Print Friendly and PDF

Âşık Nefes Alıp Verdikçe Âleme Ateş Salar

Bunlarada Bakarsınız

 


52

Âşık nefes alıp verdikçe âleme ateş salar, şu aslı, temeli olmıyan dünyayı zerreler gibi dağıtır gider.

Dünya baştan başa deniz kesilir, deniz de heybetinden yok olur. Bir an bile insanlara tecelli etse bir tek insan kalmaz.

Gökyüzünden bir dumandır, kalkar da, ne halk kalır, ne melek; o dumandan ansızın bir ateştir, çıkar da koca gökkubbeyi sarar.

680. O anda gökyüzü yarılır, ne varlık kalır, ne mekân. Dünyaya bir gürültüdür, dolar, bu yas üstüne de bir düğün, bir neşe yollar.

*        Gâh suya ateşi salar, gâh su ateşi söndürür; bâzı kere de yel estirir de yokluk denizinin dalgalarını boz renkli, kara donlu ata yollar.

İnsanın can nurundan güneşin bile ışığı azalır; mahrem kişinin bile az söylediği, sır açmadığı yerde mahrem olmıyanlara pek o kadar sorma,      

*        O sırra karşı mirrih erkekliğini bırakır, müşteri defterini yakar, ayın ululuğu kalmaz, neşesi gama döner.

*        Utarit çamura saplanır, zuhal ateşlere yanar, Zühre’nin kararı kalmaz da neşe perdesini vurmıya başlar.

*        Ne kavis kalır; ne kuzah; ne şarap kalır, ne kadeh; ne işret kalır, ne ferah, ne de yaraya m el hem çalınır.

Ne su şekiller düzer, ne yel yeryüzünü döşer, ne bahçe güzelleşir, ne de nisan yağmuru yeri ıslar.

Ne dert kalır, ne ilâç. Ne düşman kalır, ne tanık. Ne ney kalır, ne nağme, ne de çengin zir ve bem perdelerine vurulur.

Sebepler arta kalır, sâki, kendisine şarap sunmıya koyulur; can, rabbim yücedir demiye başlar, gönül, rabbim daha iyi bilir sözünü söylemiye.

Kalk, sıçra ezel ressamı, nişan koyduğu, dilediği varlıkların elbiselerini eşsiz resimlerle bezemek için yeni baştan işe girişti.

690. Tanrı, hak olmıyan her şeyi yakmak için bir ateştir, tutuşturdu; ateş kalbi yakar yandırır da o âlemin fa ortasına götürür.

*        Güneş Tanrıdır ,gönül onun doğduğu tanyeri, hem de öylesine bir doğu ki şimşekleri her an Edhemoğlu'ya çakar, Meryemoğlu İsa'ya vurur. [1]

 



[1] Cilt 1, Gazel, 52

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul — 1957

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar