Print Friendly and PDF

YAHUDİ KÖKENLİ ABD BİR GAZETECİNİN B. OBAMA’YA AÇIK SUİKAST TEHDİDİ




 Yahudi kökenli ABD’lilerin ve İsrail’in ABD politikaları üzerindeki gücü ile dokunulmazlıkları sonucunda yaptıkları kanunsuzluklar dünya barışını tehdit ederken ABD’nin de sosyal ve ekonomik çöküşünü de hazırlamaktadır

Havai Honolulu doğumlu olan Barack Obama (1961-)’nın hem doğum sertifikasının orijinal olup olmadığı ve hen gerçekten Hristiyan olup olmadığı üzerine tartışmalar zaman zaman gündeme gelmektedir. Barack Obama’nın ailesi Afrika'nın en büyük tatlısu gölü olan Victoria Gölü çevresinde yaşıyan Luo kabilesinden. Kenya nüfusunun %13’ü bu kabileden. Bu kabile büyük oranda Hristiyan olmasına rağmen kabilede küçük oranda da olsa Müslümanlar var. Obama’nın ortanca ismi Hussain (Hüseyin) bir Müslüman ismi. Obama’nın dini inancı üzerinde tartışmalar olmasına rağmen Obama Hristiyan ve bunu zaman zaman vurgulamak zorunda kalıyor. Amerika’da meşhur Washington Ulusal Katedral’inin fazla tanınmayan ‘Cathedral Age’ adlı dergisine Ağustos 2012’de Obama dini konularda roportaj verdi. Dinin hayatınızdaki rolü nedir sorusunu Obama şöyle cevaplandırıyordu; ‘Öncelikle, benim Hristiyan inancım bana bir bakış açısı ve güven duygusu veriyor... Başkanlık süremde daha da inançlı bir insan haline geldiğimi daha önce dile getirdim. Bu görev, insanı daha fazla dua etmek durumunda bırakıyor." Bütün bunların yanında ABD’nin siyasi yapısı gereği Obama Yahudi kökenli yardımcılar, danışmanlar tarafından çevrilmiş durumda. Obama ilk defa ABD Başkam seçilmeden önce Yahudilere ve İsrail’e yakın olduğunu göstermek için çeşitli atraksiyonlar yapılır.

Obama Kasım 2008 ABD Genel Seçiminden dört ay önce 24,Temmuz.2008’da İsrail’ gitmiş, Kudüs’teki kutsal Süleyman Tapınağı’ndan kalan Ağlama Duvarı önünde dua edip, Yahudi geleneğine uygun olarak bir kağıda dilek notu yazıp onu duvarın oyuklarına koymuştu. Yahudi ileri geleneğine göre bu notları iki sende bir toplanır diğer kutsal yer olan Kudüs’teki Zeytin Dağı’nda yakılırdı. Obama’nın notu geleneklere tersi yapıldı tamamen politik bir şova dönüştürüldü ve bu not Yahudi otoriteler tarafından alınıp medyaya sızdırıldı. Notta şöyle yazıyordu: “Tanrım bana neyin doğru neyin adaletli olduğu yolunu göster (sağduyusunu ver). Benim ailemi koru. (God, give me he wisdom to do what is right and just, and protect my family)”.

Obama’nın Başkan Yardımcısı olarak seçtiği Joseph R. Biden Mart 2007 yılında İsrail Shalom TV’e İsrail’e sempatik görünmek için ben de sionistim . Sionist olmak için Yahudi olmanıza gerek yok. İsrail Amerikanın Ortadoğuda en güçlü direnme noktasıdır gibi demeçler veriyordu.

Obama 2 Temmuz 2009 da yaptığı açıklamada İsrail’in 200’ün üzerinde nükleer silaha sahip bölgede büyük bir nükleer güç olduğunu görmemezlikten gelerek, İran’ın nükleer bir güç olmasına müsade edemeyiz demecinden dört gün sonra Başkan Yardımcısı Biden’den daha sert bir demeç gelir. Biden 6 Temmuz 2009’da yaptığı konuşmasında da eğer İsrail İran’a nükleer çalışmalarını hedef alarak askeri müdahalede bulunursa Amerika bunu önlemek için bir girişimde bulunmayacak diyerek, İsrail’in İran’a askeri müdahalede bulunması için dolaylı yoldan desteklemekteydi. Obama şirin gözükme politikasına Müslümanları da katmıştır. ABD Başkanı olarak ilk defa Arapça Müslüman selamı veren kişidir. Bu Müslümanların çok hoşuna gitmiş bir kısmı Obama’yı adeta bir kurtarıcı olarak görmeye başlamışlardı.

Obama 4 Haziran 2009 Mısır’ı ziyaretinde Kahire’de konuşma yapar. Konuşmasına esselamünaleyküm diye başlar ve İslam dünyasına sıcak mesajlar verir. Bütün İslam dünyası Obama’nın bu konuşmasını ve İslam dünyası tarafından olumlu karşılanır. Hatta onu dinleyen Müslüman çoğunluğun bulunduğu özellikle ön sıralarda Müslüman ilahiyatçıların oturtulduğu çok ihtiyatla seçilmiş dinleyiciler topluluğu arada seni seviyoruz (we love you) diye bağırarak konuşma karşısındaki memnuniyetlerini belli ederler. Bir yandan Müslümanlara şirin gözükmeye çalışan Obama sağ kolunu bile İsrail’e çok yakın olan militan bir Yahudi kökenliden seçer. Obama’nın ilk kabine ataması olarak Beyaz Saray Genel Sekreteri görevine getirdiği fazla kibar ve diplomatik olmamasıyla meşhur finans sektöründen gelen Yahudi kökenli şahin ‘Rhambo’(Rambo) lakablı Rahm Emanuel (1959 -) idi. Çevresine saldırgan köpek şöhreti(attack dog reputation) ile korku salarken bu kimliği zaman zaman kendisini de rahatsız ediyor olmalı ki Beyaz Saray Genel Sekreteri kendisinin bu nefret dolu saldırgan kişiliğini şöyle itiraf eder; ‘Bazı sabahları uyandığımda kendimden bile nefret ediyorum.’

Emanuel Birinci Körfez Savaşı sırasında İsrail’e gidip burada gönüllü askerlik yapmış olup  babası Benjamin M. Emanuel da Siyonist terör örgütü Irgun’ın  silahlı militanlanndan biriydi. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) ödüllü eski ajanı Wyne Madsen, Rahm Emanuel’in İsrail gizli servisi Mossad ile bağlantısı olduğunu iddia etmişti. Rahm Emanuel’in İsrail’in en etkin ajanlanndan biri olduğunu birçok kaynak belirtiyor.  Emanuel 2011 yılında Chicago tarihinin ilki Yahudi kökenli Belediye Başkanı olur.

Obama’nın Mısır ziyaretine gitmeden önce uğradığı Suudi Arabistan’da Kral Abdullah’ı ziyareti. Bu Obama’nın aynı zamanda ilk Suudi Arabistan ziyareti oluyor (Haziran 2009).

S. Arabistan Kralının sağ yanında Barack Obama, sol yanında İsrail ordusunda gönüllü askerlik yapmış olan Obama’nın sağ kolu Rahm Emanuel(şimdi Chicago Valisi)

Obama’nın Başkan Yardımcısı olarak seçtiği Joseph R. Biden Mart 2007 yılında İsrail Shalom TV’e İsrail’e sempatik görünmek için ben de sionistim . Sionist olmak için Yahudi olmanıza gerek yok. İsrail Amerikanın Ortadoğuda en güçlü direnme noktasrdır gibi demeçler veriyordu.  Bunun yanında bir ABD Başkanı Yahudilere ne kadar sempatik görünmeye çalışırsa çalışsın, bu yeterli değildir. Belli Yahudi güçler tam teslimiyet ister. Amerika’yı perde arkasından yörieten güçler hem kendilerinin hem İsrail’in her istediği ABD Başkanları tarafından yerine getirilsin istenir. Bunu görmediklerinde aba altından sopa göstermekten çekinmezler.

Amerika Atlanta şehrinde yayınlanan Yahudi gazetesi olan Atlanta Jewish Tımesın baş yazarı hatta sahibi olan Andrew Adler gezetesinin 13. Ocak. 2012 tarihinde çıkan makalesinde 7 milyon Yahudinin yaşadığı İsrail’i kurtarmak onları güvence altına almak için gerekirse İsrail hükümetinin İsrail İstihbarat servisi MOSSAD’a talimat vererek Barack Obama’yı bile bir suikastla ortadan kaldırılması gerektiğini yazabiliyor. Bu açık suikast kışkırtması talebine karşı tepkiler gelince Andrew Adler özür diledi ve istifa etti.   Fakat Adler vermek istediği mesajı vermişti. Bize yanlış yapan gider. Bu teklifi bir Hristiyan veya Müslüman gazeteci yapsaydı terörist muamelesi görür mahkeme mahkeme sürünüldü. Fakat ABD’deki belli Yahudi kökenli güçler öyle bir dokunulmazlık kazanımlar kendilerini o kadar güçlü hissediyorlar ki ABD Başkanına suikast yapılmasını açık olarak teklif etme cesaretini bile kendilerinde buluyor üstüne üstlük hiçbir soruşturmaya bile tabi olmuyorlar ve ceza dahi almıyorlar. Kennedy’nin suikasta uğramasında İsrail İstihbarat Servisi MOSSAD’ın da parmağı olduğu konusunda şüpheler olduğunu daha önce belirtmiştik.  Kendisine suikast yapılması istenen Obama bizim önceliğimiz İsrail’dir diye demeçler veriyor, İsrail ağlama duvarına gidip kafasında Yahudi takkesi (kippa) ile dua ediyor İsrail ve Yahudilere sempatik görünmek için her fırsatı değerlendiriyordu. Fakat yine de belli güçlere yaranamıyordu. Aynı ABD Başkanı ve Kongre’nin onayıyla İsrail senede Amerika’dan $3 milyar dolarlık hibe tarzında yardım alıyordu. Bu yardımda taksit taksit değil her sene mali yılbaşında bir kere de ödeniyor. Ek ödemelerle esas rakam senede $43 milyar doları buluyordu.

Güç odakları için ne yaparsanız yapın yaranamazsınız daha bütün taleplerle karşılaşırsınız. Sizi tamamen kontrolleri altına almak isterler. Onların her istediğini yapmazsanız böyle açıkça ölüm tehditleri bile alırsınız.

Obama’ya yapılan açık suikast tehdidi Yahudi dokunulmazlığının verdiği cürretin sonucudur. Amerika bu güçlere çok önceden teslim olmuştu. 20 yüzyılın ortalarında küresel güç kademelerine hızla tırmanan Amerika’nın bu yozlaşmış güçlerin kontrolü altına girmişti. Amerikan rüyası kalıcı değildir ve Amerika’nın en demokratik ülke olduğu iddiası çok büyük bir illüzyondan ibarettir. Bu düzende ABD Başkanlarının bile bağımsızlığı ve güvenliği garantide değildir. Amerika’da hangi demokrasi diye sorarsanız burada gerçekten demokrasi falan yoktur. Amerikanın bu iki yüzlü çelişkili yapısını Amerikalı meşhur roman yazarı, edebiyatçı Mark Twain (Samuel Langhome Clemens) (1835-1910) şöyle ifade ediyordu;

‘Onurunu yitirmiş, cepleri rüşvet, ağzı dindarca iki yüzlülüklerle dolu görkemli ana. Bu görkemli ana aslında Hristiyanlar ve ön planda görünen politikacılar tarafından tarafından idare edilmiyor.

 

Obama Temmuz 2008’de İsrail’e gitmiş Kudüs şehrini ziyaret ederek Yahudilerce kutsal sayılan Ağlama Duvarı’nda (Wailing Wall) dua etmiş Yahudi geleneğininde olduğu gibi bir kağıda dilek yazarak duvarın taşları arasına rulo yaparak bırakmıştı. Sözde gizli yapılmış bu ziyaretin fotoğrafları önce İsrail sonra dünya basınında yayınlandı. Burada asıl amaç Kasım 2008 seçimlerinden önce İsrail ve Yahudi desteğini almaktı.

Howard Zinn, Amerikan Birleşik Devletleri Halklarının Tarihi, Çeviri: Sevinç Sayan Özer (Ankara: İmge Kitab. 2005, s. 342).

Kaynak: İsmail TOKALAK, Yahudiliğin Kökenleri Ve Küresel Gücü, Ataç Yayınları Baskı Tarihi: Mayıs 2014, İstanbul

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar