Print Friendly and PDF

TARİH BOYUNCA ÇAĞDAŞLAŞMA

 

*

Batılılaşma tarihimiz 1699'da başlar. Çünkü o tarihte Karlofça'da Osmanlı, Avrupa karşısında kesin yenilgimizi kabul etti ve çok önemli bir deği­şiklik oldu. Bu anlaşmayı müzakere eden ve imzalayan Rami Mehmed Paşa reisülküttap idi, daha sonra veziriazam olacaktır. Rami Mehmed, Boğdanlı hümanist Kantemir ile samimiydi. O zaman Kantemir ailesinde Latinceyi ve Yunancayı iyi bilen, hümanist felsefeyi temsil eden Kantemir'in Boğaz'da bir yalısı vardı ki kendisi aynı zamanda modem Türk müziğinin kurucusudur. Onun yakın dostuydu ve modem Avrupa'nın ortaya çıkışında ondan çok şey öğrendi. 1699'da Osmanlı, Avrupa kültürünün üstünlüğünü kabul etmiştir. Ondan önce Avrupa'ya kâfir diye küçümseyerek bakarlardı. Osmanlı yalnız silah teknolojisinde Avrupa'yı örnek aldı. Çünkü şeriat, düşmanın silahına onun silahıyla mukabele edebilirsin diyordu. O zamana kadar Avrupa top­luluğunun bazı teknik icatlarım aldık. Avrupa kültürünün üstünlüğü inana ilk defa Rami Mehmed Paşa ile başlamıştır, çağdaşlaşma hareketimiz Avru­pa medeniyetinin üstünlüğünü kabul etmekle başlar. Bunun ilk mümessili de Kantemir'le beraber Rami Mehmed Paşa'dır. Kendisi iki yıl veziriazam olmuş, fakat rüşvetçi bir şeyhülislamın kötü idaresi yüzünden isyan çıkmış ve görevi bırakmak zorunda kalmıştır.

Lâle Devri'ne kadar yeniden bir Frenk düşmanlığı devri başlar Osmanlı'da 1718-1730'a kadar bu reaksiyon sürer. Yeni devrin veziriazamı Damat İbrahim Paşa Fransa'ya bir elçi gönderir. Yirmisekiz Mehmed Çelebi, Fran­sa'ya oğluyla beraber gider ve İbrahim Paşa’nın ona, "Fransa'da yeni keşfe­dilen teknoloji eserlerini öğren" talimatı verir. Oğlu orada Fransızca öğrenir ve matbaayı görür. Dönüşte İbrahim Müteferrika'yı bulup ilk matbaayı tesis eder. Batı medeniyetine karşı zihniyet değişikliği işte bu tarihte olmuştur. Av­rupa karşısında kesin bir yeniliği, Avrupa'nın üstünlüğünü kabul etmek so­nucu bu değişim olmuştur. Bir kültür iktibasında en önemli psikolojik faktör,

    Bu konuşma 19 Eylül 2012 tarihinde, Ankara Üniversitesi'nde yapılmıştır. o kültürün üstünlüğünü kabul etmektir. Bu üstünlüğü biz Tazminat Dönemi'nde tüm yönleriyle kabul ettik. O zamana kadar askerî teknolojide kabul ediyorduk, fakat Tanzimat Dönemi'nde Reşid Paşa'nın öncülüğüyle ilk defa devlet idaresinde, yani din kaidelerine dayanmayan, aklın getirdiği bir idare sistemini taklide başladık. Âlî Paşa, Tanzimat'ın en önemli ismidir. 1864'te Midhat Paşa Vilayet Kanunu getirdi. Yalmz silahlarda değil idarede de Batı'yı örnek almak, Tanzimat'ın başlıca başarısı olmuştur. 1699'da Osmanh'yı ezen bir Avrupa karşısında onun üstünlük sırrını keşfeden ilk devlet adamı Rami Mehmed Paşa da Tanzimatçılarla devlet idaresinde Batı'yı örnek aldı. Bu de­ğişim bizi ilk anayasaya, 1876 Anayasası'na kadar götürdü.

Midhat Paşa Fransızların vilayet sistemini uyguladı, bu ileri adım Bulga­ristan'da, Irak'ta hâlâ söylenir. O modem bir vilayet sistemi getiriyor, fakat zih­niyette akim rehber olması fikri, her şeyi akılla ölçme ve yapma kabiliyeti toplumumuzda Ata ile gerçekleşti. Ata yalnız Türk vatanını kurtarmadı. 1922'de Lozan'a gittiğimizde Lord Curzon, "Siz muhakkak kapitülasyonları kabul edeceksiniz, çünkü sizin hukukunuz dine dayanan bir hukuktur, insanın akıl ve vicdanına hitap eden bir hukuk sistemine tâbisiniz," dedi. Dini toplum ha­yatında rehber kabul ediyorsunuz. Onun için kapitülasyonları mutlaka kabul edeceksiniz, böyle bir yaklaşımla İnönü'yü susturmak istedi. İnönü çok cerbe­zeli bir devlet adamıydı, hemen Atatürk'e bildirdi. Atatürk bunu öğrenince bir komisyon kurdu ve Avrupa Medeni Kanunu'nu tetkik etmek için bir modem hukuk fakültesi kurma gereğini anladı ve hukuk mektebini kurdu.

Hukukçu Mahmud Esad Bey komisyonu o tarihte çalışmalarına başladı. Avrupa kanunlarında dayanan Medeni Kanun 1926'da tamamlandı. Silahlar­da Avrupa'ya karşı direnme, idarede Avrupa'ya karşı direnme, sonunda top­lumu akla dayanan bir hukuk sistemine bağlama, 1926 Medeni Kanunu'yla gerçekleşmiştir.

Halaskâr Gâzi Sakarya'ya kadar otoritesi itibarıyla o derece kuvvetli de­ğildi. Fakat Sakarya'dan sonra Anadolu halkı onu kâfire karşı zafer kazanan büyük lider olarak tamdı. Ata Meşrutiyet Dönemi'nin aydınlatma devleti fel­sefesini benimsemiş bir önderdi. Bizde Cumhuriyet'in temel fikirleri 1908-1918 arasmda aydınlanma devrinde ortaya çıkmıştır. Tamamıyla akla dayanan bir devlet felsefesi. Komünizmden tutun, liberalizme kadar her türlü fikir hareketi 1908-1918'de toplumumuz matbuatında görülmüştür. Bunu halka yayan iki büyük müessese vardır, ilkin gazete, 1860'tan beri bizde bir kamuoyu yarat­mıştır. İkincisi idadî mektepleridir. Bu mekteplerde Fransızca öğretiliyordu. Kezâ tıbbiye yeni zihniyetin doğuşunda öncü olmuştur. Bu fikrî yapılanma Atatürk'ün gençlik yıllarına rastlar. Ata ki o zaman bir kurmay subaydı, Hüseyin Cahit okuyordu. Balkan devletleri modem devletler kurdular, Türkler de millî bir devlet. Atatürk'ün temsil ettiği yeni Babalık, hilafet yerine millî Türkiye devletini kurmak. Toplumumuzda Türk tarihinin büyüklüğünü mey­dana gebren kanun fikridir. Osmanlı diğer İslam devletlerinden farklı bir İslam devleriydi. Osmanlı Devleri'nde laisizm vardı.

Halil İnalcık'ın bir soruya cevabı:

Tapu Kadastro İdaresi Osmanlı İmparatorluğu'nun vilayet tahrir def­terlerini toplamıştır. Osmanlılar bir yeri fethettiklerinde vergi kaynakları ve nüfusu tahrir ederler. Mesela Kıbrıs'ı fethettikten hemen sonra oraya bir tah­rir heyeri gönderdiler. Oradaki bütün köyleri, nüfusu, öküz miktarına kadar, köylünün ekonomik durumu tespit edilmiş, vergiler belirlenmiştir. Bu defter­ler ekonomik durumun tahrir defterleridir.

Tahrir defterlerinin yüzlercesi Tapu Kadastro Arşivi'nde bulunmakta­dır. Arazi ihtilaflarında daima bu defterlere müracaat edilir. Tarihî kaynak olduğu için biz tarihçiler bu arşive gidiyoruz. Son defa tapu kadastro idaresi beni çağırdı. Bu arşivde Macaristan'dan Arabistan'a kadar her bölgenin tarihi var. Tahrir defterleri tarih bakımından birincil kaynaktır. Suudi Arabistan'a Riyad'a gittiğimde gördüm ki bu vesikaları müsaadeyle almışlar, kendi böl­gelerine ait defterlerden bir arşiv kurmuşlar. Kıbrıs çok önemli bir konudur, Kıbrıs'ın ilk tahrir defteri Tapu Kadastro'da duruyor, "Onu neşredelim," de­dim, önerim kabul edildi.


 

Kaynak: Halil İnalcık, Tarihe Düşülen Notlar…Konuşmalar…1947-2014…Cilt I

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar