Print Friendly and PDF

IŞIKLI CAM RESMİ (VİTRAY)

 


Hazırlayan: Hakan ESMER

Camın bulunuşundan başlayıp, yaşama birimlerinde iç mekana giren ışığın etkisinin, düşünülmeye başlanması, cam haricinde kullanılan deri, kumaş, maden ve taşı malzeme olarak geri plana itmiştir.

Camın mekana kazandırdığı görüntü, tarih boyunca çeşitli aşamalardan geçirilmiş ve dönem dönem beğeniler doğrultusunda değişik tekniklere tanık olmuştur. İnsanoğlu devamlı yeniliğe açık bir yapıya sahiptir. Monotonluktan uzak, beğeni yetisinin güçlü olduğunu, uygulamış oldukları işlerde göstermiştir. Farklı zamanlarda yeni buluşlarla, malzeme, olanakların değişmesiyle farklı uygulamalar yapmışlardır. Mimarinin iç ve dış mekanında tek tip malzeme kullanıldığı bilinmektedir. Bu tek tip malzeme ile yapılan mekanlar ise katı ve geometrik bir karakter göstermektedir. Hakim olan beton ve ahşap malzemelerin yapıda yarattığı tekdüze görüntü, artık yerini cama bırakıp yüzeyde değişimlere olanak sağlamıştır. Mısırlıların cam üfleme aletini bulması, vitray tekniğinin ilk defa Romalılar tarafından uygulamaya dökülmesi, vitray sanatında merkez kabul edilir. Bütün bu ilkler camın işlenirliğini artırıp, sadece örtücü değil, dekoratif bağlamda da mekanda ki zenginliği korumuştur. îş öğrenildikten ve görüldükten sonra bilinene ve görünene yeni birşeyler ekleme, farklılık getirme ve özgün bir kimlik kazandırmaya kalmıştır.

Ateşin bulunuşu ve işlenilirliği sayesinde cam bir çok zamana ve mekana konuk olmuştur. Bu bağlamda cam görsel ve estetik anlamda aranan malzemedir. Camın bulunuşundan, resimle bağlantısını kurup, vitrayın tanımından yola çıkarak teknik aşamasını incelemek, bu konudaki eğitici yöne ışık tutacaktır.

IŞIKLI CAM RESMİ (VİTRAY)

VİTRAYIN TANIMI

Işıklı cam resmi (VİTRAY), Fransızca'da "vitrail", İngilizce'de "stained glass" ve Almanca'da "glasmalerei" diye adlandırılmaktadır.

Günümüzde vitrayın, birbirine yakın olsa da birkaç tanımı yapılmaktadır. Renklendirilen cam tabakaları, daha önceden eskizi yapılan tasarımlar, şekline uygun küçük parçalar halinde kesilir. Bu kesilen parçalarla alçı, demir veya kurşundan çerçevelere tutturularak hazırlanmış kompozisyonlara vitray denir. Bu kompozisyonlar, renkli ya da renksiz camlardan oluşup, genellikle pencere ve kapılara uygulanmaktadır.

"Işıklı cam resmi sanatı, herşeyden önce renkli ya da renksiz cam parçalarından resim yapmak ve onları ışığın önüne yerleştirmekten İbarettir. Bu yerleştirmede mimariye uygunluk, dolayısıyla ışık düzeni iyi çözümlenmelidir." (MARAL, 1970, s:9)

Tanımın oluşmasında, çizim aşamasındaki tasarım, cam, ara eleman ve ışık büyük faktördür. Onun içindir ki, çok iyi bir vitrayda bu sayılanlardan herhangi birisi eksik ise tanımlamakta bir çok zorlukla karşılaşabilinir.

Sonuç olarak, cam parçalarının, mekana bağlı kalarak yapılacak eskizin, ışık süzgecinden geçirilip, tasarımı estetik beğeni doğrultusunda alçı, kurşun, beton veya diğer ara elemanlarla bağlanarak (mekana uyan ara eleman olması kaydıyla) gerçekleştirilen bir teknik olarak tanımlanabilir.

TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE VİTRAY

Vitrayın doğuşu, ana malzemesi olan camın bulunuşuna değin gider. Şöyle ki;

"İnsanlar; ilk kez yapılarda ışık sağlamak amacıyla pencere ve benzeri delikler, boşluklar, aralıklar bırakmışlardır. Bunlar (pencereler) yapıların cinslerine ve bulundukları yerlerin iklim değişikliklerine göre çeşitli biçim ve boyutlardadır. Bu boşlukların (pencerelerin) günlük veya mevsimlik hava değişimleri sebebiyle kısmen veya tamamen kapatılması yoluna gidilmiştir. Bu nedenle taş, alçı, ahşap ve madenden parmaklık ve kafesler yine ahşap, maden, deri, kumaş, ...vb. malzemelerden kapak ve panjur yapılarak kar, yağmur, rüzgar, toz, sıcak ve soğuk gibi doğal değişimlere karşı konulmuştur." (MARAL, 1970, s:10)

rüzgar, toz, sıcak ve soğuk gibi doğal değişimlere karşı konulmuştur." (MARAL, 1970, s:10)

İnsanlık tarihinde keşfedilen ateş, madenciliği, daha sonra da camın bulunuşunu ve işlenmesini sağlar. Böylelikle ilk zamanlarda ışığın mimari ile olan ilişkisindeki taşıyıcı (ara) eleman olarak yer alan pencere veya benzeri boşluklar daha sonra, camın gündeme geldiği süre içerisinde kapanacaktır. Buna bağlı olarak da estetik duyarlılığa sahip olan sanatçılar, ışık sağlamak amacıyla bırakılan boşlukları, delikleri, kafesleri, geometrik pencereleri, dönemine uygun vitray tekniği ile düzenlemişlerdir. Dolayısıyla doğal ışıktan yararlanılarak mimaride, estetik bir düzen ortaya konulmuştur. Bu çabalar sonucu, ışık, cam ve mimari arasındaki, ilk bağlantı kurulmuştur. Bu ilişkiler sayesinde, günümüzde kullanılan deyimi ile vitrayın ilk ve öncül örnekleri doğmuş oldu. îlk kez taş devrinde, insanoğlu tarafından kullanıma sokulan camın daha sonraki yapımı Akdeniz ülkelerine nasip olmuştur. Böylelikle cam tekniğinin çağdaş bir düzene oturtulması Mısırlıların üfleme aletini buluşlarından sonra gerçekleşmiştir.

Pompei, Hargularion, Arezya, Stranbura, Manyas, Trev ve Roma'da yapılan kazılar sonucu ele geçen parçalar, vitrayın M.S. I. yüzyıldan beri yapılmakta olduğunu ortaya koyar.

îlk vitray tekniğini Romalılar bulmuştur. Bu tekniği açmış oldukları küçük delikleri, camlarla kapatarak kullanmışlardır. Daha sonraları delikleri taşıyan kaideler, bronz, bakır, kurşun, alçı ve mermer olmak üzere çeşitlenmiştir. VII. yüzyıla gelindiğinde Arapların BizanslIlar7 dan aldıkları tekniği, daha çok tezyini motiflerle işlemişlerdir. X. ve XI. yüzyıllarda bir çok kaynak, bu teknikte ağaç çerçevelerin ana eleman olarak kullanıldığını açıklamaktadır. XI. yüzyıla ait kaynaklar bu eserlerden bugüne ait bir iz kalmadığını göstermektedir. (Resim 1) Vitray ile ilgili ilk yazılı kaynaklardan biri olan "Schedula diversarium artium" adlı kitap 1100 yıllan civarında, rahip Theophilus tarafından yazılmıştır. Bu dönemdeki vitray tekniği hakkında papaz Theophilus şunları söylüyor.

"Cam, dere kumundan ve nebati maddelerden elde edilen potasla yapılıp, madeni maddelerle renklendirilir. Bu camlar gayrimuntazam (kalınlık bakımından) olduğu gibi içinde hava kabarcıkları ve soğutma iyi yapılmadığından ufak çatlaklıklar (krakle) bulunurdu. Cam iyice kızdırılmış havya ile kesilir ve eritilip dökülen rende ile yuvası açılmış kurşunlarla birbirine tutturulurdu." (MARAL, 1970, s:ll)


Resim 1. Uruç panosundan bir parça (On iki havari ile Meryem, İsa'nın yer aldığı [bugün yok olmuşl üst bölüme doğru bakmaktadır 1145'e doğr. (Saint-Julien katedrali, Le Mans)

XII. yüzyılda yapılan vitray tekniği tamamiyle ilkel yöntemlerle açılan kurşun yuvalarına, kızdırılmış havyalarla, istenilen büyüklükte kesilen camların yerleştirilmesi, XII. yüzyıldan sonra kendini aratır duruma getirmiştir. Vitray tekniği artık sabrı ve malzemenin olanaklarını bir kenara atıp, XIII. yüzyılda kendini boyanın içinde bulacaktır. XII. ve XIII. yüzyıllarda tekniğin en güzel örnekleri Paris'in Notre-Dame Kilisesi, Chartes Katedrali, .... görülür. Ayrıca XII. yüzyılda vitray tekniğine damgasını vurmuş yerler arasında Almanya, Avusturya, İsviçre, İngiltere ve Fransa örnek gösterilebilir. (Resim 2-3-4-5)

"Çok eski bir tarihe sahip olan karolinlerin bölgesinde bulunan Lorsch manastırı 1621 yılında İspanyol birlikleri tarafından yağmalanmıştır. Bu bölgede 1935 yılında yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında manastıra ait 9. yüzyıl yapımı bir kutsal adamı canlandıran fazla bozulmamış bir vitray bulunmuştur. Bu eser alman vitray tarihinin en eski vitray çalışması olarak kabul edilmektedir." (BEEB-BERGER, 1980, s:8)

Resim 2. Kurşunlu vitray çalışması

XII. yüzyılda camın kurşun ve benzeri kaidelerden sıyrılıp artık bir yağlı boya tablo kimliğini kazanması vitray sanatını duraklamaya sokmuştur. Camların nakış işler gibi boyanması, cam ile tuvali aynı kefeye koymuştur.


Resim 3. Ölülerin dirilişi ya da Son Yargı meleği. Paris'teki Sainte- Chapelle'den gelen yuvarlak biçimli öykülü vitray. XIII. yy.'ın ilk yansı (Cluny müzesi)

"Vitray sanatının çöküşüne M. Luter'in yapmış olduğu reform sebep gösterilir. Reformasyon renkli cam sanatının daha başka bir sanat koluna, müzik dalına yerini vermesine sebep oldu." (MARAL, 1970, s:12)

Böylelikle XV. yüzyılda biraz toparlanır gibi olan cam sanatı M. Luter'in gerçekleştirmiş olduğu reform sayesinde iyice kaybolmuştur.


Resim 4- Chartres Katedrali. Tam 176 pencereden sadece birisidir.









 


Resim 5. St. Peter Hungate, Nonvich Hazine aydınlatması. (Kurşunlu vitray)

Bu yüzyıla kadar yapılan ve belli bir süre daha kendini gösteren vitray tekniğinin anlatım biçimleri, günümüz vitray tekniği anlatımından çok uzaktır. O dönemde resmedilen sahnelerin her bir düzenleniş şekli bir anlam içerir. Her bir bölmeye Incil ve Tevrattan alman hikayeler resmedilmiştir, insan hayatından, halktan ve üst kademeden değişik anlatımlara yer verilmiştir. Bu dönemde renkli cam sanatının ilerlemesi, yapılan katedrallerde, bu tür boşluklara fazlaca yer verilmesinden kaynaklanır ve Isa'nın hayatından, halktan ve üst kademeden insanlara, konu olarak yer verilmiştir. Kompozisyonun yukarı doğru olması ve yapılan resimler cemaati eğitmek amacını ve dini konuların anlatıldığını gösterir. Özenle yapılmış, her bir kafese (pencere bölmelerine) yerleştirilmiş renkli camlardan geçen güneş ışığı, iç mekanı adeta ışığa boğar. Ayrıntılara fazlaca dikkat edilmesi, konturlarm ve ifadelerin çok belirgin oluşu, gotik cam işçiliğin en önemli özelliklerindendir. Ayrıca bu devirde yapılan cam işçiliğine hiç bir dönemde rastlanmaz. (Resim 6)


Resim 6. Çarmıha Geriliş ve Zeytinlik. Rouen'daki bir kiliseden gelen vitraylar 1533 Department müzesi, Rouen

Vitray'ın XV. yüzyıldaki çöküşü Türkler için bir başlangıç olmuştur. Pek çok yazılı kaynakta, İslam dünyasının, fazlaca cam merkezlerinin ortaya çıkmasına tanık olduğunu gösterir. Bu tarih 9. yüzyıl ortalarına denktir. 17. ve 18. yüzyılda da camcılık gelişim açısından önem gösterir.

"Bıı dönemlerde cam atölyeleri ve güherçile ocakları Bakırköy'de Baruthane-i Amire civarındaydı. Buradaki imalatın büyük bölümünü Osmanlı mimarisinde önemli bir yeri olan renkli pencere camları oluşturuyordu" (ARMAN, KANBAY, 1993, s:69)

Doğuşundan Osmanlı'ya gelinceye kadar birçok değişim gösteren vitray tekniği, OsmanlI'nın, camları alçı kayıtlar içine yerleştirmesiyle kendini batının vitray tekniği anlayışından ayırmıştır.

Türkler vitrayda kendilerine özgü bir teknik geliştirmişlerdir. Eskiden, ayna camı, mineli cam, bezemeli cam, buzlu, çiçekli, göbekli, hareli, isli, kaplama renkli, kavratmah cam çeşitlerini kullanan Türkler, pencerede bulunan camların kayıtlarını ilk önce çamurdan, daha sonra alçıdan yapmışlardır. 1557 yılında inşa ettikleri Süleymaniye Camii'nde, Kanuni Türbesi ve Topkapı Sarayında bu tekniğin en güzel örneklerini sunmuşlardır. (Resim 7-8-9-10)

Resim 7. Kanuni Türbesinin alçılı vitraylarından bir görünüm





 


Resim 8. Topkapı Sarayında uygulanmış vitraylardan bir detay

Resim 9. Süleymaniye Cami'nde uygulanmış vitraylardan bir detay


Resim 10. Sultanselim camii iç görünüşü

Hıristiyan aleminde dini yapılardan (katedral, kilise, ...vb.) sivil mimariye bu tekniği uygulamaları, onların teknik ve bilgi zenginliklerini ortaya koymuştur. Vitray tekniği Türk'lerde alçılı ağırlıkta olmak üzere türbe, cami, köşk ve saraylarda uygulama alanı bulmuştur. Türkiye'de kurşunlu vitray tekniği'nin başlaması 1933 yılma denk düşer.

"Mazhar Resmor, Paris Dekoratif Sanatlar okulunda öğrenimini yaparken çalışmalarım okul çerçevesinden taşırarak vitray ve mozaik atölyesi sayılan Momejon For stüdyoları vitray ve mozaik proje şurasında çalışmaya başlamıştır." (MARAL, 1970, s:12-13)

Mazhar Resmor sayesinde uygulanan birçok kaliteli örnek bu sanatın ülkemizde tanıtımını sağlamıştır. 1957'de Almanlar tarafından kurulan Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda görev yapan, Fransa'da eğitimini tamamlamış Mazhar Resmor'u Oktay Moral, daha sonrada Cevat Demir takip eder. Çalışmalarını mücadeleleriyle sürdürüp tamamlayan Resmor 1933'te Türkiye'ye gelmesi ile vitray kelimesini sanat literatürüne sokmuştur. (Resim 11)

Resim 11. Mazhar Resmor'un yapmış olduğu kurşunlu vitray çalışmalarından bir detay

Vitray resmi ve tekniğinde asıl değişim XIX. ve XX. yüzyıl başlarında gerçekleşir. XIX. yüzyılda vitrayın tekrar canlanmasına Fransa'daki Bourbonlar hanedanının geri dönüşü, kiliselerin tekrar gözden geçirilip onarılması ve ortaçağ zevkinin tekrar hissedilmesi neden olarak gösterilir. Bu dönemde merkez olarak kabul edilen Almanya, Fransa ve İngiltere'de çağdaş anlamda yapıtlar ortaya koyulmuştur. 1920'den sonrada vitray tekniğinin Avrupanın kübizm ve soyut sanata kayması ve birçok tekniğe öncülük etmesi, tekniğe ve kullanım alanlarına çeşitlilik kazandırmıştır.

1.3. VİTRAYIN KULLANIM ALANLARI

Vitrayın dini ve sivil mimaride ki kullanım alanlarında önemli bir yer teşkil etmesi, pek eskiye gitmez. Şöyle ki; Camın, mimari kadar eskiye gitmemesinden kaynaklanan boşluk, vitrayı ileriki yıllarda gündeme getirir. Işık, yaşanılan mekan içerisinde gerekli olan aydınlığı, önemli kılarken, daha ileride estetik bir düzen içerisinde, vitrayın kullanım alanlarının da gerekliliğini ortaya koyar. Günümüze gelinceye değin, vitray daha çok pencerelerde kullanılırdı. Sanayileşme, insanları çalışma alanlarıyla, evleri arasındaki sıkı bağı, kesin bir şekilde ortadan kaldırmıştır. Bu olay vitrayın geleneksel mekan (kilise, saray, bazı burjuva evleri) kullanımında da büyük değişikliklere yol açmıştır. Sanayileşmeyle birlikte vitray, işçi sınıfının evlerini de süslemeye başlar. İşiyle evi arasıda sürekli gelip geçen zamandan dolayı işçi sınıfı evine daha özen göstermeye başlar. Böylece vitray geleneksel mekan kullanımının dışına çıkar ve kendisine yeni bir mekan bulur. İster alçı olsun, ister kurşun, ister boyama, isterse geniş yüzeyleri örtecek beton vitray olsun, hep yapının dışarıyla bağlantısını kesecek yüzeylerde uygulanırdı. Yakın dönem denilebilecek zaman içerisinde vitray tekniklerinin bazılarının, iç mekanda hem göze hoş gelmeyen, rahatsız edici bazı bölümlerde değerlendirildiği görülür. Hem mekan içindeki bazı kullanım alanlarını ayırmada, hem de aynı mekan içinde aydınlatma aracı olarak da kendini gösterir. Mimariye biçim vermekten öte, dış ve iç mekanın etkili ve görkemli kılınmasını sağlar.

Kullanım alanları olarak, camı parçalar haline getirerek, ara eleman olarak da macun ve benzeri karışım sayesinde tavan ve döşemelere yapıştırılarak, alüminyum, kurşun, beton, alçı, bakır, ahşap ve çelik konstrüksüyon kullanılarak, kapı, pencere kaplamada iç mekandaki bölmelerde (paravan ve diğer ayırım teşkil eden bölmelerde) ve dekoratif bağlamda, süs eşyası unsuru olarak iç ve dış duvar, tavan ve zeminlerde, ayrıca iç mekanlarda aydınlatma aracı olarak kullanılır. (Resiml2-13-14  Bu bağlamda vitray;) kaplama, bölme, kapatma ve süsleme elemanı olarak mekan içerisinde kullanılabilir.


Resim 12. Kurşunlu Vitray Resim 13. Kurşunlu Vitray

(Erol Eti) (Erol Eti)

İKİNCİ BÖLÜM

VİTRAYDA IŞIK VE ANA MALZEMESİ CAM

VİTRAYDA IŞIĞIN ÖNEMİ

Vitray, bir günün başlangıcı ile bitimi arasındaki zaman dilimi içerisinde, ışık şiddetlerinin, farklılaşması ile doğru orantılı olan ve bu farklılıklarda, izleyicide değişik etki bırakan bir resim sanatıdır. Gün doğumundan gün batımma değin uzanan, zaman içerisinde ışığın şiddeti, yapılmış olan cam resmine farklı boyutlar kazandırır.

Cam resmindeki estetik olgu, beğeni, teknik yöndeki başarı, mekanın işle bağlantısı, kısaca yapılan vitrayın başarısı ışıkla orantılıdır. Işıklı cam resminde kullanılan tekniklerdeki farklılıklar, değişik yönlerden gelen ışıkla da çeşitlilik kazanır. Cam resmindeki değişiklikler, camın kalınlığına, ortamında bulunduğu ısı değişkenliğine, kimyasal yapısına, cam yüzeyinde yapılmış değişikliğe, doku farklılığına, rengine ve en önemlisi, gelen ışık şiddetine bağlıdır. Camın üzerine müdahale ile mekana ve işe göre seçeceğimiz kalın ve ince camlardan, gelen ışığın yönünü, hızını kesip ya da çoğaltmak mümkündür.

XII. ve XIII. yüzyıllardaki kiliselerde bol miktarda ışık alan mekanlardaki pencerelere yapılan vitraylarda, kalın cam kullanılarak rahatsız eden ışık azaltılmış, yer yer de griye boyanarak bu ışık yoğunluğu aza indirilmiştir.

Vitrayda her ne kadar kendi içindeki ışık, irdelenip incelenmişse de, mekanın dışarıyla, dışarıdaki nesnelerle bağlantısı göz ardı edilemez. Pencere ve diğer yüzeylerin arkasında bulunan ağaç, bina, ...vb. gibi ışıklı veya gölgeli nesnelerin vitrayı daha da etkin kılacağı bilinmektedir. Pencere veya yüzeyin yere yakınlığı bu etkiyi daha da arttırır. Yapılan vitrayda, bunları düşünerek, yerinde görerek, eskizlerinin hazırlanması daha uygun bir yoldur. Buradan çıkarılan sonuç, yapılan vitray, hangi teknik olursa olsun, sadece kendi içinde değil, çevre ile bağlantısı ve uyum göstermesi, işi yapan sanatçı tarafından düşünülmesi gereken bir noktadır.

"Bir renkli camın (vitrayın) arkasında ne olursa olsun, cam ne kadar az saydam olsa da, pencerelerin arkasındaki elemanlar daima bir dereceye kadar pencerenin görüşüne etki ederler. Bu etki, Osmanlı alçı pencerelerinde bilinçli olarak minimum dereceye indirilmiştir. Şöyleki; kafa pencerelerindeki renkli camların dışına konan dışlık pencereleri ışığı süzen bir filtre olurken diğer görüntüleri de yoketmektedir. Ne var ki, günlük değişimler yine de görünüşe etki ederler." (MARAL, 1970, s:18)

İnşa edilmiş olan yapılardaki pencere veya büyük alanlara uygulanan vitrayın yüksekte bulunması ve gökyüzünün anlık değişiminden meydana gelen, vitray üstündeki farklılaşmalar, açıklanmış olan bu ifadeleri daha da pekiştirir.

Vitrayda, mavi renk egemen renktir. Diğer bütün renklere rağmen, mavi renk en belirgin ve baskın olan renktir. Uzaklık ne kadar olursa olsun, diğer renkteki camlar, mavi rengin yanında, hem o rengin şiddetini arttırır, hem de yanyana geldiklerinde değişik renkler ortaya çıkarır.

Yapılmış olan vitrayda, teknik yönden kullanılan bütün malzemelerde, bir değişiklik olmuyorsa da, onu diğer resim sanatlarından ayıran ve üstün kılan yanı, aynı kalmayıp, ışık değişkenliğine bağlı olarak, her an değişime açık olmasıdır. Artık, günümüzde teknik olanaklar, gün ışığının yanı sıra, vitray sanatına elektrik ışığını da sokmuştur. Bu olanak sayesinde, artık hiç ışık almayan kapalı mekanlarda bile vitrayın uygulandığı görülür.

Gün ışığının vitraya kazandırdığı etkinin yanısıra yapay ışığın, vitraydaki kullanımı, birçok problemi de beraberinde getirmiştir. Bu nedenle vitrayda, ışığın şiddeti, rengi ve dalga boyu, çözüm getirilmesi gereken sorunları ortaya koymuştur. Yapay ışığın meydana getirdiği sorunlar, doğal ışığın vitraydaki olumlu birlikteliğini sarsıp, aynı etkiyi veremeyeceği kesindir. Çünkü sabit olan elektrik ışığının vitraya estetik yönden sınırlı etkide bulunacağı, onu tek yönden gelen ışığa hapsedeceği kesindir.

CAMIN TANIMI VE TARİHÇESİ

Cam; alumin, kurşun oksit, kireç ve potastan oluşmuş bir silikattır. Antikçağ'da cam kuvars kumu ve kalsiyum karbonatın doğal sodayla karışımının yüksek derecede ısıtılmasıyla elde edilirdi. Potasın silisli bir kum ile karıştırıldıktan sonra, özel bir kap içinde, 1000 derecede eritilmesi suretiyle elde edilen şeffaf ve sert bir malzemedir. Ana malzemesi kumdur. Teknolojinin getirmiş olduğu yenilikler sayesinde artık günümüzde camın kırılmaz hale, ince iplik durumuna bile getirilmesi mümkündür. Isıtıldığı zaman çabuk yumuşayıp, çabuk şekil alabileceği gibi, soğuk ortamda da çabuk sertleşmesi mümkün olan camın, elastikiyeti fazla olan bir madde olduğu gözlenmektedir.

İnsanlık tarihinde en önemli buluş olan ateş, beraberinde madenciliği ve diğer büyük bir aşama olarak kabul edilen camı ortaya çıkarır.

"Î.Ö. 7 bin yılma tarihlenen ve benzerliği nedeniyle ‘lapis lazuli' olarak adlandırılan bir muska parçası, bilinen en eski cam türüdür. Bunu, Î.Ö. 4 bine tarihlenebilen siyah, mavi ve yeşil renkli per çok boncuğun Mısır'da bulunması, Mezopotamya'daki ilk örneklerden de Eridıı'da bulunan bir cam topağı ile Teli Asmar'da bulunan ve Akkad dönemine ait buluntular takip eder." (ARMAN, KANBAY, 1993, s:64)

Camla yapılan ilk teknikler Mısır'da bulunmuştur. Daha sonra Mısır halkı ticaret yollan aracılığı ile camın bir çok yere ulaşmasında etken olmuştur. İ.Ö. 3. yüzyılda bir çok ilke imza atan ustalar, bu dönemde yapılan cam işlerin mükemmelliğini de ortaya koymuşlardır. Bunlardan cam ipliklerden meydana getirilen "diatreta" bir tür mozaik camı olarak üretilen Millefiori adlı cam örnek gösterilebilir.

4. yüzyıla gelindiğinde yeni imparatorluk merkezi olarak kabul edilen Konstantinopolis çevresi, camın gelişmesine etkisi olan bir endüstri alanı olarak kendini belli eder. Buraya gelmeyen birçok usta Avrupanın dört bir yanma dağılır. Bir çok yerde (Almanya, Avusturya, Hollanda, İngiltere, vs.) özel atelyeler açarlar. Daha sonra bir ticaret merkezi olarak kabul edilen Venedik bu sırayı devam ettirir. Anadolu'ya girişiyle, devamını Osmanh'da göreceğimiz bir dönemde temel teşkil edecek İstanbul'un, cam üretimi ve uygulaması bakımından önemini artırır.

Buluşlarıyla cam konusundaki yeniliklere öncü olan sanatçı Remzi Köklü şunları söylüyor.

"Efsaneye göre camı Fenikeliler buldu, Mısırlılar üfledi, Romalılar saydam hale getirmeyi öğrendiler. Ama cam Türklerin ve Arapların sayesinde dünyaya yayıldı." (ARMAN-KANBAY, 1993, s:68)

Anadolu, Osmanlı'nın eline geçtiğinde İstanbul, Bizansta olduğu gibi bu dönemde de camcılık merkezi haline gelmiştir. Halen cam gibi özel bir madeni işlemede, üretiminde ve sanatsal yönüyle sergilemesinde, dünyada sözü edilir hale gelmesinde köklü geçmişin ve bu işle uğraşan sanatçıların büyük özveri ve çabalarının payı büyüktür.

VİTRAYDA KULLANILAN CAM TÜRLERİ

Vitray sanatçısı, önceleri tek cins cam kullanırken, bugün teknik olanakların sağladığı imkanlarla, çok çeşitli cam türleri ile eserlerini verebilme olanağına sahiptir. Tekniğin, farklı cinste, kalınlık ve karakterde sunduğu camı, sanatçı mimaride mekana, kendi tarzına, ışık düzenine göre yorumlamakta sınır tanımaz. Tek camla yapılan sade bir vitrayın yanı sıra, çok camla yapılan renkli bir vitrayın seçiminin yerinde olması, şüphesiz gereklidir. Vitrayda teknik, çok büyük olanaklar sağlar. Bu olanakları zorlamak da vitray sanatçısının elindedir. Cam türünün fazlalığı, sanatçının vitrayda değişik yorumlara gitmesi ve farklı vitray tekniklerini ortaya çıkarmasını sağlamıştır. Sanatçı vitrayda kullanılan camların fazla olması ile birlikte, yaptığı işlere farklı malzemeler de sokma gereğini hissetmiştir. Örneğin, ayna, pleksiglass, polyester, ...vb.

Buna bağlı olarak ışıklı cam resminde kullanılan cam çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz.

Antik Camlar

Yaklaşık 3 milimetre kalınlığında bulunan bu camlar ilk önce üfleme çubuğu ile silindir hale sokulup, yandan kesildikten sonra, cam dayanıklı fırınlarda düz bir dikdörtgen levha konumuna getirilir. Bu camların özelliği, kalınlıklarının farklı oluşu ve bununla birlikte renklerinin (kalınlıklara bağlı olarak) değişmesidir. Saydamlıkları azdır. Bu nedenle de kırılganlıkları diğer cam çeşitlerine göre daha azdır.

Şişe Cam (Kalın Tabaka Camlar)

Kare bir prizma içerisine yerleştirilen cam, üfleme çubuğu ile dikey tutulup üflendikten sonra, camın kalıbın şeklini alması sağlanır. Cam kalıbın şeklini aldıktan sonra, cam kütle soğutulup kalıptan çıkartılır.

Köşelerden ayırarak dört dilim haline getirilir. Betonlu vitrayda kullanımı fazla olan ve bu teknik için gerekli olan bir cam türüdür.

Katedral Camlar

Bir yüzü pürüzlü, diğer yüzü düz olan bu cam türleri preslenmiş ve parlatılmış olup, büyük tabakalar halindedir. Yüzeydeki çeşitli dokuların, çıkarmış olduğu pürüzlükler, gelen ışığın camda birikmesini ve doku farklılıklarına göre ışığın kırılımını sağlar. Pürüzlü, dokulu yüzey, camın diğer tarafını göstermemesine karşın, parlaklığı ve ışığın yüzeydeki dağılımı yerinde olan bir cam türüdür.

Plaka Camlar

Bu camların özelliği, iki değişik renk tabakasından oluşmasıdır. Fazla renkliliği olmayan bu camlara yapım sırasında ince ve renkli camın geçirilmesinden oluşur. Özellikle kurşunlu vitrayda, durağanlığı sağlamak ve hareketin yoğunluğunu azaltmak için kullanılan bir cam türüdür.

Opal Camlar (Süt Camı)

Beyaz renkte olan bu cam, plaka camlara benzer. Tam saydam değildir. Işığı bütün yüzeye yaydığı gibi, aynı ışığı geçirme özelliği de vardır. Camın hemen arkasında olan nesneleri bulanık gösterir ve görüntüyü ön tarafa tam vermez.

Emprime Camlar

Bu camların bir yüzü dokulu, diğer yüzü düzdür. Dokulu yüzeye fabrikasyon desen ve motifler işlenir. Düz, renksiz cam üzerine işlenen bu doku ve desenlere göre de adlandırılırlar. Renklileri çok azdır. Işığı geçirmesi camın türüne, kalınlığına ve üstündeki dokuya bağlıdır. Fazla renk taşımayan bu cam çeşidi vitrayda diğer renkli camların yanı sıra daha çok toparlayıcı eleman olarak kullanılır.

Kalın Camlar

Kalınlıkları 2-2.5 santimetre arasında farklılaşan ve yüzey olarak, 20 x 30 santimetre boyutlarında plaka halinde camlardır. Bu cam plakalarının üstünde hava kabarcığı ve pürüzler bulunur. Kalınlık farkından dolayı cam üstünde, değişik müdahaleler yapılarak farklı nüanslar yakalanabilir. Betonlu vitrayın ortaya çıkmasını, çeşitlilik kazanmasını, dayanıklılık ve renk zenginliği bakımından etkin kılan ve bu tekniğin doğmasını sağlayan önemli bir cam çeşitidir.

Renkte değişimlere uğrayan bu plaka camlar, vitrayda aynı rengin farklı tonlarını ve farklılıklarını görmemizi sağlarken, camın özelliğini ve tekniğin farklı olmasmı da özgün kılar.

Vitrayda kullanılan cam türleri, üretimin dış ülkelerde özellikle Almanya ve İngiltere'de fazla olması, Türkiye'de çıkarılan vitrayların cam konusunda eksikliğini ortaya koyar.

Resim 15. Mandalina izi

Resim 16. Irmak (Beyaz)

Resim 19. Amerikan Dökme camı

Resim 20. Amerikan Dökme camı

Resim 17. A. Mavi

Resim 21. Amerikan Dökme camı

Resim 18. Turkuaz

Resim 22. Amerikan Dökme camı











Resim 23. Kırmızı

Resim 27. Emprime Gri








Resim 28. Sergoben Serisi (A.yeşil)

Resim 29. Emprime Mandalina (Kahve)

"1

Resim 30. Buzlu cam





ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

VİTRAY TEKNİKLERİ

KURŞUNLU VİTRAY TEKNİĞİ

Tanımı ve Tarihçesi

Kurşunlu vitray, cam parçalarının, işleniş bakımından çok elverişli bir maden olan kurşunla, birbirine bağlanarak meydana getirilen tekniğin adıdır. Diğer tekniklere göre kurşunlu vitray tekniğinde ekleme ve çıkarmalar daha kolay olur.

“İlk vitraylar, kurşun çubuklar rende ile oyulup bu oyuklara cam parçaları yerleştirilerek yapılıyordu. Bu teknik gelişti. Vitray sanatının bir numaralı metodu haline geldi. XX. yüzyıla kadar alçılı vitray dışında tek teknik olarak görülmektedir." (MARAL, 1970, s:36)

Vitray sanatında şüphesiz yeni bir imza atan kişi Abbe Didier'dir. Cam kenarlarını taş ve alçı ile tutturma işlemini kaldırıp, demir ve kurşunu ara konstrüksiyon malzemesi olarak elen alan Didier, vitray sanatına yeni bir soluk getirmiştir.


Kurşunlu vitray tekniği, günümüzde en modern binalarda bile rahatça görülebilir. Kurşunlu vitrayın diğer tekniklere göre kendine daha rahat uygulama alanı bulduğu söylenebilir.

Kullanılan Malzemeler

Şekil 1 Eskiz hazırlandıktan sonra, büyütmek için kağıt, karton, (2 adet yağlı kağıt, 1 adet karton)

Şekil 2 Kartona büyültülen tasarımdan, şablonların çıkartılması için gerekli olan vitray makası,



Şekil 6 Birbirine bağlanan camlardaki kurşun birleşim noktalarının bağlanması için kullanılan havya, lehim teli,

Şekil 7 Diğer malzemeler olarak çekiç, pense, kurşun bıçağı, metre ...vb. sayabiliriz.

Uygulama Aşamaları

Kurşunlu vitray tekniğinde işe başlamadan önce, bu vitray tekniğinin uygulanacağı alanın tespitinin önemli olduğunu unutmamak gerekir. Tespitden sonra sıra, vitrayı oluşumu için gerekli olan aşamalardan geçirmeye gelir.

Bir kurşunlu vitray şu teknik aşamalardan geçmektedir.

3.I.3.I. Eskizin Hazırlanışı ve Parçalanması

Vitrayın uygulanacağı alanın önce küçük bir taslağı çizilir. Daha sonra 1/1 ölçeğinde çizimi yapılır.

Çizimin dışı (sınırlan) kalın ve siyah bir kalemle belirtilir. Sonra bu alanın içine çizim yapılır.

ikinci iş bölmeleri meydana getiren kayıtlann çizimidir. Bu çizim esnasında, pencere mimarisinde kayıtları bir çok sanatçı ya kullanmaz ya da unuturlar. Boş bir düzeneğe yapılan eskizin uygulama safhasında kendilerine, monte edilirken çıkaracağı zorluklardan haberdar olmazlar. Bu kayıtların (her bir bölümün) 1 metrekareden fazla olmaması gerekir. Aksi takdirde, yapılan vitrayda, kısa sürede problem çıkabilir. Eskiz öyle olmalıdır ki iş, kayıtla bütünleşip göze hoş gözükmelidir. Kayıtla kendini sıyıran bir eskizde, kopukluklar meydana gelebilir. Buna dikkat etmek gerekir.

Vitray için yapılacak eskizde konu ve mimariye uyumluluk iki önemli unsurdur. Tasarımı (eskizi) yaparken,

Mimari planı,

Işık düzenini,

Mimari yapının dış görünüşü ve buna bağlı olarak konulacak mekanı iyi çözümleyip, eskizi bu doğrultuda yapmak daha doğrudur.

ikinci olarak,

Konuyu saptamak, mimari yapıya uyumluluğu kadar önem teşkil eder.

Konunun mekana göre çizimi,

Renkte ve şekilde uyumluluk,

Temiz bir işçilik, diğer önemli faktörlerdir. (Resim 31)

Önemli olan görsellik değil estetik bir kaygı taşımasıdır. Bu da vitrayı yapacak kişinin görevidir.

Eskiz yapımı, bir çok sanatçıya göre değişir. Kimi sanatçılar ana hatları ile yaptığı işi büyütme aşamasında irdeler. Kimisi de çizimi yapıp, renklendirdikten sonra vitrayı örme aşamasında, kurşun kalınlıklarına kendi kafasından ekleme ve sıralamalar yapar. Doğru olanı ölçekli çizimdir. İçine çizilecek eskizde, kullanılacak kurşun kalınlıklarını dahi, çizgi farklılıkları ile belirtmek, eskiz de olsa, düzgün bir kağıda geçirip paspartuladıktan sonra, sunuşun yapılması, işin kabul edilirliğini büyük oranda etkiler. En önemlisi zorlanılacak ve kesilemeyecek kadar büyük ve kompozisyonun görünümünü kötü etkileyecek parçalardan kaçınılması gerekmektedir.

Resim 31. Kurşunlu vitray çalışması


Şekil 12 Çıkan şablonlar yağlı kağıdın birisine hafifçe monte edilir. Kesilen şablonlar, eğer büyütülmüş olan eskizde numaralandırılmış yerlere konulursa, daha sonra yerlerine monte edilmesi hem vitrayı hızlandırır, hem de işte değiştirilmesi gereken bir bölüm çıkarsa, sağlanan düzen içerisinde çabuk görülür.

Diğer yağlı kağıt vitrayın örüleceği alanın altına konur. (Bu, vitray tasarımının çizgilerinin takibini sağlar.)

Şekil 13 Kesilen şablonlar camın düz kısmına konur.


Şekil 14 Elmasla çevresi takip edilerek çizilir.

Şekil 15 Cam üzerinde kesilecek yeri, elmasla çizmeden, elmasın mutlaka gaz dolu bir kaba batırılması gerekir. (Bu yöntemle, hem camın kesimi kolaylaşır, hem de elmasın ömrü uzatılmış olur.

Şekil 16 Camın çiziminden sonra kırımı ters tarafa bastırılarak gerçekleşir.


îyi bir elmasla çizilen yüzey iki baş parmağın kanatlara doğru yapacağı basınçla, rahatlıkla ikiye ayrılabilir. Yalnız, organik bir şeklin çiziminde daha düzgün olması isteniyorsa, çizimden sonra elmasla, arka yüzeyden yukarı doğru hafifçe vurulur. Camın çizgi doğrultusunda hafif ayrılma meydana geldiği an artık cam kesilmiş demektir.

Şekil 17 Çizgi haricindeki çıkıntılar pense yardımıyla ortadan kaldırılır.


Kurşun Hazırlama ve Kurşunlama - Kurşun eritme potasına konulan kurşunlar, kurşunu eritebilecek güçte bir ısı kaynağı ile eritilir

Şekil 19 Erimiş kurşun, bir kepçe ile kalıplara dökülür. Kısa bir aradan sonra kalıpdaki kurşun çıkartılır.

Şekil 20 Kurşun çubuğun, kullanma kıvamına rahat erişmesi için, kalıp çubuklar makinaya sokulmadan yağa batınlıp sonra makinaya verilir.





Şekil 21 Kalıp haline giren kurşun çubuklar, isteğe göre (ince veya kalın) kurşun çekme makinasının dişli ve lokmalan takıldıktan sonra önce kalın, sonra ince dişlerden geçirilerek çekilir. (Lokma, kurşun çekme makinasına yerleştirilen, kurşun kalınlıklarını belirleyen bir parçadır.)

Şekil 22 Düzgün çıkması için makinanın diğer ucundan çıkan kurşunu çekmek için, ikinci bir kişinin pense ile yardımı gerekir.

Şekil 23 Çıkan kurşunlar düz bir zemine bırakılır.


Günümüzde teknik imkanların zorlanması piyasaya preslenmiş kurşunu da sokmayı başarmıştır. Fakat işe yeni başlayan veya bu işle amatörce uğraşanlar için kesimi ve şekillenmesi, sertliğinden dolayı çok zor olacağı için tavsiye edilmemektedir.

Şekil 29 Diğer açı için de aynı işlem uygulanıp bıçak yardımıyla köşesi iç taraftan düzeltilir.

Şekil 30 Camların örülme aşaması, masa üzerinde oluşturulan köşeden başlayarak yapılır.

Şekil 31 Örme esnasında camların oynamasını engellemek için geçici olarak çivi çakılır.


Vitray alanı içinde organik şekiller varsa bunlar örüm aşamasında eklenebileceği gibi, cama direkt kurşunu sardıktan sonra yerleştirilebilir.

Lehimleme işlemine uygulama alanı tamamiyle örüldükten sonra dışta kalan iki köşeyi de kurşunla sardıktan sonra başlanır.

Lehimleme ve Macunlama

Kurşunla camların birbirlerine kenetlemesi (örülmesi) sonrasında sıra lehimleme işlemine gelir.

Şekil 32 İçinde nişadın olan tel-lehimle kurşun çubukların değme noktalarından elektrikli bir havya aracılığı ile lehimleme işlemi yapılır.

Şekil 33 Kurşun çubukları lehimlemeden önce birleşim noktalarının üstünden sert bir cisimle bastırılır. (Boşlukların kapanması için).


Şekil 34 Havya ile lehimleme yapmadan önce ufak parçalar üzerinde denemeler yapılır. Bu iş için ideal olan havya 100 vvatlık olanıdır. 150 watlık da olabilir,fakat çabuk ısınacağından kurşunu eritebilir.

Şekil 35 Eğer kurşunu eritecek kadar kızgınsa su dolu bir kaba batırıp kızgınlığını zayıflatmakta fayda vardır.

Şekil 36 Lehimlerin nokta halinde ve yassı olması en iyi olanıdır. (Havyayı lehim çubuğuna fazla bastırarak oluşacak büyük ve görünümü pek hoş olmayan lehim yığıntısı vitrayı estetik güzellikten uzaklaştırır.)

Lehimleme işlemi bittikten sonra arka yüzü için de aynı işlem uygulanır.

Lehim işi bitiminde Ingiliz beziri ile kaba üstübeç karıştırılıp boza kıvamına getirilir.


Şekil 37 Karışım vitrayın üzerine sert bir fırça yardımıyla sürülür. (Bunun yapılmasının nedeni camlardaki yükseklik farkından doğan ,cam arasındaki boşlukları doldurup daha kuvvetli hale getirmektir.)

Şekil 38 Son olarak vitray, kurşunlara çakılmış olan çivilerden kurtarılıp kaldırılır ve monte aşamasına geçilir.

Vitrayın Monte Edilişi

Hazırlanan vitray, dik taşınarak, ahşap veya madeni çerçevelerden herhangi birine monte edilmelidir. Büyük yüzeylere yapılmış olan vitray için kesinlikle bir desteğe (metal olabilir) ihtiyaç duyulur. Dış cephe için yapılmış kurşunlu vitrayın dışardan gelebilecek herhangi bir etki nedeniyle ön cephesine tel veya destek camı yerleştirilmesinde yarar vardır. (Resim 34-35-36-37-38-39-40)



Resim 34. Maria Koniğin Kilisesi. Kilise yan koridorlarındaki vitraylardan bir bölüm.


Resim 35. Modern bir kurşunlu vitray çalışması

Resim 36. Kurşunlu vitray çalışmasından bir detay


Resim 37 Kurşunlu vitray çalışmasından bir detay

Resim 38. Kurşunlu vitray çalışması

Resim 39. Modem tarzda yapılmış kurşunlu vitray çalışması

Resim 40. Kurşunlu vitray çalışması


ALÇILI VİTRAY TEKNİĞİ

3.2.1. Tanımı ve Tarihçesi

Alçılı vitray tekniği, camların birbiriyle bağlantısının alçı ile sağlandığı, iş bittikten sonra tekrar bir müdehalenin zor olacağı, genelde camii süslemesinde yer alan ve Türklere özgü bir tekniktir,

"Türklerin Anadolu'da cam sanayinin gelişmesine büyük yardımları dokunmuştur. Bilhassa Artuklularda, Selçuklular zamanında vücuda getirilen eserler, bu arada Selçuklulara ait cami, medrese gibi binalarda kullanılan ve şemsiye denilen cam nevileri kayda değer" (BAYRAMOĞLU, 1974, s:9)

Bu dönemde yapılan tüm eserlerde kullanılan cam, dekoratif unsuru daha ağır basan, çeşitli desenlerde yapılan alçı kayıtlarda (Pencerelerde) kullanılmıştır.


Alçılı vitray tekniği ilk zamanlar, kesinlikle bir destek camı gerektirirdi ve o narin alçılı düzenek yıllar boyu güzelliğini, diriliğini korurdu. Vitray tekniğinin 15. yüzyıl'daki çöküşünü iyi değerlendiren Türkler kendilerine özgü teknik ve motiflerle alçılı vitray tekniğini geliştirmiş ve ağırlıkta Süleymaniye (1557), Yeni Cami Hünkar Kasrı, Topkapı Sarayı gibi dini yapılarda olmak üzere, az da olsa sivil mimariye de yerleştirmişlerdir. (Resim 41)



Resim 41. Türk renkli cam sanatı. Sultanahmet Camisi İstanbul

Kullanılan Malzemeler

Şekil 39 Uygulama için ilk önce bir mermer masa gerekir,


Şekil 40 Cam boşluklarını, kağıda çizilen desenden çıkarmak için çamur kullanılır. Fakat son zamanlarda boşlukların temiz ve daha rahat çıkarılması, piyasada daha ucuz ve temiz bir malzeme olarak bilinen straforla (köpük) sağlanmıştır,




Şekil 41 Strafonı camın şeklinde kesebilmek için elektrik akımı geçiren reziztans,

Şekil 42 Camlan tutacak olan alçı iskeletin oluşması için gerekli olan alçı, su ve geniş bir kab,


Şekil 43 îşin bitiminden sonra camların üzerini temizlemek için sünger, alçıya açı vermek için bu iş için yapılmış olan bıçaklar yeterli dir.

Uygulama Aşamaları

Yapılacak alçılı vitray için;

İlk önce mekana uyum sağlayacak bir tasarım seçilir.

-Sonra 1/1 ölçekteki tasarım üç ayrı kağıda büyültülüp, uygulamanın yapılacağı alan olarak mermer bir altlık kullanılır.

Şekil 44 Büyültülen karton üzerinde cam yerleri tespit edilip çıkartılır. Şablonlar büyültülen diğer kağıdın üzerine monte edilir. Şablonun biri cam büyüklüğünde, diğeri cam boşluğu büyüklüğünde olmalı. (Cam büyüklüğünde olacak olan şablon, cam boşluğu şablonundan büyük olmalı.)


Şekil 45 Kartondan çıkartılan cam boşluklarını meydana getiren karton parçalan, 5 cm.'lik strafor üzerine konur ve elektrik akımı geçiren reziztans yardımıyla parçalara aynlır.

Şekil 46 Diğer taraftan büyültülmüş olan 1/1 ölçekli çizimin üzerine kesilen strafor parçalan tutturulur.

Şekil 47 Kağıt üzerinde alçı iskeleti oluşturacak çizgiler, yüzeyde oluşturularak aralıklar ayarlanır.


Şekil 48 Kesilen straforlann dizim işlemi bittikten sonra, kanallar hazırlanan alçı ile doldurulur. İşin etrafı ahşap çerçeve ile kapanır. Alçının dışarı taşmaması için yüzeyle birleşen yerlerini çamurla kapatmak en iyi uygulama yoludur.

Şekil 49 Alçının hazırlanışı: Uygulanacak alana ne kadar alçı gider hesabı iyi yapılıp geniş bir kaba su doldurulur. Daha sonra üzerine yavaş yavaş alçı serpilir. Su üzerinde tepecik oluştuğu zaman alçı dökme işlemi bitmiştir. Dökme işleminden sonra alçı karışımı iyice karıştırılır. Karıştırırken elle, oluşan topaklar ezilip karışımın boza kıvamına gelmesi sağlanır.

Şekil 50 Maşrapa yardımıyla alçıyı hızlı bir şekilde dökmek gerekir.


Dökme işlemi alçının çabuk donacağı göz önünde bulundurularak hızlı olmalıdır.

Alçının alana göre yeterince hazırlanması gerekir. Aksi taktirde ikinci hazırlanacak olan karışım alt tabakaya uyum sağlamayabilir.

Alçının donmasını yavaşlatmak için, içine sirke ve tutkal konulabilir.

Şekil 51 Alçı donduktan sonra ağırlığı kaldırabilecek bir tezgah üzerine (masa, metal sehpa,...) dik olarak konur.

-Kasnaktaki cam boşlukları eğer çamurla yapılacak olursa alçının şekillendirilmesi için temizlenmesi gerekir. Bu temizleme işi, strafor kullanıldığında hem daha temiz, hem de çabuk ve kolay olacaktır. Straforları alçı iskeletten ayırmak için sert bir cisim kullanılır. (Tokmak, bıçak sapı... gibi)

Şekil 52 Alçıya verilecek eğimler görüş mesafesine göre değişir. Göz seviyesine göre alçıya, ucu sivriltilmiş bir bıçak yardımıyla eğim verilir.

Göz seviyesinin üstü

Cephe görüşü

Göz seviyesinin altı



Şekil 56 Eğer tek taraflı değilde iki düzen arasında yer alacaksa, ilk kat strafordan sonra, biraz büyük kesilmiş olan camlan üzerine kıstınp bir diğer tabaka için yine üstüne strafor döşenir. Daha sonra kanallan yine alçılayıp aynı işlemler uygulanır.

Alçılı pencerelerin diğer sistemlere nazaran, daha korunaklı olması gerekir. (Çevresine yerleştirilecek olan ahşap kasnağın, vitrayı kaldırmaya yarayacağı gibi, ilerde herhangi bir şişme anında alçı pencere ve vitraya vereceği hasar göz önünde bulundurulmalıdır.)

Dış etkilerden çok rahat zarar görebilecek nitelikte olan alçı vitrayı, dış cepheden korumak için koruyucu pencere kullanmak gerekir. Nitekim OsmanlIlardaki cam sistemi de böyledir. (Resim 42-43-44-45)


Resim 42. Alçılı vitray içlik penceresi

Resim 43. Alçılı vitray çalışması


Resim 44. Alçılı vitray çalışması (Arka görüntü)



Resim 45. Topkapı sarayında alçılı vitray tekniği ile yapılmış pencere detayı


BETONLU VİTRAY TEKNİĞİ

Tanımı ve Tarihçesi

XX. yüzyıl'a kadar uygulanan alçılı ve kurşunlu vitray tekniklerinin birçok örneklerinin yanı sıra, renkli ve kalın camı, yapımında çimentonun bulunduğu yeni bir teknik ile karşılaşılır. Beton Vitray Tekniği diye adlandırdığımız bu tekniğin kendine mimari yapıda çok çabuk yer bulduğu gözlenir.

"Bir Giles Gilbert Scott bu teknik hakkında düşüncelerini açıklamış; tekniğin gerek eski binalar gerekse yeni, modern binalar için bile uygun olduğunu belirtmiştir. Çünkü çamur, kerpiç veya kireçli harç ile karıştırılmış ince cam parçalımdan yapılan ilkel pencere biçimlerine yönelmiştir. Bu yeni teknik, soyut biçim ve desenlerle bezenmiş modern mimari yapıtlara daha uygundur. Fotoğrafik realizmi akıldan geçirmeyi perspektifin yanlış uygulanmasını ve üç boyutlu ışık gölge oyunundaki aksamaları önler." (MARAL, 1970, s:71)

İki boyutlu ve dekoratif özelliği fazla olan betonlu vitray, ışık almayan mekanlar için ideal bir tekniktir. (Resim 46-47)



Kullanılan Malzemeler

Şekil 57 - Ana malzeme olan cam,

Beton yapımında gerekli olan çimento, kum ve su,

Vitrayın sağlamlığı açısından beton içine yerleştirilecek olan demir,

Betonlu vitray tekniğinde kullanılan camın diğerlerinden farkı kalın oluşudur. Cam kesimi için elmas ve tokmak kullanılır.

Uygulama Aşamaları

Beton vitray tekniğinin uygulama aşaması çok önemlidir. Taşıyıcı birime göre parçalamalar yapmak gerekir. Küçük alanlarda parçaların hacmini küçültmek ve bu gibi yerlerde bu tekniği uygulamak pek tekniği göstermez ve yersizdir. Uygulamadan önce yapılan taslakta organik hareketlerin aksine düşey, yatay, dik çizgilere, bölünmelere yer vermek tekniğin uygulanırlığını daha rahatlatır. Buradan amaç parçaları daha rahat monte edebilmektir.


Şekil 58 Cam arasında kalan beton kışımı (vitrayın güzel gözükmesini sağlayan ara konstrüksiyon) incel tmemekte fayda vardır.

"Bazı sanatçılar kuvvetlendirici demir tel ve çubuklar kullanırlar. Fakat bu pek gerekli değildir. Nitekim İngiliz çimento imalciler derneği bu usulün geçerli olmadığını bildirmişlerdir. Bakır pirinç veya galvanizli tel veya çubuk kullanılabilir. Bunların da çimento ile sağlanmaları demir kadar olmamakla birlikte, amaca biraz olsun götürür. Yüzeye çok yakın olan metal oksitlenir. (Bilhassa demirde oksitlenme diğerlerine nazaran daha hızlı olur.) Tel kullanmakta bir başka sakınca, camlar arasına dökülen çimentonun, bilhassa, dar bölmelere dökerken çimentonun düz akışını karıştırabilmesidir. Eğer yine de tel kullanmak istenirse; bu desene ve telin alacağı yola göre çizilen ana hatlara bırakılmalıdır." (MARAL, 1970, s:72)

Şekil 59 Büyültülen eskiz ince bir kağıda geçirilip numaralandırılır ve renklendirilir.


Beton üzerinde fazla pürüz olmaması için altına plastik film serilebilir.

Şekil 60 İşin etrafı ahşap veya demir bir kasayla sarılır.

Cam ya elmas ya da çelik bir kesiciyle kesilir.

Küçük parçalar elmas, büyük parçalar çelik keskiyle kesilir.

Şekil 61 Kesilen camlan yerlerine tutturmada kil veya macundan faydalanılır.

Şekil 62 Cam üzerinde, çapaklanma varsa ve bunun üzerinde çimentonun yer alması istenmiyorsa, orası kille kapatılmalıdır.


Karışımın akıcı özelliğinin iyi olabilmesi için, ne çok katı ne de çok sıvı biçimde hazırlanması gerekir. Karışım esnasında, kimi sanatçılar normal çimentoya boya katıp, değişik renk elde etmeye çalışır. Fakat normalde vitrayın taşıyıcı elemanı, konstrüksiyonu zaten gölgede kalacağından bu kısmı siyaha yakın görünecektir. Bu yüzden renkli çimento kullanmak yersiz olacaktır. Bu olayın sadece iç ve dış ışığın eşit olduğu durumda uygulanabileceği görülür.

Şekil 63 Dökülen karışımın, sızmasının önlenilmesi için, kil veya macunla bağlantı sağlamlaştırılır.

Dökme işleminden sonra, 2-3 gün beklenilir.

îş kuruduktan sonra sıra camın temizlenmesine geçilir.

Temizleme işlemi yapılırken iş dik tutulur.

Vitrayın kuruması 2-3 haftayı bulacaktır. (Resim 48-49-50)



Resim 48. Sacre-coeur kilisesinin vaftizhanesi için 1954'te J. Bazaine'in patronlarına göre gerçekleştirilen vitray cam levhalar ve çimento


Resim 49. Beton vitray çalışması



Resim 50. Beton vitray çalışması

YAPIŞTIRMA VİTRAY

Tanımı ve Tarihçesi

Cam teknolojisinin sınır tanımamış olması, tekniklere bir yenisini daha ekler. YAPIŞTIRMA VİTRAY. Bu teknik diğer tekniklerdeki gibi camların kurşun, alçı, beton yerine düz bir (renksiz) cam plaka üzerine, camların yan yana getirilerek, renksiz bir cam yapıştırıcı ile tutturulmasmdan ibarettir.

Kontrolü kolay, rahat darbe alacak mekanlarda uygulanımı, diğer uygulamalara göre, seçiciliği daha fazla olan bir tekniktir. Bu teknik diğer tekniklerin yanısıra son dönem vitray sanatında ek bir çözüm olmuştur.

Kullanılan Malzemeler

Camların yapışması için düz bir plaka cam,

Vitrayın oluşumunu sağlayan düzenli veya gelişigüzel kesilmiş cam parçalan,

Camlann yapışması için renksiz vernik.

Uygulama Aşamaları

Tabiatiyle uygulanış ve malzemede, en azla yetinen bu tekniğin, diğer tekniklere göre uygulanışı daha kolaydır. Camlan yanyana dizip,

resmin kompozisyon kısmını, taşıyıcı elemanların endişesi duyulmadan çok rahat halledilir.

Bu teknikte ölçü sının yoktur.

Ölçü, üzerine monte edilen cam ve destek kullanılan renksiz camın büyüklüğüyle sınırlıdır.

Diğer tekniklere göre koruyucu camın geçerli yol olmasına rağmen, yapıştırmada kullanılan malzemenin, güneş alan yerlerde, zamanla iş üzerinde, sararmaya yol açtığı ve işin görünümünü bozduğu görülmüştür.

Yapılan eskiz bir karton üzerine büyültülür,

Şablon isteğe bağlıdır. Sadece küçük parçaların yerleştirileceği alanların çizimi yeterlidir.

1/2 m2'yi geçen alan için 4 mm., 1-2 m2'den büyük alanlar için 5 mm ve daha büyük alanlar için 7-8 mm'lik destek camına gerek duyulabilinir.

Şekil 64 Cam kesiminden sonra aralık bırakmadan, eskize göre dizilerek renksiz vernik ile yapıştırılır.


Alanın büyüklüğüne göre destek camını tespit etmek gerekir. Yoksa ileride vitrayda kullanılan camların yerlerinden düşmesi veya destek camının kırılmasına kadar varan zorluklarla karşı karşıya kalınabilir.

Yapıştırılmış olan küçük camların arasında bırakılan boşluklara, macun veya hazırlanan harcın doldurulması, bilinen bir yöntemdir. Bir çok dolgu maddesinin yanında Oktay Maral'ın bulduğu dolgu maddesi bu işte iyi sonuç verir.

"En son yaptığım dolgu maddesi iyi sonuç verdi. Şöyleki; 1 ölçek portland çimentosu, 3 ölçek temizlenmiş ince dere kumu veya çok iyi yıkanmış deniz kumu, siyah renk elde etmek için 2/4 ölçek siyah toz boya (suda eriyebilen) yı birbirine karıştırıp su yerine inceltilmiş plastik tutkal kullanarak yaptığını karışımla bu araları doldurdum. Tutkalın suyu sızıp verniği bozmuyor. Zamanla sertleşip çok dayanıklı bir hale geliyor.” (MARAL, 1970, s:87)

-Camların yapıştırılacağı alan düz olmalıdır.

Şekil 65 Aksi halde yapıştırılan alan az olacağından kayma veya düşme olabilir.


Düz cama yapıştırılan camların üzerine, alan büyüklüğüne göre destek camı konulmalıdır.

Şekil 66 İş bitiminde konulacağı kasa ve çerçevenin altına keçe, lastik veya macun koymak gerekir.

İşin basınç nedeniyle sağlayacağı kuvvetle, köşelerin zarar görmemesini sağlamak için gerekli olan bir sistemdir. Monte esnasında yapıştırma vitrayın düz plaka kısmı cephenin dışına bakacak şekilde, yapıştırılan alanın içe ve üzerine tekrar bir plaka camın gerektiği bilinmelidir. (Resim 51)

KUMLAMA TEKNİĞİ

Tanım ve Tarihçesi

Renksiz veya renkli camlara, komprösöre bağlı bir tabanca ile kum püskürtmek suretiyle, yüzeyin pürüzlü bir hal alması ile olur. Bir nevi camın matlaşması ve bunun yanısıra cam üzerinde istenmeyen yer varsa üzeri kağıt bantla kaplanarak darbe almaması sağlanabilir.

Teknik tarafının yanısıra cam üstü çalışması olarak bilinen bir uygulamadır. Bu ve bundan sonra çıkan çalışmalar, kişilerin, bu işle uğraşan sanatçıların, gerek camların pahalı ve bulunmasında bazı zorluklar çekmeleri, malzemeleri sağlayamamaları, onları dar imkanlarla değişik ve uygulama farklılıkları olan bu aşamaları gerçekleştirmeye itmiştir.

Kullanılan Malzemeler

Eskizin hazırlanması için kağıt, renkli kalem,

Camı matlaştırmak için hava basıncı ile çalışan (komprosör), kumu püskürtmek için tabanca gereklidir.

Uygulama Aşamaları

Uygulama için fazla renkli bir eskiz hazırlamak gereksizdir. Çünkü tekniği anlatmada matlık, sadelik söz konusudur. Genellikle iç mekanda kapı ve pencerelerde son dönemde istenilen, aranılan teknik

olmuştur. Teknik sadelikten yanadır. Tekniği anlatmakta fazla renge ihtiyaç yoktur.

Hazırlanan eskiz ölçekli bir şekilde kağıda aktarılır.

Şekil 67 Kumlama yapılması istenilmeyen yerler kağıt bantla kaplanır.

Şekil 68 Farklı olarak da bütün yüzey bantla kapatılıp istenilen şekil çıkartılabilinir. (Uygulanacak şekle göre değişir.)

Şekil 69 Bant üzerinden şekil maket bıçağı ile çizilip çıkartılır.


Kumlama işlemi yapılır. (Kompresöre bağlı tabanca ile yüzeyin matlık derecesine göre, değişik kalınlıkta kum püskürtülerek yüzeydeki matlık derecesi azaltılıp çoğaltılabilirde.) (Resim 52)


Resim 52. Kumlama vitray örneği

VİTRAY ÜZERİNE DİĞER TEKNİKLER VE UYGULAMA AŞAMALARI

Alçılı, kurşunlu, 13. ve 14. yüzyıl'daki boyama vitrayın ve beton vitray tekniğinin yamsıra son dönemdeki teknik olanakların hem malzemeye, hem cam farklılığına, müdehale için gerekli olan araç gereç çeşitliliğine yansıması, günümüzde diğer, oturmuş olan vitray tekniklerinin yanında, uygulanırlılığı olan çeşitli cam üstü uygulamalar ortaya çıkardı. Bunlara;

Asitle Yedirme

Boyama

Kazıma

Koparma

Tiffany ...vb. teknikleri örnek verebiliriz.

Camın bütün yüzeyine örtülecek olan parafin ve ince sürülecek olan balmumu tabakası üzerinde istenilen şekil çıkartılıp kazınarak hidrojen flüorür buharından geçirildikten sonra hidro filüorik asit 20-25 dakika beklenir. Bu 20-25 dakika içerisinde istenilen şekiller asit tarafından eritilip yüzeyde istenilen çukurluklar meydana gelir. Daha sonra parafinin cam yüzeyinden sıyrılıp çıkması için ateşe gösterilir. Cam üstünde isteğe göre oluşan oyuklardan sonra cam el sürülmeden maşa yardımıyla asit içerisinden çıkartılıp suya tutulur. Yan mat olarak gözüken asitle yedirilmiş camın etkililiği farklıdır. Böylelikle cam üzerinde asitle yedirme dediğimiz teknik anlatılmış olunur.

Boyama 14. yüzyıl'da gümüş renkleriyle sanya boyanan camlara kadar uzanır. Bu tuzların cam montesi için ısı verilirdi. Daha sonra çıkan birçok cam boyası uygulandıktan sonra pek fazla dayanıklılığı olmadığı anlaşılmıştır. Bir çok kanşımla (10 ölçü sentetik, vernik, bezi t, neft karışımına, toz boya ve talk kanşımı) ve piyasada bulunan hazır cam boyalarıyla boyanmış camlan gün ışığında dayanıklılığının az olduğu içinde bulunan vernik ve neftin camın rengini değişime uğrattığı görülür. Fakat tiner ve alkollü boyayla boyanmış, renklendirilmiş camlann yapay ışık altında etkisinin kaybolmadığı da görülmüştür. Cam üstünde yapılan boyama aşamasında püskürtme, fırça ve ipek baskı tekniği uygulanabilir. (Resim 53)

Resim 53. Boyama vitray çalışması


Kazıma işlemi yine diğer tekniklerde olduğu gibi cam üzerine deviri yüksek taşlarla işlenerek istenilen dokular verilir. Camın üzeri bu taşlarla oyulup, kazılarak istenilen şekil ifade edilir. Devamlı akan su altında, yapılan bu işlem, hem camda oluşacak olan ısıyı düşürür, hem de işlenecek yerlerin daha kolay görülmesi için gerekli olan bir sistemdir.

İsteğe göre kumlanan camın uygulama yapılacak yere sıcak boncuk tutkalı sürülür ve kurutulmaya bırakılır. Kurutulmaya bırakıldığında yapışan ve kuruyan tutkal cam üstünden gelişigüzel parçalar koparır. Bu hem bizim isteğimiz doğrultusunda hem de tutkal kurumadan üstüne yapacağımız müdehalelerle farklı bir boyut kazanabilir.

Tiffany Tekniği yapılacak iş için seçilmiş eskizi büyütmesiyle diğer vitray tekniklerindeki aşamalar uygulanır. Cam kesimi bittikten sonra diğer tekniklerden farkı camları yan yana getirerek ara eleman olarakta çok ince bakır bant kullanılır. Herbir parça bantla iki yüzüne gelecek şekilde kaplanır. Bu parçalar daha sonra eskizdeki durumuna göre yan yana getirilerek üzerinde çok ince ve düzgün olması şartıyla lehim gezdirilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus camlar arasında lehim ile yapılacak kısımdır. Bu kısmın çok dikkatlilik ve titizlik içerisinde olması gerekir. Tiffany tekniğiyle fazla geniş ve büyük alanlara uygulama yapıldığı gibi, aydınlatma aracı olarak ve küçük mekanlarda uygulanırlığı fazladır. (Resim 54)

Ludwig Schaffrath 1950'li yıllarda yaptığı özgün vitray çalışmalarıyla bir çok vitray sanatçısı için ekol teşkil etmektedir. Özellikle A.B.D.'ni Philedelphia eyaletinde hoby olarak vitray çalışmaları yapan New Glass adındaki bir grup, vitraya tasarım aşamasında yeni ufuklar açar. Tasarımlarda klasik ve geleneksel tasarımları ortadan kaldırarak bunun yerine, tasarımlarda psikolojik unsurlar, insanların iç dünya yansımalarını, insanın doğa ile ilişkisini konu alan tasarımlar getirirler.


Resim 54. Ti££any tekniği ile yapılmış vitray çalışması (İTALYA)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

VİTRAY ÜZERİNE YENİ DENEME VE ARAŞTIRMALAR

VİTRAY UYGULAMALARINDA TASARIMIN ÖNEMİ VE YAPILAN TASARIMLAR

"(Ing. Design) Bir tasarlama eylemi sonucunda beliren ve asıl yapıtın gerçekleştirilmesi sırasında yönlendirici olan proje, çizim, maket vs. gibi ürünlerin tümü" (SÖZEN-TANYELİ, 1984, s:231)

Sunulan problemin tasarlama süzgecinden geçirilerek aktarımı, gerek çizimle kağıda veya doğrudan projeye, makete aktarılması, tasarım aşamasını oluşturur.

"Yaratıcı kuvvetin temeli düzendir; Tasarım da bu düzen içinde formun yaratılışıdır." (GÜRER, 1976, s:34)

Gerek mimari projede, gerekse tüm tasarım aşamasında bir düzen olduğu, düzen içindeki bir hayatın rahatlılığı kadar, düzenle gerçekleştirilen bir tasarımın olumlu yönleri, mutlaka kendini gösterecektir.

"Tasarım ise daha önce edinilen deneyimler ve yaratıcı gücün yardımıyla zihinde canlandırılan düzendeki formu bir işleve hizmet edecek ve yaratıcılık özelliğini kapsayacak tarzda resmediş veya ifadelendirilişidir." (GÜRER, 1992, s:19)

Tasarım, kişiye sunulan problem (iş, ödev, ...vb) karşısında, düşünce yoluyla o konu hakkmdaki bilgilerin taranması, kurgulanması, tasarlanması sonucu, bütün bunların kağıda, kartona veya herhangi bir yüzeye aktarımıdır.

Değişik vitray tekniklerinin, uygulamalarında, tasarımın tek ve özgün olması tabiatiyle önem teşkil eder. Nasıl teknikler arasında gözle görülecek kadar ayrılık varsa, bu birbirine benzemeyen tekniklerde de, uygulamaya geçilecek olan tasarımın, o tekniğe göre uyum sağlaması önemlidir. Eğer ta baştan tasarımda, bir takım kopukluk, ifade bozukluğu, çiziminde, renginde uygulanacağı alana, tekniğe uyumsuzluğu sözkonusuysa, problem çıkacağı kesinlik kazanır.

Vitray uygulamalarında tasarımın önemi şu safhalarda kendini gösterir:

Uygulanacak mekanın ölçekli çizimi,

Tekniğe göre uygulanacak tasarım,

Vitray tekniğinde uygulanacak malzemelerin tasarımdaki kullanımı,

Son olarakta yapılmış olan tasarımın (çizimin) sunuşundaki özen, işin hem daha gösterişli, hem titiz, düzenli ve alıcıya kabul edilirliğini daha da artınr.

Burada ister kurşunlu, ister alçılı, betonlu, kumlama koparma, tiffany, kazıma ve asitle yedirme tekniği olsun, bütün uygulanacak tekniklerin ölçekli çizimi yapılır. Daha sonra bu çizimin hangi tekniğe göre yapılacağı tayin edilir. Teknikte kullanılacak sınırlı cam çeşidine göre, renklendirme yapıldıktan sonra biten tasarım paspartü edilir ve uygulamaya geçilir.

Uygulanacak olan iş hakkında da bilgi vermekte fayda vardır.

Tasarım, vitrayla uğraşacak kişinin gerek işteki titizliği, gerekse işi kabul ettirmesi açısından önemlidir. Çoğu sanatçı, yapacağı işi düzgün bir tasarım ve düzenli bir sunu ile vitrayı uygulamaya geçirebileceğini bilir. Bu bağlamda okullarda gösterilen vitray teknikleri veya Duvar Resim Teknikleri adı altında geçen vitray uygulamaları, önem teşkil eder. Halâ bu derslerde öğrenciye teknik hakkında verilmesi gereken bir takım bilgilerin ve uygulama öncesi aktarımın, (tasarım, çizim ve sunuş) iyi tasarım aşamalarının sunulmaması, dersin gerekliliğini yeterince ortaya koymamaktadır. Bu tür öğretiler, öğrenciye hem eğitimde hemde mezun olduktan sonraki hayatında ek gelir getireceği bir işi olması açısından, işin tasarım ve montaj aşamasına kadar olan safhalarının iyi aktarımı, bu dersi verecek olan kişinin görevidir. Bunların derslerde önemsenmemesi, öğrenciyi öğrenim sonrası vitray çalışmalarında birtakım çelişkilerle yüz yüze bırakacaktır.

Sonuç olarak tasarımın tanımından yola çıkılarak, uygulamaya dönük bütün işlerdeki öneminin yanısıra, vitray tekniklerinde de ilk başta tekniğe göre yapılacak olan tasarımın titizlikle ve düzenli bir portforya içerisinde sunulması, işin uygulama tarafının kolaylaşacağını gösterir. Böylelikle uygulaması yapılacak olan tasarımın öncesinde, hem tasarımın önemi belli olacak, hemde o işi yapacak kişinin düzenli bir sistem içerisinde özgün bir tasarımla, sonuca varacağı görülecektir.

Günümüzde vitray tekniklerini sanatsal anlamda uygulayan parmakla gösterilecek kadar azdır. Bu işin ucunu da, sanatın ortak pazarı haline gelen İstanbul piyasası tutmaktadır. Yurt dışında bu işi bilmeyen, ama evinde rahatlıkla satın alma yoluyla yapabilecekleri vitray tekniklerini, bazı firmalar dergilere aktarmışlardır. (Küçük yaştaki çocukların boyama kitaplarını andıran sadece konturla belirlenmiş basit motiflerden oluşan dergiler.) (Resim 55-56) Yurdumuza da gelen bu dergiler artık bu işi ticari amaç doğrultusunda estetik olgudan tamamiyle uzak, sıradan hale getirmiştir. Bu doğrultuda, yapılan işlerin, tabiatiyle, çıkan bazı özgün işlere gölge düşürdüğü de görülmüştür. Onun içindir ki bu tür tekniklerde kişinin tamamiyle, özgün düşüncesine endeksli işler çıkarması, hem işi estetik yönden tek kılar, hemde yapan kişinin diğerlerinden farkını ortaya çıkarır.

UYGULAMA MEKANLARI VE BU MEKANLARIN DOĞRU SEÇİMİ

Buraya kadar yapılan açıklamalarda vitrayın tanımı, kullanıldığı alanlar, gerekliliği, vitraya ışığın ne kattığı, camın kullanımdaki zenginliği ve teknikleri hakkında bilgi verildi.

İşte bu bölümde de vitray tasarımının kurulum aşamasından çıkarak monte edilişine kadar geçen süreden sonra, bitmiş işin (vitrayım) seçilecek mekana uyumluluğu ve doğru seçiminde neler yapılabileceği düşünülmelidir.



Uygulama mekanı olarak, vitray genelde ışığı iyi alan yerlere fakat ışık almayan bölümlerede (Kapı, pencere, tavan...vb.) uygulanabilir. Işığa göre vitrayın nereye ve hangi teknikle uygulanacağı bilinmelidir. Tabi, bu gibi yerlere vitray uygulanmadan önce, uygulanacak alanın dışarıyla bağlantısı hatta iç dekorasyonla bağlantısı dahi gözden geçirilerek, işe başlamak daha mantıklı olur. Gerek rengi, çizgisi, hareketiyle dört dörtlük çıkarılan bir vitrayın, mekana uyum sağlayamadıktan sonra, bir anlam ifade etmeyeceğini bilmek gerekir. Devamlı bu sanatta yenilik peşinde koşan, Ressam-Dekaratör Merter Tartuer şöyle diyor: "Biz ressam-dekaratörler, mimar ve iç mimarlarla beraber çalışırız. Onlar mekanı hazırlar, biz de orada istenen sanat çalışmasını gerçekleştiririz. Bunun için, önce işverenin sevdiği renkleri, formları kendisinden öğreniriz. Sonra eskizleri yapıp beğenileri tespit eder, birebir uygularız. Genelde ışıksız yerlere salon camlara, Kapılara ve tavana vitray çalışıyoruz. Bazen artistik bir şey isteyen oluyor. (İşverenin arzusu elbette önemli ama, benim için birinci planda gelen, dekorasyonun tarzıyla olan uyumdur." Ve sonunuda şöyle bağlıyor. "Çünkü benim için birinci derecede önemli olan sonat; ticaret ikinci derecede geliyor."

Örneğin, seçilmiş olan bir alan için verilen işten, önce, ilk olarak yapılacak vitrayın, o alana hangi teknikle uyum sağlayacağı, sanatçı tarafından düşünülmelidir. Veya uyum sağlama sonucunada yanıt arayabilmelidir. îş yapılıp bittikten sonra hem göz zevkini bozacak, hem de iş sahibinde de negatif etki bırakacak bir teknikle sunulacak iş, mekandaki rahatsızlığı da ön plana itebilir. Bunun için problem sunulduktan sonra, işi verenle, vitray sanatçısı arasında, konu başta tartışılmalıdır. Büyük bir işhanı için verilen bir vitray işini, eğer, isteyen alçılı vitray tekniğinde istiyor ve ısrar ediyorsa, yapacak kişi tarafından alçılı vitray tekniğinde istiyor ve ısrar ediyorsa, yapacak kişi tarafından da oraya alçılı vitray tekniğinin olmayacağı teknik imkanların orayı zorlayacağım, yapıldığı takdirde ne zorluklarla karşılaşacağını, fakat başka bir teknikle, o alanın kurtulacağı, hatta güzel bir görünüm kazanacağının söylenmeside, yapacak kişinin elindedir. Eğer ısrar ediliyorsa bu işi sadece ticari amaç doğrultusunda yapmakda yanlış olur.

Verilen derslerde öğrenci arkadaşlarımıza, teknikten ziyade işin, ön eskiz aşamasından, bu tasarımın mekana uyum sağlaması hakkında, hangi mekana hangi vitray tekniğinin, hangi mekana hangi eskizin uygulayabileceğini aktarmak, anlatmak yerinde olur.

Cam üzerinde ahenkli bir şekilde oynayan ışığın, her an değişen görünümünü, izleyiciye adeta bir tablo gibi sunan ve kalıcılığını sağlayan mekandaki doğru seçimi ve uygulamadaki titizliğini gösteren sanatçılarımız, piyasada sadece ticari amaç doğrultusunda, işin sanatsal yanını dahi bilmeyen kişilerle savaşını vermektedir.

VİTRAY TEKNİKLERİNE GETİRİLEN YENİLİKLER VE ÖNERİLER

Vitray tekniklerine yeniliğin girmesi için;

Tekniğin iyi uygulanması

Uygulanacak malzemenin seçimi

Farklı malzemenin getireceği yenilik ve

Bu farklı malzemenin teknikteki uyumluluğu gereklidir.

Vitray, tarihi boyunca kendine farklı uygulama alanı bulmuştur. Bu uygulama teknikleri, zamanla, sanayinin gelişimi, teknik imkanların sınır tanımamış olması, malzemedeki çeşitlilikle beraber kişiyi, yeni deneme ve araştırmalara yöneltmiştir. Buda uygulanacak tekniklerde farklı tarzların doğmasına neden olmuştur.

Gerek cam üzerindeki farklı denemeler, müdehale sonucunda oluşan değişik yüzeylerle, camlan birbirine bağlamasında kullanılan ara elemanlann değişimi, vitraydaki yeniliklerin doğmasını sağlamıştır. Sanayinin ilerlemesi camın ışın yoluyla kesilmesi, pres kurşunların çıkmasını sağlamıştır.

Vitrayın temelini oluşturan kurşunlu vitray, alçılı ve beton vitray tekniklerin farklı aşamalar katetmesini, bu farklı uygulamalar sağlar. Bu tekniklerde kullanılan camın yanına aynanın sokulması, ışık geçirmeyen kemik görünümü veren camların, normal pencere camına veya diğer renkli camların düz yüzeyine kum püskürtülerek oluşturulan kumlu (matlaştırılmış) camın, pleksi glasm, fiber glasın yerleşimi, örnek olarak gösterilen vitray tekniklerini farklı boyut kazandıracağı, hem görünüm bakımından, hemde malzemedeki zenginliği ortaya koyacağı, kolayca görünür. Kurşundaki düz ve keskin hatların yanısıra cam aralarını tamamen lehimle doldurarak farklılık yaratılabilir. Ara konstrüksiyon olarak alçı ve betonun yanısıra ahşapı da sokmak mümkündür.

Bu farklı malzemeler vitraydaki uygulama alanına çeşitlilik kazandırır. Bu değişik malzemelerin uyum sağlayabileceği teknik içerisine yerleştirilip kör alan diye tabir edilen mekana uygulayarak değişik etkiler çıkartılabilinir.

SONUÇ

Vitray, sanat tarihi boyunca resim sanatının içerisinde farklı bir aktarım biçimiyle kendini kabul ettirmiştir. Vitrayın malzeme ve uygulama alanı olarak çok farklı olmasına rağmen, resimsel bağlamda işlendiği inkar edilemez. Tuval üstündeki yağlı boya, akrilik, kağıt üstündeki sulu boya, pastel, füzen gibi vitray da, cam üstündeki ışıkla anlatılan farklı bir aktarım biçimidir.

Duvardaki tablo, aydınlatma elemanları, iç mekandaki heykel, seramik, görsel zevki artıran faktörlerdir. Fakat mekana taşman ışık, hatta zamana ayarlı ışık değişimleri, camla bütünleştiğinde boyut değiştirir.

Bu kadar önemli ve kişideki beğeni yetisini harekete geçiren etkin sanat ifadelerinin içinde, ışıklı cam resmi olarak kabul edilip kısaca vitray diye adlandırılan bu anlatım biçiminin araştırılması, bir çok nedeni ortaya koymuştur.

Etkinliğini fazlaca hissettiren vitray sanatının halkımız tarafından aktarımdan ve kaynak eksikliğinden dolayı tanınmaması endişe yaratmıştır. Vitray, Mashar ResmorTa ülkemizde daha zengin ve uygulama alanı rahatlığı bulmuştur. Bu dönemde de iyi örnekler ortaya konulduğu görülmüştür. Fakat gelin görünki günümüze değin yanlış aktarım biçimleri, uygulama hataları, vitrayı olumsuz yönde etkilemiştir. Sanatsal özgünlüğünü kaybedip ticari zihniyete esir olmuştur.

Bu zihniyetin, cam ustalarında başlayıp, okuldan sonra bu yolda ilerleyecek olan öğrencilerin dahi, aynı yola girmesi sorun olmuştur. Bu işin güzel sanatlar eğitimi almış kişiler tarafından yapılması (özellikle tasarım aşamasının) gerekmektedir. Piyasada çalışan bir çok ustanın ellerinde bulunan şablonları serigrafi yapar gibi, bir çok teknikte uygulamaya geçirmesi, vitrayı basitleştirir. Öğrencilerin de, bu yola kanalize olmaması, ticari zihniyetle mezun olması endişesi yarattığı görülmüştür. Onun içindir ki bu araştırma, o yönelişi değiştirmede ilk adım sorumluluğunu içermektedir. Bu araştırmada ana problem olarak belirtilen ve üstüne basılarak ifade edilen tasarım aşaması, konu bütünlüğü, mekana bağlılık vitrayın oluşmasında vazgeçilmez bir olgudur. Bu hemen hemen tüm teknik aşamalar ve her bölümde tekrar edilmiştir. Tasarım aşamasının gerekli olduğu, önem gösterilmediği zaman sanatsal bağlamda pürüzler doğuracağı bilinmelidir. Uygulanan tasarımın mekanla bağlantısı çözülmeyip, mekandan kendini koparan işlerin çıkması da aynı pürüzü daha büyük bir sorun haline getirebilir. Vitrayın tanımı, doğuşu ile zamana aktarımı, vitrayda kullanılan cam türleri, uygulanan teknikler aktarım için temel teşkil ederler. Bu araştırma da vitrayla uğraşacak kişilere gerek tarihsel, gerek teknik ve uygulama yönünden derli toplu bir kaynak olma sorumluluğunu taşımaktadır denebilir.


YARARLANILAN KAYNAKLAR

AÇIKGÖZ, Sefai

: "Türkiyemiz" Sanat Dergisi, Yıl:16, Sayı:47, Ekim 1985, Akyayınları Ltd. Şti. Adına Apa Ofset Basımevi, İstanbul.

ASLIER, Mustafa-

ETİ, Erol-

IŞINGÖR, Mustafa

: Temel Sanat Eğitimi, Resim Teknikleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi WEB Ofset Tesisleri, Ankara, 1986.

BENK. Adnan

: Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Gelişim Yayınları, Cilt:20, Apa Ofset Basımevi, İstanbul, 1986.

BAYRAMOĞLU, Fuat

: Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri, Türkiye İş Bankası Yayınlan, Çeltüt Matbaacılık Koli. Şti., İstanbul, 1974.

BENTON, VVilliam

: Encyclopedia Britannica, Library of Congress Catalog Card Standard Book Number:85229 1353, 1970.



: Türk Mimari Eserleri, Works of Turkish Architecture Binbirdirek Yayınlan, s:124-357

: Hayat Ansiklopedisi, Hayat Yayınları, Cilt: II.

GAZZOLİ, Maria Christina: Gotik Sanatı Tanıyalım, Rizzoli Editore-


Milano 1978, İnkılap ve Aka Kitabevleri, Baskı Anka Ofset Basımevi, İstanbul, 1982.

GÖKÇÖZ, Tanju

: Gelişim Hachette Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Sayı:12, İnterpres Basın ve Yayıncılık A.Ş., Le Livre de Paris SNC, 1993.

GÜRER, Latife

: Mimarlıkta Yaratıcılık ve Eğitimi, İ.T.U.

Müh. Mim. Fak. Matbaası, İstanbul, 1976.

GURER, Latife

: Görsel Sanat Eğitimi ve Mekan Form, İ.T.U.

Müh. Mim. Fak. Matbaası, İstanbul, 1992.



MC. GRAW-

HİLLBOOK COMPANY

: Encyclopedia of World Art, Cilt:12,

NewYork-Toronto-London


HÜRRİYET GAZETECÎLİK

"Camm Öyküsü", Art Dekor, Temmuz- Ağustos, 1993, Yıl:l,
Sayı:4-5, Asır Matbaacılık Ltd. Şti., İstanbul, s:64-71.

KÜÇÜKERMAN, Önder

: Cam Sanatı ve Geleneksel Türk Camcılığından Örnekler, The Art of Glass and Traditional, Türkish Glassvvere, 1. Baskı, Doğuş Matbaası, Ankara, 1985.


LUSTENBERGER, Beeb

: Glasmalerei als Kunst and Hobby Siehe Bildquellen verzeichnis am. ScluB des Buches, Offset-Team Zumbrink ICG.4902, Bad Salzuflen.

LAVVRANCE, Lee

: The Apprecation of Stained Glass, London Oxford University, Printed Great Britain by Hazell Watson, Viney Ltd. Aylesbury, Bucks, New York Toronto, 1977.

LECOMTE, Pretextat

: Türkiye'de Sanatlar ve Zeneatlar, Tercüman 1001 Temel Eser, Kervan Kitapçılık A.Ş. Ofset Tesisleri, 19. yy. sonu.

MARGETTS, Martına

: International Grafts, Thames and Hudson Ltd., London, Printed and bound in Singapore by C.S. Graphics, 1991.

MARAL, M. Oktay

: Vitray Işıklı Cam Resmi, Karaca Ofset Basımevi, İstanbul.



MÜLLER, Jo Frohbietar

: Practical Stained Glass, Graft Phototy peset by ABM Typographics Ltd., Hulland text printed in Great Britain, Brunel House Newton Abbot Devon, 1984.

READ, Herbert

: The Book of Art, Origins of VVestern Art 1965, Designed and produced by George Rainbird, London, Printed in İtaly, by Amilcore Pizzi SPA Milan.

YUKARUÇ, Avni

: Türk Ansiklopedisi, Cilt:IX, Maarif

Basımevi, Ankara, 1958.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar