NECRONOMICON...Kara Dünyanın Kitabı
Türkçesi için: NECRONOMICON Kara Dünyanın Kitabı H.G. Ginger altikirkbeş yayin Kadıköy…2005
The Complete Simon
Necronomicon
INTRODUCTION
IN THE MID - 1920's, roughly two blocks from where the Warlock Shop once stood, in Brooklyn Heights, lived a quiet, reclusive man, an author of short stories, who eventually divorced his wife of two years and returned to his boyhood home in Rhode Island, where he lived with his two aunts. Bom on August 20, 1890, Howard Phillips Lovecraft would come to exert an impact on the literary world that dwarfs his initial successes with Weird Tales magazine in 1923. He died, tragically, at the age of 46 on March 15, 1937, a victim of cancer of the intestine and Bright's Disease. Though persons of such renown as Dashiell Hammett were to become involved in his work, anthologising it for publication both here an abroad, the reputation of a man generally conceded to be the "Father of Gothic Horror" did not really come into its own until the past few years, with the massive re-publication of his works by various houses, a volume of his selected letters, and his biography. In the July, 1975, issue The Atlantic Monthly, there appeared a story entitled "There Are More Things", written by Jorge Luis Borges, "To the memory of HP. Lovecraft". This gesture by a man of the literary stature of Borges is certainly an indication that Lovecraft has finally ascended to his rightful place in the history of American literature, nearly forty years after his death.
In the same year that Lovecraft found print in the pages of Weird Takes, another gentleman was seeing his name in print; but in the British tabloid press.
NEW SINISTER REVELATIONS OF ALEISTER CROWLEY read the front page of the Sunday Express. It concerned testimony by one of the notorious magician's former followers (or, actually, the wife of one of his followers) that Crowley had been responsible for the death of her husband, at the Abbey of Thelema, in Cefalu, Sicily. The bad press, plus the imagined threat of secret societies, finally forced Mussolini to deport the Great Beast from Italy. Tales of horrors filled the pages of the newspapers in England for weeks and months to come: satanic rituals, black masses, animal sacrifice, and even human sacrifice, were reported - or blatantly lied about. For although many of the stories were simply not true or fanciful exaggeration, one thing was certain: Aleister Crowley was a Magician, and one of the First Order.
Born on October 12, 1875, in England - in the same country as Shakespeare - Edward Alexander Crowley grew up in a strict Fundamentalist religious family, members of a sect called the "Plymouth Brethren". The first person to call him by that Name and Number by which he would become famous (after the reference in the Book of Revelation), "The Beast 666", was his mother, and he eventually took this appellation to heart. He changed his name to Aleister Crowley while still at Cambridge, and by that name , plus "666", he would never be long out of print, or out of newspapers. For he believed himself to be the incarnation of a god, an Ancient One, the vehicle of a New Age of Man's history, the Aeon of Horus, displacing the old Age of Osiris. In 1904, he had received a message, from what Lovecraft might have called "out of space", that contained the formula for a New World Order, a new system of philosophy, science, art and religion, but this New Order had to begin with the fundamental part, and common denominator, of all four: Magick.
In 1937, the year Lovecraft dies, the Nazis banned the occult lodges of Germany, notable among them two organisations which Crowley had supervised: the A\ A\ and the O.T.O., the latter of which he was elected head in England, and the former which he founded himself. There are those who believe that Crowley was somehow, magickally, responsible for the Third Reich, for two reasons: one, that the emergence of New World Orders generally seems to instigate holocausts and, two, that he is said to have influenced the mind of Adolf Hitler. While it is almost certain that Crowley and Hitler never met, it is known that Hitler belonged to several occult lodges in the early days after the First War; the symbol of one of these, the Thule Gesellschaft which preached a doctrine of Aryan racial superiority, was the infamous Swastika which Hitler was later to adopt as the Symbol of the forms, however, is evident in many of his writings, notably the essays written in the late 'Thirties. Crowley seemed to regard the Nazi phenomenon as a Creature of Christianity, in it's anti-Semitism and sever moral restrictions concerning its adherents, which lead to various types of lunacies and "hangups" that characterised many of the Reich's leadership. Yet, there can be perhaps little doubt that the chaos which engulfed the world in those years was prefigured, and predicted, in Crowley's Liber AL vel Legis; the Book of the Law.
GİRİŞ
1920’lerin ortasında, bir zamanlar Warlock Mağazası’nm olduğu Brooklyn Heights’tan aşağı yukarı iki blok ötede, sessiz ve her şeyden elini eteğini çekmiş bir adam olan, iki yıllık karısından en sonunda boşanarak ergenliğini geçirdiği ve iki teyzesiyle kaldığı Rhode Is- land’daki evine dönen bir kısa öykü yazarı yaşamaktaydı. 20 Ağustos 1890’da doğan Howard Philips Lovecraft, 1923’te Weird Tales dergisi ile yakaladığı ilk başarılarının güdük kaldığı edebiyat dünyasında bir etki yaratmak için çaba harcayacaktı 15 Mart 1937’de 46 yaşındayken bağırsak kanseri ve Bright hastalığının kurbanı olarak trajik biçimde öldü. Dashiell Hammett gibi şöhretli insanların, hem yurt içinde hem de yurtdışında basılması için antolojiye koyarak onun çalışması ile ilgi- lenmesine karşın, kendisine genellikle bahşedilen ‘Gotik Korkunun Ba- bası’ ününü, seçilmiş mektuplarının bir cildi ve biyografisi gibi çalışmalarının çeşitli kitabevleri tarafindan muazzam çoklukta yeniden basılmasına kadar geçen birkaç yıla dek gerçek yerini bulmadı 1975’te, aylık Atlantic dergisinin Temmuz sayısında, Louis Borges’in ‘H.P. Lovecraft anısına’ başlığıyla, ‘There Are More Things’ admda bir hikayesi yayınlandı Borges gibi edebiyatın önemli kişilerinden birinin yaptığı bu jest Lovecraft’ın, ölümünden kırk yıl sonra, Amerikan edebiyat tarihinde hak ettiği yere nihayet yükseldiğinin bir göstergesi idi kuşkusuz.
Lovecraft, Weird Tales dergisinde yazış min yayınlandığı yıl bir başka beyefendinin daha admı görmekteydi ama İngiliz tabloid basınında. Sunday Express’in baş sayfasında ALEISTER CROWLEY’IN YENİ UĞURSUZ İFŞALARI yazısını okumaktaydı Haber, kötü şöhretli majisyenin ilk takipçilerinden birinin (ya da ger- çekte, takipçilerinden bilinin karısının) Sicilya, Cefalu’daki Thelema Manastın’nda ölen kocasından Crowley’i sorumlu tutan tanıklığı ile il- giliydi. Kötü basma, gizli örgütlerin kafalarda oluşan hayali tehlikeleri de eklenince Mussolini, en sonunda Yüce Canavardı(The Great Beast) 8/284
İtalya’dan sürgün etmek zorunda kaldı Gelecek haftalar ve aylar boy- unca Ingiltere’deki gazetelerin sayfalarım korku hikayeleri dolduracak- tı: satanik ritüeller, kara kitle ayinleri, hayvan hatta insan kurban etmel- er rapor edildi -ya da bu konularda bile bile yalan söylendi-. Çünkü, hi- kayelerin çoğu gerçek olmasa ya da fantastik abartmalar bile olsa tek bir şey belirgindi: Aleister Crowley bir majisyendi, ilk sıradakilerden biri
12 Ekim, 1875’te İngiltere’de -Shakespeare ile aynı bölgede- doğan Edward Alexander Crowley ‘Plymouth İhvanı ’ admda bir tarikatın üyesi olan katı, fundamentalist, dindar bir ailede büyüdü. Ona, (‘Book of Revelation ’ kitabındaki atıftan sonra) meşhur olacağı şu ‘The Beast 666’ ismi ve sayısı ile hitap eden ilk kişi annesiydi ve o da bu unvanı gönülden kabul etti. Cambridge’de okurken ismini Aleister Crowley olarak değiştirdi; bu isim ve ona eklediği ‘666’ ile hiçbir zaman kita- plardan ya da basından uzak olmayacaktı Çünkü kendisinin bir tanrı, bir kadim enkamasyonuf2], insanlık tarihini Yeni Çağ’a, Osiris’in eski çağının yerini alacak Horus’un Eon’una aktaracak aracı kişi olacağına inanıyordu. 1904’te, Love craft’m ‘Dış Uzaydan’ diyebileceği bir yer- den, yeni bir felsefe, bilim sanat ve din sistemini, Yeni Dünya Düzeni’ni içeren bir mesaj aldı, ancak bu yeni düzen, bir ana bölüm ve bu dördününün de ortak paydası ile başlamalıydı: Maji ile.
1937’de, Lovecraft’m öldüğü sene, Naziler, aralarında Crowley’in yönettiği iki tanesinin de bulunduğu, Almanya’daki okült[3] locaları yasakladılar: A.:.A..-, ve O.T.O’yu. Crowley, İkincisine Ingiltere’de başkan seçilmişti, ilkini bizzat kendisi kurmuştu Onun, bir şekilde, majik anlamda Üçüncü Reich’ten sorumlu olduğuna inananlar bu- lunuyordu, bunun için iki sebep vardı: ilki, Yeni Dünya Düzenlerinin ortaya çikışı genellikle holocaustlara[4]_neden olmuş gibi görünüyordu ve İkincisi onun, Adolf Hitler’in akimı etkilemiş olması gerektiğinin söylenmesiydi. Crowley ve Hitler’in hiçbir zaman karşılaşmadığı nere- deyse kesinken, Hitler’in Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki ilk 9/284 . . . . .
günlerde bazı okült localara mensup olduğu biliniyordu. Bunlardan biri, Hitler’in, Üçüncü Reich adma, iğrenç sembolü Swastikayı[5]_ben- imseyeceği, Artanların ırksal üstünlüğü öğretisini vaaz eden Thule Gesellschaft[6/’idi Crowley’in, Nazizmi bütün biçimleri ile, yalnızca küçümsediği, pek çok yazısında, özellikle de otuzların sonlarında yazdığı denemelerinde açıktır. Crowley, Nazizm olgusunu, anti-semit- izmi ve Reich’in liderliğinin büyük bölümünü nitelendiren çeşitli türdeki deliliklere ve ‘psikolojik tıkanıklıklar’a yol açmış, kendi taraf- tartarına ilişkin katı ahlaki sınırlamalar içinde bulunan bir Hıristiyanlık yaratığı olarak düşünür görünmektedir. Yine de, bu yıllarda Dünya’yı içine çeken kaosun Crowley’ in Liber Al velLegis'mâz (The Book of the Law) peşin olarak anlatıldığı ve öngörüldüğüne dair belki de çok az şüphe duyulabilir.
The Mythos and the Magick
We can profitably compare the essence of most of Lovecraft's short stories with the basic themes of Crowley's unique system of ceremonial Magick. While the latter was a sophisticated psychological structure, intended to bring the initiate into contact with his
higher Self, via a process of individuation that is active and dynamic (being brought about by the "patient" himself) as opposed to the passive depth analysis of the Jungian adepts, Lovecraft's Cthulhu Mythos was meant for entertainment. Scholars, of course, are able to find higher, ulterior motives in Lovecraft's writings, as can be done with any manifestation of Art.
Lovecraft depicted a kind of Christian Myth of the struggle between opposing forces of Light and Darkness, between God and Satan, in the Cthulhu Mythos. Some critics may complain that this smacks more of the Manichaen heresy than it does of genuine Christian dogma; yet, as a priest and former monk, I believe it is fair to say that this dogma is unfortunately very far removed from the majority of the Faithful to be of much consequence. The idea of a War against Satan, and of the entities of Good and Evil having roughly equivalent Powers, is perhaps best illustrated by the belief, common among the Orthodox churches of the East, in a personal devil as well as a personal angel. This concept has been amplified by the Roman Catholic Church to such an extent - perhaps subconsciously - that a missal in the Editor's possession contains an engraving for the Feast of St. Andrew, Apostle, for November 30, that bears the legend "Ecce Qui Tollis Peccata Mundi" - Behold Him Who Taketh Away The Sins of the World - and the picture above it is of the atomic bomb!
Basically, there are two "sets" of gods in the mythos : the Elder Gods, about whom not much is revealed, save that they are a stellar Race that occasionally comes to the rescue of man, and which corresponds to the Christian "Light"; and the Ancient Ones, about which much is told, sometimes in great detail, who correspond to "Darkness". These latter are the Evil Gods who wish nothing but ill for the Race of Man, and who constantly strive to break into our world through a Gate or Door that leads from the Outside, In.
There are certain people, among us, who are devotees of the Ancient Ones, and who try to open the Gate, so that this evidently repulsive organisation may once again rule the Earth. Chief among these is Cthulhu, typified as a Sea Monster, dwelling in the Great Deep, a sort of primeval Ocean; a Being that Lovecraft collaborator August Derleth wrongly calls a "water elemental". There is also Azazoth, the blind idiot god of Chaos, Yog Sothot, Azathoth's partner in Chaos, Shub Niggurath, the "goat with a thousand young", and others. They appear at various times throughout the stories of the Cthulhu Mythos in frightening forms, which test the strength and resourcefulness of the protagonists in their attempts to put the hellish Things back to whence they came. There is an overriding sense of primitive dear and cosmic terror in those pages, as though man is dealing with something that threatens other than his physical safety: his very spiritual nature. This horror-cosmology is extended by the frequent appearance of the Book, NECRONOMICON.
The NECRONOMICON, is according to Lovecraft's tales, a volume written in Damascus in the Eighth Century, A.D., by a person called the "Mad Arab", Abdhul Alhazred. It must run roughly 800 pages in length, as there is a reference in one of the stories concerning some lacunae on a page in the 700's It had been copied and reprinted in various languages - the story goes - among them Latin, Greek and English. Doctor Dee, the Magus of Elizabethan fame, was supposed to have possessed a copy and translated it.
This book, according to the mythos, contains the formulae for evoking incredible things into visible appearance, beings and monsters which dwell in the Abyss, and Outer Space, of the human psyche.
Such books have existed in fact, and do exist. Idries Shah tells us of a search he conducted for a copy of the Book of Power by the Arab magician Abdul-Kadir (see: The Secret Lore of Magic by Shah), of which only one copy was ever found. The Keys of Solomon had a similar reputation, as did The Magus by Barret, until all of these works were eventually reprinted in the last fifteen years or so. The Golden Dawn, a famous British and American Occult lodge of the turn of the Century, was said to have possessed a manuscript called "the Veils of Negative Existence" by another Arab.
These were the sorcerer's handbooks, and generally not meant as textbooks or encyclopedias of ceremonial magick. In other words, the sorcerer or magician is supposed to be in possession of the requisite knowledge and training with which to carry out a complex magickal ritual, just as a cook is expected to be able to master the scrambling of eggs before he conjures an "eggs Benedict"; the grimoires, or Black Books, were simply variations on a theme, like cookbooks, different records of what previous magicians had done, the spirits they had contacted, and the successes they had. The magicians who now read these works are expected to be able to select the wheat from the chaff, in much the same fashion as an alchemist discerning the deliberate errors in a treatise on his subject.
Therefore it was (and is) insanity for the tyro to pick up a work on ceremonial Magick like the Lesser Key of Solomon to practise conjurations. It would also be folly to pick up Crowley's Magick in Theory and Practise with the same intention. Both books are definitely not for beginners, a point which cannot be made too often. Unfortunately, perhaps, the dread NECRONOMICON falls into this category.
Crowley's Magick was a testimony of what he has found in his researches into the forbidden, and forgotten, lore of past civilisations and ancient times. His Book of the Law was written in Cairo in the Spring of 1904, when he believed himself to be in contact with a praeter-human intelligence called Aiwass who dictated to him the Three Chapters that make up the Book. It had influenced him more than any other, and the remainder of his life was spent trying to understand it fully, and to make its message known to the world. It, too, contains the formulae necessary to summon the invisible into visibility, and the secrets of transformations are hidden within its pages, but this is Crowley's own NECRONOMICON, received in the Middle East in the shadow of the Great Pyramid of Gizeh, and therein is writ not only the beauty, but the Beast that yet awaits mankind.
It would be vain to attempt to deliver a synopsis of Crowley's philosophy, save that its 'leitmotif is the Rabelaisian
Do what thou wilt shall be the whole of the Law.
The actual meaning of this phrase has taken volumes to explain, but roughly it concerns the uniting of the conscious Self, a process of individuation which culminates in a rite called "Knowledge and Conversation of the Holy Guardian Angel"; the Angel signifying the pure, evolved Self.
Yet, there are many terrors on the Way to the Self, and an Abyss to cross before victory can be declared. Demons, vampires, psychic leeches, ghastly forms accost the aspiring magician from every angle, from every quarter around the circumference of the magick circle, and they must be destroyed lest they devour the magician himself. When Crowley professed to have passed the obstacles, and crossed the Abyss of Knowledge, and found his true Self, he found it was identical with the Beast of the Book of Revelation, 666, whom Christianity considers to represent the Devil. Indeed, Crowley had nothing but admiration for the Shaitan (Satan) of the so-called "devil-worshipping" cult of the Yezidis of Mesopotamia, knowledge of which led him to declare the lines that open this Introduction. For he saw that the Yezidis possess a Great Secret and a Great Tradition that extends far back into time, beyond the origin of the Sun cults of Osiris, Mithra and Christ; even before the formation of the Judaic religion, and the Hebrew tongue. Crowley harkened back to a time before the Moon was worshipped, to the "Shadow Out of Time"; and in this, whether he realised it as such or not, he had heard the "Call of Cthulhu".
MİTOS ve MA.Jİ
Lovecraft’m kısa öykülerinin pek çoğunun özü ile Crowley’in eşsiz törensel maji sisteminin ana temalarını yararlı biçimde kıyaslayabiliriz. İkincisi, inisiyeyif 7] Jungcu üstatların edilgen derinlik analizlerine karşı, (‘hasta’nm kendisi tarafindan meydana getirilen) etken ve din- amik bir bireyleşme süreci sonunda daha yüksek benlik ile temasa geçme haline hazırlamak niyetinde olan sofistike bir psikolojik sis- temken, Lovecraft’m Cthulhu Mitosu yalnızca eğlence amaçlıda'. Okurları, elbetteki, Lovecraft’m yazdıklarında, sanatın herhangi bir tezahürüne yapılabileceği gibi, daha yüksek, daha öte motifler bulabilirler.
Lovecraft, Cthulhu Mitosu'n&a. ışığm ve karanlığın, Tanrı ile Şeytan’m zıtlaşan güçleri arasındaki mücadelenin bir tür Hıristiyan mitini resmetmiştir. Bazı eleştirmenler bunun gerçek Hıristiyan dog- masından çok, Manicilik[8]_sapkınlığı koktuğu şikayetinde buhınabı- lirler. Yine de bir papaz ve öncesinde bir rahip olarak, bu dogmanın ne yazik ki müminlerin çoğunluğu tarafindan olması gerektiği öneminden uzak olduğunu söylemenin adil olacağına inanıyorum Şeytana ve iyin- in ve kötünün neredeyse denk güçlere sahip varlıklarına karşı girişile- cek bir savaş fikri beiki de en iyi şekilde, Doğu’nun Ortodoks kiliseleri arasındaki kişisel ibEs ve kişisel melek ortak inancı ile açıklanmıştır. Bu kavram Roman Katolik Kilisesi tarafindan -beiki de bilinçaltında- öyle bir noktaya dek abartılmıştır ki, editörün sahip olduğu bir dua kit- abının içerdiği Havari Aziz Andrew Bayramı için yapılan 30 Nisan tarihli bir gravür Ecce Qui Tollis Peccata Mundi’-Dünyanın Günah- larını Alıp Götürene Bakın’ altyazısını taşır ve üzerindeki resim bir atom bombasına aittir!
Mitosta, iki temel tanrı ‘takımı’ vardır: haklarında Hıristiyanlık in- ancmdaki ‘Işik’a tekabül ettikleri, insanoğlunu kurtarmak için gelen, yıldızlara ait bir ırk oldukları dışında pek fazla şey ifşa edilmeyen Yaşlı 11/284 ’
Tanrılar ve haklarında bazen muazzam ayrıntılarla çok fâzla şey an- latılan ve ‘Karanlık’a tekabül eden Kadimler. Bu İkinciler insan ırkı için hastalıktan başka bir şey istemeyen ve sürekli olarak dışarıdan doğru, bir kapıdan geçerek dünyamızın içine girmeye uğraşan Kötü Tanrılar'dw. Aramızda, kendilerini kadimlere adamış ve kapıyı açmaya, böylelikle bu, görünüşte tiksindirici örgütün bir kez daha Dünya’yı yönetmesini sağlamaya uğraşan kişiler vardır. Kadimlerin şe- fi, bir deniz cana van olarak temsil edilen, eski çağlara ait bir tir, Oky- anus’un muazzam derinliklerinde ikamet eden Cthulhu'dur. Love- craft’m arkadaşı August Derleth onu yanlış bir biçimde bir ‘Su Ele- mentali[9]’ olarak adlandırır. Aynı zamanda Kaos’un kör ve aptal tan- nsı, Azathoth, Kaos’ta Azathoth’un ortağı Yog Sothot, ‘bin yavrulu keçi’ Shub Niggurath ve diğerleri de vardır. Bunlar, çeşitli zamanlarda Cthulhu Mitosu’nun öykülerinde kahramanların, cehennemi şeyleri geldikleri yere gönderme girişimlerindeki güçlerini ve becerikliliklerini sınayan korkutucu biçimlerde ortaya çikarlar. Bu sayfalarda, insan sanki fiziksel güvenliğinden başka, spiritüel doğasını tehdit eden bir şeylerle temas kuruyormuş gibi ilkel korku ve kozmik dehşete dair ege- men bir duygu vardır. Bu korku kozmolojisi NECRONOMİCON kit- abının sik sik ortaya çıkışıyla daha da yayılır.
Lovecraft’m öykülerine göre, NECRONOMİCON, M.S. sekizinci yüzyılda ‘Deli Arap’ lakaplı, Abdul Alhazred tarafindan Damascus’ta yazılmış bir cilttir. Hikayelerden birinde 700’lü sayfalardan bir tanesin- in bazı eksik kısımları olduğuna dair bir gönderme bulunduğuna göre, kitabm uzunluğu aşağı yukarı 800 sayfa olmalıdır. Çeşitli dillerde -diye devam eder hikaye- kopyalanmış ve yeniden basılmıştır. Bunlar arasmda Latince, Grekçe ve İngilizce vardır. Elizabeth döneminin ünlü majisyeni, Doktor Dee’nin bir nüshaya sahip olduğu ve bunu tercüme ettiği sanılmaktadır. Mitosa göre bu kitap inanılmaz şeyleri, insan ruhunun Uçurumu’nda (Abyss) ve Dış Uzayı’nda (Outer Space) ikamet eden varlıkları ve canavarları çağırıp görünür duruma getirmenin formüllerinden oluşmaktaydı.
12/284
Bu tür kitaplar gerçekte vardır ve gerçekten de varolmuştur. îdris Şah, Arap majisyen Abdül-kadir tarafindan yazılan, şimdiye kadar yal- nızca bir tek nüshasının bulunduğu Gücün Kitabi* nın (Book of Power) bir kopyasını bulmak için yürüttüğü araştırmadan bahseder (Bkz. The Secret Lore of Magic Adris, Şah). Barrett’in The Magus' u gibi, Hz. Sü- leyman ’in Anahtarları da (The Keys of Solomon), bütün bu çalışmalar son on beş yıl ya da ona yakm bir zaman içinde, nihayet tekrar basılana kadar, benzer bir üne sahipti. Yüzyıhn ünlü Ingiliz ve Amerikan okült locası Altm Şafak’m, bir başka Arap tarafindan yazılan "Negatif Varoluşun Peçeleri’ (Veils of Negative Existence) adlı bir eJyazmasma sahip olduğu söylenmektedir.
Bunlar sihirbazların kitaplarıydı ve çoğunlukla, törensel majiye dair metinlerden oluşan kitaplar ve ansiklopediler anlamma gelmiyorlardı. Bir başka deyişle, sihirbaz ya da majisyenin, tıpkı bir aşçıdan ‘yumur- talarm Benedicti’nin ruhunu çağırmadan önce yumurtaları çırpmayı çok iyi bilmesinin’ beklenmesi gibi, karmaşık bir majik ritüeli yerine getireceği elzem bir bilgi ve eğitime sahip olması umuluyordu. Grim- oire'İar ya da Kara Kitaplar, yemek kitapları gibi, bir tema üzerinde yapılan çeşitlemeler, daha önceki majisyenlerin neler yapmış olduğuna, bağlantı kurdukları ruhlar ve kazandıkları başarılara dair farklı kayıt- lardr Şu an, bu çalışmaları okuyan majisyenlerden, bir simyacının kendi konusundaki bir eserde kasten yapılmış hataları fark etmesi ile çok benzer bir yolla, sapı samandan ayırması beklenmektedir.
Öyleyse, bir acemi için ruh çağırma alıştırmaları yapmak için Lesser Key of Solomon gibi, törensel majiye dair bir çalışmayı öğrenmek deli- likti(r). Aynı zamanda Crowley’in Magick in Theory ve Practice çalışmasını da aynı niyetle pratik anlamda öğrenmek akılsızlık olacak- ti Her iki kitap da kesinlikle yeni başlayanlar için olmadığı gibi söylediklerinin doğruluğu sık sik kanıtlanabilecek şeyler de değildir. Ne yazik ki, dehşet vend NECRONOMİCON da belki bu kategori içinde yer alır.
13/284
Crowley’in majisi, onun geçmiş uygarlıkların ve kadim zamanların yasaklanmış ve unutulmuş bilgisi üzerine yaptığı araştırmalarda bul- duklanmn kanıtıydı. Book of the Law kitabı 1904 İikbaharı’nda Kahire’de, kitabı oluşturan üç bölümü kendisine dikte ettiren Aiwass adında insan- evveli entelijans ile temas kurduğuna inandığı sırada yazılmıştı. Herhangi bir başkasından daha fâzla etkilemişti, bu onu ve hayatının geri kalanı bunu tam olarak anlamakla ve mesajlarını dünya tarafından bilinir hale getirmekle geçti O kitap da görünmeyeni çağırarak görünür hale getirmek için gerekli formülleri içeriyordu ve sayfaları içinde dönüşümün gizleri saklıydı, ancak Crowley’in bu kendi NECRONOMİCON'u Ortadoğu’da, Gize’deki Büyük Piramit’in göl- gesinde alınmıştı ve içinde yalnızca Güzel ile ilgili değil, hali hazırda insanlığı beklemekte olan Çirkin ile ilgili şeyler de yazılıydı
Crowley’in felsefesini, Ne istersen onu yap, kanunun hepsi budur’ şeklindeki Rabelaisci cümlenin nakaratı olmasından başka, özete in- dirgemeye yönelik bir girişim beyhude olacaktır. Bu cümle kalıbının gerçek anlamını açıklamak ciltlerce kitap tutar, ancak kabataslak söylersek bilinçli benliğin birleşmesi, melek saf ve tekamül etmiş benliği belirtecek şekilde, Kut sal Koruyucu Meleğin Bilgisi ve Konuşması ’ ayini ile doruk noktasına yükselen bireyleşme süreci ile ilgilidir.
Yine de, benliğe giden yolda pek çok tehlike ve zaferin ilan edile- bilmesinden önce geçilmesi gereken bir uçurum vardır. Demonlar, vampirler, psişik sülükler, arzu dolu majisyene her bir açıdan, büyüsel çemberin her yönünden yaklaşan dehşet verici biçimlerdir ve majisyeni mahvetmeden yok edilmeleri gerekir. Crowley engelleri aştığını ve bilgi uçurumunu geçtiğini, gerçek benliğini bulduğunu iddia ettiğinde, bunun, Hıristiyanlar’m İblis ’i temsil ettiğini düşündüğü, Book of Revel- ation kitabındaki Canavar (The Beast)
666 ile özdeş olduğunu gördü. Aslmda Crowley, bilgisinin, kitaptaki bu girişi aralayan dizeleri ilan et- meşine yol açtığı, Mezopotamya’daki Yezitler’in, sözde ‘iblise-tapan’ 14/284 - - - • • • •
kültünün Shaitan’ına (Şeytan) hayranlıktan başka bir şey beslemiyordu. Çünkü Yezitler’in yüce bir sura ve zamanın gerilerine, Osiris’in güneş köklerinin, Mithra’nm ve İsa’nın ötesine, hatta Yahudi dininin ve İbrani dilinin oluşumundan bile öncesine uzanan yüce bir geleneğe sahip olduklarını gördü Crowley, Ay’m tapıldığı zamandan önceye, ‘Zamanın Dışındaki Gölge’ye geri gönderiliyordu ve bu zamanın içinde, o farkına varsın ya da varmasın ‘Cthulhu’nun Çağrısı’nı duyuyordu.
Sumeria
That a reclusive author of short stories who lived in a quiet neighbourhood in New England, and the manic, infamous Master Magician who called the world his home, should have somehow met in the sandy wastes of some forgotten civilisation seems incredible. That they should both have become Prophets and Forerunners of a New Aeon of Man's history is equally, if not more, unbelievable. Yet, with H.P. Lovecraft and Aleister Crowley, the unbelievable was a commonplace of life. These two men, both acclaimed as geniuses by their followers and admirers, and who never actually met, stretched their legs across the world, and in the Seven League Boots of the mind they did meet, and on common soil.... Sumeria.
Sumeria is the name given to a once flourishing civilisation that existed in what is now known as Iraq, in the area called by the Greeks "Mesopotamia" and by the Arabs as, simply, "The Island" for it existed between two rivers, the Tigris and the Euphrates, which run down from the mountains to the Persian Gulf. This is the site of the fabled city of Babylon, as well as of Ur of the Chaldees and Kish, with Nineveh far to the north. Each of the seven principal cities of Sumeria was ruled by a different deity, who was worshipped in the strange, non-Semitic language of the Sumerians; and language which has been closely allied to that of the Aryan race, having in fact many words identical to that of Sanskrit (and, it is said, to Chinese!).
For no one knows where the Sumerians came from, and they vanished just as mysteriously as they appeared, after the Assyrian invasions which decimated their culture, yet providing the Assyrians with much of their mythology and religion; so much so that Sumerian became the official language of the state church, much as Latin is today of the Roman Catholic Church. They had a list of their kings before the Flood, which even they carefully chronicled, as did many another ancient civilisation around the world. It is believed that they had a sophisticated system of astronomy (and astrology) as well as an equally religious rituale. Magick, as well in history, begins at Sumer for the Western World, for it his here, in the sand-buried cuneiform tablets that recorded an Age, that the first Creation Epic is found, the first exorcism, the first ritual invocations of planetary deities, the first dark summonings of evil Powers, and ironically, the first "burnings" of people the anthropologists call "Witches".
Lovecraft's mythos deals with what are known chthonic deities, that is, underworld gods and goddesses, much like the Leviathan of the Old Testament. The pronunciation of chthonic is 'katonic', which explains Lovecraft's famous Miskatonic River and Miskatonic University, not to mention the chief deity of his pantheon, Cthulhu, a sea monster who lies, "not dead, but dreaming" below the world; an Ancient One and supposed enemy of Mankind and the intelligent Race. Cthulhu is accompanied by an assortment of other grotesqueries, such as Azathot and Shub Niggurath. It is of extreme importance to occult scholars that many of these deities had actual counterparts, at least in name, to deities of the Sumerian Tradition, that same Tradition that the Magus Aleister Crowley deemed it so necessary to "rediscover".
The Underworld in ancient Sumer was known by many names, among them ABSU or "Abyss", sometimes as Nar Mattaru, the great Underworld Ocean, and also as Cutha or KUTU as it is called in the Enuma Elish (the Creation Epic of the Sumerians). The phonetic similarity between Cutha and KUTU and Chthonic, as well as Cthulhu, is striking. Judging by a Sumerian grammar at hand, the word KUTULU or Cuthalu (Lovecraft's's Cthulhu Sumerianised) would mean "The Man of KUTU (Cutha); the Man of the Underworld; Satan or Shaitan, as he is known to the Yezidis (whom Crowley considered to be the remnants of the Sumerian Tradition). The list of similarities, both between Lovecraft's creations and the Sumerian gods, as well as between Lovecraft's mythos and Crowley's magick, can go on nearly indefinitely, and in depth, for which there is no space here at present. An exhaustive examination of Crowley's occultism in light of recent findings concerning Sumeria, and exegesis on Lovecraft's stories, is presently in preparation and is hoped to be available shortly. Until that time, a few examples should suffice.
Although a list is appended hereto containing various entities and concepts of Lovecraft, Crowley, and Sumeria cross-referenced, it will do to show how the Editor found relationships to be valid and even startling. AZATOT is frequently mentioned in the grim pages of the Cthulhu Mythos, and appears in the NECRONOMICON as AZAG-THOTH, a combination of two words, the first Sumerian and the second Coptic, which gives us a
clue as to Its identity. AZAG in Sumerian means "Enchanter" or "Magician"; THOTH in Coptic is the name given to the Egyptian God of Magick and Wisdom, TAHUTI, who was evoked by both the Golden Dawn and by Crowley himself (and known to the Greeks as Hermes, from whence we get "Hermetic"). AZAG-THOTH is, therefore, a Lord of Magicians, but of the "Black" magicians, or the sorcerers of the "Other Side".
There is a seeming reference to SHUB NIGGURATH in the NECRONOMICON, in the name of a Sumerian deity, the "Answerer of Prayers", called ISHNIGARRAB. The word "Shub" is to be found in the Sumerian language in reference to the Rite of Exorcism, one of which is called Nam Shub and means "the Throwing". It is, however, as yet unclear as to what the combination SHUB ISHNIGARRAB (SHUB NIGGURATH) might actually mean.
There was a battle between the forces of "light" and "darkness" (so-called) that took place long before man was created, before even the cosmos as we know it existed. It is described fully in the Enuma Elish and in the bastardised version found in the NECRONOMICON, and involved the Ancient Ones, led by the Serpent MUMMU- TIAMAT and her male counterpart ABSU, against the ELDER GODS (called such in the N.) led by the Warrior MARDUK, son of the Sea God ENKI, Lord of Magicians of this Side, or what could be called "White Magicians" - although close examination of the myths of ancient times makes one pause before attempting to judge which of the two warring factions was "good" or "evil". MARDUK won this battle - in much the same way that later St. George and St. Michael would defeat the Serpent again - the cosmos was created from the body of the slain Serpent, and man was created from the blood of the slain commander of the Ancient Army, KINGU, thereby making man a descendent of the Blood of the Enemy, as well as the "breath" of the Elder Gods; a close parallel to the "sons of God and daughters of men" reference in the Old Testament. Yet, though the identity of the Victor is clear, there were - and are - certain persons and organisations that dared side with the vanquished, believing the Ancient Ones to be a source of tremendous, and most unbelievable, power.
SÜMER
New England’ın sakin bir mahallesinde yaşayan şu, elini eteğini çek- miş kısa öykü yazarı ve dünyayı evi olarak adlandıran manyak, iğrenç usta majisyenin unutulmuş bir uygarlığın kumlarla kaplı ıssızlıklarında bir biçimde karşılaşmış olmaları imkansız görünüyor. Her ikisinin de insanlık tarihinin Yeni Eon’unun Peygamberleri ve Habercileri olmaları gerektiği de aynı ölçüde, beiki de daha fazla, inanılmazdır. Yine de H.P. Lovecraft ve Aleister Crowley için ‘inanılmaz’, basmakalıp bir sözdür. Her ikisi de takipçileri ve hayranları tarafından birer dahi ilan edilen ve aslmda hiç karşılaşmamış olan bu iki adam bacaklarını dünyanın bir ucundan diğerine germişler ve akim yedi fersah derininde, ortak bir toprakta buluşmuşlarda'... Sümer’de...
Sümer, şimdilerde Irak olarak bilinen, Grekler taralından ‘Mezopot- amya’, Araplar tarafından ise dağların arasından geçerek İran Kör- fezi’ne dökülen Tigris ve Euprates nehirlerinin arasında olmasından dolayı sadece ‘Ada’ adı verilen bölgede kurulan gelişmiş bir uygarlığa verilen isimdir. Burası Babil adındaki masal kentinin yanı sıra, Kalde- liler’in Ur, Kiş ve daha kuzeydeki Ninova şehirlerinin bulunduğu yer- dir. Sümer’in başlıca yedi site devletinin her biri, Sümerliler’in garip, semitik-dışı dilinde, Aryan ırkmm diline yakm akraba olan, Sanskrit dilindeki (ve söylendiğine göre Çince’deki) pek çok kelimeye özdeş kelimeye sahip olan bir dilde tapılan farklı bir ilah taralından yönetilirdi
Çünkü Sümerliler’in nereden geldiğini ve nasıl gizemli şekilde ortaya çiktıklannı, kültürlerini yok etmesine karşın Astır mitolojisi ve dininin büyük bir kısmını meydana getirmiş olan -öyle ki tpkı Latince’nin bugün Roman Katolik Kilisesi’nin resmi dili olması gibi Sümerce de devletin kilisesinin resmi dili haline gelmişti- Asur istilasından sonra nasıl ortadan kaybolduğunu kimse bilmiyordu Sümerliler’in, dünya çapındaki pek çok başka kadim uygarlık gibi dikkatlice kayıtlara 16/284 '
geçtikleri o olaydan, Tufandan önceki krallarının bir listesi vardı. Sofistike bir astronomi (ve astroloji) sistemlerine ve bununla aynı ölçüde sofistike dini ritüellere sahip olduklarına inanılıyordu Sümer’de maji de, tarih gibi, Batı Dünyası içindir, çünkü o buradadır, bir Çağı kaydeden, ilk yaratılış destanının, ruhları ilk defetmenin, gezegensel ilahları ilk çağrışın, kötü güçlerin ilk çağrılışının ve ironik biçimde, an- tropologların ‘cadılar’ olarak adlandırdıkları ‘yakılan’ ilk insanların bulunduğu kuma-gömülü çiviyazısı tabletlerle başlamıştır.
Lovecraft’m mitosu chthonic ilahlar olarak bilinen, Eski Ahit’in Le- viathan’ı gibi yeraltı tanrı ve tanrıçaları ile ilgilidir. Chthonic’in telaf- fiızu, Lovecraft’m panteonunun şef ilahı, dünyanın altında ‘ölü değil ama rüya görerek’ yatan bir kadim ve insanlığın ve akıllı ırkın muhtemel düşmanı olan Cthulhu’nun admı anmak için değil, ama onun ünlü Miskatonik Nehri ve Miskatonik Üniversitesi’ni açiklamak için kullanılan ‘katonik’tir. Cthulhu’ya, Azathoth ve Shub Niggurath gibi diğer ucube türleri eşlik eder. Bu ilahların çoğunun, majisyen Aleister Crowley tarafından, ‘yeniden keşfedilmesinin’ çok elzem olduğuna hükmedilen, Sümer geleneğinde en azından isimsel olarak gerçek karşılıklarının olması okült bilimlerle uğraşan öğrenciler için son derece önemlidir.
Kadim Sümer’deki yeraltı, pek çok isimle bilini'. Bunlar arasında ‘ABSU ya da Abyss ’(Uçurum), bazen de Nar Mattaru, muazzam Yer- altı Okyanusu ve aynı zamanda Cutha ya da Enuma ElisWXQ^i (Sümer- lilerin Yaratılış Efsanesi) biçimiyle KUTU vardır. Cutha, KUTU ve Chthonic, aynı zamanda Cthulhu arasındaki fonetik benzerlik çarpıcıdır. Eldeki Sümer grameriyle bir yargıda bulunulduğunda KUTULU ya da Cuthalu (Lovecraft’m Cthulhu’su Sümerleştir- ildiğinde) kelimesi ‘KUTU (Cutha) İnsanı’, Yeraltı İnsanı, (Crowley’in Sümer Geleneğinden geriye kalanlar olarak saydığı) Yezitler taralından bilinen Şeytan anlamına gelecektir. Lovecraft’m yaratısı ile Sümer tan- rılan arasındaki, aynı şekilde Lovecraft’m mitosu ile Crowley’in majisi
' ' ' 17/284
arasındaki benzerliklerin listesi, şu an burada yeterince yer olmadığı için yazamayacağımız kadar sınırsızca ve derinlemesine devam eder. Sümer ile ilgili son bulguların ve Lovecraft’m hikayelerinin izahı ışığmda, Crowley’in okültizmi için yapılacak etraflı bir muayene şu an için hazırlık aşamasındadır ve kısa bir süre sonra elde edilebilir olması umulmaktadır. Bu zamana kadar, birkaç örnek ile yetinilmelidir.
Buraya Lovecraft’a, Crowley’e ait ve Sümer çapraz-göndermeli çeşitli varlıkları ve kavramları içeren bir liste iliştirilmiş olsa bile bu, editörün ilişkilerin ne kadar geçerli ve hatta irkiltici bulduğunu göster- mek için yapılacaktır. AZATOT, Cthulhu mitosunun amansız say- falannda sıkça zikredilen ve NECRONOMICON" A&, bize kimliğine dair bir ipucu verecek şekilde ilki Sümerce, İkincisi Koptik iki keli- menin bir araya gelmesinden oluşan AZAG-THOTH şeklinde ortaya çıkar. NZNG, Sümerce ‘efsuncu’ ya da ‘majisyen’ anlamma gelir, THOTH, hem Altın Şafak hem de Crowley’in kendisi taralından (ve Grekler taralından HERMES olarak adlandırılalı ve bizim ‘Hermetik’ kelimesini edindiğimiz) Mısır’m maji ve Akıl Tanrısı, TAHUTTyQ Koptikçe verilen isimdir. AZAG-THOTH, bu nedenle, majisyenlerin, ama ‘Kara’ majisyenlerin ya da ‘Diğer Taralın’ sihirbazlarının Tanrısıdır.
NECRONOMICON" SHUBNİGGURATEF&, ISHNIGARRAB
olarak adlandırılan,‘Duaları Kabul eden’ bir Sümer ilahma yapılan za- lıiri gönderme vardır. ‘Shub’ kelimesi Sümer dilinde, Nam Shub olarak adlandırılan ve ‘Fırlatma’ anlamma gelen Defetme Ayini’ns gönderme olarak bulunacaktır. SHUB ISHNIGARRAB’m (SHUB NIGGURATH) birleşiminin gerçekte ne anlama geliyor olabileceği henüz net değildir.
‘Işık’m ve ‘Karanlık’m güçleri arasında, insanın yaratılmasından, hatta bizim bildiğimiz şekliyle kozmosun yaratılmasından çok önceleri yer alan bir (sözde) savaş vardı Bu savaş Enuma Elish’te ve onun
18/284
NECRONOMICON"da bulunan yozlaştırılmış versiyonunda tam olarak betimlenmiştir ve YAanMUMMU-TIAMAT ve onun erkek karşılığı ABSU taralından öncülük edilen kadimler ile onlara karşı, bu taraftaki majisyenlerin ya da-kadim zamanlara ait mitlere yapılacak yakm bir smama, savaşan hiziplerden hangisinin ‘iyi’ hangisinin ‘kötü’ olduğuna dair yargılama girişiminde bulunmadan önce bir kimseyi bir anlığına tereddütte bıraksa da- ‘Beyaz Majisyenler’ olarak adlandırılabilecekler- in Tanrısı olan Deniz Tanrısı ENKI’nm oğlu Savaşçı MARDUK tarafîndan öncülük edilen YAŞLI TANRILARI’ı (NECRONOMICON"da böyle adlandırılır) içermektedir. MARDUK savaşı -Aziz George’un ve Aziz Micheal’m daha sonraları yılanı yendiği yolla- kazanır, ölü yılanın bedeninden kozmos ve insanoğlunu Yaşlı Tanrıların ‘sokık’u ile birlikte o suretle düşmanın karımdan da oluşan torunlar yapacak şekilde, Eski Ahit’te bahsedilen ‘Tanrının oğullan ile insanın kızlan’ diyerek yapılan göndermeye yakm bir paralelde, kadimler ordusunun ölü kumandanı, KINGU’nun kanmdan insan yaratılır. Yine de, zafer kazananın kimliği belirgin de olsa, kadimlerin müthiş ve en inanılmaz güçlerin kaynağı olması gerektiğine inandığı halde gaip gelen tarafta olmaya cesaret eden belirli insan ve örgütler vardı(r).
Worship of the Ancient Ones in History
"Let them curse it that curse the day, who are skilful to rouse Leviathan." - JOB 3:8
S.H. Hooke, in his excellent Middle Eastern Mythology, tells us that the Leviathan mentioned in JOB, and elsewhere in the Old Testament, is the Hebrew name given to the Serpent TIAMAT, and reveals that there was in existence either a cult, or scattered individuals, who worshipped or called up the Serpent of the Sea, or Abyss. Indeed, the Hebrew word for Abyss that is found in GENESIS 1:2 is, Hooke tells us, tehom, which the majority of scholars take to be a survival of the name of the chaos-dragon TIAMAT or Leviathan that is identified closely with KUTULU or Cthulhu within the pages are mentioned independently of each other, indicating that somehow KUTULU is the male counterpart of TIAMAT, similar to ABSU.
This monster is well known to cult worship all over the world. In China, however, there is an interesting twist. Far from being considered a completely hostile creature, dedicated to the erasure of mankind from the page of existence, the Dragon is given a place of pre- eminence and one does not hear of a Chinese angel or saint striving to slay the dragon, but rather to cultivate it. The Chinese system of geomancy, feng shui (pronounced fung shway) is the science of understanding the "dragon currents" which exist beneath the earth, these same telluric energies that are distilled in such places as Chartres Cathedral in France, Glastonbury Tor in England, and the Ziggurats of Mesopotamia. In both the European and Chinese cultures, the Dragon or Serpent is said to reside somewhere "below the earth"; it is a powerful force, a magickal force, which is identified with mastery over the created world; it is also a power that can be summoned by the few and not the many. However, in China, there did not seem to be a backlash of fear or resentment against this force as was known in Europe and Palestine, and the symbol of might and kingship in China is still the Dragon. In the West, the conjuration, cultivation, or worship of this Power was strenuously opposes with the advent of the Solar, Monotheistic religions and those who clung to the Old Ways were effectively extinguished. The wholesale slaughter of those called "Witches" during the Inquisition is an example of this, as well as the solemn and twisted - that is to say, purposeless and unenlightened - celibacy that the Church espoused. For the orgone of Wilhelm Reich is just as much Leviathan as the Kundalini of Tantrick adepts, and the Power raised by the Witches. It has always, at least in the past two thousand years, been associated with occultism and essentially with Rites of Evil Magick, or the Forbidden Magick, of the Enemy, and of Satan . . .
. . . and the twisting, sacred Spiral formed by the Serpent of the Caduceus, and by the spinning of the galaxies, is also the same Leviathan as the Spiral of the biologists' Code of Life : DNA
The Goddess of the Witches
The current revival of the cult called WICCA is a manifestation of the ancient secret societies that sought to tap this telluric, occult force and use it to their own advantage, and to the advantage of humanity as was the original intent. The raising of the Cone of Power through the circle dancing is probably the simplest method of attaining results in "rousing Leviathan", and has been used by societies as diverse as the Dervishes in the Middle East and the Python Dancers of Africa, not to mention the round dances that were familiar to the Gnostic Christians, and the ones held every year in the past at Chartres.
The Witches of today, however, while acknowledging the importance of the Male element of telluric Power, generally prefer to give the greater honour to the Female Principle, personified as the Goddess. The Goddess has also been worshipped all over the world, and under many names, but is still essentially the same Goddess. That TIAMAT was undoubtedly female is to the point; and that the Chinese as well as the Sumerians perceived of two dragon currents, male and female, gives the researchers a more complex picture. The Green Dragon and the Red Dragon of the alchemists are thus identified, as the positive and negative energies that compromise the cosmos of our perception, as manifest in the famous Chinese yin-yang symbol.
But what of INANNA, the single planetary deity having a female manifestation among the Sumerians? She is invoked in the NECRONOMICON and identified as the vanquisher of Death, for she descended into the Underworld and defeated her sister, the Goddess of the Abyss, Queen ERESHKIGAL (possibly another name for TIAMAT).
Interestingly enough, the myth has many parallels with the Christian concept of Christ's death and resurrection, among which the Crucifixion (INANNA was impaled on a stake as a corpse), the three days in the Sumerian Hades, and the eventual Resurrection are outstanding examples of how Sumerian mythology previewed the Christian religion by perhaps as many as three thousand years - a fact that beautifully illustrates the cosmic and eternal nature of this myth.
Therefore, the Goddess of the Witches has two distinct forms: the Ancient One, Goddess of the Dragon-like telluric Power which is raised in Magickal rituals, and the Elder Goddess, Defeater of Death, who brings the promise of Resurrection and Rejuvenation to her followers those who must reside for a time after death and between incarnations in what is called the "Summerland".
Sumer-land?
Another hallmark of the Craft of the Wise is evident within the NECRONOMICON, as well as in general Sumerian literature, and that is the arrangement of the cross-quarter days, which make up half of the Craft's official pagan holidays. These occur on the eves of February 2nd, May 1st, August 1st, and November 1st, and are called Candlemas, Beltane, Lammas and Samhain (or Hallows), respectively.
The name Lammas has a curious origin in the dunes at Sumer. It is not less than the name of one of the four mythological Beasts of the astrological fixed signs, Lamas being the name of the half-lion, half-man Guardian of Leo (the sign governing most of August, when the feast of Lammas takes place), and USTUR being that of Aquarius (February), SED that of Taurus (May) and NATTIG that of Scorpio (November). I do not believe that this is a fantastic assumption, the Sumerian origin of the Feast of Lammas. Indeed, it seems just as valid as the ideas of Idries Shah concerning Craft etymology as presented in his book, The Sufis. It is also not far-fetched to assume that these four beasts were known
to the entire region of the Middle East, as they appear on the Sphinx in Egypt, and have become the symbols of the Four Evangelists of the Christian New Testament - an ironic and splendid result of the ignorance of the Greek religious historians concerning the ancient mysteries!
Probable the most inconsistent concept the Sumerians possesses with reference to the Craft is the naming of the Goddess as a deity, not of the Moon (as the Craft would have it), but of the planet Venus. The Moon was governed by a male divinity, NANNA (like INANNA but minus the initial T), and was considered the Father of the Gods by the earliest Sumerian religion. It should be noted, however, that all of the planetary deities, termed "the zoned Ones" or zonei in Greek, and indeed all of the Sumerian deities, had both male and female manifestations, showing that the Sumerians definitely recognised a yin-yang composition if the universe (the "male Moon" idea is, the Editor is given to understand, common to so-called Aryan mythologies). There is also evidence to show that every god and goddess also had both a good and an evil nature, and evil gods were banished in the exorcism formulae of that civilisation as well as the lesser forms of demon.
The Homed Moon
As mentioned, the God of the Moon was called NANNA by the Sumerians. By the later Sumerians and Assyrians, he was called SIN. In both cases, he was the Father of the Gods (of the planetary realm, the zonei), and was depicted as wearing horns, a symbol familiar to the Witches as representative of their God. The horn shaped crown is illustrative of the crescent phases of the Moon, and were symbolic of divinity in many cultures around the world, and were also thought to represent certain animals who were homed, and worshipped for their particular qualities, such as the goat and bull. They also represent sexual power.
The fact that, in ancient Sumeria and Egypt, horns were solely representative of evil gods, but of many different deities, was used by the Christian Church in their attempt to eradicate pagan faiths. It was a simple enough symbol to identify with the Author of Evil, Satan, which the Church depicted as a half-animal, half-human creature with horns, claws, and sometimes a tail. The Church's use of the horns as a sort of archetype of Evil is quite similar to the feeling many people have today with regards to the swastika used by the Nazis, a symbol which has become the archetype of an evil sigil in the West. The fact that it is a highly valued mystical and religious symbol in the East is something that is not well-known. What is worse, the image of the Devil as perpetrated by the Church is simultaneously representative of sexual energy, and can be safely compared to Jung's archetype of the Shadow, the psychic repository of a man's innate maleness, as the anima represents that part of a man which is feminine. Truly, the pictures painted of a Satanic ritual by the pious Catholic clergymen was one of sexual orgies and "perversions", and
the handbook of the Inquisitors, the Malleus Maleficarum - which has been responsible for the deaths of many more people than even Hitler's Mein Kampf - is full of detailed sexual imagery and reveals the nature of the souls of the monks who wrote it, rather than of the innocents it was used to massacre. Eventually, Satanism, Protestantism and Judaism were inextricably woven together to form a patchwork quilt of Evil that the Church attempted to destroy during the Middle Ages, with fire and sword.
As a matter of fact, a certain type of devil worship did exist during those times but, ironically, the acolytes of Hell were usually never brought to trial; something which stems from the fact that many of those who celebrated and attended the infamous Black Masses of the period were Roman Catholic clergymen, many of whom has been pressed into His Service at a young age by their parents, who wished to see their sons brought up well-fed and educated in those uncertain times, where the Church was the sole power and refuge. The frustration at being "condemned" to a life that demanded the abandonment of society and a "normal" life led many priests to express their hostilities through the Office of the Demon, the Black Mass. Often, this was also a means of political demonstration, as the Church controlled virtually all the political life of the period. In a way, as though in a test tube at a philosophical laboratory, Aleister Crowley was brought up under similar circumstances - although ver far removed in time from the days of the Church's immense temporal power. Coming from a fanatically religious Christian family, and suddenly freed upon the neighbourhood of Cambridge, Crowley did, in a sense, turn Satanist. He identified strongly with the underdog, politically as well as spiritually, and came eventually to take the Name of the Beast as his own, and expound a philosophy that he hoped would rip apart the worn tapestry of the established moral Christian atmosphere of Victorian England, and expose it for what it really was, a carpet made of many ingenious threads and not God - or eternal happiness - at all; only nap.
Therefore, it seemed almost logical that he should seek in the defeated, Old Religions of the world for the basis of his new philosophy and, some say, his new "religion". He raised the female aspect back up to one of equality with the male, as it was in the rites of Egypt, and of Eleusis. "Our Lady Babaion" (his spelling) became a theme of many of his magickal writings, and he received he Credo, the Book of the Law, through a Woman, his wife Rose Kelly. The lunar element, as well as the Venusian, are certainly accessible in his works. It has even been said in occult circles that he had a hand in putting together the grimoire of one Gerald Gardner, founder of a contemporary Witchcraft movement, called the Book of Shadows.
The Moon has an extremely important, indeed indispensable, role in the tantrick sex magick rites that so preoccupied Crowley and the O.T.O. There can be no true magick without woman, nor without man, and in the symbolic language of the occult there can be no Sun without the Moon. In alchemy, ceremonial magick, and Witchcraft, the formula is the same, for they all deal with identical properties; whether they are called the Sun and Moon of the Elixir Vitae, the male and female participants in a rite of Indian or Chinese tantricism, or the Shadow and the Anima of Jungian depth psychology.
For many years, the Moon remained the prime deity of the Sumerians, constituting the essential Personum of a religious and mystical drama that was performed roughly 3000
B.C. amid the deserts and marshes of Mesopotamia. Side by side with the worship of the Moon, NANNA, there was fear of the Demon, PAZUZU, a genie so amply recreated in the book and the movie by Blatty, The Exorcist, and similarly recognised as the Devil Himself by the Church. PAZUZU, the Beast, was brought to life by Aleister Crowley, and the Demon walked the Earth once more.
With publicity provided by H.P. Lovecraft.
TARİHTE KADİMLERİN TAPIMI
“Günü lanetleyenler ona lanet etsinler, Leviathan ’ı uyandırmakta be- cerikli olan o adamlar. ” Eyüp 3:8
S.H. Hooke, Ortadoğu Mitolojisi adlı muhteşem kitabında, Eski Ahit’in Eyüp bölümünde ve başka yerlerde zikredilen Leviathan’m, Yılan TIAMAT’a verilen îbranice isim olduğunu anlatır ve varoluşta ya bir kült ya da Denizin Yılanı’na ya da Abyss’e (Uçurum) tapan ya da onu çağıran, bir görünüp bir kaybolan bireyler olduğunu ifşa eder. Hooke, gerçekte Çikış 1:2’de Abyss için kullanılan îbranice kelime te- hom’u bilim adamlarının çoğunluğunun, kaos-ejderhası TIAMAT’ın İbrani metninde yaşayan şekli olarak ele aldığını söyler. Her iki isim de birbirinden bağımsız olarak zikredilmiş olsa da, KUTULU’yu, ABSU ile benzer biçimde TIAMAT’ın erkek karşılığı olduğunu gösterecek şekilde, NECRONOMICON En sayfalarında KUTULU ya da Cthulhu ile özdeşleştirilen işte bu TIAMAT ya da Leviathan’dır
Bu canavar, dünya çapındaki kült tapımlar tarafından iyi bilinmek- tedir. Çin’de yine ilginç bir değişim olmuştur. Varoluşun sayfasından insanoğlunun silmeye çalışmasına atıfta bulunulan tamamıyla düşman bir varlık olarak düşünülmenin çok ötesinde, Ejderha’ya üstün bir varlık statüsü verilir ve bir kimse ejderhayı öldürmeye çalışan Çinli bir melek ya da azizden çok, onun büyütülmesine uğraşılması hakkında bir şeyler duyar. Çin'in Geomancy sistemi, feng shui, Fransa’daki Chartes Katedrali, İngiltere’deki Glastonbury Kayalığı ve Mezopotamya’nın Ziguratlan gibi yerlerdeki damıtılmış tetürîkflO] enerjiler ile aynı olan, toprağm altındaki ‘ejderha akımlan’nı anlama bilimidir. Hem Avrupa hem de Çin kültüründe, Ejderha ya da Yılan ‘toprağm altında’ bir yerlerde ikamet eder. Güçlü bir erktir, yaratılmış dünya üzerindeki ege- menlik ile özdeşleştirilen majisel bir erktir. Aynı zamanda fazla değil, çok az kişi tarafından çağnlabilen bir güçtür. Çin’de, bu güce karşı Avrupa ve Filistin’de bilinen şekliyle korku ya da kinden doğan 20/284
düşmanca tepki görülmemiştir ve Çin’de kudretin ve krallığın sembolü hala Ejderha’dır. Batıda bu gücün çağrılması, yetiştirilmesi ya da tapımı Solar, Tektannlı dinlerin gelişi ile gayet fâal biçimde zıtlaşır ve eski adetlere bağlı olanlar etkili biçimde bastırılmıştır. ‘Cadı’ adı veri- lenlerin soruşturma boyunca büyük çaplı olarak boğazlanmaları, Kil- ise’nin desteklediği vakur ve saptırılmış -yani amaçsız ve aydınlan- mamış- dinsel bekarlık kadar bunun bir örneğidir. Çünkü Wilhelm Reich’in orgoneE en az, Tantrik üstatların Kundalmi'si. ve Cadılar tarafından yüceltilen güç kadar Leviathan’dır. O, her zaman için, en azmdan son iki bin yıldır, okültizm ve onun Kötü Majisi ya da Yasak Majisi ile zorunlu olarak bir tutulmuştur, yani Düşmanın ya da Şeytanm...
.. .ve Caduceus’un yılanı tarafından ve galaksilerin lir dönüşleri ile oluşturulan bükülmüş ve kutsal spiral de aynı zamanda biyologların yaşam şifresindeki -DNA’daki- spiral kadar Leviathan’dır
Cadılann Tanrıçası
WICCA adı verilen kültün şimdiki yeniden canlanışı, orijinal niyette olduğu gibi, bu telürik, okült gücün çekip çıkarılması ve kendi yararları ve insanlığın yararı için kullanılması adma kadim gizli toplulukların tezahürüdür. Dairesel dans yoluyla Güç Konisi’nin yükseltilişi, olasılıkla, ‘Leviathan’m Uyandmlması’nda sonuca ulaşan en basit yön- temdir ve Gnostik Hıristiyanlar için tanıdik olan yuvarlak danslar ve geçmişte, her yıl Chartres’te yapılanlardan başka, Ortadoğu’nun Der- vişleri ve Afrika’nın Piton Dansçıları gibi farklı topluluklar tarafından da kullanılmıştır.
Bugünün cadıları, telürik gücün eril unsurunun önemini bilirken, daha yüce onuru genellikle, Tanrıça olarak kişiselleştirilen Dişil like’ye vermeyi tercih etmektedir. Tannça’ya da bütün dünyada ve pek çok isim altında tapılmış bile olsa o hala özünde aynı Tannça’dır. TIAMAT’m bir dişi olduğu kuşku götürmez ve Çinlilerin de Sümer- liler gibi eril ve dişil olarak iki ejderha akımı algılamış olmaları araştır- macılara daha karmaşik bir resim verir. Simyacıların Yeşil Ejder’i ve Kızıl Ejder’i de ünlü Çin sembolü yin-yang’ta tezahür edildiği gibi, bizim algıladığımız kozmosu da içine alan pozitif ve negatif eneıj ilerle bu yolla özdeşleştirilmıştir.
Peki ya Sümerliler arasında tek dişil tezahüre sahip gezegensel ilah IN ANN A ne olacak? NECRONOMICONE& çağrılmış ve ölümü yenen ile özdeş leştirilmiştir, çünkü yeraltına inmiş ve Abyss’in Tanrıçası, kız kardeşi Kraliçe ERESHKİGAL’i (olasılıkla TIAMAT’ın bir başka is- midir) yenmiştir. Bu mit ile Hıristiyanlığın Hz. Isa’nın ölümü ve dirilişi kavramı arasında pek çok paralellik vardır. Mit içindeki çarmıha ger- ilme (INANNA ceset olarak kazığa geçirilmiştir), Sümer’in Hadesi’nde geçirilen üç gün ve sonundaki diriliş Sümer mitolojisinin - bu mitin kozmik ve sonsuz doğasını da çok güzel biçimde resmettiği üzere- 22/284
Hıristiyan dinini üç bin yıl gibi bir zaman öncesinden nasıl öngördüğüne dair göze çarpan örneklerdir.
Böylelikle, Cadıların Tanrıçası’nm iki ayn biçimi vardır: majik ritüellerde uyandırılan Ejder benzeri telürik güç, yani Kadim ve ölüm- den sonra ve enkamasyonlar arasında ‘Sümer diyarı’ olarak ad- landınlan yerde ikamet etmek zorunda olan takipçilerine dirilişin ve gençleşmenin vaadini getiren, Ölümü Yenen, Yaşlı Tanrıça.
Sümer diyan mı?
Bilgenin Kardeşliği’nin bir başka ayırt edici niteliği, Sümer edebiy- atında olduğu gibi, NECRONOMICON"da da belirgindir ve Kardeşliğin resmi Pagan bayramlarının yansını oluşturan, üç aylık çapraz dönemlerin ayarlanmasıdır. Bunlar 2 Şubat, 1 Mayıs, 1 Ağustos ve 1 Kasım güderinin arifeleridir ve sırasıyla Cvelemas, Beltane, Lam- mas ve Samhain (ya da Hallows) olarak adlandırılır.
Lammas ismi Sümer’deki kumullarda acayip bir kökene sahiptir. Önemi, astrolojiye ayarlanmış işaretlere sahip dört mitolojik canavarın admdan daha az değildir. Lamas, Aslan Burcunun (Lammas bayramı geldiğinde, Ağustos’un büyük bir kısmına hükmeder) yan-aslan, yarı insan koruyucusu; USTUR, Kova burcunun (Şubat); SED, Boğa burcunun (Mayıs) ve NA1T1G, Akrep burcunun (Kasım) koruyucusu- dur. Lammas Bayramı’nm Sümer kökenli olduğunun fantastik bir iddia olduğuna inanmıyorum Gerçekte bu, en az îdris Şah’m Sufiler (The Sufis) adlı kitabında temsil edilen, cadılık etimolojisi ile ilgili fikirleri kadar geçerlidir. Mısır’daki Sfenks’te ortaya çıkmaları ve kadim gizemler ile ilgilenen dindar Grek tarihçilerinin cehaletinin bir sonucu olarak ironik ve görkemli bir şekilde Hıristiyanlığın Yeni Ahirimdeki dört müjdecinin sembolleri haline gelmeleriyle, bu dört canavarın bütün Ortadoğu bölgesince bilindiğini söylemek yüksekten atılmış bir iddia olmayacaktır.
Sümerlilerin, Cadılık’a ilişkin sahip olduğu en bağdaşmaz kavram Tannça’nm, Ay’a (çünkü cadılık bunu seçecektir) değil de, Venüs gezegenine ait bir ilah olarak isimlendirilmesidir. Ay, eril bir tanrısallık tarafindan, NANNA (INANNA gibi ama baştaki I eksik) tarafından yönetilmektedir ve erken dönem Sümer dinince, Tanrıların babası olarak düşünülmüştür. Yine de, ‘Kuşaklılar’ ya da Grekçe’de Zonei di- ye tabir edilen bütün gezegensel ilahların ve gerçekte bütün Sümer il- ahlarının, Sümerlilerin kesin olarak evreni bir yin-yang tertibi olarak 24/284
tanıdıklarını gösterecek şekilde (‘eril Ay" fikri, editörün böyle an- lamaya meyilli olduğu fikir, sözde Aryan mitolojilerinin hepsinde or- taktır) hem eril hem de dişil tezahürleri vardır. Aynı Zamvea, her tanrı ve tanrıçanın hem iyi hem de kötü doğaya sahip olduğu ve bu uy- garlığın ruhları defetme formülleri ile kötü tanrıların, Demori’rxn daha düşük biçimlerine de yapıldığı gibi, bertaraf edildiğine dair kanıtlar vardır.
Boynuzlu Ay
Daha önce de zikredildiği üzere, Ay tanrısına Sümerliler tarafından NANNA denilmekteydi. Sonraki Sümerliler ve Asurlular tarafından ise SIN denildi Her iki durumda da, Tanrıların babası (Gezegen krallığının, Zonei" vârl) idi ve cadılar için tanrılarının temsilcisine daha yakm olacak şekilde, boynuzlu olarak resmedilmişti. Boynuz biçimli taç, Ay’m hilal safhasının bir açiklamasıdır ve dünyadaki pek çok kültürde tanrısallık sembolüdür ve boynuzu olan, bu özel nitelikleri için tapılan keçi ve boğa gibi belli hayvanlan temsil ettiği düşünülmüştü'. Bu hayvanlar aynı Zamvea gibi cinsel gücü de temsil ederler.
Gerçek şu ki, Kadim Sümer ve Mısır’da boynuzlar sadece kötü tan- nlan değil, Hıristiyan Kilisesi tarafından Pagan inançlarının kökünü kurutmak için kullanılan pek çok farklı ilah temsil eder. Kilisenin boynuzlu, pençeli ve bazen de kuyruklu olarak resmettiği yan-hayvan, yan-insan yaratik olan ‘Kötülüğün Faili’ Şeytan ile özdeşleştirmek için yeterince basit bir semboldü bu. Kilisenin boynuzlan kötülüğün bir tür arketipi olarak kullanışı, pek çok insarun bugün, Naziler tarafından kul- lanılan, Batıda kötülük mührünün arketipi olmuş, swastikayi göz önünde bulundurarak hissettikleri ile çok benzerdir. Onun, Doğu’da çok değerli, mistik ve dini sembol olduğu gerçeği çok fâzla bilinmemektedir. Daha da kötüsü, Kilise tarafından işlenilen İblis imgesi aynı zamanda cinsel enerjiyi de temsil eder ve Jung’un gölge arketipi ile, awzwonm bir erkeğin dişil kısmını temsil etmesi gibi onun tabii ‘erillik’inin psişik deposu ile kıyaslanabilir Hakikaten, sofiı bir Katolik rahip tarafından yapılmış, bir şeytana tapma ritüelini anlatan resimler cinsel oıjilerden ve ‘sapıklıklardan’ birini gösteriyordu ve soruştur- macılaım el kitabı-çok fazla insanın ölümünden ve hatta Hitler’in Mein Kampf kitabının yazılmasından sorumlu ofanMalleus Maleficarum ayrıntılı cinsel tasvirlerle doludur ve katledilmeleri için bu kitabm kul- lanıldığı masum insanlardan çok, bunları yazan papazların ruhlarını 26/284 ' '
açığa çıkarmaktadır. Nihayetinde, Satanizm, Protestanlık ve Yahudilik, Kilise’nin Ortaçağ boyunca, ateş ve kılıçla yok etmeye girişeceği, kötülüğün çok renkli bir yorganını oluşturmaları için kanşik biçimde bir arada dokunmuşlardı.
İşin aslı, bu zamanlar boyunca belirli bir iblis türü tapımı vardır, an- cak dönemin en iğrenç Kara Kitle Ayinleri’nin, Kilise’nin yegane güç ve çare olduğu bu belirsiz zamanlarda oğullarının iyi beslenmiş ve eği- timli olarak yetişmelerini dileyen ebeveynlerinden Tann’nm hizmetine girmeleri için genç yaşta baskı gören din adamları tarafîndan ger- çekleştirilmesi ve bunlara dahil olunması gerçeğinden kaynaklanan bir şey olarak, ironik biçimde, Cehermem’in gerçek yardakçıları mahke- meye asla getirilmemiştir. Bir tarafta top Umun terk edilmesini talep eden bir hayata ‘mahkum edilmenin’ hüsranı, diğer tarafta pek çok rahibin Dew ’un ayini olan Kara Kitle Ayini yoluyla düşmanlıklarını dışavurumlarına yol açan ‘normal’ bir hayat. Kilise, dönemin bütün politik yaşantısını manen denetlediği için, bu durum, çoğunlukla politik bir gösteri aracı oluyordu. Bir bakıma, Aleister Crowley -Kilisenin muazzam bir güce sahip olduğu o günlerden çok uzakta bulunsa da- bir felsefe laboratuarındaki test tüpü gibi, benzer şartlar altında yetiştir- ilmişti. Fanatik derecede dindar bir Hıristiyan aileden gelen ve Cam- bridge çevresindeki yaşantısından kurtulan Crowley bir anlamda Satan- İst’e dönüştü Kendini hem politik hem de spiritüel anlamda, mazlum ile özdeşleştirdi ve sonunda canavarın ismini kendi ismi olarak alacak noktaya geldi ve Viktorya Ingiltere’sinin Hıristiyan atmosferinin kur- ulu ahlakının üzerine bürüdüğü duvar örtüsünü yırtacağını umduğu felsefesini açıkladı ve onun, pek çok saf ipliklerden dokunmuş bu hainim, gerçekte ne için olduğunu, Tanrı -ya da ebedi mutluluk- için değil, yalnızca şekerleme yapmak için olduğunu gösterdi
Bu yüzden, onun yeni felsefesinin ya da bazılarının deyişiyle yeni ‘dini’nin temeli için dünyanın eski dinlerini, yani yenilenleri araması neredeyse mantiklı görünüyor. Dişi öğeyi, Mısır ritüeİleri ve Eleusis 27/284
zamanındaki gibi, eril ile aynı eşitliğe yükseltmiştir. ‘Babil Kızımız’ sözü (ona ait bir büyülü söz) pek çok majik yazısının teması haline gelmiş ve Credo’su (dini öğreti) olan, Kanunun Kitabı" m bir kadın aracığıyla, karısı Rose Kelly aracılığıyla almıştır. Çalışmalarında, Venüs unsuruna olduğu gibi, Lunar unsura da ulaşılabilir. Okült çevrelerde, çağdaş bir cadı hareketinin kurucusu olan Gerald Gard- ner’de bulunan Gölgelerin Kitabı adlı bir grimoire| 111 ’m birleştir- ilmesinde de parmağı olduğu söylenmektedir.
Ay’ın, Crowley’in ve O.TO.’mm zihnini fazlasıyla meşgul eden tan- trik seks majisi ritüellerinde son derece önemli, aslmda zaruri bir rolü vardır. Bir kadın ve bir erkek bulunmadan gerçek bir maji yapılamaz ve okültün sembolik dilinde Aysız bir Güneş olamaz. Simyada, törensel majide ve cadılıkta formül aynıdır, çünkü, ister hayat iksirinin Güneş’i ve Ay’ı, Hindu ya da Çin tantrizmindeki eril ya da dişil iştirakçiler, isterse Jung’un derinlik psikolojinin Gölge’si ya da Anima’sı olsun, hepsi de, özdeş niteliklerle ilişki kurarlar.
Aşağı yukarı M.Ö. 3000 yıllarında Mezopotamya çölleri ve bataklık- lan ortasında sergilenen dini ve mistik bir dramanm temel kişisini oluşturan Ay, yıllardır Sümerlilerin başlıca ilahı olarak kalmıştır. Ay, NANNA’nm tapımı ile birlikte yan yana, Blatty tarafîndan yazılan The Exorcist kitabı ve onun filminde tekrar yaratılan ve Kilise tarafîndan iblis’in kendisi ile benzer bir şekilde tanman cin PAZUZU’nun korkusu vardı. Canavar PAZUZU, Aeister Crowley tarafîndan hayata döndürüldü ve Demon, Dünya’yı bir kez daha arşınlamaya başladı
H.P. Lovecraft tarafîndan yapılan tanıtımla.
The Devil
PAZUZU was a prime example of the type of Devil of which the Sumerians were particularly aware, and which they depicted constantly in their carvings and statues. The purpose of this iconography was to ward off the spiritual - and psychic - circumstances which would precipitate a plague, or some other evil. "Evil to destroy evil." Although the ancient people of the world were conscious of an entity we might call the :Author of all Evil", the Devil or Satan, as evident in the Sumerian Creation Epic and the rumoured existences of the Cult of Set of the Egyptians, the more pressing concern was usually the exorcism of TIAMAT, she exists, somehow, just as the Abyss exists and is perhaps indispensable to human life if we think of Her as typifying the female quality of Energy. Although MARDUK was responsible for halving the Monster from the Sea, the Sumerian Tradition has it that the Monster is not dead, but dreaming, asleep below the surface of the Earth, strong, potent, dangerous, and very real, her powers can be tapped by the knowledgeable, "who are skilful to rouse Leviathan."
Although the Christian religion has gone to great lengths to prove that the Devil is inferior to God and exists solely for His purpose, as the Tempter of Man - surely a dubious raison d'etre - the Sumerian Tradition acknowledges that the Person of "Evil" is actually the oldest, most Ancient of the Gods. Whereas Christianity states that Lucifer was a rebel in heaven, and fell from God's grace to ignominy below, the original story was that MARDUK was the rebel, and severed the Body of the Ancient of Ancient Ones to create the Cosmos in other words, the precise reverse of the Judeo-Christian dogma. The Elder Gods evidently possessed a certain Wisdom that was not held by their Parents, yet their Parents held the Power, the Primal Strength, the First Magick, that the Elder Ones tapped to their own advantage, for they were begotten of Her.
It generally accepted in the Halls of Magick that all of the Wisdom in the world is useless without the necessary adjunct of Power. This Power has gone by many names, as the Goddess and the Devil have, but the Chinese symbolise It by the Dragon. It is the force of Will, and relies heavily upon the biochemical matter that makes up the human body, and hence, the human consciousness, to give it existence. Science is coming around to accept the fact that the Will does exist, just at the point where Psychology has determined it does
not - in the behaviourists vain attempt to eradicate what has always been known to constitute vital parts of the psyche from their consideration in pseudo scientific experimentation, leaving us with the "white mice and pigeons" of Koestler's The Ghost In The Machine. Science, ancient Sister of Magick, has begun to realize the human potential that resides, inconspicuously, in the spiral-mapped matter of the brain. Just as the magicians, accused of trafficking with the Devil, were said to have developed tremendous power over natural phenomena, Science has ascended to that realm unblamed, and guiltless. The Pope has ridden in aircraft. Cardinals have flown in 'choppers' over battlefields in Southeast Asia, urging technological eco-side, invoking Christ; pronouncing damnation and the Devil on the industrially inferior man. Ecce Qui Tollit Peccata Mundi.
And a rock group from England, home of the Anglican heresy, sings of "sympathy" for the Devil. PAZUZU. TIAMAT. The Seven Deadly Sins. The fear of Lovecraft. The pride of Crowley.
The lunar landing was the symbolic manifestation of man's newly acquired potential power to alter the nature - and perhaps, via nuclear weapons, the course - of the heavenly bodies, the zonei, the Elder Gods. It has a power the Ancient Ones have been waiting for, for millennia, and it is now within their grasp. The next century may deliver unto mankind this awesome power and responsibility, and will leave him knocking on the dread doors of the azonei, the IGIGI, approaching the barrier that keeps out the ABSU.
And one day, without the benefit of NECRONOMICON, the Race of Man will smash the barrier and the Ancient Ones will rule once more.
An alternative possibility exists: that, by landing on the Moon, we have come to reinstate the ancient Covenant and thereby assure our protection against the Outside. Since "the gods are forgetful", buy treading on their celestial spheres we are reminding them of their ancient obligations to us, their created ones. For, as it is said in one of man's most ancient of Covenants, the Emerald Table, "As Above, So Below". Man's power to alter the nature of his environment must develop simultaneously with his ability to master his inner environment, his own mind his psyche, soul, spirit. Perhaps, then, the lunar landing was the first collective initiation for humanity, which will bring it one step closer to a beneficial Force that resides beyond the race of the "cruel celestial spirits", past the Abyss of Knowledge. Yet, he must remember that the occult powers that accompany magickal attainment are ornamental only, indications of obstacles overcome on the Path to Perfection, and are not to be sought after in themselves, for therein lies the truth Death.
Lovecraft saw this Evil, as the world passed from one War and moved menacingly towards another. Crowley prepared for it, and provided us with the formulae. The Mad Arab saw it all, in a vision, and wrote it down. He was, perhaps, one of the most advanced adepts of his time, and her certainly has something to say to us, today, in a language the Intuition understands. Yet they called him "Mad".
Accompanied in the ranks of the "insane" by such "madmen" as Neitzsche, Artaud, and Reich, the Mad Arab makes a Fourth, in a life-and-death game of cosmic bridge. They
are all voices crying in that wilderness of madness that men call Society, and as such were ostracised, stoned, and deemed mentally unfit for life. But, for them, Justice will come when we have realised that the Ship of State and the Ship of St Peter have become mere Ships of Fools - with Captains who course the seas by stars, ignoring the eternal Ocean - and then, we will have to look to the Prisoners in the Hold for navigational guidance.
It is there, always, and Cthulhu Calls.
İBLİS
PAZUZU, özellikle Sümerliler’in haberdar olduğu ve yontu ve heykelleri ile sürekli olarak resmettikleri îblis türüne başlıca örnektir. Bu ikonografinin amacı veba veya başka bazı kötülüklere neden olan spiritüel -ve psişik- koşullan savuşturmaktı. ‘Kötülüğü yok etmek için Kötülük Dünyanın kadim insanlarının, Sümer Yaratılış Efsanesi ve Mısırlıların Set kültündeki rivayetlerde olduğu gibi, ‘Kötülüğün Faili’, îblis veya Şeytan olarak adlandırabileceğimiz bir varlığın bilincinde ol- malama karşın, daha baskm olan genellikle, topluma işkence eden ‘daha küçük şeytanların’ defedilmesine olan ilgiydi TIAMAT’m defediİmesi söz konusu değildir, o tıpkı Abyss’in varolduğu gibi varolur ve eğer onu eneıjinin dişil niteliği olarak sembolize edersek, in- san hayatı için beiki de zorunludur. MARDUK’un, denizden gelen canavarı ikiye bölmekten sorumlu olmasına rağmen, Sümer geleneği onu, ölü değil, ama Dünya’nın üzerinde, uyur halde, rüya gören kuvvetli, nüfuzlu, tehlikeli ve çok gerçek, güçleri, ‘Leviathan’ı uyandırabilecek yetenekte olan’ bilgililer tarafindan çekip çikanlabile- cek bir şey olduğu şeklinde ele aldı
Hıristiyan dini, îblis’in Tanrı’ya göre daha aşağıda olduğunu ve in- sanın kışkırtıcısı olarak -elbette ki müphem bir varlık nedeni- yalnızca kendi amacını gerçekleştirmek için varolduğunu ispatlamakta çok ileri giderken, Sümer geleneği ‘Kötülük’ kişisinin gerçekte, Tanrıların en yaşlısı ve en kadimi olduğunu bilir. Hıristiyanlık Lucifer’in cennette bir asi olduğunu ve Tanrı’nın lütfundan çok aşağılara düştüğünü açıklıyordu, oysa orijinal hikayede MARDUK asiydi ve Kozmos’u yaratmak için Kadimlerin Kadimlerinin bedenini ikiye böldü, bir başka deyişle, Yahudi-Hıristiyan dogmasının tam tersiydi. Yaşlı Tanrılar ebeveynlerinin sahip olmadığı bir bilgeliği sahiplerdi, yine de ebeveyn- leri gücü, îiksel Erki, yaşlıların kendi yaran için çekip çıkardığı - çünkü o dişiye baba olmuşlardı- ilk Maji’yi ellerinde tutuyorlardı.
29/284 ' ' ' ' ' '
Maji salonlarında, gücün gerekli yardımcılığı olmaksızın dünyadaki bütün bilgeliğin yararsız olduğu genellikle kabul edilmektedir. Bu güç, Tannça ve îblis gibi pek çok isimlerle anılır, ancak Çinliler onu Ejderha ile sembolize eder. O, iradenin kuvvetidir ve insan bedeni ve bu yolla ona varlık kazandırmak için insan bilincini oluşturan biy- okimyasal madde üzerine yoğun bir şekilde bel bağlamıştır. Bilim, psikolojinin -davranışçılanıı psuedo-bilimsel deneylerinden edindikler- ine itibar ederek, her zaman için ruhun hayati kısımlarını oluşturduğu kabul edilen şeylerin kökünü kurutmak için beyhude girişimlerinde, bizi Koestler’in The Ghost In The Machine kitabındaki ‘beyaz fareler ve güvercinler’ ile bırakarak kabul etmediği noktada, iradenin varol- duğu gerçeğini kabul etmek zorunda kalıyor. Majinin kadim kız kardeşi bilim, spiral-haritalı beyin maddesinin içinde, fark edilmeden ikamet eden insan potansiyelini fark etmeye başladı Tpkı majisyenler- in, îblis’le alışveriş etmekle suçlanan, doğal olayların çok üzerinde harikulade bir güç geliştirdikleri söylenen majisyenler gibi, Bilim de bu krallığa aypsız ve suçsuz olarak tırmanıyor. Papa uçağa atlayp gitti Kardinaller, teknolojik çevre kirliliğini körükleyip, endüstriyel olarak aşağılık insanın üzerine lanetler ve îblis’i savurarak, Isa’yı çağırdığı helikopterlerin içinde Güneydoğu Asya’daki savaş alanlarının üzerinde uçuyorlar. Ecce Qui Tollit Peccata Mundi.
Ve Anglikan sapkınlığın yuvası Ingiltere’den bir rock grubu, îblis’e ‘sempati’ hakkında şarkı söylüyor. PAZUZU. TIAMAT. Yedi ölümcül günah. Lovecraft’m korkusu. Crowley’in kibri
Aya iniş, insanın yeni elde ettiği potansiyel, göksel bedenlerin, ZoneTmn, Yaşlı Tanrıların doğasını -ve belki de nükleer silahlarla yörüngelerini- değiştirme gücünün sembolik bir tezahürüydü. Bu, Kadimlerin yeni milenyumlar için beklediği bir güçtü ve şu an avuçlarının içinde. Gelecek yüzyıl insana bu dehşetli gücü ve sorumlu- luğu teslim edebilir ve onu, Zonefnin, ABSU’yu koruyan bariyere yaklaşan IGIGI’nin korku salan kapılarını çalarken bırakabilir.
30/284 ..... '
Ve bir gün, NECRONOMICON\va faydası olmaksızın insan ırkı bari- yeri kıracak ve kadimler bir kez daha dünyayı yönetecek.
Alternatif bir olasılık vardır: şöyle ki, Ay’m üzerine inerek kadim Akti yeniden eski değerine kavuşturma ve o suretle dışarıya karşı korunmamızı temin etme noktasına geldik. Çünkü ‘tanrılar un- utkandır’, onların göksel kürelerine ayak basmakla onlara, yarattik- lanna, bize karşı olan kadim yükümlülüklerini hatırlatıyoruz. Çünkü, insanın en kadim akillerinden biri olan Zümrüt Kitabeleri’nde söylendiği üzere, ‘Yukarıda ne varsa, aşağıdaki gibidir İnsanın, çevTesindekilerin doğasını değiştirme gücü kendi iç çevresine, kendi aklına-psikozuna, ruhuna, tinine-hükmetme yeteneği ile aynı Zamvea gelişmelidir. Beiki de, aya iniş insanlık için, onu, bilginin uçurumunu aşmış, ‘zalim göksel ruhların' ırklarının ötesinde ikamet eden hayırlı kuvvetin bir adım daha yakınına getirecek ilk kolektif inisiyasyondu Yine de, majik ereklere eşlik eden okült güçlerin yalnızca süs niteliğinde, kusursuzluk yolunda üstesinden gelinen engellerin göstergesi olduğunu, içlerindekinin peşinden koşulmaması gerektiğini, çünkü içlerinde ölümün gerçeğinin olduğunu hatırlamalıda'. Lovecraft, dünya savaş m bilinden çıkıp, tehdit edici şekilde diğerine girerken bu kötülüğü görüyordu. Crowley bunun için hazırlıklıydı ve bize formülleri sağladı Deli Arap bunu, bir vizyon içinde, gördü ve yazdı Beiki de zamanının en gelişmiş üstatlarından biriydi o ve bize, bugün için, sezginin anlayabileceği bir dilde söyleyeceği bir şeyleri vardı Yine de ona ‘Deli’ diyorlardı
Deliliğin saflarında Nietzsche, Artaud ve Reich gibi ‘delilere’ eşlik eden Deli Arap, kozmik köprünün ölüm-kalım oyununda dördüncü sırayı alıyordu Onlar deliliğin, insanların toplum admı verdiği deliliğin sahrasında bağrışan seslerdi ve sürülmüşlerdi, taşlanmışlardı ve zihin- sel olarak yaşamaya layik olmadiklarma hükmedilmiştı Ancak, onlar için Adalet, Devlet Gemisi’nin ve St Peter’in gemisinin yalnızca - Kaptanlarının sonsuz okyanusu görmezden gelerek yıldızlara bakp 31/284 ~ .
denizdeki rotalarını çizmeye çalıştıkları- bir Aptallar Gemisi olduğunu fork ettiğimizde ve sonrasında, seferde kılavuzluk etmeleri için tutuklu mahpuslara bel bağladığımızda gelecektir.
Her zaman oradadır o ve Cthulhu Çağırır.
PREFATORY NOTES
THE PRESENT MANUSCRIPT was delivered into the hands of the Editor by a priest who had managed to get ordained through uncanonical methods which have been entertainingly described in the several books and articles on the ecclesiastic phenomenon, the "wandering bishops". Just such an "unorthodox" prelate was Fr. Montague Summers, who wrote numerous books on demonology, witchcraft, and the like. Suffice it to say, we were rather doubtful as to the authenticity of the work before us. In the first place, it was in Greek and for quite awhile it was difficult to ascertain what it might actually be, save for the title NECRONOMICON and the many weird drawings. In the second place, after translation, we found several internal inconsistencies and some evidence that would suggest we did not possess the entire Work. There may still be some missing or the irregular monastic might have withheld certain of the chapters. As the chapters are not numbered, it is too difficult to day.
A great deal of misfortune accompanied the publication of this book. First, we went through more than one translator. The last finally absconded with his preface, describing his work in the some detail. This, we will have to do from memory in the following pages. At one point, an unscrupulous publisher from the West Coast took a copy of the initial preface and some of the miscellaneous pages in translation (including some dummies, which we were in the habit of giving potential publishers for our protection) and went off, and has not been heard from again.
At a crucial stage in the preparation of the manuscript, the Editor was stricken with a collapsed lung and had to undergo emergency surgery to save his life.
But, let us proceed with a description of the contents of the NECRONOMICON:
Within these pages a series of myths and rituals are presented that have survive the darkest days of magick and occultism. The exorcisms and bindings of the famous Maqlu
text are here presented for the first time in English, although not completely: for the originals in their entirety were evidently not known to the author of the NECRONOMICON, nor are they to present scholarship; the various tablets upon which they were written being cracked and effaced in many places, rendering translation impossible. The MAGAN text, which comprises the Creation Epic of the Sumerians (with much later glosses) and the account of INANNA's "descent into the Underworld", along with more extraneous matter, is presented. The unique "Book of the Entrance" has no counterpart in occult literature, and the drawings of magickal seals and symbols are wholly new to anything that has yet appeared on the contemporary occult scene - although bearing some resemblances to various diagrams found in the ancient Arabic texts of the last millennium. Although some of the characters found in these pages can be traced to Mandaic and Demotic sources, and are evidently of a much later date than the Rites of Sumer, the overall appearance of the seals is quite unusual, almost surreal.
The Book begins with an introduction by the alleged author, the Mad Arab (the name that Lovecraft made famous, 'Abdul Alhazred' does not appear in our copy of the Ms.), and ends with a sort of epilogue by the same Arab. We have called the first part "The Testimony of the Mad Arab" and the latter "The Testimony of the Mad Arab, the Second Part." The Second Part if the most chilling. The author has, by this stage in the writing of his opus, become fearful for his soul and begins to repeat himself in the text, saying things he has already said in previous chapters as though having forgotten he had said them, or perhaps to stress their importance. The Second Testimony is riddled through with non sequiturs and bits of incantation.
He does not finish the Book.
It trails off where he would have signed it, presumably, in the Arab manner, but giving his lineage. Instead, it ends before he can name himself or even one relation. We can only imagine with horror what fate befell this noble Sage.
Another problem that confronts the Editor is the suspected frequency of the copyist's glosses; that is, there do seem to be occasionally bits of sentence or fragments of literature that would seem to be inconsistent with the period in which the text was written. However, no final word can be said on this matter. The difficulty arises in the age-old question of "which came first, the chicken or the egg?". For instance, in the MAGAN text, the final verses read though from the Chaldean Oracles of Zoroaster:
"Stoop not down, therefore, into the darkly shining world," which might have been of Greek origin and not Zoroastrian. It is a question for scholars.
The etymology of certain words is a game that has fascinated both the Editor and perhaps a score or more of Sumerian researches of the past. The Sumerian origin of many of the words and place-names we use today provides us with an insight into our own origins.
For instance, the Sumerian word for the temple is BAR, from which we get our word "barrier", or so it is said by Waddell. This makes sense in the context with the erecting and maintaining of barriers against the hostile forces Outside.
The etymology is even dramatic where Magick is concerned, and aids us in understand even Crowley's system better than we do. As an example, Crowley of (or Aiwass) ends the Book of the Law with the words "AUM.HA." In the Sumero-Aryan Dictionary by Waddell we read that the word AUM was known to the Sumerians, in almost the same sense that it was, and is, known to the Hindus. It is a sacred word, and pertains to the Lord of Magicians, ENKI. Further, the Greek spelling of ENKI was EA, by which he is most commonly known in the European texts which treat of Sumeriology. In the Greek alphabet, EA would appear as HA. Q.E.D: AUM.HA betrays the essential Sumerian character of that Book.
After the initial Testimony, we come to the chapter entitles "Of the ZONEI and Their Attributes", Zonei is, of course a Greek word and refers to the planetary, or heavenly bodies; for they are "zoned", i.e., having set courses and spheres. They are also known as such in the Chaldean Oracles. The 'spirits' or bodies that exist beyond the zonei are called the azonei, meaning "un-zoned". Whether this refers to the so-called "fixed " stars (having no sphere ascertainable to the early astronomers) or the comets, is unknown to the Editor. Whatever the case may be, the zonei seem to include the Seven Philosophical Planets, i.e., including the Sun and Moon as planetary bodies, along with Mercury, Venus, Mars, Jupiter and Saturn. Each has their own seal and their own Number.
Kenneth Grant, author of Aleister Crowley and the Hidden God, may be interested to know (or may already know) that the Number of the Sumerian Goddess of Venus, hence of Love and War, is Fifteen. In many of the ancient tablets of that period, she is actually referred to as "the Fifteen", as a shortcut to spelling out the whole Name in cuneiform, was assume. Grant made much of "the Goddess Fifteen" in his study of Crowley's system as related to Tantricism, without mentioning the Name by which this Goddess is quite well-known, or even mentioning Her native country!
After the chapter on Zonei, we come to the "Book of Entrance" which is really a system of self-initiation into the planetary spheres and may have something to do with the planetary arrangement of the steps of the ziggurats of Mesopotamia, which were seven storeyed mountains. Not much is revealed to the potential candidate for initiation as to how these "gates" work, or what he might find there, save to say that the key of one Gate lies in mastering the Gate before it. The Mad Arab was either keeping a sacred Secret, or found human language inadequate to the task of describing what other initiates in similar systems have expressed in the vague abstractions of the truly illuminated, likening the experience to an LSD trip.
The "Incantations of the Gates" follow, and are probably meant to accompany the preceding chapter, being prayers proper to each of the celestial Gates. The "conjuration of the Fire God" follows this, and resembles the others in its mixture of Greek and Sumerian phrases. It should be noted here that wherever a Sumerian phrases. It should be noted here that wherever a Sumerian phrase appears in the original MS. we have kept it as it is, untranslated, as we expect the Mad Arab would have wanted it. Quite possibly, even he did not know the exact meaning of much of the conjurations in the Old Tongue, but viewed it as a 'barbarous' tongue' which must be preserved because of its essential Power. Indeed, with the publication of this Book, Sumerian may become as popular among magicians as the strange, angelic language of Enochian, discovered by Dr. Dee in Elizabeth England.
In Greek, in the original MS., a common incantation would look something like this (using Roman characters for the Greek):
'O Kakos Theos 'O Kakos Daimon 'O Daimon
PNEUMA TOU OURANOU THUMETHERE! PNEUMA TES GES THUMETHATE!
(O Wicked God O Wicked Demon O Demon
Spiri t of the Sky, Remember! Spiri t of the Earth, Remember!)
Yet, a word like SHAMMASH, the Name of the Solar Deity, would read SAMAS or SAMMAS, and in the text of the NECRONOMICON we would make the word read like its original.
The "Conjuration of the Watcher" follows the Fire God conjuration. The word "watcher" is sometimes used synonymously with "angel", and sometimes as a distinct Race, apart from angelos: egragori. The Race of Watchers are said not to care what they Watch, save that they follow orders. They are somewhat mindless creatures, but quite effective.
Perhaps they correspond toe Lovecraft's shuggoths, save that the latter become unweildly and difficult to manage.
After the Watcher, comes the MAKLU text, which appears to be a collection of exorcisms, which includes the famous "Xilka Xilka Besa Besa" incantation, in the original, to which a translation has been appended in this work - a translation evidently not at hand when the author compiled the MS. Thus, for the first time, this much- rumoured exorcism is available in full and in English.
After this, the "Book of Calling" needs little explanation. It is the grimoire of the NECRONOMICON, containing the formulae of ritual conjuration, as well as the seals and diagrams to accompany the rites. It is followed by "The Book of Fifty Names" being fifty separate powers of the God MARDUK, defeater of Chaos. This is interesting, in that the names seem to come from the Enuma Elish, in which the Elder Gods confer these fifty names upon MARDUK as titles, in their appreciation of his routing of Evil. A sigil is given for each of the Names, and a word of Power for most of them.
Then appears the Centrepiece of the Book, the MAGAN text. The word MAGAN may mean the Land of the MAGAN which was said to lie in the West of Sumer. For a time, it seems the name MAGAN was synonymous with the Place of Death - as the Sun 'died' in the West. Hence, it is a bit confusing as to what MAGAN is really supposed to mean in this text, but in context the "Place of Death" explanation seems quite valid. The MAGAN text is nothing more than an incomplete and free-form version of the Creation Epic of Sumer, along with INANNA's Descent into the Underworld, and many glosses. We are told how MARDUK slays TIAMAT - after much the same fashion that the Chief of Police of Amity slays the great white shark in Benchley's novel JAWS, blowing an evil wind (the oxygen tank) into Her mouth and sending in an arrow (bullet) in after it to explode her. Surely, the two or three most box-office successful films of the past few years, JAWS, THE EXORICST and, perhaps, THE GODFATHER, are an indication that the essence of Sumerian mythology is making itself felt in a very real way in this, the latter half of the Twentieth Century?
After the long and poetic MAGAN text, comes the URILLIA text which might be Lovecraft's R'lyeh Text, and is subtitled "Abominations". It has more specifically to do with the worship of the Serpent, and the nature of the cults that participate in the Concelebration of Sin. Again, more conjurations and seals are given, even though the reader is charged not to use them; an inconsistency that is to be found in many grimoires of any period and perhaps reveals a little of the magicians's mentality; for there is very little that is evil to the advanced magus, who cares not if he deals with angelic or demonic forces, save that he gets the job done!
Then, following the URILLIA text and forming the very end of the received MS., is the Second Part of the Testimony of the Mad Arab. It is a haunting and sorrowful occult personality. Was he really mad? This is perhaps a question that will go on for as long as Man tries to understand himself; himself as a part of the cosmic dance and spiral, which includes the satanic as well as the deific, the sad as well as the happy. Perhaps the Arab was privy to some other-worldly secret that he could not reveal. Perhaps he had opened the Door by mistake, his own personal Gate to the Abyss, and was forced to cross its threshold into the Unknown. We may never know.
Or, we may wish we never had.
The Editor New York, New York October 12, 1975
ÖNSÖZE İLİŞKİN NOTLAR
Varolan el yazması, editörün ellerine, bazı kitap ve makalelerde şu ‘gezgin piskoposlar’ vakası üzerine eğlenceli biçimde betimlenen kilise dışı yöntemlerle, papaz atanmayı becermiş bir rahip tarafından teslim edilmiştir. Bunlardan biri de, demonolojif 12], cadılık ve benzerleri üzerine çok sayıda kitap yazmış, Ortodoks olmayan yüksek rütbeli rahip Fr. Montague Summers’ll. Önümüzde duran çalışmanın ger- çekliğine dair şüphe içinde olduğumuzu söylemek yeterlidir. Her şey- den önce, Grekçe idi ve admm NECRONOMICON oluşu ve içindeki tuhaf çizimler dışında, onun gerçekte ne olduğunu kısa bir sürede araştırmak çok zordu ikinci olarak, tercümeden sonra, çalışmanın tamamına sahip olmadığımıza dair deliller ve bazı içsel uyuşmazlıklar bulduk. Hala bile, kitabın belli bölümlerini saklamış olan, bazı kayıp ve usulsüz keşişler olabilir. Bölümler numaralı olmadığı için böyle ol- madığmı söylemek zor.
Bu kitabın basınıma çok miktarda aksilik eşlik etti ilkin, birden fazla çevirmenle çalıştik. En sonuncusu, çalışmasını ayrıntılarıyla açiklayan önsözünü de alarak kayıplara karıştı. Bu yazıyı sonraki sayfalarda hafızamızda kalanlardan oluşturmak zorunda kaldık. Olayın bir nok- tasında, West Coast’tan vicdansız bir yayıncı ilk önsözün ve tercümedeki (kendimizi korumamız için potansiyel yayıncılara verme alışkanlığında olduğumuz bazı müsveddeleri içeren) muhtelif say- faların bir kopyasını aldı ve sura kadem bastı ve kendisinden bir daha haber almamadr
Elyazmasının hazırlığındaki hayati bir aşamada, editör akciğer yet- mezliğine yakalandı ve hayatını kurtarmak için acil bir cerrahi müda- haleye maruz kaldr
Her şeye rağmen biz NECRONOMICON'vki içindekilerin betim- lemesi ile devam edelim: 33/284 *
Bu sayfalarda majinin ve okültizmiıı en karanlık günlerinde hayatta kalan bir takım mit ve ritüeller sunulmuştur. ÜnlüMa^/M metnindeki defetme ve bağlama büyüleri tam şekliyle olmasa da ilk defe İngilizce olarak sunulmuştur: çünkü bütünlüğü içindeki orijinaller NECRONOMICONSva yazarı tarafindan da bilinmemektir ve üzerler- ine yazıldiklan çeşitli tabletlerin, pek çok yerinden çatlaması ve silin- meşinin tercümeyi imkansız kılması yüzünden derin bir bilgi sunma- maktadırlar. Sümerler’in Yaratılış Eisanesi’ni (sonraki pek çok şerh ile birlikte) kapsayanMAGAN metni ve pek çok ilgisiz konu eşliğinde ‘İn- anna’nm yeraltına inişi’ sunulmuştur. Eşsiz, ‘Giriş Kitabı’nm okült edebiyatta karşılığı yoktur ve majik mühürlerin ve sembollerin çizimleri -geçen bin yılda bulunan bazı kadim Arap metinlerindeki çeşitli diyagramlarla benzerlik taşısa da- çağdaş okült dekoru içinde or- taya çikan herhangi bir şey için yenidir. Bu sayfalarda bulunan karak- terlerin izleri Mandaik ve Demotik kaynaklara dek ve görünüşe göre, ortaya çikan kapsamlı mühürlerinin olağandışılığı, neredeyse ger- çeküstülüğü dolayısıyla Sümer ayirderinin çok daha sonraki bir tarihe dek sürülebilir.
Kitap, Deli Arap (Lovecraft’m meşhur ettiği ‘Abdul Alhazred’ ismi bizim elyazmasının nüshasında görünmemektedir) olduğu tahmin edi- len yazarın giriş yazısıyla başlar ve aynı Arap’ın bir tür epiloğu ile sona erer. îik kısmı ‘Deli Arap’ın Tanıklığı’ ve İkincisini ‘Deli Arap’m Tanıklığı, ikinci Bölüm’ olarak adlandırdık. İkinci bölüm insanm kanını donduruyor. Yazar, eserinin yazmamdaki bu aşama ile, ruhu için korku duyan bir hale geliyor ve sanki söylemeyi unutmuş gibi ya da beiki önemlerini vurgulamak için, daha önceki bölümlerde zaten söylemiş olduğu şeyleri söyleyerek kendisini tekrarlamaya başlıyor, ikinci tanıklık, kendinden öncekilerle ilgisiz kelimeler ve büyülü söz kırıntıları yoluyla gizleniyor.
Kitabı bitirmiyor.
34/284 ’
Kitap muhtemelen Arap lar’ın usulünde, sülalesini sıralayıp imzasını attığı yerde sonlanmalıydr Bunun yerine, kendisinin ya da herhangi bir akrabasının adını vermeden kitap sona eriyor. Onun soylu bilgeliğinin başma ne geldiğini yalnızca dehşet içinde hayal edebiliriz.
Editörün yüzleştiği bir başka sorun da kopyalayan kişinin şerhlerinin şüpheli sıklığıydı, yani ara sıra metnin yazıldığı dönem ile uyuşmazmış görünen cümle kırıntıları ya da edebiyat parçalarının görülmesiydi. Yine de, bu sorun üzerine son bir söz söylenemez. Güçlük ‘yumurta mı tavuktan çikar, tavuk mu yumurtadan?’ asırlık sorusu ile baş göstermektedir. Örneğin, MAGAN metninde en son dizeler Zerdüşt’ün Chaldean Oracles' nidanmış (Kaide Kehanetleri) gibi okunur:
Zerdüştçü değil Grek kökenli olabilecek “Sakın eğilmesin, karanlıkla parlayan Dünya üzerine ’ dizesi gibi. Bu bilim adamları için sorundur.
Belli kelimelerin etimolojisi hem editörü hem de yirmi veya daha çok sayıdaki eski Sümer araştırmacısını büyüleyen bir oyundur. Bugün kul- landığmuz pek çok kelimenin ve yer isminin Sümerce kökeni kendi kökerderimiz hakkında bir önsezi sağlar. Örneğin, Sümerce tapmak ke- limesinin karşılığı, Waddell’in söylediğine göre, bizim ‘bariyer’ kelimesini edindiğimiz BAR kelimesidir. Bu, dışarıdaki düşman güçlere karşı bariyerler kurma ve bariyerleri savunma ile çok fedaca ilgilenen NECRONOMICON'un metni içinde anlamlıdır.
Hatta majiye ilişkin olduğunda etimoloji, dramatik bir hal bile alır ve bize Crowley’in sistemini, bizim yaptığımızdan daha fâzla an- lamamızda yardım eder. Bir örnek olarak, Crowley (ya da A2snqs,s) Kanunun Kitabı'm AUM.HA. ’kelimeleriyle sonlandırır. Waddell tarafindan yazılan Sümer-Aryan Sözlüğü'nde AUM kelimesinin Sümer- lilerce de neredeyse aynı anlamda bilindiğini ve Hindularca da aynı an- lamda bilinmekte olduğunu okuruz. Kutsal bir kelimedir ve Majisyen- lerin Tanrısı, ENKFyQ aittir. Dahası, EAW/’iim Grekçe heceleniş şekli, Sümerolojiyi konu edinmiş Avrupalı metinlerde en çok bilinen haliyle,
' ' 35/284 '
EA’dır. Grek alfabesinde EA, HA olarak görünecektir.
Q.E.D. :A UM.HA bu kitabın temel Sümer karakterine ihanet eder.
îik tanıklıktan sonra, ‘ZONEI’lere ve Onların Niteliklerine Dair’ başlıklı bölüme geliriz. Zonei, elbette ki, Grekçe bir kelimedir ve geze- gense], göksel kütlelere göndermede bulunur, çünkü onların ‘kuşak’ı, yani kurulu yörüngeleri ve küreleri vardır. Zonei’nin dışındaki ‘ruh’ ya da kütlelere ‘kuşaksız’ anlamında Azonei denir. Bunun (daha önceki astronomların araştırılması gerekli herhangi bir küresi olmadığı söylen- en) sözde ‘sabit’ yıldızlara mı, kuyruklu yıldızlara mı göndermede bu- kurduğu editör tarafindan bilinmemektedir. Durum ne olursa olsun, Zonei Yedi Felsefi Gezegeni, yani gezegensel bedenler Güneş ve Ay ile birlikte Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’üiçeriyor görün- mektedir. Her birinin kendi mühürleri ve sayılan vardır.
Sümer Tannçası Venüs’ün, sonraki tarihlerde aşkm ve savaşın sayısının on beş olduğunu bilmek A leister Crowley ve the Hidden God adlı kitabın yazarı Kenneth Grant’in ilgisini çekebilirdi (ya da belki zaten biliyordur). Bu dönemin pek çok kadim tabletinde ona, çiviyazısı şeklinde bütün ismi hecelemek yerine kısa yolla ‘on beş’ diye göndermede bulunulduğunu tahmin ediyoruz. Grant, ‘Tanrıça on beş ’ gönder- meşini, Tanrıça’nnı çok iyi bilindiği ismini ve onun yurdunu zikret- meksizin yapmıştır. Zonei üzerine olan bolünden sonra, gezegensel kürelere benlik-inisiyesinin gerçek bir sistemi ve yedi katlı dağlar, Mezopotamya zigguratlarmm basamaklarının gezegenlere göre düzenlenmesi ile ilgisi olması muhtemel bulunabilen ‘Giriş Kitabı ’na geliriz. Potansiyel inisiyasyon adayma, bu ‘kapılar’ın nasıl çalıştığına ya da bir kapının anahtarının ondan önceki kapıya hükmetmekte olduğunu söylemek dışında orada ne bulabileceğine ilişkin çok fazla şey ifşa edilmemiştir. Deli Arap da kutsal bir sır saklıyordu veya benzer sistemlerdeki diğer inisiyelerin, gerçek anlamda aydırdanmışların, LSD tribi deneyimini benzeyen, müphem soyutlamaları ile ifade ettikleri şeyleri tasvir etme görevi için insan dilini yetersiz görüyordu 36/284 ’
kapıların Büyülü Sözleri’ ile devam edilir ve bir önceki bölüme, göksel kapıların her birine uygun duaların edilmesine eşlik etme amacındadır. Bunu, ‘Ateş Tanrısının Çağrılması ’ takıp eder ve Grekçe ve Sümerce cümlelerin karışımdan oluşması ile diğerlerine benzer. Orijinal elyazmasının neresinde Sümerce bir cümle varsa onu, Deli Arap’m da öyle istediğini umarak olduğu şekliyle, tercüme edilmemiş olarak muhafaza ettiğimizin belirtilmesi gerekir. Büyük olasılıkla, eski dildeki pek çok ruh çağırma sözcüğünün tam adamlarını bilmese de, onu, özündeki gücü dolayısıyla korunması gereken ‘barbar’ bir dil olarak görmüştür. Gerçekte, bu kitabın basılmasıyla, Sümerce, majisy- enler arasında, Elizabeth İngiltere’sinde Dr. Dee tarafından keşfedilen garp, melek dili Enokça kadar popüler hale gelebilir.
Orijinal elyazmasındaki ortak bir büyülü söz Grekçede şöyle görüle- çekti (Grekçe için Romen harfleri kullanılarak):
‘O Kakos Theos ‘O Kakos Daimon
‘O Daimon PNEUMA TOU OURANOU THUMETHERE! PNEUMA TES GES THUMETHATE!
(Ey Lanetli Tanrı, Ey Lanetli Demon, Ey Gökyüzünün Demon Ruhu, Hatırla! Dünyanın Ruhu, Hatırla!)
Buna rağmen, Güneş ilahının ismi SHAMMASH, SAMAS veya SAMMAS olarak okunur ve NECRONOMICON metninde kelimeyi orijinali gibi okuyacaktik.
Ateş Tanrısının çağrılışını “Gözcünün Çağrılışı” takip eder. “Gözcü” kelimesi “melek” ile eşanlamlı olarak kullanılır ve bazen, egragorz’den, yani meleklerden başka, ayrı bk ırk olarak kullanılır. Gözcüler ırkının, emirleri uygulamak dışında, gözledikleri şeyleri kor- umadıkları söylenir. .Akılsız, ama çok etkili yaratiklardır. Belki de, 37/284 ' ~ . - -
hantal ve yönetilmelerinin zor olması dışında, Lovecraft’m shug- gothdan ile uyuşmaktadırlar.
Gözcüden sonra, bu çalışmaya -belli ki yazar elyazmasmı derlediğinde elde bulunmayan- bir tercümesinin de eklendiği ünlü “Xilka Xilka Besa Besa” büyülü sözlerini orijinal şekliyle kapsayan, defetmelerin toplamı görünümündeki MAKL U metni gelir. Böylelikle, ilk kez bu bol söylentili defetme ayinleri bütün olarak ve İngilizce olarak elde edilebilir durumdadır.
Bundan sonra gelen “Çağrı Kitabı”mn biraz açıklanmaya ihtiyacı vardır. Ayinlere eşlik edecek mühürler ve diyagramlarla birlikte çağırış ayininin formüllerini içeren, NECRONOMICON’dakigrimoire’kırdan bilidir. Onu, Kaos’u alt eden, Tanrı MARDUK’un elli ayrı gücü olan “Elli İsmin Kitabı” izler. Bu ilginçtir, buradaki isimler, içinde Yaşlı Tanrıların, onun kötülüğü bozguna uğratışmı takdir ederlerken MARDUK’a tevcih ettikleri unvanlar olan elli ismin yer aldığı Enuma Elish’ten geliyor görünmektedir, isimlerin her biri için bir mühür ve pek çoğu için bir güç kelimesi verilmiştir.
Sonra, kitabm nirengi noktası, MAGAN metni gelir. MAGAN ke- limesi, Sümer’in batısında bulunduğu söylenen, MAGAN’m yurdu an- lamına geliyor olabilir. Bir zaman için, MAGAN -Güneş Batı’da ‘öldüğü’ için- “Ölüm Yeri” ile eşanlamlıydı. Bu yüzden, MAGAN’m gerçekten de bu metinde ne anlama gelmesi gerektiği kargaşa yaratıcı niteliktedir, duruma göre “Ölüm Yeri” açıklaması çok geçerli görünüy- or. MAGAN metni, INANNA’nm Yeraltına İnişi ve pek çok şerh ile birlikte Sümer Yaratılış Efsanesi’nin tamamlanmamış ve serbest nazımlı bir versiyonundan başka bir şey değil MARDUK’un TIAMATT -Benchley’in JAWS romanında dostane polis Şefinin büyük beyaz köpekbalığını, ağzının içine kötü bir rüzgar (oksijen tankı) üfleyerek ve onu infilak ettirmek için arkasından içine doğru bir ok (kurşun) göndererek öldürüşüne benzer şekilde- öldürüşünü 38/281
dînleriz. Elbette ki, geçen yıllaım en fazla gişe hasılatı yapan başarılı iki ya da üç filminin JAWS, THE EXORICST ve beiki THE GODFATHER olması Sümer mitolojisinin özünün Yirminci Yüzyılm ikinci yansında kendini çok gerçek bir yolla hissettirdiğinin bir göstergesi değil midir?
Uzun ve şiirsel MAGAN metninden sonra, Lovecraft’m R’lyeh Metni olabilecek, “Menfurluklar” alt başlığına sahip URILLIA metni gelir. Yılan’m tapımı ve günah kutlamalarında rol alan kültlerin doğası ile daha spesifik olarak ilgilidir. Yine, okuyucu bunları kullanmamakla yükümlü kılınsa da, daha fazla çağrış sözü verilmiştir. Bu, herhangi bir dönemde yazılmış pek çok grimoire’da görülen ve beiki de majisy- enlerin zihniyetinin çok azmi ortaya koyan bir uyuşmazlıktır, çünkü işini bitirmekten başka bir şeyi, meleksi mi yoksa demonik güçlerle mi temas kurduğunu umursayamayan ilerlemiş bir magus için, kötü olan çok az şey vardr
Ardından, URILLIA metnini takip eden ve elyazmasınm en sonunu oluşturan Deli Arap’ın Tanıklığının İkinci Bölümü gelir. İnsanın ka- fâsma takılan, gamlı bir okült kişiliktir. Gerçekten de deli miydi? Bu belki de insan kendisini, en az şeytansı olan kadar ilahi olanı, mutlu olan kadar üzgün olanı da kapsayan kozmik dansın ve spiralin bir parçası olarak kendisini anlamaya çalıştığı sürece devam edecek bir sorudur. Belki de Arap’m ifşa edemediği, başka dünyalara ait bir sırdan haberi vardı. Beiki de kapıyı, uçuruma giden kişisel kapıyı yanlışlıkla açmış ve bilinmeze doğru olan eşiğini geçmeye zorlanmıştı Bunu hiçbir zaman öğrenemeyebiliriz.
Ya da, öğrenmemiş olmayı dileyebiliriz.
Editör New York, New York
12 Ekim 1975
CHART OF COMPARISONS
(showing some relationships to be found between the mythos of Lovecraft, the magick of Crowley, and
the faith of Sumer.)
This is, of course, by no means a complete list but rather an inspirational sampling. Meditation upon the various Things mentioned in the Mythos will permit the scholar to draw his own conclusions; research upon the etymology of both Lovecraft's and Crowley's respective literature enables the occultist to discover the ancient Names and Numbers for much of his own, familiar, material.
(Note: that Lovecraft may have head or Crowley is hinted at darkly in his short story "The Thing On The Doorstep" in which he refers to a cult leader from England who had established a covenstead of sorts in New York. In that story, published in Weird Tales in 1936, the cult leader is closely identified with chthonic forces, is described as "notorious", and linked to the strange fate that befell the protagonist, Edward Derby.)
SUPPLEMENTARY MATERIAL TO 777
THE CHART that follows is based on research presently available to the Editor with regard to Sumerian and Assyro-Babylonian religions. Entries in parentheses refer to the state of correspondences before the advert of the Elder Gods, the Race of MARDUK; that is, it reflects the nature of the cosmos before the Fall of MARDUK from Heaven. (Names of zodiacal constellations are after Budge's renderings.)
KARŞILAŞTIRMA TABLOSU
(Lovecraft’m mitosu, Crowley’in majisi ve Sümer inancı arasında bu- kurabilecek ilişkileri göstermektedir.)
40/284
Bu elbette ki hiçbir suretle tam bir liste değildir, daha çok ilham ver- ici bir örneklemedir. Mitosta zikredilen çeşitli varlıklar üzerine derin düşüncelere dalmak öğrencinin kendi sonuçlarını çıkarmasına izin verir. Hem Lovecraft’m hem de Crowley’in kendine has edebiyatının etimolojisi üzerine yapılacak bir araştırma kendi, tanıdık malzemesini yaratmada okültiste olanak sağlar.
(Not: Lovecraft’m Crowley hakkmda duydukları, New York’ta cov- ezı’lara çeşitli buluşma yerleri kuran, İngiltere’den bir kült liderine gön- dermede bulunduğu ‘The Thing in the Doorstep’ adlı kısa öyküsünde gizli kapaklı anlatılmaktadır. 1936’da Weird Tales’da basılan bu hi- kayede, ‘kötü şöhretli’ olarak tasvir edilen bir kült lideri chthonicf 13] güçlerle özdeşleştirilmiş ve Edward Derby admdaki kahramanın garip kaderine bağlanmıştır.) 777’ye EK NOTLAR
41/284
Takip eden Tablo editörde şu an mevcut olan, Asur-Babil dinlerine dair araştırmaya dayanmaktadır. Yaşlı Tanrıların, MARDUK ırkının gelişinden önceki benzerlik durumlarına atıfta bulunmaktadır, yani kozmosun MARDUK Cennetten Düşmeden önceki doğasını yansıtmak- tadır. (Zodyak’taki takımyıldız isimleri Budge’m yorumlarından sonra konulmuştur.)
NOTES ON PRONUNCIATION
WE CANNOT BE absolutely how Sumerian and Akkadian were spoken; but many useful guidelines are available to the student, including the transliterated tablets found all over Mesopotamia. Basically, we can offer the following principles which should prove of value in reciting the foreign language instructions :
Vowels
a
as in "father"
e
as in "whey"
i
as in "antique"
o
as in "boat" (but rarely found)
u
as in "zz/lu"
Consonants
Most are basically the same as in English. The Sumerians did not have an alphabet as we know it, but they had developed a syllabary, very much like the Japanese "Kana" script of today. In phonetic transliterations, the English spelling sought to approximate the Sumerian pronunciation. However, there are a few sounds which English does not possess, and which have been put into phonetic variations. Important examples below:
X
as in the German "ach"
CH
(same as above)
Q
as in "like"
K
(same as above)
SH
as in "shall"
SS
as in, perhaps, "lasso"; a hissing "s" common to Arabic languages
Z
as in "lots"; a hard "ts" sound, not quite as in "zoo"
Remember, in the transliterations which follow, every letter must be pronounced. There are no schwas or silent syllables in Sumerian. Hence, "KIA" is pronounced "keeya"; "KAIMANU" is pronounced "ka-ee- mah-nu" or, if spoken rapidly, the two initial vowel sounds slur into 'kigh' rhyming with "high"
The incantations should be said carefully and slowly at first, to familiarise oneself with the tongue-twisting phrases. A mistake may prove fatal to the Work
THE SPELLS (TRANSLATED)
WHERE POSSIBLE, the Editor has taken every opportunity to find the original Sumerian or Akkadian
translation of a given Greek charm of conjuration. These will be given here. Also, the reader will find English
translations of the Sumerian charms as they are given in the NECRONOMICON. Not al of the charms are
available this way, and sometimes we have had to make do with near misses. Much of what is found here has
come from the Maklu text, of which the only extant translation is in the German of Tallqvist ("Die
Assyrische Beschworungsserie Maqlu nach dem originalen im British Museum Herausgegeben" Acta
Societatis Scientiarum Fennicae, Tomm. XX, No. 6, Helsingforsiae mdcccxcv). The word "maklu" or
"maqlu" itself is controversial, but Tallqvist seems to think that it does, indeed, mean "burning"; especially so
as the incantations to be found therein invariably entail burning something, usually a doll made in the
likeness of a witch or evil sorcerer that the magician wished to dispose of. Hence, we have here probably the
archetype of the Great Burning Times of the Inquisition, when people were condemned to a fiery death as
Witches and Pagans. The chant "burn, witch! burn!" can be found in the Maklu text, in all its pristine glory.
Indeed, Cthulhu Calls.
The Conjuration "The Binding of the Evil Sorcerers"
Alsi ku nushi ilani mushiti
Itti kunu alsi mushitum kallatum kuttumtum Alsi bararitum qablitum u namaritum Ashshu kashshaptu u
kashshipanni
Eli nitum ubbiraanni
Ili-ia u Ishtari-ia ushis-su-u-eli-ia Eli ameri-ia amru-usanaku Imdikula salalu musha u urra
Qu-u imtana-allu-u pi-ia Upu unti pi-ia iprusu Me mashtiti-ia umattu-u
Eli li nubu-u xiduti si-ipdi Izizanimma ilani rabuti shima-a dababi
Dini dina alakti limda
Epu-ush salam kashshapi-ia u kashshapti-ia Sha epishia u mushtepishti-ia
Is mass-ssarati sha mushi lipshuru ruxisha limnuti Pisha lu-u ZAL.LULishanusha Lu-u Tabtu
Sha iqbu-u amat limutti-ia kima ZAL.LU litta-tuk Sha ipushu kishpi kima Tabti lishxarmit
qi-ishrusha pu-uttu-ru ipshetusha xulluqu Kai amatusha malla-a sseri
Ina qibit iqbu-u ilani mushitum.
The Conjuration "XILQA XILQA BESA BESA" or "A Most Excellent Chann Against the
Hordes of Demons" etc.
Arise! Arise! Go far away! Go far away!
Be shamed! Be shamed! Flee! Flee! Turn around, go, arise and go far away!
Your wickedness may rise to heaven like unto smoke!
Arise and leave my body!
From my body, depart in shame!
From my body flee!
Turn away from my body! Go away from my body! Do not return to my body! Do no come near my body!
Do not approach my body!
Do not throng around my body!
Be commanded by Shammash the Mighty!
Be commanded by Enki, Lord of All!
Be commanded by Marduk, the Great Magician of the Gods!
Be commanded by the God of Fire, your Destroyer!
May you be held back from my body!
"Another Binding of the Sorcerers"
Ssalmani-ia ana pagri tapqida duppira Ssalmani-ia ana pagri taxira duppira Ssalmani-ia iti pagri tushni-illa
duppira Ssalmani ini ishdi pagri tushni-illa duppira Ssalmani-ia qimax pagri taqbira duppira Ssalmani-ia ana
qulqullati tapqida duppira Ssalmani-ia ina igari tapxa-a duppira Ssalmani-ia ina askuppati Tushni-illa duppira
Ssalmani-ia ina bi'sha duri tapxa-a duppira Ssalmani-ia ana GISHBAR tapqida duppira
The Conjuration of the Mountains ofMASHU"
May the mountain overpower you! May the mountain hold you back! May the mountain conquer you! May
the mountain frighten you!
May the mountain shake you to the core! May the mountain hold you in check!
May the mountain subject you! May the mountain cover you!
May the mighty mountain fall on you, May you be held back from my body!
(Note: the original translator had noted the resemblance between the Greek word for Lors, kurios, and the Sumerian word for mountain, kur, and for a type of underworld, chthoic, monster which is also called kur and which refers to the Leviathan of the Old Testament. Also, in this particular conjuration, the word for mountain is shadu - shaddai ? The Old Serpent KUR is, of course, invoked every day by the Christians: Kyrie Eleison!)
AN WORDS AND PHRASES IN ENGLISH
Zi Dinger Kia Kanpa! Spirit, God of the Earth, Remember!
BÜYÜLER (TERCÜME EDİLMİŞ)
Olası her yerde editör Grekçe verilen bir çağrış büyüsünün Sümerce veya Akadca orijinalini bulmak için her fırsatı değerlendirmiştir. Bun- 1ar burada verilecektir. Aynı zamanda, okuyucu NECRONOMICON" verildiği şekliyle Sümerce büyülerin İngilizce tercümelerini de bula- çaktır. Büyülerin hepsi aynı şekilde elde edilebilir değil ve bazen isa- betli davranmaya çalıştıklarımız oldu Burada bulunanların çoğu, mevcut tek tercümesi Tallqvist’in yaptığı Almanca (“Die Assyrische Beschworungsserie Maqlu nach dem originalen im British Museum Herausgegeben” Acta Societatis Scientiarum Fennicae, Tomm. XX, No. 6, Helsingforsiae mdcccxcv) tercüme olan Maktu metninden geldi “Makhı” veya “maqlu” kelimesi de başlı başma çelişkilidir, ancak Tallqvist, görünüşe göre onun, gerçekte, özellikle de içinde bulunan büyülü sözlerin bir varlığı, genellikle, bir majisyenin zararsız hale ge- tirmek istediği bir cadı ya da kötü sihirbaza benzeyecek şekilde yapılan bir oyuncak bebeği yakmayı gerektirmesinden dolayı ‘yakma’ an- lamına geldiğini düşünmektedir. O suretle, burada sahip olduğumuz şey insanların Cadılar ve Paganlar olarak ateşli bir ölüme mahkum edildiği, soruşturmanın muazzam yakma zamanlan arketipidir. “Yan, cadı!yan!” şarkısı eski zamana ait bütün o ihtişamı içinde Maklu met- ninde bulunabilir. Aslmda, Çağıran Cthulhu’dur.
Sihirbazları Bağlama” Büyüsü
Alsi ku nushi ilani mushiti
itti kunu alsi mushitum kallatum kuttumtum Ms i bararitum qablitum u namaritum Ashshu kashshaptu u kashshipanni
Eli nitum ubbiraanni
ili-ia u Ishtari-ia ushis-su-u-eli-ia Eli ameri-ia amru-usanaku Imdıkula salah musha u urra
Qu-u imtana-alh-u pi-ia Upu unti pi-ia ip rastı
Me mashtiti-ia umattu-u Eli li nubu-u xiduti si-ip di
Izizanimma ilani rabuti shima-a dababi Dini dina alakti limda
Epu-ush salam kashshapi-ia u kashshapti-ia Sha epishia u mushtepishti-ia
Is mass-ssarati sha mushi lipshuru ruxisha limnuti Pisha h-u ZAL.LU Lishanusha Lu-u Tabtu
Sha iqbu-u amat limutti-ia kima ZAL.LU litta-tuk Sha ipushu kishpi kima Tabti lishxaimit
qi-ishrusha pu-uttu-ra ipshetusha xulhqu Kal amatusha malla-a sseri
Ina qibit iqbu-u ilani mushitum
“XILQA XILQA BESA BESA” Çağıışı veya “Demon Sürülerine Karçı Mükemmel Çağmş
Ortaya çık! Ortaya çık! Uzağa git! Uzağa git! Utan! Utan! Kaç! Kaç!
Etrafında dön, git, ortaya çık ve uzağa git! Lanetin bir duman gibi gökyüzüne yükselsin! Ortaya çık ve bedenimi terk et!
Bedenimden, utançla kop! Bedenimden kaç!
Bedenimden defol! Bedenimden uzaklaş! Bedenime geri dönme! Bedenimin yakınma gelme! Bedenime yaklaşma!
Bedenimin etrafına üşüşme!
Kudretli Shammash seni kumanda etsin! Her şeyin Tanrısı Enki seni kumanda etsin!
Tanrıların Yüce Majisyeni Marduk seni kumanda etsin! Senin Yok edicin Ateş Tanrı seni kumanda etsin!
Bedenimden çekinmeksin!
azlaıın bir başka Bağlanışı
Ssalmani-ia ana pagri tapqida duppira Ssalmani-ia ana pagritaxira duppira Ssalmani-ia iti pagri tushni-illa duppira Ssalmani ini ishdi pagri tushni- illa duppira Ssalmani-ia qimax pagri taqbira duppira Ssalmani-ia ana qulqullati tapqida duppira Ssalmani-ia ina igari tapxa-a duppira
Ssalmani-ia ina askuppati Tushni-illa duppira Ssalmani-ia ina bi’sha duri tapxa-a duppira Ssalmani-ia ana GISHBAR tapqida duppira
U Dağlarının Çağıılışı
Dağ seni çok güçlü yapsın! Dağ seni zaptetsin!
Dağ seni fethetsin! Dağ seni ürkütsün!
Dağ seni baştan aşağı sarssın! Dağ seni durdursun!
Dağ sana boyun eğdirsin! Dağ seni kaplasın!
Kudretli dağ üzerine düşsün, Bedenimden çekinmelisin!
(Not: orijinal çevirmen Tanrı kelimesinin Grekçe karşılığı olan kur- ios ile dağ anlamına gelen Sümerce kelime kur ve yine kur adı verilen, Eski Ahit’teki Leviathan’a göndermede bulunan, chthoic bir tüt' yeraltı canavarı arasındaki benzerlikleri belirtmiştir. Aynı zamanda, bu özel çağırışta, dağ kelimesi için kullanılan kelime shadudur - shaddai mi yoksa? Yaşlı yılan KUR, elbette ki, Hıristiyanlar tarafindan her gün çağrılır: Kyrie Eleison olarak!)
EDEKİ VE İNGİLİZCEDEKİ ORTAK KELİMELER VE KALIPLAR
51/284
A WORD CONCERNING THE ORIGINAL MANUSCRIPT
THE EDITOR and the Publishers anticipate that there will be a demand at first for privileged views of the original NECRONOMICON, whether out of curiosity's sake, or by nervous experimenters who will be certain that we did not copy a sigil correctly, etc. Let us hasten to state at this point that the original Ms. is neither the property of the Editor, nor the Publishers. We were given the right to translate and publish this work, with as much additional and explanatory material as needed, but not the right to hold the MS. up to public inspection. We regret that this is the case, but we also feel that it might be advisable, in reference to the dangerous character of the work involved. Perhaps one day a book will be written on the hazards of possessing such an original work in one's home or office, including the fearful hallucinations, physical incapacities, and emotional malaise that accompanied this work from the onset of the translation to the end of its final published form.
Therefore, as a matter of policy, we cannot honour any requests to see the NECRONOMICON in its original state.
BANISHINGS
Read this section carefully.
In the interim period between the translation and the publication of this work, the Editor, along with a circle of initiates in another discipline, undertook to experiment with the rituals and forces outlined in the NECRONOMICON. In using the material alone, or within a Western ceremonial structure (such as the Golden Dawn system) we came upon startling discoveries in both cases: there are no effective banishings for the forces invoked in the NECRONOMICON itself! The rituals, incantations, formulae of this Book are of ancient origin, comprising some of the oldest written magickal workings in
Western occult history, the deities and demons identified within have probably not been effectively summoned in nearly six thousand years. Ordinary exorcisms and banishing formulae have thus far proved extremely inadequate: this, by experienced magicians.
Hence, the following recommendations.
The religion of the ancient Sumerian peoples seems to have been lunar-oriented, a religion - or religion - magickal structure - of the night, of darkness in a sense.
Invocations using solar formulae have proved thus far effective in successfully banishing NECRONOMICON demons and intelligences. For instance, the Kaddish prayer of the Jewish faith contains some solar elements that have proved resilient to inimical genii, and the vibration of the Lord's Prayer for Christians is also a workable method.
We suggest that individual operators utilise an equivalent solar (i.e., positive light) invocation from their own religion or the religion of their ancestors, should the no longer have a religion or should they have changed it in their lifetime.
For best practical purposes in the beginning - for those intent on actually using the rituals contained herein - it is advisable to take especial care in the construction of the magickal circle and of all magickal defences. A preliminary period of purification is well in order before attempting anything in this grimoire. Persons of unstable mental condition, or unstable emotional condition, should not be allowed, under any circumstances, to observe one of these rituals in progress. That would be criminal, and perhaps in suicidal. One of our colleagues was fearfully attacked by his dog directly following a fairly simple and uncomplicated formula from this book. This is definitely not a Gilbert chemistry set.
The method of the NECRONOMICON concerns deep, primeval forces that seem to pre- exist the normal archetypal images of the tarot trumps and the Golden Dawn telesmatic figures. These are forces that developed outside the Judeo-Christian mainstream, and were worshipped and summoned long before the creation of the Qabala as we know it today. Hence, the ineffectiveness of the Golden Dawn banishing procedures against them. They are not necessarily demonic or qliphotic in the sense that these terms are commonly understood in the West, they just simply represent power sources largely untapped and thus far ignored by twentieth-century, mainstream consciousness.
The results of any experimentation with this book, as well as practical suggestions concerning its rituals, are welcomed by the publishers.
BIBLIOGRAPHY & SUGGESTED READING LIST
(by no means complete, but representative, alphabetically by author)
ORİJİNAL ELYAZMASI İLE İLGİLİ BİRKAÇ SÖZ
Editör ve yayıncılar, ister merak ad ma, isterse bir mührü doğru şekilde yaptığımızdan emin olmayı arzu eden sinirli deneyciler tarafından olsun, orijinal NECRONOMICON’vm ayrıcalıklı görüntüsü için bir talep olacağını tahmin etti. Bu noktada orijinal elyazmasmnı ne editörün ne de yayıncıların malı olmadığını bir an önce söylemeliyiz. Bize bu çalışmayı, ihtiyaç duyulan ek ve açiklayıcı malzeme ile birlikte, çevirme ve yayınlama hakkı verildi, ama halkın teftiş etmesi için elyazmasmı sergileme hakkı verilmedi. Durum böyle olduğu için esef içindeyiz, ancak aynı zamanda, meşgul olunan çalışmanın tehlikeli niteliğine ilişkin olarak, bu akıllıca. Beiki de bir gün, tercümenin başından nihai basmı aşamasına dek eşlik eden korku dolu halisünasy- onlar, fiziksel yetersizlikler, duygusal sıkıntılar içeren böylesi orijinal bir çalışmaya evinde ya da bürosunda sahip olmasının zararları üzerine bir kitap yazılır. Böylelikle, bir tedbir sorunu olarak, NECRONOMICON\va orijinal durumunu görmek yönündeki istekleri onurlandıramıyoruz.
BERTARAF ETMELER
Bu bölümü dikkatlice okuyun.
Bu çalışmanın tercümesi ve basımı arasındaki ara dönemde, editör, bir başka disipline ait inisiyeler çevresi ile birlikte, NECRONOMICON’da çerçevesi çizilen ritüe 1 ve güçleri deneyimle- meyi üstlendi Malzemeyi tek başma veya Batı’ya özgü törensel yapıda (Golden Dawn benzeri) kullanmada, her iki durumda da korkutucu keşiflere ulaştik: NECRONOMICON’da çağrılan güçlere karşı etkili bertaraf ediciler yok! Bu kitaptaki ritüeller, büyülü sözler, formüller Batı okült tarihindeki bazı en eski yazılmış majik çalışmaları da içine alan kadim bir kökene sahiptir, içinde teşhis edilen ilahlar ve demonlar büyük olasılıkla yaklaşik altı bin yıldır etkili biçimde çağnlmamıştır. Şimdiye kadar, deneyimli büyücüler tarafından yapılan sıradan kovma ve defetme formülleri çok yetersizdir. Aşağıdaki tavsiyeler bu yüzdendir.
Kadim Sümer insanlarının dini kınar-yönlü, bir anlamda gecenin, bir anlamda karanlığın dini-majik yapısı-gibi görünmektedir. Solar formülleri kullanılarak yapılan çağrı büyülerinin NECRONOMICON demonlarmı ve entelijonslarını başarılı biçimde bertaraf etmekte etkili olduğu kanıtlanmıştır. Örneğin, Yahudi inancındaki Kaddish duası bazı muhalif cinlere karşı çabuk iyileştirdiği kanıtlanan solar unsurlar içerir ve Hıristiyanlardaki, Tanrı’nm Duasının vibrasyonu da aynı zamanda işe yarayan bir yöntemdir.
Bireysel uygulayıcıların, artık dinleri olmayacağı ya da ömürleri içinde dinlerini değiştirmiş olacakları için. kendi dinlerinden ya da atalarının dinlerinden, buna denk, solar nitelikli (örneğin, pozitif ışık) büyülü sözler kullandığını tahmin ediyoruz.
Başlangıçta en iyi pratik amaçlara ulaşmak için- buradaki ritüeİleri gerçekten uygulamak niyetinde olanlar için- majik dairenin ve bütün
55/284 ' - - . .
majik savunma biçimlerinin oluşturulmasında hususi bir özen göster- ilmesi akıllıca oku-. Bu grimoire’a girişmeden önce usulüne uygun yapılan başlangıç niteliğindeki bir arınma dönemi iyi olur. Sağlam ol- mayan bir zihinsel ya da duygusal duruma sahip kişilerin her ne koşul altında olursa olsun bu ritüellerden birinin ilerleyişini gözlemlemesine izin verilmemelidir. Bu suça ve hatta intihara neden olabilir. Meslektaşlarımızdan biri, bu kitaptaki son derece basit bir formülü takip ederken korkutucu şekilde köpeği taralından doğrudan bir saldırıya uğradı Bu kesinlikle bir Gilbert kimya seti değildir.
NECRONOMICON ’un yöntemi Tarot kozlarındaki ve Golden Dawn’m telesmatikl 14] figürlerindeki normal arketipsel imgeleri yen- iden var eder görünen derin, ilksel güçlerle ilgilenir. Bunlar Yahudi- Hıristiyan anayolunun dışında gelişen ve bugün bildiğimiz kadarıyla Kabala’nın yaratılışından çok önce tapılan ve çağrılan güçlerdir. O suretle, Golden Dawn bertaraf usullerinin etkisizliği bu nedenledir. On- 1ar, bu terimlerin Batı’da herkes tarafindan anlaşıldığı anlamda de- monik ya da kliphotik değildir, yalnızca, büyük oranda ortaya çıkarılmamış ve bu yüzden de yirminci yüzyıl, anayol bilinçliliği tarafindan bilinmeyen kuvvet kaynaklarını temsil ederler.
Bu kitap ile, aynı şekilde onun ritüeİleriyle ilgili uygulamalı fikirler ile yapılacak deneylerin sonuçlan yayıncı tarafindan memnuniyetle karşılandı.
e ÖNERİLEN KİTAPLAR LİSTESİ
(Hiçbir şekilde tam değil, ama temsilidir. Yazar isimleri alfabetiktir)
57/284
58/284
59/284
Cramer. S.Wvthc Jgies of the Ancient World fed)
ew York, 1961
60/2*
61/284
THE TESTIMONY OF THE MAD ARAB
THIS is the testimony of all that I have seen, and all that I have learned, in those years that I have possessed the Three Seals of MASSHU. I have seen One Thousand-and-One moons, and surely this is enough for the span of a man's life, though it is said the Prophets lived much longer. I am weak, and ill, and bear a great tiredness and exhaustion, and a sigh hangs in my breast like a dark lantern. I am old.
The wolves carry my name in their midnight speeches, and that quiet, subtle Voice is summoning me from afar. And a Voice much closer will shout into my ear with unholy impatience. The weight of my soul will decide its final resting place. Before that time, I
must put down here all that I can concerning the horrors that stalk Without, and which lie in wait at the door of every man, for this is the ancient arcana that has been handed down of old, but which has been forgotten by all but a few men, the worshippers of the Ancient Ones (may their names be blotted out!).
And if I do not finish this task, take what is here and discover the rest, for time is short and mankind does not know nor understand the evil that awaits it, from every side, from every Gate, from every broken barrier, from every mindless acolyte at the alters of madness.
For this is the Book of the Dead, the Book of the Black Earth, that I have writ down at the peril of my life, exactly as I received it, on the planes of the IGIGI, the cruel celestial spirits from beyond the Wanderers of the Wastes.
Let all who read this book be warned thereby that the habitation of men are seen and surveyed by that Ancient Race of gods and demons from a time before time, and that they seek revenge for that forgotten battle that took place somewhere in the Cosmos and rent the Worlds in the days before the creation of Man, when the Elder Gods walked the Spaces, the race of MARDUK, as he is known to the Chaldeans, and of ENKI our MASTER, the Lord of Magicians.
Know, then, that I have trod all the Zones of the Gods, and also the places of the Azonei, and have descended unto the foul places of Death and Eternal Thirst, which may be reached through the Gate of GANZIR, which was built in UR, in the days before Babylon was.
Know, too, that I have spoken with all manner of spirit and daemon, whose names are no longer known in the societies of Man, or were never known. And the seals of some of these are writ herein; yet others I must take with me when I leave you. ANU have mercy on my soul!
I have seen the Unknown Lands, that no map has ever charted. I have lived in the deserts and the wastelands, and spoken with demons and the souls of slaughtered men, and of women who have dies in childbirth, victims of the she-fıend LAMMASHTA.
I have traveled beneath the Seas, in search of the Palace of Our Master, and found the stone of monuments of vanquished civilisations, and deciphered the writings of some of these; while still others remain mysteries to any man who lives. And these civilisations were destroyed because of the knowledge contained in this book.
I have traveled among the stars, and trembled before the Gods. I have, at last, found the formulae by which I passed the Gate ARZIR, and passed into the forbidden realms of the foul IGIGI.
I have raised demons, and the dead.
I have summoned the ghosts of my ancestors to real and visible appearance on the tops of temples built to reach the stars, and built to touch the nethermost cavities of HADES. I have wrestled with the Black Magician, AZAG-THOTH, in vain, and fled to the Earth by calling upon INANNA and her brother MARDUK, Lord of the double-headed AXE.
I have raised armies against the Lands of the East, by summoning the hordes of fiends I have made subject unto me, and so doing found NGAA, the God of the heathens, who breathes flame and roars like a thousand thunders.
I have found fear.
I have found the Gate that leads to the Outside, by which the Ancient Ones, who ever seek entrance to our world, keep eternal watch. I have smelled the vapours of that Ancient One, Queen of the Outside, whose name is writ in the terrible MAGAN text, the testament of some dead civilisation whose priests, seeking power, swing open the dread, evil Gate for an hour past the time, and were consumed.
I came to possess this knowledge through circumstances quite peculiar, while still the unlettered son of a shepherd in what is called Mesopotamia by the Greeks.
When I was only a youth, travelling alone in the mountains to the East, called MASSHU by the people who live there, I came upon a grey rock carved with three strange symbols. It stood as high as a man, and as wide around as a bull. It was firmly in the ground, and I could not move it. Thinking no more of the carvings, save that they might be the work of a king to mark some ancient victory over an enemy, I built a fire at its foot to protect me from the wolves that wander in those regions and went to sleep, for it was night and I was far from my village, being Bet Durrabia. Being about three hours from dawn, in the nineteenth of Shabatu, I was awakened by the howl of a dog, perhaps of a wolf, uncommonly loud and close at hand. The fire had dies to its embers, and these red, glowing coals cast a faint, dancing shadow across the stone monument with the three carvings. I began to make haste to build another fire when, at once, the gray rock began to rise slowly into the air, as though it were a dove. I could not move or speak for the fear that seized upon my spine and wrapped cold fingers around my skull. The Dik of Azug- bel-ya was no stranger to me than this sight, though the former seemed to melt into my hands!
Presently, I heard a voice, softly, some distance away and a more practical fear, that of the possibility of robbers, took hold of me and I rolled behind some weeds, trembling. Another voice joined the first, and soon several men in the black robes of thieves came together over the place where I was, surrounding the floating rock, of which they did not exhibit the least fright.
I could see clearly now that the three carvings on the stone monument were glowing a flame red colour, as though the rock were on fire. The figures were murmuring together in prayer or invocation, of which only a few words could be heard, and these in some unknown tongue; though, ANU have mercy on my soul!, these rituals are not unknown to me any longer.
The figures, whose faces I could not see or recognise, began to make wild passes in the air with knives that glinted cold and sharp in the mountain night.
From beneath the floating rock, out of the very ground where it had sat, came rising the tail of a serpent. This serpent was surely larger than any I had ever seen. The thinnest section thereof was fully that of the arms of two men, and as it rose from the earth it was followed by another, although the end of the first was not seen as it seemed to reach down into the very Pit itself. These were followed by still more, and the ground began to tremble under the pressure of so many of these enormous arms. The chanting of the priests, for I knew them now to be the servants of some hidden Power, became much louder and very nearly hysterical.
IA! IA! ZIAZAG! IA! IAH ZIAZKAK!
IA! IA! KUTULU ZIKUR! IA!
The ground where I was hiding became wet with some substance, being slightly downhill from the scene I was witnessing. I touched the wetness and found it to be blood. In horror, I screamed and gave my presence away to the priests. They turned toward me, and I saw a loathing that they had cut their chests with the daggers they had used to raise the stone, for some mystical purpose I could not then divine; although I know now that blood is the very food of these spirits, which is why the field after the battles of war glows with an unnatural light, the manifestations of the spirits feeding thereon.
May ANU protect us all!
My scream had the effect of casting their ritual into chaos and disorder. I raced through the mountain path by which I had come, and the priests came running after me, although some seemed to stay behind, perhaps to finish the Rites. However, as I ran wildly down the slopes in the cold night, my heart giving rise in my chest and my head growing hot, the sound of splitting rocks and thunder came from behind me and shook the very ground I ran upon. In fright, and in haste, I fell to the earth.
Rising, I turned to face whatever attacker had come nearest me, though I was unarmed. To my surprise what I saw was no priest of ancient horror, no necromancer of that forbidden Art, but black robes fallen upon the grass and weeds, with no seeming presence of life or bodies beneath them.
I walked cautiously to the first and, picking up a long twig, lifted the robe from the tangle of weeds and thorns. All that remained of the priest was a pool of slime, like green oil, and the smell of a body lain long to rot in the sun. Such a stench nearly overpowered me, but I was resolute to find the others, to see if the same fortune had also befallen them.
Walking back up the slope that I had so fearfully run down only moments ago, I came across yet another of the dark priests, in identical condition to the first. I kept walking, passing more of the robes as I went, not venturing to overturn them any longer. Then, I finally came upon the grey stone monument that had risen unnaturally into the air at the command of the priests. It now upon the ground once more, but the carvings still glowed with supernatural light. The serpents, or what I had then though of as serpents, had disappeared. But in the dead embers of the fire, now cold and black, was a shining metal plate. I picked it up and saw that it also was carved, as the stone, but very intricately, after a fashion I could not understand. I did not bear the same markings as the stone, but I had the feeling I could almost read the characters, but could not, as though I once knew the tongue but had since long forgotten. My head began to ache as though a devil was pounding my skull, when a shaft of moonlight struck the metal amulet, for I know now what it was, and a voice entered into my head and told me the secrets of the scene I had witnessed in one word:
KUTULU
In that moment, as though whispered fiercely into my ear, I understood.
These are the signs carved upon the grey stone, that was the Gate to the Outside:
my hand, and hold to this very day, around my neck as I write these words:
Of the three carved symbols, the first is the sign of our Race from beyond the Stars, and is called ARRA in the tongue of the Scribe who taught it to me, an emissary of the Elder Ones. In the tongue of the eldest city of Babylon, it was UR. It is the Sigil of the Covenant of the Elder Gods, and when they see it, they who gave it to us, they will not forget us. They have sworn!
Spirit of the Skies, Remember!
The second is the Elder Sign, and is the Key whereby the Powers of the Elder Gods may be summoned, when used with the proper words and shapes. It has a Name, and is called AGGA.
The third sign is the Sigil of the Watcher. It is called BANDAR. The Watcher is a Race sent by the Elder Ones. It keeps vigil while one sleeps, provided the appropriate ritual and sacrifice has been performed,: else, if called, it will turn upon you.
These seals, to be effective, must be graven on stone and set in the ground. Or, set upon the altar of offerings. Or, carried to the Rock of Invocations. Or, engraved on the metal of one's God or Goddess, and hung about the neck, but hidden from the view of the profane. Of the three, the ARRA and the AGGA may be used separately, that is to say, singly and alone. The BANDAR, however, must never be used alone, but with one or both of the others, for the Watcher must needs be reminded of the Covenant it has sworn with the Elder Gods and our Race, else it will turn upon thee and slay thee and ravage thy town until succour is to be had from the Elder Gods by the tears of thy people and the wailing of thy women.
KAKAMMU!
The metal amulet that I retrieved from the ashes of the fire, and which caught the light of the moon, is a potent seal against whatever may come in the Gate from the Outside for, seeing it, they will retreat from thee
SAVE ONLY IF IT CATCH THE LIGHT OF THE MOON UPON ITS SURFACE
for, in the dark days of the moon, or in cloud, there can be little protection against the fiends from the Ancient Lands should they break the barrier, or be let in by their servants upon the face of the earth. In such a case, no recourse is to be had until the light of the moon shines upon the earth, for the moon is the eldest among the Zonei, and is the starry symbol of our Pact. NANNA, Father of the Gods, Remember!
Wherefore, the amulet must be engraved upon pure silver in the full light of the moon, that the moon shine upon it at its working, and the essence of the moon incantations must be performed, and the prescribed rituals as given forth in this Book. And the amulet must never be exposed to the light of the Sun, for SHAMMASH called UDU, in his jealousy, will rob the seal of its power. In such a case, it must be bathed in water of camphor, and the incantations and ritual performed once again. But, verily, it were better to engrave another.
These secrets I give to thee at the pain of my life, never to be revealed to the profane, or the banished, or the worshippers of the Ancient Serpent, but to keep within thine own heart, always silent upon these things.
Peace be to thee!
Henceforth, from that fateful night in the Mountains of MASSHU, I wandered about the country-side in search of the key to the secret knowledge that had been given me. And it was a painful and lonely journey, during which time I took no wife, called no house or village my home, and dwelt in various countries, often in caves or in the deserts, learning several tongues as a traveller might learn them, to bargain with the tradespeople and learn of their news and customs. But my bargaining was with the Powers that reside in each of these countries. And soon, I cam to understand many things which before I had no knowledge, except perhaps in dreams. The friends of my youth deserted me, and I them. When I was seven years gone from my family, I learned that they had all died of their own hand, for reasons no one was able to tell me; their flocks had been slain as the victims of some strange epidemic.
I wandered as a beggar, being fed from town to town as the local people saw fit, often being stoned instead and threatened with imprisonment. On occasion, I was able to convince some learned man that I was a sincere scholar, and was thereby permitted to read the ancient records in which the details of necromancy, sorcery, magick and alchemy are given. I learned of the spells that cause men illness, the plague, blindness, insanity, and even death. I learned of the various classes of demons and evil gods that exist, and of the old legends concerning the Ancient Ones. I was thus able to arm myself against also the she-devil LAMMASHTA, who is called the Sword that Splits the Skull, the sight of whom causeth horror and dismay, and(some say) death of a most uncommon nature.
In time, I learned of the names and properties of all the demons, devils, fiends and monsters listed herein, in this Book of the Black Earth. I learned of the powers of the astral Gods, and how to summon their aid in times of need. I learned, too, of the frightful beings who dwell beyond the astral spirits, who guard the entrance to the Temple of the Lost, of the Ancient of Days, the Ancient of the Ancient Ones, whose Name I cannot write here.
In my solitary ceremonies in the hills, worshipping with fire and sword, with water and dagger, and with the assistance of a strange grass that grows wild in certain parts of MASSHU, and with which I had unwittingly built my fire before the rock, that grass that gives the mind great power to travel tremendous distances into the heavens, as also into the hells, I received the formulae for the amulets and talismans which follow, which provide the Priest with safe passage among the spheres wherein he may travel in search of the Wisdom.
But now, after One Thousand-and-One moons of the journey, the Maskim nip at my heels, the Rabishu pull at my hair, Lammashta opens her dread jaws, AZAG-THOTH gloats blindly at his throne, KUTULU raises his head and stares up through the Veils of sunkun Varloorni, up through the Abyss, and fixes his stare upon me; wherefore I must with haste write this indeed, it appears as though I have failed in some regard as to the order of the rites, or to the formulae, or to the sacrifices, for now it appears as if the entire host of ERESHKIGAL lies waiting, dreaming, drooling for my departure. I pray the Gods that I am saved, and not perish as did the Priest, ABDUL BEN-MARTU, in Jerusalem (the Gods remember and have mercy upon him!). My fate is no longer writ in the stars, for I have broken the Chaldean Covenant by seeking power over the Zonei. I have set foot on the moon, and the moon no longer has power over me. The lines of my life have been oblitered by my wanderings in the Waste, over the letters writ in the heavens by the gods. And even now I can hear the wolves howling in the mountains as they did that fateful night, and they are calling my name, and the names of Others. I fear for my flesh, but I fear for my spirit more.
Remember, always, in every empty moment, to call upon the Gods not to forget thee, for they are forgetful and very far away. Light thy fires high in the hills, and on the tops of temples and pyramids, that they may see and remember.
Remember always to copy each of the formulae as I have put it down, and not to change it by one line or dot, not so much as a hair's breadth, lest it be rendered valueless, or worse: a broken star is the Gate of GANZIR, the Gate of Death, the Gate of the Shadows and the Shells. Recite the incantations as they are written here, in the manner this prescribed. Prepare the rituals without erring, and in the proper places and times render the sacrifices.
May the Gods be ever merciful unto thee!
May thou escape the jaws of the MASKIM, and vanquish the power of the Ancient Ones! AND THE GODS
GRANT THEE DEATH
BEFORE THE ANCIENT ONES RULE THE EARTH ONCE MORE!
KAKAMMU! SELAH!
OF THE ZONEI AND THEIR ATTRIBUTES
THE Gods of the Stars are Seven. They have Seven Seals, each of which may be used in their turn. They are approached by Seven Gates, each of which may be opened in their turn. They have Seven Colours, Seven Essences, and each a separate Step on the Ladder of Lights. The Chaldeans were but imperfect in their knowledge, although they had understanding of the Ladder, and certain of the formulae. They did not, however, possess the formulae for the passing of the Gates, save one, of whom it is forbidden to speak.
The passing of the Gates gives the priest both power and wisdom to use it. He becomes able to control the affairs of his life more perfectly than before, and many have been content to merely pass the first three Gates and then sit down and go no further than that, enjoying the benefits that they have found on the preliminary spheres. But this is Evil, for they are not equipped to deal with the attack from Without that must surely come, and their people will cry unto them for safety, and it will not come forth. Therefore, set thy face towards the ultimate goal and strive ever onward to the furthest reaches of the stars, though it mean thine own death; for such a death is as a sacrifice to the Gods, and pleasing, that they will not forget their people.
The ZONEI and their attributes, then, are as follows:
The God of the Moon is the God NANNA. He is Father of the Zonei, and the Eldest of the Wanderers. He is long of beard, and bears a wand of lapis lazuli in his palm, and possesses the secret of the tides of blood. His colour is Silver. His Essence is to be found in Silver, and in camphor, and in those things bearing the sign of the Moon. He is sometimes called SIN. His Gate is the first you will pass in the rituals that follow. His Step on the Ladder of Lights is also Silver.
This is his Seal, which you must engrave on his metal, on the thirteenth day of the Moon in which you are working, having no other person about you who may watch you in its manufacture. Being finished, it should be wrapped in a square of the finest silk and lain aside until such time as you desire its use, and then, it should be removed only after the Sun has gone to its rest. No ray of sunlight should strike the Seal, lest its power be rendered nil and a new Seal must needs be cast.
The Number of NANNA is Thirty and this is his Seal:
The God of Mercury is NEBO. He is a very old spirit, having a long beard, and is the guardian of the Gods, as well as the keeper of the knowledge of Science. He wears a crown of one hundred horns, and the long robe of the Priest. His colour is blue. His Essence is in that metal known as Quicksilver, and is sometimes also found in sand, and in those things bearing the sign of Mercury. His Gate is the Second you will pass in the rituals that follow. His Step on the Ladder of Lights is blue.
This is his Seal, which you must write on perfect parchment, or no the broad leaf of a palm tree, having no other person about you who may watch you in its construction. Being finished, it should be wrapped in a square of the finest silk and lain aside until such time as you desire its use, and then, it should be removed only when its light is in the sky. Such is also the best time for its manufacture.
The Number of NEBO is Twelve and this is his Seal:
The Goddess of Venus is the most excellent Queen INANNA, called of the Babylonians ISHTAR. She is the Goddess of Passion, both of Love and of War, depending upon her sign and the time of her appearance in the heavens. She appears as a most beautiful Lady, in the company of lions, and partakes of a subtle astral nature with the Moon God NANNA. When they are in agreement, that is, when their two plants are auspiciously arranged in the heavens, it is as two offering-cups split freely in the heavens, to rain the sweet wine of the Gods upon the earth. And then there is great happiness and rejoicing.
She sometimes appears in armour, and is thereby a most excellent guardian against the machinations of her sister, the dread Queen ERESHKIGAL of KUR. With the Name and Number of INANNA, no Priest need fear to walk into the very depths of the Underworld; for being armed, in Her armour, he is similar to the Goddess. It was thus that I descended into the foul pits that lie gaping beneath the crust of the earth, and commanded demons.
She is similarly the Goddess of Love, and bestows a favourable bride upon any man who desires it, and who makes the proper sacrifice.
BUT KNOW THAT INANNA TAKES HER OWN FOR HER OWN, AND THAT ONCE CHOSEN BY HER NO MAN MAY TAKE ANOTHER BRIDE.
Her colour is the purest White. Her manifestation is in the metal Copper, and also in the most beautiful flowers of a field, and in the saddest death of the battlefield, which is that field's fairest flower. Her Gate is the Third you will pass in the rites that follow, and in which place you will be of a heart to stay; but turn you face to the road that leads beyond, for that is your genuine goal, unless the Goddess choses you. Her Step on the Ladder of Lights, built of old in Babylon and at UR, is White.
This is her Seal, which you must engrave on Copper, Venus being exalted in the Heavens, with no one about watching its construction. Being finished, it is to be wrapped in the purest silk and lain safely away, only to be removed when need arises, at any time.
The Number of INANNA is Fifteen, by which Number she is frequently known in the incantations of the Dispensation, her Seal is the following.
This God of the Sun is the Lord SHAMMASH, son of NANNA. He is seated upon a throne of gold, wearing a crown of two horns, holding a sceptre aloft in his right hand and a flame disk in his life, sending rays in every direction. He is the God of Light and of life. His colour is Gold. His Essence is to be found in gold, and in all golden objects and plants. He is sometimes called UDUU. His Gate is the Fourth you will pass in the rituals that follow. His Step on the great Ladder of Lights is Gold.
This is his Seal, which you must engrave in gold, when the Sun is exalted in the heavens, alone on a mountain top or some such place close to the Rays, but alone. Being finished, it should be wrapped in a square of the finest silk and lain aside until such time as it is needed.
The Number os SHAMMASH is Twenty and this is his Seal:
The God of Mars is the mighty NERGAL.
He has the head of a man on the body of a lion, and bears a sword and a flail. He is the God of War, and of the fortunes of War. He was sometimes though to be an agent of the Ancient Ones, for he dwelt in CUTHA for a time. His colour is dark red. His essence is to be found in Iron, and in all weapons made to spill the blood of men and of animals. His Gate is the Fifth you will see as you pass the Zones in the rituals that follow. His Step on the Ladder of Light is Red.
This is his Seal, which must be engraved on a plate of Iron, or on paper in blood, when Mars is in exaltation in the heavens. It is best done at night, far from the habitations of men and of animals, where you cannot be seen or heard. It must be wrapped first in heavy cloth, then in fine silk, and hid safe away until such times as it is needed. But to take not to use this Seal hastily, for it is a sharp Sword.
The Number of NERGAL is Eight and this is his Seal:
The God of Jupiter is the Lord of Magicians, MARDUK KURIOS of the Double-headed Axe. MARDUK was bom of our Father, ENKI, to do battle against the forces of the Ancient Ones, and he won a powerful fight, subduing the armies of Evil and putting the Queen of the Ancient Ones beneath his foot. That Serpent is dead, but dreams.
MARDUK was bestowed Fifty Names and Powers by the Council of the Elder Gods, which Powers he retains to this day. His colour is Purple. His Essence is in the material tin, and in brass. His Gate is the Sixth that you will come upon as you follow the rituals that follow. His Step on the Ladder of Lights in Purple.
This is his Seal, which you must engrave on a plate of tin or of brass, when Jupiter is strong in the heavens, while making special invocation to ENKI Our Master. This shall be wrought as the others, and wrapped in pure silk and lain away until the time for its use. Know that MARDUK appears as a mighty warrior with a long beard and a flaming disk in his hands. He carries a bow and a quiver of arrows, and treads about the heavens keeping the Watch. Take care to summon his assistance in only the most terrible of circumstances, for his might is powerful and his anger fierce. When thou hast need of the power of the star Jupiter, call instead one of the appropriate Powers listed within these pages, and they will surely come.
The Number of Marduk is Ten and this is his Seal:
The God of Saturn is NINIB called ADAR, the Lord of Hunters and of Strength. He appears with a crown of horns and a long sword, wearing a lion's skin, he is the final Zonei before the terrible IGIGI. His colour is the darkest black. His Essence is to be found in lead, in the burnt embers of the fire, and in things of death and of antiquity. The horns of a stag are his symbol. His Gate is the Last you will come upon in the rites that follow. His Step on the Ladder of Lights is Black.
This is his Seal, which you must engrave on a leaden plate or bowl, keeping it well hidden from the eyes of the profane. It should be wrapped and put away as all the others, until its use is desired. It should never be removed when the Sun is in the sky, but only after the night has fallen and the earth grown black, for NINIB knows the best the ways of the demons that prowl among the shadows, looking for sacrifice, he knows best the territories of the Ancient Ones, the practices of their worshippers, and the locations of the Gates. His realm is the realm of the Night of Time.
His Number is Four, as the quarters of the Earth, and the following is his Seal:
DELİ ARABIS TANIKLIĞI
(Birinci Bölüm)
Bu, MASSHU’nun üç mührüne sahip olduğum yıllarda gördüklerim- in ve öğrendiklerimin tanıklığıdır. Bin bir ay gördüm ve bu, bir insanın, Peygamberlerin daha çok yaşadığı söylense de, kısa ömrü için yeterlidir. Ben güçsüzüm ve hastayım ve büyük bir yorgunluk, bitkin- lik taşıyorum ve iç çekişler, karanlık bir fener gibi göğsümde asılı duruyor. Yaşlıyım
Kurtlar gece yansı konuşmalarında benim ismimi taşırlar ve bu suskun, anlaşılmaz ses beni uzaklardan çağırır. Ve çok daha yakın- lardaki bir ses, habis sabırsızlığıyla kulağımın içine haykırır. Ruhumun ağırlığı, dinleneceği nihai yere karar verecek. Bu zamandan önce, buraya dışarıda azametle yürüyen ve her insanın kapısında bekler halde yatan korkularla ilgili her şeyi buraya yazmalıyım, çünkü bu eskinin kuşaktan kuşağa geçen, ama Kadimler’e (onların isimleri karalansın!) tapan çok az insan dışında unutulan kadim simdir.
Ve ben bu görevi bitiremezsem, buradakileri al ve geri kalanını kend- in keşfet, çünkü zaman kısa ve insan türü her yönden, her kapıdan, her yikik bariyerden, deliliğin sunaklarında duran akılsız yardakçılardan gelecek, kendisini bekleyen kötülüğü ne biliyor ne de anlıyor.
Çünkü bu ölülerin kitabıdır, IGIGI’nin düzlüklerinde hayatımı teh- likeye atarak, ıssızlıkların gezginleri dışındaki gaddar göksel ruhlardan onu alır almaz yazmaya başladığım, Kara dünyanın kitabıdır.
Bu kitabı okuyan herkes, insanın meskeninin zamanın başlangıcından önceki bir zamanda tanrıların ve c/ewowlarm şu Kadim ırkı tarafindan görüldüğü ve teftiş edildiği ve insanın yaratılış nidan önce, Yaşlı Tan- nlar, Kaideliler tarafindan bilinen şekliyle, MARDUK’un ve Majisyen- lerin Tanrısı EFENDİMİZ ENKI’nin ırkı uzayda yürüyorken, 63/284 ' ' ' ' • • •
Dünyaları birbirinden ayıran, kozmosun bir yerinde meydana gelen un- utulmuş savaşm intikamını almak istedikleri konusunda uyarılsın.
Bil ki, öyleyse, bütün Tanrı kuşaklama ve aynı zamanda Azonei’nin mekanlarına ayak bastım ve ölümün ve sonsuz susuzluğun, GANZIR’in, Babil inşa edilmeden önce UR’da yapılan kapıdan ulaşılan pis mekanlarına indim
Bil ki, isimleri insan toplumlannca artık bilinmeyen ya da asla bilin- memiş olan her tavırdaki ruh ve demon ile konuştum Ve bunlardan bazılarının mühürleri burada yazılmıştır. Buna rağmen diğerlerini, seni terk ettiğimde yanımda götürmem gerekiyor. ANU ruhuma merhamet et!
Hiçbir haritanın göstermediği, bilinmeyen üikeleri gördüm Çöllerde ve ıssız topraklarda yaşadım ve demonlarla, boğazlanmış insanların ruhlarıyla ve doğum yaparken ölen kadınlarla, dişi hayalet LAMMASHTA’nın kurbanlarıyla konuştum
Efendimizin sarayını arayışımda denizlerin altında yolculuk ettim ve kaybolmuş uygarlıkların anıtlarının taşlanın buldum ve bazılarının yazılarını deşifre ettim, diğerleri ise yaşayan her insana hala sır olarak kaldı. Ve bu uygarlıklar bu kitabm içindeki bilgi yüzünden yok edildi
Yıldızların arasmda yolculuk ettim ve Tanrıların önünde korkudan titredim En sonunda, ARZIR’in kapısından geçmenin formüllerini bul- dum ve kötü IGIGI’nin yasak krallıklarına geçtim
Demonlan ve ölüleri uyandırdım
Yıldızlara ulaşmak ve HADES’in çukurlarının en dibine dokunmak için inşa edilmiş Tapmakların tepesinden, gerçeğe ve görülebilir olana çağırdım atalarımın ruhlarını Kara majisyen AZAG-THOTH ile güreş 64/284 ~
tuttum beyhude yere ve INANNA’ya ve kardeşi MARDUK’a, çift yüzlü BALTA’nın Tanrısına yakararak Dünya’ya firar ettim
Hayaletler sürüsünü çağırarak Doğunun ülkelerine karşı orduları ayaklandırdım kendime tebaa yaptım onları ve bunu yaparak kafirlerin Tanrısı, ateşler üfleyen ve bin yıldırım gibi kükreyen NGAA’yı buldum
Korkuyu tanıdım
Kadimlerin dünyamıza giriş için durmaksızın aradığı, nöbet tuttuk- lan, dışanya açılan kapısını buldum Kadimlerin, isimleri, rahiplerinin, güç ararken dehşet dolu, şer kapısını ardma kadar açarak bir saat içinde yok olan bazı ölü uygarlıkların vasiyetnamesi, berbat MAGAN met- ninde yazılı o Kadimin, Dışarının Kraliçesi’nin buharlarını kokladım
Grekler tarafindan Mezopotamya denilen yerdeki cahil bir çobanın oğluyken, çok özel koşullar ile bu bilgiye sahip olmak için geldim
Delikanlılık çağanda, Doğu’ya uzanan, orada yaşayan insanların MASSHU dedikleri dağlar boyunca bir başıma yol alırken, üzerine üç garip sembol oyulmuş olan gri bir kayaya rastladım Bir insan boy- unda, bir boğa erimdeydi Sapasağlam duruyordu, hareket ettiremedim Düşmana karşı kazanılan kadim bir zaferi göstermesi için bir kral tarafindan yapılmış bir eser olabileceği dışında, üzerindeki oymaları daha fazla düşünmeden, beni oralarda başıboş dolaşan kurtlara karşı koruması için kayanın hemen ayakucunda bir ateş yaktım ve uykuya daldım, çünkü geceydi ve Bet Durrabia adındaki köyümden uzaktay- dim Shabatu’nun on dokuzunda, şafağın sökmesine üç saat kadar vardı ki bir köpeğin, belki de bir kurdun, alışılmadik şekilde güçlü ve yakından gelen ulumasıyla uyandım Ateş köze dönmüştü ve bu kızıl, ışıldayan kömür parçalarından üç oymalı taştan anıtın üzerine soluk, dans eden gölgeler vuruyordu. Ben, yeni bir ateş yakmak için acele ederken, gri kaya parçası, sanki bir güvercinmiş gibi, yavaşça havaya 65/284 ' ' ' ' ' ~ ' '
yükselmeye başladı Beikemiğimi kavrayan ve soğuk parmaklarıyla ka- fatasımı saran korku yüzünden ne hareket edebildim ne de konuştum Azug-bel-ya’nın Dik’i bana, göründüğünden daha yabancı olmamıştı, ilki ellerimde eriyor görünse de!
Biraz sonra, uzaktan gelen, yumuşak, haydutlara ait olma ihtimali daha yüzeysel bir korkuya kapılmama neden olan bir ses duydum ve titreyerek, yabani otlarm araşma yuvarlandım îik sese başka bir ses eklendi ve az sonra, hırsızlara ait siyah giysileri içinde birkaç adam, olduğum yerin yakınında, en ufak bir ürkeklik belirtisi sergilemeden, havada yüzen kayanın etrafını sararak bir araya geldi
Kayanın üzerindeki üç oymanın, sanki kaya yanıyormuş gibi alev kızıllığında parıldadığını açikça görebiliyordum Figürler, yalnızca birkaç kelimesinin duyulabildiği, bilinmeyen -her ne kadar, ANU ruhuma merhamet etsin!, bu ritüeller bana artik bilinmez gelmese de- bir dilde dua ya da yakanlar rmnldaruyorlardr
Yüzlerini ne görebildiğim ne de tanıyabildiğim figürler havada kılıçlarıyla, dağ gecesi içinde soğuk ve keskince parıldayan vahşi ham- leler yapmaya başladılar.
Yüzen kayanın altından, kayanın önceden durduğu yerden bir yılan kuyruğu yükseliyordu Bu yılan, gördüğüm diğerlerinden kesinlikle daha genişti En ince kısmı iki adamın kollarının birleşmiş hali kadar vardı ve yükseldiği zaman, ilkinin sonunun çukurun içine ulaştığı daha görülmeden, onu bir İkincisi takip ediyordu Bunlar da başkaları tarafindan takıp ediliyordu ve yer, bu muazzam kolların basıncı altında sarsılmaya başladı Rahiplerin -rahipler diyorum çünkü gizli bir gücün hizmetçileri olduklarını anlıyordum- söylüyor olduğu büyülü şarkı daha güçlü ve neredeyse histerik bir hale geldi
IA! IA! ZI AZAG! LA! LA!! ZI AZKAK! IA! IA! KUTULU ZI KUR! IA! 66/284
Saklandığım yer, şahit olduğum sahnenin yaşandığı yerden bayır aşağı akan bir madde yüzünden yavaşça ıslanıyordu Islaklığa dokun- dum ve bunun kan olduğunu gördüm Korku içinde çığlık attım ve varlığımı ele verdim Bana doğru döndüler ve kayayı kaldırdıkları hançerlerle -kanın bu ruhların en önemli besini olduğunu, ki onlarca savaştan sonra savaş alarmını doğal olmayan bir ışikla parlaması, orada beslenen ruhların tezahüründen dolayıdır, şimdi bilmeme rağmen, o an için sezemediğim mistik bir amaçla- göğüslerini kestiklerini tiksinerek gördüm
ANU hepimizi korusun!
Çığlığım ritüellerini kaos ve düzensizlik içine sokma etkisi göster- mişti Gelmiş olduğum patika boyunca var gücümle koştum ve bazılarının, belki de ritüelleri bitirmek için orada kalmalarına karşın, rahipler de koşarak peşimden geldiler. Soğuk gecede, yamaçtan aşağı vahşice koştukça, kalbim göğsümden fırlayacak gibi atıyor ve başım gittikçe ısınıyordu, parçalanan kayaların ve yildwnnlaim sesleri ardım- dan geliyor ve koştuğum toprağı sarsıyordu Telaş ve acele içinde yere düştüm
Silahsız olmama rağmen, kalkarak, bana saldıran her neyse yüzleşmek için ondan tarafa döndüm Şaşkınlık içinde, gördüğüm ne kadim korkunun bir rahibi, ne de şu yasak sanatın icracılarından bir ölülerle konuşan (Necromancer) değildi, yalnızca siyah giysilerin alt- lannda herhangi bir yaşamın veya bedenin varlığı görünmeksizin çi- menlerin ve yabani otlarm üzerine düşüşünü gördüm
Birincisine doğru ihtiyatla, yürüdüm, ince bir dal alarak giysiyi yabani otların ve dikenlerin dolaşiklığmdan kurtararak kaldırdım Rahipten geriye kalan tek şey yeşil bir yağa benzeyen ve uzun süre güneşin altında çürümeye yatan bir bedenin kokusuna sahip bir sümük havuzuydu. Böylesine pis bir koku beni neredeyse alt etmişti, ama yine
67/284
de diğerlerini bulmak, aynı kaderin diğerlerinin de başına gelip gelmediğini görmek için azmettim
Birkaç dakika önce korku içinde koşarak indiğim yamacı çıkarak, ilkiyle özdeş durumda olan karanlık rahiplerden bir diğerine rastladım. İlerledikçe daha fazla giysiyi geride bırakıp, artık onları ters çevirmeye cesaret edemeyerek yürümeye devam ettim Ardından, en sonunda, rahiplerin kumandası altında doğal olmayan bir biçimde havaya yükselen gri kaya anıtına geldim Bir kez daha toprağm üzerindeydi, ama üstündeki oymalar hala doğaüstü bir ışıkla parlıyordu. Yılanlar ya da yılan olduğunu düşündüğüm şeyler yok olmuştu Ancak ateşin, artık soğuyan ve kararan, ölü közlerinde bir metal levha parlamaktaydı Onu aldım ve onun da, taş gibi, ama bir dereceden sonrasını anlayamadığım karmakarışık bir biçimde oyulmuş olduğunu gördüm Taş ile aynı işaretleri taşımıyordu, sanki bir zamanlar bildiğim ama uzun zamandır unuttuğum bir dil gibi, karakterleri neredeyse okuyabileceğim hissine kapıldım, ama yapamadım Ay ışığı muskanın üzerine vurduğunda, başım sanki bir iblis kafatasıma vuruyormuş gibi ağrımaya başladı, çünkü onun ne olduğunu biliyordum ve kafamın içinde bir ses belirdi ve bana bu şahit olduğum sahnenin sırlarını bir kelime ile söyleyiverdi:
KUTULU.
O anda, kulağımın içine şiddetle söylenmiş gibi, anladım
Bunlar dışarıya açılan kapı olan gri kayanın üzerine oyulan işaretlerdi: 68/284
Ve bu da elimde tuttuğum muskaydı ve şu kelimeleri yazdıktan sonra onu her gün boynumda taşıdım:
Üç oyma sembolden, ilki yıldızların ötesinden gelen ırkımızın işare- tidir ve bana bunu öğreten yaşlıların casusu Katib’in dilinde ARRA olarak bilinil'. En eski Babil şehrinin dilinde ise UR’dur. Yaşlı Tan- nlarm Aktinin Mührü’dür ve bunu gördüklerinde bunu bize veren on- 1ar, bizi unutmayacaklardır. Yemin ettiler!
Gökyüzünün Ruhu, Hatırla!
İkincisi eski işarettir ve Yaşlı Tanrıların güçlerinin çağnlabileceği yerlerde, uygun kelimeler ve şekillerle birlikte kullanıldığında Anahtar’dır. Bir ismi vardır ve AGGA olarak adlandırılır.
Üçüncü işaret, Gözcünün Mührü’dür. BANDAR denir. Gözcü, Yaşlılar tarafîndan gönderilen bir ırktır Biri uyurken o nöbet tutar, uy- gun ritüel ve kurbanlarla icra edilmelidir: bunun dışında, çağrılırsa, kendi üzerinize döner.
70/284 ~
Bu mühürler, etkili olmaları için, taşm üzerine oyulmalı ve toprağm üzerine yerleştirilmelidir Ya da, kurbanlığın sunağı üzerine yerleştiril- melıdir. Ya da, Büyülü Söz Kayası’nin yanma taşınmalıdır. Ya da, birinin Tanrısı ya da Tanrıçası’nin madeni üzerine oyulmalı ve boyna aşılmalıda; ancak dinsizin gözünden saklanmalıdır. Üçü içinde ARRA ve AGGA ayrı olarak kullanılabilir, yani yalnız ve tek başına. Buna karşm BANDAR, asla yalnız değil, biri ya da her ikisi ile birlikte kul- lanıhnalıdm çünkü Gözcü’ye, Yaşlı Tanrılarla ve ırkımızla birlikte ant içtiği aktinin hatırlatılması gereklidir, böyle olmazsa döner size gelir ve sizi öldürür ve insanlarmızm gözyaşları ve kadmlarmızm feryatları ile Yaşlı Tanrılar’dan imdat gelene kadar kasabanızı tahrip eder.
KAKAMMU!
Ateşin küllerinden kurtardığım ve ay ışığmı yakalayan madeni muska dışarıdan kapışma her ne gelirse ona karşı kuvvetli bir mühürdür çünkü, onu görünce, geriye çekilirler
YÂLNIZCA AYIN IŞIĞINI KENDÎ YÜZEYÎNDE YAKALADIĞINDA
Çünkü, aym karanlık günlerinde, ya da ay bulutların içindeyken, bar- iyerleri kırarak ya da dünya üzerindeki hizmetkarları tarafîndan girmel- erine izin verilen Kadim ülkelerin hayaletlerine karşı çok ufak bir korunma olabilir. Böyle bir durumda, aym ışığı dünya üzerinde parıldayana kadar hiçbir şekilde yardım dilenmemesi gerekir, çünkü ay Zonei içinde en yaşlı olanı ve Paktımızın yıldızlı sembolüdür. N ANN A, Tanrıların Babası, Hatırla!
Bu yüzden, muska tamamıyla ay ışığı altında saf gümüşün üzerine oyulmalıdır ki işlemeye başladığında ay onun üzerinde parlasın ve ay büyülerinin özü ve bu Kitapta reçete edilen ritüeİler burada verildikleri haliyle uygulanmalıdır. Ve muska asla Güneş ışığma maruz bırakılmamalıdır, çünkü UDU adı verilen SHAMMASH, kıskançlık 71/284 ' ' ' ' ’ ' '
içinde, onun gücünün mührünü çalacaktır. Böyle bir durumda, kafuru suyuyla yikanması ve büyülü sözlerin ve ritüeİlerin bir kez daha uygu- lanması gerekir. Ancak, çoğunlukla, başka bir tane yapmak daha iyidir.
Hayatımın azabı içinde size verdiğim bu sırlar asla dinsizlere ya da bertaraf edilmişlere ya da Kadim Yılan’a tapanlara ifşa edilmek için değil, kendi yüreğinde saklaman ve bu şeyler üzerine daima sessiz ol- man içindir.
Huzur üzerinize olsun!
MASSHU Dağlarındaki o kader gecesinden bu yana, bana verilmiş olan gizli bilginin arayışında kırsal bölgelerde dolaştım. Ve bu geçird- iğim zaman, hiçbir kan edinemediğim, hiçbir evi ya da köyü yuvam di- ye adlandıramadığm ve tüccarlarla pazarlık etmek ve onların havadislerini ve adetlerini öğrenmek için, herhangi bir yolcunun öğrenebildiği gibi üç beş dil öğrenerek, çeşitli üikelerde, sıklıkla da mağara ve çöllerde barındığım acı dolu ve bir başına bir yolculuktu Ancak benim asıl pazarlığım bu üikelerde ikamet eden Güçlerin her biliyleydi Ve bir zaman sonra, daha önce, beiki de rüyalarım dışında hiçbir bilgim olmayan pek çok şeyi anlamaya başladım Gençliğimdeki dostlarım beni bırakıp gitti, ben de onları Ailemden ayrıldıktan yedi yıl sonra kendi kendilerine, kimsenin bana söyleyemediği sebeplerle öldüklerini öğrendim, içinde yaşadiklan topluluk garip bir salgının kur- banları olarak ölmüşlerdi
Kasabadan kasabaya orada yaşayan insanların uygun gördüğü kadar yemekle beslenerek, çoğu kez taşlanarak ve hapsedilmekle tehdit edilerek bir dilenci gibi başıboş dolaştım durdum. Bazen, bazı alimleri samimi bir öğrenci olduğuma ikna ediyordum ve içinde, ölülerle konuşma, sihirbazlık, maji ve simya hakkında ayrıntılar verilen kadim kayıtları okumama izin veriyorlardı İnsanların hastalanmasına, vebaya, körlüğe, deliliğe ve hatta ölüme yola açan büyüleri öğrendim Varolan ve Kadimlerin eski efsanelerinde yer alan çok çeşitli demon ve 72/284
kötü tanrı sınıflarını öğrendim Böylelikle kendimi ‘"Kılıcı Kafatasını Yarar” denilen, görünüşü korku ve dehşet ve (bazılarına göre) son derece nadir görülen tabiatta ölümler saçan dişi-iblis LAMMASHTA’ya karşı silahlandırdım
Zaman içinde, burada, Kara Dünyanın bu kitabında listelenen bütün demonlarm ve iblislerin, hayaletlerin ve canavarların isimlerini öğrendim Astral Tanrıların güçlerini ve ihtiyaç duyulduğunda onları çağırmayı öğrendim Aynı zamanda astral ruhların dışında ikamet eden, simlerini burada yazamayacağım Kadimlerin Kadimlerinin, Kadim Günlerinin Kayıp Tapmağfnm girişini koruyan korkutucu varlıkları da öğrendim
Tepelerde ateş ve kılıçla, su ve hançerle ve MASSHU’nun belirli yerlerinde yetişen, onunla, farkında olmadan kayanın önünde ateşimi yaktığım, akla, muazzam cennetlerde, aynı zamanda cehennemlerde yolculuk etmesi için büyük bir güç veren şu garip bitkinin yardımı ile tapındığım yalnızlık törenlerimde, Rahibin, Bilgeliğin arayışında yol- culuk edebileceği küreler arasından güvenle geçmesini sağlayan ve onu takip eden muskaların ve tılsımların formülünü aldım
Ancak şimdi, seyahatin Bin birinci aymdan sonra, Maskim topuk- lanmı çimdiklemekte, Rabishu saçımı çekmekte, Lammashta dehşetli çenesini açmakta, AZAG-THOTH tahtında kin ve körlükle bakmakta, KUTULU kafasını kaldırp batık Varloomi’nin peçesinin içine, Uçuru- mun içine bakmakta ve bakışını benim üzerime dikmekte, bu yüzden bunları aceleyle yazmalıyım, görünüşe göre bazı açılardan ritüe İlerin düzenine ya da formüllere ya da kurbanlara dair bir yanlışlık yaptım, çünkü yatarak bekleyen, rüyalar gören ERESHKIGAL’in güruhu, ayrılmamı dört gözle bekliyor. Tanrılara korunmam ve Kudüs’teki (Tanrılar onu hatırlasın ve ona merhamet etsin!) Rahip, ABDUL BEN- MARTU gibi yok olmamam için dua ediyorum Kaderim artik yıldızlarda yazılı değil, çünkü Zonei’ler üzerinde iktidar ararken Kaide 73/284 ' ’ - - _ ,
Akti’ni çiğnedim Aya ayak bastım ve artik aym benim üzerimde gücü yok. Hayatımın çizgileri tanrılar tarafindan gökyüzüne yazılan harflerin üzerinde yaptığım ıssızlıklardaki başıboş dolaşmalarımda silindi. Ve şimdi bile kurtların, o kader gecesindeki gibi, dağlardaki ulumalarını duyabiliyorum ve benim ve diğerlerinin isimlerini çağırıyorlar. Etim için korkuyorum, ama nünün için daha fazla.
Her boş anında, seni unutmamalan için Tanrılan çağır, çünkü onlar unutkan ve çok uzaktadır. Tepelerde, tapmakların ve piramitlerin üzer- inde ateşlerini yak ki seni görebilsin ve hatırlayabilsinler.
Formüllerin her birini benim yazdığım gibi, bir satırını ya da nok- tas mı bir kıl payı bile değiştirmeden kopyalamayı unutma, öyle yap- mazsan değersizleşir ve daha da kötüsü: sınırdaki bir boşluk dışarıdakilerin girmesi için gerekli araçları sağlar, çünkü bozulmuş bir yıldızdır GANZIR’in kapısı, Ölümün kapısı, Gölgelerin ve Kabukların kapısı Büyülü sözleri burada yazdığı şekliyle, reçete edildiği usulde ezberden oku Ritüelleri yanlış yapmadan hazırla ve kurbanları uygun yerde ve zamanda sun.
Tanrılar sana merhamet etsin
MASKIM’in çenesinden kaçasm ve Kadimlerin gücünü yenesin!
VE TANRILAR SAN A ÖLÜMÜ BAHŞETTİ
KADÎMLER DÜNYAYI BÎR KEZ DAHA YÖNETMEDEN ÖNCE!
KAKAMMU! SELAH!
ZONEİ’YE ve NİTELİKLERİNE DAİR
Yıldızların Tanrıları yedi tanedir. Her biri sırası ile kullanılabilen yedi mühürleri vardır. Onlara her biri sırasıyla açılacak yedi kapı ile yaklaşılır. Her birinin Işıkların Merdiveni’nde ayrı birer basamak olan Yedi Renkleri, Yedi Özleri vardır. Kaldeliler’in bilgileri eksiktir, yine de Merdivenin ve belirli formüllerin idrakma varmışlardır. Buna rağmen kapılarını geçmenin formüllerine, konuşulması yasak olan biri dışında, sahip değillerdir.
Kapılarının geçilmesi rahibin kullanması için hem güç hem de bil- gelik verir. Kendi hayatındaki işleri eskisinden daha kusursuzca kon- trol etmeye muktedir hale gelirler ve pek çoğu yalnızca ilk üç kapısmı geçip burada oturarak daha ileriye gitmemekten ve başlangıçtaki kürel- erin sağladığı faydaların keyfini sürmekten memnundurlar. Ancak bu Kötüdür, çünkü dışarıdan gelmesi kesin bir saldırı ile baş edecek don- anıma sahip değillerdir ve onların insanları, güvenlikleri için onlara yakaracak ve o güvenlik asla gelmeyecektir. Bu yüzden, yüzünü nihai amaç için hazırla ve en uzak yıldızlara ulaşacak şekilde ilerlemek için uğraş, bu senin ölümün anlamına gelse bile, çünkü böylesi bir ölüm Tanrılar için bir kurban sunmak gibidir, hoş gelil', böylece insanlarını unutmazlar.
ZONEI ve onların nitelikleri, öyleyse, aşağıdaki gibidir:
Ay’m Tanrısı Tanrı NANNA’dır. Zonei’nin babası ve Gezginlerin en yaşlısıdır. Uzun bir sakalı vardır ve avcunda lacivert taşlı (lapis lazuli) bir değnek taşır ve kanın gelgitlerinin sırrına sahiptir. Rengi gümüş rengidir. Özü gümüşte ve kafuruda ve aym işaretini taşıyan şeylerde bulunabilir. Bazen SIN olarak adlandırılır. Onun kapısı, takip eden ritüellerde ilk geçilmesi gerekendir. Işiklaım Merdivenindeki Basamağı da aynı zamanda gümüştür. 75/284 “ “ ' “ ' “
Bu, Ay’ın otuzuncu gününde, çalışırken, etrafinda seni bunu imal ederken görebilecek kimsenin olmadığı, onun madeni üzerine oyman gereken, onun Mührüdür. Bittiğindeyse,kare şeklinde en güzel ipeğe sarılmalı ve kullanmayı arzu edeceğin zamana kadar orada yatınl- malıdır ve sonra, yalnızca Güneş dinlenmeye çekildiğinde yerinden çikanlmalıdır. Mührün üzerine gün ışığı vurmamalıdr, böyle olmazsa gücü sıfırlanır ve yeni bir Mührün yapılması gerekir.
NANNA’nın sayısı otuzdur ve işte onun mührü:
Merkür’ün Tanrısı NEBO’dur. Uzun bir sakalı olan çok yaşlı bir ruhtur ve Bilimin bilgisinin saklayıcısı olduğu gibi Tanrıların da kor- uyucusudur. Yüz boynuzlu bir taç takar ve Rahibin uzun giysisini giy- er. Rengi mavidir. Özü, civa olarak bilinen madende ve bazen de kum- da, civanın işaretini taşıyan şeylerde bulunabilir. Onun kapısı, takıp eden ritüellerle ikinci olarak geçmen gerekendir. Işıklar Merdiven- indeki Basamağı mavidir.
Bu, kusursuz bir parşömen üzerine ya da palmiye ağacmm geniş yaprağına, etrafında seni bunu imal ederken görebilecek kimsenin ol- madiği bir anda yazman gereken, onun mührüdür. Bittiğindeyse, kare şeklinde en güzel ipeğe sarılmalı ve kullanmayı arzu edeceğin zamana kadar orada yatırılmalıdır ve sonra, yalnızca onun ışığı gökyüzündeyken yerinden çıkarılmalıdır. Bu, aynı zamanda, onun imal edilmesi için de en iyi zamanda;
NEBO’mm sayısı on ikidir ve işte onun mührü:
Venüs’ün Tanrıçası, Babilliler’in ISHTAR dedikleri en muhteşem kraliçe IN ANN A’dır. Tutkunun, işaretine ve gökyüzünde görüldüğü saate bağlı olarak hem Aşkın hem de Savaşm Tanrıçasıdır. Aslanların eşlik ettiği, çok güzel bir Genç kız olarak görünür ve Ay Tanrısı NANNA ile birlikte karmaşik bir astral doğa içinde rol alır. Fikir birliğine vardiklannda, yani onların iki gezegeni gökyüzünde elverişli şekilde uyumlu olduklarında, bu, iki sungu-kadehinin Tanrıların tatlı şarabının dünyaya yağması için gökyüzünde özgürce kırılmasıdır Ve sonra büyük bir mutluluk ve neşe gelil-. Bazen zırhı içinde görünür ve böyle zamanlarda kız kardeşi, dehşetli Kraliçe, KUR’lu ERESHKIGAL’in entrikalarına karşı en muhteşem koruyucudur. INANNA’nm îsmi ve Sayısı ile hiçbir Rahibin Yeraltının derinlikler- inde yürümeye korkmasına gerek yoktur, çünkü Onun zırhı ile kuşan- mışken tıpkı Tamça’ya benzer. Ben de yer kabuğunun altında açılan iğrenç çukurlara inip demonlara böyle kumanda etmiştim 78/284 ' ' ' ' < - < < - <
Benzer şekilde Aşkm da Tanrıçası’dır ve hak eden ve uygun kurbanı veren her erkeğe elverişli bir gelin ihsan eder.
AMA ŞUNU BİL KÎ IN ANNA KARARI KENDİ KENDİNE ALIR VE BU BÎR KEZ SEÇÎLDÎ MÎ HİÇ KİMSE BÎR BAŞKA GELİN ALAMAZ.
Onun rengi en saf beyazdır. Tezahürü Bakır madeninde ve aynı zamanda bir tarladaki en güzel çiçeklerde ve bir savaş meydanında, o meydanın en parlak çiçeği olan en üzücü ölümdedir. Onun kapısı, takip eden ritüellerde geçmen gereken ve orada kalmayı gönülden isteye- ceğin Üçüncü kapıdır, ama yüzünü daha öteye giden yola dön, çünkü Tanrıça seni seçmedikçe, senin gerçek amacın budur. Işiklaım Merdi- veninde onun, eskiden Babil’de ve UR’da inşa edilen, Basamağı beyazdır.
Bu, onun, Venüs gökyüzünde yükseldiğinde, etrafla oluşumunu kim- senin görmediği bir anda Bakır’a oyman gereken mührüdür
Bittiğindeyse, en saf ipeğe sarılmalı ve yalnızca ihtiyaç baş göster- diği herhangi bir zamanda yerinden çıkarılmak üzere güvenli şekilde uzakta tutulmalıdır.
INANNA’nm sayısı, takdir kazanım büyülü sözle rinde sıkça bilin- en sayısı olan, on beştiı; aşağıdaki onun mührüdür:
Güneşin Tanrısı, NANNA’nm oğlu Tanrı SHAMMASH’tr. İki boynuzlu bir taç takarak, sağ eli ile, yüksekte bir asa, sol elinde ise her yöne ışınlar gönderdiği alevden bir disk tutarak altın bir taht üzerine oturur. Işığm ve yaşamın Tanrısıdır. Rengi altın rengidir. Özü, altında ve bütün altından nesnelerde ve bitkilerde bulunur. Bazen UDUU deni- lir.
Onun kapısı, takip eden ritüeİlerle geçmen gereken dördüncüdür. Işıkların Merdivenindeki Basamağı Altındır.
Bu, onun Güneş gökyüzünde, tek başma bir dağm zirvesinde ya da Güneş ışınlarına yakm böyle bir yerde, ama tek başına yükseldiğinde altın üzerine oyman gereken Mührüdür. Bittiğindeyse, kare şeklinde en güzel ipeğe sarılmalı ve ihtiyaç duyulacağı zamana kadar orada yatırılmalıdır.
HAMMASH’ın sayısı yirmidir ve işte onun mührü:
însan başma ve aslan gövdesine sahiptir ve bir kılıç ile bir harman döveni taşır. Savaşm ve savaşın kaderinin Tanrısıdır. Bazen Kadimler- in ajanı olduğu düşünülmüştür, çünkü bir süreliğine CUTHA’da ikamet etmiştir. Rengi koyu kırmızıdır. Özü, Demir’de ve insanların ve hayvanların kanmı dökmek için yapılan silahların hepsinde bulunur. Onun kapısı, takip eden ritüeİlerde Zones’u geçtiğinde göreceğin beşincidir. Işıkların Merdivenindeki Basamağı Kırmızı dır
Bu, onun Mars gökyüzünde yükseldiği zaman demir bir levhaya ya da kanlı bir kağıda oyman gereken mührüdür. En iyi şekilde gece ve insan ve hayvan yerleşimlerinden uzakta, görülemeyeceğin ve duyu- lamayacağm bir yerde yapılır. İlkin kaim kumaşa, daha sonra ipeğe sarılmalı ve ihtiyaç duyulacağı zamana kadar güvenli bir yerde saklanmalıdır. Ancak bu mührü acele ile kullanmamaya dikkat et, çünkü ke- skin bir kılıçtır.
NERGAL’in sayısı sekizdir ve işte onun mührü:
Jüpiter’in Tanrısı, Majisyenlerin Tanrısı, îki-başlı Balta, MARDUK KURIOS’tur. MARDUK Babamız ENKI’den Kadimlerin güçlerine karşı savaşmak için doğdu ve Kötülüğün ordularına boyun eğdirerek ve Kadimlerin Kraliçesini ayaklan altma alarak çetin bir dövüş kazandı Yılan öldü, ama hala rüya görüyor. MARDUK’a Yaşlı Tanrılar Kon- şeyi tarafindan bugüne kadar yitirmediği Elli îsim ve Güç ihsan edilmiştir. Rengi Mordur. Özü, teneke maddesinde ve pirinçtedir. Onun kapısı, takip eden ritüelleri izlediğinde ulaşacağın Akıncıdır. Işıklar Merdivenindeki Basamağı mordur.
Bu, onun Jüpiter gökyüzünde güçlü durumdayken, Efendimiz ENKI’ye özel bir çağrıda bulunarak teneke ya da pirinç bir levha üzer- ine oyman gereken Mührüdür. Diğerleri gibi işlenmeli ve saf ipeğin içine sarılmalı ve kullanılması gereken zamana kadar yatırılmalıdır. MARDUK’un kudretli bir savaşçı olarak uzun sakalı ve ellerindeki alevden diski ile göründüğünü bil Bir yay ve bir sadak dolusu ok taşır ve Gözlemeyi sürdürerek gökyüzü boyunca ilerler. Onun yardımını 82/284 - - - . _ . . .
yalnızca en korkunç koşullarda çağırmaya dikkat et, çünkü onun kudreti güçlüdür ve öfkesi yakıcıdır. Jüpiter yıldızmm gücüne ihtiyaç duyarsan, bunun yerine bu sayfalarda listelenen uygun Güçlerden bilini çağır ve mutlaka geleceklerdir.
MARDUK’ım sayısı ondur ve işte onun mührü:
Satürn’ün Tanrısı NINIB, Avcıların ve Erkin Tanrısı ADAR diye çağrılır. Boynuzlardan bir taç ve uzun kılıcı ile bir aslan postu giyerken görünür. Korkunç IGIGI’den önceki son Kuşaklıdır. Rengi koyu siyahtır. Özü kurşunda, ateşin yanmış közlerinde ve ölüme ve eski zamanlara ait şeylerdedir. Sembolü bir geyiğin boynuzlarıdır. Onun kapısı, takip eden ritüeİlerle geleceğin en sonuncudur. Işıkların Merdi- venindeki Basamağı Siyahtır.
Bu, onun, kurşundan bir levha ya da kaseye dinsizin bakışlarından saklı tutarak oyman gereken Mührüdür. Kullanılması arzu edilene kadar, diğerleri gibi sarılmalı ve uzağa konulmalıda: Güneş gökyüzündeyken asla çıkarılmamalı yalnızca gece çöktükten ve dünya karanlığa gömüldükten sonra yerinden oynatıhnalıdır, çünkü NINIB demonlarm gölgeler arasında kurbanlar arayarak sinsi sinsi nasıl dolaştıklarını en iyi şekilde bilir. Kadimlerin ülkelerini, onlara tapan- laıın uygulamalarını ve kapılarının yerlerini en iyi şekilde bilir. Onun krallığı Gece Vaktinin krallığıdır.
Onun sayisl, Diinyarun eyreklerinin say İs lolan, dorttiir ve milltrü a§aüdadir:
THE BOOK OF ENTRANCE, AND OF THE WALKING
THE BOOK OF ENTRANCE
THIS is the Book of Entrance to the Seven Zones above the Earth, which Zones were known to the Chaldeans, and to the ancient races that preceded them among the lost temples of UR. Know that these Zones are governed by the celestial spirits, and that passage may be had by the Priest through those lands that border on the Unzoned Wastes beyond. Know that, when Walking thus through the Sea of Spheres, he should leave his Watcher behind that It may guard his body and his property, lest he be slain unawares and must wander throughout eternity among the dark spaces between Stars, or else be devoured by the wrathful IGIGI that dwell beyond.
Know that thou must Walk the Steps of the Ladder of Lights, each in its place and one at a time, and that thou must enter by the Gates in the lawful manner, as is put down in the Covenant; else thou art surely lost.
Know that thou must keep purified for the space of one moon for the Entrance to the first Step, one moon between the First and the Second Step, and again between the Second and the Third, and so on in like manner. Thou must abstain from spilling thy seed in any manner for like period of time, but thou mayest worship at the Temple of ISHTAR, provided thou lose not thine Essence. And this is a great secret.
Thou must needs call upon thy God in the dawn light and upon thy Goddess in the light of dusk, every day of the moon of purification. Thou must summon thy Watcher and instruct it perfectly in its duties, providing it with a time and a place whereby it may serve thee and surround thee with a flaming sword, in every direction.
Thy clothing for the Walking should be fair, clean and simple, but appropriate to each Step. And thou should have with thee the Seal of the particular Step whereupon thou Walkest, which is the Seal of the Star appertaining thereunto.
Thou must needs prepare an alter to face the North, having upon it the statues of thine deities, or some such suitable Images, an offering bowl, and a brazier. Upon the earth should be inscribed the Gate appropriate to the Walking. If above thee is the Sky, so much the better. If there be a roof above thine head, it must be free from all hangings. Not even a lamp should be suspended over thee, save in Operations of Calling, which is discussed elsewhere (if the Gods grant me the time!). The only light shall be from the four lamps upon the ground, at each of the four Gates of the Earth: of the North, one lamp; pf the East, one lamp; of the South, one lamp; and of the West, one lamp. The oil should be pure, with no odour, or else sweet-smelling. The perfumes in the brazier should also be sweet-smelling, or especially appropriate to the Star where thou wouldst desire Entrance, after the fashion of thy country.
The Seven Gates here follow:
THIS IS THE FIRST GATE THE GATE OF NANNA, CALLED SIN:
THIS IS THE SECOND GATE, OF NEBO:
THIS IS THE THIRD GATE, OF INANNA CALLED ISHTAR:
THIS IS THE FOURTH GATE, OF SHAMMASH, CALLED UDDU:
THIS IS THE FIFTH GATE, OF NERGAL:
THIS IS THE SIXTH GATE, OF LORD MARDUK:
THIS IS THE SEVENTH GATE, OF NINIB, CALLED ADAR:
And the Ritual of the Walking must follow the formulae herein described:
First, thou must observe the moon of purification. In this time, thou mayest not eat meat for the space of seven days preceding the last day of the moon, and for the space of three days preceding the last dat of the moon thou mayest not eat anything whatsoever, save to drink sweet water. On the last three days, thou must invoke, in addition to thy God and
Goddess, the Three Great Elder Ones, ANU, ENLIL, ENKI, by their proper invocations. And the Number of ANU is Sixty, the Perfect Number, for he is Father of the Heavens. And the Number of ENLIL is Fifty, and he is the Father of the Wind. And the Number of ENKI is Forty a most excellent Number, and he is our Father, of all who would tread these forgotten paths, and wander into Lands unknown, among the Wastes, amid frightful monsters of the Azonei.
Second, on the Night of the Walking, which must be the thirteenth night of the moon, having begun on the previous thirteenth night, thou must approach the Gate with awe and respect. Thy Temple is exorcised. Thou must light the Fire and conjure it, but the invocation of the God of Fire, and pour incense thereon. Thou must make offering to the Deities on the altar.
Third, thou must light the four lamps from the flaming brazier, reciting the invocation proper to each of these Watchtowers in its proper place, summoning the respective Star.
Fourth, thou must recite the invocation of the Watcher, thrusting the Sword into the Earth at Its station, not touching it until it is the appointed time for Its departure.
Fifth, thou must take the Seal of the Star in thy right hand, and whisper its Name softly upon it.
Sixth, thou must recite the Incantation of the Walking, loudly, and in a clear voice, as thou walkest about the Gate in a circular fashion, beginning at the North and walking to the East, then to the South, and to the West, the Number of turns being equal to the special Number of the Star.
Seventh, thou must needs arrive back at the centre of the Gate, before thine altar, at which time thou must fall to the ground, looking neither to the right no to the left at what may be moving there, for these Operations attract many kinds of wandering demon and ghost to the Gates, but in the air above the altar whereupon thou wilt presently see the Gate opening for thee and the Spirit-Messenger of the Sphere greeting thee in a clear voice, and giving thee a Name, which thou must remember, for that is the Name of thy Passing the Gate, which thou must use each time thou passeth thereby. The same Spirit- messenger will meet thee and, if thou know not thy Name, he will forbid thee entrance and thou wilt fall to the Earth immediately.
When the First Gate has been entered and the Name received, thou wilt fall back to Earth amid thine Temple. That which has been moving about thy Gate on the ground will have gone. Recite thine thanksgiving to the Gods upon thine altar, strike the Sword of the Watcher that It may depart, and give the incantation of INANNA which say how she conquered the realm of the Underworld and vanquisheth KUTULU. All Idimmu will vanish thereby and thou wilt be thus free to depart the Gate and extinguish the Fire.
Thou mayest not call upon NANNA till thou hast passed the Gate of NANNA. Thou mayest not call NEBO until his Gate hast thou passed. Similarly for the rest of the Gates. When thou hast ascended to the limit of the Ladder of Lights, thou wilt have knowledge and power over the Spheres, and wilt be able to summon them thereby in times of need. This will not give thee power over the ABSU, however, this power being obtained differently by the Ritual of Descent. This Ritual thou wilt undertake in the fifteenth day after the thirteenth of the month when thou hast summoned the Gate of MARDUK to open. For MARDUK slew the Fiends, and INANNA, the Goddess of the Fifteen, conquered the Netherworld, where some of theirs still dwell. This is a most perilous Rite, and may be undertaken by any man who as the formulae, whether he has passes the previous Gates or not, save that it is best advised to have passed through MARDUK Gate before venturing forth into the Pit. For this reason, few have ever opened the Gate of ADAR, and spoken to the Horned One who resideth there and giveth all manner of wisdom regarding the operations of necromancy, and of the spells that hasten unto death. Only when thou hast shown thy power over the Maskim and the Rabishu, mayest thou venture forth to the Land of the IGIGI, and for that reason was this Covenant made, that none shall safely Walk through the sunken valleys of the Dead before having ascended to MARDUK, nor shall they breach the Gates that lie beyond ADAR until they have seen the Signs of the Mad God and felt the fury of the hellish Queen.
And against the Ancient Ones, there is only defence. Only a madman, indeed, such as I am called!, can hope to have power over Them that dwell in the Outer Spaces, for their power is unknown, and the number of the hordes uncounted, and each day they breed more horrors than a man's mind can conceive, the sight of which he can hardly bear.
There was a time when the Gate to the Outside was open too long and I witnessed the horror that struck, of which words cannot speak, and of which writing can only confuse. The Ancient One that had escaped into the Inner World was forced back through the Gate by a magician of great power, but only at a great loss to the villages and flocks of the Island. Many sheep were slain after an unnatural fashion, and many devoured, an many Bedou rendered senseless; for the mind perceives what it is shown, but the sight of the Ancient
Ones is a blasphemy to the ordinary senses of a man, for that come from a world that is not straight, but crooked, and their existence is of forms unnatural and painful to the eye and to the mind, whereby the spirit is threatened and wrenches loose from the body in flight. And for that reason, the fearful utukku xul take possession of the body and dwell therein until the Priest banish them back to whence they came, and the normal spirit may return to its erstwhile neighbourhood.
And there are all the ALLU, frightening dog-faced demons that are the Messengers of the Gods of Prey, and that chew on the very bones of man. And there are many another, of which this is not the rightful place wherein they may be mentioned, save to warn the Priest against the ambitious striving against the Ancient Ones of the Outside, until mastery is acquired over the powers that reside Within. Only when ADAR has been obtained, may the Priest consider himself a master of the planes of the Spheres, and able to wrestle with the Old Gods. Once Death Herself has been stared in the Eye, can the Priest then summon and control the denizens of Death's darkly curtained halls. Then can he hope to open the Gate without fear and without that loathing of the spirit that slays the man.
Then cane he hope to have power over the demons that plague the mind and the body, pulling at the hair and grasping at the hands, and the screaming vile Names into the airs of the Night.
For what comes on the Wind can only be slain by he who knows the Wind; and what comes on the seas can only be slain by he who knows the Waters. This is it written, in the Ancient Covenant.
DELİ ARABIN TANIKLIĞI
(Birinci Bölüm)
Bu, MASSHU’nun üç mührüne sahip olduğum yıllarda gördüklerim- in ve öğrendiklerimin tanıklığıdır. Bin bir ay gördüm ve bu, bir insanın, Peygamberlerin daha çok yaşadığı söylense de, kısa ömrü için yeterlidir. Ben güçsüzüm ve hastayım ve büyük bir yorgunluk, bitkin- lik taşıyorum ve iç çekişler, karanlık bir fener gibi göğsümde asılı duruyor. Yaşlıyım
Kurtlar gece yansı konuşmalarında benim ismimi taşırlar ve bu suskun, anlaşılmaz ses beni uzaklardan çağırır. Ve çok daha yakın- lardaki bir ses, habis sabırsızlığıyla kulağımın içine haykırır. Ruhumun ağırlığı, dinleneceği nihai yere karar verecek. Bu zamandan önce, buraya dışanda azametle yürüyen ve her insanm kapısında bekler halde yatan korkularla ilgili her şeyi buraya yazmalıyım, çünkü bu eskinin kuşaktan kuşağa geçen, ama Kadimler’e (onların isimleri karalansın!) tapan çok az insan dışında unutulan kadim simdir.
Ve ben bu görevi bitiremezsem, buradakileri al ve geri kalanını kend- in keşfet, çünkü zaman kısa ve insan türü her yönden, her kapıdan, her yikik bariyerden, deliliğin sunaklarında duran akılsız yardakçılardan gelecek, kendisini bekleyen kötülüğü ne biliyor ne de anlıyor.
Çünkü bu ölülerin kitabıdır, IGIGI’nin düzlüklerinde hayatımı teh- likeye atarak, ıssızlıkların gezginleri dışındaki gaddar göksel ruhlardan onu alır almaz yazmaya başladığım, Kara dünyanın kitabıdır.
Bu kitabı okuyan herkes, insanm meskeninin zamanın başlangıcından önceki bir zamanda tanrıların ve c/ewowlarm şu Kadim ırkı tarafindan görüldüğü ve teftiş edildiği ve insanm yaratılışından önce, Yaşlı Tan- nlar, Kaideliler tarafindan bilinen şekliyle, MARDUK’un ve Majisyen- lerin Tanrısı EFENDİMİZ ENKI’nin ırkı uzayda yürüyorken, 63/284 ' ' ' ' ' ' '
Dünyaları birbirinden ayıran, kozmosun bir yerinde meydana gelen un- utulmuş savaşm intikamını almak istedikleri konusunda uyarılsın
Bil ki, öyleyse, bütün Tanrı kuşaklama ve aynı zamanda Azonei’nin mekanlarına ayak bastım ve ölümün ve sonsuz susuzluğun, GANZIR’in, Babil inşa edilmeden önce UR’da yapılan kapıdan ulaşılan pis mekanlarına indim
Bil ki, isimleri insan toplumlannca artık bilinmeyen ya da asla bilin- memiş olan her tavırdaki ruh ve demon ile konuştum Ve bunlardan bazılarının mühürleri burada yazılmıştır. Buna rağmen diğerlerini, seni terk ettiğimde yanımda götürmem gerekiyor. ANU ruhuma merhamet et!
Hiçbir haritanın göstermediği, bilinmeyen üikeleri gördüm Çöllerde ve ıssız topraklarda yaşadım ve demonlarla, boğazlanmış insanların ruhlarıyla ve doğum yaparken ölen kadınlarla, dişi hayalet LAMMASHTA’nın kurbanlarıyla konuştum
Efendimizin sarayını arayışımda denizlerin altında yolculuk ettim ve kaybolmuş uygarlıkların anıtlarının taşlarını buldum ve bazılarının yazılarını deşifre ettim, diğerleri ise yaşayan her insana hala sır olarak kaldı. Ve bu uygarlıklar bu kitabm içindeki bilgi yüzünden yok edildi
Yıldızların arasında yolculuk ettim ve Tanrıların önünde korkudan titredim En sonunda, ARZIR’in kapısından geçmenin formüllerini bul- dum ve kötü IGIGI’nin yasak krallıklarına geçtim
Demonlan ve ölüleri uyandırdım
Yıldızlara ulaşmak ve HADES’in çukurlarının en dibine dokunmak için inşa edilmiş Tapmakların tepesinden, gerçeğe ve görülebilir olana çağırdım atalarımın ruhlarını. Kara majisyen AZAG-THOTH ile güreş 64/284 “ '
tuttum beyhude yere ve INANNA’ya ve kardeşi MARDUK’a, çift yüzlü BALTA’nm Tanrısına yakararak Dünya’ya firar ettim
Hayaletler sürüsünü çağırarak Doğunun üikelerine karşı orduları ayaklandırdım kendime tebaa yaptım onları ve bunu yaparak kafirlerin Tanrısı, ateşler üfleyen ve bin yıldırım gibi kükreyen NGAA’yı buldum
Korkuyu tanıdım
Kadimlerin dünyamıza giriş için durmaksızın aradığı, nöbet tuttuk- lan, dışanya açılan kapısını buldum. Kadimlerin, isimlen, rahiplerinin, güç ararken dehşet dolu, şer kapısını ardma kadar açarak bir saat içinde yok olan bazı ölü uygarlıkların vasiyetnamesi, berbat MAGAN met- ninde yazılı o Kadimin, Dışarının Kraliçesi’nm buharlarını kokladım
Grekler tarafından Mezopotamya denilen yerdeki cahil bir çobanın oğluyken, çok özel koşullar ile bu bilgiye sahip olmak için geldim
Delikanlılık çağımda, Doğu’ya uzanan, orada yaşayan insanların MAS S HU dedikleri dağlar boyunca bir başıma yol alırken, üzerine üç garip sembol oyulmuş olan gri bir kayaya rastladım Bir insan boy- unda, bir boğa enindeydi Sapasağlam duruyordu, hareket ettiremedim Düşmana karşı kazanılan kadim bir zaferi göstermesi için bir kral tarafîndan yapılmış bir eser olabileceği dışında, üzerindeki oymaları daha fazla düşünmeden, beni oralarda başıboş dolaşan kurtlara karşı koruması için kayanın hemen ayakucunda bir ateş yaktım ve uykuya daldım, çünkü geceydi ve Bet Durrabia adındaki köyümden uzaktay- dim Shabatu’nun on dokuzunda, şafağın sökmesine üç saat kadar vardı ki bir köpeğin, belki de bir kurdun, alışılmadık şekilde güçlü ve yakından gelen ulumasıyla uyandım Ateş köze dönmüştü ve bu kızıl, ışıldayan kömür parçalarından üç oymalı taştan anıtın üzerine soluk, dans eden gölgeler vuruyordu. Ben, yeni bir ateş yakmak için acele ederken, gri kaya parçası, sanki bir güvercinmiş gibi, yavaşça havaya 65/284 ~ ~ ' ' ' ' ' ~ ' '
yükselmeye başladı Be kemiğimi kavrayan ve soğuk parmaklarıyla ka- fatasımı saran korku yüzünden ne hareket edebildim ne de konuştum Azug-bel-ya’nın Dık’i bana, göründüğünden daha yabancı olmamıştı, ilki ellerimde eriyor görünse de!
Biraz sonra, uzaktan gelen, yumuşak, haydutlara ait olma ihtimali daha yüzeysel bir korkuya kapılmama neden olan bir ses duydum ve titreyerek, yabani otların araşma yuvarlandım İlk sese başka bir ses eklendi ve az sonra, hırsızlara ait siyah giysileri içinde birkaç adam, olduğum yerin yakınında, en ufak bir ürkeklik belirtisi sergilemeden, havada yüzen kayanın etrafını sararak bir araya geldi
Kayanın üzerindeki üç oymanın, sanki kaya yanıyormuş gibi alev kızıllığında parıldadığını açıkça görebiliyordum Figürler, yalnızca birkaç kelimesinin duyulabildiği, bilinmeyen -her ne kadar, ANU ruhuma merhamet etsin!, bu ritüeller bana artık bilinmez gelmese de- bir dilde dua ya da yakanlar mırıldanıyorlardL
Yüzlerim ne görebildiğim ne de tanıyabildiğim figürler havada kılıçlarıyla, dağ gecesi içinde soğuk ve keskince parıldayan vahşi ham- leler yapmaya başladılar.
Yüzen kayanın altından, kayanın önceden durduğu yerden bir yılan kuyruğu yükseliyordu Bu yılan, gördüğüm diğerlerinden kesinlikle daha genişti En ince kısmı iki adamın kollarının birleşmiş hali kadar vardı ve yükseldiği zaman, ilkinin sonunun çukurun içine ulaştığı daha görülmeden, onu bir İkincisi takip ediyordu Bunlar da başkaları tarafîndan takıp ediliyordu ve yer, bu muazzam kolların basıncı altında sarsılmaya başladı Rahiplerin -rahipler diyorum çünkü gizli bir gücün hizmetçileri olduklarım anlıyordum- söylüyor olduğu büyülü şarkı daha güçlü ve neredeyse histerik bir hale geldi
IA! IA! ZI AZAG! IA! IA!! ZI AZKAK! IA! IA! KUTULU ZI KUR! IA! 66/284
Paklandığım yer, şahit olduğum sahnenin yaşandığı yerden bayır aşağı akan bir madde yüzünden yavaşça ıslanıyordu Islaklığa dokun- dum ve bunun kan olduğunu gördüm Korku içinde çığlık attım ve varlığımı ele verdim Bana doğru döndüler ve kayayı kaldırdıkları hançerlerle -kanın bu ruhların en önemli besini olduğunu, ki onlarca savaştan sonra savaş alarmını doğal olmayan bir ışikla parlaması, orada beslenen ruhların tezahüründen dolayıdır, şimdi bilmeme rağmen, o an için sezemediğim mistik bir amaçla- göğüslerini kestiklerini tiksinerek gördüm
ANU hepimizi korusun!
Çığlığım ritüellerini kaos ve düzensizlik içine sokma etkisi göster- mişti Gelmiş olduğum patika boyunca var gücümle koştum ve bazılarının, belki de ritüelleri bitirmek için orada kalmalarına karşın, rahipler de koşarak peşimden geldiler. Soğuk gecede, yamaçtan aşağı vahşice koştukça, kalbim göğsümden fırlayacak gibi atıyor ve başım gittikçe ısınıyordu, parçalanan kayaların ve yıldınmlarnı sesleri ardım- dan geliyor ve koştuğum toprağı sarsıyordu Telaş ve acele içinde yere düştüm
Silahsız olmama rağmen, kalkarak, bana saldıran her neyse yüzleşmek için ondan tarafa döndüm Şaşkınlık içinde, gördüğüm ne kadim korkunun bir rahibi, ne de şu yasak sanatın icracılarından bir ölülerle konuşan (Necromancer) değildi, yalnızca siyah giysilerin alt- lannda herhangi bir yaşamın veya bedenin varlığı görünmeksizin çi- menlerin ve yabani otlarm üzerine düşüşünü gördüm
Birincisine doğru ihtiyatla, yürüdüm, ince bir dal alarak giysiyi yabani otların ve dikenlerin dolaşiklığmdan kurtararak kaldırdım Rahipten geriye kalan tek şey yeşil bir yağa benzeyen ve uzun süre güneşin altında çürümeye yatan bir bedenin kokusuna sahip bir sümük havuzuydu. Böylesine pis bir koku beni neredeyse alt etmişti, ama yine 67/284 ' ' ' ' ' '
de diğerlerini bulmak, aynı kaderin diğerlerinin de başına gelip gelmediğini görmek için azmettim
Birkaç dakika önce korku içinde koşarak indiğim yamacı çıkarak, ilkiyle özdeş durumda olan karanlık rahiplerden bir diğerine rastladım. İlerledikçe daha fazla giysiyi geride bnakp, artık onları ters çevirmeye cesaret edemeyerek yürümeye devam ettim Ardından, en sonunda, rahiplerin kumandası altında doğal olmayan bir biçimde havaya yükselen gri kaya anıtma geldim Bir kez daha toprağm üzerindeydi, ama üstündeki oymalar hala doğaüstü bir ışıkla parlıyordu. Yılanlar ya da yılan olduğunu düşündüğüm şeyler yok olmuştu Ancak ateşin, artık soğuyan ve kararan, ölü közlerinde bir metal levha parlamaktaydı Onu aldım ve onun da, taş gibi, ama bir dereceden sonrasını anlayamadığım karmakarışık bir biçimde oyulmuş olduğunu gördüm Taş ile aynı işaretleri taşımıyordu, sanki bir zamanlar bildiğim ama uzun zamandır unuttuğum bir dil gibi, karakterleri neredeyse okuyabileceğim hissine kapıldım, ama yapamadım Ay ışığı muskanın üzerine vurduğunda, başım sanki bir iblis kafatasıma vuruyormuş gibi ağrımaya başladı, çünkü onun ne olduğunu biliyordum ve kafamın içinde bir ses belirdi ve bana bu şahit olduğum sahnenin sırlarını bir kelime ile söyleyiverdi:
KUTULU.
O anda, kulağımın içine şiddetle söylenmiş gibi, anladım
Bunlar dışarıya açılan kapı olan gri kayanın üzerine oyulan işaretlerdi: 68/284 ’ ' - - • <
Ve bu da elimde tuttuğum muskaydı ve şu kelimeleri yazdıktan sonra onu her gün boynumda taşıdım:
Üç oyma sembolden, ilki yıldızların ötesinden gelen ırkımızın işare- tidir ve bana bunu öğreten yaşlıların casusu Katib’in dilinde ARRA olarak bilinil'. En eski Babil şehrinin dilinde ise UR’dur. Yaşlı Tan- nlarm Aktinin Mührü’dür ve bunu gördüklerinde bunu bize veren on- lar, bizi unutmayacaklardır. Yemin ettiler!
Gökyüzünün Ruhu, Hatırla!
İkincisi eski işarettir ve Yaşlı Tanrıların güçlerinin çağnlabileceği yerlerde, uygun kelimeler ve şekillerle birlikte kullanıldığında Anahtar’dır. Bir ismi vardır ve AGGA olarak adlandırılır.
Üçüncü işaret, Gözcünün Mührü’dür. BANDAR denir. Gözcü, Yaşlılar tarafindan gönderilen bir ırktır. Biri uyurken o nöbet tutar, uy- gun ritüe 1 ve kurbanlarla icra edilmelidir: bunun dışında, çağrılırsa, kendi üzerinize döner.
70/284 ~
Bu mühürler, etkili olmaları için, taşm üzerine oyulmalı ve toprağm üzerine yerleştirilmelidir. Ya da, kurbanlığın sunağı üzerine yerleştiril- melidir. Ya da, Büyülü Söz Kayası’nın yanma taşınmalıdır. Ya da, birinin Tanrısı ya da Tanrıçası’nın madeni üzerine oyulmalı ve boyna aşılmalıdır, ancak dinsizin gözünden saklanmalıdır. Üçü içinde ARRA ve AGGA ayrı olarak kullanılabilir, yani yalnız ve tek başına. Buna karşın BANDAR, asla yalnız değil, biri ya da her ikisi ile birlikte kul- lanıhnalıdır. çünkü Gözcü’ye, Yaşlı Tanrılarla ve ırkımızla birlikte ant içtiği aktinin hatırlatılması gereklidir, böyle olmazsa döner size gelir ve sizi öldürür ve insanlarınızın gözyaşları ve kadınlarınızın feryatları ile Yaşlı Tanrılar’dan imdat gelene kadar kasabanızı tahrip eder.
KAKAMMU!
Ateşin küllerinden kurtardığım ve ay ışığmı yakalayan madeni muska dışarıdan kapışma her ne gelirse ona karşı kuvvetli bir mühürdür çünkü, onu görünce, geriye çekilirler
YALNIZCA AYIN IŞIĞINI KENDİ YÜZEYİNDE YAKALADIĞINDA
Çünkü, aym karanlık günlerinde, ya da ay bulutların içindeyken, bar- iyerleri kırarak ya da dünya üzerindeki hizmetkarları tarafindan girmel- erine izin verilen Kadim ülkelerin hayaletlerine karşı çok ufak bir korunma olabilir. Böyle bir durumda, aym ışığı dünya üzerinde parıldayana kadar hiçbir şekilde yardım dilenmemesi gerekir, çünkü ay Zonei içinde en yaşlı olanı ve Paktımızın yıldızlı sembolüdür. NANNA, Tanrıların Babası, Hatırla!
Bu yüzden, muska tamamıyla ay ışığı altmda saf gümüşün üzerine oyulmalıdır ki işlemeye başladığında ay onun üzerinde parlasın ve ay büyülerinin özü ve bu Kitapta reçete edilen ritüeİler burada verildikleri haliyle uygulanmalıdır. Ve muska asla Güneş ışığma maruz bırakılmamalıdır, çünkü UDU adı verilen SHAMMASH, kıskançlık 71/284 ' ' ~ '
içinde, onun gücünün mührünü çalacaktır. Böyle bir durumda, kafuru suyuyla yıkanması ve büyülü sözlerin ve ritüeİlerin bir kez daha uygu- lanması gerekir. Ancak, çoğunlukla, başka bir tane yapmak daha iyidir.
Hayatımın azabı içinde size verdiğim bu sırlar asla dinsizlere ya da bertaraf edilmişlere ya da Kadim Yılan’a tapanlara ifşa edilmek için değil, kendi yüreğinde saklaman ve bu şeyler üzerine daima sessiz ol- man içindir.
Huzur üzerinize olsun!
MASSHU Dağlarındaki o kader gecesinden bu yana, bana verilmiş olan gizli bilginin arayışında kırsal bölgelerde dolaştım. Ve bu geçird- iğim zaman, hiçbir kan edinemediğim, hiçbir evi ya da köyü yuvam di- ye adlandıramadığm ve tüccarlarla pazarlık etmek ve onların havadislerini ve adetlerini öğrenmek için, herhangi bir yolcunun öğrenebildiği gibi üç beş dil öğrenerek, çeşitli ülkelerde, sıklıkla da mağara ve çöllerde barındığım acı dolu ve bir başına bir yolculuktu Ancak benim asıl pazarlığım bu ülkelerde ikamet eden Güçlerin her biliyleydi Ve bir zaman sonra, daha önce, beiki de rüyalarım dışında hiçbir bilgim olmayan pek çok şeyi anlamaya başladım Gençliğimdeki dostlarım beni bırakıp gitti, ben de onları Ailemden ayrıldıktan yedi yıl sonra kendi kendilerine, kimsenin bana söyleyemediği sebeplerle öldüklerini öğrendim, içinde yaşadiklan tophluk gaip bk salgının kur- banları olarak ölmüşlerdi
Kasabadan kasabaya orada yaşayan insanların uygun gördüğü kadar yemekle beslenerek, çoğu kez taşlanarak ve hapsedilmekle tehdit edilerek bir dilenci gibi başıboş dolaştım durdum. Bazen, bazı alimleri samimi bir öğrenci olduğuma ikna ediyordum ve içinde, ölülerle konuşma, sihirbazlık, maji ve simya hakkında ayrıntılar verilen kadim kayıtları okumama izin veriyorlardı İnsanların hastalanmasına, vebaya, körlüğe, deliliğe ve hatta ölüme yola açan büyüleri öğrendim Varolan ve Kadimlerin eski efsanelerinde yer alan çok çeşitli demon ve 72/284 '
kötü tanrı sınıflarını öğrendim Böylelikle kendimi “Kılıcı Kafatasını Yarar” denilen, görünüşü korku ve dehşet ve (bazılarına göre) son derece nadir görülen tabiatta ölümler saçan dişi-iblis LAMMASHTA’ya karşı silahlandırdım
Zaman içinde, burada, Kara Dünyanın bu kitabında listelenen bütün demonlarm ve iblislerin, hayaletlerin ve canavarların isimlerim öğrendim Astral Tanrıların güçlerini ve ihtiyaç duyulduğunda onları çağırmayı öğrendim Aynı zamanda astral ruhların dışında İkamet eden, simlerini burada yazamayacağım Kadimlerin Kadimlerinin, Kadim Günlerinin Kayıp Tapmağfnm girişini koruyan korkutucu varlıkları da öğrendim
Tepelerde ateş ve kılıçla, su ve hançerle ve MASSHU’nun belirli yerlerinde yetişen, onunla, fârkmda olmadan kayanın önünde ateşimi yaktığım, akla, muazzam cennetlerde, aynı zamanda cehennemlerde yolculuk etmesi için büyük bir güç veren şu garp bitkinin yardımı ile tapındığım yalnızlık törenlerimde, Rahibin, Bilgeliğin arayışında yol- cukık edebileceği küreler arasından güvenle geçmesini sağlayan ve onu takip eden muskaların ve tılsımların formülünü aldmı
Ancak şimdi, seyahatin Bin birinci ayından sonra, Maskim topuk- larnnı çimdiklemekte, Rabishu saçımı çekmekte, Lammashta dehşetli çenesini açmakta, AZAG-THOTH tahtında kin ve körlükle bakmakta, KUTULU kafasını kaldırp batık Varloomi’nin peçesinin içine, Uçuru- mun içine bakmakta ve bakışını benim üzerime dikmekte, bu yüzden bunları aceleyle yazmalıyım, görünüşe göre bazı açılardan ritüe İlerin düzenine ya da formüllere ya da kurbanlara dair bir yanlışlık yaptım, çünkü yatarak bekleyen, rüyalar gören ERESHKIGAL’in güruhu, ayrılmamı dört gözle bekliyor. Tanrılara korunmam ve Kudüs’teki (Tanrılar onu hatırlasın ve ona merhamet etsin!) Rahip, ABDUL BEN- MARTU gibi yok olmamam için dua ediyorum Kaderim artık yıldızlarda yazılı değil, çünkü Zonei’ler üzerinde iktidar ararken Kaide 73/284
Akti’ni çiğnedim Aya ayak bastım ve artık aym benim üzerimde gücü yok. Hayatımın çizgileri tanrılar tarafindan gökyüzüne yazılan harflerin üzerinde yaptığım ıssızlıklardaki başıboş dolaşmalarımda silindi. Ve şimdi bile kurtların, o kader gecesindeki gibi, dağlardaki ulumalarını duyabiliyorum ve benim ve diğerlerinin isimlerini çağırıyorlar. Etim için korkuyorum, ama ruhum için daha fazla.
Her boş atımda, seni unutmamaları için Tanrıları çağır, çünkü onlar unutkan ve çok uzaktadır. Tepelerde, tapmakların ve piramitlerin üzer- inde ateşlerini yak ki seni görebilsin ve hatırlayabilsinler.
Formüllerin her birini benim yazdığım gibi, bir satırını ya da nok- tasını bir kıl payı bile değiştirmeden kopyalamayı unutma, öyle yap- mazsan değersizleşir ve daha da kötüsü: sınırdaki bir boşluk dışarıdakilerin girmesi için gerekli araçları sağlar, çünkü bozulmuş bir yıldızdır GANZIR’in kapısı, Ölümün kapısı, Gölgelerin ve Kabukların kapısı Büyülü sözleri burada yazdığı şekliyle, reçete edildiği usulde ezberden oku Ritüelleri yanlış yapmadan hazırla ve kurbanları uygun yerde ve zamanda sun.
Tanrılar sana merhamet etsin
MASKIM’in çenesinden kaçasm ve Kadimlerin gücünü yenesin!
VE TANRILAR SAN A ÖLÜMÜ BAHŞETTİ
KADÎMLER DÜNYAYI BÎR KEZ DAHA YÖNETMEDEN ÖNCE!
KAKAMMU! SELAH!
ZONEI’YE ve NİTELİKLERİNE DAİR
Yıldızların Tanrıları yedi tanedir. Her biri sırası ile kullanılabilen yedi mühürleri vardır. Onlara her biri sırasıyla açılacak yedi kapı ile yaklaşılır. Her birinin Işıkların Merdiveni’nde ayrı birer basamak olan Yedi Renkleri, Yedi Özleri vardır. Kaldeliler’in bilgileri eksiktir, yine de Merdivenin ve belirli formüllerin idrakına varmışlardır. Buna rağmen kapılarını geçmenin formüllerine, konuşulması yasak olan biri dışında, sahip değillerdir.
Kapılarının geçilmesi rahibin kullanması için hem güç hem de bil- gelik verir. Kendi hayatındaki işleri eskisinden daha kusursuzca kon- trol etmeye muktedir hale gelirler ve pek çoğu yalnızca ilk üç kapısmı geçip burada oturarak daha ileriye gitmemekten ve başlangıçtaki kürel- erin sağladığı faydaların keyfini sürmekten memnundurlar. Ancak bu Kötüdür, çünkü dışarıdan gelmesi kesin bir saldırı ile baş edecek don- anıma sahip değillerdir ve onların insanları, güvenlikleri için onlara yakaracak ve o güvenlik asla gelmeyecektir. Bu yüzden, yüzünü nihai amaç için hazırla ve en uzak yıldızlara ulaşacak şekilde ilerlemek için uğraş, bu senin ölümün anlamına gelse bile, çünkü böylesi bir ölüm Tanrılar için bir kurban sunmak gibidir, hoş gelir, böylece insanlarını unutmazlar.
ZONEİ ve onların nitelikleri, öyleyse, aşağıdaki gibidir:
Ay’m Tanrısı Tanrı NANNA’dır. Zonei’nin babası ve Gezginlerin en yaşlısıdır. Uzun bir sakalı vardır ve avcunda lacivert taşlı (lapis lazuli) bir değnek taşır ve kanın gelgitlerinin sırrına sahiptir. Rengi gümüş rengidir. Özü gümüşte ve kafuruda ve aym işaretini taşıyan şeylerde bulunabilir. Bazen SIN olarak adlandırılır. Onun kapısı, takip eden ritüellerde ilk geçilmesi gerekendir. Işıkların Merdivenindeki Basamağı da aynı zamanda gümüştür.
75/284 - ' - ' - - ,
Bu, Ay’ın otuzuncu gününde, çalışırken, etrafinda seni bunu imal ederken görebilecek kimsenin olmadığı, onun madeni üzerine oyman gereken, onun Mührüdür. Bittiğindeyse, kare şeklinde en güzel ipeğe sarılmalı ve kullanmayı arzu edeceğin zamana kadar orada yatınl- malıda- ve sonra, yalnızca Güneş dinlenmeye çekildiğinde yerinden çıkarılmalıdır. Mührün üzerine gün ışığı vurmamalıdır, böyle olmazsa gücü sıfirlanır ve yeni bir Mührün yapılması gerekir.
NANNA’nın sayısı otuzdur ve işte onun mührü:
Merkür’ün Tanrısı NEBO’dur. Uzun bir sakalı olan çok yaşlı bir ruhtur ve Bilimin bilgisinin saklayıcısı olduğu gibi Tanrıların da kor- uyucusudur. Yüz boynuzlu bir taç takar ve Rahibin uzun giysisini giy- er. Rengi mavidir. Özü, civa olarak bilinen madende ve bazen de kum- da, civanm işaretim taşıyan şeylerde bulunabilir. Onun kapısı, takip eden ritüellerle ikinci olarak geçmen gerekendir. Işıklar Merdiven- indeki Basamağı mavidir.
Bu, kusursuz bir parşömen üzerine ya da palmiye ağacmm geniş yaprağına, etrafında seni bunu imal ederken görebilecek kimsenin ol- madiği bir anda yazman gereken, onun mührüdür. Bittiğindeyse, kare şeklinde en güzel ipeğe sarılmalı ve kullanmayı arzu edeceğin zamana kadar orada yatırılmalıdır ve sonra, yalnızca onun ışığı gökyüzündeyken yerinden çıkarılmalıdır. Bu, aynı zamanda, onun imal edilmesi için de en iyi zamanda;
NEBO’nun sayısı on ikidir ve işte onun mührü:
Venüs’ün Tanrıçası, Babilliler’in ISHTAR dedikleri en muhteşem kraliçe IN ANN A’dır. Tutkunun, işaretine ve gökyüzünde görüldüğü saate bağlı olarak hem Aşkın hem de Savaşm Tanrıçasıdır. Aslanların eşlik ettiği, çok güzel bir Genç kız olarak görünür ve Ay Tanrısı NANNA ile birlikte karmaşik bir astral doğa içinde rol alır. Fikir birliğine vardiklannda, yani onların iki gezegeni gökyüzünde elverişli şekilde uyumlu olduklarında, bu, iki sungu-kadehinin Tanrıların tatlı şarabının dünyaya yağması için gökyüzünde özgürce kırılmasıdır Ve sonra büyük bir mutluluk ve neşe gelil-. Bazen zırhı içinde görünür ve böyle zamanlarda kız kardeşi, dehşetli Kraliçe, KUR’lu ERESHKIGAL’in entrikalarına karşı en muhteşem koruyucudur. INANNA’nm îsmi ve Sayısı ile hiçbir Rahibin Yeraltının derinlikler- inde yürümeye korkmasına gerek yoktur, çünkü Onun zırhı ile kuşan- mışken tıpkı Tarmça’ya benzer. Ben de yer kabuğunun altında açılan iğrenç çukurlara inip demonlara böyle kumanda etmiştim 78/284 ' ' ' , - , , • >
Benzer şekilde Aşkm da Tanrıçası’dır ve hak eden ve uygun kurbanı veren her erkeğe elverişli bir gelin ihsan eder.
AMA ŞUNU BİL KÎ IN ANNA KARARI KENDİ KENDİNE ALIR VE BU BÎR KEZ SEÇÎLDÎ MÎ HİÇ KİMSE BÎR BAŞKA GELİN ALAMAZ.
Onun rengi en saf beyazdır. Tezahürü Bakır madeninde ve aynı zamanda bir tarladaki en güzel çiçeklerde ve bir savaş meydanında, o meydanın en parlak çiçeği olan en üzücü ölümdedir. Onun kapısı, takip eden ritüellerde geçmen gereken ve orada kalmayı gönülden isteye- ceğin Üçüncü kapıda; ama yüzünü daha öteye giden yola dön, çünkü Tanrıça seni seçmedikçe, senin gerçek amacın budur. Işiklaım Merdi- veninde onun, eskiden Babil’de ve UR’da inşa edilen, Basamağı beyazdır.
Bu, onun, Venüs gökyüzünde yükseldiğinde, etrafla oluşumunu kim- senin görmediği bir anda Bakır’a oyman gereken mührüdür
Bittiğindeyse, en saf ipeğe sarılmalı ve yalnızca ihtiyaç baş göster- d iği herhangi bir zamanda yerinden çıkarılmak üzere güvenli şekilde uzakta tutulmalıdır.
INANNA’nm sayısı, takdir kazanım büyülü sözle rinde sıkça bilin- en sayısı olan, on beştiı; aşağıdaki onun mührüdür:
Güneşin Tanrısı, NANNA’nm oğlu Tanrı SHAMMASH’tm İki boynuzlu bir taç takarak, sağ eli ile, yüksekte bir asa, sol elinde ise her yöne ışmlar gönderdiği alevden bir disk tutarak akın bir taht üzerine oturur. Işığm ve yaşamın Tanrısıdır. Rengi akm rengidir. Özü, akında ve bütün akmdan nesnelerde ve bkkilerde bulunur. Bazen UDUU deni- lir. Onun kapısı, takip eden ritüeİlerle geçmen gereken dördüncüdür. Işiklaım Merdivenindeki Basamağı Altmdr.
Bu, onun Güneş gökyüzünde, tek başma bir dağm zirvesinde ya da Güneş ışınlarına yakm böyle bir yerde, ama tek başına yükseldiğinde akm üzerine oyman gereken Mührüdür. Bittiğindeyse, kare şeklinde en güzel ipeğe sarılmalı ve ihtiyaç duyulacağı zamana kadar orada yatırılmalıdır.
HAMMASH’m sayısı yirmidir ve işte onun mührü:
İnsan başma ve aslan gövdesine sahiptir ve bir kılıç ile bir harman döveni taşır. Savaşm ve savaşm kaderinin Tanrısıdır Bazen Kadimler- in ajanı olduğu düşünülmüştür, çünkü bir süreliğine CUTHA’da ikamet etmiştir. Rengi koyu kırmızıdır. Özü, Demir’de ve insanların ve hayvanların kanını dökmek için yapılan silahların hepsinde bukmur. Onun kapısı, takip eden ritüellerde Zones’u geçtiğinde göreceğin beşincidir. Işıkların Merdivenindeki Basamağı Kırmızı dır
Bu, onun Mars gökyüzünde yükseldiği zaman demir bir levhaya ya da kanlı bir kağıda oyman gereken mührüdür. En iyi şekilde gece ve insan ve hayvan yerleşimlerindenuzakta, görülemeyeceğin ve duyu- lamayacağın bir yerde yapılır. îlkin kaim kumaşa, daha sonra ipeğe sarılmalı ve ihtiyaç duyulacağı zamana kadar güvenli bir yerde saklanmalıdır. Ancak bu mührü acele ile kullanmamaya dikkat et, çünkü ke- skin bir kılıçtır.
NERGAL’in sayısı sekizdir ve işte onun mührü:
Jüpiter’in Tanrısı, Majisyenlerin Tanrısı, îki-başlı Balta, MARDUK KURIOS’tur. MARDUK Babamız ENKI’den Kadimlerin güçlerine karşı savaşmak için doğdu ve Kötülüğün ordularına boyun eğdirerek ve Kadimlerin Kraliçesini ayaklan altma alarak çetin bir dövüş kazandı Yılan öldü, ama hala rüya görüyor. MARDUK’a Yaşlı Tanrılar Kon- şeyi tarafindan bugüne kadar yitirmediği Elli îsim ve Güç ihsan edilmiştir. Rengi Mordur. Özü, teneke maddesinde ve pirinçtedir. Onun kapısı, takp eden ritüelleri izlediğinde ulaşacağın Akıncıdır. Işıklar Merdivenindeki Basamağı mordur.
Bu, onun Jüpiter gökyüzünde güçlü durumdayken, Efendimiz ENKI’ye özel bir çağrıda bulunarak teneke ya da pirinç bir levha üzer- ine oyman gereken Mührüdür. Diğerleri gibi işlenmeli ve saf ipeğin içine sarılmalı ve kullanılması gereken zamana kadar yatırılmalıdır. MARDUK’un kudretli bir savaşçı olarak uzun sakalı ve ellerindeki alevden diski ile göründüğünü bil Bir yay ve bir sadak dolusu ok taşır ve Gözlemeyi sürdürerek gökyüzü boyunca ilerler. Onun yardımını 82/284 ' ' ' ' ' '
yalnızca en korkunç koşullarda çağırmaya dikkat et, çünkü onun kudreti güçlüdür ve öfkesi yakıcıdır. Jüpiter yıldızmm gücüne ihtiyaç duyarsan, bunun yerine bu sayfalarda listelenen uygun Güçlerden bilini çağır ve mutlaka geleceklerdir.
MARDUK’un sayısı ondur ve işte onun mührü:
Satürn’ün Tanrısı NINIB, Avcıların ve Erkin Tanrısı ADAR diye çağrılır. Boynuzlardan bir taç ve uzun kılıcı ile bir aslan postu giyerken görünür. Korkunç IGIGI’den önceki son Kuşaklıdır. Rengi koyu siyahtır. Özü kurşunda, ateşin yanmış közlerinde ve ölüme ve eski zamanlara ait şeylerdedir. Sembolü bir geyiğin boynuzlarıdır. Onun kapısı, takip eden ritüeİlerle geleceğin en sonuncudur. Işıkların Merdi- venindeki Basamağı Siyahtır.
Bu, onun, kurşundan bir levha ya da kaseye dinsizin bakışlarından saklı tutarak oyman gereken Mührüdür. Kullanılması arzu edilene kadar, diğerleri gibi sarılmalı ve uzağa konulmalıda: Güneş gökyüzündeyken asla çıkarılmamalı yalnızca gece çöktükten ve dünya karanlığa gömüldükten sonra yerinden oynatılmalıdır, çünkü NINIB demonlarm gölgeler arasında kurbanlar arayarak sinsi sinsi nasıl dolaştıklarını en iyi şekilde bilir. Kadimlerin ülkelerini, onlara tapan- lann uygulamalarını ve kapılarının yerlerini en iyi şekilde biliı: Onun krallığı Gece Vaktinin krallığıdır.
Onun sayisl, Diinyarun eyreklerinin say İs lolan, dörttür ve milltrii a§aiidadir:
GİRİŞİN VE İLERLEYİŞİN KİTABI
GİRİŞİN KİTABI
Bu, Dünya üzerindeki Yedi Kuşaklara, Kaideliler ve UR’un kayıp tapınakları arasında onlardan önce gelen kadim ırklar tarafindan bilinen Kuşaklara Girişin Kitabı"dır. Şunu bil ki, bu kuşaklar göksel ruhlar tarafindan yönetilir ve bu geçiş Rahip tarafından ötedeki Kuşaksız Issızlıkların bitişiğindeki ülkeler aracılığıyla yapılabilir. Bü ki, rahip Küreler Denizi’nde yürürken, Gözcüsünü ardında bırakmalıdır, çünkü onun bedeni ve mülkü başmda nöbet tutabilir, eğer böyle yapmazsa farkında olmaksızın öldürülür ve Yıldızlar arasındaki karanlık boşluk- 1ar boyunca dolanmak zorunda kalır, ya da ötede ikamet eden gazap dolu IGIGI tarafından yutulur.
Bil ki, Işıklar Merdiveninin Basamaklarının her birini yerü yerinde ve bir seferde çıkmalısın ve kapılarından, Akitte yazıldığı gibi, kanuna uygun bir üslupla girmelisin, yoksa mutlaka kaybolursun.
Bil ki, Ay’ın boşluğu için, ilk Basamağa yapılacak Giriş için ve yine ikinci ve Üçüncü arasında ve devamında benzer usulde arınmış olarak kalmalısın. Bu dönem boyunca kendi tohumlanın dökmekten kaçm- malısın, ancak ISHTAR’m Tapmağına gidip, Özünü kaybetmemeni sağlaması için, tapınabilirsin. Ve bu büyük bir sırdır
Arınma Aynım her gününde, şafak ışığmda Tanımı ve alacakaran- lıkta Tanrıçanı çağırmaya ihtiyaç duymalısın. Gözcünü çağmmalı göre- vleri konusunda, ona, verdiğin her emirde, sana hizmet edeceği ve seni yanan bir kılıç ile kuşatacağı şekilde bilgilendirmelisin
Yürüyüş giysin temiz, pak ve sade, ama her Basamağa uygun olmalı Ve yanında, Çiktığm Basamağın, o yere ait olan Yıldız Mührü, özel Mührü olmalı
Kuzeye bakan, tepesinde ilahlarının heykelleri ya da böylesi uygun Putların, bir sungu kasesi ve bir mangalm olmasma ihtiyaç duymalısın.
87/284 . . . . - - .
Toprağın üzerine Yürüyüşe uygun olan kapının ismi yazılmalıdır. Eğer başının üstünde Gökyüzü varsa bu çok daha iyi. Eğer başınm üzerinde bir tavan varsa, üzerinde herhangi bir şey asılı olmamalı Hatta, burada tartışılacak olan (eğer Tanrılar bana zaman ihsan ederse!) Çağırma işlemleri dışında bir lamba bile aşılmamalı Tek ışık, her biri Dünyanın dört kapısında duran, yerdeki dört lambadan gelmeli: Kuzeyde bir lamba, Doğuda bir lamba, Güneyde bir lamba, Batıda bir lamba. İçler- indeki yağ saf kokusuz ve ya da güzel-kokanından olmalı Mangaldaki kokular da güzel-kokanından olmalı ya da özellikle Giriş yapmayı is- tediğin Yıldıza uygun, kendi ülkenin tarzma uygun olmalı
Yedi Kapl aagtdaki gibidir:
BU İLK KAPI ’SIN ’DENİLEN NANNA’NIN KAPISIDffi:
BU ISHf AR DENİLEN INANNA'NIN i i <;.ii NCİİ KAPISIDIR:
BU ADAR DENİLEN NINIB’IN YEDİNC İ KAPISIDIR:
Ve Yürüyüş Ritüeli burada tasvir edilen formüllerle takip edilmelidir:
İlk önce, arınmak için ay zamanını gözlemlemelisin. Bu zaman içinde, ayın son gününden önce gelen yedi günlük sürede et yiyemez- sin ve ayın son gününden önce gelen üç gün süresinde, tatlı su içmek dışında hiçbir şey yiyemezsin Son üç günde, kendi Tanrın ve Tan- nçana ek olarak, Üç Yüce Yaşlıyı, ANU, ENLIL ve ENKI’yı, uygun büyülü sözleri söyleyerek uyandırmalısm. Ve ANU’nun Sayısı Alt- mıştır, Kusursuz Sayı, çünkü O Gökyüzünün Babasıdır ENLIL'in Sayısı Ellidir ve O Rüzgarın Babasıdır. ENKI’nm Sayısı, muhteşem sayı, Kırktır ve o, bu unutulmuş patikalarda dolanan ve bilinmeyen Ülkelerde, Issızlıklar arasında, Azonei’nin korkutucu canavarları or- tasında dolaşan bizlerin Babasıdır.
İkinci olarak, önceki aym otuzuncu gecesinden başlayıp bu aym otuzuncu Gecesi olması gereken Yürüyüşte, Kapıya huşu ve saygı içinde yaklaşmalısın. Senin Tapınağındaki kötü ruhlar defedildi Ateşi 95/284
yakıp Onu, Ateş Tanrısını çağırmaksın ve derhal tütsüler boşaltmaksın. Sunağm üzerindeki İlahlara kurbanlar sunmalısın.
Üçüncü olarak, mangalm alevleri ile, doğru yerlerde duran Göze- tleme kulelerinin her birine uygun büyülü sözleri ezberden okuyarak, her bir Yıldızı kendi duaları ile çağırarak dört lambayı yakmalısm.
Dördüncü olarak, çıkartılması söylenen zamana kadar hiç dokun- madiğin Kılıcı Toprağa, Yerine saplayarak Gözcünün çağrılışını ezber- den okumalısın.
Beşinci olarak, Yıldızın mührünü sağ eline almalı ve üzerine yavaşça onun İsmini fısıldamaksın.
Altıncı olarak, Kuzeyden başlayıp ve Doğuya, sonra Güneye ve Batıya, dönüşlerin sayısı Yıldızın özel Sayışma eşit olacak şekilde, Kap mm civarında dairesel usulde yürüyorken, Yürüyüşün Büyülü söz- terini gür ve berrak sesinle ezberden okumalısın.
Yedinci olarak, Kapınm merkezine, sunağm önüne geri gelmen gereklidir, o zaman her ne hareket ederse etsin ne sağa ne de sola bakmadan, çünkü bu işlemler pek çok gezgin demonu ve hayaleti Kapılara çekebilir, kendini yere atmalısın. Sunağın üzerinde, havada ise Kapmm senin için ve seni berrak sesiyle selamlayan, sana hatırla- man için bir Îsîm veren, çünkü bu senin, oradan her geçişinde kul- lanacağın, Kapıyı Geçiş İsmindir, Kürenin Ruh-Haberci için açıldığını göreceksin. Aynı Ruh-Haberci seni karşılayacak ve İsmini bilmiyorsan, senin girişini yasaklayacak ve aniden Toprağa geri düşeceksin.
İlk Kapıdan girildiğinde ve İsim alındığında Toprağa, Tapmağının ortasma düşeceksin Kapının etrafinda, yerde dolanıp duran şu cadı git- miş olacak. Sunağının üzerindeki
Tanrılara şükran dualarına ezberden oku, Gözcünün Kılıcı üzerine bastır, yerinden çıkmış olabilir ve IN ANN A’ nın Yeraltı krallığını nasıl fethettiğini ve KUTULU’yu nasıl 96/284 ' ' “ “ '
mağlup ettiğini anlatan büyülü sözleri söyle. Orada bulunan bütün Idimmu’lar ortadan kaybolacak ve Kapıdan ayrılacak ve böylece Ateşi söndürecek kadar özgür olacaksın.
NANNA’nın Kapısmı geçene kadar NANNA’yı çağıramazsın. Onun Kapısını geçene kadar NEBO’yu çağıramazsın. Aynı şey geri kalan Kapılar için de geçerlidir. Işiklar Merdiveninin en ucunu yükseldiğin zaman, Küreler üzerine bilgi ve gücün olacak ve ihtiyaç duyduğun za- man o suretle onları çağırabileceksin. Bu sana ABSU üzerinde bir iktidar vermeyecek, yine de, bu güç farklı biçimde iniş Ritüeli ile elde edilir. Bu ritüele ayın otuzuncu gününden sonraki on beşinci günde, aç- mak üzere MARDUK’un Kapısını çağırdığında teşebbüs edeceksin. Çünkü MARDUK Hayaletleri yolundan saptırır ve On beşin Tanrıçası INANNA da onlardan bazılarmm hala ikamet ettiği Alttaki dünyayı fethetti Bu çok tehlikeli bir Ritüe İd ir ve Çukurun içindeki dördüncü kapıya cesaret etmeden önce, reçete edildiği gibi MARDUK’un Kapısmı geçmek dışında, önceki Kapılarının hepsini ister geçmiş isterse geçmemiş olsun, formülleri bilen herhangi biri tarafindan teşebbüs edilebilir. Bu nedenle, çok az kişi ADAR’m Kapısını açab- ilmiş ve orada ikamet eden ve ölülerle konuşma ve ölümü çabuk- laştırma işlemleri hakkmdaki bilgeliklerin usulünü veren Boynuzlu ile konuşabilmiştir. Gücünü yalnızca Maskim ve Rabishuya gösterdiğinde IGIGI’nin Üikesine ilerlemeye cesaret edebilirsin ve bu Akit de bu yüzden, kimse MARDUK’a yükselmeden Ölülerin batik vadileri boy- unca güven içinde Yürüyemediği ve de Deli Tanınım Alametini görene ve cehennemi Kraliçenin hiddetini hissedene kadar ADAR’m ötes- indeki Kapılan aralamadığı için yapılmıştır.
Ve Kadimlere karşı, bir tek savıma vardır. Yalnızca bir deli, as- İmda, tıpkı bana denildiği gibi!, Dış Uzayda ikamet eden, Onlar üzer- inde güç sahibi olabilir, çünkü onlarm gücü bilinmezdir ve sürülerinin çokluğu sayılamaz ve her gün bir insanın kavrayabileceğinden, gördüğü zaman katlanabileceğinden daha çok korkular büyütürler.
97/284
Dışarıya açılan Kapmm uzun süre açık kaldığı bir zaman vardı ve ben kelimelerin anlatamadığı, yazmanın sadece karmaşiklaştırdığı vurucu korkuya şahit oldum İç Dünyaya kaçmış olan Kadim çok güçlü bir majisyen tarafindan Kapıdan, sadece Adanın köyleri ve hayvan sürülerinin büyük bir kısmı zayi olduktan sonra gerisin geri püskürtüldü. Koyunlarm pek çoğu doğal olmayan yollarla öldürülmüş ve pek çoğu yenmişti ve pek çok Bedevi akimı yitirdi, çünkü akıl ne gösterilirse onu algılar, ancak Kadimlerin görüntüsü bir insanın en sıradan duyularına bile küfür gibi gelir, çünkü gelen şey dosdoğru değil, dalavereci bir dünyadan gelmiştir ve onlarm varoluşu doğal ol- mayan biçimlerde ve göze ve akla acı verecek türdendir ki bununla ruh korkar ve kaçmakta olan bedenden yavaşça çekilir. Böylelikle ürkütücü Tıtukku xul’ bedeni ele geçirir ve Rahip onları geldikleri yere defedene ve normal ruh sabik çevresine geri dönene kadar orada kalır.
Ve orada ALLU’lar, Yırtıcı Tanrıların Habercileri ve insan kemikleri çiğneyen demonlarm hepsi vardır. Ve Rahibi, içerdeki güçler üzerinde hakimiyet elde edene kadar, Dışarmm Kadimleri aleyhine gayret gösterme arzusuna karşı uyarmak dışında, zikredilmeleri için burasının uygun yer olmadığı daha başkaları da vardır. Yalnızca ADAR ele geçirildiğinde Rahip, Küre seviyelerinin hakimi olarak görebilir ve Yaşlı tanrılarla güreş tutmaya muktedir olur. Bir kez Ölümün Gözü içine bakıldı nu Rahip ondan sonra Ölümün karanlık perdeli salon- lardaki varlıkları çağırarak kontrol altına alabilir. Ondan sonra Kapıyı korkmadan ve insanları öldüren ruhtan iğrenmeden açabilir.
Bundan sonra, saçlarını çekerek ve ellerini sikarak ve Geceleyin havada çığlıklar atıp çirkin isimler sıralayarak akla ve bedene musallat olan demonlar üzerinde güç sahibi olmayı umabilir.
Çünkü Rüzgarla gelen, yalnızca Rüzgarı bilen tarafindan öldürülebi- lir ve denizle gelen yalnızca Sulan bilen tarafindan öldürülebilir. Kadim Akitte yazılan budur.
THE INCANTATIONS OF THE GATES
THE INVOCATION OF THE NANNA GATE
Spirit of the Moon, Remember!
NANNA, Father of the Astral Gods, Remember!
In the Name of the Covenant sworn between Thee and the Race of Men, I call to Thee! Hearken, and Remember!
From the Gates of the Earth, I call Thee! From the Four Gates of the Land KI, I pray to Thee!
O Lord, Hero of the Gods, who in heaven and upon the earth is exalted! Lord NANNA, of the Race of ANU, hear me!
Lord NANNA, called SIN, hear me!
Lord NANNA, Father of the Gods of UR, hear me!
Lord NANNA, God of the Shining Crown of Night, hear me!
Maker of Kings, Progenitor of the Land, Giver of the Gilded Sceptre, Hear me and Remember!
Mighty Father, Whose thought is beyond the comprehension of gods and men, Hear me and Remember! Gate of the Great Gates of the Spheres, open unto me! Master of the IGIGI, swing open Thy Gate!
Master of the ANNUNAKI, open the Gate to the Stars! IANAMRASIT! IA SIN! IA NANNA! BASTAMAAGANASTA IA KIA KANPA! MAGABATHI-YA NANNA KANPA!
MASHRITA NANNA ZIA KANPA!
IAMAG! IAGAMAG! IA ZAGASTHENA KIA! ASHTAG KARELLIOSH!
THE INVOCATION OF THE NEBO GATE
Spirit of the Swift Planet, Remember! NEBO, Custodian of the Gods, Remember!
NEBO, Father of the Sacred Writing, Remember!
In the Name of the Covenant sworn between Thee and the Race of Men, I call to Thee! Hearken, and Remember!
From the Gate of the Great God NANNA, I call to Thee!
By the Name which I was given on the Lunar Sphere, I call to Thee! Lord NEBO, who does not know of Thy Wisdom?
Lord NEBO, who does not know of Thy Magick?
Lord NEBO, what spirit, on earth or in heavens, is not conjured by Thy mystic Writing? Lord NEBO, what spirit, on earth or in the heavens, is not compelled by the Magick of Thy spells?
NEBO KURIOS! Lord of the Subtle Arts, Open the Gate to the Sphere of Thy Spirit! NEBO KURIOS!
Master of the Chemical Science, Open the Gate to the Sphere of Thy Workings!
Gate of the Swift Planet, MERKURIOS, Open unto me! IA ATHZOTHTU! IA ANGAKU! IA ZI NEBO! MARZAS ZI FORNIAS KANPA! LAZHAKAS SHIN TALAS KANPA! NEBOS ATHANATOS KANPA! IAGAASH! IA SAASH! IA KAKOLOMANI-YASH! IAMAAKALLI!
THE INVOCATION OF THE ISHTAR GATE
Spirit of Venus, Remember!
ISHTAR, Mistress of the Gods, Remember!
ISHTAR, Queen of the Land of the Rising of the Sun, Remember!
Lady of Ladies, Goddess of Goddesses, ISHTAR, Queen of all People, Remember! O Bright Rising, Torch of the Heaven and of the Earth, Remember!
O Destroyer of the Hostile Hordes, Remember! Lioness, Queen of the Battle, Hearken and Remember! From the Gate of the Great God NEBO, I call Thee!
By the Name which I was given on the Sphere of NEBO, I call to Thee! Lady, Queen of Harlots and of Soldiers, I call to Thee!
Lady, Mistress of Battle and of Love, I pray Thee, Remember!
In the Name of the Covenant, sworn between Thee and the Race of Men, I call to Thee! Hearken and Remember!
Suppressor of the Mountains! Supporter of arms!
Deity of Men! Goddess of Women! Where Thou gazest, the Dead live! ISHTAR, Queen of Night, Open Thy Gate to me!
ISHTAR, Lady of the Battle, Open wide Thy Gate! ISHTAR, Sword of the People, Open Thy Gate to me! ISHTAR, Lady of the Gift of Love, Open wide Thy Gate! Gate of the Gentle Planet, LIB AT, Open unto me! IA GUSHE-YA! IA INANNA! IA ERNINNI-YA! ASHTA PA MABACHA CHA KUR ENNI-YA! RABBMI LO-YAK ZI ISHTARI KANPA!
INANNA ZI AMMA KANPA! BI ZAMMA KANPA! IA IA IA BE-YIRAZULUKI!
THE INVOCATION OF THE SHAMMASH GATE
Spirit of the Sun, Remember!
SHAMMASH, Lord of the Fiery Disk, Remember!
In the Name of the Covenant sworn between Thee and Race of Men, I call to Thee! Hearken and Remember!
From the Gate of the Beloved ISHTAR, the Sphere of LIB AT, I call to Thee! Illuminator of Darkness, Destroyer of Evil, Lamp of Wisdom, I call to Thee! SHAMMASH, Bringer of Light, I call to Thee! KUTULU is burned by Thy Might!
AZAG-THOTH is fallen off His Throne before Thee! ISHNIGARRAB is scorched black by Thy rays!
Spirit of the Burning Disk, Remember!
Spirit of the Never-Ending Light, Remember!
Spirit of the Rending of the Veils of the Night, Dispeller of Darkness, Remember! Spirit of the Opening of the Day, Open wide Thy Gate!
Spirit Who rises between the Mountains with splendour, Open Thy Gate to me!
By the Name which I was given on the Sphere of ISHTAR, I ask Thy Gate to open! Gate of the Sun, Open to me!
Gate of the Golden Sceptre, Open to me! Gate of the Life-Giving Power, Open! Open! IA UDDU-YA! IA RUSSULUXI!
SAGGTAMARANIA! IA! IA! ATZARACHI-YA! ATZARELECHI-YU! BARTALAKATAMANI-YA KANPA!
ZI DINGIR UDDU-YA KANPA! ZI DİNGİR USHTU-YA KANPA! ZI SHTA! ZI DARAKU! ZI
BELURDUK!
KANPA! IA SHTA KANPA! IA!
THE INVOCATION OF THE NERGAL GATE
Spirit of the Red Planet, Remember!
NERGAL, God of War, Remember!
NERGAL, Vanquisher of Enemies, Commander of Hosts, Remember! NERGAL, Slayer of Lions and of Men, Remember!
In the Name of the Covenant sworn between Thee and the Race of Men, I call to Thee! Hearken and Remember!
From the Great Gate of the Lord SHAMMASH, the Sphere of the Sun, I call to Thee!
NERGAL, God of the Sacrifice of Blood, Remember!
NERGAL, Lord of the Offerings of Battle, Ravager of the Enemy's Towns, Devourer of the flesh of Man, Remember!
NERGAL, Wielder of the Mighty Sword, Remember! NERGAL, Lord of Arms and Armies, Remember! Spirit of the Glow of the Battlefield, Open wide Thy Gate! Spirit of the Entrance Unto Death, Open Thy Gate to me!
Spirit of the Sailing Lance, the Thrusting Sword, the Flying Rock, Open the Gate to Thy Sphere to One who has no fear!
Gate of the Red Planet, Open!
Gate of the God of War, Swing Wide!
Gate of the God of Victory got in Battle, Open to me! Gate of the Lord of Protection, Open!
Gate of the Lord of the ARRA and the AGGA, Open!
By the Name which I was given on the Sphere of SHAMMASH, I ask Thee, Open! IA NERGAL-YA! IA ZI ANNGA KANPA!
IANNGA! IANNGR-YA! IA! NNGYA! IA ZI DINGIR NEENYA KANPA! IA I<ANTALAMAI<I<YA TARRA! KANPA!
THE INVOCATION OF THE MARDUK GATE
Spirit of the Great Planet, Remember!
MARDUK, God of Victory Over the Dark Angels, Remember! MARDUK, Lord of All the Lands, Remember!
MARDUK, Son of ENKI, Master of Magicians, Remember! MARDUK, Vanquisher of the Ancient Ones, Remember!
MARDUK, Who gives the Stars their Powers, Remember! MARDUK, Who assigns the Wanderers their Places, Remember! Lord of the Worlds, and of The Spaces Between, Remember!
First among the Astral Gods, Hearken and Remember!
In the Name of the Covenant sworn between Thee and the Race of Men I call to Thee! Hearken and Remember!
From the Gate of the Mighty NERGAL, the Sphere of the Red Planet, I call to Thee! Hearken and Remember!
MARDUK, Lord of the Fifty Powers, Open Thy Gates to me! MARDUK, God of Fifty Names, Open Thy Gates to Thy Servant!
By the Name which I was given on the Sphere of NERGAL, I call to Thee to Open!
Gate of the Great God, Open!
Gate of the God of the Double-Headed Axe, Open!
Gate of the Lord of the World Between the Worlds, Open! Gate of the Conqueror of the Monsters from the Sea, Open! Gate of the Golden City of SAGALLA, Open!
IADAG! IAGAT! IA MARGOLQBABBONNESH!
IA MARRUTUKKU! IA TUKU! SUHRIM SUHGURIM!
ZAHRIM ZAHGURIM! AXXANNGABANNAXAXAGANNABABILLUKUKU!
THE INVOCATION OF THE NINIB GATE
Spirit of the Wanderer of the Wastes, Remember! Spirit of the Planet of Time, Remember!
Spirit of the Plane of he Hunter, Remember! NINIB, Lord of the Dark Ways, Remember! NINIB, Lord of the Secret Passages, Remember!
NINIB, Knower of the Secrets of All Things, Remember! NINIB, Knower of the Ways of the Ancient Ones, Remember! NINIB, Horned One of Silence, Remember!
NINIB, Watcher of the Ways of the IGIGI, Remember! NINIB, Knower of the Pathways of the Dead, Remember!
In the Name of the Covenant sworn between Thee and the Race of Men, I call to Thee! Hearken and Remember!
From the Mighty Gate of the Lord of Gods, MARDUK, Sphere of the Great Planet, I call to Thee! Hearken and Remember!
NINIB, Dark Wandered of the Forgotten Lands, Hearken and Remember! NINIB, Gatekeeper of the Astral Gods, Open Thy Gate to me!
NINIB, Master of the Chase and the Long lourney, Open Thy Gate to me! Gate of the Double-Homed Elder God, Open!
Gate of the Last City of the Skies, Open! Gate of the Secret of All Time, Open!
Gate of the Master of Magickal Power, Open! Gate of the Lord of All Sorcery, Open!
Gate of the Vanquisher of all Evil Spells, Hearken and Open!
By the Name which I was given on the Sphere of MARDLK, Master of Magicians, I call Thee to Open!
IA DUK! IA ANDARRA! IA ZI BATTU BA ALLU! BALLAGU BEL DIRRIGU BAAGGA KA KANPA! BEL ZI EXA EXA!
AZZAGBAT! BAZZAGBARRONIOSH! ZELIG!
THE CONJURATION OF THE FIRE GOD
Spirit of the Fire, Remember!
GIBIL, Spirit of the Fire, Remember! GIRRA, Spirit of the Flames, Remember!
O God of Fire, Mighty Son of ANU, Most terrifying among Thy Brothers, Rise! O God of the Furnace, God of Destruction, Remember!
Rise Up, O God of Fire, GIBIL in Thy Majesty, and devour my enemies! Rise up, O God of Fire, GIRRA in Thy Power, and burn the sorcerers who persecute me!
GIBIL GASHRU UMANA YANDURU TUSHTE YESH SHIR ILLANIU MA YALKI! GISHBAR IA
ZI IA
IA ZI DINGIR GIRRA KANPA!
Rise up, Son of the Flaming Disk of ANU!
Rise up, Offspring of the Golden Weapon of MARDUK!
It is not I, but ENKI, Master of the Magicians, who summons Thee!
It is not I, but MARDUK, Slayer of the Serpent, who calls Thee here now! Burn the Evil and the Evildoer!
Burn the Sorcerer and the Sorceress! Singe them! Burn them! Destroy them! Consume their powers! Carry them away!
Rise up, GISHBAR BA GIBBIL BA GIRRA ZI AGA KANPA!
Spirit of the God of Fire, Thou art Conjured! KAKKAMMANUNU!
THE CONJURATION OF THE WATCHER
THIS is the Book of the Conjuration of the Watcher, for formulae as I received them from the Scribe of ENKI, Our Master and Lord of All Magick. Great care must be taken that this untamed Spirit does not rise up against the Priest, and for that reason a preliminary sacrifice must be made in a clean and new bowl with the appropriate sigils inscribed thereupon, being the three grey carven signs of the Rock of my initiation, which are:
They must be engraved upon the bowl with a fine stylus, or painted thereon with dark ink. The sacrifice must be new bread, pine resin, and the grass Olieribos. These must be burned in the new bowl, and the Sword of the Watcher, with his Sigil engraved thereupon, at hand, for he will inhabit such at the time of the Calling of the Watcher and will depart when he is given license to depart.
The Watcher comes from a Race different from that of Men and yet different from that of the Gods, and it is said that he was with KINGU and his hordes at the time of the War between the Worlds, but was dissatisfied and did cleave unto the Armies of Lord MARDUK.
Wherefore it is wise to conjure It in the Names of the Three Great Watchers Who existed before the Confrontation from whose borne the Watcher and His Race ultimately derive, and those Three are ANU, ENLIL, and Master ENKI of the Magick Waters. And for this reason They are sometimes called the Three Watchers, MASS SSARATI and the Watcher MASS SSARATU, or KIA MASS SSARATU.
And the Watcher appears sometimes as a great and fierce Dog, who prowls about the Gate or the Circle, frightening away the idimmu who forever lurk about the barriers, waiting for sacrifice. And the Watcher aloft the Sword of Flames, and even the Elder Gods are awed thereby. And sometimes the Watcher appears as a Man in A long Robe, shaven, with eyes that never lose their stare. And the Lord of the Watchers dwells, it is said, among the Wastes of the IGIGI, and only Watches and never raises the Sword or fights the idimmi, save when the Covenant is invoked by none less than the Elder Gods in their Council, like unto the Seven Glorious APHKHALLU.
And sometimes the Watcher appears as the Enemy, ready to devour the Priest who has erred in the incantations, or omitted the sacrifice, or acted in defiance of the Covenant, for which acts the very Elder Gods cannot forbid that silent Race from exacting its toll. And it is said that some of that Race lie waiting for the Ancient Ones to once more rule
the Cosmos, that they may be given the right hand of honour, and that such as these are lawless. This is what is said.
THE PRELIMINARY INVOCATION
When the time has come to summon the Watcher the first time, the place of thy calling must be clean, and a double circle of flour drawn about thee. And there should be no altar, but only the new Bowl with the three carven signs on it. And the Conjuration of the Fire should be made, and the sacrifices heaped thereupon, into the burning bowl. And the Bowl is now called AGA MASS SSARATU, and to be used for no other purpose, save to invoke the Watcher.
And the bowl must be lain between the Circles, facing the Northeast. And thy vestments should be black, and thy cap black.
And the Sword must be at hand, but not yet in the ground. And it must be the Darkest Hour of the Night. And there must be no light, save for the AGA MASS SSARATU. And the Conjuration of the Three must be made, thus:
ISS MASS SSARATI SHA MUSHILIPSHURURUXISHA LEMNUTI! IZIZANIMMA ILANI RABUTI
SHIMA YA DAB ABI!
DINA DINA ALAKTI LIMDA! ALSI KU NUSHI İLANI MUSHITI!
IA MASS SSARATIISS MASS SSARATI BA IDS MASS SSARATU!
And this special Conjuration may be made at any time the Priest feels he is in danger, whether his life or his spirit, and the Three Watchers and the One Watcher will rush to his aid.
This being said, at the words IDS MASS SSARATU the Sword must be thrust into the ground behind the AGA MASS SSARATU with force. And the Watcher will appear for the instructions to be made by the Priest.
THE NORMAL INVOCATION OF THE WATCHER
This Invocation is to be made during the course of any Ceremony when it is necessary to summon the Watcher to preside over the outer precincts of the Circle or Gate. The Sword is to be thrust into the ground as before, in the Northeast section, but the AGA MASS SSARATU is not necessary LEST THOU HAST NOT MADE SACRIFICE TO THINE
WATCHER IN THE SPACE OF ONE MOON in which case it is necessary to sacrifice to It anew whether in that Ceremony or at some other, earlier.
Raise the Copper Dagger of INANNA of the Calling, and declaim the Invocation in a clear voice, be it loud or soft:
IAMASS SSARATU!
I conjure Thee by the Fire of GIRRA The Veils of Sunken Varloorni,
And by the Lights of SHAMMASH.
I call Thee here, before me, in visible shadow
In beholdable Form, to Watch and Protect this Sacred Circle, this Holy Gate of (N.) May He of the Name Unspeakable, the Number Unknowable,
Whom no man hath seen at any time, Whom no geometer measureth, Whom no wizard hath ever called CALL THEE HERE NOW!
Rise up, by ANU I summon Thee! Rise up, by ENLIL I summon Thee! Rise up, by ENKII summon Thee! Cease to be the Sleeper of EGURRA.
Cease to lie unwaking beneath the Mountains of KUR. Rise up, from the pits of ancient holocausts!
Rise up, from the old Abyss of NARR MARRATU! Come, by ANU!
Come, by ENLIL! Come, by ENKI!
In the Name of the Covenant, Come and Rise up before me!
IA MASS SSARATU! IA MASS SSARATU! IA MASS SSARATU ZI KIA KANPA!
BARRGOLOMOLONETH KIA!
SHTAH!
At this point, the Watcher will surely come and stand outside the Gate or Circle until such time as he is given the license to depart by striking of the Priest's left hand on the hilt of the Sword, while pronouncing the formula BARRA MASS SSARATU! BARRA!
Thou mayest not depart thine sacred precincts until the Watcher has been given this license, else he will devour thee. Such are the laws.
And he care not what he Watches, only that he obey the Priest.
OF THE BURNING OF EVIL SPIRITS
HERE are the Banishments, the Burnings, and the Bindings handed down to us by ENKI, the Master. They are to be performed over the AGA MASS SSARATU by the Priest, with the appropriate images as described herein. The incantations must be recited after the Watcher has been summoned, and he will do the deeds set down for him by the incantations. When he returns, he is to be dismissed as set down previously. Know that, when images are used, they must be burned utterly, and the ashes buried in safe ground where none may find them, else to touch them would mean death.
Know that the Evil Spirits are principally Seven, for the Seven Maskim who tear away the heart of a man and mock his Gods. And their Magick is very strong, and they are the Lords over the shadows and over the depths of the Seas, and reigned once, it is said, over MAGAN, whence they came. The banishings, or exorcisms, are to be pronounced in a clear voice without trembling, without shaking. The arms should be held over the head in the attitude of a Priest of SHAMMASH, and the eyes must behold the Spirit of the God SHAMMASH, even though it be the time of the Sleeping of SHAMMASH behind the Mountains of the Scorpion.
No word must be changed. These must not be shown to any but the properly instructed. To show them to anyone Other is to ask the curse of NINNGEOZHIDA on yourself and upon your generations.
The BookMAKLUof the Burnings:
THE EXORCISM OF THE CROWN OF ANU
The Priest, in time of peril, shall put on the spotless white crown of ANU with the Eight- rayed Seal and stand in the prescribed manner with the Tablets of Calling on his breast and the copper Dagger of INANNA in his right hand, aloft.
For, it is said, if a man builds a fire, does he no build it in a Pit, that he might not be harmed thereby? Thus is it true of the UDUGGU we call, for they are like Fire and every caution must be used lest they consume the magician and his entire generation.
Thus, the Exorcism of ANU
I have put the Starry Crown of Heaven, the potent Disk of ANU on my head That a kindly Spirit and a kindly Watcher
Like the God that hath made me May stand at my head always
To life me to favour with the Elder Gods
UDUGGHUL ALLACHUL MALLACHUL MASQIMCHUL DINGIRCHUL
No Evil Spirit No Evil Demon No Evil God No Evil Fiend No Hag Demon
No Filth-Eating Demon No Thieving Demon
No Shadow of the Night No Shell of the Night
No Mistress of the Demon No Offspring of the Demon No Evil Spell
No Enchantment No Sorcery
NO EVIL IN THE WORLD OR UNDER IT OVER THE WORLD OR INSIDE THE WORLD MAY SEIZE ME HERE!
BARRA ANTE MALDA! BARRA ANGE GE YENE! ZI DINGIR ANNA KANPA! ZI DINGIR KIA KANPA!
GAGGAMANNU!
A CONJURATION AGAINST THE SEVEN LIERS-IN-WAIT
They are Seven They are Seven
In the depths of the ocean, they are Seven In the shining heavens, they are Seven They proceed from the ocean depths They proceed from the hidden retreat They are neither male nor female These which stretch themselves out like chains They have no spouse They beget not children They are strangers to charity They ignore prayers They scoff at wishes
They are vermin that come forth from the Mountains of MASHU
Enemies of Our Master ENKI
They are the vengeance of the Ancient Ones Raising up difficulties
Obtaining power through wickedness
The Enemies! The Enemies! The Seven Enemies! They are Seven!
They are Seven!
They are Seven times Seven!
Spirit of the Sky, Remember! Spirit of the Earth, Remember!
THE EXORCISM BARRA EDINNAZU FOR SPIRITS WHO ATTACK THE CIRCLE
ZI ANNA KANPA! ZI KIA KANPA!
GALLU BARRA! NAMTAR BARRA! ASHAK BARRA!
GIGIM BARRA! ALAL BARRA! TEFAL BARRA! MASQIM BARRA! UTUQ BARRA!
IDPA BARRA! LALARTU BARRA! LALLASSU BARRA! AKHKHARU BARRA! URUKKU BARRA! KIELGALAL BARRA! LILITU BARRA!
UTUQ XUL EDIN NA ZU! ALLA XUL EDIN NA ZU! GIGIM XUL EDIN NA ZU! MULL A XUL EDIN NA ZU! DINGIRXUL EDIN NA ZU! MASQIM XUL EDIN NA ZU! BARRA!
EDINNAZU!
ZI ANNA KANPA! ZI KIA KANPA!
THE EXORCISM ZI DINGIR
(To be used against any kind of malefick)
ZI DINGIR NNGIE NE KANPA ZI DINGIR NINGI E NE KANPA ZI DINGIR ENNUL E NE KANPA
ZI DINGIR NINNUL E NE KANPA
ZI DINGIR ENN KURKUR E NE KANPA ZI DINGIR NINN KURKUR E NE KANPA ZI DINGIR N DA SHURRIM MA KANPA
ZI DINGIR NINNDA SHURRIM MA KANPA ZI DINGIR ENDUL AAZAG GA KANPA
ZI DINGIR NINNDUL AAZAG GA KANPA ZI DINGIR ENUHDDIL LA KANPA
ZI DINGIR NINN UHDDIL LA KANPA ZI DINGIR ENMESHIR RAA KANPA
ZI DINGIR NINNME SHIR RAA KANPA
ZI DINGIR ENAA MAA A DINGIR ENLIL LAAGE KANPA
ZI DINGIR NINNA MAA A DINGIR NINNLIL LAAGE KANPA
ZI DINGIR SSISGI GISH MA SAGB A DAA NIIDDA ENNUBALLEMA KANPA ZI DINGIR
BHABBHAR L'GAL DEKUD DINGIR RIENNEGE KANPA
ZI DINGIR NİNNİ DUGGAANI DINGIR A NNUNNA IA AN SAGGNNUUNGA GATH A GAN ENE KANPA!
THE EXORCISM AGAINST AZAG-THOTH AND HIS EMISSARIES
(An image must be made of a throne-chair, and put into the flames of the AGA MASS SSARATU while chanting the following exorcism.)
Boil! Boil! Bum! Bum! UTUK XUL TA ARD ATA!
Who art thou, whose son?
Who are thou, whose daughter?
What sorcery, what spells, has brought thee here? May ENKI, the Master of Magicians, free me!
May ASHARILUDU, son of ENKI, free me! May they bring to nought your vile sorceries! I chain you!
I bind you!
I deliver you to GIRRA Lord of the Flames
Who sears, burns, enchains
Of whom even mighty KUTULU has fear!
May GIRRA, the Ever-burning One gives strength to my arms!
May GIB IL, the Lord of Fire, givepower to my Magick! Injustice, murder, freezing of the loins, Rending of the bowels, devouring of the flesh, and madness In all ways hast thou persecuted me!
Mad God of CHAOS! May GIRRA free me!
AZAG-THOTH TA ARDATA! IA MARDUK! IA MARDUK! IA ASALLUXI!
You have chosen me for a corpse. You have delivered me to the Skull. You have sent Phantoms to haunt me.
You have send vampires to haunt me.
To the wandering Ghosts of the Wastes, have you delivered me. To the Phantoms of the fallen ruins, have you delivered me.
To the deserts, the wastes, the forbidden lands, you have handed me over. Open Thy Mouth In Sorceries Against Me No More!
I have handed thine image over Into the flames of GIB IL!
Burn, Mad Fiend! Boil, Mad God!
May the Burning GIRRA untie thy knots! May the Flames of GIB IL untie your cord! May the Law of the Burning seize your throat! May the Law of the Burning avenge me!
It is not I, but MARDUK, son of ENKI, Masters in Magick, that commands Thee! KAKKAMMU! KANPA!
INCANTATION AGAINST THE ANCIENT ONES
(To be recited each year, when the Bear hangs from its Tail in the Heavens)
Destructive Storms and Evil Winds are they An evil blast, herald of the baneful storm
An evil blast, forerunner of the baneful storm They are mighty children, Ancient Ones Heralds of Pestilence Throne-bearers of NINNKIGAL
They are the flood which rusheth through the Land
Seven Gods of the Broad Heavens Seven Gods of the Broad Earth Seven Ancient Ones are They Seven
Gods of Might
Seven Evil Gods Seven Evil Demons
Seven Demons of Oppression Seven in Heaven
Seven on Earth
UTUG XUL ALA XUL GIDIM XUL MULL A XUL DINGIR XUL MASQIM XUL
ZI ANNA KANPA! ZI KIA KANPA
ZI DINGIR ENLIL LA LUGAL KURKUR RA GE KANPA! ZI DINGIR NINLIL LA NIN KURKUR RA
GE KANPA!
ZI DINGIR NINIB IBILA ESHARRA GE KANPA! ZI DINGIRNINNI NIN KURKUR RA GE KANPA!
ZI DINGIR A NUNNA DINGIR GALGALLA E NE KANPA! ZI DINGIR ANNA KANPA!
ZI DINGIR KIA KANPA!
BABABARARARA ANTE MALDADA! BABABARARARA ANTE GEGE ENENE!
INCANTATION OF PROTECTION AGAINST THE WORKERS OF THE ANCIENT ONES
SHAMMASH SHA KASHSHAPIYA KASSHAP TIYA EPISHYA MUSHTEPISH TIYA!
Kima Tinur khuturshuna Trim! Lichulu Lizubu u Littaattuku!
E Pishtashunu Kima meh naadu ina tikhi likhtu!
SHUNU LIMUTUMA ANAKU LUUBLUYI! SHUNU LINISHUMA ANAKU LUUDNIN! SHUNU
LHKTISHUMA ANAKU LUUPPATARI!
Tirrama shaluti Sha Kashshapti Sha Ruchi ye Ipushu
Shupi yi arkhish Uppu yush!
ZI DINGIR GAL KESHSHEBA KANPA!
(This to be recited Seven times in the Circle of Flour before the AGA MASS SSARATU when it is found that the worshippers of TIAMAT are raising Powers against thee or thy
neighbourhood. Or, it may said when the Great Bear is suspendedfrom his Tail in the Heavens, which is the Time the baneful worshippers gather for their Rites, and by which they mark their calendar. The mercy of ANU be upon thee I)
THE EXORCISM AGAINST THE POSSESSING SPIRIT
(This to be said when the body of possessed is distant, or when secrecy must be maintained. To be performed within thy Circle, before the Watcher.)
The wicked God The wicked Demon
The Demon of the Desert The Demon of the Mountain The Demon of the Sea
The Demon of the Marsh The wicked Genius
The Enormous Larvae The wicked Winds
The Demon that seizeth the body The Demon that rendeth the body
SPIRIT OF THE SKY, REMEMBER! SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
The Demon that seizeth man The Demon that seizeth man The GIGIM who worketh Evil
The Spawn of the wicked Demon SPIRIT OF THE SKY, REMEMBER!
SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
He who forges images He who casts spells The Evil Angel
The Evil Eye The Evil Mouth The Evil Tongue The Evil Lip
The Most Perfect Sorcery
SPIRIT OF THE SKY, REMEMBER! SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
NINNKIGAL, Spouse of NINNAZU
May she cause him to turn his face toward the Place where she is! May the wicked Demons depart!
May they seize one another!
May they feed on one another's bones! SPIRIT OF THE SKY, REMEMBER! SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
THE EXORCISM ANNAKIA
(A conjuration of Heaven and Earth and All Between against the Possessing Spirit, to be recited seven times over the body of the possessed person till the spirit issueth forth from his nose and mouth in the form of liquid andfire, like unto green oils. Then the person shall be whole, and shall sacrifice to INANNA at her Temple. And this must not be omitted, lest the spirit return to what INANNA has cast off)
ZI DINGIR ANNA KANPA! ZI DINGIR KIA KANPA!
ZI DINGIR URUKI KANPA! ZI DINGIR NEBO KANPA! ZI DINGIR ISHTAR KANPA!
ZI DINGIR SHAMMASH UDDU KANPA! ZI DINGIR NERGAL KANPA!
ZI DINGIR MARDUK KANPA!
ZI DINGIR NINIB ADDAR KANPA! ZI DINGIR IGIGI KANPA!
ZI DINGIR ANNUNNAKIA KANPA
ZI DINGIR ENLIL LA LUGAL KURKURRAGE KANPA! ZI DINGIR NENLIL LA NINKURKURRAGE KANPA!
ZI DINGIR NINIB IBBILA ESHARRAGE KANPA!
ZI DINGIR NİNNİNİ KURKURRAGE GIGSHI INN BHABBHARAGE KANPA! ZI DINGIR ANNUNNA DINGIR GALGALLAENEGE KANPA!
KAKAMMU!
THE BINDING OF THE EVIL SORCERERS
(When thou art haunted by the spells of the worshippers of the Ancient Ones, make images of them, one male and one female, and burn them in the flames of the AGA MASS SSARATU, while pronouncing the following Incantation of the Binding:)
I invoke you, Gods of the Night
Together with you I call to the Night, to the Covered Woman I call in the Evening, at Midnight, and in the Morning Because they have enchanted me
The sorcerer and the sorceress have bound me
My God and my Goddess cry over me.
I am plagued with pain because of illness. I stand upright, I cannot lie down
Neither during the night nor during the day. They have stuffed my mouth with cords!
They have closes my mouth with grass!
They have made the water of my drink scarce. My joy is sorrow, and my merriment is grief. Arise! Great Gods! Hear my waiting!
Obtain justice! Take notice of my Ways!
I have an image of the sorcerer and the sorceress, Of my enchanter and enchantress.
May the Three Watches of the Night dissolve their evil sorceries! May their mouths be wax, their tongues honey.
The word of my doom which they have spoken, May they melt like wax!
The spell that they worked, may it pour away like honey. Their knot it broken!
Their work destroyed!
All their speech fills the deserts and the wastes
According to the Decree which the Gods of the Night have issued. It is finished.
ANOTHER BINDING OF THE SORCERERS
(Take a cord with ten knots. As you recite each line of the incantation, untie one knot. When this is finished, throw the cord into the flames and give thanks to the Gods)
My images have you given over to the dead; turn back! My images have you seen with the dead; turn back! My images have you thrown to the side of the dead; turn back! My images have you thrown to the ground of the dead; turn back! My images have you buried in the coffin with the dead; turn back! My images have you given over to the destruction; turn back!
My images have you enclosed with walls; turn back!
My images have you struck down on doorsteps; turn back! My images have you locked into the gate of wall; turn back! My images have you given over to the God of Fire; turn back!
A MOST EXCELLENT CHARM AGAINST THE HORDES OF DEMONS THAT ASSAIL IN THE NIGHT
(May be chanted while walking around the circumference of the Circle, and sprinkling the vicinity with sweet water, using a pine cone or golden brush. An image of a Fish may be at hand, and the incantation pronounced clearly, every word, either whispered softly, or shouted loudly.)
ISA YA! ISA YA! RI EGA! RI EGA!
BI ESHA BI ESHA! XIYILQA! XIYILQA! DUPPIRA ATLAKA ISA YA URI EGA LIMUTTIKUNU KIMA QUTRILITILLI SHAMI YE INA ZUMRI YA ISA YA
INA ZUMRI YA RI EGA INA ZUMRI YA BI ESHA INA ZUMRI YA XIYILQA INA ZUMRI YA
DUPPIRA INA ZUMRI YA ATLAKA
INA ZUMRI YA LA TATARA INA ZUMRI YA LA TETIXXI YE
INA ZUMRI YA LA TAQARRUBA INA ZUMRI YA LA TASANIQA
NI YISH SHAMMASH KABTU LU TAMATUNU NI YISH ENKI BEL GIMRI LU TAMATUNU
NI YISH MARDUK MASHMASH I LAN I LU TAMATUNU NI YISH GISHB AR QAM I KUNU LU TAMATUNU
INA ZUMRI YA LU YU TAPPARRASAMA!
THE CONJURATION OF THE MOUNTAINS OF MASHU
(A spell to cause consternation in the Enemy, and confuse his thoughts. It is also a binding, that the evil sorcerer may not see his spells work their desired ends, but melt away like honey or wax. These Mountains are called SHADU, and are the hiding places of the Serpents of KUR. A spell to cause ultimate destruction.)
SHADU YU LIKTUMKUNUSHI SHADU YU LI KE A KUN USHI SHADU YU LINI YIX KUNUSHI SHADU YU LI YIXSI KUNUSHI SHADU YU LITE KUNUSHI SHADU YU LINI KUNUSHI SHADU YU LINIR KUNUSHI SHADU YU LIKATTIN KUNUSHI
SHADU YU DANNU ELIKUNU LIMQUT INA ZUMRI YA LU YU TAP PARRA SAMA!
THE BOOK OF CALLING
THIS is the Book of the Ceremonies of Calling, handed down since the time the Elder Gods walked the Earth, Conquerors of the Ancient Ones.
This is the Book of NINNGHIZHIDDA, Horned Serpent, the Lady of the Magick Wand. This is the Book of NINAXAKUDDU, The Queen, Mistress of the Incantations.
This is the Book of ASALLUXI, the King, the Lord of Magick. This is the Book of AZAG, the Enchanter. This is the Book of EGURA, the Dark Waters of ABSU, Realm of ERESHKIGAL, Queen of Death.
This is the Book of the Ministers of Knowledge, FIRIK and PIRIK, the Demon of the Snake-Entwined Magick Wand and the Demon of the Thunderbolt, Protectors of the Arcane Faith, the Most Secret Knowledge, to be hidden from those not of us, from the uninitiated.
This is the Book of ASARU, the Eye on the Throne.
This is the book of USHUMGALLUM, Mighty Dragon, bom of HUBUR, of the Battle Against the Elder Gods.
This is the Book of ENDUKUGGA and NINDUKUGGA, Male and Female Monsters of the Abyss, of the Claws like Daggers and the Wings of Darkness.
This is further the Book of NAMMTAR, Chief among the Magicians of ERESHKIGAL. This is the Book of the Seven Demons of the Ignited Spheres, of the Seven Demons of the Flame.
This is the Book of the Priest, who governeth the Works of Fire!
Know, first, that the Power of the Conquerors is the Power of the Magick, and that the stricken gods will ever tempt thee away from the Legions of the Mighty, and that you will feel the subtle fluids of thy body moving to the breath of TIAMAT and the Blood of KINGU who races in your veins. Be ever watchful, therefore, not to open this Gate, or, if thou must needs, put a time for its closing before the rising of the Sun, and seal it at that time; for to leave it open is to be the agent of CHAOS.
Know, secondly, that the Power of Magick is the Power of Our Master ENKI, Lord of the Seas, and Master of Magick, Father of MARDUK, Fashioner of the Magick Name, the Magick Number, the Magick Word, the Magick Shape. So, therefore, the Priest who governeth the works of Fire, and of the God of Fire, GISHBAR called GIBIL, must firstly sprinkle with the Water of the Seas of ENKI, as a testament to his Lordship and a sign of the Covenant that exists between him and thee.
Know, thirdly, that by the Power of the Elder Gods and the submission of the Ancient
Ones, thou mayest procure every type of honour, dignity, wealth and happiness, but that these are to be shunned as the Purveyors of Death, for the most radiant jewels are to be found buried deep in the Earth, and the Tomb of Man is the Splendour of ERESHKIGAL, the joy of KUTULU, the food of AZAG-THOTH.
Therefore, thine obligation is as of the Gatekeep of the Inside, agent of MARDUK, servant of ENKI, for the Gods are forgetful, and very far away, and it was to the Priests of the Flame that Covenant was given to seal the Gates between this World and the Other, and to keep Watch thereby, through this Night of Time, and the Circle of Magick is the Barrier, the Temple, and the Gate between the Worlds.
Know, fourthly, that it is become the obligation of the Priests of the Flame and the Sword, and of all Magick, to bring their Power to the Underworld and keep it chained thereby, for the Underworld is surely the Gate Forgotten, by which the Ancient Ones ever seek Entrance to the Land of the Living, And the Ministers of ABSU are clearly walking the Earth, riding on the Air, and upon the Earth, and sailing silently through the Water, and roaring in the Fire, and all these Spirits must be brought to subjection to the Person of the Priest of Magick, before any else. Or the Priest becomes prey to the Eye of Death of the Seven ANNUNNAKI, Lord of the Underworld, Ministers of the Queen of Hell.
Know, fifthly, that the worshippers of TIAMAT are abroad in the world, and will give fight to the Magician. Lo, they have worshipped the Serpent from Ancient Times, and have always been with us. And they are to be known by their seeming human appearance which has the mark of the Beast upon them, as they change easily into the Shapes of animals and haunt the Nights of Men and by their odour, which comes of burning incenses unlawful to the worship of the Elder Ones. And their Books are the Books of CHAOS and the flames, and are the Books of the Shadows and the Shells. And they worship the heaving earth and the ripping sky and the rampant flame and the flooding waters; and they are the raisers of the legions of maskim, the Liers-In-Wait. And they do not know what it is they do, but they do it at the demands of the Serpent, at whose Name even ERESHKIGAL gives fright, and the dread KUTULU strains at his bonds:
MUMMU TIAMAT Queen of the Ancient Ones!
Know, sixthly, that thou shalt not seek the operations of this Magick save by the rules and governments set down herein, for to do other is to take the most awful risk, for thyself and for all mankind. Therefore, heed these words carefully, and change not the words of the incantations, whether thou understand them, or understand them not, for they are the words of the Pacts made of Old, and before Time. So, say them softly if the formula is "softly", or shout them aloud if the formula is "aloud", but change not one measure lest thou call something Else, and it be your final hour.
Know, seventhly, of the Things thou art to expect in the commission of this Most sacred Magick. Study the symbols well, and do not be afraid of any awful spectre that shall
invade thine operation, or haunt thine habitat by day or by night. Only charge them with them the words of the Covenant and they will do as you ask, of thou be strong. And if thou performest these operations often, thou shalt see things becoming dark; and the Wanderers in their Spheres shall no more be seen by thee; and the Stars in their places will lose their Light, and the Moon, NANNA, by whom thou also workest, shall become black and extinguished,
AND ARATAGAR SHALL BE NO MORE, AND THE EARTH SHALL ABIDE NOT
And around thee shall appear the Flame, like Lightning flashing in all directions, and all things will appear amid thunders, and from the Cavities of the Earth will leap forth the ANNUNNAKI, Dog-Faced, and thou shalt bring them down.
And the Sign of your Race is this:
t wear at all times, as the Sign of the Covenant between thee and the Elder Gods. And the Sign of the Elder
Ones is this:
Which thou shalt wear at all times, as the sign of the Power of the Magick of ENKI. And I have told thee all
this before, but I tell thee again, for the Priest, being furnished with every kind of Armour, and armed, he is
similar to the Goddess.
The Place of Calling shall be high in the Mountains, most preferably; or near the Sea; or in some secluded area far from the thoughts of Man; or in the desert; or atop an ancient temple. And it shall be clean, and free from the unwanted. Thus, the Place, once chosen, shall be purified by supplications to thine particular God and Goddess, and by burning offerings of pine and cedar. And a round load shall be brought, and salt. And, having offered it to the personal deities, the Priest shall pronounce, solemnly, the following exorcism that the Place of Calling be cleansed and all Evil that the Place of Calling be cleansed and all Evil banished thereby; and the Priest shall not change one word or letter of this exorcism, but recite it faithfully as it is put down:
ENU SHUB AM GIG ABSUKISH EGIGGA
GAR SHAG DA SISIE AMARDA YA DINGIR UD KALAMA SINIKU DINGIR NINAB GUYU NEXRRANIKU GA YA SHU SHAGMUKU TU!
And they Bread burned in the bronze brazier of Calling: and the Salt scattered about the room, sixty times.
And a Circle shall be drawn on the ground, in the midst whereof you shall stand while reciting the conjurations set forth, taking especial care not to venture forth from the boundaries of the Circle, the holy MANDAL of Calling, lest thou be consumed by the invisible monsters from the EGURRA of ERESHKIGAL, as was the Priest ABDUL BEN-MARTU in a public square in Jerusalem.
And the Circle shall be drawn in lime, or barley, or white flour. Or dug in the ground with the Dagger of INANNA of Calling. Or embroidered in the most precious silk, or expensive cloth.
And the colours thereof shall be only black and white, and no other.
And the Frontlet of Calling, and the Standards of Calling, shall all be of fine cloth, and in the colours of NINIB and INANNA, that is, of Black and White, for NINIB knows the Outer Regions and the ways of the Ancient Ones, and INANNA subdued the Underworld and vanquished the Queen thereof
And the Crown of Calling shall bear the Eight-Rayed Star of the Elder Gods, and may be of beaten copper, set in with precious stones.
And thou shalt bear with thee a Rod of lapis lazuli, the Five-Rayed Star about thy neck, the Frontlet, the Girdle, the Amulet of UR about thine Arm, and a pure and unspotted Robe.
And these things shall be worn for the Operations of Calling only, and at other times shall be put away and hid, so that no eye may see them, save your own. As for the worship of the Gods, it is after the fashion of your country, but the Priests of Old were naked in their rites.
And thou shalt put down the Circle. And thou shalt invoke thy God and thy Goddess, but their Images must be removed from the altar and put away, unless thou call the Powers of MARDUK, in which case an Image of MARDUK should be set thereupon, and no other. And the perfumes must be burnt in the brazier this Book. And the Watcher summoned, after Its fashion. And the Four Gates invoked, being the Four Watchtowers that stand about thee and the circumference of the MANDAL and witness the Rites, and Watch the Outside, that the Ancient Ones may not trouble thee.
And the Invocations of the Four Gates is after this fashion, which thou recite loudly, in a clear voice:
OF THE INVOCATION OF THE FOUR GATES FROM THE WORLD BETWEEN THE SPHERES
Invocation of the North Gate
Thee I invoke, Silver Hunter from the Sacred City of UR!
Thee I call forth to guard this North Place of the Most Holy Mandal against the vicious warriors of Flame from the Principalities of DRA!
Be thou most vigilant against the UTUKKI of TIAMAT The Oppressors of ISHNIGARRAB
The Throne of AZAG-THOTH!
Draw Thy bow before the fiends of ABSU
Loose Thy arrow at the hordes of Dark Angels that beset the beloved of ARRA on all sides and in all places. Be watchful, Lord of the North Ways.
Remember us, King of our Homeland, Victor of Every War and Conqueror over Every Adversary. See our Lights and hear our Heralds, and do not forsake us. Spirit of the North, Remember!
Invocation of the Eastern Gate
Thee I invoke, Mistress of the Rising Star. Queen of Magick, of the Mountains of MASHU!
Thee I call forth this day to guard this Most Holy mandal against the Seven Ensnarers, the Seven Liers- In-Wait, the evil Maskim, the Evil Lords!
Thee I Summon, Queen of the Eastern Ways, that thou mayest protect me from the Eye of Death, and the evil rays of the ENDUKUGGA and NINDUKUGGA!
Be watchful, Queen of the Eastern Ways, and Remember! Spirit of the East, Remember!
Invocation of the Southern Gate
Thee I invoke, Angel, Guardian against the URULU Dread City of Death, Gate of No Return!
Do Thou stand at my side!
In the Names of the most Mighty Hosts of MARDUK and ENKI, Lords of the Elder Race, the ARRA, do Thou stand firm behind me!
Against PAZUZU and HUMWAVA, Fiends of the Southwest Winds, do Thou stand form!
Against the Lords of the Abominations, do Thou stand form! Be Thou the Eyes behind me, The Sword behind me, The Spear behind me, The Armour behind me.
Be watchful, Spirit of the Southern Ways, and Remember! Spirit of the South, Remember!
The Invocation of the Western Gate
Thee I invoke, Spirit of the Land of MER MARTU! Thee I invoke, Angel of the Sunset!
From the Unknown God, protect me! From the Unknown Demon, protect me! From the Unknown Enemy, protect me! From the Unknown Sorcery, protect me! From the Waters of KUTULU, protect me!
From the Wrath of ERESHKIGAL, protect me! From the Swords of KINGU, protect me!
From the Baneful Look, the Baneful Word, the Baneful Name, the Baneful Number, the Baneful Shape, protect me!
Be watchful, Spirit of the Western Ways, and Remember! Spirit of the West Gate, Remember!
The Invocation of the Four Gates
MER SIDI! MER KURRA! MER URULU! MER MARTU!
ZI DINGIR ANNA KANPA! ZI DINGIR KIA KANPA!
UTUK XUL, TA ARD ATA! KUTULU, TA ATTALAKLA! AZAG-THOTH, TA KALLA! IA ANU! IA ENLIL! IANNGI! ZABAO!
Here follows several particular invocations, for summoning various Powers and Spirits. There may be Words of Necromantic Art, by which it is desirous to speak with the Phantom of someone dead, and perhaps dwelling in ABSU, and thereby a servant of ERESHKIGAL, in which case the Preliminary Invocation that follows is to be used, which is the Invocation used by the Queen of Life, INANNA, at the time of her Descent into that Kingdom of Woe. It is no less then the Opening of the Gate of Ganzir, that leads to the Seven Steps into the frightful Pit. Therefore, do not be alarmed at the sights and sounds that will issue forth from that Opening, for they will be the wails and laments of the Shades that are chained therein, and the shrieking of the Mad God on the Throne of Darkness.
PRELIMINARY INVOCATION OF THE OPERATION OF CALLING OF THE SPIRITS OF
THE DEAD WHO DWELL IN CUTHA, OF THE LOST
BAAD ANGARRU! NTNNGHTZHTDD A!
Thee I invoke, Serpent of the Deep!
Thee I invoke, NINNGHIZHIDDA, Horned Serpent of the Deep! Thee I invoke, Plumed Serpent of the Deep!
NINNGHIZHIDDA!
Open!
Open the Gate that I may enter!
NINNGHIZHIDDA, Spirit of the Deep, Watcher of the Gate, Remember!
In the Name of our Father, ENKI, before the Flight, Lord and Master of Magicians, Open the Gate that I may enter!
Open, lest I attack the Gate! Open, lest I break down its bars! Open, lest I attack the Walls!
Open, lest I leap over It by force!
Open the Gate, lest I cause the Dead to rise and devour the Living! Open the Gate, lest I give the Dead power over the Living!
Open the Gate, lest I make the Dead to outnumber the Living! NINNGHIZHIDDA, Spirit of the Deep, Watcher of the Gate, Open! May the Dead rise and smell the incense!
And when the Spirit of the on called appears, do not be frightened at his Shape of condition, but say to him these words
LUG UDUUG UUGGA GISHTUGBI
and he will put on a comely appearance, and will answer truthfully all the questions you shall put to him, which he has writ to answer.
And it must be remembered that, after the questions have been answered to satisfaction, the Spirit is to be sent back to whence it came and not detained any longer, and no attempt must be made to free the Spirit, for that is in violation of the Covenant, and will bring upon thee and thy generations a most potent curse, wherefore it is unlawful to move the bones of the Dead or to disinter the bones of the Dead. And the Spirit may be sent back by means of these words
BARRA LUG UDUUG UUGGA!
and he will immediately disappear and return to his resting place. If he does not go at once, simply recite again those words, and he will do so.
The following is the Great Conjuration of All the Powers, to be used only in extreme necessity, or to silence a rebellious spirit who plagues thee, or who causeth consternation about the MANDAL for reasons unknown to thee, perhaps as agent for the Ancient Ones. In such a case, it is urgent to send back the Spirit before it gains Power by dwelling in the Upper World, for as long as one of these is present upon the Earth, it gains in strength and Power until it is almost impossible to control them, as they are unto Gods.
This is the Conjuration, which thou recite forcefully:
THE GREAT CONJURATION OF ALL THE POWERS
SPIRIT OF THE SKY, REMEMBER! SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
Spirits, Lords of the Earth, Remember! Spirits, Ladies of the Earth, Remember!
Spirits, Lords of the Air Remember! Spirits, Ladies of the Air, Remember! Spirits, Lords of the Fire, Remember! Spirits, Ladies of the Fire, Remember! Spirits, Lords of the Water, Remember! Spirits, Ladies of the Water, Remember! Spirits, Lords of the Stars, Remember! Spirits, Ladies of the Stars, Remember!
Spirits, Lords of all hostilities, Remember! Spirits, Ladies of all hostilities, Remember!
Spirits, Lords of all peacefulness, Remember! Spirits, Ladies all peacefulness, Remember! Spirits, Lords of the Veil of Shadows, Remember! Spirits, Ladies of the Veil of Shadows, Remember! Spirits, Lords of the Light of Life, Remember!
Spirits, Ladies of the Light of Life, Remember! Spirits, Lords of the Infernal Regions, Remember! Spirits, Ladies of the Infernal Regions, Remember! Spirits, Lords of the Lords of MARDUK, Remember! Spirits, Ladies of the Lords of MARDUK, Remember!
Spirits, Lords of SIN, Who maketh his ship cross the River, Remember! Spirits, Ladies of SIN, Who maketh his ship cross the skies, Remember! Spirits, Lords of SHAMMASH, King of the Elder Ones, Remember! Spirits, Ladies of SHAMMASH GULA, Queen of the Elder Ones, Remember! Spirits, Lords of TSHKU, Lord of the ANNUNAKI, Remember!
Spirits, Ladies of the Goddess ZIKU, Mother of ENKI, Remember!
Spirits, Lords of NINNASU, Our Father of the Numerous Waters, Remember! Spirits, Ladies of NINNUAH, Daughter of ENKI, Remember!
Spirits, Lords of NINNGHIZHIDDA, Who upheaves the face of the Earth, Remember! Spirits, Ladies of NİNNİSİ ANA, Queen of Heaven Remember!
Spirits, Lords and Ladies of the Fire, GIB IL, Ruler Supreme on the Face of the Earth, Remember!
Spirits of the Seven Doors of the World, Remember! Spirits of the Seven Locks of the World, Remember! Spirit KHUSBIKURK, Wife of NAMMTAR, Remember!
Spirit KEHTIM KURUKU, Daughter of the Ocean, Remember!
SPIRIT OF THE SKY, REMEMBER! SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
AMANU! AMANU! AMANU!
Here ende th the Great Conjuration.
THE CONJURATION OF IA ADU EN I
(A great Mystical Conjuration)
IA IA IA!
ADUENI BA NINIB NINIB BA FIRIK FIRIK BA PIRIK
PIRIK BA AGGA BA ES AGGA BA ES BA AKKA BAR! AKKA BAR BA AKKA BA ES AKKA BA ES BA AKKA BAR AKKA BAR BA AGGA BA ES AGGA BA ES BA PIRIK
PIRIK BA FIRIK FIRIK BE NINIB NINIB BA ADU EN IIAIAIAIA!
KUR BUR IA! EDİN B A EGA ERİM BA EGURA E! E! E!
IA IA IA!
EKHIIAK SAKKAK EKHI AZAG-THOTH EKHI ASARU
EKHI CUTHALUIA! IA! IA!
WHAT SPIRITS MAY BE USEFUL
In the Ceremonies of Calling, any type of Spirit may be summoned and detained until It has answered your questions or provided you with whatever you desire. The Spirits of the Dead may be invoked. The Spirits of the Unborn may be invoked. The Spirits of the Seven Spheres may be invoked. The Spirits of the Flame may be invoked. In all, there may be One Thousand-and-One Spirits that are of principal importance, and these you will come to know in the course of your experiments. There are many others, but some have no power, and will only confuse.
The best Spirits to summon in the early Rites are the Fifty Spirits of the Names of Lord MARDUK who give excellent attendance and who are careful Watchers of the Outside. They should not be detained any longer than is necessary, and some are indeed violent and impatient natures, and their task is to be given in as short a time as possible, and then they are to be released.
After these, the Spirits of the seven Spheres may be invoked to advantage, after the Priest has already trod their Ways after the manner of the Walking. After the Priest has gained Entrance to the gate of NANNA, he may summon the Spirits of that Realm, but not before. These things you will learn in the course of your journey, and it is not necessary to put it all down here, save for a few noble formulae concerning the works of the Sphere of LIB AT, of ISHTAR, the Queen.
These are Works of the gentle passions, which seek to engender affection between man and woman. And they may best be done in a Circle of white, the Priest being properly cleansed and in a clean robe.
Preliminary Purification Invocation
Bright One of the Heavens, wise ISHTAR Mistress of the Gods, whose "yes" is truly "yes"
Proud One among the Gods, whose command is supreme Mistress of Heaven and of Earth, who rules in all places ISHTAR, at your Name all heads are bowed down
I. . . son of. . . have bowed down before you May my body be purified like lapis lazuli!
May my face be bright like alabaster!
Like shining silver and reddish gold may I not be dull!
To Win the Love of a Woman
(chant the following three times over an apple or a pomegranate; give the fr uit to the woman to drink of the juices, and she will surely come to you.)
MUNUS SIGSIGGA AG BARA YE
INNIN AGGISH XASHXUR GISHNU UR. MA SHAZIGA BARA YE
ZIGASHUBBA NA AGSISHAMAZIGA NAMZA YE INNIN DURRE ESH AKKI UGU AGBA ANDAGUB!
To Recover Potency
(Tie thee knots in a harp string; entwine around both right and left hands, and chant the following incantation seven times, and potency will return.)
LILLIK IM LINU USH KIRILISHTAKSSIR ERPETUMMA TIKU LITTUK NI YISH LIBBI IA LU AMESH ID GINMESH ISHARI LU SAYAN SAYAMMI YE
LA URRADA ULTU MUXXISH A!
THE CROWN OF ANU OF CALLING
THE FRONTLET OF CALLING
THE COPPER DAGGER OF INANNA OF CALLING
THE SEAL OF THE NORTH GATE
THE SEAL OF THE EAST GATE
THE SEAL OF THE SOUTH GATE
THE SEAL OF THE WEST GATE
ONE TYPE OF MANDAL OF CALLING
ANOTHER TYPE
NANNA KAPISININ YAKARISI
Aym Ruhu, Hatırla!
NANNA, Astral Tanrıların Babası, Hatırla!
Senin ve İnsan Irkmm arasında ant içilen Akit Adına, Seni Çağınyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Dünyanın Kapılarından, Seni çağınyorum! KI ülkesinin Dört kapışmdan, Sana yakarıyorum!
Ey Tanrı, dünyanın üzerindeki gökyüzünde ortaya çıkan, Tan- rılann Kahramanı!
Tann NANNA, ANU’nm ırkı, duy beni! Tann NANNA, SIN denilen, duy beni!
Tann NANNA, UR Tanrılarının Babası, duy beni!
Tann NANNA, Gecenin Parlayan Tacmm Tanrısı, duy beni! Krallan Yaratan, Ülkelerin Ceddi, Yaldızlı Hayaleti Veren, Duv beni ve Hatırla!
Düşünceleri tanrıların ve insanların kavrayışının ötesinde olan Kudretli Baba,
Duy beni ve Hatırla!
Kürelerin Yüce Kapılarının Kapısı, açıl önümde! IGIGI’nm Efendisi, sonuna kadar arala Kapını! ANNUNAKI’nın Efendisi, kapmı Yıldızlara aç! LA NAMRASIT! LA SIN!
IA NANNA!
BASTAMAAGANASTA IA KIA KANPA! MAGABATHI-YA NANNA KANPA!
MASHRITA NANNA ZIA KANPA!
IAMAG! IAGAMAG! IA ZAGASTHENA KIA! ASHTAG KARELLIOSH!
NEBO KAPISININ YAKARISI
Atik Gezegenin Ruhu, Hatırla! NEBO, Tanrıların Muhafızı, Hatırla!
NEBO, Kutsal Yazının Babası, Hatırla!
Sen ve İnsan Irkı arasında ant içilen Akit Adma, Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Yüce Tanrı NANNA’nm Kapısından, Seni çağırıyorum! Lunar Kürede Bana Verilen İsimle, Seni çağırıyorum! Tanrı NEBO, kim bilmez Senin Bilgeliğini?
Tanrı NEBO, kim bilmez senin Majini?
Tanrı NEBO, hangi ruh, yeryüzündeki ya da gökyüzündeki, senin Mistik Yazınla çağrılmadı?
Tanrı NEBO, hangi ruh, yeryüzündeki ya da gökyüzündeki, Senin büyülerinin Majisiyle zorlanmamıştır?
NEBO KURIOS! İnce Sanatların Tanrısı, KapıyıAç Ruhunun Küresine!
NEBO KURIOS! Kimya İlminin Efendisi, Kapıyı Aç Çalış- manın Küresine!
Atik Gezegenin kapısı, MERKURIOS, Açıl önümde! LA ATHZOTHTU! LA ANGAKU! LA ZI NEBO!
MARZAS ZI FORNIAS KANPA! LAZHAKAS SHIN TALAS KANPA! NEBOS ATHANATOS KANPA!
IAGAASH! IASAASH! LA KAKOLOMANI-YASH! LA MAAKALU!
ISHTAR KAPISININ YAKARISI
Venüs’ün Ruhu, Hatırla!
ISHTAR, Tanrıların Sahibesi, Hatırla!
ISHTAR, Güneşin Doğduğu Üikenin Kraliçesi, Hatırla! Kadınların Kadını, Tanrıçaların Tanrıçası, ISHTAR, bütün İn
sanların Kraliçesi, Hatırla!
Ey Parlak Doğuş, Gökyüzünün ve Yeıyüzünün Feneri, Hatırla!
Ey Düşman Sürülerin Yok edicisi, Hatırla!
Dişi aslan, Savaş Kraliçesi, Kulak ver ve Hatırla!
Yüce Tanrı NEBO’nun Kapısından, Seni çağırıyorum!
NEBO’nun Küresinde Bana Verilen İsimle, Seni çağırıyorum!
Genç kız, Orospuların ve Askerlerin Kraliçesi, Seni çağırıyorum!
Genç kız, Savaşm ve Aşkm Sahibesi, Sana yakarıyorum, Hatırla!
Sen ve İnsan Irkı arasında ant içilen Akit Adma, Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Dağlan Zapteden! Silahların Destekçisi!
Erkeklerin İlahı! Kadınların Tannçası! Sen gözünü diktiğinde, Ölüler canlanır!
ISHTAR, Gecenin Kraliçesi, Kapını aç bana! ISHTAR, Savaşm Kadını, Ardına kadar aç Kapmı! ISHTAR, İnsanların Kılıcı, Kapmıaç bana!
ISHTAR, Aşkm Kadını, Ardma kadar Aç Kapmı! Zarif Gezegenin Kapısı, LIBAT, Açıl önümde! 102/284 ' ' ~
LA GUSHE-YA! LA IN ANNA! LA ERNINNI-YA! ASHTA PA MABACHA CHA KUR ENNI-YA! RABBMI LO-YAK ZI ISHTARI KANPA!
INANNA ZI AMMA KANPA! BI ZAMMA KANPA! IA LA LA BE-YI RAZULUKI!
SHAMMASH KAPISININ YAKARISI
Güneşin Ruhu, Hatırla!
SHAMMASH, Alevli Diskin Tanrısı, Hatırla! Sen ve İnsan Irkı arasmda ant içilen Akit Adma, Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Sevilen ISHTAR’ın Kapısı, LIBAT’m Küresi, Seni çağırıyorum!
Karanlığın Aydınlatıcısı, Kötülüğün Yok edicisi, Bilgeliğin Lambası, Seni çağırıyorum!
SHAMMASH,
Işığı Getiren, Seni çağırıyorum! KUTULU Senin Kudretinle yandı! AZAG-THOTH Senin önünde
Tahtmdan indi! ISHNIGARRAB İşınlarınla kararana kadar alazlandı!
Yakıcı Diskin Ruhu, Hatırla!
Hiç-Bitmeyen Işığm Ruhu, Hatırla!
Gecenin Yırtılan Peçesinin Ruhu, Karanlığın Gidericisi, Hatırla!
Günün Açılışının Ruhu, Ardma kadar Aç Kapmı!
Dağlar arasından ihtişamla yükselen Ruh, Kapmı Aç bana!
ISHTAR Küresinde Bana Verilen isimle, Kapmm açılmasını istiyorum!
Güneşin Kapısı, Açıl önümde!
Akm Hayaletin Kapısı, Açıl önümde! Yaşam-Veren Gücün Kapısı, Açıl! Açıl! LAUDDU-YA! LARUSSULUXI!
SAGGTAMARANIA! LA! LA! ATZARACHI-YA!
104/284
ATZARELECHI-YU! BARIALAKATAKLANI-YA KANPA!
ZI DINGIR UDDU-YA KANPA! ZI DINGIR USHTU-YA KANPA!
ZI SHTA! ZI DARAKU! ZI BELURDUK!
KANPA! IA SHTA KANPA! IA!NERGAL KAPISININ YAKARISI
NERGAL KAPISININ YAKARISI
Kızıl Gezegenin Ruhu, Hatırla! NERGAL, Savaş Tanrısı, Hatırla!
NERGAL, Düşmanların Galibi, Güruhların Kumandanı, Hatırla!
NERGAL, Aslanian ve İnsanlan Öldüren, Hatırla! Sen ve insan Irkı arasmda ant içilen Akit Adma, Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Tanrı SHAMMASH’m Yüce Kapısından, Güneşin Küres- inden, Seni çağırıyorum!
NERGAL, Kurban Kanınm Tanrısı, Hatırla!
NERGAL, Savaş Kurbanlarının Tanrısı, Düşmanın Kasabal- arını Tahrip eden,
insan eti Yiyen, Hatırla!
NERGAL, Kudretli Kılıcı Kullanan, Hatırla! NERGAL, Silahların ve Ordularm Tanrısı, Hatırla!
Savaş alanındaki Parlakliğm Ruhu, Kapmı ardma kadar Aç! Ölüme Girişin Ruhu, Kapmı Aç bana!
Yüzen Kargının, Saplanan Kılıcm, Uçan Kayanm Ruhu, Kürene giden Kapıyı aç Ona, korkusu olmayana!
Kızıl Gezegenin Kapısı, Açıl!
Savaş Tanrısının Kapısı, Ardma kadar Aralan!
Savaşta kazanılan Zaferin Tanrısının Kapısı, Açıl bana! Korumanın Tanrısının Kapısı, Açıl!
ARRA ve AGGA’nin Tanrısının Kapısı, Açıl! SHAMMASH’m Küresinde bana verilen İsimle, Dilerim
Senden, Açıl!
IA NERGAL-YA! IA ZI ANNGA KANPA!
106/284
IANNGA! IANNGR-YA! IA! NNGYA! IAZI DINGIR NEENYA KANPA!
IA KANTALAMAKKYA TARRA! KANPA! MARDUK K APIS IN IN YAKARISI
MARDUK KAPISININ YAKARISI
Yüce Gezegenin Ruhu, Hatırla!
MARDUK, Karanlık Meleklere Kazanılan Zaferin Tanrısı, Hatırla!
MARDUK, Bütün Ülkelerin Tanrısı, Hatırla!
MARDUK, ENKI’nin Oğlu, Majisyenlerin Efendisi, Hatırla! MARDUK, Kadimleri Mağlup eden, Hatırla!
MARDUK, Yıldızlara Güçlerini veren, Hatırla! MARDUK, Gezginleri Yerlerine Tayin eden, Hatırla! Dünyaların ve Aralarındaki Boşlukların Tanrısı, Hatırla! Astral Tanrılar arasmda îik olan, Kulak ver ve Hatırla! Sen ve İnsan Irkı arasında ant içilen Akit adma
Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Kudretli NERGAL’in, Kızıl Gezegenin Küresinin Kapısından,
Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla! MARDUK, Elli Gücün Tanrısı, Kapmı Aç bana!
MARDUK, Elli İsmin Tanrısı, Kapılarını Aç Hizmetkarına!
NERGAL’in Küresinde bana verilen İsimle, Seni açmaya çağırıyorum!
Yüce Tanınım Kapısı, Açıl!
Çift-başlı Baltanın Tanrısının Kapısı, Açıl!
Dünyalar arasındaki Dünyanın Tanrısının Kapısı, Açıl! Deniz Canavarlarının Fatihinin Kapısı, Açıl!
SAĞALI A’nın Altm Ş ehlinin Kapısı, Açıl!
IA DAG! IA GAT! IA MARGOLQBABBONNESH!
IA MARRUTUKKU! IATUKU! SUHRIM SUHGURIM!
108/284
ZAHRIM ZAHGURIM!
AXXANNGABANNAXAXAGANNABABILLUKUKU!
NINIB KAPISININ YAKARISI
Issızlıklardaki Gezginlerin Ruhu, Hatırla! Zaman Gezegeninin Ruhu, Hatırla!
Avcı Düzlüğünün Ruhu, Hatırla!
NINIB, Karanlık Yolların Tanrısı, Hatırla! NINIB, Gizli Geçitlerin Tanrısı, Hatırla! NINIB, Her şeyin Sırını Bilen, Hatırla! NINIB, Kadimlerin Yollarını Bilen, Hatırla! NINIB, Sessizliğin Boynuzlusu, Hatırla!
NINIB, IGIGI’nin Yollarının Gözcüsü, Hatırla! NINIB, Ölülerin Patikalarını Bilen, Hatırla!
Sen ve İnsan Irkı arasmda ant içilen Akit Adma, Seni Çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
Tanrıların Tanrısı, MARDUK’un Kudretli Kapısından, Yüce Gezegenin Küresi,
Seni çağırıyorum! Kulak ver ve Hatırla!
NINIB, Unutulmuş Ülkelerin Karanlık Gezgini, Kulak ver ve Hatırla!
NINIB, Astral Tanrıların Kapıcısı, Kapını Aç bana!
NINIB, Kovalamacanm ve Uzun Seyahatin Efendisi, Kapmı aç Bana!
Çift-boynuzlu Yaşlı Tanrmm Kapısı, Açıl! Göklerin Son Şehrinin Kapısı, Açıl!
Tün. Zamanların Sımnm Kapısı, Açıl! Majlk Gücün Efendisinin Kapısı, Açıl! Bütün Sihirlerin Tanrısının Kapısı, Açıl!
Bütün Kötü Büyülerin Galibinin Kapısı, Kulak ver ve Açıl! 110/284
MARDUK’un Küesinde Bana verilen isimle, Majisyenlerin Efendisi,
Seni Açmaya çağırıyorum!
IA DUK! IA VEARRA! IA ZI BATTU BA ALLU! BALLAGU BEL DIRRIGU BAAGGA K A KANPA! BEL ZI EXA EXA!
AZZAGBAT! BAZZAGBARRONIOSH! ZELIG!
ATEŞ TANRISININ ÇAĞRILIŞI
Ateşin Ruhu, Hatırla!
GIBIL, Ateşin Ruhu, Hatırla! GIRRA, Alevlerin Ruhu, Hatırla!
Ey Ateş Tanrısı, ANU’nun Kudretli Oğlu, Kardeşleri arasmda en ükütücü olan, Kalk!
Ey Fırınların Tanrısı, Yok edişin Tanrısı, Hatırla!
Ayaklan, Ey Ateşin Tanrısı, GIBIL Haşmetinle ve düşman- larnnıye!
Ayaklan, Ey Ateşin Tanrısı, GIRRA Gücünle ve bana eziyet eden sihirbazları yak!
GIBIL GASHRU UMANA YVEURU
TUSHTE YESH SHIR ILLANIU MA YALKI! GISHBAR IA ZI IA
IA ZI DINGIR GIRRA KANPA!
Ayaklan, ANU’nun Alevli Diskinin Oğlu! Ayaklan, MARDUK’un Altm Silahının Dölü!
Seni buraya isteyen ben değilim, ENKI, Majisyenlerin Efendisi!
Seni şimdi buraya çağıran ben değilim, MARDUK, Yılanm Katili!
Yak Kötülüğü ve Kötülüğü yapanı! Yak Sihirbazı ve Dişi sihirbazları!
Alazla onları! Yak onları! Yok et onları! Güçlerini tüket onlarm!
Uzaklara götü onları!
Ayaklan, GISHBAR BA GIBBIL BA GIRRA ZI AGA KANPA!
112/284
Ateş Tanrısının Ruhu, Çağrılan Şensin! KAKKAMMANUNU!
GÖZCÜNÜN ÇAĞRILIŞI
Bu, Gözcünün Çağrılış mm Kitabı’dır, çünkü Efendimiz ve Bütün Majinin Tanrısı ENKI’nin Katibi’nden aldığım formüllerden oluşur. Bu evcilleşmemiş Ruhun Rahip’e karşı başkaldırmaması için çok fazla özen gösterilmelidir ve bu nedenle temiz ve yeni bir kase içinde, orada tavsiye edilen, benim inisiye olduğum kayanm üzerine oyulmuş üç gri işaret:
Güzel bir üslupta kase üzerine oyulmaları ya da siyah mürekkep ile resmedilmeleri gerekir. Kurban olarak taze ekmek, çam reçinesi ve Olieribos otu kullanılmalıdır. Bunlar yeni kase içinde yakılmalı ve Mührü oraya oyulmuş olan Gözcünün, Kılıcı elde tutulmalıdır, çünkü Gözcünün Çağrısı sırasında orada oturacak ve ayrılması için yetki verildiğinde ayrılacaktır.
Gözcü İnsanm ve Tanrılarmkinden farklı bir Irktan gelir ve söylenildiğine göre Dünyalar arasındaki savaş sırasında KINGU ve onun sürüleri ile birliktedir, ancak hoşnut olmamış ve Tann MARDUK’un Ordularına bağlı kalmıştır.
Bu nedenle Ona, Meydan okumadan önce varolan, ondan Gözcünün doğduğu ve Onun Irkmm türediği Üç Yüce Gözcünün Adlarıyla Dua etmek akıllıca olacaktır ve bu Üçü ANU, ENLIL, ve Majik Suların
’ 114/284
Efendisi ENKI’dir. Ve bu nedenle Onlara bazen Üç Gözcüler, MASS S SARAH ve Gözcü MASS S S ARARJ veya KIA MASS S S ARARJ denir.
Ve Gözcü bazen, Kapının veya Dairenin civarında etrafı kolaçan eden, her zaman için bariyerlerin civarında sinsice dolaşıp kurbanlığı bekleyen idimmu’yu korkutup kaçıran büyük ve öfkeli bir Köpek olarak ortaya çıkar. Ve Gözcü bazen, Alev Kılıcını yükseklerde tutan yüce ve soylu bir ruh olarak belirir ve o suretle Yaşlı Tanrıların bile saygısını kazanır. Ve bazen Gözcü uzun bir Elbise içinde, matruş, feri sönmüş gözleriyle bir İnsan şeklinde görünür. Ve Gözcülerin Tanrısı, söylenene göre, IGIGI’nm ıssızlıklarında ikamet eder ve yalnızca göz- 1er ve Yaşlı Tanrılar Kurulunun, Yedi Muhteşem APHKHALLU gibi, olağan sayısından daha az kişiyle toplanarak Akte başvurması durumu haricinde asla Kılıcı kaldırmaz veya idimmi ile savaşmaz.
Ve bazen Gözcü, büyülü sözleri hatalı söyleyen veya kurbanlıkları unutan ya da Akte karşı gelecek şekildeki davranışlarda, Yaşlı Tan- alarm bu sessiz Irka, geçiş ücretini almasmı yasaklayamadığı bazı dav- ranışlarda, Rahibi yemeğe hazır bir Düşman olarak belirir. Ve o Irktan bazılarının Kadimlerin bir kez daha Kozmosu yönetmesi için yatarak beklediği, bunlara onlarm güvenilir yardımcıları olma onurunun verile- ceği, böyleterinin kanunsuz olduğu söylenmektedir. Söylenenler böyledir.
BAŞLANGIÇ YAKARISI
Gözcüyü ilk kez çağırmanın zamanı geldiğinde, çağrıyı yapacağm yer temiz olmalı ve çevrene undan iki daire çizilmiş olmalı. Ve sunak olmamalı, yalnızca üzerine oyulmuş üç işareti ile birlikte yeni Kase ol- malı Ve Ateş Çağrılışı yapılmalı ve kurbanlıklar oraya, yanmakta olan kasenin içine yığılmak Ve artık Kaseye AGA MASS SSARATU denir ve Gözcüyü çağırmak dışında, başka amaçlar için kullanılmamalıdır.
Ve kase, Kuzeydoğuya bakacak şekilde Daireler arasına yerleştirilmeli.
Ve rahip elbiselerin ve başhğm siyah olmalı.
Ve Kıhç elde olmalı, ama henüz yerde olmamak Ve Gecenin En karanlık Saati olmak
Ve AGA MASS SSARATU için olan dışında, ışık olmamak Ve Üç’ün Çağrılışı okunmalı, şöyle ki:
ISS MASS SSARATI SHA MUSHI LIPSHURU RUXISHA LIMNUTT!
IZIZANIMMA İLANI RABUTI SHIMA YA D AB ABI! DINA DINA ALAKH LIMDA!
ALSI KU NUSHI İLANI MUSHITI!
IA MASS SSARATI ISS MASS SSARATI BA IDS MASS SSARATU!
Ve bu özel Çağırış, Rahibin ister hayatı isterse ruhu olsun, kendisini tehlikede hissettiği herhangi bir zamanda edilebilir ve Üç Gözcü ve Tek Gözcü imdadma yetişecektir.
Bu söylenirken, IDS MASS SSARATU kelimelerinin olduğu yerde Kıkç yere, AGA MASS SSARATU’nun ardma güç kullanılarak
116/284 _ . , . _ ,
saptanmalıdır. Ve Gözcü Rahip tarafindan verilecek talimattan almak üzere belirecektir.
GÖZCÜNÜN NORMAL YAKARISI
Bu Büyülü Sözler herhangi bir Tören esnasında, Gözcünün Dairenin veya Kapının dışındaki bölgelere başkanlık etmesine gerek duyul- duğunda söylenmelidir. Kılıç önceden olduğu gibi yere, Kuzeydoğu bölümüne saptanmalı, EĞER GÖZCÜNE BÎR AYLIK SÜRE ÎÇÎNDE, Ona bu veya daha önceki bir başka Tören ile yeni bir kurban vermen gerekli olduğu zaman içerisinde KURBAN VERMEMEN DURUMU DIŞINDA, AGA MASS S S ARARI da gerekli değildir.
IN ANN A’ nm Çağrısı sırasında kullanılan Bakır Hançeri Kaldır ve büyülü sözleri berrak bir sesle, gür veya yumuşak biçimde söyle:
IAMASS SSARATU!
GIRRA’nın Ateşiyle Seni çağırıyorum Batık Varloomi’nin Peçeleri,
Ve SHAMMASH’m Işıklarıyla.
Seni çağırıyorum buraya, önüme, görülebilir gölge içine Görülebilir Biçimde, bu Kutsal Daireyi, (N..)nin bu Kutsal
Dairesini Gözlemek ve Korumak için
îsmi Söylenemeyen, Sayısı Bilinmeyendir o, Onu ki hiç kimse hiçbir zaman görmemiştir, Onu ki hiçbir geometri ölçemez,
Onu ki hiçbir büyücü çağmmamıştr ÇAĞIRIYORUM ŞÎMDÎ SENÎ BURAYA!
Ayaktan, ANU ile, Seni çağırıyorum! Ayaktan, ENLIL ile, Seni çağınyorum! Ayaktan, ENKI ile, Seni çağınyorum! EGURRA’nm Uykucusu olmak için.
Bırak KUR Dağlarının altında uyanmadan yatmayı 118/284 ~ ...
Ayaktan, kadim büyük yangınların çukurlarından! Ayaklan, NARR MARRATU’nun Uçurumundan! Gel, ANU ile!
Gel, ENLIL ile! Gel, ENKI ile!
Akit Adma, Gel ve Ayaktan önümde!
IA MASS SSARATU! LA MASS SSARATU! LA MASS SSARATU ZI KIA KANPA!
BARRGOLOMOLONETH KIA! SHTAH!
Bu noktada, Gözcü kesinlikle gelecek ve Rahibin, BARRA MASS S S ARATU! BARRA! formülünü telaffuz ederken, sol eli ile Kılıcın kabzasına vuruşu ile, ayrılmasi için yetki verilene kadar Kapının veya Dairenin dışında bekleyecektir.
Gözcüye bu yetkiyi vermeden önce, kutsal alanlarını terk etmemek isin, aksi halde seni yer. Kurallar böyledir.
Ve o gözlediklerini umursamaz, yalnızca Rahibe itaat eder.
KÖTÜ RUHLARI YAKIŞIN KİTABI
Burada Efendimiz ENKI tarafindan bize yazılan Bertaraf etmeler, Yakmalar ve Bağlamalar vardır. Bunlar Rahip tarafindan, burada an- tatılan uygun resimlerle AGA MASS S S ARARI’ya uygulanır. Büyülü sözler Gözcü çağrıldıktan sonra ezberden okunmalıdır ve çağırış ile birlikte, onun için yazılan eylemleri yerine getirecektir. Geri döndüğü zaman evvelce yazıldığı gibi, görevinden alınmalıdır. Bil ki, putlar kul- tanıklığında, bütünüyle yakılmaları gerekir ve küller kimsenin onları bulamayacağı güvenli bir yere gömülmelidir, aksi takdirde onlara dok- unmak ölüm anlamına gelir.
Bil ki, Kötü Ruhlar başlıca Yedi tanedir, çünkü insanm kalbini ele geçiren ve onun Tanrıları ile dalga geçen Yedi Maskimdir. Ve onların Majisi çok güçlüdür ve onlar gölgelerin ve denizin derinliklerinin Efendileridir ve söylendiğine göre bir zamanlar, geldikleri yer olan MAGAN’da saltanat sürmüşlerdir. Bağlamalar ya da defetmeler, en ufak bir titreme olmadan berrak bir sesle telafîuz edilmeli. Kollar SHAMMASH’m Rahibinin tavrında, başın üzerinde tutulmalı ve göz- 1er SHAMMASH’m Akrep Dağlarının ardmda uyuma vakti bile olsa, Tanrı SHAMMASH’m Ruhuna bakmalıdır.
Hiçbir kelime değiştirilmemelidir. Bunlar herhangi birine değil yal- nızca uygun şekilde eğitilenlere gösterilmelidir. Bunları Başkalarına göstermek NINNGHIZHIDA’nm lanetini kendinin, kendi nesillerinin üzerine çekmek olur.
YAKMALARIN KİTABI MAKLU ANUNUN TACININ DEFEDİLMESİ
Rahip, tehlike anlarında, ANU’nun Sekiz-ışınlı Mührü ile, lekesiz, beyaz tacmı giymeli ve tavsiye edilen usulde, göğsünde Çağrı Tab- letleri ve sağ elinde INANNA’nm bakır Hançeri havaya kaldırılmış şekilde durmalıdır.
Çünkü, denir ki, bir adam bir ateş yakarsa, onu bir Çukurda yakmamalıdır, o suretle zarar görmeyeceğini mi sanır? Öyle ki, bu çağırdığımız UDUGGU’nun gerçeğidir, çünkü onlar Ateş gibidir ve majisyeni ve onun bütün neslini harcamasınlar diye her türlü tedbir kullanılmalıdır.
ANU ’un Def edilişi b öyledir
Gökyüzünün Yıldızlı Tacını, ANU’nun etkili diskini giydim başıma
İyiliksever bir Ruh ve iyiliksever bir Gözcü Tıpkı beni yaratan Tanrı gibi
Her zaman başımın üzerinde dursun
Yaşlı Tanrıların gözüne girmem için bana hayat versin UDUGGHUL
ALLACHUL MALLACHUL MASQIMCHUL DINGIRCHUL
Yok Kötü Ruh Yok Kötü Demon Yok Kötü Tanrı
Yok Kötü Hayalet
121/284
Yok Acuze Demon Yok Pis-Yiyen Demon Yok Çalan Demon Yok Gecenin Gölgesi Yok Gecenin Kabuğu
Yok Demonun Sahibesi Yok Demonun Dölü Yok Kötü Efsun
Yok Büyüleme Yok Sihirbazlık
YOK DÜNYADA YA DA YERALTINDA KÖTÜLÜK DÜNYA ÜZERİNDE VEYA DÜNYA İÇİNDE
BENİ BURDA TUTACAK! BARR4 ANTE MALDA! BARR4 ANGE GE YENE! ZI DINGIRANNA K4NPA! ZI DINGIRKIA KANPA! GAGGAMANNU!
YEDİ-YATARLARA KARŞI YAKARI
Onlar Yedi Onlar Yedi
Okyanusun derinliklerinde, onlar Yedi Parlayan gökyüzünde, onlar Yedi
Onlar okyanus derinliklerinden kaynaklanır Onlar saklı ücralardan kaynaklanır
Onlar ne erkek ne de dişidir
Bunlar kendilerini zincir gibi uzatırlar Onlarm kanları yoktur
Onlar çocuk babası değildir Onlar hayır işlerine yabancıdır Onlar yakarılan umursamazlar Onlar dilekleri küçümserler
Onlar MASHU Dağlarından ortaya çıkan haşaratlardır Efendimiz ENKI’nin Düşmanlandır
Onlar Kadimlerin Öcüdür Güçlükler çıkarırlar
Lanet üzerinde güç Ele geçirirler Düşmanlar! Düşmanlar! Yedi Düşmanlar! Onlar Yedidir!
Onlar Yedidir!
Onlar Yedi kere Yedidir!
Gökyüzünün Ruhu, Hatırla! Yeryüzünün Ruhu, Hatırla!
DAİREYE SALDIRAN RUHLAR İÇİN BARRA EDINNAZU’NUN DEFEDİLİŞİ
ZI ANNA KANPA! ZI KIA KANPA! GALLU BARRA! NAMTAR BARRA! AS HAK BARRA! GIGIM BARRA!
ALAL BARRA! TELAL BARRA! MASQIM BARRA! UTUQ BARRA!
IDPA BARRA! LALARTU BARRA! LALLAŞ SU BARRA! AKHKHARU BARRA! URUKKU BARRA!
KIELGALAL BARRA! LILITU BARRA!
UTUQ XUL EDIN NA ZU! ALLA XUL EDIN NA ZU! GIGIM XUL EDIN NA ZU! MULLA XUL EDIN NA ZU! DINGIRXUL EDIN NA ZU! MASQIM XUL EDIN NA ZU! BARRA!
EDINNAZU!
124/284
ZI ANNA KANPA! ZI KIA KANPA! ZI DINGIR'IN DEFEDİLİŞİ
(Herhangi bir fenalığa karşı kullanılmalıdır) ZI DİN GIR NN GI E NE KANPA
ZI DINGIR NINGIE NE KANPA ZI DINGIR ENNUL E NE KANPA
ZI DINGIR NINNUL E NE KANPA
ZI DINGIR ENN KURKUR E NE KANPA ZI DINGIR NINN KURKUR E NE KANPA ZI DINGIR N DA SHURRIM MA KANPA
ZI DINGIR NINNDA SHURRIM MA KANPA ZI DINGIR ENDUL AAZAG GA KANPA
ZI DINGIR NINNDUL AAZAG GA KANPA ZI DINGIR ENUHDDIL LA KANPA
ZI DINGIR NINN UHDDIL LA KANPA ZI DINGIR ENMESHIR RAA KANPA
ZI DINGIR NINNME SHIR RAA KANPA
ZI DINGIR EN AA MAA A DINGIR ENLIL LAAGE KANPA
ZI DINGIR NINNA MAA A DINGIR NINNUL LAAGE KANPA
ZI DINGIR SSISGI GISH MA SAGBA DAA NIIDDA ENNUBALLEMA KANPA
ZI DINGIR BHABBHAR L'GAL DEKUD DINGIR RI ENNEGE KANPA
ZI DINGIR NİNNİ DUGGAANI DINGIR A NNUNNA IA AN SAGGNNUUNGA GATHA GAN ENE KANPA!
AZAG-THOTH VE CASUSLARINI DEFETME
125/284
(Tali şeklinde bir put yapılmalı ve aşağıdaki defetme yakarısını söylerken AGA MASS SSARATU alevleri arasmda yakıhnalıdır.)
Kayna! Kayna! Yan! Yan! UTUK XULTA ARDATA!
Kimsin sen, kimin oğlusun? Kimsin sen, kimin kızısın?
Hangi sihirler, hangi büyüler getirdi seni buraya? ENKI, Majisyenlerin Efendisi, azad et beni!
ASHARILLTDLT, ENKI’nin oğlu, azad et beni! Senin berbat sihirlerini sıfırlasınlar!
Seni zincirlerim! Seni bağlarım!
Seni GIRRA'ya veririm Alevlerin Tanrısına
Kavuran, Yakan, Zincire vuran
Ondan ki kudretli KLTTULLT bile korkar!
GIRRA, Sonsuzca-yanan kollanma kuvvet ver! GIBIL Ateşin Tanrısı, Maji'me güç ver!
Adaletsizlik, cinayet, bellerin donuşu. Bağırsaklara! parçalanması, etin yenmesi ve delilik Her yolla benim cananı yaktaı!
CHAOS'un Deli Tanrısı! GIRRA azad et beni!
AZAG-THOTH TA ARDATA! IA MARDUK! IA MARDUK! IA ASALLUXI!
Sen biı- ceset için beni seçtin
Sen beni Kafatasına emanet ettin
126/284
Sen bana dadansınlar diye Hayaletler gönderdin. Sen bana dadansınlar diye vampirler gönderdin. Beni teslim ettin Issızlıkların Gezgin Hayaletlerine. Beni teslim ettin Harabelerin Hayaletlerine.
Beni havale ettin Çöllere, ıssızlıklara, yasak ülkelere. Bana karşı olan Sihirler ile Ağzını açma Artık!
Senin putunu havale ettim GIBIL’in Alevlerine!
Yan, Deli Hayalet! Kayna, Deli Tanrı!
Yanan GIRRA senin düğümlerini çözsün! GIBIL’ın Alevleri senin ipini çözsün!
Yakmanın Kanunu gırtlağını sıksın! Yakmanın Kanunu öcümü alsın!
Ben değilim, Majinin Efendisi ENKI’nin oğlu MARDUK Seni kumanda eden!
KAKKAMMU! KANPA!
KADİMLERE KARŞI SÖYLENEN BÜYÜLÜ SÖZLER
(Her yıl. Ayı. kuyruğundan Gökyüzüne asıldığı zaman ezberlennıelidir)
Mahvedici Fırtınalar ve Kötü Rüzgarlar onlar Kötü infilak, öldürücü firtmanm habercisi Kötü infilak, öldürücü fırtınanın alameti Onlar kudretli çocuklar, Kadimler Hastalığın Habercileri NINNKIGAL Talim-Taşıyanlar Onlar Ülkelere hücum eden sel Yedi Tanrısı Engin Gökyüzünün Yedi Tanrısı Engin Yeryüzünün Yedi Kadimler Onlar Yedi Tanrısı Kudretin Yedi Kötü Tanrı
Yedi Kötü Demon Yedi Demonu Zulmün Yedi Gökyüzündeki Yedi Yeryüzündeki UTUG XUL
ALA XUL GIDIM XUL MULLA XUL DINGIR XUL MASQIM XUL ZI ANNA KANPA!
128/284
ZI KIA KANPA
ZI DINGIR ENLIL LA LUGAL KURKUR RA GE KANPA! ZI DINGIR NINUL LA NIN KURKUR RA GE KANPA!
ZI DINGIR NINIB IBILA ESHARRA GE KANPA! ZI DINGIR NINNI NIN KURKUR RA GE KANPA!
ZI DINGIR A NUNN A DINGIR GALGALLA E NE KANPA!
ZI DINGIR ANNA KANPA! ZI DINGIR KIA KANPA!
BABABARARARA ANTE MALDADA! BABABARARARA ANTE GEGE ENENE!
KADİMLERİN İŞÇİLERİNE KARŞI KORUNMA SÖZLERİ
SHAMMASH SHA KASHSHAPIYA KASSHAP TIYA EPISHYA MUSHTEPISH UYA!
Kima Tinur khuturshuna Prim! Lichukı Lizubu u Littaattuku!
E Pishtashunu Kima meh naadu ina tiklıi likhtu! SHUNU LIMUTUMA ANAKU LU'UBLUYI! SHUNU LINISHUMA ANAKU LU'UDNIN! SHUNU LITKTISHUMA ANAKU LUUPPATARI!
Tirrama shaluti Sha Kashshapti Sha Ruclıi ye Ipushu Shupi yi arkhish LTppu yush!
ZI DINGIR GAL KESHSHEBA KANPA!
(Bu. AGA MASS SSARATU 'nun önünde.Un Çemberinin içinde. TIAMAT’a tapanlar sana ya da yakınlarına karşı güçlerini arttırdığı 129/284
görüldüğünde. Yedi kez ezberden okunmalıdır. Veya, kem tapıcıların Ayinleri için toplandığı ve takvimlerini buna göre işaretledikleri zaman olan. Büyük Ayının Gökyüzünde Kuyruğundan asılı durduğu zamanda söylenebilir ANU'nun merhameti üzerine olsun!)
ELE GEÇİREN RUHU DEFETME
(Bu ele geçirilen beden uzakta olduğu zaman veya gizliliğin sürmesi gerektiğinde söylenmelidir. Dairenin içinde. Gözcünün önünde icra edilmelidir.)
Lanetli Tanrı Lanetli Demon Çölün Demonu Dağnı Demonu Denizin Demonu Bataklığın Demonu Lanetli Cin
Koca Kurtçuklar Lanetli Rüzgarlar
Bedeni yakalayan Demon Bedeni parçalayan Demon
GÖKYÜZÜNÜN RUHU. HATIRLA! DÜNYANIN RUHU. HATIRLA!
İnsanı yakalayan Demon İnsanı yakalayan Demon Kötülüğü işleten GIGIM Lanetli Demonun Yumurtası
GÖKYÜZÜNÜN RUHU. HATIRLA! YERYÜZÜNÜN RUHU. HATIRLA!
O ki. putları taklit eden O ki. büyüler yapan Kötü Melek
Kötü Göz
131/284
Kötü Ağız Kötü Dil Kötü Dudak
En Kusursuz Sihirbazlık GÖKYÜZÜNÜN RUHU, HATIRLA! YI RYl /l \l \ RUHU. HATIRLA! NINNKIGAL. NINNAZUnun Karısı
Yüzünü oıııuı olduğu Yere döndürmesini sağla! Lanetli Demonlar ayrılsınlar!
Birbirlerini zaptetsinler!
Birbirlerinin kemikleriyle beslensinler! GÖKYÜZÜNÜN RUHU, HATIRLA! YERYÜZÜNÜN RUHU, HATIRLA!
ANNAKIA’YI DEFETME
(Yeryüzü ve Gökyüzünün ve Aradaki bütün Ele geçirilen Ruhların Yakarısı. Ele geçirilen kişinin bedenin başında, ruh burundan ve ağızdan, sıvı ve ateş formunda, yeşil yağlar gibi dışarı çıkana kadar yedi kez ezberden okunmalıdır. Kişi zarar görmemiş hale gelecek ve EVANNA ya onun Tapmağında bir kurbanlık sunacaktır. Ve ruh INANNA nm onu çıkarıp attığı yere geri dönmemesi için bu ihmal edilmemelidir.)
ZI DINGIR ANNA KANPA! ZI DINGIR KIA KANPA!
ZI DINGIR URUKI KANPA! ZI DINGIR NEBO KANPA! ZI DINGIR ISHTAR KANPA!
ZI DINGIR SHAMMASH UDDU KANPA! ZI DINGIR NERGAL KANPA!
ZI DINGIR MARDUK KANPA!
ZI DINGIR NINIB ADDAR KANPA! ZI DINGIR IGIGI KANPA!
ZI DINGIR ANNUNNAKIA KANPA
ZI DINGIR ENLIL LA LUGAL KURKURRAGE KANPA! ZI DINGIR NENLIL LA NINKURKURRAGE KANPA!
ZI DINGIR NINIB IBBILA ESHARRAGE KANPA!
ZI DINGIR NİNNİNİ KURKURRAGE GIGSHI INN BHABBHARAGE KANPA!
ZI DINGIR ANNUNNA DINGIR GALGALLAENEGE KANPA!
KAKAMMU!
KÖTÜ SİHİRBAZLARI BAĞLAMA
(Kadimlere tapanlar tarafından yapılan büyülere maruz kaldığında, onların putlarını yap, biri erkek biri dişi ve onları, aşağıdaki Bağlama Sözlerini telaffuz ederken AGA MASS SSARATU ’nun alevlerinde yak:)
Sizi çağırıyorum, Gecenin Tanrıları
Sizinle birlikte Geceyi çağırıyorum, Kaplama Kadına Akşam çağırıyorum, Gece yarısı ve Sabah
Çünkü onlar beni efsunladı
Sihirbaz ve dişi sihirbaz beni bağladı Tanrım ve Tanrıçam başucumda ağlıyor.
Hastalığım yüzünden acı içinde kıvranıyorum. Dikeliyorum, yatamıyorum
Ne gece ne de gündüz boyunca. Ağzıma ipler tıkadılar!
Ağzıma otlar tıkadılar! Nadiren su verdiler bana. Neşem keder, keyfim azaptır.
Kalkm! Yüce Tanrılar! Bekleyişimi duyun! Adaleti elinize alın! Hallerimle ilgilenin! Sihirbaz ile dişi sihirbazın putlarını yaptım, Efsuncumile dişi efsuncumun da.
Gecenin Üç Gözcüsü onların kötü sihirlerini çözsün! Ağızlarına balmumu, dillerine bal sürülsün.
Hükmümü vermek için ağızları açıldığında, Balmumu gibi donsunlar!
Yaptıkları sihirler, ballar gibi akıp gitsin. Onların düğümleri çözüldü!
134/284
Çalışması mahvoldu!
Konuşmaları çölleri ve ıssızlıkları doldurur Gecenin Tanrılarının çıkardığı Buyruğa göre. Artık bitti
SİHİRBAZLARIN BAŞKA BİR BAĞLANIŞI
(On düğümlü bir ip al. Büyülü sözlerin her satırını ezberden okurken, bir düğüm at. Bu bittiğinde, ipi alevlerin içine at ve Tanrılara şükret)
Putlarım, sizin ölülere teslim ettiğiniz; geri dönün! Putlarım, sizin ölülerle birlikte gördüğünüz; geri dönün! Putlarım, sizin ölülerin tarafina firlattığınız; geri dönün! Putlarım, sizin ölülerin toprağına firlattığınız; geri dönün!
Putlarım, sizin ölülerle birlikte tabutun içine koyup göm- düğünüz; geri dönün!
Putlarım, sizin yok olmaya terk ettiğiniz; geri dönün! Putlarım, sizin duvarlarla çevirdiğiniz; geri dönün! Putlarım, sizin eşiklerde yere yıktığınız; geri dönün! Putlarım, sizin duvarlı bahçelere kilitlediğiniz; geri dönün! Putlarım, sizin Ateş Tanrısına verdiğiniz; geri dönün!
GECELERİ HÜCUM EDEN DEMON SÜRÜLERİNE KARŞI EN MÜKEMMEL EFSUN
(Dairenin çevresinde yürüyorken söylenebilir ve çam kozalağı veya altın bir fırça kullanılarak civara tatlı su serpiştirilebilir. Elde bir Balık Putu olabilir ve büyülü sözler, her bir kelimesi, ister fısıltı ile veya yavaşça, ister bağırılarak söylensin, berrak bir sesle telaffuz edilmelidir.)
ISA YA! ISA YA! RI EGA! RI EGA!
BI ESHA BI ES HA! XIYILQA! XIYILQA! DUPPIRA ATLAKA ISA YA U RI EGA LIMLTTTIKUNLT KIMA QUTRILITILLI S HAMI YE IN A ZUMRI YA ISA YA IN A ZLTMRI YA RI EGA IN A ZLTMRI YA BI ESHA IN A ZUMRI YA XIYILQA INA ZLTMRI YA DUPPIRA INA ZUMRI YA ATLAKA
IN A ZLTMRI YA LA TATARA IN A ZUMRI YA LA TETIXXI YE
IN A ZLTMRI YA LA TAQARRUBA IN A ZLTMRI YA LA TASANIQA
NI YISH SHAMMASH KABTLT LU TAMATUNU NI YISH ENKI BEL GIMRI LU TAMATUNU
NI YISH MARDUK MASHMASH İLANI LU TAMATUNU NI YISH GISHBAR QAMIKUNU LU TAMATUNU IN A ZLTMRI YA LU YIT TAPPARRASAMA!
MASHU DAĞLARININ ÇAĞRILIŞI
(Düşmanda şaşkınlık yaratacak ve fikirlerini bulandıracak bir büyü. Aynı zamanda bir bağlama, böylece kötü sihirbaz, büyülerinin arzu edilen amaçlar için işe yaradığını göremez, ancak bal veya balmumu gibi eriyip kaybolduğunu görür. Bu Dağlar SHADU olarak adlandırılır ve KUR’un Yılanlarının saklanma yerleridir. Nihai yok etme için bir büyü.)
SHADU YU LIKTUMKUNUSHI SHADU YU LIKLAKUNUSHI SHADU YU LINI YIX KUNUSHI SHADU YU LI YDCSI KUNUSHI SHADU YU LITE
KUNUSHI SHADU YU LINI KUNUSHI SHADU YU LINIR KUNUSHI SHADU YU LIKATTTN KUNUSHI
SHADU YU DANNU ELIKUNU LIMQUT IN A ZUMRI YA LU YU TAPPARRASAMA!
ÇAĞRININ KİTABI
BU, Kadimlerin Fatihleri, Yaşli Tanrıların Dünya üzerinde yürüdük- leri günden beri kuşaktan kuşağa geçen, Çağırma Törerderinin Kitabıdır.
Bu, Boynuzlu Yılan, Majik Asanın Kadını NINNGHIZHIDDA’nm Kitabıdır.
Bu, NINAXAKUDDU’nun, Kraliçenin, Büyülü sözlerin Sahibesinin Kitabıdır.
ASALLUXI’nin, Kralın, Majinin Tanrısının Kitabıdır. Bu, AZAG’m, Efs uncunun kitabıdır.
Bu, EGURA’nm, ABSU’nıın Karanlık Sularının, ERESHKIGAL’m Krallığının, Ölümün KraHçesinin Kitabıdır.
Bu, Bilginin Bakanları FİRİK ve PIRIK’ın. Yılan Dolanmış Maji So- pasmm Demonunun ve Yıldırım Demonunun, Esrarlı İnancın Koruyuc- ularının, bizden olmayanlardan, iniş iye olmamışlardan gizlenmesi gereken En Gizli Bilginin Kitabıdır.
Bu, ASARU’nun, Tahttaki Gözün Kitabıdır.
Bu, HUBUR’dan, Yaşlı Tanrılara Karşı olan Savaştan doğan Kudretli Ejder USHUMGALLUM’un Kitabıdır.
Bu, ENDUKUGGA ve NINDUKUGGA’nm, Hançerden Pençeleri ve Karanlıktan Kanatları ile Uçurumun Er ve Dişi Canavarlarının Kitabıdır. 139/284
Bu, ayrıca NAMMTAR’m, ERESHKIGAL’in Majisyenleri arasmda başkan olanın Kitabıdır.
Bu, Tutuşan Kürelerin Yedi Demonunun, Alevin Yedi Demonunun Kitabıdır.
Bu, Ateş Çalışmalarını yöneten Rahibin Kitabıdır!
İlkin, bil ki, Fatihlerin Gücü Majinin Gücüdür ve tutulmuş tanrılar her zaman seni Kudretli Alaylarından uzak durmaya kışkırtabilir ve bedenindeki acayip akışkanların TIAMAT’m nefesine ve senin damar- lannda hızla dolaşan KINGU’nun kanma doğru hareket ettiğini hissedebilirsin. Bu Kapıyı açmamak için her daim tetikte ol veya eğer ihtiyacın olursa, Güneşin doğuşundan önce kapatmak için biraz zaman bırak ve onu bu saatte mühürle, çünkü onu açık bırakmak KAOS’a aracılık etmektir.
İkinci olarak, bil ki, Majinin Gücü, Efendimiz ENKI’nin, Denizlerin Tanrısının ve Majinin Efendisinin, Majik İsmin, Majik Sayının, Majık Kelamın, Majık Şeklin Yapıcısı MARDUK’un Babasının Gücüdür. Bu yüzden, Ateş ve Ateş Tanrısı, GIBIL adı verilen GISHBAR ile çalışmaları yöneten Rahip ilk önce, onun Tanrılığına bir vasiyet olarak ve o ve sen arasındaki Aktin bir işareti olarak ENKI’nm Denizlerinin Sularmı serpiştirmelidir.
Üçüncü olarak, bil ki, Yaşlı Tanrıların Gücü ve Kadimlerin teslimi- yeti ile her tür onuru, itibarı, zenginliği ve mutluluğu edinebilirsin, an- cak bunlardan, Ölüm Getiriciler oldukları için uzak durmaksın, çünkü en parlak mücevherler yeryüzünün en derinlerinde bulunurlar ve ERESHKIGAL’in ihtişamı, KUTULU’nun neşesi, AZAG-THOTH’un besini insanın mezarıdır.
Bu yüzden, senin mecburiyetin, içerinin Kapıcısı, MARDUK’un ajanı, ENKI’nin hizmetkarı gibi olmaktır, çünkü Tanrılar unutkandır ve 140/284 ' . - ,
çok uzaklardadırlar ve o Akit Alevlerin Rahibinin Bu Dünya ile Diğerleri arasındaki Kapılan mühürlemesi ve o suretle Gece boyunca, onlara Göz kulak olması için yapılmıştır ve Majinin Dairesi Bariyer, Tapmak ve Dünyalar arasındaki Kapıdır.
Dördüncü olarak, bil ki, Alevin, Kılıcm ve bütün Majilerin Rahibinin mecburiyeti onlarm Gücünü Yeraltına getirmek ve o suretle zincirli tut- mak olmuştur, çünkü kesin olan, Yeraltı, Kadimlerin, içinden geçerek Yaşam Ülkesine Girmeye çalıştığı Unutulmuş Kapıdır. Ve ABSU’nun Bakanlan havada ve yerde atlarını sürerek ve Sularda ağır ağır süzülerek ve Ateşin içinde kükreyerek Dünya üstünde dolanırlar ve bütün bu Ruhlar herhangi bir başkasmdan önce Majinin Rahibinin Şah- siyetinin buyruğu altına sokulmalıdır. Veya Rahip Yedi ANNUNNAKI’nin, Yeraltınm Tanrısının, Cehennemin Kraliçesinin Bakanlarının Ölün Gözüne av olur.
Beşinci olarak, bil ki, TIAMAT’a tapanlar dünyanın dışındadır ve Majisyen ile mücadeleye gireceklerdir. Bak işte! Onlar Kadim Zaman- lardan beri Yılana taparlar ve her zaman bizimle olmuşlardır. Ve üzer- inde Canavarın işareti olan insan görünüşlü olmalarıyla tanınmalıdırlar, çünkü onlar kolayca hayvan Şekline bürünürler ve İnsanların Gecelerine dadanırlar ve onlarm, yanan tütsülerden gelen kokulan Yaşlılara tapanlar için yasaktır. Ve onlarm Kitapları KAOS’un ve alevlerin ve Gölgelerin ve Kabuklarm Kitaplarıdır. Ve onlar kabaran yeryüzüne, dalgalanan gökyüzüne ve fışkıran aleve ve akıp giden sulara taparlar ve onlar maskimin. Yatarak bekleyenin alaylarını kuranlardır. Ve onlar yaptıklarını bilmezler, ama İsminden ERESHKIGAL’in bile korktuğu, Korkunç KUTULU’nun zincirlerini kanırttığı, Yılanın talebi ile yaparlar:
MUMMU TIAMAT Kadimlerin Kraliçesi!
Altıncı olarak, bil ki, bu Majiyi burada yazılan kurallar ve yönetimler haricinde işletmeyeceksin, çünkü aksini yapmak kendin için ve 141/284
insanlık için en berbat riski almaktır. Bu yüzden, bu kelimeleri dikkatle dinle ve büyülü sözlerdeki kelimeleri onları anlasan da anlamasan da değiştirme, çünkü onlar Eskiden ve Zamanın başlangıcından önce yapılan Paktın kelimeleridir. Öyleyse, formül ‘yavaşça’ diyorsa yavaş söyle onları veya formül ‘yüksek sesle’ diyorsa ‘yüksek sesle’ bağır, ama Herhangi başka bir şey çağırmak ve bunun son saatin olmasını istemiyorsan hiçbir ölçüyü değiştirme.
Yedinci olarak, bil, bu En Kutsal Maji görevinden ne umman gerek- tiğini. Sembolleri iyi çalış ve işlemlerini istila edecek veya yaşam alanına gündüz ya da gece vakti dadanacak herhangi bir hayaletten korkma. Onlara sadece Aktin kelimeleriyle, güçlü olduğun kelimelerle saldır ve onlar da senin istediğin gibi davransın. Ve bu işlemleri sık sık icra edersen, Varlıkların karardığını göreceksin ve Küre telindeki Gez- ginler senin tarafından görülemeyecekler artık ve yerlerinde durup dur- an Yıldızlar Işıklarını kaybedecekler ve onunla da çalıştığın Ay, NANNA siyaha bürünecek ve sönecek,
VE ARATAGAR ARTIK OLMAYACAK VE DÜNYA BAKÎ KALMAYACAK
Ve etrafinda, tıpkı her yöne parlaklık saçan Şimşekler gibi Alevler ve bütün Varlıklar yıldırımların ortasında görünecek ve Dünyanın Oyuklarından Köpek-Yüzlü ANNUNNAKI fırlayıp çıkacak ve onları vurup düşüreceksin.
Ilkının işareti budur:
Onu her zaman taşımalısın, sen ve Yaşlı Tanrılar arasındaki Aktin bir işareti olarak.
Ve Yaşlıların işareti budur
Onu her zaman taşımalısın, ENKI’nm Majisinin Gücü olarak. Ve sana bütün bunları daha önce de söylemiştim, ama yine söylüyorum, her türlü Zırh ile donanmış ve silahlanmış Rahip, Tanrıçaya benzerdir.
Çağrı Yeri, tercihen Dağlaım yüksek yerlerinde veya Denize yakm yerlerde veya insan düşüncesinden uzakta tenha bir yerde veya çölde veya kadim tapınağın tepesinde olmalıdır. Ve temiz ve istenmeyen şeylerden bağımsız olmalıdır. Böylece, Yer, bir kez seçildi mi burayı Tanrı ve Tanrıçana yakarmakla ve çam ve sedirden kurbanlıkları yakmakla arındıracaksın. Değirmi bir somun ve tuz getirilmek Ve Rahip bunları kişisel ilahlara sunarken vakurca aşağıdaki defetmeyi telaffuz etmeli ki, Çağrı Yeri temizlensin ve bütün Kötülük bertaraf edilsin ve Rahip bu defetmenin bir tek kelimesi ya da hailini değiştirmeyecek, ama onu inançla yazıldığı şekliyle ezberden okuyacak:
ENU SHUB AM GIG ABSU KISH EGIGGA
GAR SHAG DA SISIE AMARDA YA DINGIR UD KALAMA SINIKU DINGIR NINAB GUYU NEXRRANIKU
144/284
GA YA SHU SHAGMUKU TU!
Ve Ekmek bronz Çağrı mangalında yakılacak ve Tuz odanın etrafina altmış kez serpilecek. Ve yere, ERESHKIGAL’m EGURRA’smdan gelen görülmez canav- arlar taralından, Kudüs’teki bir haik meydanında Rahip ABDUL BEN- MARTU’ya olduğu gibi, öldürülmemek için, sınırlarından dışarı çıkmamaya da özen göstererek, açiklanan yakanları ezberden okurken duracağın yerin ortasına, Çağrının kutsal MANDALA’sı, bir Daire çizilmeli
Ve Daire kireç veya arpa veya beyaz unla çizilmeli. INANNA’nm Çağrısındaki Hançerle yere kazılmak Veya kıymetli ipek veya pahalı kumaşlar üzerine nakşedilmek
Ve oradaki renkler yalnızca siyah ve beyaz olmalı, başkası değil
Ve Çağn Alınlığı ve Çağrı Sancaklan güzel kumaşlardan ve NINIB ve IN ANNA’ nin renklerinde olmalıdır, yani Siyah ve Beyaz, çünkü NINIB Dış Bölgeleri ve Kadimlerin yollarını bilir ve IN ANN A Yer- altını baskı akında tutar ve oradaki Kraliçeyi yenmiştir.
Ve Çağrı Tacı Yaşh Tanrıların Sekiz- Işmlı Yıldızını taşımalıdır ve kıymetli taşlarla süslenmiş, dövülmüş bakırdan olmalıdır.
Ve yanında lacivert taşından (lapis lazuli) bir Çubuk taşımaksın, boynunda Beş-Işmk Yıldız, Alınlık. Kuşak, UR’un muskası koİlamda ve halis ve lekesiz bir Elbise giymelisin.
Ve bu eşyalar yalnızca Çağrı işlemleri sırasında giyilmelidir ve diğer zamanlarda uzakta tutulmalı ve saklanmalıdır, böylelikle senin kendi gözlerin hariç hiçbir göz onları göremez. Tanrıların tapımına gelince,
145/284
o, üikendeki geleneğe göre değişir, ama Eski Rahipler ayinlerinde çı- plak olurlardı
Ve Daireyi çizeceksin. Tanrı ve Tanrıçanı çağıracaksın, ama, başka bir tanınım değil, MARDUK’un bir putunun hazır bulunmasının gerekeceği MARDUK’un Güçlerini çağırma durumu olmadıkça, on- larm Putları sunaktan kaldırılmalı ve uzağa konmahdır. Ve kokular, Ateş Çağrısından sonra, bu Kitabın herhangi bir yerinde açıklandığı gibi mangalda yakılmalıdır. Ve Gözcü, Onun tarzmda, çağrılmalıdır. Ve senin etrafında ve MANDALA çemberindeki Dört Gözetleme Kulesi olan ve Ayinlere Şahitlik eden ve Kadimler sana sorun çıkarmasın diye Dışarıyı Gözetleyen Dört Kapı çağrılmalıdır.
Ve Dört Kapmm Çağrılışı yüksek ve berrak bir sesle ezberden söy- leyeceğin şu usulde olmalıdır:
KÜRELER ARASINDA BULUN AN, DÜN YADAKÎ DÖRT KAPININ YAKARISI
Kuzey Kapısının Yakarısı
Seni Çağırıyorum, Kutsal UR Şehrinin Gümüş Avcısı!
En Kutsal Mandalarım Kuzeyini, DRA Prensliklerinden gelen, Alevin iğrenç savaşçılarına karşı koruman için seni çağnyorum!
Tetikte ol TIAMAT’ın UTUKKI’sine karşı ISHNIGARRAB’ın Zalimlerine
AZAG-THOTH’un Tahtına karşı! ABSU’nun hayaletlerinden önce çek Yayını
Bırak okunu ARRA’nin sevgilisini her yönden ve her yer- inden kuşatan Karanlık Melek Sürüleri üzerine.
Gözetleyici ol, Kuzey Yollarının Tanrısı
146/284 ‘
Hatırla bizi, Anavatanımızın Kralı, Her Savaşm Galibi, Her Düşmanm Fatihi
Gör ışiklanmızı ve duy Müjdelerimizi ve yüzüstü bırakma bizi
Kuzeyin Ruhu, Hatırla! Doğu Kapısının Yakarısı
Seni çağırıyorum, Yükselen Yıldızm Sahibesi Majinin, MASHU Dağlarının Kraliçesi!
Seni Çağnyorum bugün En Kutsal Mandalayı Yedi Tuza- kçıya, Yedi Yatarlara, kötü maksime, Kötü Tanrılara karşı kor- uman için!
Seni Çağnyorum, Doğu Yollarının Kraliçesi, beni Ölümün Gözünden ve ENDUKUGGA ve NINDUKUGGA’nın kötü ışınlarından koru!
Gözetleyici ol, Doğu Yollarının Kraliçesi ve Hatırla! Doğunun Ruhu, Hatırla!
Güney Kapış mm Yakarısı
Seni Çağnyorum, Melek, Korkunç Ölüm Şehri URULU’ya karşı Muhafızlık eden, Dönüşü olmayan Kapı!
Yanmada ol!
MARDUK ve ENKI’nin, Yaşlı Irkın Tanrılarının En Kudretli Güruhtan Adma, ARRA, sağlam dur ardımda!
PAZUZU ve HUMWAVA’ya, Güneybatı Rüzgarlarının Hayaletlerine Karşı, sağlam dur!
Menfim Tanrılara Karşı, Sağlam dır! Ardımdaki Gözler ol,
Ardımdaki Kılıç, Ardımdaki Kargı, Ardımdaki Zırh. 147/284
Gözetleyici ol, Güney Yollarının Ruhu ve Hatırla! Güneyin Ruhu, Hatırla!
Batı Kapısının Yakarısı
Seni çağnyorum, MER MARTU’nun Topraklarının Ruhu! Seni çağırıyorum, Günbatımının Meleği!
Bilinmeyen Tanrıdan, koru beni! Bilinmeyen Demondan, koru beni! Bilinmeyen Düşmandan, koru beni! Bilinmeyen Sihirden, koru beni!
KUTULU’nun Sularından, koru beni! ERESHKIGAL’m gazabından, koru beni! KINGU’nun Kılıçlamdan, koru beni!
Kem Bakışlardan, Kem Sözlerden, Kem isimden, Kem Sayıdan, Kem Şekilden koru beni!
Gözetleyici ol, Batı Yollarının Ruhu, Hatırla! Batı Kapısının Ruhu, Hatırla!
Dört Kapmm Yakarısı MER SIDI!
MER KURRA! MER URUBU! MER MARTU!
ZI DINGIR ANN A KANPA! ZI DINGIR KIA KANPA! UTUK XUL TA ARDATA! KUTULU, TA ATTALAKLA! AZAG-THOTH, TA KALLA! 148/284
IAANU! LA ENLIL! IANNGI! ZABAO!
Burada çeşitli Güçleri ve Ruhları çağırmanın özel birkaç büyülü sözü yer almaktadır. Aşağıdaki, Yaşamm Kraliçesi INANNA’nm Istırabın Krallığına inişi srasmda kullandığ Büyülü Sözler olan, Başlangıç Sözlerinin kullanılmasını gerektirecek şekilde Ölmüş ve ABSU’da ikamet eden ve o suretle ERESHKIGAL’m hizmetkarı olan birinin Hayaletiyle konuşmayı arzu eden Ölülerle Konuşma Sanatının Ke- İlmeleri burada kullanılabilir. Korku saçan Çukura inen Yedi Basamağa götüren Ganzirin Kapısmı Açma sözlerinden daha etkisiz değildir bunlar. Bu yüzden, Açılma ile birlikte belirecek görüntü ve seslerden dolayı korkuya kapılma, çünkü bunlar oraya zincirlenmiş Gölgelerin iniltileri ve ağıtları ve Karanlığın Tahtı üzerinde oturan Deli Tanrmm feryatları olacaktır.
KAYIP CUTHA ŞEHRİNDE OTURAN ÖLÜLERİN RUHLARINI ÇAĞIRMA İŞLEMİNİN BAŞLANGIÇ YAKARISI.
BAAD ANGARRU! NINNGHIZHIDDA!
Seni çağırıyorum, Derinlerin Yılanı!
Seni çağırıyorum, NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Boynuzlu Yılanı!
Seni çağırıyorum, Derinlerin Tüylü Yılanı! NINNGHIZHIDDA!
Aç!
Kapıyı Aç ki gireyim!
NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Ruhu, Kapının Gözcüsü, Hatırla!
149/284
Baba Adına, ENKI, Firardan önce, Majisyenlerin Efendisi ve Tanrısı, Kapıyı Aç ki gireyim!
Aç, yoksa Kapıya saldırırım! Aç, tahtalarını kırarım!
Aç, yoksa Duvarlara saldırırım!
Aç, yoksa var gücümle üzerine çullanırım! Aç, yoksa Ölüyü kaldırır ve Yaşayanı yerim! Aç, yoksa Ölüye Canlı üzerinde güç veririm!
Aç, yoksa Ölünün Sayısmı Canlıdan fazla yaparım! NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Ruhu, Kapının Gözcüsü,
Açıl!
Ölüler kaiksm ve tütsüyü koklasın!
Ve davet edilen Ruh geldiğinde, Şeklinden dolayı ürkme ve ona bu sözleri söyle
UUG UDUUG UUGGA GISHTUGBI
ve daha alımlı bir görünüşe büründüğünü göreceksin ve ona sorduğun cevaplaması emredilen bütün soruları doğru olarak cevaplandıracaktır
Ve şu hatırlatılmalıdır ki, sorular tatmin edici şekilde cevaplandıktan sonra Ruh geldiği yere geri gönderilmeli ve daha fazla alıkonulmamalı ve Ruhu özgürleştirmek için girişimde bulunulmamalıdır, çünkü bu Aktin ihlal edilmesi olur ve sana ve senin nesline en güçlü laneti ge- tirir, bundan dolayı Ölülerin kemiklerini yerlerinden oynatmak veya topraktan çikarmak kanunsuzdur. Ve Ruh bu kelimeler aracılığıyla geri gönderilebilir
BARRA UUG UDUUG UUGGA!
150/284
ve aniden gözden kaybolur ve dinlenme yerine geri döner Eğer bir kerede gitmezse, bu kelimeleri bir kez daha ezberden oku ve son- rasında gidecektir
Aşağıdaki, Bütün Güçlerin Yüce Çağrılışıdır, yalnızca aşırı gereklilik halinde veya sana siknıtı veren veya MANDALA çevresinde senin bilmediğin sebeplerden, beiki de Kadimlerin ajanı olmasından, dolayı şaşkınlık yaratan asi bir ruhu sakinleştirmek için kullanılmalıdır. Böylesi bir durumda, onu, Yukarı Dünyada ikamet etme Gücü elde etmeden önce geri göndermek için acele edilmelidir, çünkü bunlardan biri Dünya üzerinde varolduğu sürece, neredeyse artık kontrol edilmesi imkansız hale gelene kadar, Tanrılardan üstünlermiş gibi erk ve Güç kazanırlar.
Bu Yakarıyı kuvvetle ezberlemen gerekir:
M GÜÇLERİN YÜCE ÇAĞRILIŞI
GÖKYÜZÜNÜN RUHU. HATIRLA! YERYÜZÜNÜN RUHU. HATIRLA!
Ruhlar, Toprağm Tanrıları, Hatırlayın! Ruhlar, Toprağm Kadınlan, Hatırlayın! Ruhlar, Havanm Tanrıları, Hatırlayın! Ruhlar, Havanm Kadınlan, Hatırlayın! Ruhlar, Ateşin Tanrıları, Hatırlayın!
Ruhlar, Ateşin Kadınları, Hatırlayın! Ruhlar, Suyun Kadınlan Hatırlayın! Ruhlar, Suyun Kadınlan Hatırlayın! Ruhlar, Yıldızların Tanrıları, Hatırlayın! Ruhlar, Yıldızların Kadınlan Hatırlayın! Ruhlar, husumetin Tanrılan Hatırlayın! Ruhlar, husumetin Kadınları, Hatırlayın!
Ruhlar, barışseverliğin Tanrıları, Hatırlayın! Ruhlar, barışseverliğin Kadmlan, Hatırlayın! Ruhlar, Gölgelerin Peçesinin Tanrılan Hatırlayın! Ruhlar, Gölgelerin Peçesinin Kadınları, Hatırlayın! Ruhlar, Hayat Işığının Tanrıları, Hatırlayın!
Ruhlar, Hayat Işığının Kadmlan, Hatırlayın!
Ruhlar, Cehennem Bölgelerinin Tanrılan Hatırlayın! Ruhlar, Cehennem Bölgelerinin Kadmlan, Hatırlayın! Ruhlar, MARDUK’un Tanrılarının Tanrıları, Hatırlayın! Ruhlar, MARDUK’un Tanrılarının Kadınları, Hatırlayın!
Ruhlar, SIN’in Tanrılan Nehirden onun gemisini geçirenler, Hatırlayın!
152/284 - - , -
Ruhlar, S IN’in Kadınları, Göklerden onun gemisini geçiren- 1er, Hatırlayın!
Ruhlar, SHAMMASH’m Tanrılan Yaşlıların Kralı, Hatırlayın!
Ruhlar, SHAMMASH GULA’nın Kadınları, Yaşlıların Kraliçesi, Hatırlayın!
Ruhlar, TSHKU’nun Tanrıları, ANNUNAKI’nin Tanrısı, Hatırlayın!
Ruhlar, Tanrıça ZIKU’nun Gençkızlan ENKI’nin Anası, Hatırlayın!
Ruhlar, NINNASU’nun Tanrıları, Sayısız Sulaım Babası, Babamız, Hatırlayın!
Ruhlar, NINNUAH’nm Gençkızlan ENKI’nin kızı, Hatırlayın!
Ruhlar, NINNGHIZHIDDA’nın Tanrılan Yerin yüzünü Kabartanlar, Hatırlayın!
Ruhlar, NİNNİSİ ANA’nmGenç kızlan Gökyüzünün Kraliçesi, Hatırlayın!
Ruhlar, Ateşin Genç kızlarının Tanrılan GIBIL, Yerin Yüzü üzerindeki En üstün Yönetici, Hatırlayın!
Ruhları Dünyanın Yedi Kapısının, Hatırlayın! Ruhları Dünyanın Yedi Kilidinin, Hatırlayın!
Ruh KHUSBI KÜRK, NAMMTAR’m Karısı, Hatırla! Ruh KHITIM KURUKU, Okyanusun Kızı, Hatırla!
GÖKYÜZÜNÜN RUHU, HATIRLA! YERYÜZÜNÜN RUHU, HATIRLA! AMANU!
AMANU! AMANU!
153/284
Yüce Yakarı Burada bitiyor
‘IA ADU EN I’NIN ÇAĞRILIŞI
(Çok Mistik bir Çağrıdır)
IA IA IA!
ADU EN I BA NINIB NINIB BA FİRİK FİRİK BA PIRIK
PIRIK BA AGGA BA ES
AGGA BA ES BA AKKA BAR! AKKA BAR BA AKKA BA ES AKKA BA ES BA AKKA BAR AKKA BAR BA AGGA BA ES AGGA BA ES BA PIRIK
PIRIK BA FİRİK FİRİK BE NINIB NINIB BA ADU EN IIAIAIAIA!
KUR BUR IA! EDİN BA EGA ERİM BA EGURA E! E! E!
IA IA IA!
EKHIIAK SAKKAK EKHI AZAG-THOTH EKHIASARU
EKHICUTHALU IA! IA! IA!
HANGİ RUHLAR YARARLI OLABİLİR
Çağırma Törenlerinde, herhangi türde bir Ruh çağrılabilir ve sor- ularınızı yanıtlayana ya da arzu ettiğiniz şeyi sağlayana kadar alıkonulabilir. Ölülerin Ruhları uyandınlabilir.Doğmamışların Ruhları uyandırılabilir. Yedi Kürenin Ruhları uyandınlabilir Alevlerin Ruhları Uyandmlabilir. Hepsi içinde, en önemlileri Binbir Ruhlardır ve deneylerin esnasında bunları bileceksin. Pek çok başkaları da vardır, ama bazılarının hiç gücü yoktur ve sadece kargaşa yaratırlar.
îik Ayinlerde çağırmak için en iyi Ruhlar, mükemmel şekilde hazır bulunan ve Dışarının dikkatli Gözcüleri olan, Tanrı MARDUK’un İsimlerinin Elli Ruhudur. İhtiyaç duyulduğundan daha uzun süre alıkonulmamalıdırlar ve bazıları gerçekten de vahşi ve sabırsız bir tabi- ata sahiptir ve görevleri olabilecek en kısa zamanda verilmelidir ve sonra serbest bırakılmaları gerekir.
Bunların ardından, Rahip, Yürüyormuş gibi yaparak onlarm Yol- larma ayak bastıktan sonra, yedi Kürenin Ruhları faydalanmak için çağnlmalıdır. Rahip NANNA kapışma Giriş hakkı kazandıktan sonra, ama daha öncesinde değil, o krallığın Ruhlarını çağırabilir Bunları seyahatin esnasmda öğreneceksin ve LIBAT’ın, Kraliçe ISHTAR’m Kürelerinin çalışmaları ile ilgili birkaç soylu formül haricinde, burada yazılmalarına gerek yoktur.
Bunlar erkek ve kadın arasmda muhabbet yaratan nazik tutkuların Çalışmalarıdır. Ve en iyi şekilde beyaz bir Daire içinde, Rahip tem- izlenince ve temiz bir elbise giyince yapılmalıdır.
Başlangıç Niteliğindeki Arınma Yakarısı Gökyüzünün Parlak olanı, bilge ISHTAR Tanrıların Sahibesi, ‘evet’i gerçek ‘evet’ olan
156/284
Tanrıların Kibirlisi, Onun ki kumandası en üstündür Gökyüzünün ve Yeryüzünün Sahibesi, her yeri yöneten ISHTAR, îsmin ile bütün başlar eğilir
Ben. . . oğlu. . . senin önünde eğiyorum başımı Bedenim lacivert taşı gibi armsm!
Yüzüm kaymaktaşı gibi parlasm!
Parlak gümüş gibi ve kızılımtırak altm gibi olayım, sönük değil!
Bir Kadının Aşkını Kazanmak
(aşağıdakini bir elmaya ve nara üç kez oku, meyveyi, sıkıp suyunu içmesi için bir kadına ver ve emin ol ki sana gelecektir)
MUNUS SIGSIGGA AG BARA YE
INNIN AGGISH XASHXUR GISHNU URMA SHAZIGA BARA YE
ZIGASHUBBA NA AGSISHAMAZIGA NAMZA YE INNIN DURRE ESH AKKI UGU AGBA VEAGUB!
Cinsel Gücü Geri Kazanmak
(Bir harp teline üç düğüm at, bunu sağ ve sol elinin etrafına sar ve aşağıdaki büyülü sözleri yedi kez oku ve cinsel güç geri dönecektir)
LILLIK IM LINU USH KIRI
LISHTAKSSIR ERPETUMMA TIKU LITTUK
15"284
NI YISH LIBBI IA LU AMESH ID GINMESH ISHARI LU SAYAN SAYARIMI YE LA URRADA ULTU MUXXISHA!
ANU <;:AGRISI TACI
<;AGRI .ALINLIĞI
INANNAYA <;:AGRININ BAKIR HAN<;ERi
KUZEY KAPISININ MT.IHRl'.l
DOGU KAPISININ MUHR İİ
c;;AGRI MANDÂLÂSININ BİR TURU
BİR BAKA TURU
THE BOOK OF FIFTY NAMES
THE BOOK OF FIFTY NAMES OF MARDUK, DEFEATER OF THE ANCIENT ONES
THIS is the Book of MARDUK, begotten of our Master ENKI, Lord of Magicians, who did defeat TIAMAT, known as KUR, known as HUWAWA, in magick combat, who defeated the Ancient Ones that the Elders may live and rule the Earth.
In the time before time, in the age before the heaven and the earth were put in their places, in the age when the Ancient Ones were rulers of all that existed and did not exist, there was nought but darkness. There was no Moon. There was no Sun. No planets were they, and no stars. No grain, No tree, no plant grew. The Ancient Ones were Masters of Spaces now unknown or forgotten, and all was CHAOS.
MARDUK was chosen of the Elders to fight KUR and wrest power from the Great Sleeping Serpent who dwells beneath the Mountains of the Scorpion. MARDUK was given a weapon, and a Sign, and Fifty Powers were given to him to fight the awful TIAMAT, and each Power has its weapon and its Sign and these are the mightiest possessions of the Elder Gods against the Ancient One who threatens Without, who threatens from the Abyss, the Lord of Darkness, the Master of CHAOS, the Unborn, the Uncreated, who still wishes ill upon the Race of Men, and upon the Elder Gods who reside in the Stars.
The Gods forget. They are distant. They must be reminded. If they are not watchful, if the gatekeepers do not watch the gates, if the gates are not kept always locked, bolted and barred, then the One who is always ready, the Guardian of the Other side, IAK SAKKAK, will enter and bring with him the hordes of the armies of the Ancient Ones, IAK KINGU, IAK AZAG, IAK AZABUA, IAK HUWAWA, ISHNIGGARAB, IAK XASTUR, and IAK KUTULU, the Dog Gods and the Dragon Gods, and the Sea Monsters, and the Gods of the Deep.
Watch also the Days. The Day when the Great Bear hangs lowest in the sky, and the quarters of the year measured thereof in the four directions measured thereof, for there the Gates may be opened and care must
needs be taken to ensure that the Gates remain forever closed. They must be sealed with the Elder Sign accompanied by the rites and incantations proper.
The Fifty Names here follow, with their Signs and Powers. They may be summoned after the Priest has ascended to that step on the Ladder of Lights and gained entrance to that Sacred City. The Signs should be engraved on parchment or sealed in clay and placed upon the altar at the Calling. And in the perfumes should be of cedar, and strong, sweet- smelling resins. And the Calling be to the North.
The First Name is MARDUK
The Lord of Lords, master of Magicians. His Name should not be called except when no other will do, and it is the most terrible responsibility to do so. The Word of His Calling is DUGGA. This is his Seal:
The Second Name isMARUKKA
Knows all things since the beginning of the World. Knows all secrets, be they human or divine, and is very difficult to summon. The Priest should not summon him unless he is clean of heart and spirit, for this Spirit shall know his innermost thoughts. This is his Seal:
The Third Name is MARUTUKKU
Master of the Arts of Protection, chained the Mad God at the Battle. Sealed the Ancient Ones in their Caves, behind the Gates. Possesses the ARRA star. This is his Seal:
The Fourth Name is BARASHAKUSHU
Worker of Miracles. The kindest of the Fifty, and the most beneficent. The Word used at his Calling is
BAALDURU. This is his Seal:
The Fifth Name is LUGGALDIMMERANKIA
Put order into CHAOS. Made the Waters aright. Commander of Legions of Wind Demons who fought the Ancient TIAMAT alongside MARDUK KURIOS. The Word used at his Calling is BANUTUKKU. This is his Seal:
The Sixth Name is NARILUGGALDIMMERANKIA
The Watcher of the IGIGI and the ANNUNAKI, Sub-Commander of the Wind Demons. He will put to flight any maskim who haunt thee, and is the foe of the rabisu. None may pass into the World Above or the World Below without his knowledge. His Word is BANRABISHU. His Seal is thus:
The Seventh Name is ASARULUDU
Wielder of the Flaming Sword, oversees the Race of Watchers at the bidding of the Elder Gods. He ensures the most perfect safety, especially in dangerous tasks undertaken at the behest of the Astral Gods. His word is BANMASKIM and his Seal is thus:
The Eighth Name is NAMTILLAKU
A most secret and potent Lord, he hath knowledge to raise the dead and converse with the spirits of the Abyss, unbeknownst to their Queen. No soul passes into Death but that he is aware. His word is BANUTUKUKUTUKKU and his Seal is thus:
The Ninth Name is NAMRU
Dispenses wisdom and knowledge in all things. Giveth excellent counsel and teaches the science of metals. His word is BAKAKALAMU and his Seal:
The Tenth Name is ASARU
This Power has knowledge of all plants and trees, and can make marvellous fruits to grow in the desert places, and no land is a waste to him. He is truly the Protector of the Bounty. His Word is BAALPRIKU and his Seal follows:
Possesses secret wisdom, and shines Light in the Darkened areas, forcing what lives there to give good accounting of its existence and its knowledge. Giveth excellent counsel in all things. His word is BARRMARATU and the Seal which thou engrave is thus:
The Twelfth Name is ASARUALIMMUNNA
This is the Power that presideth over armour of all kinds and is excellently knowledgeable in military matters, being of the advance army of MARDUK at that Battle. He can provide an army with its entire weaponry in three days. His Word is BANATATU and the Seal is thus:
The Thirteenth Name is TUTU
Silences the weeping and gives joy to the end and ill at heart. A most beneficent Name, and Protector of the Household, his Word is DIRRIGUGIM and his Seal is this:
The Fourteenth Name is ZIUKKINNA
Giveth excellent knowledge concerning the movements of the stars and the meanings thereof, of which the Chaldaens possessed this same knowledge in abundance. The Word is GIBBILANNU and the Seal is this:
The Fifteenth Name is ZIKU
This Power bestoweth Riches of all kinds, and can tell where treasury is hidden. Knower of the Secrets of the Earth. His Word is GIGGIMAGANPA and his Seal is this:
The Sixteenth Name is AGAKU
This Power can give life to what is already dead, but for a short time only. He is the Lord of the Amulet and the Talisman. His Word is MASHGARZANNA and his Seal is this:
The Seventeenth Name is TUKU
Lord of Baneful Magick, Vanquisher of the Ancient Ones by Magick, Giver of the Spell to MARDUK KUROS, a most fierce enemy. His Word is MASHSHAMMASHTI and his Seal follows:
The Eighteenth Name is SHAZU
Knows the thoughts of those at a distance, as well as those in the vicinity. Nothing is buried in the ground, orthrown into the water, but this Power is aware. His Word is MASHSHANANNA and his Seal is this:
The Nineteenth Name is ZISI
Reconciler of enemies, silencer of arguments, between two people or between two nations, or even, it is said, between two worlds. The scent of Peace is indeed sweet to this Power, whose Word is MA SHI NN ANN A and whose seal is this:
The Twentieth Name is SUHRIM
Seeks out the worshippers of the Ancient Ones wherever they may be. The Priest who sends him on an errand does so at a terrible risk, for SUHRIM kills easily, and without thought. His Word is MASHSHANERGAL and his Seal:
The Twenty-First Name is SUHGURIM
As SUHRIM above, the Foe who Cannot be Appeased. Discovers the Priest's Enemies with ease, but must be cautioned not to slay them if the Priest does not desire it. The Word is MASHSHAD AR and the Seal:
The Twenty-Second Name is ZAHRIM
Slew ten thousand of the Hordes in the Battle. A Warrior among Warriors. Can destroy an entire army if the Priest so desires. His Word is MASHSHAGARANNU and his Seal:
The Twenty-Third Name is ZAHGURIM
As ZAHRIM, a most terrible opponent. It is said ZAHGURIM slays slowly, after a most unnatural fashion. I do not know, for I have never summoned this Spirit. It is thy risk.
The Word is MASHTISHADDU and the Seal:
The Twenty-Fourth Name is ENBILULU
This Power can seek out water in the midst of a desert or on the tops of mountains. Knows the Secrets of Water, and the running of rivers below the Earth. A most useful Spirit. His Word is MASHSHANEBBU and his Seal thus:
The Twenty-Fifth Name is EPAD UN
This is the Lord of all Irrigation and can bring Water from a far place to your feet. Possesses a most subtle geometry of the Earth and knowledge of all lands where Water might be found in abundance. His Word is EYUNGINAKANPA and his Seal is this:
The Twenty-Sixth Name is ENBILULUGUGAL
The Power that presides over all growth, and all that grows. Gives knowledge of cultivation, and can supply a starving city with food for thirteen moons in one moon. A most noble Power. His Word is AGGHA and his Seal:
The Twenty-Seventh Name is HEGAL
As the Power above, a Master of the arts of farming and agriculture. Bestows rich harvests. Possesses the knowledge of the metals of the earth, and of the plough. His Word is BURDISHU and his seal thus:
The Twenty-Eighth Name is SIRSIR
The Destroyer of TIAMAT, hated of the Ancient Ones, Master over the Serpent, Foe of KUTULU. A most powerful Lord. His Word is this APIRIKUBABADAZUZUKANPA and his Seal:
Trod the back of the Worm and cut it in twain. Lord of Bravery and Courage, and gives these qualities to the Priest who desires it, or to others the Priest may decide. The Word is BACHACHADUGGA and the Seal:
The Thirtieth Name is GIL
The Furnisher of Seed. Beloved of ISHTAR, his Power is mysterious and quite ancient. Makes the barley to grow and the women to give birth. Makes potent the impotent. His Word is AGGABAL and his Seal is thus:
The Thirty-First Name is GILMA
Founder of cities, Possessor of the Knowledge of Architecture by which the fabled temples of UR were built;
the creator of all that is permanent and never moves. His Word is AKKABAL and his Seal is this:
The Thirty-Second Name is AĞILMA
Bringer of Rain. Maketh the gentle Rains to come, or casuseth great Storms and Thunders, the like may destroy armies and cities and crops. His Word is MASHSHAYEGURRA and his Seal is:
The Thirty-Third Name isZULUM
Knows where to plant and when to plant. Giveth excellent counsel in all manner of business and commerce.
Protects a man from evil tradesmen. His Word is ABBABAAL and his Seal is this:
The Thirty-Fourth Name isMUMMU
The Power given to MARDUK to fashion the universe from the flesh of TIAMAT. Giveth wisdom concerning the condition of the life before the creation, and the nature of the structures of the Four Pillars whereupon the Heavens rest. His Word is ALALALABAAAL and the Seal is:
The Thirty-Fifth Name is ZULUMMAR
Giveth tremendous strength, as of ten men, to one man. Lifted the part of TIAMAT that was to become the Sky from the part that was to become the Earth. His Word is ANNDARABAAL and his Seal is:
The Thirty-Sixth Name is LUGALABDUBUR
Destroyer of the Gods of TIAMAT. Vanquisher of Her Hordes. Chained KUTULU to the
Abyss. Fought AZAG-THOTH with skill. A great Defender and a great Attacker. His Word is AGNTBAAL and his Seal is this:
The Thirty-Seventh Name is PAGALGUENNA
Possessor of Infinite Intelligence, and determines the nature of things not yet made, and of spirits not yet created, and knows the strength of the Gods. His Word is ARRABABAAL and his Seal is this:
The Thirty-Eighth Name is LUGALDURMAH
The Lord of the Lofty Places, Watcher of the Skies and all that travels therein. Naught traverses the starry element, but that this Power is aware. His Word is ARATAAGARBAL and his Seal is this:
The Thirty-Ninth Name is ARANUNNA
Giver of Wisdom, Counsellor to our Father, ENKI, Knower of the Magickal Covenant and of the Laws and of the Nature of the Gates. His Word is ARAMANNGI and his Seal is thusly:
The Fortieth Name is DUMUDUKU
Possessor of the Wand of Lapis Lazuli, Knower of the Secret Name and the Secret Number. May not reveal these to thee, but may speak of other things equally marvellous. His Word is ARATAGIGI and his Seal is:
The Forty-First Name is LUGALANNA
The Power of the Eldest of the Elder Ones, possesses the secret knowledge of the world when the Ancient Ones and the Elder Ones and where One. Knows the Essence of the Ancient Ones and where it might be found. His Word is BALDIKHU and his Seal is this:
The Forty-Second Nam is LUGALUGGA
Knows the Essence of all Spirits, of the Dead and the Unborn, and the Starry and the Earthly, and the Spirits of the Air and the Spirits of the Wind as well. Which things he may tell thee, and thou wilt grow in wisdom. His Word is ZIDUR and his Seal is thus:
The Forty-Third Name is IRKINGU
This is the Power that laid capture to the Commander of the forces of the Ancient Ones, KINGU Mighty Demon, that MARDUK might lay hold of him and, with its blood, create the Race of Men and seal the Covenant. His Word is BARERIMU and his Seal is this:
The Forty-Fourth Name is KINMA
Judge and Lord of the Gods, at whose name they quake in fear. That the Gods may not err, this Power was given to oversee their activities, should they be lawful and within the nature of the Covenant, for the Gods are forgetful, and very far away. His Word is
ENGAIGAI and his Seal is this:
The Forty-Fifth Name is ESIZKUR
This Spirit possesses the knowledge of the length of Life of any man, even unto the plants and the demons and the gods. He measureth all things, and knoweth the Space thereof. His Word is NENIGEGAI and his Seal is this:
The Forty-Sixth Name is GIBIL
This Power has been given the Realm of the Fire and the Forge. He keepeth the sharp point of the Sword and the Lance, and giveth understanding in the working of metals. He also raises the Lightning that comes from the Earth, and maketh Swords to appear in the Sky. His Word is BAALAGNITARRA and his Seal is this:
The Forty-Seventh Name is ADDU
Raises storms that fill the entire heavens and causes the Stars to tremble and the very Gates of the IGIGI to shake in their stead. Can fill the skies with his brightness, even in the darkest hour of the night. His Word is KAKODAMMU and his Seal is this:
The Forty-Eighth Name is ASHARRU
Knower of the Treacherous Ways. Gives intelligence of the Future and also of things Past. Put the Gods in their courses, and determined their cycles. His Word is BAXTANDABAL and this is his Seal:
The Forty-Ninth Name is NEBIRU
The Spirit of the Gate of MARDUK, Manages all things in their ways, and moves the crossings of the stars after the fashion known to the Chaldeans. His word is DIRGIRGIRI and his Seal is this:
The Fiftieth Name is NINNUAM
This is the Power of MARDUK as Lord of All That Is, Judger of Judgements, Decider of Decisions, He Who Determines the Laws and the Reigns of Kings. He may not be called, save at the destruction of a city or the death of a king. His Word is GASHDIG and his Seal is this:
Here endeth the Book of the Fifty Names, which the Gods have granted me the strength and the time in which to lay it down. This Book is not to be shown to the unclean or the profane or the uninitiated, for to doso is to call the most awful curse of the Book upon thee and upon thy generations.
Spirit of the Book, Remember!
ELLİ İSMİN KİTABI
KADİMLERİN GALİBİ MARDUKUN ELLİ İSMİNİN KİTABI
Bu, KUR olarak, HUWAWA olarak bilinen TIAMAT’ı, majik dövüşte yenen, Kadimleri yenen böylece Yaşlıların Dünyada yaşamasını ve orayı yönetmesini sağlayan Efendimiz, Majisyenlerin Tanrısı ENKI’nin babalık ettiği MARDUK’un kitabıdır
Zamanın başlangıcından önceki zamanda, gökyüzü ve yeryüzünün şimdi oldukları yerlere konulmadan önceki çağda, Kadimlerin, varolan ve varolmayan her şeyin yöneticisi olduğu çağda karanlık dışında hiçbir şey yoktu. Ay yoktu. Güneş yoktu Gezegenler yoktu ve yıldızlar yoktu Buğday yoktu, bitki yetişmezdi. Kadimler şimdi bilinmeyen veya unutulmuş Boşlukların Efendileriydiler ve her şey KAOS’tu.
Yaşlılar arasından KUR ile savaşması ve Akrep Dağlan altında ikamet eden Uyuyan Yüce Yılanı çekip çıkarması için MARDUK seçilmişti MARDUK’a, berbat TIAMAT ile savaşması için bir silah ve bir işaret ve Elli Güç verilmişti ve her bir Güç kendi silahma ve işaretine sahipti ve bunlar Yaşlı Tanrıların, Dışarıda tehlike saçan, Uçurumdan, Karanlığın Tanrısı, KAOS’un Efendisi, Doğmamış, Yar- atılmamış, İnsan Irkı ve Yıldızlarda ikamet eden Yaşlı Tanrılar için hala felaketler dileyen Uçurumdan tehlike saçan Kadimlere karşı sahip oldukları en kudretli mallardı.
Tanrılar unutur. Onlar uzaktadır. Hatırlatılmalan gerekir. Eğer göz- etleyici değillerse, eğer kapıcılar kapılan gözetlemiyorsa, eğer kapılar her zaman kilitli, sürgülü, parmaklıktan kapalı tutulmuyorsa, o zaman her zaman hazır olan O kişi, Öte tarafîn Koruyucusu, LAK SAKKAK, içeri girecek ve kendisiyle birlikte Kadimlerin ordu sürülerini LAK KINGU, LAK AZAG, LAK AZABUA, LAK HUWAWA, ISHNIGGARAB, LAK XASTUR ve LAK KUTULU’yu, Köpek 168/284
Taunları ve Ejder Tanrılan ve Deniz Canavarlarını ve Derinlerin Tan- ularını getirecek.
Günleri de gözetle. Büyük Ayı gökyüzünde en alçak durumundayken ve o nedenle yılın çeyrek zamanlarının ölçülebildiği o nedenle de dört yönün ölçülebildiği Gün, orada Kapılar açılabilir ve Kapıların sonsuza dek kapalı kalması sağlanmalıdır. Uygun ayin ve büyülü sözlerle eşlik edilen Eski İşaret ile mühürlenmeleri gerekir.
Elli İsim, İşaretleri ve Güçleri ile birlikte aşağıdaki gibidir. Bunlar, Rahip, Işıklar Merdiveninde o basamağa çıktığı ve o Kutsal Şehre giriş hakkı kazandığı zaman çağrılabilirler. İşaretler parşömen üzerine oyul- malı veya kil üzerine mühürlenmeli ve Çağrı sırasında sunağm üzerine yerleştirilmelidir. Ve kokular arasmda sedirin ve güçlü, tatlı kokulu reçinelerin olması gerekir. Ve Çağrı Kuzey yönünde yapılmalıdır.
ilk is im MARDUK ’tur
Tannlann Tannsl, Majisyenlerin efendisi. Herhangi baka bir iraden in yapacagi bir ey vaisa Onun ismi agnlmamahdlr ve onu aglrmak en berbat sorumluluktur. <;:agn Kelimesi DUGGA'du. Bu onun miilrrü:
Dünyanın balangicmdan beri olan her eyi bilir, ister beeri ister il ahi olsun, biitiin s lrlan bilir ve agnhnas 1 ok zordur. Rahip, kalbi ve ruhu temizlenene kadar onu agirmamahıhr. iinkü bu Ruh en der indeki düüncelerini bile bilir. Bu onun mührü:
Koruma Sanatlannm Efendisi, Savata Deli Tannyl zincirlemitir. Kadimleri Kapllann ardma Mağaralarının iine mühürlemitir. ARRA yildizma iyedir. Bu onun miihrü:
Dördüncü isim BARASHAKUSHU’ dur
Mucizeleri Yaratandir. Ellisi arasmda en iyiliksever ve cömert olan dir. Onun c;:agnsmda kullanılan Kelime BAALDURU'dur. Bu onun mührü:
Be§inciisimLUGGALDlMMERANKJA. ’dir
KAOS'a diizen getimritir. Sulan dogrulnnutur. Alaylann, MARDUK KURIOS'un yaranda Kadim TIAMAT'a kari savaan Rüzgar Demonlamnn Kumandarudtr. Onun c;:agnsmda kullantlan Ke lime BANUTUKKU'dur. Bu onun mührü:
Altıncı İsim NARILUGGALDIMMERANKIA ’dır
IGIGI ve ANNUNAKI’nin Gözcüsü, Rüzgar Demonlarmm Yardımcı Kumandanıdır. Sana dadanan herhangi bir maskimi kaçıracaktır ve rabisunun hasıradır. Onun bilgisi olmadan hiç kimse Aşağıdaki ya da Yukarıdaki Dünyaya geçemez. Kelimesi BANRABISHU’dur. Onun mührü budur:
Yed indis im ASARUL UD U’dur
Yanan Klhcm kullaransuhr, Yah Tannlann emriyle Gözcüler Irlana nezaret eder. En kusmsuz güvenliği sağlar, özellikle de Astral Tan nlann buyraklanyla üstlenilmi tehlikeü görevlerde. Kelimesi BANMASKIJL l'dir ve mührü boyledir:
Sekizinci isim NAMTILLAKU’dur
<;:ok gizli ve giilü bir Tannchr, iiliileri kaldmna ve Kralielerinin haberi olmadan Uurumun rahlanyla sohbet etme bügisine sahiptir. Hibir ruh onun haberi olmadan Ölüme intikal edemez. Kelimesi BANUTUKUKUTUKKU'dur ve mührü biiyledir:
Dokuzuncu jsimNAMRU'dur
Her eye bilgelik ve bilgi dagitandlr. Mükemmel nasihatler verir ve madenlerin ilmini ügretir. Kelimesi BAKAKALAMU'dur ve miihrü:
Onuncu jsim ASA.RU'dur
Bu Gü bütün bitkilerin ve agalann bilgisine sahiptir ve harika meyvelerin iilde yetimesini sagiayabilir ve onun ün orak toprak yoktur. 0 gerekten de Cömertliğin Koruyucusudur. Kelimesi BAALPRIKU'dur ve mührü aaji;tdadtr:
On bir indisim ASARUALIM'dır
Saldi bilgeliğe sahiptir ve oralarda ya ayan her eyi, varoluu ve bil gisini alk ettneye zorlayarak Karanhk bölgelerde Ilk saar. Her eye mükemmel nasihatler verir. Kelimesi BARRMARATUdur ve oy acagmİz miihrü biiyledir:
On ikincij simASARUALIMMUNNA'dir
Bu her tiirlii znhm üzerinde hazn bulunan Giistiir ve a Savata MARDUK'un ilerleyen ordusunda olduğu isin ordu malzemeleri ko nusunda bilgilidir. Us gün isinde bütün silahlanyla birlikte bir ordu kurabilir. Kelimesi BANA TATU'dur ve miihrü iiyledir:
Agtamalan dindirir ve yürekteki iiliim ve hastallga ne e getirir. <;:ok yardîmsever bir isimdir ve Ev hallanm Koruyucusudur, Kelimesi DIRRIGUGIM dir ve mührü budur:
Ylldizlann hareketleri ve bunlann anlamlan haklanda, Kaideliler'in de bol miktarda sahip olduğu bilgiler verir. Kelimesi GIBBILANNU'dur ve mülırü budur:
Bu Gü verildiğinde her tüllü eyi Zenginletirir ve hâzinelerin nerde sakh olduğunu bildirebilir. Diinyamn Sirlanmn Bilicisidir. Kelimesi GIGGIMAGANPA'chr ve miiluü budur:
Bu Gü iilmü olana hayat verir, ama sadece lasa bir zaman iin. Muskalann ve Tilsnnlann Tanns ldir. Kelimesi MASHGARZANNA'dir ve mülırü budur:
Zararll Majinin Tannsuhr, Kadimleri Majiyle Yenendir, MARDUK KUROS'a, en üfkeli dümamna Büyüleri Verendir. Kelimesi MASHSHAMMASHTl'dJ.r ve mührü aagldadJ.r:
Uzaktakilerin ve yalandakilerin ne düündügünü bilir. Hi<;bir ey to praga giimillmii ya da suya animi olarak kalmaz, bu Gü<; onlardan haberdardir. Kelimesi MASHSHANANNA'dir ve mührü budur:
On dokiauncu isim ZlSI'dzr
iki kii veya iki ulus ve hatta, siiylendigine gore, iki diinya arasındaki dumanlan uzlatlran, tartqmalan yannrandir. Banın kokusu, Ke limesi MASHINANNA olan bu Güce tath gelir aslında ve miihrü budur:
Yirminci isim SUHRIM' dir
Kadimlere tapanların nerede olabüeceklerini arannr. Onu ayak üeri yapmak ün giinderen Rahip korkun bir riske girer, ün kii SUHRIM kolayca ve didinmeden üldürür. Kelimesi MASHSHANERGAL'dir ve mührü budur:
Yirmi birinci isim SUHGURIM'dir
Yukandaki SUHRIM gibi, Hasmtlanna taviz vermez. Rahibin Dü manlanm kolaylıkla kefeder, ama eğer Rahip bunu istemiyorsa onlan iildiirmemesi konusunda ikaz edilmelidir.
Kelime MASHSHADAR'dJ.r ve miihrü budur:
Yirmi ikinci isim ZAHR1 İv i' d ir
Sava§ta Birliklerin on binlercesini üldiinnü§tür. Sava§üann Sava§lsldJ.r. Eğer Rahip isterse, bütün bir orduyu yok edebilir. Ke limesi MASHSHAGARANNU'dur ve miihıü budur:
Yirmi iii;iincii jsim ZAHGURIM' dur
ZAHRIM gibi, sok berbat bir rakiptir. ZAHGURIM'in doğal ohnay an bir üslupla sok yavaşa iildiirdügü siiylenir. Ben bilmiyorum, siinkü bu Ruhu his sai!;Jrmachm. Bu senin riskin. Kelimesi MASHHSHADDU ve mührü budur:
Yirmi dordiincii isim ENBILULU'dur
Bu Gü bir ülün ortasında ya da dagm tepesinde su arayabilir. Su lann Slrlanın ve Yerin akından akan nehirleri bilir. <;:ok yararh bir Ruhtur. Kelimesi MASHSHANEBBU ve mührü büyledir:
Yirmi beinci isim EPADUN'dur
Bu, her türlü Sulamanın Tannsuhr ve ok uzak bir yerden ayaglruzm dibine Su getirebilir. Dünyanın anlallmaz bir geometrisine ve bütün ülkelerin neresinde Suyun bolbulunabileceği bilgisine sahiptir. Ke limesi EYUNGINAKANPA'chr ve miilırii budur:
Yirmi altmd jsim ENBİLULUGUGAL 'dir
Bütün gelüme ve gelien her eye bakanhk eden Gii)tür. Ekmenin bilgisini verir ve a)hk )eken bir ehrin on ü) ayhk besin ihtiyacım bir ayda kari Jayabilir. <;:ok soyln bir Gü)tiir. Kelimesi AGGHA'du ve mührii budnr:
Yukandaki Gü gibi, iftilik sanan ve tanmm Efendisidir. Zengin hasatlar verir. Dünyadaki madenlerin ve sabanm bilgisine sahiptir. Ke limesi BURDISHU'dm ve miihrü böyledir:
TIAMAT'1 yok eden, Kadimlerden nefret eden, Yîlana Hükmedendir, KUTULU'nun Hasnndîr. <;:ok giilü bir Tanndîr. Ke limesi APIRIKUBABADAZUZUKANPA'dîr ve mührü budm:
Solucanın arkasma basml ve onu ikiye bülmütüt. Yiilekliligin ve Cesaretin Tannsuhr ve bu nitelikleri, onlan arzu eden Rahibe veya Rahibin kararlabracagl diğer külere verir. Kelime BACHACHADUGGA'chr ve mührü budur:
Tohum Saglaylnsuhr. ISHTAR'm Sevgilisidir, Gücü gizemli ve ok kadimdir. Arpanın büyümesini ve kadmlann dogunnasnn sagiar. Cin sel iktidarı, iktidarslz yapar. Kelimesi AGGABAL'chr ve miihrü büyledir:
tehirlerin Kurucusu, UR'un masal tapmaklarının ina edildiği Mimari Bilginin Sahibidir, kallCI ve hareketsiz olan her eyin yaranclsldir. Kelimesi AKKABAL'dtr ve mülırü budur:
Yağmuru Getirendir. Yava Yağmurlan Yagdmr veya büyük Fn'bn alara ve Tufanlara neden ohır, boyleleri ordulan ve ehirleri ve mah sulleri yok edebilir. Kelimesi MASHSHA
YEGURRA'chr ve mührü budur:
Nereye ne ekileceğini ve ne zaman ekileceğini bilir. 1 ve ticaretin her türü haklanda mükemmel nasihatlar verir. Bir insaru kütü tacirler den korur. Kelimesi ABBABAAL'dir ve mührü budur:
MARDUK' a verilen, Tl AMA T'm iiliis ünden evreni siirdiinne Gücüdür. Yarachhtan iinceki hayat koullan ve Gükyüziiniin üzerinde durduğu Dürt Sütunun yapmmn dogasl haklanda büğe lik verir. Ke limes i ALALALABAAAL'chr ve miihrü budur:
Bir erkeğe, on erkeğin kuvveti gibi muaz zam bir kuvvet verir. TIAMAT'1 ildye aymm bir lasmmdan Giikyiizii, bir lasmmdan Yeryüzünü yapmltzr. Kelimesi ANNDARABAAL'chr ve miihrü budur:
Otuz altmcl isimLUGAlABDUB UR'dur
TIAMAT'm Tannlanmn Yok edicisidir. Onun Birliklerinin Galibid ir. KUTULU'yu Uuruma zincirlemitir. AZAG-THOTH ile mahirce savanntu. Muhteem bü' Savunucu ve muhteem bü' Saldmcllhr. Ke limesi AGNIBAAL' dir ve mührü budur:
OtuzyedincijsimPAGALG UENNA'dzr
Sonsuz bü Zekarun Sahibidir ve heniiz yapilmarm eylerin ve henüz yaranlmarm ruhlann dogasun tehis edebilir ve Tannlann gücünü ke stirebilk. Kelimesi ARRABABAAL'dir ve mülırü bndnr:
Otuz sekizinci isimL UGALDURMAH' dlr
Yüksek yerlerin Tannsl, Güklerin ve orada yolculuk eden her eyin Gözcüsüdür. Yllchzsl unswfardan hibiri bir taraftan diğerine bu Gücün haberi olmadan geemez. Kelimesi ARATAAGARBAL'dir ve miihrü budur:
Otuz dokuzuncu isimARANUNNA' dzr
Bilgeliği Veren, Babarmz ENKI'run Nasüıatisi, Majik Akti, Kanun lan ve Kapliann Dogasml Bilendir. Kelimesi ARAMANNGI'dir ve miihrii biiyledir:
Kirkmcl isim D UMUD UKU'dur
Lacivert tal Asasuun Sahibidir, Gizli ismin ve Gizli Saylmn Bili çişidir. Bunlan sana ifa edemez, ama aym iiliide olağanüstü olan eyler haklanda konuabilir. Kelimesi ARATAGIGÎdir ve miihrü budur:
Kirk birinci isim LUGALANNA' dzr
Yahlann En Yalmmn Güciidiir, Kadimlerin ve Yahlann Bir olduğu zamanlardaki diinyamn gizli bügisine sahiptir-. Kadimlerin Oz lerini ve nerede bulunabileceklerini bilir. Kelimesi BALDIKHU'dur ve miihrü budur:
K irk ik in c ijs im LU GAL U GGA 'dir
Bütün Ruhların, Ölülerin ve Dogmarrulann ve aym zamanda Yllchz siiann ve Dünyasalların ve Havanın Ruhlannm ve Riizgann Ruhlarının da Oziinü bilir. Bunlar hakkında seninle konul!!' ve bügeligin artar. Kelimesi ZIDUR' dur ve mührü biiyledir:
Kirk iii;:iincii isim IRKINGU'dur
Bu, zaptetilmi Kadimlerin kuvvetlerinin Kumandam, Kudretü De mon KINGU'yu zaptedilmi hale getiren Gütiir, boylece MARDUK onu yakaların ve onun kamndan insan Irlam ve Aktin mührünü yarat rrn! J.r. Kelimesi BAJRERThlU'dur ve mührü budur:
Kırk dördüncü İsim KINMA ’dır
Tanrıların, ismini duyunca korku üe sarsüdıklan Tanrısı ve Yar- gıcıdır. Öyle ki Tanrılar hata yapamaz, bu Güç onlarm fâaliyetlerine nezaret etmek için verilmiştir, kanunlara ve Aktin doğasına uygun dav- ranmalan gereklidir, çünkü Tanrılar unutkandır ve çok uzaktadır. Ke- limesi ENGAIGAI’dır ve mührü budur:
Kirk be § inci isim ESİZKUR'dur
Bu Ruh, herhangi bir insarun yaannmn uzunluğunun bügisine sahiptir, hatta bitküerin ve demonlann ve tannlann. Her eyi oler ve bu suretle Süreleri bilir. Kelimesi NENIGEGAI'dir ve mührü budur:
Kırk altıncı İsim GIBIL ’dir
Bu Güç Ateşin ve Demirhanenin Krallığına verilmiştir. Kılıcm ve Mızrağın keskin noktasını muhafaza eder ve metali işleme idraki verir. Aynı zamanda Dünyadan gelen Yıldırımları gökyüzüne yükseltir ve Kılıçlan Gökyüzünde ortaya çıkartır. Kelimesi BAALAGNITARRAdır ve mührü budur:
Kirk yedinci isimADDU' dur
Biitiin gökyüzünü dolduran ve Ylldlzlan titreten ve IGIGI’nin kapllanmn oklukları yerde sallayan Fnunalar kopanr. Parlakhgiyla gökleri doldurabilir, hatta gecenin en karanlık vaktinde bile. Kelimesi KAKODAMMU'dur ve mührü budur:
Kirk sekizinci isim ASHARRU'dur
Kalleligin Yöntemlerini Bilendir. Geleceğe ve ayru zamanda gemie dair akil verir. Tannlan izleyecekleri yörüngede tutar ve on lann döngülerini belirler. Kelimesi BAXTANDABAL'dir ve miihrü budur:
Kirk dokuzuncu isim NEBIRU'dur
MARDUK'un KaplS lrun Ruhudur, her eyin kendi yolunda gidiini idare eder ve Kaideliler tarafından bilinen üslupla ylldizlann geiini sağlar. Kelimesi DIRGIRGIRI'du ve mülırü budur:
Ellinci İsını NINNUAM 'dır
Bu MARDUK’un, Her şeyin Tanrısı olarak Gücüdür, Yani Yar- gıçlarm Yargıcı, Kararların Kararcısıdır, Kralların Kanunlarını ve Hükümlerini tespit eder. Bir şehrin yok edilmesi veya bir kralm ölümü dışında çağnlamaz. Kelimesi GASHDIG’dir ve mührü budur:
Tanrıların bana yazmam için kuvvet ve zaman ihsan ettiği Elli îsmin Kitabı burada bitti Bu Kitap temiz olmayana veya dinsize veya üıisiye olmayana gösterilmemelidir, çünkü bunu yapmak Kitabm en berbat lanetini kendüün ve neslinin üzerine çağırmaktır.
Kitab m Ruhu, Hatırla!
THE MAGAN TEXT
THE verses here following come from the secret text of some of the priests of a cult which is all that is left of the Old Faith that existed before Babylon was built, and it was originally in their tongue, but I have put it into the Golden Speech of my country so that you may understand it. I came upon this text in my early wanderings in the region of the Seven Fabled Cities of UR, which are no more, and it tells of the War between the Gods that took place in a time beyond the memory of man. And the horrors and ugliness that the Priest will encounter in his Rites are herein described, and their reasons, and their natures, and Essences. And the Number of the Lines is Sacred, and the Word are Sacred, and are most potent charms against the Evil Ones. And surely some Magicians of the country do write them on parchment or clay, or on pottery, or in the air, that they might be efficacious thereby, and that the Gods will remember the words of the Covenant.
I copied these words down in my tongue and kept them faithfully these many years, and my own copy will go with me to the place where I will go when my Spirit is tom from the body. But heed these words well, and remember! For remembering is the most important and most potent magick, being the Rememberance of Things Past and the Rememberance of Things to Come, which is the same Memory. And do not show this text to the uninitiated, for it hath caused madness, in men and in beasts.
The Text:
I
THE MAGAN TEXT
Hearken, and Remember!
In the Name of ANU, Remember! In the Name of ENLIL, Remember! In the Name of ENKI, Remember!
When on High the Heavens had not been named, The Earth had not been named,
And Naught existed but the Seas of ABSU, The Ancient One,
And MUMMU TIAMAT, the Ancient One Who bore them all, Their Waters as One Water.
At this time, before the ELDER GODS had been brought forth, Uncalled by Name,
Their destinies unknown and undetermined,
Then it was that the Gods were formed within the Ancient Ones. LLMU and LLAAMU were brought forth and called by Name, And for Ages they grew in age and bearing.
ANSHAR and KISHAR were brought forth, And brought forth ANU
Who begat NUDIMMUD, Our Master ENKI, Who has no rival among the Gods.
Remember!
The Elder Ones came together
They disturbed TIAMAT, the Ancient One, as they surged back and forth. Yea, they troubled the belly of TIAMAT
By their Rebellion in the abode of Heaven. ABSU could not lessen their clamour
TIAMAT was speechless at their ways.
Their doings were loathsome unto the Ancient Ones.
ABSUrose up to slay the Elder Gods by stealth. With magick charm and spell ABSUfought, But was slain by the sorcery of the Elder Gods. And it was their first victory.
His body was lain in an empty Space In a crevice of the heavens
Hid
He was lain,
But his blood cried out to the Abode of Heaven.
TIAMAT
Enraged
Filled with an Evil Motion Said
Let us make Monsters
That they may go out and do battle Against these Sons of Iniquity
The murderous offspring who have destroyed A God.
HUBUR arose, She who fashioneth all things, And possessor of Magick like unto Our Master.
She added matchless weapons to the arsenals of the Ancient Ones, She bore Monster-Serpents Sharp of tooth, long of fang,
She filled their bodies with venom for blood Roaring dragons she has clothed with Terror
Has crowned them with Halos, making them as Gods, So that he who beholds them shall perish
And, that, with their bodies reared up None might turn them back.
She summoned the Viper, the Dragon, and the Winged Bull, The Great Lion, the Mad-God, and the Scorpion-Man.
Mighty rabid Demons, Feathered-Serpents, the Horse-Man, Bearing weapons that spare no
Fearless in Battle,
Charmed with the spells of ancient sorcery,
. . . withal Eleven of this kind she brought forth With KINGU as Leader of the Minions.
Remember! ENKI
Our Master
Fearing defeat, summoned his Son MARDUK
Summoned his Son The Son of Magick
Told him the Secret Name The Secret Number
The Secret Shape
Whereby he might do battle With the Ancient Horde And be victorious.
MARDUK KURIOS!
Brightest Star among the Stars Strongest God among the Gods Son of Magick and the Sword Child of Wisdom and the Word Knower of the Secret Name Knower of the Secret Number Knower of the Secret Shape
He armed himself with the Disc of Power In chariots of Fire he went forth
With a shouting Voice he called the Spell With a Blazing Flame he filled his Body Dragons, Vipers, all fell down
Lions, Horse-Men, all were slain.
The Mighty creatures of HUBUR were slain
The Spells, the Charms, the Sorcery were broken. Naught but TIAMAT remained.
The Great Serpent, the Enormous Worm The Snake with iron teeth
The Snake with sharpened claw The Snake with Eyes of Death, She lunged at MARDUK
With a roar With a curse She lunged.
MARDUK struck with the Disc of Power Blinded TIAMAT's Eyes of Death
The Monster heaved and raised its back Struck forth in all directions
Spitting ancient words of Power Screamed the ancient incantations MARDUK struck again and blew An Evil Wind into her body
Which filled the raging, wicked Serpent MARDUK shot between her jaws
The Charmed arrow of ENKI's Magick MARDUK struck again and severed The head of TIAMAT from its body.
And all was silent. Remember!
MARDUK
Victor
Took the Tablets of Destiny Unbidden
Hung them around his neck. Acclaimed of the Elder Gods was he. First among the Elder Ones was he.
He split the sundered TIAMAT in twain And fashioned the heavens and the earth,
With a Gate to keep the Ancient Ones Without. With a Gate whose Key is hid forever Save to the Sons of MARDUK Save to the Followers of Our Master ENKI
First in Magick among the Gods.
From the Blood of KINGU he fashioned Man. He constructed Watchtowers for the Elder Gods Fixing their astral bodies as constellations
That they may watch the Gate of ABSU The Gate of TIAMAT they watch
The Gate of KINGU they oversee
The Gate whose Guardian is IAK SAKKAK they bind. All the Elder Powers resist
The Force of Ancient Artistry
The Magick Spell of the Oldest Ones The Incantation of the Primal Power The Mountain KUR, the Serpent
God The Mountain MASHU, that of Magick
The Dead KUTULU, Dead but Dreaming TIAMAT, Dead but Dreaming ABSU, KINGU, Dead but Dreaming And shall their generation come again?
WE ARE THE LOST ONES
From a Time before Time From a Land beyond the Stars
From the Age when ANU walked the earth
In company of Bright Angels. We have survived the first War Between the Powers of the Gods
And have seen the wrath of the Ancient Ones Dark Angels
Vent upon the Earth
WE ARE FROM A RACE BEYOND THE WANDERERS OF NIGHT
We have survived the Age when ABSU ruled the Earth And the Power destroyed out generations.
We have survived on tops of mountains And beneath the feet of mountains
And have spoken with the Scorpions In allegiance and were betrayed.
And TIAMAT has promised us nevermore to attack With water and with wind.
But the Gods are forgetful.
Beneath the Seas of NAR MATTARU
Beneath the Seas of the Earth, NAR MATTARU Beneath the World lays sleeping
The God of Anger, Dead but Dreaming
The God of CUTHALU, Dead but Dreaming! The Lord of KUR, calm but thunderous!
The One-Eyes Sword, cold but burning!
He who awakens Him calls the ancient Vengeance of the Elder Ones
The Seven Glorious Gods of the Seven Glorious Cities
Upon himself and upon the World And old vengeance . . .
Know that our years are the years of War And our days are measured as battles And every hour is a Life Lost to the Outside Those from Without
Have builded up charnel houses To nourish the fiends of TIAMAT And the Blood of the weakest here Is libation unto TIAMAT
Queen of the Ghouls Wreaker of Pain And to invoke her
The Red Water of Life Need be split on a stone
The stone struck with a sword
That hath slain eleven men Sacrifices to HUB UR
So that the Strike ringeth out
And call TIAMAT from Her slumber From her sleep in the Caverns
Of the Earth.
And none may dare entreat further For to invoke Death is to utter The final prayer.
II
Of the Generations of the Ancient Ones
UTUKKXUL
The account of the generations
Of the Ancient Ones here rendered
Of the generations of the Ancient Ones Here remembered.
Cold and Rain that erode all things They are the Evil Spirits
In the creation of ANU spawned Plague Gods
PAZUZU
And the Beloved Sons of ENG The Offspring of NINNKIGAL
Rending in pieces on high Bringing destruction below They are Children of the Underworld
Loudly roaring on high Gibbering loathsomely below
They are the bitter venom of the Gods. The great storms directed from heaven Those are they
The Owl, Messenger of UGGI Lord of Death
Those they are
THEY ARE THE CHILDREN BORN OF EARTH
THAT IN THE CREATION
OF ANU WERE SPAWNED.
The highest walls The thickest walls The strongest walls Like a flood they pass From house to house They ravage
No door can shut them out No bolt can turn them back
Through the door like snakes they slide Through the bolts like winds they blow
Pulling the wife from the embrace of the husband Snatching the child from the loins of man Banishing the man from his home, his land THEY ARE THE BURNING PAIN
THAT PRESSETH ITSELF ON THE BACK OF MAN.
THEY ARE GHOULS
The spirit of the harlot that hath died in the streets The spirit of the woman that hath died in childbirth The spirit of the woman that hath dies, weeping with a babe at the breast The spirit of an evil man One that haunteth the streets Or one that haunteth the bed. They are Seven!
Seven are they!
Those Seven were born in the Mountains of MASHU Called Magick
They dwell within the Caverns of the Earth Amid the desolate places of the Earth they live Amid the places between
The Places
Unknown in heaven and in earth They are arrayed in terror
Among the Elder Gods there is no knowledge of them They have no name
Not in heaven Nor on earth
They ride over the Mountain of Sunset And on the Mountain of Dawn they cry
Through the Caverns of the Earth they creep Amid the desolate places of the Earth they lie Nowhere are they known
Not in heaven Nor in the Earth
Are they discovered
For their place is outside our place And between the angles of the Earth They lie in wait
Crouching for the Sacrifice
THEY ARE THEY CHILDREN OF THE UNDERWORLD.
Falling like rain from the sky Issuing like mist from the earth Doors do not stop them
Bolts do not stop them
They glide in at the doors like serpents They enter by the windows like the wind IDPA they are, entering by the head NAMTAR they are, entering by the heart UTUK they are, entering by the brow ALAL they are, entering by the chest GIGIM they are, seizing the bowels TELAL they are, grasping the hand URUKU they are, giant Larvae, feeding on the Blood They are Seven!
Seven are They!
They seize all the towers From UR to NIPPUR Yet UR knows them not
Yet NIPPUR does not know them They have brought down the mighty Of all the mighty Cities of man
Yet man knows them not
Yes the Cities do not know them
They have struck down the forests of the East And have flooded the Lands of the West
Yet the East knows them not
Yet the West does not know them They are a hand grasping at the neck Yet the neck does not know them And man knows them not.
Their words are Unwrit Their numbers are Unknown Their shapes are all Shapes Their habitations
The desolate places where their Rites are performed Their habitations
The haunts of man where a sacrifice has been offered Their habitations
The lands here
And cities here
And the lands between the lands The cities between the cities
In spaces no man has ever walked In KURNUDE
The country from whence no traveller returns At EKURBAD
In the altar of the Temple of the Dead And at GI UMUNA
At their Mother's breast
At the Foundations of CHAOS
In the ARALIYA of MUMMU-TIAMAT
And at the Gates Of IAK SAKKAK!
SPIRIT OF THE AIR, REMEMBER! SPIRIT OF THE EARTH, REMEMBER!
Ill
Of the Forgotten Generations of Man
And was not Man created from the blood of KINGU Commander of the hordes of the Ancient Ones?
Does not man possess in his spirit
The sees of rebellion against the Elder Gods? And the blood of Man is the Blood of Vengeance And the blood of Man is the Spirit of Vengeance
And the Power of Man is the Power of the Ancient Ones And this is the Covenant
For, lo! The Elder Gods possess the Sign
By which the Powers of the Ancient Ones are turned back But Man possesses the Sign
And the Number And the Shape
To summon the Blood of his Parents. And this is the Covenant.
Created by the Elder Gods
From the Blood of the Ancient Ones Man is the Key by which
The Gate if IAK SAKKAK may be flung wide By which the Ancient Ones
Seek their Vengeance Upon the face of the Earth
Against the Offspring of MARDUK. For what is new
Came from that which is old And what is old
Shall replace that which is new And once again the Ancient Ones
Shall rule upon the face of the Earth! And this is too the Covenant!
IV
Of the Sleep of ISHTAR
Yet ISHTAR
Queen of Heaven Bright Light of Nights Mistress of the Gods
Set her mind in that direction From Above she set her mind, To Below she set her mind From the Heavens she set forth To the Abyss
Out of the Gates of the Living To enter the Gates of Death Out of the Lands we know Into the Lands we know not To the Land of No Return
To the Land of Queen ERESHKIGAL ISHTAR, Queen of Heavens, she set her mind ISHTAR, Daughter of SIN, she set forth
To the Black Earth, the Land of CUTHA She set forth
To the House of No Return she set her foot Upon the Road whence None Return
She set her foot
To the Cave, forever unlit
Where bowls of clay are heaped upon the alter Where bowls of dust are the food
Of residents clothed only in wings To ABSU ISHTAR set forth.
Where sleeps the dread CUTHALU ISHTAR set forth.
The Watcher Stood fast.
The Watcher NINNGHIZHIDDA
Stood fast.
And ISHTAR spoke unto him
NINNGHIZHIDD A! Serpent of the Deep! NINNGHIZHIDD A! Horned Serpent of the Deep!
NINNGHIZHIDDA! Plumed Serpent of the Deep! Open!
Open the Door that I may enter!
NINNGHIZHIDDA, Spirit of the Deep, Watcher of the Gate, Remember!
In the Name of our Father before the Flight, ENKI, Lord and Master of Magicians Open the Door that I may enter!
Open
Lest I attack the Door Lest I break apart its bars Lest I attack the Barrier
Lest I take its walls by force Open the Door
Open Wide the Gate
Lest I cause the Dead to rise! I will raise up the Dead!
I will cause the Dead to rise and devour the living! Open the Door
Lest I cause the Dead to outnumber the Living! NINNGHIZHIDDA, Spirit of the Deep, Watcher of the Gate, Open!
NINNGHIZHIDDA
The Great Serpent Coiled back on itself And answered ISHTAR
Lady
Queen among the Gods I go before my Mistress ERESHKIGAL
Before the Queen of Death I will announce Thee.
And NINNGHIZHIDDA
Horned Serpent
Approached the Lady ERESHKIGAL And said:
Behold, ISHTAR, Thy Sister Queen among the Gods Stands before the Gate!
Daughter of SIN, Mistress of ENKI She waits.
And ERESHKIGAL was pale with fear. The Dark Waters stirred.
Go, Watcher of the Gate.
Go, NINNGHIZHIDDA, Watcher of the Gate, Open the Door to ISHTAR
And treat Her as it is written In the Ancient Covenant.
And NINNGHIZHIDDA loosed the bolt from the hatch And Darkness fell upon ISHTAR
The Dark Waters rose and carried the Goddess of Light To the Realms of the Night.
And the Serpent spoke: Enter
Queen of Heaven of the Great Above That KUR may rejoice
That CUTHA may give praise That KUTU may smile.
Enter
That KUTULU may be pleased at Thy presence And ISHTAR entered.
And there are Seven gates and Seven Decrees. At the First Gate
NINGHIZHIDDA removed the Crown
The Great Crown of Her head he took away And ISHTAR asked
Why, Serpent, has thou removed my First Jewel? And the Serpent answered
Thus is, the Covenant of Old, set down before Time, The Rules of the Lady of KUTU.
Enter the First Gate. And the Second Gate
NINNGHIZHIDDA removed the Wand The Wand of Lapis Lazuli he took away And ISHTAR asked
Why, NETI, has thou removed my Second Jewel? And NETI answered
Thus it is, the Covenant of Old, set down before Time The Decrees of the Lady of KUTU.
Enter the Second Gate. At the Third Gate
NINNGHIZHIDDA removed the Jewels The Jewels around her neck he took away And ISHTAR asked Why, Gatekeeper, has thou removed my Third Jewel? And the Gatekeeper answered Thus it is, the Covenant of Old, set down before Time, The Decrees of the Lady of KUTU
Enter the Third Gate. At the Fourth Gate
NINGHIZHIDDA removed the Jewels The Jewels on her breast he took away And ISHTAR asked Why, Guardian of the Outer, has thou removed my Fourth Jewel? And the Guardian answered Thus it is, the Covenant of Old, set down before Time, The Rules of the Lady of KUTU.
Enter the Fourth Gate. At the Fifth Gate
NINNGHIZHIDDA removed the Jewels
The Belt of Jewels around her hips he took away And ISHTAR asked
Why, Watcher of the Forbidden Entrance, hast thou removed my Fifth Jewel? And the Watcher answered Thus it is, the Covenant of Old, set down before Time, The Rules of the Lady of KUTUK.
Enter the Fifth Gate. At the Sixth Gate
NINNGHIZHIDDA removed the Jewels The Jewels around her wrists
And the Jewels around her ankles he took away.
And ISHTAR asked
Why, NINNKIGAL, hast thou removed my Sixth Jewel? And NINKIGAL answered Thus it is, the ancient Covenant, set down before Time, The Decrees of Lady of KUTU.
Enter the Sixth Gate. At the Seventh Gate
NINNGHIZHIDDA removed the Jewels
The Jewelled Robes of ISHTAR he took away. ISHTAR, without protection, without safety, ISHTAR, without talisman or amulet, asked
Why, Messenger of the Ancient Ones, hast thou removed my Seventh Jewel? And the Messenger of the Ancient Ones replied
Thus it is, the Covenant of Old, set down before Time, The Rules of the Lady of KUTU.
Enter the Seventh Gate and behold the Nether World.
ISHTAR had descended to the Land of KUR To the Depths of CUTHA she went down.
Having lost her Seven Talisman of the Upper Worlds Having lost her Seven Powers of the Land of the Living Without Food of Life or Water of Life
She appeared before ERESHKIGAL, Mistress of Death. ERESHKIGAL screamed at Her presence.
ISHTAR raised up Her arm. ERESHKIGAL summoned NAMMTAR The Magician NAMMTAR Saying these words she spoke to him Go! Imprison her!
Bind her in Darkness!
Chain her in the Sea below the Seas!
Release against her the Seven ANNUNNAKI! Release against her the Sixty Demons!
Against her eyes, the demons of the eyes! Against her sides, the demons of the sides! Against her heart, the demons of the heart! Against her feet, the demons of the feet!
Against her head, the demons of the head! Against her entire body, the demons the KUR!
And the demons tore at her, from every side. And the ANNUNAKI, Dread Judges Seven Lords of the Underworld Drew Around Her
Faceless Gods of ABSU They stared
Fixed her with the Eye of Death Withe the Glance of Death They killed her
And hung her like a corpse from a stake
The sixty demons tearing her limbs from her sides Her eyes from her head
Her ears from her skull.
ERESHKIGAL rejoiced. Blind AZAG-THOTH rejoiced IAK SAKKAK rejoiced ISHNIGGARRAB rejoiced KUTULU rejoiced
The MASKIM gave praise to the Queen of Death
The GIGIM gave praise to ERESHKIGAL, Queen of Death. And the Elder Ones were rent with fear.
Our Father ENKI Lord of Magick
Receiving word by NINSHUBUR ISHTAR's servant NINSHUBUR He hears of ISHTAR's Sleep
In the House of Death
He hears how GANZIR has been Opened
How the Face of Abyss Opened wide its mouth
And swallowed the Queen of Heaven Queen of the Rising of the Sun.
And ENKI summoned forth clay And ENKI summoned forth wind And from the clay and from the wind ANKI fashioned two Elementals
He fashioned the KURGARRU, spirit of the Earth, He fashioned the KALATURRU, spirit of the Seas, To the KURGARRU he gave the Food of Life
To the KALATURRU he gave the Water of Life And to these images he spoke aloud
Arise, KALATURRU, Spirit of the Seas
Arise, and set thy feet to that Gate GANZIR To the Gate of the Underworld
The Land of No Return Set thine eyes
The Seven Gates shall open for thee No spell shall keep thee out
For my Number is upon you. Take the bag of the Food of Life Take the bag of the Water of Life
And ERESHKIGAL shall not raise her arm against you ERESHKIGAL SHALL HAVE NO POWER OVER YOU.
Find the corpse of INANNA
Find the corpse of ISHTAR our Queen And sprinkle the Food of Life, Sixty Times
And sprinkle the Water of Life, Sixty Times
Sixty Times the Food of Life and the Water of Life Sprinkle upon her body
And truly ISHTAR will rise.
With giant wings
And scales like serpents
The two elementals flew to that Gate Invisible
NINNGHIZHIDDA saw them not Invisible
They passes the Seven Watchers
With haste they entered the Palace of Death And they beheld several terrible sights.
The demons of all the Abyss lay there Dead but Dreaming, they clung to the walls Of the House of Death Faceless and terrible
The ANNUNAKI stared out
Blind and Mad AZAG-THOTH reared up The Eye on the Throne opened
The Dark Waters stirred
The Gates of Lapis Lazuli glistened In the darkness
Unseen Monsters
Spawned at the Dawn of Ages
Spawned in the Battle of MARDUK and TIAMAT Spawned in HUBUR
With the Sign of HUBUR
Lead by KINGU. . .
With haste they fled Through the Palace of Death
Stopping only at the corpse of ISHTAR
The Beautiful Queen Mistress of the Gods
Lady of all the Harlots of UR Bright Shining One of the Heavens Beloved of ENKI
Lay hung and bleeding
From a thousand fatal wounds.
ERESHKIGAL
Sensing their presence Cried out.
KUGAARU
Armed with Fire
Looked upon the Queen of Corpses with the Ray of Fire
KALATURRU
Armed with Flame
Looked upon the Queen of the Graves With the Rays of Flame.
And ERESHKIGAL
Mighty in CUTHA Turned her face
Upon the corpse of INANNA Sixty times they sprinkled The Water of Life of ENKI Upon the corpse of
ISHTAR Sixty times they sprinkled The Food of Life of ENKI
Upon the corpse Hung from a stake
They directed the Spirit of Life INANNA AROSE.
The Dark Waters trembled and roiled.
AZAG-THOTH screamed upon his throne CUTHALU lurched forth from his sleep ISHNIGARRAB fled the Palace of Death IAK SAKKAK trembled in fear and hate The ANNUNNAKI fled their thrones
The Eye upon the Throne took flight ERESHKIGAL roared and summoned NAMMTAR The Magician
NAMMRAR she called
But not for pursuit But for protection.
INANNA ascended from the Underworld.
With the winged elementals she fled the Gates Of GANZIR and NETI she fled
And verily
The Dead fled ahead of her.
When through the First Gate they fled ISHTAR took back her jewelled robes.
When through the Second Gate they fled ISHTAR took back her jewelled bracelets.
When through the Third Gate they fled ISHTAR took back her jewelled belt.
When through the Fourth Gate they fled ISHTAR took back her jewelled necklace.
When through the Fifth Gate they fled ISHTAR took back her Belt of Jewels.
When through the Sixth Gate they fled ISHTAR took back her Wand of Lapis When through the Seventh Gate they fled ISHTAR took back her jewelled crown.
And the Demons rose
And the Spirits of the Dead
And went with her out of the Gates Looking neither right nor left Walking in front and behind They went with ISHTAR from the Gate of GANZIR Out of the Netherworld they accompanied her And ERESHKIGAL
Scorned Queen of the Abyss Wherein All Are Drowned Pronounced a Curse Solemn and Powerful Against the Queen of the Rising of the Sun And NAMMTAR gave it form.
When the Lover of ISHTAR Beloved of the Queen of Heaven Goes down before me
Goes through the Gate of GANZIR To the House of Death
When with him the wailing people come The weeping woman and the wailing man When DLMUZI is slain and buried
MAY THE DEAD RISE AND SMELL THE INCENSE!
V
Stoop not down, therefore, Unto the Darkly Shining World
Where the ABSU lies in Dark Waters And CUTHALU sleeps and dreams
Stoop not down, therefore,
For an Abyss lies beneath the World Reached by a descending Ladder That hath Seven Steps Reached by a descending Pathway That hath Seven Gates And therein is established The Throne
Of an Evil and Fatal Force.
For from the Cavities of the World Leaps forth the Evil Demon
The Evil God The Evil Genius
The Evil Ensnarer The Evil Phantom The Evil Devil The Evil Larvae
Showing no true Signs Unto mortal Man.
AND THE DEAD WILL RISE AND SMELL THE INCENSE!
THE URILIA TEXT
THE following is the Text of URILIA, the Book of the Worm. It contains the formulae by which the wreakers of havoc perform their Rites. These are the prayers of the ensnarers, the liers-in-wait, the blind fiends of Chaos, the most ancient evil.
These incantations are said by the hidden priests and creatures of these powers, defeated by the Elders and the Seven Powers, led by MARDUK, supported by ENKI and the whole Host of IGIGI; defeaters of the Old Serpent, the Ancient Worm, TIAMAT, the ABYSS, also called KUTULU the Corpse-ENKI, yet who lies not dead, but dreaming; he whom secret priests, initiated into the Black Rites, whose names are writ forever in the Book of Chaos, can summon if they but know how.
These words are not to be shown to any man, or the Curse of ENKI are upon thee!
Such are the Words:
IA IA IA IO IO IO
I AM the God of Gods
I AM the Lord of Darkness, and Master of Magicians I AM the Power and the Knowledge
I AM before all things.
I AM before ANU and the IGIGI
I AM before ANU and the ANNUNNAKII AM before the Seven SHURUPPAKI I AM before all things.
I AM before ENKI and SHAMMASH I AM before all things.
I AM before INANNA and ISHTAR I AM before NANNA and UDDU
I AM before ENDUEUGGA and NINDUEUGGA
I AM before ERESHKIGAL I AM before all things.
Before ME was made Nothing that was made.
I AM BEFORE all gods. I AM before all days.
I AM before all men and legends of men. I AM the ANCIENT ONE.
NO MAN may seek my resting place.
I receive the Sun at night and the Moon by day.
I AM the reciever of the sacrifice of the Wanderers. The Mountains of the West cover me.
The Mountains of Magick cover me. I AM THE ANCIENT OF DAYS.
I AM before ABSU.
I AM before NAR MAR RATU. I AM before ANU.
I AM before KIA.
AM before all things.
IA! IA! IA! IA SAKKAKTH! IAK SAKKAKH! IA SHA XUL! IA! IA! IA! UTUKKUXUL!
IA! IAZIXUL! IAZIXUL!
IA KINGU! IAAZBUL! IAAZABUA! IA XAZTUR! IAHUBBUR! IA! IA! IA!
BAXABAXAXAXAXABAXAXAXAXA! I<AI<HTAI<HTAMON IAS!
THE ABOMINATIONS
The terrible offspring of the Ancient Ones may be summoned by the priest. These offspring may be called and adjured to perform what tasks the priest may deem necessary in his temple. They were begotten before all ages and dwelt in the blood of KINGU, and MARDUK could not altogether shut them out. And they dwell in our country, and alongside our generations, though they may not be seen. And this was taught by the priests of Babylon, who charged that these formulae may never be revealed to anyone who is not initiated into our ways, for to do so would be the most frightful error.
Though they dwell beyond the Gate, they may be summoned when MARDUK is not watchful, and sleeps, on those days when he has no power, when the Great Bear hangs from its tail, and on the four quarters of the year computed therefrom, and on the spaces between these Angles. On these days, the Mother TIAMAT is restless, the corpse KUTULU shakes beneath the Earth, and our Master ENKI is sore afraid.
Prepare, then the bowl of TIAMAT, the DUR of INDUR, the Lost Bowl, the Shattered Bowl of the Sages, summoning thereby the FIRIK of GID, and the Lady SHAKUGUKU, the Queen of the Cauldron. Recite the Conjuration IA ADUENI over it, and build the Fire therein, calling GBL when thou dost, after his manner and form.
When the Fire is built and conjured, then mayest thou raise thine Dagger, summoning the assistance of NINKHARSAG, Queen of the Demons, and NINKASZI, the Horned Queen, and NINNGHIZHIDDA, the Queen of the Magick Wand, after their manner and form. And when thou hast accomplished this, and made the proper sacrifice, thou mayest begin calling whichsoever of the offspring thou mayest, after opening the Gate.
DO NOT OPEN THE GATE, SAVE FOR AN ESPECIAL TIME THAT THOU STATE AT THE TIME OF OPENING, AND IT MAY NOT STAY OPEN FOR A MOMENT AFTER THE PASSAGE OF THE HOUR OF TIAMAT, ELSE ALL THE ABYSS BREAK FORTH UPON THE EARTH, AND THE DEAD RISE TO EAT THE LIVING, FOR IT IS WRIT: I WILL CAUSE THE DEAD TO RISE AND DEVOUR THE LIVING, I WILL GIVE TO THE DEAD POWER OVER THE LIVING, THAT THEY MAY OUTNUMBER THE LIVING.
After thou hast performed the necessary, called the Spirit, appointed his task, set the time of the closing of the Gate and the return of the Spirit therein, thou must not leave the place of Calling, but remain there until the return of the Spirit and the closing of the Gate.
The Lord of Abominations is HUMWAWA of the South Winds, whose face is a mass of the entrails of the animals and men. His breath is the stench of dung, and has been.
HUMWAWA is the Dark Angel of all that is excreted, and of all that sours. And as all things come to the time when they will decay, so also HUMWAWA is the Lord of the Future of all that goes upon the earth, and any man's future years may be seen by gazing into the very face of this Angel, taking care not to breathe the horrid perfume that is the odour of death..
And this is the Signature of HUMWAWA.
And is HUMWAWA appears to the priest, will not the dread PAZUZU also be there? Lord of all fevers and plagues, grinning Dark Angel of the Four Wings, horned, with rotting genitalia, from which he howl in pain through sharpened teeth over the lands of the cities sacred to the APHKHALLU even in the height of the Sun as in the height of the Moon; even with whirling sand and wind, as with empty stillness, and it is the able magician indeed who can remove PAZUZU once he has laid hold of a man, for PAZUZU lays hold unto death.
Know that HUMWAWA and PAZUZU are brothers. HUMAWAW is the eldest, who rides upon a silent, whispering wind and claims the flocks for his own, by which sign you shall know that PAZUZU will come.
And this is the Sigil of PAZUZU by which he is constrained to come:
Of all the Gods and Spirits of Abomination, there can be no use or gain to call upon AZAG-THOTH, as he is
Surely Mad. Rendered sightless in the Battle, he is Lord of CHAOS, and the priest can find little use for him.
He is also too powerful to control once called, and gives violent struggle before sent back to the Gate, for which only a strong and able magician may dare raise him. Thus, for that reason, his seal is not given.
Of all the Gods and Spirits of Abomination, KUTULU only cannot be summoned, for he is the Sleeping Lord. The magician can not hope to have any power over him, but he may be worshipped and for him the proper sacrifices may be made, so that he will spare thee when he rises to the earth. And the times for the sacrifice are the same times as the Sleeping of MARDUK, for this is when Great KUTULU moves. And he is the very Fire of the Earth, and Power of All Magick. When he joins with the Abominations of the Sky, TIAMAT will once more rule the earth!
And this is his Seal:
And there are Four Spirits of the Spaces, and they come upon the Wind, and they are Things of the Wind, and of Fire. And the First comes from the North, and is called USTUR, and has a Human Shape. And He is the Most Ancient of the Four, and a Great Lord of the World. And the Second comes from the East, and is called SED and has the Shape of a Bull, but with a human face, and is very mighty. And the Third comes from the south, and is called LAMAS, and is of the Shape of a Lion, but with a human head, and governs those things of the Flame and the Burning Wind. And the Fourth comes from the West, and is called NATTIG, and is of the Shape of an Eagle, but with a human body, having only the face and wings of an Eagle, with an Eagle's claws. And this Eagle comes from the Sea and is a Great Mystery.
And from Nuzku upon Uru they come, and do not wait, and are always present,, and they receive the Wanderers in their Seasons. And the Season of SED is that of the Great Night, when the Bear is slain, and this is in the Month of AIRU. And the Season of LAMAS is the Month of ABU, and that of NATTIG in ARAHSHAMMA and lastly that of USTUR in SHABATU. Thus are the Four Spirits of the Four Spaces, and their Seasons; and they dwell between the Sun's Spaces, and are not of them, but of the Stars, and, as it is said, of the very IGIGI themselves although this is not altogether known.
And to summon these and other Demons, the herb AGLAOPHOTIS must be burnt in a new bowl that must be the Evil Times, and at Night.
And the AKHKHARU may be summoned, which sucketh the blood from a Man, as it desires to become a fashioning of Man, the Blood of KINGU, but the AKHKHARU will never become Man.
And the AKHKHARU may be summoned, if its Sign be known, and it is thus:
And the LALASSU may be called, which haunteth the places of Man, seeking also to become like Man, but these are not to be spoken to, lest the Priest become afflicted with madness, and become unto a living LALASSU which must needs be slain and the Spirit thereof exorcised, for it is Evil and causeth only terror, and no good can come of it. It is like the LALARTU, and of the same Family as that, save the LALARTU was once living and is caught between the Worlds, seeking Entrance into one or the other. And it must not be permitted Entrance into This, for it is of a sickened constitution and will slay mothers at birth, like unto LAMASHTA, the Queen of Sickness and Misery.
And the Signs by which these Things may be summoned are these, if the Priest have need of them, but know that it is not lawful:
And this is the Seal of the LALASSU
And this is the Seal of the LALARTU:
And know that the MINU of ENKI is powerful against these, but against all Operations of Demonic character, and some of these may be rendered fruitless thereby. Therefore it must always be hid.
Know that GELAL and LILIT are quick to come at Calling, and invadeth the beds of Man, robbing the Water of Life and the Food of Life in which to quicken the Dead, but their labours are fruitless for they do not have the formulae. But the Priest has the formulae, and the Food of Life and the Water of Life may be brought to call many, for after the passage of one-tenth of a Moon the Elements are dead.
And GELAL invades the bed of a Woman, and LILIT that of a Man, and sometimes evil beings are born of these hauntings, and as such must be slain, for the children of GELAL are workers natural of the ANCIENT ONE, having His Spirit; and the children of LILIT are likewise, but are born in secret places which may not be perceived by Man, and it is not until the time of their maturity that such as these are given to walking in the places of Men.
And GELAL rideth upon the Wind, but oftentimes LILIT cometh of the Water. Which is why running Water must be used in the Rites, because of the cleanliness thereof.
And the Sign of GELAL is thus:
And the Sign of LILIT is thus:
And XASTUR is a foul demoness who slays Men in their Sleep, and devours that which she will. And of her no more may be said, for it is unlawful; but know that the worshippers of TIAMAT know her well, and that she is beloved of the Ancient Ones.
This is her Sign, by which you may know her:
And know further that the legions of these Evil Ones are uncountable and stretcheth forth on all sides and into all places, though they cannot be seen, except at certain times and to certain persons. And these times are as said before, and the persons unknown, for who can know XASTUR?
But the Dead may be always summoned, and many times are willing to rise; but some are stubborn and desire to remain Where they are, and do not rise, save for the efforts of the Priest, who has power, as ISHTAR, both in this Place and in the Other. And the Dead must be called in the Four Directions, and in the Four Spaces for, not knowing where It is, the Priest must needs take especial care that he call everywhere, for the Spirit may be in flight.
And a Dead God may be also summoned, and the formulae is that which follows. It must be spoken clearly aloud, and not a word changed, else the Spirit of the God may devour thee, as there is no Food and no Drink where they are.
And it must be called in a secret place, without windows, or with windows only in one place, and that should be in the Northern Wall of the place, and the only light shall be of one lamp, set on the altar, and the lamp need not be new, nor the altar, for it is a Rite of
Age and of the Ancient Ones, and they care not for newness.
And the altar should be of a large rock set in the earth, and a sacrifice acceptable unto the nature of the God should be made. And at the time of the Calling, the waters of ABSU will roil, and KUTULU will stir, but unless it be His time, he will not Rise.
And this is the Conjuration of the Dead God:
May NAMMTAR open my eyes that I may see May NAMMTAR open my ears that I may hear . .
May NAMMTAR open my nose that I may sense His approach.
May NAMMTAR open my mouth that my voice will be heard to the far reaches of the Earth.
May NAMMTAR strengthen my right hand that I shall be strong, to keep the Dead
.... under my power, under my very power. I conjure Thee, O Ancestor of the Gods!
I summon Thee, Creature of Darkness, by the Works of Darkness! I summon Thee, Creature of Hatred, by the Words of Hatred!
I summon Thee, Creature of the Wastes, by the Rites of the Waste! I summon Thee, Creature of Pain, by the Words of Pain!
I summon and call Thee forth, from Thy Abode in Darkness!
I evoke Thee from Thy resting-place in the bowels of the Earth!
I summon Thine eyes to behold the Brightness of my Wand, which is full of the Fire of Life!
I conjure Thee, O Ancestor of the Gods!
I summon Thee, Creature of Darkness, by the Works of Darkness! I summon Thee, Creature of Hatred, by the Works of Hatred!
I summon Thee, Creature of the Wastes, by the Rites of the Waste! I summon Thee, Creature of Pain, by the Words of Pain!
By the Four Square Pillars of Earth that support the Sky, May they stand fast against Them that desire to harm me!
I evoke Thee from Thy resting-place in the bowels of the Earth!
I summon Thee and Thine ears to hear the Word that is never spoken, except by Thy Father, the Eldest of
All Who Know Age
The Word that Binds and Commands is my Word!
IA! IA! IA! NNGI BANNA BARRA IA! IARRUGISHGARRAGNARAB!
I conjure Thee, O Ancestor of the Gods!
I summon Thee, Creature of Darkness, by the Works of Darkness! I summon Thee, Creature of Hatred, by the Works of Hatred!
I summon Thee, Creature of the Wastes, by the Rites of the Waste!
I summon Thee, Creature of Pain, by the Words of Pain!
I summon Thee, and call Thee forth, from Thy Abode in Darkness! I evoke Thee from Thy resting-place in the Bowels of the Earth!
MAY THE DEAD RISE!
MAY THE DEAD RISE AND SMELL THE INCENSE!
And this shall be recited only once, and if the God do not appear, do not persist, but finish the Rite quietly, for it means that It hath been summoned elsewhere, or is engaged in some Work which it is better not to disturb.
And when thou hast set out bread for the dead to eat, remember to pour honey thereupon, for it is pleasing to the Goddess Whom No One Worshippeth, Who wanders by night through the streets amid the howling of the dogs and the wailing of the infants, for in Her time a great Temple was built unto Her and sacrifices of infants made that She might save the City from the Enemies who dwelt without. And the Number of infants thus slain is countless and unknowable. And She did save that City, but it was taken soon thereafter when the people no more offered up their children. And when the people made to offer again, at the time of the attack, the Goddess turned her back and fled from her temple, and it is no more. And the Name of the Goddess is no more known. And She maketh the infants restless, and to cry, so the reason for the pouring of honey over the sacred bread, for it is written:
Bread of the Cult of the Dead in its Place I eat In the Court prepared
Water of the Cult of the Dead in its Place I drink
A Queen am I, Who has become estranged to the Cities She that comes from the Lowlands in a sunken boat Ami.
I AM THE VIRGIN GODDESS HOSTILE TO MY CITY
A STRANGER IN MY STREETS.
MUSIGAMENNA URUMA BUR ME YENSULAMU GİRME EN!
Oh, Spirit, who understand thee? Who comprehend Thee?
Now, there are Two Incantation to the Ancient Ones set down here, which are well known to the Sorcerers of the Night, they who make images and burn them by the Moon and by other Things. And they burn them by the Moon and by other Things. And they
burn unlawful grasses and herbs, and raise tremendous Evils, and their Words are never written down, it is said. But there are. And they are Prayers of Emptiness and Darkness, which rob the Spirit.
Hymn To the Ancient Ones
They are lying down, the Great Old Ones.
The bolts are fallen and the fastenings are placed. The crowds are quiet and the people are quiet.
The Elder Gods of the Land
The Elder Goddesses of the Land SHAMMASH
SIN ADAD ISHTAR
Have gone to sleep in heaven.
They are not pronouncing judgements. They are no deciding decisions.
Veiled is the Night.
The Temple and the Most Holy Places are quiet and dark. The ludge of Truth
The Father of the Fatherless SHAMMASH
Has gone to his chamber. O Ancient Ones!
Gods of the Night! AZABUA!
IAK SAKKAK! KUTULU!
NINNGHIZHIDDA!
O Bright One, GIBIL! O Warrior, IRRA!
Seven Stars of Seven Powers! Ever-Shining Star of the North! SIRIUS!
DRACONIS! CAPRICORNUS!
Stand by and accept This sacrifice I offer May it be acceptable
To the Most Ancient Gods!
IA MASHMASHTI! KAKAMMU SELAH!
Invocation of the Powers
Spirit of the Earth, Remember! Spirit of the Seas, Remember!
In the Names of the Most Secret Spirits of NAR MARRATUK The Sea below the seas And of KUTULU
The Serpent who sleepeth Dead From beyond the graves of the Kings From beyond the tomb wherein INANNA Daughter of the Gods
Gained Entrance to the Unholy Slumbers Of the she-fiend of KUTHULETH
In SHURRUPAK, I summon thee to mine aid! In UR, I summon thee to mine aid!
In NIPPURR, I summon thee to mine aid! In ERIDU, I summon thee to mine aid!
In KULL AH, I summon thee to mine aid! In LAAGASH, I summon thee to mine aid!
Rise up, O powers from the Sea below all seas From the grave beyond all graves From the Land of TIL To SHIN
NEBO ISHTAR SHAMMASH NERGAL MARDUK ADAR
House of the Water of Life Pale ENNKIDU
Hear me!
Spirit of the Seas, Remember! Spirit of the Graves, Remember!
And with these incantations, and with others, the sorcerers and the she-sorcerers call many things that harm of the life of man. And they fashion images out of wax, and out of flour and honey, and of all the metals, and burn them or otherwise destroy them, and chant the civilisations. And they cause plagues, for they summon PAZUZU. And they cause madness, for they call AZAGTHOTH. And these Spirits come upon the Wind, and some upon the Earth, crawling. And no oil, no powder, suffices to save a man from this inquity, save that exorcisms handed down and recited by the able Priest. And they work by the Moon, and not by the Sun, and by older planets than the Chaldaens were aware. And in cords, they tie knows, and each is a spell. And if these knots be found, they may be untied, and the cords burnt, and the spell shall be broken, as it is written:
AND THEIR SORCERIES SHALL BE AS MOLTEN WAX, AND NO MORE.
And a man may cry out, what have I don't, and my generation that such evil shall befall me? And it mean nothing, save that a man, being born, is of sadness, for he is of the Blood of the Ancient Ones, but has the Spirit of the Elder Gods breathed into him. And his body goes to the Ancient Ones, but his mind is turned towards the Elder Gods, and this is the War which shall be always fought, unto the last generation of man; for the World is unnatural. When the Great KUTULU rises up and greets the Stars, then the War will be over, and the World be One.
Such is the Covenant of the Abominations and the End of this Text.
THE TESTIMONY OF THE MAD ARAB
(The Second Part)
UR! NIPPUR! ERIDU! KULLAH! KESH! LAGASH!
SHURUPPAL SELAH!
Day of Living, Rising Sun Day of Plenty, gracious Sun Day of Perfect, Grand Delight Day of Fortune, Brilliant Night O Shining Day!
O Laughing Day!
O Day of Life, and Love and Luck! Seven Oldest, Wisest Ones!
Seven Sacred, Learned Ones!
Be my Guardians, polished Swords Be my Watchful, patient Lords Protect me from the Rabishu O Shining, Splendorous APHKALLHU!
What God have I offended? What Goddess? What sacrifice have I failed to make? What Unknown Evil have I committed, that my going out should be thus accompanied by the fearful howlings of a hundred wolves? May the heart of my God return to its place! May the heart of my Goddess return to its place!
May the God I do not know be quieted toward me!
May the Goddess I do now know he quieted toward me!
May the heart of the Unknown God return to its place for me! May the heart of the Unknown Goddess return to its place for me!
I have traveled on the Spheres, and the Spheres do not protect me. I have descended into the Abyss, and the Abyss does not protect me. I have walked to the tops of mountains, and the mountains do not protect me. I have walked the Seas, and the Seas do not protect me.
The Lords of the Wind rush about me and are angered. The Lords of the Earth crawl about my feet and are angered. The Spirits have forgotten me.
My time is shortened, and I must complete as much as I can before I am taken away by the Voice that ever calls. The Moon's days are numbered upon the earth, and the Sun's and I know not the meaning of these omens, but that they are. And the oracles are dried up, and the stars spin in their places. And the heavens look to be uncontrolled, with no order, and the spheres are crooked and wandering.
And the Sign of Zdaq is floating above my writing table, but I cannot read the runes any longer, for that Sight is failing me. Is it always in this fashion? And the Sign is failing me. Is it always in this fashion? And the Sign of Xastur rises up behind me, and of that I know the meaning, but may not write, for I received the message Elsewhere.
I can hardly speak to recognise my own voice.
The Abyss yawns wide before me! A gate has been broken!
Know that the Seven Spheres must be entered in their times and in their seasons, one at a time, and never the one before the other. Know that the Four beasts of the Spaces claim the blood of the initiate, each in their own time and season. Know that TIAMAT seeks ever to rise to the stars, and when the Upper is united to the Lower, then a new Age will come of Earth, and the Serpent shall be made whole, and the Waters will be as One, when on high the heavens had not been named.
Remember to protect the livestock of the village and thy family. The Elder Sign and the Sign of the Race. But the Watcher, too, if They be slow. And no sacrifices are to be made in that time, for the blood will be split for them that have come in, and will call them.
Remember to keep to the low ground, and not the high, for the Ancient Ones swing easily to the tops of the temples and the mountains, whereby they may survey what they had
lost the last time. And sacrifices made on the tops of those temples are lost to Them.
Remember thy life is in running water, and not in still water, for the latter is the breeding place of the LILITU, and her creatures are the offspring of Them, and do worship at Their shrines, the places of which are unknown to thee. But where thou seest a standing stone, there they will be, for such is their altar.
Remember to carve the signs exactly as I have told thee, changing not one mark lest the amulet prove a curse against thee that wear it. Know that salt absorbs the evil effluvia of the larvae, and is useful to cleanse the tools with. Do not speak first to the demon, but let him speak first to thee. And is he speak, charge him to speak clearly, in a soft and pleasing voice, and in thy tongue, for it will otherwise surely confuse thee and deafen thee with its roar. And charge it to keep its stench that it may not make thee faint.
Remember not to make the sacrifice either too large or too small, for if it is too small, the demon will not come or, if coming, will be angered with thee so that it will not speak, even when charged, for that is the Covenant. And if it be too large, it will grow too large and too fast and will become difficult to control. And one such demon was raised by that Priest of Jerusalem, ABDUL BEN-MARTU, and was fed extensively on the sheep of the flocks of Palestine, whereupon it grew to frightening proportion and eventually devoured him. But that was madness, for Ben-Martu worshipped the Old Ones, which is unlawful, as it is written.
Remember that the Essences of the Ancient Ones are in all things, but that the Essences of the Elder Gods are in all things that live, and this will prove of value to thee when the time comes.
Remember the ARRA, especially when dealing with Them of Fire, for They respect it, and no other.
Remember to keep the Moon pure.
Beware of the Cults of Death, and these are the Cult of the Dog, the Cult of the Dragon, and the Cult of the Goat; for they are worshippers of the Ancient Ones, and forever try to let Them in, for they have a formulae of which it is unlawful to speak. And these cults are not strong, save at their seasons, when the heavens open up to them and unto their race.
And there shall forever be War between us and the Race of Draconis, for the Race of Draconis was ever powerful in ancient times, when the first temples were built in MAGAN, and they drew down much strength from the stars, but now they are as
Wanderers of the Wastelands, and dwell in caves and in deserts, and in all lonely places where they have set up stones. And these I have seen, in my journeys through those areas where the ancient cults once flourished, and where now there is only sadness and desolation.
And I have seen them in their Rites, and the awful Things they call forth from the Lands beyond Time. I have seen the Signs carved upon their stones, their altars. I have seen the Sign of PAZUZU, and ZALED, and those of XASTUR and AZAG-THOTH, and similarly those of ISHNIGARRAB and the awful Offspring of the Goat, and the terrible musicks of their Race.
I have seen the Blood split upon the Stone. I have seen that Stone struck with a Sword, and have seen the Stone raise up and the Serpent crawl forth. And this power is surely damned; but where does MARDUK tarry? And what of SHAMMASH? The Sleeping Gods truly Sleep.
And what crime have I committed? What Unknown God have I transgressed? What forbidden thing have I eaten? What forbidden thing have I drunk? My suffering! It is Seven! It is Seven times Seven! O Gods! Do not cast thy servant down!
Remember the Scorpion Man who dwells in the Mountains. He was of old created by TIAMAT to fight the Elder Gods, but was permitted to stay below the Mountains by Them. But He has deceived us once, and may do so again. But call upon him if there be something concerning the Outside that you would know, that I have not told thee. And his sign is simple, and it is thus:
And merely, face the place where he is, and he will come and speak, but do not do this at Dawn, for then the Sun rises and the Scorpion has no power, not from the Dawn till the Dusk, during which time he is forced back beneath the Earth, for that is the letter of the Covenant concerning him, for it is written: He shall not raise his head above the Sun.
And again: His is the dark times.
And again: He knows of the Gate, but not the Gate
And the Scorpion Man has another of his Race, female, that dwells with him there, but of her it is not lawful to speak, and she must be banished with the exorcisms should she appear to thee, for her touch is Death.
And of the Cult of the Dragon, what more can I say to thee? They worship when that Star is highest in the heavens, and is of the Sphere of the IGIGI, as are the Stars of the Dog and the Goat. And their worshippers have always been with us, though they are not of our same Race, but of the Race of their Stars, of the Ancient Ones. And they keep not to our laws, but murder quickly, and without thought. And their blood covers them.
They have summoned the Spirits of War and Plague openly upon our Race, and have caused great numbers of our people and our animals die, after a most unnatural fashion. And they are unfeeling towards pain, and fear not the Sword or the Flame, for they are the authors of all Pain! They are the very creatures of Darkness and Sorrow, yet they Sorrow not! Remember the smell! They can be told by their smell! And their many unnatural sciences and arts, which cause wonderous things to happen, but which are unlawful to our people.
And who is their Master? Of this I do not know, but I have heard them calling ENKI which is surely a blasphemy, for ENKI is of our Race as it is writ in the Text of MAGAN. But, perhaps, they called Another, whose Name I do not know. But surely it was not ENKI.
And I have heard them calling all the Names of the Ancient Ones, proudly, at their Rites. And I have seen the blood split upon the ground and the mad dancing and the terrible cries as they yelled upon their Gods to appear and aid them in their mysteries.
And I have seen them turn the very Moon's rays into liquid, the which they poured upon their stones for a purpose I could not divine.
And I have seen them turn into many strange kinds of beast as they gathered in their appointed places, the Temples of Offal, whereupon horns grew from heads that had not horns, and teeth from mouths that had not such teeth, and hands become as the talons of eagles or the claws of dogs that roam the desert areas, mad and howling, like unto those who even now call my name outside this room!
I cry laments, but no one hears me! lam overwhelmed with horror! I cannot see! Gods, do not cast thy servant down!
Remember the Sword of the Watcher. Do not touch It until you want It to depart, for It will depart at a touch and leave thee unprotected for the remainder of the Rite, and although a Circle is a boundary which none can cross, thou wilt find thyself unprepared to meet the incredible sights that will greet thee outside.
Remember also the sacrifices to the Watcher. They must be regular, for the Watcher is of a different Race and cares not for thy life, save that he obey thy commands when the sacrifices have been met.
And forgetting the Elder Sign will surely cause thee much grief.
And I have seen a Race of Man that worships a Giant Cow. And they come from somewhere East, beyond the Mountains. And they are surely worshippers of an Ancient One, but of its Name I am not certain, and do not write it down, for it is useless to thee anyway. And in their Rites, they become as cows, and it is disgusting to see. But they are Evil, and so I warn thee.
And I have seen Rites that can kill a man at a great distance. And Rites that can cause sickness to a man, wherever he lives, by the use of a simple charm, which must be spoken in its tongue and in no other, or so it is said. And this charm is as follows:
AZAG galra sagbi mu unna te NAMTAR galra zibi mu unna te UTUK XUL gubi mu unna te ALA XUL gabi mu unna te GIDIM XUL ibbi mu unna te GALLA XUL kadbi mu unna te DINGIR XUL girbi mu unna te I minabi-ene tashbi aba aba-andibbi-esh!
And this they would chant over a doll of wax as it was burning in their wicked cauldrons. And in these things they took great delight, and still do where they are to be found at their shrines of loathsomeness.
And I have seen the lands of farmers ravaged by their evil spells, scorched black by flame and burning embers that descend from the sky. And that is the Sign that they have been there, where the earth is black and charred, and where nothing grows.
And when fire comes from the heavens, there wilt surely be panic among the people, and the Priest must calm them an take this book, of which he must make a copy in his own, and read the exorcisms therein that his people may not be harmed. For a sword will appear in the sky at those times, a signal to the Ancient Ones that One of Theirs has escaped and entered into this World. And it shall be an omen to thee that such a Spirit is abroad in the land, and must be found. And thou mayest send thy Watcher to the search, and it will be great destruction of cities, and fire will rain from the spheres, until the Elder Gods see your plight and will quell the uprising of the Ancient Ones with powerful Charms. But many will be lost to the Outside at that time.
Watch well the Stars. For when comets are to be seen in the neighbourhood of CAPRICORNUS, His cults will rejoice and the spells will increase from their quarter. And when comets are to be seen in DRACONIS, there is a great danger, for the Cults of the Dragon do rise up at that time, and make many sacrifices, not only of animals, but of men.
And when comets are to be seen in the neighborhood of the Star SIRIUS, then there will be great difficulty in the house of kings, and brother will rise up against brother, and there shall be war and famine. And in these things the worshippers of the Dog will rejoice, and reap the spoils of these conflicts, and will grow fat.
If thou happenest upon such a Cult in the midst of their Rituals, do but hide well so that they do not see thee, else they will surely kill thee and make of thee a sacrifice to their Gods, and thy spirit will be in grave danger, and the howling of the wolves will be for thee and the spirit which escapes from thee. This, if thou be lucky to die quickly, for these Cults rejoice in the slow spilling of blood, whereby they derive much power and strength in their Ceremonies.
Watch well, however, all that they do and all that they say, and write it down in a book that no one will see, as I have done, for it will serve thee well at some future time when thou wilt recognize them by their words or by their actions. And thou mayest procure amulets against them, by which their spells are rendered useless and dull, by burning the Name of their Gods upon parchment or silk in a cauldron of thine own devising. And thy Watcher will carry the burnt spell to their altar and deposit it thereupon, and they will be much afraid and cease their workings for awhile, and their stones will crack and their Gods be sorely angry with their servants.
Write the book thou keepest well, and clearly, and when it is time for thee to go out, as it is my time now, it will pass into the hands of those who may have the best use of it, and who are faithful servants of the Elder Gods, and wilt swear eternal Warfare against the
rebellious demons who would destroy the civilisations of man.
And if thou knowest the names of they who would harm thee, write them upon figures of wax, made in their image, upon which you will make the Curse and melt them in the cauldron you have set up within the MANDAL of protection. And the Watcher will carry the Curse to them for whom it was uttered. And they will die.
And if thou does not know of their names, nor of their persons, save that they seek to harm thee, make a doll of wax like a man, with his limbs, but with no face. And upon the face of the doll write the word KASHSHAPTI. Hold the doll over the flaming cauldron while saying fiercely over it:
ATTI MANNU KASHSHAPTU SHA TUYUB TA ENNI!
and then drop the doll into the flame. From the smoke that rises from this action, you will see the name of the sorcerer or sorceress written within it. And then you will be able to send the Watcher to bring the Curse. And that person will die.
Or thou mayest call upon ISHTAR to protect thee from the spells of sorcery. And for this, the MANDAL must be prepared as always, and a figure of ISHTAR be upon the altar, and incantations made to summon Her assistance, like the following incantation that is ancient, from the Priests of UR:
WHO ART THOU, O WITCH, THAT SEEKEST ME?
Thou hast taken the road Thou hast come after me
Thou hast sought me continually for my destruction Thou hast continually plotted an evil thing against me Thou hast encompassed me
Thou hast sought me out
Thou hast gone forth and followed my steps
But I, by the command of the Queen ISHTAR Am clothed in terror
Am armed in fiercesomeness
Am arrayed with might and the Sword I make thee tremble
I make thee run afraid I drive thee out
I spy thee out
I cause thy name to be known among men I cause they house to be seen amoung men I cause thy spells to be heard amoung men
I cause thy evil perfumes to be smelt amoung men
I unclothe thy wickedness and evil And bring your sorceries to naught!
It is not I, but NANAKANISURRA Mistress of Witches And the Queen of heaven ISHTAR Who command thee!
And if these worshippers and sorcerers still come at thee, as it is possible, for their power comes from the Stars, and who knows the ways of the Stars?, thou must call upon the Queen of Mysteries, NINDINUGGA, who wilt surely save thee. And thou must make incantations with her Title, which is NINDINUGGA NIMSHIMSHARGAL ENLILLARA. And it is enough merely to shout that Name aloud, Seven times, and she will come to thine aid.
And remember that thou purify thy temple with the branches of cypress and of pine, and no evil spirit which haunteth buildings will cause habitation to be set up therein, and no larvae will breed, as they do in many unclean places. The larvae are enormous, twice as large as a man, but do breed on his excretions, and even, it s said, upon his breath, and grow to terrible height, and do not leave him until the Priest or some magician cut him off with the copper dagger, saying the name of ISHTAR seven times seven times, aloud, in a sharp voice.
The night has now grown silent. The howling of the wolves has grown quiet, and can scarce be heard. Perhaps it was some other that they sought? Yet, can I tell in my bones that this is not so? For the XASTUR sign has not left its station behind me, and has grown larger, casting a shadow over these pages as I write. I have summoned my Watcher, but It is troubled by some Things and does not respond to me well, as though afflicted with some disease, and dazed.
My books have lost light, and settle upon their shelves like animals fallen asleep, or dead. I am sickened by what voices I hear now, as though the voices of my family, left behind me so many years ago, that is impossible to conceive that they are about. Did I not understand of their untimely, unnatural death? Can the demons who wait Without take on so viciously the human voices of my parents? My brother? My sister?
AVAUNT THEE!
That this Book were an amulet, a Seal of Protection! That my ink were the ink of Gods and not of Men! But I must write hastily, and if thou cannot read nor understand this writing, perhaps it is sign enough for thee of the strength and power of the demons that be, in these times and in these places, and is surely a warning to thee to have a care and not to invoke carelessly, but cautiously, and not, under any circumstances, seek carelessly to open that Gate to the Outside, for thou can never know the Seasons of Times of the Ancient Ones, even though thou can tell their Seasons upon the Earth by the rules I have already instructed thee to compute; for their Times and Seasons Outside run uneven and strange to our minds, for are they not the Computers of All Time? Did they not set Time in its Place? It were not enough that the Elder Gods (have mercy on Thy servant!) set the Wanderers to mark their spaces, for such spaces as existed were the work of the Ancient Ones. Were no Sun to shine, were SHAMMASH never born, would not the years pass by, as quickly?
Seek ever to keep the Outside Gate closed and sealed, by the instructions I have given thee, by the Seals and the Names herein.
Seek ever to hold back the Powers of the Cults of the ancient Worship, that they might not grow strong on their blood, and on their sacrifice. By their wounds shall ye know them, and by their smell, for they are not born as men, but in some other fashion; by some corruption of seed or spirit that has given them other properties than those we are familiar with. And they like the Dark Places best; for their God is a Worm.
IA! SHADDUYAIA! BARRA! BARRA! IA KANPA! IA KANPA! ISHNIGARRAB! IA! NNGI IA! IA!
The Stars grow dim in their places, and the Moon pales before me, as though a Veil were blown across its flame. Dog-faces demons approach the circumference of my sanctuary. Strange lines appear carved on my door and walls, and the light from the Windows grows increasing dim.
A wind has risen. The Dark Waters stir. This is the Book of the Servant of the Gods . .
MAGAN METNİ
Aşağıdaki dizeler Babil kurulmadan önce varolan, artık tamamıyla terkedilmiş Eski înancm bir kültünün rahiplerinden bazılarının gizli metnidir ve orijinal hali onların dilindeydi, ancak ben onu kendi ülkemin Altın Diline çevirdim bu nedenle onu sen de anlayabilirsin Bu metne artık olmayan UR’un Yedi Masal Şehrinin bölgesine yaptığım erken geziler sırasında rastladım ve insanlığın hatırlayabildiğinin ötes- indeki bir zamanda yer alan Tanrılar arasındaki Savaşı anlatıyordu. Ve Rahibin Ayinleri sırasında karşılaşacağı korkular ve çirkinlikler burada tasvir edilmiştir ve bunların sebepleri ve doğaları ve Özleri Ve Satır- laım Sayısı Kutsaldır ve Kelam Kutsaldır ve Kötülere karşı en etkili ef- şunlardır. Şırası kesin ki ülkenin Majisyenleri bunları parşömen veya kil üzerine veya çömleklerine veya havaya yazmışlar ve böylece tesrii olabilmişler, böylece Tanrılar Aktin sözlerini hatırlayacaktır.
Ben bu kelimeleri kendi dilimde kopyaladım ve bunları yıllarca in- ançla sakladım ve benim kendi kopyam, Ruhum bedenimden ayrıldığında gideceğim yere benimle birlikte gidecektir Ama bu ke- limeleri dikkatle dinle ve Hatırla! Çünkü Hafıza içindeki, Geçmişi Hatırlamak ve Olacakları Bilmek olan, Hatırlama eylemi en önemli ve en etkili majidir Ve bu metni inisiye olmayanlara gösterme, çünkü in- sanlarda ve canavarlarda deliliğe neden olabilir
Metin: I
MAGAN METNİ
Kulak ver, ve Hatrla! ANU Ad ma, Hatrla! ENLIL Ad ma, Hatırla!
220/284
ENKI Ad ma, Hatrla!
Yüksekteyken Göklere adı verilmişti, Yeryüzüne adı verilmişti,
ABSU’nun, Kadim olannı Denizlerinde, Hiçlik vardı,
Ve MUMMU TIAMAT, Kadim olan Hepsini taşıdı.
Onların Sularını Tek bir Su gibi
Bu zamanda, YAŞLI TANRILAR meydana gelmeden önce, isimleriyle Çağrılmadan,
Onların kaderleri bilinmez ve belirsizdi,
Sonra Tanrılar Kadimlerin içinde biçimlenmeye başladı. LLMU ve LLAAMU meydana geldi ve ismiyle çağrıldı, Ve Çağlar boyu yaşı ve tavrı gelişti
AN S HAR ve KIS HAR meydana geldi, Ve ANU meydana geldi
NUDIMMUD’un, Efendimiz ENKI’nin Babası olan, Tanrılar arasmda rakibi olmayan.
Hatrla!
Yaşlılar bir araya geldi
TIAMAT’ı, Kadim olanı rahatsız ettiler, sağa sola yayıldıklarında.
Yaşasın, rahatsız ettiler TIAMAT’ın göbeğini Gökyüzü ikametgahındaki İsyanlarıyla.
ABSU onların yaygarasını hafife alamadı TIAMAT onlarm yaptıklarına ses çıkarmıyordu Yaptıkları Kadimler için nahoştu.
221/284 ’ ’ ~ '
ABSU Yaşlı Tanrıları gizlice öldürmek için ayaklandı. Majik efsun ve büyülerle savaştı ABSU,
Ana Yaşlı Tanrıların büyüleriyle öldürüldü Ve bu onlarm ilk zaferiydi
Bedeni boşlukta yatıyordu Gökyüzünün çatlaklarında Saklı
Yatıyordu,
Ana onun kanı Gökyüzü İkametgahında haykırıp duruyordu. TIAMAT
Hiddetlendi
Kötü eylemlerle Doldu içi Dedi ki
Canavarlar Yaratalım Gitsinler ve savaşsınlar
Bunlara Karşı Günahm Oğullan Eli kanlı döl, yok eden
Bir Tanrıyı.
HUBUR ayaklandı, O ki her şeye şeklini veren, Ve Majinin sahibi, tıpkı EFENDİMİZ gibi
Kadimlerin cephaneliklerine emsalsiz silahlar ekledi, Canavar-Yılanlar doğurdu
S Mi dişli, uzun köpekdişli,
Kan yerine zehirle doldurdu onlarm bedenlerini Kükreyen ejderleri Dehşet ile giydirdi
Halelerle taçlandırdı, Tanrılar gibi yaparak onları, Böylece onlan gören her kişi helak olacaktı 222/284 ' '
Ve, onlarm bedenleri dikildiğinde ayağa Kimse döndüremeyecekti geri.
Çağırdı Engereği, Ejderi ve Kanatlı Boğayı, İri Aslanı, Deli Tanrıyı ve Akrep- Adamı.
Kudurmuş kudretli Demonları, Tüylü-Yılanları, At-Adamı, Taşıyorlardı dolu silahlan
Korkusuzlardı Savaşta,
Kadim büyülerle efsunlanmışlardı,
. . . üstelik bu türden On bir tane meydana getirdi Yardakçıların Lideri KINGU ile beraber.
Hatırla! ENKI
Efendimiz
Yenilgiden ürkerek, Oğlunu çağırdı MARDUK’u
Oğlunu Çağırdı Majinin Oğlunu
Gizli îsmi söyledi ona Gizli Sayıyı
Gizli Şekli
Kullanarak onu, savaşabileceği Kadimler Sürüsüyle
Ve kazanacağı zaferi MARDUK KURIOS!
Yıldızlar arasındaki En parlak Yıldız Tanrılar arasındaki En güçlü Tanrı Majinin ve Kılıcm Oğlu 223/284 ~ ~
Bilgeliğin ve Kelamın Çocuğu Gizli îsmin Bilicisi
Gizli Sayının Bilicisi Gizli Şeklin Bilicisi
Gücün Diskiyle kuşattı kendini îleri atıldı Ateşten arabalarıyla Haykıran Sesiyle okudu Büyüyü
Parlayan Aleviyle doldurdu bedenini Ejderler, Engerekler, hepsi de yıkıldılar yere Aslanlar, At-Adamlar, hepsi de öldü
HUBUR’un kudretli yaratıkları öldü Büyüler, Efsunlar, Sihirler etkisizleşti. Hiçbiri kalmadı TIAMAT’tan başka. Büyük-Yılan, Koca Solucan
Demir dişli Yılan Keskin pençeli Yılan Ölüm Gözlü Yılan,
Saldırdı üzerine MARDUK’un Kükremeyle
Lanetle
Saldırdı üzerine.
MARDUK Gücün Diskiyle vurdu ona Kör etti TIAMAT’m Ölüm Gözlerini Canavar kalktı ve havaya kaldırdı sırtını Tüm yönlerden saldırdı
Gücün kadim kelimelerini tıslayarak Haykırarak kadim büyülü sözleri
224/284
MARDUK yine vurdu ve üfledi Kötü bir Rüzgar onun bedeni içine Şişiren öfkeli, lanetli Yılanı
MARDUK fırlattı onun çeneleri arasına ENKI’nin Majisinin Efsunlu okunu MARDUK yine vurdu ve ayırdı TIAMAT’m bedeninden kafesim
Her şey sessizdi Hatırla!
MARDUK
Muzaffer
Kaderin Tabletlerini aldı Teklifsizce
Astı onları boynuna.
Yaşlı Tanrıların alkışladığıydı o. Yaşlı Tanrılar arasmda birinciydi o. Yarılmış TIAM AT’ı ikiye böldü Yeryüzüne ve gökyüzüne şekil verdi,
Bir Kapıyla Kadimleri Dışarıda tutarak.
Bir Kapıyla, Anahtarı sonsuza dek saklı kalacak MARDUK’un Oğulları dışındakilere
Takipçileri dışındakilere Efendimizin ENKI’nin
Tanrılar arasmda, Majide Birinci olanın. KINGU’nun Karımdan İnsanı şekillendirdi o. Gözetleme Kuleleri yaptı Yaşlı Tanrılar için
Astral bedenlerini onlarm takımyıldızlar gibi yerleştirerek
225/284 ' - - -
Böylece gözledi onlar ABSU’nun Kapılarını TIAMAT’m Kapısmı gözlediler KINGU’nun Kapışma nezaret ettiler
Muhafîzı LAK SAKKAK olan kapıyı bağladılar. Bütün Yaşlı Güçler direndi
Kadim Sanatçılığın Kuvvetine En eskilerin Majik Büyüsüne İlksel Gücün Büyülü Sözüne KUR Dağına, Yılan Tanrıya MASHU Dağma, Majiden olma
Ölü KUTULU’ya, Ölü ama Rüya görene TIAMAT a, Ölü ama Rüya görene
ABSU, KINGU’ya, Ölü ama Rüya görene Peki onlarm nesli gelecek mi geri?
BÎZLER KAYIP OLANLARIZ
Zamandan önceki Zamandan Yıldızların ötesindeki bir Ülkeden ANU’nun dünyada dolaştığı çağdan Parlak Melekler eşliğinde.
İlk Savaştan sağ çıktık Tanrıların Güçleri arasındaki Ve Kadimlerin gazabını gördük Karanlık Melekler
Çıktılar yeryüzüne
GECENİN GEZGİNLERİ DIŞINDAKİ BİR IRKTANIZ BİZ.
ABSU’nun Dünyayı yönettiği Çağda sağ kaldık
226/284
Ve Güç bizim nesillerimizi yok etti Dağ tepelerinde sağ kaldık
Ve dağ eteklerinde
Ve Akreplerle konuştuk Sadakatle ve ihanete uğradık.
Ve TIAMAT söz verdi bir kez daha saldırmayacağına Suyla ve rüzgarla.
Ama Tanrılar unutkandır.
NAR MATTARU’mm Denizleri Altmda Denizleri altmda Dünyanın, NAR MATTARU Dünyanm Altmda yatar uyuyarak
Öfkenin Tanrısı, Ölü ama Rüya görür CUTHALU’nun Tanrısı, Ölü ama Rüya görür! KUR’un Tanrısı, dingin ama gümbürtülü!
Tek-Gözlü Kılıç, soğuk ama yakıcı! Her kim ki Onu uyandırır.
Çağırır kadim öcünü Yaşlı Tanrıların Yedi Muhteşem Şehlin
Yedi Muhteşem Tanrısının Kendi üzerine ve Dünya üzerine Ve eski öç üzerine . . .
Bil ki, bizim yıllarımız savaşm yıllandır Ve günlerimiz savaşla ölçülür
Ve her geçen saat bir Hayattır Dışanya kaybedilmiş Dışandakiler
Ölü mahzenleri inşa ederler
227/284
Beslemek için TIAMAT’m hayaletlerini Ve en ufek kan bile buradaki
Yere dökülen şaraptır onuruna TIAMAT’m Gulyabanilerin Kraliçesinin
Acıyı Çıkaranın
Ve davet etmek için onu Hayatm Kızıl Suyu
Çalmamalı bir kayanm üzerine Vurulur sonra taşa Kılıçla
On bk adamı öldüren Kurban edilen, ETUBUR’a Böylece darbe çmlar havada Ve çağırır TIAMAT’ı
Hafif uykusundan Koca mağaralarındaki Dünyanın.
Ve kimse cesaret edemez çağırmaya ötesini Çünkü çağırmak demek Ölümü
Okumaktır son duanı.
II
Kadimlerin Nesillerine Dair
UTUKK XUL
Açıklaması Nesillerinin Kadimlerin, burada yapıldı Kadimlerin nesilleri Burada Hatırlatıldı.
Her şeyi aşmdıran Soğuk ve Yağmur 228/284
Onlar Kötü Ruhlarda-
ANU’nun yaradılışında yumurtlandılar Eziyet veren Tanrılar
PAZUZU
Ve ENG’in Sevgili Oğulları NINNKIGAL’in Dölü
Parçalara ayrılan yukarılarda, aşağıdakilere yıkım Getiren Onlar Yerakmm Çocukları
Yükseklerde gürültüyle kükreyen Homurtular çikaran aşağılarda Onlar acı zehridir Tanrıların.
Gökyüzünden yönetilen büyük Artmalardır Bunlardır onlar
Baykuş, Ulağı UGGI’nin Ölüm Tanrısının Bunlardır onlar
ÇOCUKLARDIR ONLAR DÜNYADAN DOĞAN ANU’NUN YARADILIŞINDA YUMURTLANAN.
En yüksek duvarlardan En kaim duvarlardan
En dayanıklı duvarlardan Sel gibi geçip gider onlar Bir evden diğerine geçer Yakıp yikarlar
Dışarıda tutmaz hiçbir kapı onları
229/284
Hiçbir sürgü geri döndüremez onları Kapıların arasından yılan gibi kayıp giderler Sürgülerin içinden rüzgar gibi esip giderler Kadını kocasının kollanılın çekip alırlar Çocuğu erkeğin belinden kaparlar
Erkeği yuvasından, vatanından bertaraf ederler YANMANIN ACISIDIR ONLAR
KENDİLERİNİ İNSANIN SIRTINA BASTIRIRLAR. GULYABANİLERDİR ONLAR
Sokaklarda ölen fahiş enin ruhudur Doğururken ölen kadmm ruhudur
Göğsünde viyaklayan bir çocuk bırakarak ölen kadmm ruhudur
Kötü bir adamın ruhudur Sokaklara dadanan
Ya da dadanan yataklara. Onlar Yedidir!
Yedidir Onlar!
Bu Yediler MASHU Dağlarında doğdular MAS HU Maji adı verilen
Koca mağaralarında ikamet ederler Dünyanm Dünyanın metruk yerlerinin ortasında yaşarlar Yerler arasmdaki
Yerlerde
Yeryüzünde ve Gökyüzünde bilinmeyenlerde Dehşet içinde dizilirler
Yaşlı Tanrılar arasmda onlara dair bilgi yoktur
230/284 ~ ’
isimleri yoktur Ne gökte
Ne de yerde
Günbatımı Dağları üzerinde sürerler atlarını Ve Ş atağın Dağmda bağırırlar
Dünya Mağaraları boyunca sürünürler Dünyanm metruk yerlerinin ortasında yatarlar Kimse bilmez oldukları yerleri
Yerdeler mi Gökte mi Keşfedildiler mi
Çünkü onların yeri bizim yerimizin dışındadır Ve Dünyanm görünüşleri arasmda
Yatarak beklerler Kurbanlar için diz çökerek
ONLAR YERALTTNIN ÇOCUKLARIDIR.
Yağmur gibi düşerler gökten Pus gibi çikarlar yerden Kapılar durduramaz onları Sürgüler durduramaz onları
Kapıların içlerinden yılanlar gibi kayıp giderler Rüzgar gibi girerler pencerelerden
IDPA’dır onlar, kafadan girerler NAMTAR’dır onlar, kalpten girerler UTUK’tur onlar, almdan girerler ALAL’dr onlar, göğüsten girerler GIGIM’dr onlar, bağırsaklara el koyarlar 231/284
TELAUdır onlar, elleri yakalarlar
URUKU’dur onlar, dev Kurtçuklar, Kanla beslenen Onlar Yedidir!
Yedidir Onlar!
Bütün kulelere el koyarlar UR’dan NIPPUR’a kadar Yine de bilmez UR onları
Yine de bilmez NIPPUR onları Alaşağı ederler kudretlileri İnsanm kudretli Şehirlerindeki Yine de insan bilmez onları Evet bilmez Şehirler onları
Onlar Doğunun ormanlarını yıktılar
Ve Batmm Üikelerini selle doldurdular Yine de Doğu bilmez onları
Yine de Batı bilmez onları Boğazı sikan eldir onlar Yine de boğaz bilmez onları Ve insan bilmez onlarr
Kelimeleri yazılı değil Sayılan Bilinmez Şekilleri her Şekildedir Yerleşimleri
Ayinlerinin icra edildiği metruk yerlerdedir Yerleşimleri
insanın kurbanlarını sunmak için uğradığı yerlerdedir Yerleşimleri 232/284
Uikelerdir buralardaki
Ve şehirlerdir buralardaki
Ve ülkelerdir üikeler arasmdaki Şehirler şehirler arasmdaki Boşluklarda' hiçbir insanm yürümediği KURNUDE’dedir
Hiçbir yolcunun oradan geri dönmediği ülke EKURBAD’dadır
Ölüler Tapmağının sunağında Ve GI UMUNA’da
Analarının göğsünde KAOS’un Temelleri üstünde
MUMMU- TIAMAT’m ARALI YA’smda
Ve Kapılarında LAK SAKKAK’m!
HAVANIN RUHU, HATIRLA! YERİN RUHU, HATIRLA!
III
İnsanın Unutulmuş Nesillerine Dair
Ve yoksa insan karımdan yaratılmadı mı KINGU’nun Kadimlerin sürülerinin Kumandanının?
İnsan, ruhunda sahip değil mi yoksa Yaşlı Tanrılara karşı isyan tohumuna? Ve İnsanm Kanı Öcün Kanıdır
Ve İnsanm kanı Öcün Ruhudur
Ve insanm Gücü Kadimlerin Gücüdür
233/284
Ve Akit işte budur
Çünkü, bak! Yaşlı Tanrılar sahipler o işarete Kadimlerin Güçlerini geri getirene
Ama insan sahiptir İşarete Ve Sayıya
Ve Şekle
Ebeveynlerinin Kanını çağırmak için. Ve Akit işte budur.
Yaşlı Tanrılar tarafından yaratılan Kadimlerin Kanından insan Anahtardır
LAK SAKKAK’m Kapısının ardma kadar açılacağı Kadimlerin
Öç almaya çalışacağı Dünya üzerinde
MARDUK’un Dölüne karşı Çünkü yeni olan her ne varsa Eski olandan gelmiştir
Ve eski olan
Yeni olanla yer değiştirecektir Ve bir kez daha Kadimler
Dünya üzerinde saltanat sürecekler! Ve Akit aynı zamanda budur!
IV
ISHTAR’ın Uykusuna Dair
Yine de ISHTAR
234/284
Gökyüzünün Kraliçesi Gecelerin Parlak Işığı Tanrıların Sahibesi
Aklına koydu o doğrultuyu Yukarıdan akima koydu, Aşağıya doğru koydu akima Gökyüzünden yola çıktı Dosdoğru uçuruma içinde Yaşam olan Kapıların dışma Ölümün kapılarından girmek için Bildiğimiz ülkelerin dışma Bilmediğimiz ülkelere
Dönüşü olmayan Ülkelere
Kraliçe ERESHKIGAL’in Ülkesine ISHTAR, Göklerin Kraliçesi, akima koydu ISHTAR, SIN’m Kızı, yola çıktı
Kara Dünyaya doğru, CUTHA’nm ülkesine doğru Yola koyuldu
Dönüşü olmayan Eve, adım attı Dönüşü olmayan Yolun üzerinde Attı adımlarını
Mağaraya doğru, sonsuza dek ışıktan mahrum Kilden kaplann sunağın üstüne yığıldığı Kaplar dolusu toz tek besinleri onlarm
Sadece kanatlan olan sakinleri buranın ABSU’ya doğru, ISHTAR yola koyuldu Korkunç CUTHALU’nun uyuduğu yere 235/284 ' ' ' ' '
ISHTAR yola koyuldu. Gözcü
Kalktı hemen. Gözcü NINNGHIZHIDDA
Kalktı hemen.
Ve ISHTAR konuştu onunla NINNGHIZHIDDA! Derinlerin Yılanı!
NINNGHIZHIDDA! Derinlerin Boynuzlu Yılanı! NINNGHIZHIDDA! Derinlerin Tüylü Yılanı!
Aç!
Kapıyı aç ki gireyim!
NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Ruhu, Kap mm Gözcüsü, Hatırla!
Firardan önceki Babamız,ENKI adma, Majisyenlerin Tanrısı ve Efendisi
Kapıyı aç ki gireyim! Aç
Yoksa Kapıya saldırırım Yoksa tahtalarını kırarım Yoksa Bariyere saldırırım
Yoksa ele geçiririm duvarları güç kullanarak Kapıyı Aç
Ardma kadar aç Kapıyı
Yoksa Ölünün kalkmasını sağlarım! Ölüyü kaldınrım!
Aç, yoksa Ölüyü kaldırır ve Yaşayanı yemesini sağlarım! Aç Kapıyı
236/284 ' ’ ’ - , -
Yoksa Ölünün Sayısmı Canlıdan fazla yaparım! NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Ruhu, Kap mm Gözcüsü, Aç! NINNGHIZHIDDA
Büyük Yılan
Çöreklendi kendi üstüne Ve cevap verdi
ISHTAR
Genç Kız
Tanrıların Kraliçesi
Önüne çıkacağım Sahibemin ERESHKIGALin
Önüne Çıkacağım Ölümün KraHçesinin Geldiğini bildireceğim
Ve NINNGHIZHIDDA
Boynuzlu Yılan
Yaklaştı Bayan ERESHKIGAL a Ve dedi ki:
Bak, ISHTAR, Kız kardeşin Tanrıların Kraliçesi
Duruyor Kap mm önünde! SIN’m Kızı, ENKI’nin Hanımı Bekliyor orda.
Ve ERESHKIGALin rengi soldu korkudan Karanlık Sular hareketlendi birden.
Git, Kapmın Gözcüsü.
Git, NINNGHIZHIDDA, Kap mm Gözcüsü, Aç Kapıyı ISHTAR’a
237/284
Ve muamele et ona yazıldığı gibi Kadim Akitte.
Ve NINNGHIZHIDDA sürgüyü gevşetti yuvasında Ve Karanlık düştü ISHTAR’m üstüne
Karanlık Sular yükseldi ve taşıdı Tanrıçasını Işığm Gecenin Krallığına.
Ve Yılan konuştu: Gir içeri ki
Göklerinin Kraliçesi Yukarıdaki Yüceliğin KUR neşelensin
CUTHA övgüler düzsün KUTU sevinsin
Gir içeri ki
KUTULU senin varlığından hoşnut kalsm Ve ISHTAR içeri girdi
Ve Yedi kapı ve Yedi Buyruk vardı. îlk Kapıda
NINGHIZHIDDA aldı yerinden Tacmı Başındaki Yüce tacı aldı götürdü
Ve ISHTAR sordu
Neden, ey Yılan, alıyorsun îlk Mücevherimi? Ve Yılan cevapladı
Böyle çünkü, Eski Akit, Zamandan önce yazılan, KUTU’nun Kuralları
Hadi gir ilk Kapıdan Ve ikinci Kapıda
NINNGHIZHIDDA aldı yerinden Asayı
238/284 ’ ’
Lacivert Taşmdan Asayı aldı götürdü Ve ISHTAR sordu
Neden, ey NETİ, aldm elimden îkinci Mücevherimi? Ve NETİ cevapladı
Böyle çünkü, Eski Akit, Zamandan önce yazılan KUTU’nun Buyrukları.
Hadi gir îkinci Kapıdan. Üçüncü Kapıda
NINNGHIZHIDDA aldı yerinden mücevherleri Boynunda mücevherleri aldı götürdü
Ve ISHTAR sordu
Neden, ey Kapıcı, aldm benim Üçüncü Mücevherimi? Ve Kapıcı cevapladı
Böyle çünkü, Eski Akit, Zamandan önce yazılan, KUTU’nun Buyrukları
Hadi gir Üçüncü Kapıdan. Dördüncü Kapıda
NINGHIZHIDDA aldı yerinden Mücevherleri Göğsündeki mücevherleri aldı götürdü
Ve ISHTAR sordu
Neden, ey Muhafîzı Dışarının, aldm Dördüncü Mücevherimi? Ve Muhafîz cevapladı
Böyle çünkü, Eski Akit, Zamandan önce yazılan, KUTU’nun Kuralları
Hadi gir Dördüncü Kapıdan. Beşinci Kapıda
NINNGHIZHIDDA aldı yerinden Mücevherleri 239/284 ’
Kalçası etrafîndaki Taşlı Kuşağı aldı götürdü Ve ISHTAR sordu
Neden, Yasak Girişin Gözcüsü, aldm Beşinci Mücevherimi? Ve Gözcü cevapladı
Böyle çünkü, Eski Akit, Zamandan önce yazılan, KUTU’nun Kuralları
Hadi gir Beşinci Kapıdan. Altıncı Kapıda
NINNGHIZHIDDA aldı yerinden Mücevherleri Bilekleri etrafîndaki mücevherleri
Ve ayak bileği etrafîndaki mücevherleri aldı götürdü Ve ISHTAR sordu
Neden, NINNKIGAL, aldm Altıncı Mücevherimi? Ve NINKIGAL cevapladı
Böyle çünkü, kadim Akit, Zamandan önce yazılan, KUTU’nun Buyrukları
Hadi gir Altmcı Kapıdan. Yedinci Kapıda
NINNGHIZHIDDA aldı yerinden Mücevherleri ISHTAR’m Taşlı Kaftanını aldı götürdü
ISHTAR, korunmasız, güvenliksiz,
ISHTAR, tılsmısız veya muskasız kaldı, sordu
Neden, ey Kadimlerin Ulağı, aldm Yedinci Mücevherimi? Ve Kadimlerin Ulağı cevapladı
Böyle çünkü, Eski Akit, Zamandan önce yazılan, KUTU’nun Kuralları
Hadi gir Yedinci Kapıdan ve gör Attaki Dünyayı 240/284 ~ '
ISHTAR, indi KUR’un ülkesine
CUTHA’nm Derinliklerine doğru gitti aşağıya. Üst Dünyaların Yedi Tılsımını kaybetmiş olarak
Hayat olan Ülkenin Yedi Gücünü kaybetmiş olarak Hayatm Besini veya Hayatm Suyu olmadan
Belirdi önünde ERESHKIGAL’in, Ölümün Sahibesinin ERESHKIGAL çığlık attı görünce Onu.
ISHTAR kaldırdı kolunu. ERESHKIGAL NAMMTAR’ı çağırdı Majisyen NAMMTAR’ı
Şu kelimeleri söylerek konuştu onla Git! Tutukla onu!
Karanlığın içinde bağla onu!
Denizlerin altındaki Denize zincirle onu! Yetmiş ANNUNNAKI’yi sal Onun üzerine! .Akmış Demonu sal Onun üzerine!
Onun gözlerine karşı, demonlarm gözleri! Onun taraflarına karşı, demonlarm tarafları! Onun kalbine karşı, demonlann kalbi!
Onun ayaklarına karşı, demonlann ayaklan! Onun başma karşı, demonlann başı!
Onun bütün bedenine karşı, KUR’un demonlan Ve demonlar her yarımdan parçaladı onu.
Ve ANNUNAKI, Korkunç Yargıçlar Yerakmın Yedi Tanrısı
Sağa sola çekiştirdiler onu ABSU’nun Yüzsüz Tanrıları
241/284 '
Gözlerini diktiler ona
Gözlerini sabitlediler ona Ölümün Gözüne Bakışıyla Ölümün
Öldürdüler onu
Ve astılar, kazığa çakılmış bir ceset gibi
.Akmış demon, uzuvlarını ayırdılar gövdesinden Gözlerini kafasından
Kulaklarını kafatasından ERESHKIGAL sevindi.
Blind AZAG-THOTH sevindi LAK S AKKAK sevindi ISHNIGGARRAB sevindi KUTULU sevindi
MASKIM Ölümün Kraliçesine övgüler düzdü
GIGIM övgüler düzdü ERESHKIGAL’e, Ölümün Kraliçesine.
Ve Yaşlılar korku ile parçalandılar. Babamız ENKI
Majinin Tanrısı
NINSHUBUR’dan öğrenen haberleri ISHTAR’m hizmetkarı NINSHUBUR’dan Duydu ISHTAR’ın Uykusunu
Ölüm Evindeki
Duydu GANZIR’m nasıl Açıldığını
Uçurumun Yüzünün nasıl Açtığını koca ağzını 242/284 ' ~ ~
Ve yuttuğunu Gökyüzünün Kraliçesini Kraliçesini Doğan Güneşin.
Ve ENKI çağırdı öne kili
Ve ENKI çağırdı öne rüzgarı Ve kilden ve rüzgardan
ENKI iki Elementale şekil verdi
Şekil verdi KURGARRU’ya, Yeryüzünün ruhuna, Şekil verdi KALATURRU’ya, Denizlerin ruhuna, KURGARRU’ya Hayat Besinini verdi KALATURRU’ya Hayat Suyunu verdi
Ve seslendi gür sedasıyla bu putlara Ayaklan, KALATURRU, Denizlerin Ruhu
Ayaklan ve ayaklarını bas Kapışma GANZIR’iıı Yerakmm Kapışma
Dönüşü olmayan Ülkeye Dik gözlerini
Açılacak Yedi Kapı senin için Hiçbir sihir seni dışarıda koyamaz
Çünkü benim Sayım senin üzerinedir. Hayat Besini çantasını al
Hayat Suyu çantasını al
Ve ERESHKIGAL sana elini kaldıramasm ERESHKIGAL’İN SENÎN ÜZERİNDE GÜCÜ OLMASIN.
IN ANN A’nm cesedini bul
Cesedini bul ISHTAR’m, Kraliçemizin
Ve serp üzerine Hayat Besinini, Altmış kere Ve serp üzerine Hayat Suyunu, Akmış kere
243/284
.Akmış Kere Hayat Besini ve Hayat Suyunu Serp onun bedeni üzerine
Ve gerçek şu ki ISHTAR kalkacaktır. Dev kanatlarla
Ve yılan gibi pullarla
îki elemental uçarak gittiler Kapıya Görünmez olarak NINNGHIZHIDDA görmedi onları Görünmez olarak
Geçtiler Yedi Gözcüyü
Aceleyle girdiler Ölüm Sarayma
Ve gördüler pek çok korkunç manzara. Uçurumun bütün demonlan yatıyordu orda
Ölü ama Rüya görerek, duvarlarına yapışmışlardı Ölüm Evinin
Yüzsüz ve korkunç
ANNUNAKI dikkatle bakıyordu
Kör ve Deli AZAG-THOTH şahlandı Tahttaki Göz açıldı birden
Karanlık Sular hareketlendi Lacivert Taşı Kapılan parıldadı Karanlık içinde
Görünmeyen Canavarlar
Çağların Şafağında Yumurtlandılar
MARDUK ve TIAMAT’ın Savaşında Yumurtlandılar HUBUR’da Yumurtlandılar
244/284 '
HUBUR’un işaretiyle KINGU’nun önderlik ettiği. . . Ace leyle uçtular
Ölüm Sarayma doğru
Sadece ISHTAR’m cesedinin başında durarak Güzel Kraliçe
Tanrıların Sahibesi
UR’un tüm hahişelei'iniıı Genç kızı Gökyüzünün Parıldayanı ENKI’nin Sevgilisi
Asılmış duruyor ve kan kaybediyordu Binlerce ölümcül yaradan.
ERESHKIGAL
Varlıklarını algılayarak Bağırdı birden.
KUGAARU
Ateşle Silahlanan
Cesetlerin Kraliçesine baktı Işınıyla Ateşin KALATURRU
Alevle Silahlanan Mezarların Kraliçesine baktı Işınıyla Alevlerin.
Ve ERESHKIGAL
CUTHA’nm Kudretlisi Çevirdi yüzünü IN ANN A’ nin cesedi üzerine
245/284 ’ ’
Altmış kez serptiler ENKI’nin Hayat Suyunu ISHTAR’m cesedi üzerine Altmış kez serptiler ENKI’nin Hayat Besinini Ceset üzerine
Bir kazığa asılmış Yönelttiler Hayat Ruhunu IN ANN A AYAKLANDI.
Karanlık Sular ürperdi ve öfkelendi. AZAG-THOTH çığlık attı tahtı üzerinde CUTHALU sarsılarak uyandı uykusundan ISHNIGARRAB gitti Ölüm Sarayma
LAK SAKKAK korku ve nefretle titredi ANNUNNAKI gittiler tahtlarına
Tahtm üzerindeki Göz başladı uçmaya ERESHKIGAL kükredi ve çağırdı NAMMTAR’ı Majisyen NAMMRAR’ı çağırdı
Kovalaması için değil Koruması için kendisini.
INANNA yukarı çiktı Yeraltından. Kanatlı elementallerle uçtu Kap dara GANZIR’e ve NETI’ye uçtu
Ve gerçekte
Ölüler gidiyordu onun önü sıra. İlk Kapıya geldiklerinde ISHTAR taşlı kaftanını aldı geri
246/284 ' “ ' “
ikinci Kapıya geldiklerinde ISHTAR taşlı bileziklerini aldı geri Üçüncü Kapıya geldiklerinde ISHTAR taşlı kuşağını aldı geri
Dördüncü Kapıya geldiklerinde ISHTAR taşlı kolyesini aldı geri Beşinci Kapıya geldiklerinde ISHTAR Taşlı Kemerini aldı geri Altıncı Kapıya geldiklerinde
ISHTAR Lacivert taşından Asasını aldı geri Yedinci Kapıya geldiklerinde
ISHTAR taşlı tacmı aldı geri Ve Demonlar kaiktı
Ve Ölülerin Ruhları
Ve onunla çıktılar Kapılardan dışarı Ne sağa ne de sola bakmadan
ileri geri yürüyerek
ISHTAR ile çıktılar GANZIR’m Kapısından Alttaki Dünyanın Dışma doğru eşlik ettiler ona Ve ERESHKIGAL
içinde Herkesin Boğulduğu Uçurumun Aşağılanan Kraliçesi, bir Lanet telaffuz etti Ciddi ve Güçlü
Doğan Güneşin Kraliçesine
Ve NAMMTAR tertipledi onu ISHTAR’m Aşığı
Gökyüzünün Kraliçesinin Sevgilisi Önümden geçtiğinde
' ' ~ ~ ~ 247/284
GANZIR’m Kapışmdan geçtiğinde Ölüm Evine
Onunla birlikte inildeyen insanlar geldiğinde Ağlayan kadınlar ve inildeyen erkekler DUMUZI öldüğünde ve gömüldüğünde
ÖLÜLER KALKSIN VE KOKUYU DUYSUNLAR!
V
Sakm eğilmesin, o halde, Karanlıkla Parlayan Dünya üzerine
ABSU’nun Karanlık Sularda uyuduğu
Ve CUTHALU’nun uyuduğu ve rüya gördüğü Sakm eğilmesin, o halde,
Çünkü bir Uçurum durur Dünyanm altmda Aşağı inen Merdivenle ulaşılan
Yedi Basamağı olan
Aşağı inen Patikalarla ulaşılan Yedi Kapısı olan
Ve orada kurulmuştur Tahtı
Kötü ve Ölümcül bir Kuvvetin. Çünkü Dünyanm Mağaralarından Kem Demon sıçrar
Kem Tanrı Kem Cin Kem Tuzakçı Kem Hayalet
248/284 ' ’
Kem iblis
Kem Kurtçuklar
Gerçek Alametleri göstermeyen Ölümlü İnsanlara.
VE ÖLÜLER KALKSIN VE KOKUYU DUYSUNLAR!
URILIA METNİ
Aşağıdaki URILIA metni, Solucanın Kitabıdır. Ortalığı birbirine katanların Ayinlerini icra etmelerini sağlayan formülleri içerir. Bunlar tuzakçılarm, yatarak bekleyenlerin, Kaosun kör hayaletlerinin, en kadim kötülüğün yakardandır.
Bu büyülü sözler saklı rahipler ve MARDUK tarafmdan yönetilen ve ENKI ve IGIGI’nm güruhu-Yaşlı Ydanın, Kadim Solucanın, TIAMAT m, Uçurumun, aynı zamanda KUTULU denilen, MARDUK’un gazabı ve ENKI’nin Majisi ile öldürülen, yine de ölmeden yatan ve rüya gören Ceset-Tanınım, onu ki, Kara Ayinlerle inisiye olan gizli rahipler, onun ki isimleri sonsuza dek Kaosun Kit- abmda yazacaktır, nasd yapacaklarını bilirlerse, çağırabilirler, işte bunlarm bozguncuları- tarafîndan desteklenen Yaşlılar ve Yedi Güççe alt edilen bu güçlerin yaratiklan tarafîndan söylenebilir.
Bu kelimeler hiç kimseye gösterilmez, aksi halde ENKI’nin Laneti üzerine olsun!
er Böyledir: IA
IAIAIO IO IO
BEN Tanrıların Tanrısıyım
BEN Karanlığın Tanrısıyım ve Majisyenlerin Efendisiyim BEN Gücüm ve Bilgiyim
BEN her şeyden evvelini
250/284 ' ’
BEN ANU’dan ve IGIGI’den evvelim
BEN ANU’dan ve ANNUNNAKI’den evvelim BEN Yedi SHURUPPAKI’den evvelim
BEN her şeyden evvelini
BEN ENKI ve SHAMMASH’dan evvelim BEN her şeyden evvelim
BEN INANNA ve ISHTAR’dan evvelim BEN NANNA ve UDDU’dan evvelim
BEN ENDUKUGGA ve NINDUKUGGA’dan evvelim BEN ERESHKIGAL’dan evvelim
BEN her şeyden evvelini
BENDEN evvel, yaratılan hiç bir şey yaratılmadı BEN bütün tanrılardan EVVELİM.
BEN bütün günlerden evvelim
BEN bütün insanlardan ve insan efsanelerinden evvelim BEN KADİM OLANIM.
HİÇBİR İNSAN benim dinlendiğim yeri bulamaz. BEN Gün ışığını gece ve Ay ışığını gündüz ahrnn. BEN Gezginlerin kurbanlıklarını alnını
Batının Dağlan kaplar üzerimi Majinin Dağlan kaplar üzerimi
BEN GÜNLERİN KADİM OKAN'IYIM.
BEN ABSU’dan evvelim
BEN NAR MARRATU’dan evvelim BEN ANU’dan evvelim
BEN KIA’dan evvelim BEN her şeyden evvelim
251/284 ' ’
IA! IA! IA! IA SAKKAKTH! LAK SAKKAKH! IASHAXUL!
IA! IA! IA! UTUKKUXUL! IA! IAZIXUL! IAZIXUL!
IA KINGU! IA AZBUL! IA AZABUA! IA XAZTUR! IA HUBBUR!
IA! IA! IA! BAXABAXAXAXAXABAXAXAXAXA! KAKHTAKHTAMON IAS!
IL MENFURLUKLAR
Kadimlerin korkunç dölü rahip tarafindan çağrılabilir. Bu döl, rahib- in, tapınağı içinde gerekli saydığı görevleri ifa etmek için çağrılabilir ve ona dua edilebilir. Onlar bütün çağlan meydana getirmişler ve KINGU’nun kanında ikamet etmişlerdir ve MARDUK onlan tamamıyla kapatamarrnştır. Onlar görülmeseler de ülkelerimizde ve nesillerimizle birlikte ikamet ederler. Ve bu, formüllerin bizim adetler- irnizle inisiye olmayanlara asla ifşa edilemeyeceğine hükmeden Babilli rahipler tarafindan öğretilmiştir, çünkü böyle bir şeyi yapmak en korkunç hata olacaktır.
Onlar Kapının ardında ikamet ediyor olsalar da, MARDUK’un göze- tlemediği bir anda ve uyurken, gücünün olmadığı günlerde, Büyük Ayı kuyruğundan asılı olduğu zaman ve yılın dört çeyrek zamanında ve bu Açılar arasındaki sürelerde çağrılabilir. Bu günlerde, Anne TIAMAT huzursuzdur, ceset KUTULU Dünyanın altında sallanır durur ve Efendimiz ENKI ağrılı bir korkuya kapılır
Öyleyse hazırla TIAMAT’ın kabım INDUR’un DUR’unu, Kayıp Kabı, Bilgelerin Paramparça olmuş Kabını, GID’in FİRİK’ini ve Gençkız SHAKUGUKU’yu, Kazanların Kraliçesini çağırarak. Kabın 252/284 ~
üzerine LA ADU EN I çağrılışını ezberden oku ve içinde bir Ateş yak ve ne zaman yaparsan, GBL’yi çağır, onun üslubu ve biçiminde.
Ateş yandığında ve dua okunduğunda, Hançerini kaldırarak, NINKHARSAG’m. Demonlarm KraHçesinin ve NINKASZI’nm, Boynuzlu Kraliçenin ve NINNGHIZHIDDA’nm, Majik Asanın Kraliçesinin yardımını çağırabilirsin, onlarm üslup ve biçiminde. Ve bunu başardığında ve uygun kurbanlığı yaptığında, Kapıyı açarak içler- inden herhangi birini çağırmaya başlayabilirsin.
AÇMA HALİNDE OLDUĞUN ÖZEL ZAMAN DIŞINDA, KAPIYI AÇMA VE KAPI TIAMAT’IN SAATİNİN GEÇMESİNDEN BÎR AN BİLE SONRA AÇIK KALMAMALI, AKSİ TAKTİRDE TÜM UÇURUM DÜNYAYI PARÇALAMAYA BAŞLAR VE ÖLÜLER YAŞAYANLARI YEMEK İÇİN KALKARLAR ÇÜNKÜ ŞU YAZILIDIR: ÖLÜLERİN KALKMASINI VE YAŞAYANLARI YEMESİNİ SAĞLAYACAĞIM, ÖLÜLERE YAŞAYANLAR ÜZERİNDE GÜÇ VERECEĞİM KÎ ÖLÜNÜN SAYISI CANLIDAN KAZLA OLSUN.
Gerekli olanları uyguladiktan, Ruhu çağrdiktan, görevini tayin et- tikten, Kapının kapanış ve Ruhun içeriye dönüş vaktini ayarladıktan sonra vaktini ayarladıktan sonra Çağama Yerini terk etmemeli, ama orda Ruhun geri dönüşüne ve Kapmm kapanışına dek kalmalısın.
Menfurkıklarm Tanrısı, yüzü insan ve hayvan bağırsaklarının karışanından oluşan Güney Rüzgarlarının HUMWAWA’sidir. Soluğu gübrelerin pis kokusudur. HUMWAWA bütün ifraz edilen ve ekşiyen her şeyin Karanlık Meleğidir. Ve çürümeye yüz tutan her şeyin olduğu gibi, aynı zamanda HUMWAWA dünyaya çıkacak her şeyin, Gele- ceğinin Tanrısıdır ve herhangi bir insanm gelecek yılları, o korkunç kokuyu, o ölümün kokusunu sokımamaya özen göstererek, bu Meleğin gözlerinin içine bakarak görülebilir.
Ve bu HUMWAWA ’nın imzasıdır.
Nq HUMWAWA rahibe görünecek de, korkunç PAZUZU aynı anda orada olmaz mı? Bütün hastalıkların ve vebaların Tanrısı, sırıtan Karanlık Meleklerin Dört Kanatlısı, boynuzlu, keskinleşmiş dişleri yüzünden tıpkı Aym yüksekliklerinde olduğu gibi Güneşin yükseklik- ferinde de kutsal olan APHKHALLU’nun şehirlerinin topraklan üzer- inden, içinden uluma sesleri çikardığı çürümüş cinsel organları ile fini fini dönen kumlar ve rüzgarla olduğu gibi bomboş bir dinginlikle geçerken ve gerçekte PAZUZU’yu bir insanı tutsak ettiğinde, onu or- tadan kaldıracak kişi yetenekli majisyendir, çünkü PAZUZU öldürene kadar tutar ve bırakmaz.
Bil ki, HUMWAWA ve PAZUZU’nun kardeştir. HUMWAWA, ses- siz, fısıldayan rüzgara biner ve hayvan sürüleri kendisininmiş gibi dav- ranır, o işaretle ki sen PAZUZU’nun geleceğini anlarsın
Ve bu da PAZUZU ’yu gelmeye zorlayacak Mühürdür:
Menfurluğun bütün Tanrıları ve Ruhları arasında, AZAG-THOTH’u çağırmanın ne yararı ne de kazancı vardır, çünkü o Kesinlikle Delidir. Savaşta görüşüz kılınmıştır.
K AO S UN Tanrısıdır ve rahip onda her- hangi bir fayda bulamaz. Aynı zamanda, bir kez çağrıldığında kontrol etmek için fazla güçlüdür ve Kapıya geri gönderilmeden önce aşırı bir mücadele verir, yalnızca kuvvetli ve yetenekli bir majisyen onu uyandırmaya cesaret edebilir. Bu nedenle, Mührü burada verilmemiştir.
Menfurluğun Ruhları arasmda, yalnızca KUTULU çağnlamaz, çünkü o Uyuyan Tanrıdır. Majisyen onun üzerinde güç kurmayı umamaz, ama ona tapılması ve onun için uygun kurbanlıkların verilmesi mümkündür, böylelikle yeryüzüne çıktığı zaman senin canmı bağışlar. Kurban zamanları MARDUK’un uyuma zamanları ile aynı olmalıda; çünkü bu, Yüce KUTULU’nun hareket ettiği zamandır. Ve o Dünyanın en yeğin Ateşi ve Bütün Majilerin Gücüdür. Gökyüzünün Menfurluğu ile birleştiğinde, TIAMAT bir kez daha dünyayı yönetecektir!
Ve bu onun mührü:
Ve Boşlukların Dört Ruhu vardır ve onlar Rüzgar üzerinde gelirler ve onlar Rüzgardan ve Ateşten yapılmış Varlıklardır. Ve îlki Kuzeyden gelir ve ona USTUR denir ve İnsan Şekline sahiptir. Ve O Dördü arasındaki En Kadim olanda' ve Dünyanın Yüce Tannlanndandır. Ve İkincisi Doğudan gelir ve ona SED denir ve bir Boğa Şekline sahiptir, ama yüzü insan yüzüdür ve çok kudretlidir. Ve Üçüncüsü güneyden gelir ve ona LAMAS denir ve Aslan Şekillidir, ama insan kafesi vardır ve Alevleri ve Yakıcı Rüzgarları yönetir. Ve Dördüncü Batıdan gelir ve ona NA1T1G denir ve bir Kartal Şekline sahiptir, ancak insan bedeniyle, yalnızca bir Kartalm yüzü ve kanatlan, Kartal pençeleri vardır onda. Ve Kartal Denizden gelir ve çok Büyük bir Gizemdir.
Ve Uru üzerindeki Nuzku’dan gelir onlar ve beklemezler ve her za- man hazırdırlar ve kendi mevsimlerindeki Gezginleri kabul ederler. Ve SED’in mevsimi, Ayının öldüğü Büyük Gecenin mevsimidir ve bu AIRU ayıdır. Ve LAMAS’m mevsimi, ABU ve NAHIG’inki ARAHSHAMMA ve son olarak USTUR’unki SHABATU Ayıdır. Dört Boşluğun Dört Ruhu ve onların mevsimleri böyledir ve onlar Güneşin Boşlukları arasmda ikamet ederler ve onlara ait değil Yıldızlara aittirler ve söylendiğine göre, bu herkesçe bilinmese bile fazlasıyla IGIGI’ye aittir. 256/284 ‘ ‘
Ve bunları ve diğer Demonlan çağırmak için AGLAOPHOTIS şifalı bitkisi yeni bir kase içinde Gecenin Şer Vakitlerinde yakılrnalıdır
Ve İnsan şekline bürünmek istediğinde, KINGU’nun Karımdan gelmiş olan İnsanlardan kan emen ama asla bir İnsan olamayan AKHKHARU da çağrılabilir.
Ve AKHKHARU İşareti bilinirse çağrılabilir ve o budur:
Ve İnsanların yaşadıkları yerlere dadanan, aynı zamanda İnsan gibi olmaya çalışan- ama Rahip delilik içinde ıstırap çekmesin ve öldürülmesin ve içindeki Ruhim defedilmesi gereken, çünkü o Kötüdür ve yalnızca dehşet saçar ve ondan hiçbir iyilik gelmez, canlı bir LALASSU’ya dönüşmesin diye bunlar söylenmemelidir- bir LALASSU da çağrılabilir. O da, bir zamanlar yaşayan ve birinden diğerine Giriş anyorken Dünyalar arasmda kalan LALARTU’ya ben- zer ve aynı ailedendir. Ve onun Bu dünyaya girmesine izin verilm- emelidir, çünkü o hastalıklı bir bünyeye sahiptir ve Hastalığın ve Se- faletin Kraliçesi LAMASHTA gibi doğum yapmakta olan anneleri öldürür
Ve bu Varlıkların çağrılması için kullanılacak işaretler bunlardır, eğer Rahibin onlara ihtiyacı olursa, ama bil ki bu yasal değildir:
Ve bu LALASSU ’nun Mührüdür
Ve bu LALARTU ’nun Mührüdür:
Ve bil ki, ENKI’nin MINU’su bunlara karşı güçlüdür, ama yalnızca Demonik karakterde olan işlemlere karşı ve bunlardan bazıları bu suretle nafile olmuştur. Bu yüzden her zaman için saklanmalıdır.
Bil ki, GELAL ve LILIT’in çağrıldıkları zaman hızla gelirler ve Ölümü hızlandırmak için Hayat Suyunu ve Hayat Besinini yağmala- yarak insanların yataklarını işgal ederler, ama onların emekleri meyve 1- erini vermez çünkü formüllere sahip değillerdir. Ancak Rahip formüllere sahiptir ve Hayat Besini ve Hayat Suyu bunlar gibilerle, rahibin onları çağırmasıyla getirilir. Ama çok fazla çağırması gerekir çünkü Aym ilk on gününden sonra Elementler ölüdür
Ve GELAL bir Kadının yatağını istila eder ve LILIT bir Adammkini ve bazen bu ziyaretlerin sonucu kötü varlıklar doğar ve bunlar öldürül- melidir, çünkü GELAL’in çocukları, onun ruhuna sahip olduklarından, KADİMİN doğal işçileridir ve LILIT’in çocukları da benzer şekildedir, ancak İnsanların algılayamayacağı gizli yerlerde doğar onlar ve İnsan- laım oldukları yerde yürümeye bırakıldıkları zamana kadar olgun- laşmış sayılmazlar.
Ve GELAL rüzgarlara biner, ama LILIT pek çok kez Sudan gelir Bu akan Suyun Ayinlerde kullanılmasının nedenidir, temiz olmasından dolayı.
Ve GELAL’in işareti böyledir:
Ve XASTUR Erkekleri uykularında öldüren ve aralarından bazılarını yiyen fena bir dişi demondur. Ve onun hakkında daha fazlası söylene- mez, çünkü bu kanunsuzdur, ama şunu bil ki TTAMAT’a tapanlar onu iyi tanır ve Kadimlerin sevgilisidir.
Bu onun İşareti, onu daha iyi tanımanı sağlar:
Ve ayrıca şunu da bil ki, bu Kötülerin lejyonları sayısızdır ve belli zamanlarda belli kişiler dışındakilere görülemeseler bile her yöne ve her yere uzanır. Ve bu zamanlar daha önceden söylenen zamanlardır ve kişiler bilinmemektedir, çünkü kim XASTUR’u tanıyabilir ki?
Ama Ölüler her zaman çağrılabilir ve pek çok kez uyandırılmaya gönüllüdürler, ancak bazıları inatçıda- ve Oldukları yerde kalmayı arzu ederler ve ISHTAR gibi hem bu Yerde hem de bir Başkasında gücü olan Rahibin çabalan dışında kalkmaz. Ve Ölüler Dört Yönde ve Dört Boşlukta çağrılmalıdır, Rahip nerede olduklarını bilmeden her yerden onları çağırarak özel bir itina göstermelidir, çünkü Ruh o sırada uçuyor olabilir.
Ve Ölü bk Tann da aynı zamanda çağrılabilir ve bunun formülleri aşağıdaki gibidir. Berrak ve gür bir sesle, tek bir kelime bile değiştir- ilmeden söylenmelidir, aksi takdirde Tanınım Ruhu seni yiyebilir, çünkü Onların oldukları yerde ne Besin ne de Su vardır.
Ve onun gizli, pencereleri olmayan veya yalnızca bir tek penceresi olan, o da Kuzey Duvarında bulunan bir yerde çağrılması ve tek ışığm sunak üzerine konulan bir lambadan gelmesi gerekir ve ne lambanın ne de sunağm yeni olması gerekmez, çünkü bu, Çağın ve Kadimlerin Ay- inidir ve onlar yenilikleri umursamazlar.
263/284
Ve sunak toprak üzerine konulmuş geniş bir kaya olmalıda- ve Tan- rmm doğasma göre makbul bir kurbanlık verilebilir. Çağrı zamanında, ABSU’nun suları kızışır ve KUTULU hareketlenir, ama Onun vakti gelene kadar kalkmayacaktır.
Ve bu Ölü Tanrının Duasıdır:
NAMMTAR gözlerimi açsm ki görebileyim NAMMTAR kulaklarımı açsm ki duyabileyim NAMMTAR burnumu açsm ki Yaklaştığını duyayım
NAMMTAR ağzımı açsm ki sesim Dünyanm uzak uçlarından bile duyulsun.
NAMMTAR sağ elimi güçlendirsin ki güçlü olayım, Ölüleri... .kuvvetim altında her daim kuvvetim altında tutabileyim
Sana dua ediyorum, Tanrıların Atası!
Seni çağırıyorum, Karanlığın Yaratığı, Karanlığın Kelimeleriyle!
Seni çağırıyorum, Nefretin Yaratığı, Nefretin Kelimeleriyle! Seni çağırıyorum, Issızlıkların Yaratığı, Issızlıkların
Ayinleriyle!
Seni çağırıyorum, Ac mm Yaratığı, Acınm Kelimeleriyle!
Seni çağırıyor ve davet ediyorum, Karanlığın içindeki Evinden!
Seni çağırıyorum Dünyanm bağırsaklarındaki dinlenme- yerinden!
Gözlerini çağnyorum Hayat Ateşiyle dolu Asamm Par- laklığma bakmaları için!
Sana dua ediyorum, Ey Tanrıların Atası!
' ' 264/284
Seni çağırıyorum, Karanlığın Yaratığı, Karanlığın Kelimeleriyle!
Seni çağırıyorum, Nefretin Yaratığı, Nefretin Kelimeleriyle! Seni çağınyorum, Issızlıkların Yaratığı, Issızlıkların
Ayinleriyle!
Seni çağırıyorum, Acının Yaratığı, Acınm Kelimeleriyle! Dünyanın Gökyüzünü tutan Dört Kare Sütunundan,
Onlar bana zarar vermek isteyenlere karşı sağlam dursun!
Seni davet ediyorum Dünyanın bağırsaklarındaki dinlenme- yerinden!
Seni çağırıyorum ve Kulaklarını, Kelimeyi duyman için kim- senin söylemediği Babandan başka, Çağı bilenlerin Tümünden Daha Yaşlı olan
Bağlayan ve Kumanda eden Kelime benim Kelimemdir! IA! IA! IA! NNGI BANNA BARRA IA!
IARRUGISHGARRAGNARAB!
Sana yakarıyorum, Ey Tanrıların Atası!
Seni çağırıyorum, Karanlığın Yaratığı, Karanlığın Kelimeleriyle!
Seni çağırıyorum, Nefretin Yaratığı, Nefretin Kelimeleriyle! Seni çağınyorum, Issızlıkların Yaratığı, Issızlıkların
Ayinleriyle!
Seni çağırıyorum, Acının Yaratığı, Acınm Kelimeleriyle!
Seni çağırıyorum ve Seni davet ediyorum, Karanlıktaki Evinden!
Seni davet ediyorum Dünyanın Bağırsaklarındaki dinlenme- yerinden!
ÖLÜLER KALKSIN!
ÖLÜLER KALKSIN VE KOKUYU DUYSUNLAR!
265/284
Ve bu yalnızca bir kez ezberden okunmalıdır ve eğer Tanrı görün- mezse, ısrar etme, ama sessizce Ayini tamamla, çünkü bu, onun başka herhangi bir yere çağrıldığını veya rahatsız etmemenin daha iyi olacağı başka bir îşle meşgul olduğunu gösterir.
Ve ölülerin yemesi için ekmek hazırladığın zaman, üzerlerine bal koymayı unutma, çünkü bu, geceleri köpek ulumaları ve çocuk in- lemeleri arasında caddeler boyunca gezinen, Kimsenin Tapmadığı Tan- rıça için memnun edicidir, çünkü Onun zamanında Ona büyük bir Tapmak yapılmış ve Şehri, dışarıdaki Düşmanlardan korusun diye ona çocuklar kurban edilmişti Ve böylece öldürülen çocukların Sayısı çok fazla ve bilinmezdi Ve O da Şehri korudu, ama onlar çocuklarını kurb- an etmeyi bıraktıktan kısa bir süre sonra şehir alındı insanlar yeniden kurbanlık sunmaya başladıklarında, saldın sırasında, Tannça arkasmı döndü ve tapmağından uzaklaştı ve şehir yok oldu. Tanrıçanın ismi artık bilinmiyor. Ve O çocuklan huzursuz eder ve ağlatır onları, balm kutsal ekmeğin üzerine konma sebebi budur, çünkü bu yazılmıştır:
Ölüler Kültünün Ekmeğini Yerinde yedim Hazırlanan Celsede
Ölüler Kültünün Suyunu Yerinde içtim Kraliçeyim ben, Şehirlere yabancı olan Batık bir gemide Alçak Ülkeden gelen Benim.
BEN BAKİRE TANRIÇAYIM ŞEHRİME HISIM OKAN CADDELERİMDE BÎR YABANCI.
MUSIGAMENNAURUMA BUR ME YENSULAMU GİRME EN!
Ey, Ruh, kim anlar seni? Kim kavrar Seni?
266/284
Şimdi, Kadimlere söylenecek, putlar yapıp Aym ve diğer Varlıkların ışığında yakan Gecenin Sihirbazları tarafindan iyi bilinen îki Büyülü Söz yazılı burada. Ve onlar yasak otlan ve şifalı otlan yakar ve muazzam Kötülükleri uyandırırlar ve onların Kelimelerinin asla yazıl- madiği söylenir. Ana yazılmıştır. Ve onlar Ruhu talan eden, Boşluğun ve Karanlığın Dualarıdır.
Kadimlere İlahi
Aşağıda yatıyorlar, Ulu ihtiyarlar.
Sürgüler sürüldü ve kapı mandalları yerleşti Kalabalıklar sakin ve insanlar sakin.
Ülkenin Yaşlı Tanrılan Ülkenin Yaşlı Tanrıçalan SHAMMASH
SIN ADAD ISHTAR
Göklerinde uykuya çekildi Hükümler telaffuz etmiyorlar. Kararlar vermiyorlar.
Gece örtüldü Peçeyle.
Tapmak ve En Kutsal Yerler sessiz ve karanlık. Doğrunun Yargıcı
Babasızların Babası SHAMMASH
Odasma çekildi Ey Kadimler! Gecenin Tanrıları!
267/284 '
AZABUA!
LAK SAKKAK! KUTULU!
NINNGHIZHIDDA!
Ey Parlak olan, GIBIL! Ey Savaşçı, IRRA!
Yedi Gücün Yedi Yıldızı!
Her Daim Parlayan Kuzey Yıldızı! SIRIUS!
DRACONIS! CAPRICORNUS!
Başmda dur ve kabul et
Bu kurbanı sana sunduğum Kabul edilebilsin bu
Kadim Tanrılarca!
LA MASHMASHTI! KAKAMMU SELAH!
Güçlerin Yakarısı
Yerin Ruhu, Hatırla! Denizlerin Ruhu, Hatırla!
NAR MARRATUK’un En Gizli Ruhlan Ad ma Denizlerin altındaki deniz
Ve KUTULU’nun denizi Ölü gibi uyuyan Yılan Ötesinde Kral mezarlarının
Ötesinde lahtin içinde yatan INANNA’nm Tanrıların Kızmm
268/284 ' '
Girmeye hak kazandı Habis Uykularına onlarm KUTHULETH’in dişi-hayaletlerinin SHURRUPAK’da, seni çağırıyorum imdadıma! UR’da, seni çağırıyorum imdadıma!
NIPPURR’da, seni çağırıyorum imdadıma! ERIDU’da, seni çağırıyorum imdadıma!
KULLAH’da, seni çağınyorum imdadıma! LAAGASH’da, seni çağırıyorum imdadıma!
Ayaklanın, Ey gelen güçler tüm denizlerin aşağısındaki denizden
Bütün mezarlarm ötesindeki mezardan TIUm Ülkesinden
SHIN’e NEBO’ya ISHTAR’a SHAMMASH’a NERGAL’a MARDUK’a ADAR’a
Hayat Suyunun Evi Solgun ENNKIDU Duy beni!
Denizlerin Ruhu, Hatırla! Mezarların Ruhu, Hatırla!
Ve bu büyülü sözlerle ve diğerleriyle birlikte sihirbazlar ve dişi-si- hirbazlar insan yaşamma zarar veren pek çok şeyi çağırırlar. Ve onlar balmumundan ve undan ve baldan ve bütün madenlerden putlar 269/284
şekillendirerek ve onları yakarak veya yok ederek uygarlıkları efsunlar- 1ar. Ve vebalara sebep olurlar, çünkü PAZUZU’yu çağırırlar. Ve de- liliğe sebep olurlar, çünkü AZAGTHOTH’u çağırırlar. Ve bu Ruhlar Rüzgarm üzerinde gelirler ve bazıları Toprakta sürünerek. Yetenekli Rahip tarafindan yazılan ve ezberden söylenen defetmeler dışında ne bir yağ ne bir toz bir insanı bu Inquity den koruyamaz. Ve onlar Aym altında çalışırlar, Güneşin ve Kaldeliler’in haberdar olduklarından daha eski gezegenlerin değil. Ve iplere, düğümler atarlar ve her biri bir si- hirdir. Ve eğer bu düğümler bulunursa, çözülebilir ve düğümler, ipler yakılabilir ve sihir bozulabilir, tıpkı yazıldığı gibi:
VE ONLARIN SİHİRLERİ ERİMİŞ BALMUMU OLACAK DAHA FAZLASI DEĞİL.
Ve bir insan feryat edebilir, ben ve benim neslim ne yaptık da böylesi bir kötülük geldi başıma? Ve hiçbir anlamı yoktur bunun, yalnızca in- san doğmakla bile üzüntülü olunur, çünkü insan Kadimlerin Kamudandır, ama Yaşlı Tanrılar onun burnundan üflemişlerdir. Ve bedeni Kadimlerin dediğini yapar, ama aklı Yaşlı Tanrılara dönüktür ve bu her zaman için, son insan nesline kadar mücadele edilecek bir Savaştır, çünkü Dünya doğal değildir. Yüce KUTULU ayaklandığında ve Yıldızları selamladığında, Savaş bitecek ve Dünya bir olacaktır...
Bu Menfurluklar Aktinin ve bu Metnin Sonudur.
DELİ ARABIN TANIKLIĞI
(ikinci Bölüm)
UR! NIPPUR! ERIDU! KULLAH! KESH! LAGASH!
SHURUPPAL SELAH!
Yaşamm Günü, Doğan Güneş Bolluğun Günü, lütuflkar Güneş Kusursuzluğun Günü, Büyük Neşe Kaderin Günü, Parlak Gece
Ey Parlayan Gün! Ey Gülen Gün!
Ey Yaşamm ve Aşkın ve Talihin! Yedi En yaşlı, En Bilgeler!
Yedi Kutsal, Alimler!
Benim Muhafîzım olun, cilalı Kılıçlar Benim Uyanıklığım olun, sabırlı Tanrılar Beni koru Rabishu’dan
Ey Parlayan, İhtişamlı APHKALLHU!
Hangi Tanrıyı gücendirdim ben? Hangi Tanrıçayı? Hangi kurbanlığı sunmayı beceremedim? Hangi Bilinmez Kötülüğe teşebbüs ettim ki dışarı çıktığımda yüzlerce kurdun ürkütücü ulumaları eşlik ediyor bana?
Tamımın vicdanı yerine gelsin! Tanrıçamın vicdanı yerine gelsin! Bilmediğim Tanrı yatışsın bana karşı!
271/284 ' ' ' ' '
Bilmediğim Tanrıça yatışsın bana karşı! Bilmediğim Tamının vicdam yerine gelsin! Bilmediğim Tanrıçanın vicdam yerine gelsin!
Kürelerin üzerinde seyahat ettim ve Küreler korumaz beni Uçuruma indim ve Uçurum korumaz beni Dağlarm tepelerine yürüdüm ve dağlar korumaz beni Denizlere yürüdüm ve Denizler korumaz beni
Rüzgarın Tanrıları etrafima üşüştüler ve öfkeliler. Dünyanın Tanrıları ayaklarımın etrafında sürünüyorlar ve öfkeliler. Ruhlar unuttu beni
Zamanım kısaldı ve durmadan beni çağıran Ses beni alp götürmeden önce tamamlayabileceğim kadarım tamamlamalıyım Ay’ın günleri Dünya üzerindeki sayılı ve Güneşin de ve anlamım bilmiyorum bu alametlerin, ama bunlar onlar. Ve kahinler tükendi ve oldukları yerde dönüyor yıldızlar. Ve gökler kontrolden çıkmış, düzeni yokmuş gibi görünüyor ve Küreler eğri ve başıboş dolanıyorlar.
Ve Zdaq’m işareti yüzüyor yazı masamın tepesinde, ama rune taşlarını okuyamıyorum artık, çünkü bu Görüntü ümidimi kırıyor. Bu her zaman böyle miydi? Ve işareti ardımda yükseliyor Xastur’un ve onun anlamım biliyorum, ancak yazamam, çünkü Başka bir yerden mesajlar aldım
Güçbela konuşabiliyorum kendi sesimi tanımak için. Uçurum esniyor önümde bütün haşmetiyle! Bir kapı kırıldı!
Bil ki, Yedi Küreye onların zamanlarında ve onlarm mevsimlerinde girmelisin, bir seferde bir kez ve asla birinden önce diğeri değil Bil ki, Boşlukların Dört canavarı inisiyenin kanını talep ederler, her biri kendi zamanı ve mevsiminde. Bil ki, TIAMAT her daim yıldızlara yüksel- menin yolunu arar ve Yukarısı Aşağısı ile birleştiğinde, Dünyaya yeni 272/284 ' ' ' ' ’ ' ’ - - -
bir Çağ gelecektir ve Yılan tek parça olacak ve Sular tek olacaktır, yükseklerdeki gökler isimlenmediğinde.
Hatırla, köyünün ve ailenin çiftlik hayvanlarını korumayı Yaşlı işareti ve Irkm İşaretini Ana Gözcüyü de, çünkü Onlar unutkan olur- 1ar. Ve bu zamanda hiçbir kurbanlık sunulmamalıdır, çünkü içeri gelenler kandan paylarım isterler ve bu onları çağıracaktır.
Hatırla alçak yerde durmayı, yüksekte değil, çünkü Kadimler, kay- bettıkleri son şeyi aramak için tapmakların ve dağlarm tepesine rahatça kurulurlar. Ve bu tapmakların tepesinde verilen kurbanlar Onlara ver- ilmiş olur.
Hatırla hayatının akan su olduğunu, durgun değil, çünkü İkincisi LILITU’nun yetiştiği yerdir ve onun yaratıkları Onlarm dölüdür ve On- laım mabetlerinde, senin bilmediğin yerlerde tapınırlar. Ana nerede, duran bir kaya görsen, onlar orada olacaktır, çünkü böyleleri onlarm sunağıdır.
Hatırla işaretleri, muska sana, yani onu takana, bir lanet getirmesin diye, tek bir noktasını bile değiştirmeden anlattığım gibi oymayı Bil ki, tuz, kurtçukların gazlarım soğurur ve aletleri temizlemek için yararlıdır. İlkin demonla konuşma, ama onun şenle konuşmasına izin ver. Ve konuştuğu zaman, berrak, yumuşak ve hoş bir sesle ve senin dilinde konuşmasını tembihle ona, çünkü aksi takdirde seni şaşırtacak ve kükremesiyle seni sağrlaştıracaktır. Ve pis kokusunu uzakta tut- mas mı söyle ki bayılmayasın.
Hatırla kurbanı ne çok büyük ne de çok ufak yapmamayı, çünkü eğer çok ufak olursa, demon gelmeyecektir ya da eğer gelirse sana kızacak, bu yüzden, tembihlense bile, seninle konuşmayacaktır, çünkü .Akit böyledir. Eğer kurban çok büyük olursa, demon çok büyüyecek ve hızlanacak ve kontrol edilmesi zorlaşacaktır. Ve böylesi bir demon Kudüs Rahibi, ABDUL BEN-MARTU tarafindan uyand Bilmiştir ve 273/284 ’
Filistin’deki koyun sürüleriyle çokça beslenmiş, korkutucu oranda büyümüş ve sonunda rahibi de yemiştir. Ana bu delilikti, çünkü Ben- Martu, yazıldığı gibi, yasak olan, İhtiyarlara tapıyordu
Hatırla Kadimlerin Özlerinin her şeyde olduğunu, ama Yaşlı Tan- nlarm Özlerinin yaşayan her şeyde olduğunu ve zamanı geldiğinde bu çok değerli bir kanıt olacaktır.
Hatırla ARRA’yı, özellikle de Ateş Olanlar ile ilgilenirken, çünkü Onlar başkasma değil, yalnızca ona saygı duyarlar.
Hatırla saf tutmayı Ay’ı.
Ölüm Kültlerinden haberdar ol ve bunlar Köpeğin Kültü, Ejderin Kültü ve Keçinin Kültüdür, çünkü onlar Kadimlere tapanlardır ve On- larm daima içeri girmesine izin ver, çünkü onlar konuşulması yasak olan formüllere saliptirler. Ve bu kültler, kendi mevsimlerinde, gökyüzünün onlara ve onların ırkına açıldığı zamanın dışında güçlü değildir. Ve bizler ve Draconis’in Irkı arasında daima Savaş olacaktır, çünkü Draconis‘in Irkı kadim zamanlarda, MAGAN’da ilk tapmaklar yapıldığında, her daim güçlüydü ve onlar yıldızlardan çok fâzla güç çektiler, ama şimdi onlar Çorak toprakların Gezginleri gibi ve mağaralarda ve çöllerde ve kayalar diktikleri tüm yalnız yerlerde ikamet ederler. Bunlar, kadim kültlerin ve şimdi yalnızca üzüntü ve metrukhığun olduğu bu alanlara yaptığım yolculuklarım sırasında boy- unca gördüklerimdir.
Ve onları Ayinlerinde gördüm ben, Zamanın ötesindeki Üikelerden berbat Varlıklar çağırıyorlardı. Onların kayaları, sunakları üzerine oyu- lan işaretleri gördüm PAZUZU’nun ve ZALED’in işaretlerini ve XASTUR’un ve AZAG-THOTH’un işaretlerim ve benzer şekilde ISHNIGARRAB’m ve Keçinin rezil Dölünün ve onların Irkmm korkunç musikisinin.
1/284
Kayanın üzerine çalman Kam gördüm Bir Kılıçla vurulan Kayayı gördüm ve Kayanm yükseldiğini ve Yılanm sürünüp gittiğini gördün. Ve bu güç şüphe yok ki lanetlenmiştir, peki MARDUK nerede oy- alamyor? SHAMMASH’tan ne haber? Uyuyan Tanrılar gerçekten de uyuyor.
Peki ne suç işledim? Hangi Bilinmeyen Tanrıyı ihlal ettim? Hangi yasak şeyi yedim? Hangi yasak şeyi içtim? Nedir bu çilem! Yedi tane! Yedi kere Yedi tane! Ey Tanrılar! Hizmetkarınızı üzmeyin!
Hatırla Akrep Adamı Dağlarda ikamet eden. Eskiden yaratılmıştı TIAMAT tarafından Yaşlı Tanrılarla savaşsın diye, ama Onlar izin verdi kalmasına Altında Dağların. Ana bizi kandırdı bir kez ve bir kez daha yapabilir aynısını. Ana çağır onu Dışarıyı ilgilendiren, bilmen gereken, benim sana anlatmadığım bir şey olduğunda. Ve onun işareti basittir ve işte böyledir:
n.!
Ve yalnızca, onun olduğu yere yüzünü dön ve oraya gelecek ve konuşacaktır, ama Şafakta yapma bunu, çünkü sonra Güneş yükselir ve Akrebin gücü kalmaz, Toprağm altma dönmek zorunda kaldığı zaman- larda, Şafaktan Alacakaranlığa kadar yapma, çünkü bu, Aktin onu ilgi- lendiren maddesidir, çünkü bu yazılmıştır: Güreşe doğru kaldırmaması gereklidir başmı.
Ve yine: Karanlık vakitlerdir onun zamanı
Ve yine: Kapı hakkmdakileri bilir, ama Kapıyı bilmez
275/284 ’
Ve Akrep Adamm kendi Irkmdan bir başkası vardır, dişidir, onunla orda ikamet eder, ama onunla konuşmak yasaktır ve sana görüldüğü zaman, defetmeyle bertaraf edilmelidir, çünkü onun dokunuşu Ölümdür.
Ve Ejderin Kültüne dair daha ne söyleyebilirim? Onlar, şu Yıldız, gökte en yüksekte olduğu zaman tapınırlar ve o Yıldız, tpkı Köpeğin ve Keçinin Yıldızlan gibi, IGIGI’nın Küesidir. Ve onlara tapanlar, bizimle aynı Irktan değil de, onlarm Yıldızlarının, Kadimlerin Irkmdan olsalar bile, her daim bizimle birliktedirler. Ve onlar bizim kanun- larımıza uymaz, çabucak ve düşünmeden öldürürler. Ve onlarm kanı kaplar onlan.
Savaşm ve Vebanın Ruhlarını açikça bizim Irkımız üzerine çağırdılar ve çok sayıda insanımızın ve hayvanımızın ölmesine yol açtılar, doğal olmayan bir usulde. Ve onlar acı hissetmez ve Kılıçtan veya Alevden korkmazlar, çünkü onlar bütün Acılarm failleridir! Onlar Karanlığın ve Kederin yaratiklandır, yine de onlar Kederlenmez! Hatırla o kokuyu! Onlar kokularından tanınır! Ve onlarm, harika ama bizim insanlarımıza yasak şeyler yapan tuhaf ilimleri ve sanatları vardır.
Peki onlarm Efendisi kimdir? Bunu bilmiyorum, ama onları ENKI’yı çağırırken duydum, bu mutlaka küfür etmek içindi, çünkü ENKI, MAGAN Metninde yazdığı gibi, bizim Irkımızmdır. Ama, beiki de, admı bilmediğim bir Başkasını çağırdılar. Ama kesinlikle ENKI değildi
Ve onları, Ayinle rinde, gururlanarak, Kadimlerin bütün isimlerini çağırırken duydum Ve yere çalman kanı gördüm ve dans eden delileri ve Tanrılarının görünmesi ve onlara gizemlerinde yardım etmesi için attiklan korkunç çığlıkları
Ve onlarm Ay’m ışmlarmı sıvılaştırdiklarmı gördüm, o sıvıyı ardaya- madiğim bir niyetle kayaları üzerine döküyorlardı
276/284 ' ' ’ . . . . .
Ve onları, sözleşilen yerlerde, boynuz olmayan başlarda boynuzların ve diş olmayan ağızlarda dişlerin çiktığı ve ellerin kartal pençeleri veya çöllerde, delice ve uluyarak dolanan, tpkı şu an bile odanın dışmdan ismimi çağıranlar köpekler gibi köpeklerin tırnakları olduğu Offâl Tapmaklarında, bir araya gelince pek çok türde garip canavara dönüşürken gördüm
Ağıtlar yakarım, ama kimse duymaz beni! Şaşkma döndüm korkudan! Göremiyorum! Tanrılar, hizmetkarınızı üzmeyin!
Hatırla Gözcünün Kılıcını Dokunma Ona, terk etmesini istediğin zamana kadar, çünkü bir dokunuşunla terk edecek ve Ayinin geri kalanında seni korunmasız bırakacak ve Daire, kimsenin geçemediği bir sınır olsa da, kendini, seni dışarıda bekleyen inanılmaz görüntülerle karşılaşmaya hazırlıksız bulacaksm.
Hatırla Gözcüye verdiğin kurbanları. Bunlar düzenli olmalı, çünkü Gözcü farklı bir Irktandır ve kurbanlar karşılandığında talimatlarına it- aat etmek dışmda senin hayatını umursamaz.
Ve Eski işareti unutmak sana mutlaka elem getirecektir.
Ve İnsan Irkının Dev bir İneğe taptığını gördüm Ve onlar Doğudan bir yerlerden, Dağların ötesinden geliyorlardı. Ve onlar kesinlikle bir Kadim’e tapıyorlardı, İsminden emin değilim ve onu yazmıyorum buraya, çünkü sana bir faydası dokunmaz. Ve Ayinlerinde, inekler gibi oluyorlardı ve bunu görmek mide bulandırıcıydı Ama onlar Kötü ve ben seni uyarıyorum
Ve çok uzaktaki bir insanı öldürebilecek Ayinler gördüm Ve başka dilde değil, kendi dilinde söylenmesi gereken basit bir efsunla, nerede yaşıyor olursa olsun, bir insana hastalık verebilecek Ayinler gördüm Ve bu efsun aşağıdaki gibidir:
AZAG galra sagbi mu unna te NAMTAR galra zibi mu urma te UTUK XUL gubi mu urma te ALA XUL gabi mu urma te GIDIM XUL ıbbi mu urma te GALLA XUL kadbi mu urma te DİN GIR XUL girbi mu urma te
I minabi-ene tashbi aba aba-veibbi-esh!
Ve onlar bunu lanetli kazanlarında yanmakta olan, balmumundan bir bebeğe okuyorlardı Ve bu şeylerden büyük haz alırlar ve oldukları yerdeki iğrenç mabetlerinde bunu hala yaparlar.
Ve onlarm kötü sihirleriyle harap olan çiftçi topraklan gördüm, alevlerle kavrulup kararıyorlardı ve gökten yanan közler iniyordu Ve bu onlarm orda, toprağm karardığı ve kömürleştiği ve hiçbir şeyin yetişmediği yerde, olduklarının İşaretidir.
278/284 ~ ' ' ' ' ’ '
Ve göklerden ateş geldiğinde, insanlar arasmda mutlaka panik ola- çaktır ve Rahip onları sakinleştirmeli ve kendisine bir nüsha yapması gereken bu kitabı almalı ve içindeki defetmeleri okumalıda' ki insan- lanna zarar gelmesin Çünkü bu zamanlarda, Kadimlere, Onlardan biı inin kaçtığını ve bu Dünyaya girdiğini bildiren bir işaret olarak gökyüzünde bir kılıç görünecek. Ve bu sana böyle dışarlıklı bir Ruhim topraklarında olduğuna ve bulunması gerektiğine dair bir kehanet olsun Ve Gözcünün araştırması için gönderebilirsin ve bu, Yaşlı Tan- rılar senin kötü halini görene ve güçlü Efsunlarla, Kadimlerin isyanının bastırana kadar şehirlerin büyük yıkımı ve Kürelerden ateş yağmasıdır.
Yıldızlan iyi gözle. Çünkü kuyruklu yıldızların CAPRICORNUS’a yakın olduğu görüldüğünde, Onun kültleri şenlenecek ve onlarm çeyreklerindeki sihirler güçlenecek. Ve kuyruklu yıldızlar DRACONIS’te görüldüğünde, büyük bir tehlike vardır, çünkü Ejderin Kültü bu zamanda uyanır ve çok fâzla kurban alır, yalnızca hayvan- lardan değil, insanlardan da.
Ve kuyruklu yıldızlar SIRIUS Yıldızına yakm görüldüklerinde, kral- ların evinde büyük bir güçlük olacak demektir ve kardeş kardeşe karşı ayaklanacak ve savaş ve kıtlık olacaktır. Bunlar olurken, Köpeğe tapanlar şenlenir ve bu çatışmaların yarattığı bozulmaların semeresini alır ve şişmanlarlar.
Ayinlerinin ortasındayken böyle bir Külte rastlarsan, iyice saklan böylece seni görmezler, aksi takdirde seni mutlaka öldürürler ve Tan- nlarma kurban ederler ve ruhun mezarda tehlikede olur ve kurtların ulumaları senin için ve senden kaçan ruhun için olur. Bundan, eğer çabucak ölecek kadar talihliysen, çünkü bu Kültler kanm yavaşça damlamasından neşe duyarlar, Kutlamalarında çok fazla güç ve erk sağlarlar.
Onlarm yaptıklarını ve söylediklerini iyi gözle ve bunları, benim yaptığım gibi, kimsenin göremeyeceği bir kitaba yaz bunları, çünkü 279/284 ' ' ' ' ' ' '
gelecekte kelimelerinden ve eylemlerinden tanıdığın zaman onları çok işine yarar bu. Ve onlara karşı, onlarm Tanrılarının parşömene veya ipeğe yazılmış İsimlerini, kendi tasarladığın bir kazanm içinde yakarak, sihirlerinin yararsız ve beyhude kılındığı muskalar elde edebilirsin. Ve senin Gözcün yanmış sihri onlarm sunağma taşıyacak ve onu oraya bırakacaktır ve onlar çok korkacaklar, çalışmalarını bir süre durdura- caklar ve onlarm kayaları çatlayacak ve Tanrıları mutlaka hizmetkar- larma kızacaktm
Saklayacağın kitabı güzel ve okunaklı yaz ve şimdi benim olduğu gibi, senin de yitiğp gitme vaktin geldiğinde onu en iyi şekilde kullana- cak ve Yaşlı Tanrıların inançlı hizmetkarları olan ve insan uygarlığını yok edecek asi demonlarla sonsuza dek Savaş vermeye ant içen kişiler- in eline geçecektir.
Ve eğer sana zarar vereceklerin isimlerin biliyorsan, onlarm şeklinde yapılmış, Laneti üstüne göndereceğin ve koruma MANDALA’sı içinde hazırladığın kazanda eriteceğin balmumundan heykellerin üzerine yaz bunları Ve Gözcü Laneti, onun dile getirildiği kişilere taşıyacaktır. Onlar ölecektir.
Ve sana zarar vermek istedikleri dışmda, onlarm ne isimlerini ne de kim olduklarını bilmiyorsan, balmumundan kollan bacaklan olan, ama yüzü olmayan insan şeklinde bir bebek yap. Ve bebeğin yüzüne K ASHSHAPTI kelimesini yaz. Aşağıdakileri sertçe söylerken bebeği, yanan kazanm üzerine tut:
ATTI MANNU KASHSHAPTU SHA TUYUB TA ENNI!
Ve sonra bebeği ateşin içine bırak. Bu eylemden sonra yükselen du- mandan, içinde yazan sihirbaz ya da kadm sihirbazm ismini göre- çeksin. Ve sonra Gözcüyü Laneti getirmesi için göndermeye muktedir olacaksın. Ve o kişi ölecektir.
280/284 ' - • '
Veya seni sihirlerden koruması için ISHTAR’ı çağırabilirsin. Ve bunun için, MANDALA her zaman olduğu gibi hazn lanmalıdır ve sunağm üzerinde ISHTAR’ın bir heykeli bulunmalıdır ve Onun yardımı çağırmak için, UR Rahiplerinden gelen aşağıdaki kadim büyülü sözler söylenmelidir:
KÎMSÎN SEN, EY CADI, BENÎ ARAYAN?
Aldm tüm yolu Geldin ardımdan
Durmaksızın beni aradın yok olmam için Durmaksızın kötü planlar yaptın bana karşı Kuşattın beni
Arayıp buldun beni
ilerledin ve adımlarımı takıp ettin
Ama, ben Kraliçe ISHTAR’m kumandasmdayım Ben dehşetle kuşandım
Şiddetle silahlandım Kudretle ve Kılıçla giyindim Seni titretirim
Korkuyla koştururum seni Seni kovarım
Seni kolaçan ederim
İsminin insanlar arasmda bilinmesini sağlıyorum Evinin insanlar taralından görülmesini sağlıyorum Sihirlerinin insanlar arasmda duyulmasını sağlıyorum
Kötü kokularının insanlar arasmda duyulmasını sağlıyorum Lanetini ve kötülüğünü soyuyorum
Ve sihirlerini etkisiz kılıyorum!
281/284 '
Ben değilim N AN AK ANI SURRA. Cadıların Sahibesi
Ve göklerin Kraliçesi ISHTAR Seni kumanda eden!
Ve eğer bu tapmanlar ve sihirbazlar hala üzerine gelirse, olabileceği üzere, çünkü onlarm gücü Yıldızlardan gelir ve kim Yıldızların yol- laırnı bilir ki?, Gizemlerin Kraliçesini seni mutlaka koruyacak olan NINDINUGGA’yı çağır. Onun, NINDINUGGA
NIMSHIMSHARGAL ENLILLARA olan, Unvanıyla Büyülü sözler söylemelisin. Ve bu îsmi yüksek sesle, Yedi kere söylemen yeterli ola- çaktır ve senin imdadma yetişi.
Ve Hatırla tapmağını selvi ve çam dallarıyla arındırmayı ve binalara dadanan hiçbir kötü ruh orada yerleşmeye kaikışmayacaktır ve temiz olmayan yerlerdeki kurtçuk falan üremez. Kurtçuklar muazzamdır, in- sanm iki katıdır, ama onun vücudundan çikarlar ve hatta söylendiğine göre, soluğundan ve korkunç büyüklüklere ulaşırlar ve Rahip veya majisyenler ISHTAR’m admıtiz bir şekilde yedi kere söyleyerek bakır hançerle yarana kadar terk etmezler onu.
Gece şimdi sessizleşti Kurtların ulumaları suskunlaştı ve nadiren duyuluyorlar. Beiki de aradiklan başka bilidir? Yine de, ta içimden bunun böyle olmadığını söyleyebilir miyim? Çünkü XASTUR’un işareti arkamdaki yerini terk etmedi ve ben yazarken bu sayfaların üzerine gölgeler düşürerek daha da büyüdü. Gözcümü çağırdım, ama bazı Varlıklarla sorunu var sanırım ve sanki felakete uğramış ve sersemlemiş gibi bana cevap vermedi
Kitaplarım ışığını kaybetti ve uyuyan veya ölmüş hayvanlar gibi ra- flarmda duruyorlar. Şu an duyduğum seslerden, sanki yıllar önce arkamda bıraktığım ailemin sesini duyuyormuşum gibi rahatsız oluyor- um, onlarm civarımda olduğunu tasavvur etmek imkansız. Onlarm 282/284
zamansız, tuhaf ölümlerini yeterince anlayamadım mı acaba? Dışarıda bekleyen demonlar olanca kötülükleriyle ebeveyrderimin insan sesler- ini mi taklit ediyorlar? Kardeşimin? Kız kardeşimin?
DEFOLUN!
Bu kitap bir muskadır, bir Koruma Mührüdür! Mürekkebim Tan- nlaım mürekkebidir. İnsanm değil! Ama acele yazmalıyım ve eğer bu yazıyı okuyamazsan ya da anlayamazsan, beiki bu senin için, bu zamanlardaki ve bu yerlerdeki demonlann erkine ve gücüne dair bir işaret olsun ve bu mutlaka bir uyandır sana, dikkatli olman ve özensiz yakanlar yapmaman, tedbirli davranman ve her ne şart altmda olursa olsun Dışanya açılan Kapıyı dikkatsizce açmaman için, çünkü onlarm Mevsimlerini ve Zamanlarını burada hesaba katman için sana söylediğim kuralları anlatsan bile, Kadimlerin Mevsimlerini ve Zaman- lannı asla bilemezsin, çünkü onlarm Zamanlan ve Mevsimleri düzens- izdir ve bizim akıllarımıza yabancıdır, çünkü onlar değil mi Tüm Zamanm Hesaplayıcısı? Zamanı şimdi olduğu Yere onlar koymadı mı? Yaşlı Tanrıların,(Hizmetkarınıza merhamet edin!) onlarm sürelerini be- lirlemek için Gezginleri tayin etmesi yeterli değildi, çünkü varolan böylesi süreler Kadimlerin işiydi Yoksa Güneş olmaz mıydı, SHAMMASH hiç doğmaz mıydı, yıllar, bu kadar çabuk, geçmez miydi?
Her zaman için Dışarıdaki Kapıyı kapalı ve mühürlü tutmaya çalış, sana verdiğim talimatlarla, buradaki Mühürler ve İsimlerle.
Her zaman için kadim Tapımın Kültlerinin Güçlerini zaptetmeye çalış ki akıtılan kanlar ve kurbanlar kuvvetlerini arttıramasmlar Onları yaralarmdan ve kokularından tanı, çünkü onlar insan gibi değil, başka usûlde, onlara bizim bilmediğimiz başka özellikler verecek şekilde, to- humun veya ruhun bozulmasıyla doğmuşlardır. Ve en çok karanlık yerleri severler, çünkü onlarm Tanrısı bir Solucandır.
283/284
LA! SHADDUYA LA! BARRA! BARRA! LA KANPA! LA KANPA!
ISHNIGARRAB! LA! NNGI LA! LA!
Yıldızlar yerlerinde loşlaşıyor ve Ay, sanki alevi üzerine bir örtü atılmış gibi sönüyor önümde. Köpek-yüzlü demonlar sığmağınım çevresine yaklaşıyorlar. Kapımda ve duvarlarımda oyulmuş gaip çiz- giler beliriyor ve Pencerelerden gelen ışik gittikçe loşlaşıyor.
Rüzgar çıktı. Karardık sular hareketleniyor. Bu, Tanrıların Hiz- metkarı’nm Kitabı’dır. . dipnotlar
Aleister Crowley’e göre maji, irade doğrultusunda değişiklik yarat- manm sanatı ve bilimidir.
Vücut bulma
Bâtıni Bilinmeyen bilimi
Toplu ölüm .Almanya'da Nazi rejimi sırasında altı milyon Yahudi'nin sistemli bir biçimde öldürülmesi
Gamalı haç
Hitler’i iktidara getiren, Dünya’daki siyasi, kültürel ve askeri hareketleri yönlendirmeye çalışan gizli Alman örgütü.
Erginlenme, Tekris
İranlı düşünür Mani’nin III. yüzyılda kurduğu ve iyilik kötülük es- asma dayalı dinî doktrin, Manihaizm
Water Elemental: Saf Su, Suya ait...
[ 10]Batılı okültistlere göre yerküre insan vücudundaki kan damarları ve sinirlere benzeyen eneıji kanallarıyla örülü durumdadır. Bu kanal- larda akan enerjiye “telürik eneıji” denir.
Kökeni eski İbrani ve Mısır’a dayanan, maji işaretlerini kullan- mayı anlatan kitap.
Cinler bilimi
Toprağm içinde veya altmda yaşayan Tanrıça veya doğaüstü varlıklara özgü
Tılsımlı
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar