Farka Bakar mısın?
BEN
AMERİKA'DA 25 YIL KALMIŞ BİR İNSAN OLARAK ŞÖYLE BİR GÖZLEM YAPIYORUM.
Doğan
CÜCELOĞLU
Amerika'da,
hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Beş dolar için
gırtlağını kesebilir. Eğitim orada gerçekten bir fark oluşturuyor. Eğitim
düzeyi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel
bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor. İstisnalar kesinlikle olabilir
ama genellikle böyle.
Türkiye'ye
gelip baktığımda iki faktör görüyorum.
Şehirleşme ve eğitim.
Türkiye'de
şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkuyorum.
Kesinlikle insafsız, kendinden ve kendi
yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor. Bu son derece kuvvetli bir
duygu bende. İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur. Ama şehirleşmemiş,
okumamış, saf köylü olarak kalmışsa onda değerler bilinci çok yüksektir.
Sanki eğitilmiş Amerikalı. Burada çok önemli bir gözlem var. Bunun üzerine
düşünmek lazım. Benim analığım yörüktü. Annem öldükten sonra babam yeniden
evlendi. Biz ona anne demedik, Ayşe teyze dedik. Ben daha on yaşındayım,
sapanla vicik dediğimiz küçücük bir kuşu vurmaya çalışıyorum. "Vurma
oğlum" dedi. Ben, 'sen ne bilirsin Yörük karısı' tavrı içinde, "Ne
var parmak gibi küpküçücük kuş" dedim. Analığımın cevabı:"Yavrum!
Canın küçük büyüğü olur mu? Allah her birine bir can vermiş. Vurma yavrum
günah." dedi. Şu derinliğe bakın. Okuma yazması yok bu kadının. Yıllar
sonra bunun anlamını anladım. Anladığım zaman ağlamaya başladım.
Konferanstayım, böyle gözyaşı dökerek ağlıyorum. Yanımdaki Amerikalı kadın, ne
oluyor bu adama diye meraklanmaya başladı. Ne oluyor dedi. O kadar mutluydum
ki, "çok mutluyum" dedim ağlayarak. Kendi kendime "Ya Rabbi! Çok
şükür. Sağken bunun farkına vardım." Biz bütün insanlar kardeştir deyince
sanki çok şey söylüyoruz.
Kadın
bunları aşmış. Canlardan oluşan bir aile, büyük küçük yok. Hepsi birbirine
eşit. Onur eşitliği var. Canın büyük küçüğü olur mu? Allah hepsine can
vermiş. Şu bilinci görüyor musunuz? Nereden geliyor bu? Bu, tasavvuf
kültüründen geliyor. Bu yayılmış. Eğer şehirleşme ve eğitim ele geçirmemişse,
hala bu mayamızda var. Ben zamanım olsa, hiç şehir yüzü görmemiş hiç
okumamış köylülerin, özellikle yaşlı kadınların arasında zaman geçirip,
onlardan bilgelikler öğrenmek isterim. Bu topraklarda neler birikmiş. Ne
insanlık deneyimleri var. Bir de doğadan kopmamış. Sürekli doğayla haşır-neşir
içerisinde o bilgelikler bilenmiş. Kitap bilgisi değil. Farkına varmış ve bir
yere oturtmuş. Bu yayılmış. Eğer şehirleşme ve eğitim ele geçirmemişse, hala bu
mayamızda var.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar