Sen Gel De Miraç Hikâyesini Âşıkın Yüzünden Oku
II
Aşkının bakışı, taç taht sahibi padişaha
bile bir
arpa kadar değer vermez amma bir muhtacı
gördü mü gönlüne alıverir.
Âşık, sevgilinin ayakları altına atlaslar,
ağır ipekli kumaşlar döşemek için ciğerinin kanıyla atlas yaygılar, ipek
kumaşlar dokur.
*
Âşıkın gönlünde iki cihanın derdini nerden
bulacaksın? Mekkeli’nin yanında emîr-haccın değeri mi olur hiç?
Aşk, güzellik padişahının damına çıkılacak
bir merdivendir; sen gel de miraç hikâyesini âşıkın yüzünden oku.
Meyve nasıl ağaçta biter, olgunlaşırsa âşık
da asılmayla yaşar; onun için yüzlerce Hallâc’ı darağacına asılmış görürsün.
*
Hal bilgisi, sözle anlatılan bilgiden üstün
olmasaydı Buhârâ bilginleri Dokumacı Hoca’ya kul köle olurlar mıydı?
Kabasakalsın amma aklını başına al da kavga
ederken kösenin sakalını tutmay a kalkışma. Hintli’sin sen, padişah Tamgaç’a
Türkçe öğretmeye girişme.
Kekemeye satranç öğretmeye kalkışan,
padişahın huzurunda ferzin gibi eğri yürümektedir, yüzü de karadır.
A gönül, can Buğra Kaan’ının sofrasına bey
kesildin; böyle bir sofrada ne diye tutar da tutmaç aşının kırıntısını çiğner
durursun?
Aşk gönül şehrini boyuna yağma eder durur da
âşık onun için dağınık sözler söyler.
Yeter, sus artık; aşkın bülbülü şakımaya
başladı; bülbülün şakımasına, çilemesine karşı turaç kuşunun ötmesi doğru mu,
yeri mi o kuşun burası?
Kaynak:
Cilt 5
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar