Print Friendly and PDF

Şeyhülislâm Ebu’s-Suud Efendi’nin Bediiyyesi






Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellemi öven edebi sanatlar kullanılan manzumelere (mevlid-Kaside-i Masnua, Methiye-Mersiye—Naat-Gazel-..] bediiyyat denilir. Eşi ve benzeri olmayan öncesinde herhangi bir örneği bulunmayan, yenilik, orjinallik, aslîlik ve icat edilerek oluşturulan manzumelerdir.

Aşağıda sunulan 29 beyitten oluşan bu bediiyyenin sahibi Ebu’s-Suud Efendi namıyla tanınan, Abu’l-Suud Muhammed b. Mustafa al- İmadî (1490-1574)’dir. Ebu’s-Suud Efendi hemen hemen her sahada eser kaleme almış, Osmanlı İmparatorluğumun en azametli dönemlerinde şeyhülislâmlık yapmış biridir. Adı geçen bediiyyesi diğer bediiyyelerin aksine kâmil veznindedir. Her beytinde dört veya beş bedi sanatı içerir. Bu özelliği ile çeşitleri içerisinde ayrı bir yeri olduğu muhakkaktır.

بسم لله الرحمن الرحيم

 

1        لمن الديارتضعضعت أركانها ***وانقض فوق عروشهاجدرانها

2        أضحت مثابة كل بوم صادح ***  و تفرقت أيدي سبا سكانها

3        واختل مثل رسومها إطلالها  *** وانهد نحو رواقها أيوانها

4        ولقدعلاها وحشة وكآبة ***مثل القلوب تراكمت أحزانها

5        ومحا محاسنها الصروف كأنها*** صحف الكاب قد انمحى عنوانها

6        فتغيرت أرقامها ونقوشها*** ولغت عبارتها وضل بيانها

7        أو بقعة الدنياتناهى أمرها*** قامت قيامها وآن أوآنها

8        إذ ليست الدنياتدوم بجالة*** سيان عندي عرها وهوانها

 9       و أوغادة خلقت ثياب جمالها ***وتمزقت بيدي الردي أروانها

10      لحقت بحزب الغابرين لداتها*** وغدت إلى حار البلى أقرانها

11      وتنكرت في ذاتها وصفاتها***أرأيت ما صنعت بها أزمانها

12      أو محفل لجماعة السمارقد  ***نقرت فصوت الزافيات آذانها

13      أو بيت شعرظل منسوخاكما*** نسخت ظلال فاستنار مكانها

14      إذ قام في نادي البراعة منشدا*** ركن البلاغة قسها سحبانها 

15      ينشئ بدائع يستحيل مثالها*** يروي قصائد عبقريا شانهاس

16      غرر تعاطي نظمها نقادها ***حكم تولي درسها لقمانها

17       يبدئ لآلي صانهن بحورها ***يحكي جواهر زاتها أوزانها  

18       ألفاظها أصداف اشتملت ***على دررفرائد قد غلت أثمانها

19      باب من الإعجاز طرز بديعها*** فن من السحر المبين بيانها

20      لقد اضمحل بنظمها نظم الورى*** كجبال سحر إذ بدا ثعبانها 

21      لله در أريب أدرك فضلها ***بل سادة جادت بها أزهانها

22      هم قادة ملكوا زمام تقدم ***في حلية للفضل هم فرسانها  

23      نشاؤ بأرض بوركت وتقدست*** أرجاؤها فسهولها و متانها  

24      يلهي عن النظر العيون جلالها*** ينهى عن الفهم النهي سبحانها 

25      أرض بهانزلتعلى خيرالوري*** آيات وحي يأمر برهانها

26      يا رفعة فازت بما و مكانة***بأعزة قد حازها قطانها

27      طوبى لعين عاينت آثارها ***و تكحلت بغبارها أجفانها 



Türkçesi

1. Sütunları yerle bir olan, duvarları tahtlarının üstüne yıkılan bu yerler kimindir? 

2. Her öten baykuşun uğrak yeri hâline geldi, Ahalisi bir daha bir araya gelmemek üzere dağılıverdi.  

3. O diyarların harabeleri, kalıntıları karıştı birbirine, çatıları revakları üzerine yıkılıverdi.

4. Üzerlerine ıssızlık ve üzüntü çöktü, hüzünleri üst üste yığılmış kalpler gibiydi. 

5. Felâketler o diyarların güzelliklerini silmiş, sanki ismi silinmiş, bir kitap gibiydi. 

6. Onun rakamları ve nakışları değişti, açıklaması yanlış, ibareleri hatalı oldu. 

7. Veya orası dünyanın bir bölgesidir ki, vakti sona ermiş, işi bitmişti.  

8. Zira dünya aynı hâlde devam etmez onun şeref ve hakirliği benim için aynıdır 

9. Güzellik elbisesi eskimiş bir dilber gibi, felâket onun yenlerini paramparça etmişti. 

10. Sırdaşları geçmişler kervanına katılmış, yaşıtları da eskime devresine girmiş olan. 

11. Zat ve sıfatlarında güçlendi zamanın ona ne yaptığını gördün mü?  

12. Veya akşamcılara ait bir meclistir ki, orada çalgı çalındı. Fakat o meclisin çağrıları sırf çalgı sesleriydi. 

13. Ya da silinen, silinip de yeri aydınlanan gölgelerin misali, silinmiş bir şiir beytiydi. 

14. Hani Beraa Meclisinde ‘Kuss’ ve ‘Sekban’ Belâğatın sütunlarını diktiler.

15. Benzeri imkânsız olan güzellikler ortaya koyar. Dâhiyane kasideler rivayet ederlerdi.       

16. Bunlar uzmanının bir bir elden geçirdiği incilerdir. Dersini, Lokmanın üstlendiği hikmetlerdi.

17. Denizinin muhafaza ettiği orijinal bir takım inciler ortaya koyar. O incilerin değerlerini ağırlıkları anlatıverirdi.  

18. Onun lâfizları, incileri içine alan sedeflerdir, fiyatları çok pahalıydı. 

19. Beyanı apaçık sihir sanatı. Güzelliğinin tarzı bir icaz konusuydu. 

20. Onun nazmıyla bütün insanların nazımları değerini kaybetmişti. Ejderhası ortaya çıkan büyü dağları gibi. 

21. Onun faziletini idrak edebilene aferin. (Allah onun faziletini kavrayana iyilik versin) Bilakis zihinleri kendilerine cömert davranan efendilerin. 

22. Onlar fazilet giysisi içinde süvarilerin bulunduktan önderlik dizginlerine sahip olan komutanlardı.

23. Onlar mübarek bir toprakta ve dört bir yanı, ovalan, plâtoları önde gelen bir toprakta büyüdüler.  

24. O toprağın azameti gözleri bakmaktan men eder. Onun yüceliği anlamaktan alıkoyardı.

25. Orası insanlığın en hayırlısının, apaçık deliller olarak vahyedilen ayetlerin indiği bir diyardı. 

26. Bu toprağın elde ettiği yücelik ve mevki, ne yüce mevkidir. Ne izzettir onun sakinlerinin sahip olduğu izzet! 

26. O’nun izlerini gören ve onun tozu-toprağı ile sürmelenen gözlere müjdeler olsun.  

 

[Bu makale EKEV Akademi Dergisi, (ISSN-1301 -6229), Yıl: 7, Sayı: 14, Kış 2003 sayısında yayınlanmıştır ]

Faydalanılan Kaynak: Doç. Dr. Cüneyt Eren Peygamberimize Adanmış Manzumeler Bediiyyat, Sütun Yayınları, 2005, İstanbul

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar