TÜRKİYE VE JAPONYA'NIN SİYASİ MODERNLEŞMESİ
[1]
İçinde bulunduğumuz
yılın 10-14 Eylül tarihleri arasında Amerika Sosyal Araştırma Konseyi'nin
teşebbüsüyle New York'ta Dobbs Ferry'de Türkiye ve Japonya'nın siyasi
modernleşmesi problemi üzerine İlmî bir konferans tertip edildi. Konferansın
dikkate değer tarafı, tarihçilerin ve sosyologların, her iki cemiyetteki
modernleşmeyi, birlikte, mukayeseli bir şekilde inceleyecek olmasıydı.
Konferansa katılan otuz kişiden üçte biri Japonya, üçte biri Türkiye üzerinde ihtisas
kazanmış tarihçi ve siyaset ilmi mütehassısı idi. Kalan üçte biri ise sosyolog
idi (Türkiye'den Prof. A. Payaslıoğlu, Prof. K. Karpat, Prof. A. N. Kurat,
Prof. H. İnalcık katıldılar). Konferansın esas gayesi modernleşme olayım
Asya'da en ziyade modernleşmiş sayılan bu iki memleketin tarihinde inceleyerek
genel olarak modernleşmenin vasıflarım, fayda ve lüzumunu anlamaya çalışmaktan
ibaretti. Konferansın çalışma tarzına gelince, her iki cemiyette evvela siyasi
gelişme bakımından geleneksel cemiyet yapısı, siyasi modernleşmeye yardım eden
iç ve dış âmiller, ekonomik gelişme, terbiye sistemi, halka hitap eden gazete,
radyo gibi vasıtalar, sivil ve askerî bürokrasi ve nihayet siyasi liderlik ve
partiler ile siyasi modernleşme arasındaki münasebetler sırasıyla
incelenecekti. Bunun için konferans açılmadan üç ay önce her üye kendi sahasına
ait bir rapor gönderecekti. Konferansta bir sosyolog bu raporları kendi
mütalaalarım ekleyerek tartışmaya arz etti.
Tabii olarak ilkin
modernleşme ve geleneksel cemiyet kavranılan üzerinde duruldu. Her şeyden
evvel modemizmin ve geriliğin bir değer hükmü taşıdığı, cemiyetten cemiyete ve
devirden devire değiştiği belirtildi. Modernleşmenin mutlaka Batılılaşma
manasına gelmediğine de işaret olundu. Endüstrileşmenin modernizasyona götüren
başlıca âmil olduğu fikri itirazla karşılandı. (Zelanda gibi zirai ekonomiye
dayanan cemiyetlerin pekâlâ modem sayıldığı kaydedildi). Endüstrileşmenin Batı
demokrasisi tarzında bir gelişmeyi zaruri olarak intaç etmediği tebarüz ettirildi.
Yüksek derecede bir iktisadi farklılaşma ve gelişme, ilmin bütün
sahalarda tatbiki; teknoloji, cemiyet içinde akli ve gayrişahsi bir
münasebetler sistemine götüren yüksek bir sosyal hareketlilik, nüfusun
kesafeti ve şehirleşme, gruplar arasmda münasebetlerin sıklığı ve hızı,
kitlenin siyaset ve cemiyet meseleleriyle gittikçe daha ziyade ilgilenmesi ve
katılması; bütün bunlar modem cemiyetin karakterleri olarak zikredilmiş; aile
yapısı, ölüm nispeti, ortalama ölüm yaşının yüksekliği, nüfus başma düşen servetin
nispeti gibi sosyal ve iktisadi belirtiler üzerinde durulmuştur. Konuşmalar
sırasında milliyet, demokratlaşma, Batılılaşma, laikleşme, merkeziyetçi idare
usulü gibi gelişimlerin modernizasyonun esas tezahürleri olup olmadığı
tartışıldı. Demokratlaşmanın şart görünmediği, ademimerkeziyetin de modem
cemiyetlerin bir vasfı olduğu belirtildi. Modernleşmede değişiklik ihtiyacı ve
isteğinin doğmuş olması, değişmenin süratli bir tempoda oluşu, değişikliğin
ilerlemeci (progressive) mahiyette olması önemli vasıflar olarak
belirtildi.
Türkiye ile
Japonya'nın modernleşmesinde birleştikleri ve ayrıldıkları noktalar ve
sebepleri şu şekilde özetlendi:
1.
Evvela gerek Japon gerekse Türk
kavimleri eski çağlardan beri başka kültürleri benimsemekte yüksek
kabiliyetlerini ispat etmişlerdir.
2.
Her iki cemiyette modernleşme,
Batılılaşma şeklinde anlaşılmıştır.
3.
Bu hareketin başlangıçta esas
âmili her iki cemiyet için Batı'nın tehdidi ve ona karşı cihazlarıma ve direnme
iradesi olmuştur.
4.
Her iki cemiyette geleneksel
kültür; Batılılaşma'ya karşı direnmiş ve engeller çıkarmıştır.
5.
Modernleşme iradi, mecburi ve
yukarıdan gelen bir mahiyet taşır. Her iki cemiyette program ve terbiye yoluyla
modernleşmenin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. Seçkin ay dm sınıfı
modernleşmede esas rolü oynamıştır. Japonya'da bugün dahi idare eden bir
seçkin sınıftan bahsetmek mümkündür. Büyük şehirler modernleşmenin ilk
merkezleridir.
6.
Her iki cemiyette radikal
hamleleri muhafazakâr aksülameller ve gerilemeler takip etmiştir.
7.
Modernleşmede ilkin askerî teknik
girmiş, merkezî devlet bu sayede her zamandan daha kuvvetli duruma gelerek
feodalleri ve araa sınıflan temizleyebilmiştir. Sivil ve askerî bürokrasi
devlet içinde üstün duruma gelmiştir.
8.
Her iki cemiyette Batı
müesseselerini sadece kopya, hatalı girişler ve başansızlıklar doğurmuş,
düzeltmelere başvurulmuştur. Her iki cemiyette anayasa ve parlamento usulü
devlet için muayyen ihtiyaçlan karşılamak üzere kabul edilmiştir. Buna, idare
edenler ön ayak olmuşlardır.
9.
Fakat Batıklaşma'da Japonlar
ilkin Alman İmparatorluğu'nu örnek tutmuşlar, sonra Anglosaksonlara
dönmüşlerdir. Türkiye ise başta Fransa'yı örnek tutmuştur.
10.
Japonya'da geleneksel değerler
sistemi ve sembolleri muhafaza olunduğu halde Türkiye'de bunlar evvela
tedricen sonra topyekûn bertaraf edilmiştir. Japonya'da modernleşme geleneksel
müesseselere ve sınıflara dayanmış, modernleşme eskiyi değiştirmek ve
geliştirmek suretiyle gerçekleştirilmiş, Türkiye'de ise eski müessese ve
sınıflar bertaraf edilmiştir. İhtilâl, modernleşmenin bir vasıtası sayılmıştır.
11.
Din bakımından iki cemiyet
birbirinden çok farklıdır. Bu ayrılık modernleşmede önemli değişiklik meydana
getirmiştir. Japonya'da dinler, teşkilatlanmış bir kuvvet değildir. Siyasi
hayatı tabii hale getirmeye çalışmaz. Konfüçyüs dini Batılılaşma'ya karşı cephe
almamıştır. Yabancı kültüre karşı geleneksel kültürün bütün unsur ve
sembollerini temsil etmek ve kutsileştirmek iddiasında bulunmamıştır.
12.
Japonya'da millî ve umumi
terbiye, ayrıca okuyup yazma işi bundan kırk yıl önce tamamıyla halledilmiştir.
Bugün Japonya'da yüksek tahsil görenlerin ve gazete okuyanların nispeti Batı
cemiyetlerindekinden yüksektir. Türkiye'de halkı okutmak programı ancak
Cumhuriyet7le uygulama safhasına girebilmiştir.
13.
Japonlar başka dilleri öğrenmeye
mecbur kalmadan Batı dünyasının büyük fikrî ve edebî mahsullerini kendi dilinde
okumak imkânını bulmuştur. Japon dili işlenmiş ve yüksek bir kültür dili haline
getirilmiştir.
14.
Japonya ve Türkiye'de endüstri
ilkin devlet teşebbüsüyle başlamış fakat Japonya'da özel teşebbüs erkenden
hâkim duruma gelmiştir. Japonya sermaye ve hammadde kaynaklan itibanyla XIX.
asırda Türkiye'den geri idi. Fakat Japonya'da kapitülasyonlar daha erken
bertaraf edilmiş, sanayi Japonların elinde, Japon parasıyla kurulmuştur.
Bilhassa köylü tasarruftan bankalar ve korporasyon sistemiyle desteklenmiştir.
Milliyetçi samurai (küçük zâdegân) sınıfı ıslahat hareketlerinde
çalışkan, kanaatkâr, milliyetçi bürokratlar olarak büyük rol oynadıktan gibi
iktisadi teşebbüslerde de önder olmuşlardır. Türkiye'de ise kapitülasyonlar
ancak 1923'te kaldınlabilmiş, imparatorluk devrinde kapitülasyonların himaye
ettiği gayrimüslimler yanında bir Türk müteşebbis sınıfı çok geç meydana
gelebilmiştir. Bununla beraber her iki cemiyette iktisadi planlama çok yeni
şeylerdir. Japonlar teknoloji sahasında taklîtsafhasmı aşmış olup teknik
buluşların temeli olan İlmî zihniyet ve müesseselere sahip olmuşlardır. Sanayi
için geniş pazar sağlamışlardır. Japonya'da halkın zenginleşmesi hürriyet ve
hukuki garantiler fikrini desteklemiştir. Japonya'da bugün şahıs başma gelir
Türkiye'dekinin iki mislidir. Japonya'da şehirlerde yaşayanlar nüfusun yüzde
66'sini teşkil eder.
Japonya'nm
modernleşmede neden daha başarılı olduğu noktası üzerinde de durulmuştur:
1.
Japonya modernleşme çağma girdiği
zaman 1868'de dil ve kültür birliğine ulaşmış millî bir devlet karakterine
sahipti. Türkiye'de bu ancak 1923'ten sonra gerçekleşmiştir.
2.
Japonya'da geleneksel sosyal
sınıflar modernleşmeye yardım etmişlerdir. Samurai'lar ıslahat devrinin
yapıcıları olmuşlardır.
3.
Japonya erkenden millî bir devlet
olduğu halde Türkiye imparatorluk uğruna millî bir siyaset güdememiş, yıkıcı
savaşlara girmiştir. Buna karşılık Japonya, son harbe kadar hiçbir zaman istila
görmemiş, enerjisini iç modernleşme gayretlerine teksif edebilmiştir. I. Dünya
Harbi'nde ise Japonya galip devletler safında bulunmuştur.
Coğrafi durumu da Japonya'ya daha
elverişli şartlar hazırlamıştır. Denizlerle çevrili olması, adalardan mürekkep
olması istilalardan korunmasına yardım etmiş; kolay ulaştırma millî birliği ve
sosyal ve ekonomik temas ve hareketliliği sağlamıştır.
Kaynak:
Halil İnalcık, Tarihe Düşülen Notlar…Konuşmalar…1947-2014…Cilt I
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar