Biz Kafesimizlede Uçarız
Menâkıb-ı Evliyâ'da görmüştüm. Melâmi mertebesinde bulunan bir velîyi beldesi halkı, zındık olduğunu zann ile vaktin hâkimine gamaz ederler ( koğularlar ).
Hâkim de şaiben i'dâmma ( asılmasına) hükm eder. Ellerini bağlarlar, boğazına ipi geçirirler. Direğe, dâr ağacına astıkları vakit ellerinin bağını çözüp boğazındaki ipi tutarak dâr ağacının üzerine çıkar ve yükselmeye başlar.
Hâdiseyi ağlayarak takib eden sâdık bir müridi şeyhinin bu hâlini görünce
"Üstâdım bu ne hâlettir?" diye bağırır. Şeyhi: "Sana daha evvel
söylemiş olduğum hâldir" der. Halk bu hâli hayretle seyr ederken şeyh
yüksele yüksele gözlerden kaybolur ve artık ondan bir eser ve alâmet kalmaz, ne
olduğunu bilemezler.
Bu;
Cenâb-ı Hakkın kudretine göre güç ve acîb bir şey değildir. Bu çeşit insilâh,
rûh-i mücerred'in insilâhından daha efdâldir. Çünkü rûhu, nefis ile cismi ile
uçmuştur. Bu zât ism-i vâsi'a mazhar olmuştur. Bunun hariçde misali, bir kuşu
tutup kendisine nisbetle daha hafif bir kafese koyarlar. Kafes kuşun
kanatlarını oynatacak kadar geniş olursa, kuş vatan-ı aslî'sini yâd ile oraya
gitmek için kanatlannı tahrik edince kafesle beraber uçar. Kafesi de götürür.
Bu ârifin hali de böyledir. Beşeriyyetin hükmünü, kesâfetini gidermiş, tabiatın
zulmetini ref etmiş, rûh-i şerîfı de kuvvetli olduğu için kafesiyle beraber
uçmuştur. İyi anlamak lazımdır.
Kaynak:
HİDÂYET YILDIZI…Şems-ed-dîn-i Sıvâsî Hazretlerinin Menkıbeleri…NECM-ÜL HÜDÂ Fî
Menâkıb-iş-şeyh Şems-id-dîn Eb-is-senâ… Tercüme: Hüseyin Şemsi Güneren
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar