat (torunlar) nebi olup, hatta Yusuf aleyhisselâmın kardeşleri Yusuf’u kuyuya bırakmış Hz.Yakub aleyhisselâma bu kadar isyan etmişler iken onlara nebi’dir demeyen kâfir olur. Ya bizim nebimiz Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem en faziletli rasül ve Hâtem’ül Enbiya iken bu hususla nübüvvetleri hakkında o kadar ayet tarihleri ile şahitlik eder iken onlara nebidir diyen kimseyi 16 sene Limni Adası’nda uzun hapislerde tutan Vezir Ali Paşa’nın dini ne dindir. 

Mısrî’nin İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâm hazretlerinin risâletlerini haber verince Mısrî’nin yaşını ihtiyarlıkta olduğunu bildiği için haps eyledi. Vasiyet eyledi ki, Mısrî’yi Limni Adası’ndan çıkarmayın. Haps olduğu bu haberdendir. Velâkin onların dini hangi dindendir, bilinmiyor. 

وَرَضِيتُ لَكُمُ الاِسْلاَمَ  دِينًا “din olarak sizin için İslam'ı beğendim.” دِينًا دِينًا264   اليف نون ياء دال264 Hüseyin (  حسـيـن)   نون يى سين حي 264  yani Hasan (  حسـن ) ve Hüseyin               (  حسـيـن) Hak nebî olduklarını din olarak kabul ederseniz dininizi tamam ederim ve dininizden razı olurum hakîkati ne hakîkattir ve tenbihdir. Bu kadar tenbih ve tekîde karşı duran adâvet ne adâvettir. Mısrî’nin sizden saltanat ve vezâret davası yoktur. Ancak din davasıdır. İslâmınızdan Allah Teâlâ razı olsun diyorsanız, bu dine razı olursunuz. Şâfi’, Müşeffa’ hall-i musaddak Kur'an-ı Kerim onların şehâdetlerini kabul etmeyin dinleri nasıl dindir. Eğer bu söze burhan isterler ise bu ayet delilimizdir.


Beyt:

Gördü sarraf, bildi cevher kıymetin

Er bilir, ancak görür kıymetin

Kimse bilmezdi ol ne şah idi

Bu sözün Kur'an ve hadisdir şahidi


اَلْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِى وَرَضِيتُ لَكُمُ الاِسْلاَمَ  دِينًا “Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim.” اليف نون ياء دال264  ء ا س ء ا س ء اءا  128  حسيـن 128  فَلا264  اليف لام فاء264 حسيـن 264   تَخْشَوْهُمْ فَلا 162 .82 264   ikiyüzden kalan isimler yahudiyyedir س ى ا ى ا 82 bu yahudîye ismi olduğu onlara düşmanlık eden yahudî olduğuna şehâdet-i Kur’âniye’dir. 

Başka bir feth, rebî’ul- âhir خمس6236 

بســـم الله الرحمن الرحيم

وَمَثَلُهُمْ فِى اْلاِنْجِيلِ  كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْئهُ فَاَزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ اَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظِيمًا “ve onların İncil'deki meselleri (vasıfları) ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları üzerine yükselmiş (istikamet almış) ekincilerin hoşlarına gidiyor, onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.  ” الزُّرَّاعَ (Ekinciler)tekrarlanmayan harfler ve iki ى harfi 20 ilavesi  ilavesi ile    بِهِمُخميم هي بي118  (Büyük Ebced ile) bir ى harfi 11 حسـن 118  الزرع 108 .10 118 .10 128   حسيـن 128  خميم هي بي118  بهم118 

Ey Yezid Vânî (Mehmet Efendi)! Ey Kâfir Vânî! 

Bu mücerred temsil bu mana için olduğuna şek ve şüphe kalmadı. Gayza gelirseniz, zalimler sizi gayza getirin ر د بهم818  ر د بهم128  İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâmdır. Allah Teâlâ’nın muradı İmam Hasan ve Hüseyin aleyhimesselâm olduğuna şek ve şüphe kalmadı.  Ancak Vânînin küfrü ve gayzı gitmedi. İşaret yerindedir. بهـم   ب nakza itibarına önünde gelen elif (ا) işarettir. Elif 1 dir.

Hâsılı bu iki imamın risaletlerine inanıp hanif amelinde olanlara mağfiret ve büyük ecir vaad olunduğuna inanmayanlara elim azap tehdine uzanır. Sonunda inanmayanlar görür inanırlar. “Basra harap olduktan sonra ne fayda”   

  الزرع108 .10 118   حق  118   حسن118    حسين128    

الزرع  Risalette  Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemdir. O Hak-kı Sadıktır.  tır.

اَخْرَجَ شَطَْئهُ İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâm dır.

مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فِى سَبِيلِ اللهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِى كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ وَاللهُ يُضَاعِفُ لِمَنْ يَشَاءُ وَاللهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ  “Allah yolunda mallarını infak edenlerin meseli, o bir tanenin meseli gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane bulunmuş olur. Ve Allah Teâlâ dilediğine kat kat artırır. Ve Allah Teâlâ vâsidir, alîmdir.” 

Bir daneden yedi sünbüle olsa her birinden yüz buğday çıksa o buğdayların birbirinden farkı olmayıp ve her biri çifçilerin makbulü olunca, bundaki ekinin iki sünbülesini aslından ayırmak isteyen Vânî Yezidi ne demek ister. Aslı Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Hatemdir, ama bunlara (İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâm) değildir olur. Bu (bizim) sözümüz hicânın ve özürsüzlerin sözüdür. 

 يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ  bunlar bizim sözümüzden başka söyleyenlerdir.

   الاخر ربيع13    محرم128 ibtida İmam Hasan’ın   Hepsi6253   خمس6329  ve İmam Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâm hazretlerinin risaletlerini rüyayı dördüncü gece (Çarşamba) gördük.   محدد5971 bunda idi. O rüyada evvela açıkla diye vahy olundum. Kalktım yazdım. Bugüne kadar kayın gah yılan akıttı, gah aşıma zehir kattı. Hasan ile ikisi eza ederler. Bu gece yatsıdan sonra Bekir girmedi kızdırdı. Düşünme kurdu gidince, bir saatten sonra vahyolundum ki, Ankâ-i (Muğrib) de olan sadık rüya bu rüyadır. Kalk yaz diye Bekri yine tekrar kaldırdım. Mum yaktırdım Ankâ’nın bu rüyasını yazdım.  Görün bu rüya ile münasebeti var mıdır.

عنقا ولما كان ما صدق من الرئيا جزاءً كبيرا بنومنا قطعنا بتصديق ما تهديه و تنعم به من ابادى الحق تعالى و تسديه قد خلت بيت الانوار  واستدلت الحجب  و الاستاد غيرة على الحرام  و الابكار فبينما اتا اناجيه بين يديه الى  اخر ما ذكره رضى الله عنه

Hâsıl büyük nübüvvetin cüz’ü olan rüya bu rüyadır. 

Kaynatam bu gece (eve) girmedi. Düşünmeden uyurken bu gece çıkarmış, soğuktan helak olsun diye şiddetli adâvete başlar, bin canım var ise öle. O sultanların yoluna fedâ olsun.

Şimdi bu mevzuda olan bu cüz’ü kebiri , bu cüz nedir diye musannif olan ulema mutalaa ederse beğenir. Deccâl olan mutalaa ederse gayzı gelir. (Kitap bitti.)

Hz.Muhyiddin-i Arabî kaddese’llâhü sırrahu’l-aziz buna

  الرسالة  فى  العنقا جزء كبير  بنبوى  koyması üzerine bu ismi teberrüken ve teyemmünen الجزء الكبير النبوى و المثل العلوى فى التورات و الانجيل و القران   (bu ismi verdim).  

  محرم28  اثنيـن6345    المصطفوي   مصرده13 

بســـم الله الرحمن الرحيم

قُولُوا اَمَنَّا بِاللهِ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْنَا وَمَا اُنْزِلَ اِلَى اِبْرَهِيمَ وَاِسْمَعِيلَ وَاِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَاْلاَسْبَاطِ وَمَا اُوتِىَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا اُوتِىَ النَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ لانُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ

“ve deyin ki biz Allaha iman ettiğimiz gibi bize ne indirildiyse, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Yakuba ve Esbata ne indirildise, Mûsaya ve İsâya ne verildiyse ve bütün Peygamberlere rablarından olarak ne verildiyse hepsine iman ettik, onun Resullerinden birinin arasını ayırmayız ve biz ancak onun için boyun eğen Müslimleriz”

Ey âlimler قُولُوا اَمَنَّا بِاللهِ وَمَا اُنْزِلَ اِلَيْنَا ayetine gerçek iman getirenin  وَاْلاَسْبَاطِ ayetine iman getirmesi mukarrerdir. وَاْلاَسْبَاطِهِمْ (Onların torunları) olsa veya اسْبَاطِه (Onun torunu) olaydı kelimeden önce gelen enbiyânın torunları yahut Yakub aleyhisselâmın torunu olurdu. Bunda وَاْلاَسْبَاطِ  (ال ) marife harfleri ile geldi. اسْبَاطِ Mutlak manada enbiyanın olur. Önünü (sonra gelen nebileri) istisnaya nas lazımdır. Ne delil ile ihraç olunur فالسبط  ولد الولد (Torun: anne yada babanın çocuklarının çocuklarına verilen addır.) (ال ) Ahdi harici ve ahdi zihni olmakla imkân var ise cins için olmakla اسْبَاط cinsi enbiya olmasına mani nedir? Yine Muhtar’us-Sıhah isimli kitaptada bu şekilde geçmektedir. Hâsılı Kur´ân-ı Kerime inanılmış olmaz. Bunlara inanılmaz ise bu iki rasüllerin risaletlerini haber veren ayet müteşâbihat gibi İsâ aleyhisselâma mevkuftur. (İşaret eder) Vakti bu gündür. Allah Sübhânehû ve Teâlâ’ya yüzbin hamd ve şükürler olsun ki, iki rasülün risaletlerinin haberini Mısrî Fakire müyesser eylemiş. Bilenler haber vermemiş, bilmeyenler bilmemiş. 

Elhamdülillâh evvelen ve uhrâ büyük övüncüm budur. Bin canımda var ise fedâ olsun, o sultanların yoluna. En’âm Suresinin son kısmı, besmele, Bakara 136. ayet torunların risaletlerine inanmayan kimseler hakkındadır.  

Eğer iman etmezler ise İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâm hazretlerinin risaletlerini işittirdiği gibi önceki imanları da fayda vermez.  İman ederse önceki ve sonraki imanı makbuldür. Eğer iman getirmez ise önceki imanı da küfür olur. Bütün enbiyaya da küfretmiş olur. Çünkü tezci kabul etmez. Güneş batıdan doğmuştur.

Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz Hz. Ali kerremallâhü veche hakkında buyurdular ki;

لو كانت البحار مداد والاشجار اقلام  و الانس  كتاب  و الجن  حساب  ما احصوا 

 فضائل على ابن ابي طالب 

"Şayet denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa, cinler hesap etse, insanlar da kâtip olsalar, Ali bin Ebi Talib'in faziletlerini (erdemini) saymakla bitiremezlerdi"

İmam Hanife rahimehu’llâha aşağıdaki sözü söyleyen Sufi âlimlerin hakkında soruldu:

Soru: “İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâm enbiyadandır. Çünkü onlar وَاْلاَسْبَاطِ  sıbtı (torunlara) dahildir. Allah Teâlâ onlara cedleri Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem hürmetine tazim için risalet vermiştir. Onlar Rabbânî hikmet ile nebidirler. Bende buna iman ediyorum. Buna ne gerekir?

Cevap: Bu söz Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemi tazim ve kadrini yüceltmek için olup, muradı İmam Hasan ve Hüseyin salavât’ül-Allah’i aleyhime’s-selâmı şeriat sahibi nebi olarak kabul itikat etmemektedir.  Allah Teâlâ’ya sığınırız şeriat sahibi nebi der ise kâfir olur. Çünkü Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem sahih hadiste ittifakla “Benden sonra nebi yoktur” buyurdu. Bu söz nübüvvetin geldiği zamanda söylendi. Buna zıt ve menfi bir kelamda yoktur.” 

Bu kelamda sınır yoktur. Muradım Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem zatını takdir neseb ve şerefi tazimden, yüceltmek içindir. Hz. İsâ aleyhisselâm bunu nuzül ederek te’yid edecektir. Bu kadardan fazlasına gerek yoktur. İyi anla, düşün ve irşâd ol.

و الله  اعلم  بالصواب 

Muhammed Niyâzî-i Mısrî
kaddese’llâhü sırrahu’l âlî


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar